Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Silvan ve yakın çevresine ait doğal, tarihsel ve kültürel varlıkların korunması ve tanıtılmasında coğrafi bilgi sistemlerinin kullanımı ve internet uygulaması(Mardin Artuklu Üniversitesi : Şarkiyat Araşatırmaları Derneği, 2012) Karadoğan, Sabri; Yıldırım, AhmetTarihi mekânlar bir coğrafya ya ait uygarlık geleneğinin ve birikimlerinin ürünleridir. Söz konusu yerleşmeler bu değerlerle kimliklerini kazanırlar. Bunlar sadece bulundukları yerin değil aynı zamanda tüm insanlığın ortak miraslarıdır. Dolayısıyla bu kültürel miras değerlerinin korunması, belgelenmesi ve tanıtımı son yıllarda sıkça gündeme gelen konulardandır. İnsanlığın binlerce yıl geçmişe dayanan ortak mirasının korunması konusunda olağanüstü çabalar ve kaygılar gündeme gelmekte ve bu konuyla ilgili artık modem teknolojiler kullanılmaktadır. Ne var ki tüm tarihi çevreler açısından, için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Yeryüzünün insanlık tarihi ve kültür geleneği içinde önemli bir yeri olan Dicle havzası ve özellikle bu çalışmanın konusunu oluşturan Silvan ve çevresi açısından konu oldukça vahimdir. Çarpık kentleşme, yanlış, hatta kötü niyetli ve maksatlı politikalar yüzünden, Silvan ve yakın çevresine ait kültürel miras değerleri, korunması ve tanıtılması bir yana adeta yok olması için seferber olunmuştur. Çok geç olmadan en azından koruma bilincinin uyandırılması var olanın kurtarılması ve belgelenmesi aynı zamanda tanıtılması önemli bir zorunluluktur. Bu amaçla coğrafi bilgi sistemi ortamında belgeleme ve arşivleme çalışması başlatılmış ve hem Silvan merkezine ait taşınmaz kültürel varlıklar hem de Silvan yerleşmesiyle tarihi organik bağlan olan yakın çevreye ait kültürel varlıklar tüm çoklu ortam unsurlarıyla GIS teknolojisi kullanılarak veri tabanına aktarılmış ayrıca web üzerinden yayınlanması amaçlanmıştır.Öğe Silvan'ın (Diyarbakır) kuruluşu ve gelişmesi üzerinde etkili olan coğrafi faktörler(MArdin Artuklu Üniversitesi : Şarkiyat Araştırmaları Derneği, 2012) Yıldırım, Ahmet; Karadoğan, SabriDiyarbakır Havzası yeryüzündeki ilk ve köklü medeniyetlerin kurulduğu bir coğrafyada bulunmaktadır. Havzanın yerleşmeye sahneye olan eski yerleşme yerleri ise kuzeydoğuda Albat dağlan eteklerinde yer alan Silvan ve vakın çevresindedir. Tarih ve tarih öncesinde insanlar bu çevrede yerleşme açısından optimum koşullan bulmuşlardır. Bu koşullar iklim, jeoloji, jeomorfoloji, litoloji, toprak ve su kaynakları gibi doğal çevre koşullan yanında, ulaşım kolaylığı ve güzergahı, hinterland, tarihsel stratejik koşullar gibi beşeri faktörlerdir. Cumhuriyet döneminde de Silvan havzanın en hızlı gelişen kentlerindendir. Ancak son yıllarda bu gelişme hızı durmuş, kent coğrafi çevrenin sunduğu avantajlar oranında gelişememiştir. Bu çalışmada Silvan'ın kuruluşu ve gelişmesi üzerinde etkili olan coğrafi faktörler üzerinde durulmuştur.Öğe Geri gelmemek üzere kaybolup giden tarım topraklarımız (Elazığ Ovası ve Uluova örneği)(Karaburun Bilim Kongresi, 2012) Karadoğan, Sabri; Yaman, AşirTarım bir ülkenin varlığını sürdürmesinde ve ekonomisinin gelişmesinde en önemli üretim faktörlerinden biridir. Tarımsal aktivitenin en önemli unsuru ise topraktır. Toprak çok uzun sürede oluşan ama yanlış kullanım sonucu kolayca bozulabilen, bozulduktan sonra da kazanılması ya da eski durumuna getirilmesi binlerce yıl süren önemli doğal bir unsurdur. Günümüz Türkiye’sinde toprağın amaç dışı kullanımı ve degredasyonu, tarım alanlarının önemli ölçüde yok olmasına neden olmaktadır. bu ovalarda kurulmuş olan Yoğun kentleşme ve sanayi alanları ile Keban Barajının etkisiyle önemli bir bölümü kullanım dışı kalan Elazığ’ın en verimli ovaları olan Uluova ve Elazığ Ovası buna güzel bir örnektir. Göçler, endüstriyel büyüme, düzensiz kentleşme, plansızlık ve rant kaygıları gibi daha birçok nedenden dolayı Elazığ Ovasına ait verimli tarım arazilerinin neredeyse tümü yerleşim alanları ve sanayi alanları