Yazar "Aslan, Seyfettin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 15 / 15
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Covid-19 salgınının küreselleşmeye ve ulus devletlere etkisi(ESOSDER, 2021) Aslan, SeyfettinBu çalışmada literatür taraması yöntemi uygulanmış ve Covid-19 salgınının küreselleşmeye ve ulus devletlereetkisi incelenmiştir. Dünyada yaşanan salgınlardan ve özellikle Covid-19 salgınının genel anlamda insanhayatına etkilerinden söz edilmiştir. Covid-19 salgınının küreselleşmeye etkisi ve küresel sistemin ne yöndeevrileceğiyle ilgili tahminlere yer verilmiştir. Covid-19 salgını sürecinde küresel sistemin önemli aktörlerindenbiri olan Avrupa Birliği’nin performansı üzerinde durulmuştur.Küresel sistemin iki önemli gücü olan ABD ve Çin’in salgına verdikleri tepkilere değinildikten sonra küreselsistemdeki yerleriyle ilgili öngörülere değinilmiştir. Covid-19 salgınından sonra ulus devletlerin uluslararasıalanda artan güç ve önemleri vurgulanmıştır. Son olarak salgını sürecinde Türkiye’nin performansı genelanlamda değerlendirilmiştir.Öğe DEMOKRASİ BAĞLAMINDA SOSYAL SERMAYE VE SİVİL TOPLUM İLİŞKİSİ(2012) Aslan, SeyfettinSivil toplum sosyal sermayenin en önemli kaynaklarından biridir. Bir toplumdaki sosyal sermayenin gücü ve etkinliği o toplumdaki sivil toplumun gücü ve etkinliğinden bağımsız düşünülemez. Fakat bu etkileşimin doğrudan doğruya demokratik bir yönde olacağını söylemek de mümkün değildir. Bu çalışmanın amacı, demokrasi bağlamında sosyal sermaye ve sivil toplum arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Sosyal sermayenin kaynaklarından biri olan sivil toplum, uygar toplumun tüm siyasal sistemlerinde ortaya çıkabileceğinden doğrudan demokrasiye katkı sağlamaz. Demokratik sistemlerde sivil toplum ve dolayısıyla sosyal sermaye demokratik değerleri destekler bir nitelik kazanır. Fakat otoriter rejimlerdeki sivil toplumun bu tür siyasal rejimlerin baskıcı tutumlarının etkisiyle demokrasiye katkı sağlamak yerine antidemokratik girişimlere yardımcı olmaları da mümkündür. Dolayısıyla bu türden sivil toplumun sosyal sermayeye de demokratik anlamda bir katkısının olmayacağı açıktır. Teorik düzeyde ikincil kaynaklardan yararlanılarak yapılan bu çalışmada sosyal sermaye ve sivil toplum arasındaki ilişkinin demokratik boyutu analitik bir yöntemle yorumlanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmanın, birbirleriyle etkileşim içinde bulunan sosyal sermaye ve sivil toplumun demokrasiyle bağlantısını ortaya çıkarması açısından katkı yapacağı düşünülmektedirÖğe Doğu-batı uygarlıkları ayrımı bağlamında Türkiye ve Avrupa göçmen politikalarının tarihsel temelleri üstüne karşılaştırmalı bir çalışma(Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2018) Aslan, Seyfettin; Koçal, VedatKüresel kapitalist düzenin, Coğrafî keşifleri izleyerek Endüstri Devrimi ve sömürgecilik aşamalarıyla devam eden Avrupa merkezli kuruluşu ve işleyişi, Avrupa’yı ve devamında Amerika’yı dünya ekonomisinin merkezi haline getirirken, bir yandan da dünya coğrafyası üzerinde meydana getirdiği eşitsiz ve bağımlı gelişimin sonucunda birçok küresel sorunu da beraberinde getirmiştir. Bu sorunlardan biri de, kapitalist küresel ayrışma bağlamında Doğu-Batı ve Güney-Kuzey eksenli göç sürekliliğidir. Bu çalışma, Avrupa ülkelerinin ve Türkiye’nin göçmen politikaları arasındaki farklılıkları, uygarlığın Doğulu ve Batılı temelleri üzerindeki ekonomik eşitsiz gelişim ilişkisi ve kültürel ayrılığı bakımından ele almak amacıyla hazırlanmıştır.