tarafından yok edilmiştir. Elazığ kent merkezi tamamen Elazığ Ovası üzerine kurulu olduğundan, ova tamamen yok edilerek tarım dışı bırakılmıştır. Uluova’da ise Keban Barajı’nın etkisiyle verimli tarım arazileri sular altında kalmış organize sanayi ve havaalanı gibi diğer tesislerle birlikte önemli ölçüde tarım için kullanılan alanlar yok edilmiştir. Halbuki bu araziler hem sulu hem de kuru tarım için son derece elverişli alanlardı. Arazi degredasyonu ve toprak kaybı yanında, tarımsal arazilerin amaç dışı kullanımı sonucu tahıl ve endüstri bitkilerinin üretiminde de önemli oranda azalma meydana gelmiştir. Verimli tarım arazilerinin tarım dışı amaçlarla kullanılması ülkemiz için ekonomik ve sosyal açıdan birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Bu sorunlar; bir daha geri gelmemek üzere doğal değerlerin yitip gitmesi, tarımsal ürün kayıpları, işsizlik, sosyal çözülmeler göç ve açlık olarak sıralayabiliriz. Elazığ’da yaşanan bu durum ülkenin diğer bölgeleri ve kentleri için bir uyarı niteliğindedir.Öğe Birkleyn Mağaraları(Online Türkiye Turizm Ansiklopedisi, 2025) Karadoğan, SabriTürkiye, karstik oluşumlar bakımından oldukça zengin bir ülkedir. Karstik süreçlere bağlı olarak oluşmuş yer şekilleri turizm bakımından önemli bir potansiyele sahiptir. Karstik şekillerden en çok ilgi çekenlerden biri de mağaralardır. Mağaralar yeraltındaki karstik çözünme şekillerinden olmalarına rağmen bünyelerinde çok değişik formlarda karstik birikim şekilleri de barındırır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki önemli mağara sistemlerinden biri kuşkusuz Birkleyn Mağaraları'dır. Birkleyn Mağaraları, Türkiye’nin Güneydoğusu'nda Diyarbakır’ın yaklaşık 100 kilometre kuzeydoğusunda Toros Dağları'nın başlangıç silsileleri arasında bulanan bir senklinal bitimindeki Korha Dağı bünyesinde bir mağaralar kompleksidir. Bu mağaralardan birinden Dicle Nehri çıkış bulur. Karstik yer altı tünelinin yukarı seviyelerinde, farklı yükseltide iki mağara, vadinin doğu girişinde bir mağara daha bulunur. Dicle nehri yer altı tünellerine geçmeden önce dağın bünyesinde, gelişimi kısa sürmüş kanyon bir vadi açmıştır. Ancak, tektonik yükselme, kalkerli-ofiyolitli araziler üzerinde farklı aşındırma süreçleri ve karstlaşma sonucu nehir, kanyondaki yatağını terk edip yeraltındaki karstik tünellerde akışını sürdürmüştür. Birkleyn karstik mağaralarının oluşumu ve jeomorfolojik özellikleri, Güneydoğu Toroslar dağ kuşağının yükselimi, dolayısıyla Dicle nehir sisteminin gelişimi üzerinde önemli bilgiler verir.Öğe Botan Vadisi Milli Parkı(Online Türkiye Turizm Ansiklopedisi, 2025) Karadoğan, SabriBotan Çayı Vadisi ve Milli Parkı, Siirt ve çevresinde, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin plato alanı ile Güneydoğu Toroslar arasında, Siirt şehrinin doğusunda yer alan jeolojik ve jeomorfolojik açıdan zengin bir sahadır. Vadi ve çevresi, Jura tipi kıvrımlı yapılar üzerinde kurulmuş olup, Garzan, Sadak ve Kavika antiklinalleri ile senklinaller yörenin topografyasını şekillendirmiştir. Botan Çayı, Kezer ve Reşan çayları, derin vadiler yararak plato yüzeyi ile vadi tabanı arasında yaklaşık 500 metrelik yükselti farkı oluşturmuştur. Bu akarsular, tektonik hareketlerin etkisiyle kafesli drenaj ağına sahip kıvrımlı ve kırıklı bir arazi yapısı sergiler. Bölgenin jeolojik yapısı Üst Kretase’den günümüze uzanan çeşitli formasyonlardan oluşur. Garzan Formasyonu (Üst Kretase), karstik yapılar ve yer altı çökmeleriyle dikkat çekerken, Germav Formasyonu (Üst Kretase-Paleosen) gri marn serisiyle tanınır. Gercüş Formasyonu (Paleosen-Alt Eosen), kırmızı marn ve konglomera tabakalarıyla erozyona duyarlıdır. Hoya (Midyat) Formasyonu (Orta Eosen) ise plato yüzeylerini örten, erozyona dirençli kalkerleriyle öne çıkar. Tektonik açıdan aktif bir konumda bulunan yöre, Arap platformu ile Anadolu levhasının temas hattında yer alır ve kuzey-güney yönlü sıkışmalar sonucu kıvrımlar, faylar ve bindirmeler oluşmuştur. Jeomorfolojik olarak, Botan Vadisi tektonik hareketler ve akarsu aşındırmalarının etkileşimiyle şekillenmiştir. Botan Çayı, Kavika ve Gökçedağ antiklinallerini yararak derin kanyon vadiler ve gömük menderesler oluşturmuştur. Bu vadiler, erozyon, heyelan ve taş düşmesi gibi kütle hareketlerine duyarlıdır. Bölgedeki barajlar (Alkumru, Kirazlık ve Ilısu), vadi ekosistemini ve jeomorfolojik dengeyi etkileyen, ayanı zamanda vadiye yeni peyzaj görünümü kazandıran beşeri unsurlardır. İklimsel olarak, Siirt’in yıllık yağış ortalaması 735,2 mm, ortalama sıcaklığı 16,1°C’dir. Botan Çayı’nın akımı ilkbahar aylarında (nisan-mayıs) pik yapar ve yıllık ortalama 133,453 m³/sn’dir. Flora ve fauna açısından zengin olan vadi, meşe ormanları, Akdeniz ve İran-Turan fitocoğrafya bölgelerine ait bitki türleri ile kurbağa, sürüngen, kuş ve memeli türlerini barındırır. 15 Ağustos 2023’te Resmi Gazete’de yayımlanan kararla “Botan Vadisi Milli Parkı” ilan edilen saha, 120 bin dönümlük alanı ve 29 kilometrelik güzergahıyla Siirt merkez, Tillo ve Eruh ilçelerini kapsar. Tarihi İpek Yolu’nun bir kısmı, kiliseler, manastırlar ve Rasıl Hacar Tepesi gibi doğal güzellikleriyle ziyaretçilerin ilgisini çeken Milli park çevresinin, tektonik ve kütle hareketleri, erozyon ve barajların çevresel etkileri gibi riskleri barındıran, korunması gereken hassas bir çevre olduğu unutulmamalıdır.Öğe Nemrut Dağı Milli Parkı(Online Türkiye Turizm Ansiklopedisi, 2025) Karadoğan, SabriNemrut Dağı Milli Parkı, Adıyaman-Kâhta Platosu'nun kuzeyi ile Güneydoğu Toros dağlarının güney kesimi arasında yer almaktadır. Dağlık kütlenin en yüksek noktasını 2206 metre ile Harabe Tepe oluşturmaktadır. Arkeolojik kaynak değerleri yanında doğal kaynak değerleri açısından da önemli olan 13850 hektarlık alanı kapsayan Nemrut Dağı ve çevresi, 7.12 1988 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile Milli Park olarak ilan edilmiştir. Güneydoğu Anadolu platosu üzerindeki kırıntılı karasal (Kumtaşı, çakıl- taşı, miltaşı) ve bunun altına gelen miyosen kireçtaşı ile kuzeyde kuzeyde Paleozoyik (1. jeolojik zaman) metamorfik kütlesi (Bitlis masifi) arasında uzanan Nemrut Dağı Yöresi, Adıyaman havzası alçak platoları üzerinde 600 metre civarındaki havza tabanından başlayarak Nemrut dağında zirveye (2206 metre) ulaşmaktadır. Yöre, bir bütün olarak ele alındığında Güneydoğu Anadolu'da etkili olan karasal iklim kuşağına girmektedir. Ancak yörenin Akdeniz bölgesine yakınlığı nedeniyle 800 metreye kadar olan sahalarda yarı Akdeniz iklimi, yüksek kesimlerde ise karasal dağ iklimi hüküm sürmektedir. Nemrut Dağı çevresinde, iklim, toprak ve topoğrafik şartlara bağlı olarak farklı bitki coğrafyası bölgesine giren bitki toplulukları bulunmakla birlikte yoğun olarak Kâhta Çayı yatağından başlayıp 800 metreye kadar çıkan alanlarda, özellikle güneye bakan yamaçlarda Akdeniz kökenli çalılara (maki) ve bunların oluşturduğu topluluklar yer almaktadır.Öğe Mardin Kenti(Online Türkiye Turizm Ansiklopedisi, 2025) Karadoğan, SabriTarihi Mardin kenti, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Dicle bölümünde yer alır.Türkiye’nin ve bölgenin önemli tarihi kentlerinden olan ve 1923 yılında idari olarak il merkezi olan Mardin kentinin 1927 nüfus sayımında 20.000 olan nüfusu 1935'ten sonra artmaya başlamış, 1940-1950 döneminde azalmış, 1950'den sonra ise düzenli artmaya başlayarak 1990 yılında 53.005'e 2000 yılında ise 65.072 ye, 2023 yılında ise 194.073’e ulaşmıştır. Mardin çevresindeki kıvrım yapıları ve bunlara paralel uzanan faylar bölgenin tektonik açıdan hareketli olduğunu göstermektedir.Genç tektonik hareketlere bağlı olarak yükselen, güneyi faylanan Mardin antiklinali güney kanadında, bu kesimde Kalkerli Midyat formasyonunun da incelme göstermesine ve altta aşınmaya karşı dirençsiz Gercüş formasyonunun ortaya çıkmasına bağlı olarak aşınım dalgası hızla ilerlemiş ve şahit tepeler dizisi ortaya çıkmıştır. Eski Mardin kenti zamnının savunma ihtiyaçlarına bağlı