Öğe ENTELEKTÜEL ÖZERKLİK VE SİVİL TOPLUM(2013) Karadağ, Ahmet; Aslan, SeyfettinBu çalışmada entelektüel ile sivil toplum arasındaki ilişki özerklik bağlamında incelenmektedir. Genel olarak entelektüellerden iktidara karşı muhalif bir duruş beklenir. Doğruların yılmaz ve iflah olmaz savunucusu entelektüellerdir. Böyle bir entelektüel tasavvuru hayal kırıklığını da beraberinde getirebilmektedir. Çünkü entelektüel de son tahlilde bir insandır. Ondan beklenen duruşun ve çabanın entelektüelin insani yönüyle birlikte düşünülmesi gerekir. Bu noktada devreye sivil toplum girer. Entelektüel güçlü bir sivil toplumu arkasında görürse kendisinden bekleneni verir. Tersi durumda iki farklı sonuç ortaya çıkabilir: ya tüm insani gerekliliklerini aşarak özerk faaliyet içinde bir entelektüel ya da olmayan sivil toplum desteği nedeniyle özerkliğini ve işlevlerini paranteze alan bir entelektüel. Teorik düzeyde yapılan çalışmada ileri sürülen tez sivil toplum ile entelektüel özerklik arasında doğrusal bir ilişkinin varlığıdır. Bu amaçla çalışmada entelektüel özerklik ile sivil toplum arasındaki ilişkinin çözümlemesi yapılmıştırÖğe Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki halkın cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine bakışı ve sistemden beklentilerinin tespiti üzerine bir araştırma(International Balkan University, 2018) Demirhan, Yılmaz; Aslan, Seyfettin; Adıgüzel, Özkan; Kurt, M. Emin; Han, Bünyamin; Taylan, ÖmerÖz:Türkiye, uzun yıllar süren hükümet sistemi tartışmalarıneticesinde 16 Nisan 2017’de halk oylaması ile CumhurbaşkanlığıHükümet Sistemi önerisini kabul etti. Ardından erken seçim kararı aldıve 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı ve parlamentoseçimlerinde yeni sistemin ilk organlarını seçti. O tarihten itibarenözellikle yürütüme alanında yeni sisteme uyum çalışmaları çeşitlihukuksal düzenlemelerle devam etmektedir. CumhurbaşkanlığıHükümet Sistemi’nin eksikliklerinin ve aksayan yönlerinin olacağıtahmin edilmektedir. Ancak sorunların çözümünün sistem içidüzenlemelerle giderilmesinin mümkün olacağı düşünülmektedir.Bu çalışma üniversite bünyesinde yürütülen bir bilimselaraştırma projesi olup, halkın yeni sisteme bakışı ve bu sistemden beklentilerini ölçmek amacıyla yapılmıştır. Araştırma GüneydoğuAnadolu Bölgesi’nin dört önemli ve siyasi profilleri bakımından farklıilinde 1330 kişi ile yüz yüze ve tesadüfî yöntemle ve anket formuuygulaması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri bilgisayarpaket programı ile analiz edilmiş olup, bulgulara araştırma içindedetaylı biçimde yer verilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; GüneydoğuAnadolu Bölgesi’ndeki halk Türkiye’de bir hükümet sistemi değişikliğiniistemektedir, ancak hangi sistemin daha iyi olacağı hakkındakararsızdır. Bölge halkının, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemihakkında bilgisinin yeterli olmadığı, sistem hakkında daha çok siyasipartileriningörüşüneyakındeğerlendirmelerdebulunduklarısöylenebilir. Bölgede yaşayan halk, yeni sistemden en çok siyasi veekonomik istikrarın sağlanmasını beklemektedir. Elde edilen bulgularsonuç kısmında maddeler halinde verilmiştir.