olarak böyle bir şahit tepenin üzerinde kurulmuş ve gelişmiştir. Mardin, geleneksel mimarinin en çeşitli ve çarpıcı örneklerini barındırmaktadır. Mardin’in mimari tarzı, dünya genelinde yalnızca Kudüs'te görülebilen nadir bir türdür. Artuklu Beyliği döneminde, Mardin’de yoğun bir yapılaşma sürecine girilmiştir. Bu dönemde inşa edilen dini ve sosyal yapılar, işlevleri, planları, formları ve süslemeleriyle Anadolu mimarisi açısından büyük bir önem taşımaktadır. Mardin evlerinin yapımında en belirleyici unsur, bölgenin iklimi ve topografyasıdır. Kentin bulunduğu arazinin fiziksel özellikleri, konutların kütlesel oluşumunu etkiler. Eğimli bir arazide inşa edilmesi, evlerin genellikle güneye yönelmesini zorunlu kılarken, kısıtlı bir alanda gelişim, yatay yayılma yerine dikey katmanların tercih edilmesine neden olmuştur. Harem-selamlık düzenine sahip evlerin mimarisinde, yüksek taş duvarlarla çevrili avlular ve teraslar, merkezde yer alan geniş mutfaklar gibi özellikler öne çıkmaktadır. Güneye bakan cepheler, bu tasarımda önemli bir rol oynar; yaşam birimleri, eyvan ve revak gibi ana mekânlar genellikle güney cephesinde bir araya gelir. Ayrıca, her yapı, birinci katlarından itibaren diğerinin önünü kapatmaz ve pencereler birbirini görmeyecek şekilde tasarlanmıştır.Öğe Tortum Gölü, Şelalesi ve Çevresi(2025) Karadoğan, SabriTortum Gölü, Şelalesi ve Çevresinin Dijital araçlarla yapılmış 3 boyutlu blokdiyagramı. Erzurum'un Uzundere ilçesinde bulunan Tortum Şelalesi, Tortum Gölü'nün Tev Vadisi'ndeki heyelan kütlesinin üzerinden akan, 21 metre genişliğinde ve 48 metre yüksekliğinde bir şelaledir. 1700'lü yıllarda Kemerlidağ'dan ayrılan büyük heyelan kütlesinin Tortum Çayı'nın aktığı Vadiyi kapatmasıyla oluşmuştur. Şelale ve çevresi, yörenin önemli mesire alanlarından biridir. Tortum Şelalesi'ne 1952-1960 yılları arasında hidroelektrik santrali yapılmıştır. Uzundere ilçesinde bulunan bu doğa harikası, Erzurum ilinin 100 km kuzeyinde, Uzundere ilçesine 16 km mesafede ve Erzurum-Artvin Karayolu üzerinde, Tortum Gölü’nün kuzey kenarında bulunmaktadır.Öğe Karacadağ(Online Türkiye Turizm Ansiklopedisi, 2025) Karadoğan, SabriDiyarbakır kentinin situasyonunda önemli bir yeri olan Karacadağ, geniş bir alana yayılmış bazaltik lav platosu üzerinde yükselen, basık (Hawaii tipi) bir volkan konisidir. Karacadağ’a bağlı volkanik faaliyetler, günümüzden yaklaşık 26 milyon yıl önce başlayan ve hâlâ devam eden, günümüzdeki depremlerin de nedenini oluşturan genç tektonik hareketlerle ilgili olarak ortaya çıkmıştır. Dağın volkanik kütlesinin, bir ağız veya kraterden çıkan lavlarla değil, farklı ağızlardan çıkan ve belirli yönlerde yayılan lavlarla meydana geldiği, son dönemlerde ise patlamalı aktiviteler ile günümüzden yaklaşık 70-80 bin yıl öncesine kadar faal olduğu ileri sürülmektedir. Akıcı lavların yeryüzüne çıkmasıyla oluşan geniş Karacadağ kütlesi yayvan ve geniş kalkan şekilli bir volkandır. Doğal ve kültürel çevre özellikleri ile Karacadağ çevresi aynı zamanda önemli bir turizm potansiyeline sahiptir. Bu potansiyeli sağlayan unsurlardan biri, Kollubaba Tepesi’nin kuzeydoğuya bakan yamacında bulunan kayak pistidir. 1850-1950 metrelerde bulunan bu saha, Siverek’e 45, Şanlıurfa’ya 140, Diyarbakır’a ise 80 kilometre mesafededir. Karacadağ kayak alanında 600-700 metre uzunluğundaki pistler için 250 metrelik bir lift yapılmıştır. Bu özellikleriyle Karacadağ kayak sahası, Türkiye’nin diğer kış turizm merkezleriyle kıyaslanamasa da, bölge halkı ve çevre iller için önemli bir doğa ve kış turizmi alanıdır. Ancak günübirlik gidilebilen Kayak merkezinde bir kafeterya ile bungalov tipi hizmet evi ve kamelyalar bulunmaktadır. Konaklamaya uygun en yakın yerleşim merkezleri Diyarbakır ve Siverek’tir.Öğe Türkçe ders kitaplarının dünya edebiyatı örneklerine yer verme düzeyleri bakımından incelenmesi(Bilgiçağı Eğitim Danışmanlık ve Yayıncılık Sanayi Ticaret Limited Şirketi, 2023) Aykaç, NurullahTextbooks are the basic course resources that every student can access during the education process. For this reason, textbooks should be prepared with this awareness and within the framework of the curriculum of that course. Turkish textbooks are also the books that serve as a source for teachers and students in the Turkish lesson process. Turkish textbooks, which are prepared within the scope of the Turkish curriculum, convey the determined curriculum and at the same time present the students with distinguished literary examples of Turkish and world literature. In the study, it was examined to what extent secondary school Turkish textbooks included examples of world literature. The fact that a similar study has not been conducted before reveals its importance. The study, in which one book at each grade level was examined, was conducted according to document analysis, one of the qualitative research methods. Then, the data obtained were analyzed by descriptive analysis. As a result of the study, examples of world literature included in secondary school Turkish textbooks were determined. Accordingly, 9 content related to world literature were determined in the 5th grade Turkish textbook, 13 in the 6th grade Turkish textbook, 10 in the 7th grade Turkish textbook, and 9 in the 8th grade Turkish textbook. The identified world literature examples are not only in the main texts, but also in the main texts in the form of citations, in the activity, in the free reading texts and in the end-theme evaluation questions. As a result, it has been concluded that the contents of world literature in Turkish textbooks are not sufficient.Öğe Dramatik aksiyonu sağlayan değerler açısından Basat'ın Tepegöz'ü öldürdüğü destan(Süleyman Fidan, 2019) Sezer, Muhammed AbdulbasitDede Korkut kitabı, asırlar öncesi Oğuz toplumunun ortak duygu, vicdan, akıl ve dünya görüşüyle meydana getirmiş olduğu, tarihi, edebi, sosyolojik ve psikolojik değeri yüksek bir eserdir. Dede Korkut kitabının bu değeri, onun söylem ve bağlamında taşıdığı millî unsurlar ve millî motifler sayesindedir. Kültür tarihimizin en önemli miraslarından olan bu anlatılar, genel olarak Oğuzların düşmanları ve kendi aralarında yaptıkları mücadeleleri ele alır. Bunlardan Basat’ın Tepegöz’ü Öldürdüğü Destan ile Duha Koca Oğlu Deli Dumrul Destanı, ele aldığı konular bakımından diğer hikâyelerden ayrılır.Dramatik aksiyonu sağlayan değerler, tahkiyeye dayalı roman, hikâye, halk hikâyesi, destan ve mesnevi gibi türlerin içerik düzleminin analiz edilip daha net anlaşılması açısından önemlidir. Dramatik aksiyondaki entrik kurgular, ülkü değer ve karşı değer bağlamında değerlendirildiğinde aksiyonun önemli unsurları olan kişiler, kavramlar ve sembollerin metin içerisinde yüklendikleri anlamların içerik analizlerinin derin yapıda ele alınması anlatıya farklı bakış açıları getirmektedir. Bu çalışmada konusu bakımından Dede Korkut hikâyeleri içerisinde farklı bir yere konumlanan Basat’ın Tepegöz’ü Öldürdüğü Destan’da dramatik aksiyonu sağlayan değer ve göstergelerin anlatı içerisinde birbirleriyle ilişkileri ve çatışmaları ele alınmış, anlatının iki önemli ögesi olan Basat ve Tepegöz üzerine bir okuma demesi yapılmıştır. Çalışmada ülkü ve karşı değerler Ramazan Korkmaz’ın KORA şeması adını verdiği üç farklı görüntü düzeyi (kişi, kavram, sembol) bağlamında ele alınmıştır.Öğe Dede Korkut’ta yanlış yazılmış ve yanlış okunmuş bir kelime üzerine(Ankara Üniversitesi, 2012) Özçelik, SadettinYazma eserlerde bir harfin yanlış yazılmasıyla ortaya çıkan bir şeklin bile doğru okunması, bazen doğru okumayı veya doğru kelimeyi bulmayı çok güçleştirebilir. Böylesi durumlarda sorunun çözümü uzun zaman alır. Ortaya çıkan güçlüklerin birçok sebebi sayılabilir. Söz konusu yerde eskicil bir kelimeyle karşı karşıya olabiliriz; kelime tek örnek olabilir, başka metinlerde veya sözlüklerde geçmeyebilir vs. Bunlara kelimenin yanlış yazımı eklenince sorun daha da karmaşık hâle gelir Yanlış yazılmış olduğunu düşündüğümüz kelimenin neresinde yanlışlık yapılmış olduğunu kestirmek veya tespit etmek ayrı bir sorundur. Bir taraftan sözlüklere bakarsınız diğer taraftan yeni okuma şekilleri dener ve bu okuma şeklinin bağlama uygun olup olmadığını kontrol edersiniz; bu okuma denemeleri sürer gider. Denemeler sürüp giderken yapacağınız bir kontrol hatası veya eksikliği sizi bir başka yanlış okumaya götürebilir. Bu atlama sorununu aşmak, okuma şekillerini not alarak hangi kontrolleri yaptığınızı ve hangilerini yapmadığınızı görmekle mümkün olabilir.