Öğe İslamofobi ve batı dünyasındaki yansımaları(Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2016) Aslan, Seyfettin; Kayacı, Müslüm; Ünal, Rukiye Rojdaİslam Korkusu” olarak nitelendirilen İslamofobi günümüzde Müslümanlara karşı dışlamayı, ayrımcılığı ve şiddeti içeren bir kavramdır. Zihni kökenleri çok eskilere dayanmasına rağmen “İslamofobi” literatüre yeni girmiş bir kavramdır. Batılıların İslamiyet’e ve Müslümanlara olumsuz bakışları ve onların dışlayıcı tavırları ve ön yargılı zihin dünyaları İslamofobiyi beslemektedir. Diğer taraftan özellikle Avrupa’da, Müslümanların kamusal alanda daha görünür olmaları ve içinde yaşadıkları toplumda o ülkenin kendi vatandaşları gibi değer üretmeleri, aşırı sağ kesimleri rahatsız etmektedir. Yaşanan ekonomik krizler ve artan işsizlik aşırı sağ partilerin oylarının yükselmesine yol açmış ve bu durum ılımlı liderlerin söylemlerine de yansımıştır. Dolayısıyla İslam’a ve Müslümanlara karşı mevcut ön yargıların artmasına yol açmıştır. Günümüzde Batılı ülkelerde yükselen bir İslamofobi dalgası görmezden gelinemeyecek boyutlara varmıştır. Avrupa’da bir arada yaşam, çok kültürlülük ve farklılıklara saygı gibi değerler sorgulanmaya başlanmıştır. Bu çalışmada öncelikle İslamofobi kavramı incelenecek ve Batılı ülkelerde İslamofobik uygulamaların en fazla dikkat çeken örnekleri incelenecektir. Son olarak İslamofobinin nedenleri aşırı sağ eğilimlerdeki yükselişle birlikte ele alınacak ve İslamofobiye karşı yapılması gerekenler üzerinde durulacaktır.Öğe Küresel sivil topluma kavramsal bir bakış(Bülent Ecevit Üniversitesi, 2013) Aslan, Seyfettin; Alkış, MehmetKüreselleşme malların, hizmetlerin, paranın, teknolojinin, düşüncelerin, bilginin ve kültürün hızlı ve sürekli bir biçimde sınır ötesine akışı olarak ifade edilmektedir. Sivil toplum, devletin dışında, gönüllü oluşumlar aracılığıyla politikaların, normların, sosyal yapıların ve kolektif çabaların etkilenmesi ve şekillendirilmesi faaliyetidir. Küresel sivil toplum ise, küresel yönelimli olmak şartıyla gerek ulusal gerekse uluslar üstü düzeyde etkinlik gösteren, gönüllü, kar amacı gütmeyen, bireysel veya kolektif yurttaş girişimlerinin düşünce ve eylem alanıdır. Küresel sivil toplum türlerini, küreselleşme yanlıları, küreselleşme karşıtları, reformcular ve alternatif-küresel aktivistler olmak üzere dört grupta toplamak mümkündür. Küresel STK (Sivil Toplum Kuruluşu)’lar, sosyal refah programlarına katkı sağlamaktadırlar.