Öğe Dede Korkut Kitabı’nın Dresden nüshası üzerine(Türk Dil Kurumu, 2022) Kadıoğlu, İdrisDede Korkut, Türk edebiyatında kendi adıyla anılan hikâyelerin anlatıcısı yarı efsanevi bilge bir kişidir. Dede Korkut Kitabı ise Türk edebiyatının en önemli klasik eserlerinden biridir. Bilimsel çalışmaların hemen hepsinde boy olarak geçen destani hikâyeler, Oğuzname’nin bir parçasıdır. Bu çalışmanın temel amacı çok sayıda bilimsel çalışma ve yayına konu olan Dede Korkut Kitabı’nın Dresden nüshasını yeniden ele alıp incelemektir. Bu bağlamda Dresden nüshasındaki metinle doğrudan ilişkisi olmayan metin dışı kayıtlar üzerinde durulmuş, özellikle metin öncesi ve sonrasındaki Arapça, Farsça ve Türkçe kayıtlar üzerine daha önce yapılan çalışmalara değinilmiştir. Hikâye başlıkları karşılaştırmalı olarak yeniden ele alınıp incelenmiş, başlıklardaki bunı / boyı / toyı şeklinde yazılan kelimeler üzerinde ayrıca durulmuştur. Bu kelimelerin farklı yazılmış tek bir kelime olabileceği tartışmaya konu edilmiştir. Temmet (bitti) notundan sonra yazma nüshanın sonunda yer alan ve yine kitapla ilgisi olmayan bir şiir (lugaz) de incelemeye dâhil edilmiştir. Dresden nüshasının incelenen sahifelerinden seçilen örnek renkli fotoğraflar çalışmanın sonuna eklenmiş, çalışmada başvurulan kaynak eserler (bibliyografya) ve geniş İngilizce özet yazıldıktan sonra çalışma tamamlanmıştır.Öğe Irak’ta Bektaşi topluluğu Şebekler(Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, 2009) Taşğın, AhmetÇalışma, Irak’ın Musul kentinin doğusunda yaşayan Şebekleri konu edindi. Çalışmada, daha çok Şebekler konusundaki literatüre yer verildi. Çalışma hazırlanmadan önce, genel olarak Şebeklerle ilgili çalışmalar tarandı ve bundan sonra Şebeklerin yaşadığı Musul köylerine gidildi. Şebek köylerinde cemaatin üyeleri ve pirlerle görüşmeler yapıldı. Gözlem ve görüşmelerden elde edilen bilgilerle literatür yeniden değerlendirildi. Şebekler, silsile olarak Hacı Bektaş’a bağlanan pirler vasıtasıyla kendilerini Bektaşî olarak sayarlar. Oniki imam soyundan gelen din adamlarına pîr denilmekte, cem başta olmak üzere bütün ritüeller pîr tarafından yürütülmektedir. Gülbank, nefes ve cemler Türkçe olarak okunmaktadır. Şebekler, Şebekçe adı verdikleri bir dili kullanmanın yanı sıra Arapça, Türkçe ve Kürtçe de konuşmaktadırlar. Şebekler, uzun süreden beri Sünnîlik ve Şiîlik kıskacında kalarak Sünnîleşmekte veya Şiîleşmektedirler. Bu kıskacın bir sonucu olarak Bektaşî olan Şebeklerin sayıları giderek azalmaktadır.Öğe Süheyl ü Nevbahâr ve Tarama Sözlüğünde geçen kazılu üzerine(Türk Dil Kurumu, 2021) Özçelik, SadettinTarihî metin okumaları bakımından dilin kelime, deyim, atasözü, söz kalıbı vb. yapıları araştırılmaya değer ayrı ayrı konulardır. Metin okumaları, Türkçe söz varlığı ile ilgili farklı konulara ışık tuttuğu kadar alınma kelimelerdeki ses ve anlam değişmelerine de ışık tutar. Alınma kelimelerin de geçmişten günümüze hangi ses değişmelerine uğradığını, kullanılış şekillerini, anlam değişmelerini ve inceliklerini tarihi metinlerden izlemek mümkündür. Tarama Sözlüğü, Türkçe kelimelerin madde başı yapıldığı, Eski Anadolu Türkçesi metinlerinden alınan tanıklar üzerine kurulmuş önemli bir sözlüktür. Bu nedenle Türk Dili ve Edebiyatı araştırmacıları sıklıkla Tarama Sözlüğü’ne başvurur. Bu Sözlük, Süheyl ü Nevbahâr mesnevisinden alınmış çok sayıda tanık içerir. Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde fonetik değişime uğramış birçok Arapça kelime geçer. Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde fonetik değişime uğramış olan Arapça kelimelerin bir kısmı Türkçe kelimelerle karıştırılabilecek ve yanılgıya sebep olabilecek ses benzerliği taşıyabilmektedir. Böylesi durumlarda söz konusu kelimelerin okunuşunda ve anlamlandırılmasında birtakım problemler veya yanlışlıklar görülebilir. İşte bu makalede Süheyl ü Nevbahâr’da yanlış anlaşılmış ve Tarama Sözlüğü’nde ise hem yanlış anlaşılmış hem de yanlış madde başı altında tanık gösterilmiş olan kazılu kelimesi üzerinde durulmaktadır. Ayrıca kazılu kelimesindeki ses olayları, kelimenin yapısı ve anlamı üzerinde durulmaktadır.Öğe Kutadgu Bilig ve indeksi üzerine düzeltme teklifleri(Türk Dil Kurumu, 2024) Özçelik, SadettinAttempting to read a text with historical and philosophical depth, such as Kutadgu Bilig, is a challenging task. This work, one of the most extensive historical texts, bears witness to the words, expressions, and idioms of the Turkish language. Therefore, R. Rahmeti Arat’s work on the text and the prepared index are valuable. However, identifying the cultural elements or values related to which words exist in such a historical and profound work is often quite difficult. While tracing the words and context in the text, you may encounter surprisingly complex examples of problem clusters. Some of the reading and understanding problems in the text may arise from misreading words with the same spelling, failure to identify idioms, or unnoticed language structures. Some problems may also stem from the difficulty in tracking the context and meaning, or they may be related to the poetic nature of the work. In poetic works, language elements may be rearranged or omitted/abbreviated due to the requirements of meter, unlike in prose. Additionally, the structure you encounter in the text may sometimes be used differently or not found in other texts. To correctly read and understand a language structure that does not appear in other texts, the most reliable key is, of course, the context. Historical texts in Turkish are few and quite limited in scope. It cannot be expected that a work will witness all the words, language structures, and meanings of the language used during its time of writing. Different reading problems in such an extensive and historical text are possible. This article proposes corrections to the index prepared based on Arat’s text and notes, focusing on the intralingual transfer.Öğe Diyarbakır kenti civarında Dicle Nehri Vadisinde zamansal ve çevresel değişimin uzaktan algılama teknikleriyle incelenmesi(Dicle Üniversitesi, 2024) Karadoğan, Sabri; Satar, Nesretullah; Kavak, M.TahirAkarsu vadileri ve yatakları nehir ekosistemleri için hayati öneme sahip doğal ortamlardır. Su kaynaklarının ve nehir akış dinamiklerinin zaman içinde nasıl değiştiğini anlamak, özellikle iklim değişikliği ve insan faaliyetleri nedeniyle, önemli çevresel sorunlara işaret edebilir. Nehir yatak değişikliklerin belirlenmesi arazi kullanımı açısından da önemlidir. Bu bağlamda, Dicle Nehri'nin su yüzey alanı ve nehir yatağı değişikliklerinin seyri çevresel sürdürülebilirlik için kritik öneme sahiptir. Bu çalışmada, Google Earth Engine (GEE) kullanarak Landsat 4, 5, 7 ve 8 uydu görüntüleri aracılığıyla Diyarbakır kenti civarında Dicle Nehri'nin 1990-2020 yılları arasında su yüzeyi değişimi ve nehir yatağı dinamikleri analiz edilmiştir. Normalized Difference Water Index (NDWI) kullanılarak nehirdeki su yüzey alanı hesaplanmış, yatak yönelimleri belirlenmiş, değişimler ve eğilimler grafiklere dönüştürülerek analiz edilmiştir. Elde edilen sonunçlara göre özellikle yanlış arazi kullanımı ve kum ocaklarının faaliyeti nedeniyle yatak bozulmaları ve beraberinde toprak nemi değişimleri gözlenmiştir. Ayrıca Tüm müdahelelere rağmen nehrin kendi doğal gelişim seyrine bağlı olarak ve tektonik hatlara, litolojik zayıf zonlara intibak ederek yatağını aşındırması nedeniyle, Dicle nehri vadisinde öngörülemeyen çevresel değişimlerin kütle hareketlerinin ve doğal afetlerin meydana gelmesi kaçınılmazdır.Öğe Doğal ve kültürel peyzaj değişikliklerinin mekân algısına etkileri: Hasankeyf örneği(Dicle Üniversitesi, 2024) Karadoğan, Sabri; Yetmen, Hurşit; Durmuş, EsenPeyzaj değişimi, doğal veya beşeri çevrelerde meydana gelen fiziksel, sosyal ve kültürel değişiklikleri ifade eder. Bu değişimler, çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir; örneğin, şehirleşme, baraj ve yol inşaatları, tarım faaliyetleri, sanayileşme, iklim değişikliği veya doğal afetler gibi etkenler peyzajın görünümünü ve işlevini etkileyebilir. Peyzaj değişimi, insanların mekân algısında, doğa ile olan ilişkilerini ve çevresel deneyimlerinde de değişiklikler meydana getirir. Fiziki ve beşeri ortamda meydana gelen değişikliklerin derin bir şekilde yaşandığı örneklerden biri de tarihi Hasankeyf yerleşmesi ve çevresidir. Bölgedeki su kaynaklarını yönetmek ve enerji üretmek amacıyla inşa edilen Ilısu Barajı inşaatı nedeniyle, içinde Hasankeyf ören yerinin ve yerleşmesinin de bulunduğu Dicle Vadisi ve kollarının bir bölünü sular altında kaldı. Bu durum, Hasankeyf yerleşmesinin yanı sıra çevredeki birçok doğal, tarihi ve kültürel mirasın büyük bir kısmının kaybolmasına neden olmuş, yerleşme ve fonksiyonel alanları, vadinin kuzeyinde Raman Dağı eteklerinde yeni bir konsept ile inşa edilmiştir. Dolayısıyla eski Hasankeyf ile yeni Hasankeyf arasındaki biri birine benzemeyen bu değişim, önceki peyzajı bilenler üzerinde çok değişik etkiler bırakmaktadır. Bu tür peyzaj değişimlerinin bireylerin psikolojik durumları ve duygusal tepkileri üzerinde önemli etkiler meydana getirdiği bilinmektedir. Bu araştırma, peyzaj değişiminin üniversite öğrencilerinin mekân algısında yarattığı değişiklikleri ve etkileri ölçmeyi amaçlamaktadır. Araştırma nedeniyle iki kez yeni Hasankeyf ve çevresine öğrenci gezisi düzenlenmiş, gezi sonrası tüm öğrencilere üç bölümden oluşan gezi alanlarıyla ilgili deneyimlerini, duygularını ve düşüncelerini ifade etmeleri için elektronik ortamda bir anket uygulanmıştır. Bu sorular, mekânsal değişimlerin bireyler üzerindeki psikolojik etkilerini ve doğa ile insan arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma, peyzaj değişimlerinin toplumsal ve kültürel boyutlarını da ele alarak, bu alandaki literatüre katkıda bulunmayı hedeflemektedir.Öğe Türkiye Türkçesi dilbilgisi(Kişisel Yayınlar, [2010?]) Özçelik, Sadettin; Erten, MünirTürkiye Türkçesi dilbilgisi.Öğe Coğrafya eğitiminde harita okuryazarlığı ve sorunları(İstanbul İl Millî Eğitim Müd., 2024) Karadoğan, Sabri; Maral, MerveHarita okuryazarlığı, haritaları okuyabilme, yorumlayabilme ve anlayabilme yeteneğini ifade eder. Bu beceri, bireylerin mekânsal bilgileri etkili bir şekilde anlamalarını sağlayan temel bir yetenektir. Harita okuryazarlığı, bireylerin coğrafi özellikleri, lokasyonları ve mekânsal ilişkiler gibi haritalarda sunulan bilgileri anlamalarını sağlar. Harita okuryazarlığı becerilerine sahip olan bireyler, küresel konuları daha iyi anlayabilir, çevresel koşullardaki değişiklikleri takip edebilir, eğilimleri analiz edebilir ve bilinçli kararlar alabilir. Harita okuryazarlığının kazandırılmasında en önemli rol coğrafya eğitimindedir. Hemen her coğrafya konusu harita ile ilişkilendirilebilir ve öğretmenlerin uygulayacağı yöntem-teknik ve etkinlikler öğrencilerin mekânsal düşünme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir ve gerçek hayattaki durumlarla bağlantı kurmalarını sağlayabilir. Ancak Teknolojinin gelişmesi ile birlikte haritalar da dijital ortamda yaygınlaşmaya ve kullanılmaya başlanmıştır. Bu durumun avantajları olduğu kadar dezavantajları da söz konusudur. Bu çalışmada coğrafya eğitimi bağlamında kullanımı azalan manuel harita ve uygulamaları ile birlikte ortaya çıkan harita okuryazarlığı problemine dikkat çekilmiş ve çözüm önerileri sunulmuştur.