Öğe OSMANLILARDA SİYASAL İKTİDARI KORUMA ÇABASI VE KARDEŞ KATLİ(Dicle Üniversitesi, 2017) Aslan, SeyfettinPadişahlar iktidarlarını korumak için sık sık sadrazam değişikliği, memurlarının tecdid-i beratı, politik evlilik ve kafes sistemi gibi çeşitli yöntemlere başvurmuşlardır. Bunların dışında kullanılan en etkili yöntem “kardeş katli” idi. Kardeş katli Osmanlı Devletinin çağdaşı olan tüm devletlerde örnekleri görülen bir uygulamaydı. Nizam-ı âlem ve bekası için uygulanan bu yöntem Osmanlı devletinde hukuki bir zemine oturtulmuştuÖğe Osmanlı Devleti'nde siyasal iktidar unsuru olarak harem(Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2011) Aslan, SeyfettinOsmanlılar cariyelik sistemi ve harem üyelerinin politik evlilikleriyle haremi siyasal iktidardan uzak tutmaya çalışmışlardır. Buna rağmen 17. yüzyılın ilk yarısındaki altı sultanın tahta çıktıklarında çocuk ya da aklen ehliyetsiz olmaları haremin müdahalesini kolaylaştırmıştır. Kadınlar saltanatı denilen süreç, Hürrem Sultan’la başlayıp, Turhan Sultan’ın bu gücünü kullanmayacağını açıklamasıyla sona ermiştir. Şehzade sancaklarının ortadan kaldırılması ve kafes sisteminin getirilmesi, padişah annesinin ve diğer şehzade annelerinin tek bir fiziksel alanda yerleşmeleri valide sultanın gücünü artırmıştır. Bütün bunların yanında, Osmanlı hanedan ailesinin yapısı ve üremeye ilişkin düzenlemeler de valide sultanın gücünü artırmıştır. Valide sultanın güçlenmesine paralel olarak kızlarağasının da gücü artmıştır. Kızlarağası, 16. yüzyılın sonlarından itibaren bir yandan büyük vakıflar yoluyla merkezin taşrayı denetiminde kritik roller üstlenmiş, diğer yandan da iktidar ve mevki elde etme mücadelesinde önemli bir aktör haline gelmiştir.Öğe Sanat ve politika ilişkisi bağlamında erken Cumhuriyet dönemi politikalarının hüsnühat sanatına etkileri(Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Arıkan, Mehmet Şevket; Aslan, SeyfettinOsmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e geçiş süreci; ıslahat hareketlerinden başlayarak on sekizinci yüzyıl içerisinde görülen III. Selim ve II. Mahmud reformları, Tanzimat hareketleri, Meşrutiyet dönemi ile devam etmiştir. II. Meşrutiyetin ardından ve I. Dünya Savaşı’nda geçirilen İttihat ve Terakki iktidarı yılları, Millî Mücadele süreci ve nihayetinde Cumhuriyet’in İlânı ile devam etmiştir. Cumhuriyet’in ilânı ve tek parti iktidarı yılları modernleşme süreci içerisindeki doğru üzerinde ideolojik anlamda bir kırılmanın yaşandığı bir dönem özelliğini taşımaktadır. Bu dönemde değişim devletin yönetim biçiminden, toplumsal hayata; siyasî, ekonomik, kültürel alanlarda net bir şekilde görülmektedir. Kültürel alandaki değişiklikler sanat alanına da açık bir biçimde etki etmektedir. Bu çalışma, değişim sürecinde siyasî kararların sanata ne yönde etkisi olduğunun ortaya konulması adına değişime karakteristik özelliğini veren erken cumhuriyet dönemi politikalarının Hüsnühat sanatına etkilerinin ne olduğunu konu edinmektedir. Araştırmanın temel sorusu da bu politikaların hat sanatına ne yönde etkisinin olduğudur. Çalışma bu soruyu yanıtlama çevresinde şekillendirilmiştir.Öğe Sivil toplum: Kavramsal değişim ve dönüşüm(Cahit Aydemir, 2010) Aslan, SeyfettinSivil toplum kavramı, eski Yunan’daki ilk kullanımı ve daha sonra 18. yüzyılda gündeme gelişi ve günümüzde tekrar popüler olması sırasında önemli değişim ve dönüşümler geçirmiştir. Sivil toplum kavramı, Eski Yunan’dan 18. yüzyıla kadar devletle özdeş kullanılmaktaydı. Avrupa’da 18. yüzyıldan sonra Aydınlanma felsefesi ve burjuvazinin doğuşuyla birlikte sivil toplum, liberal düşüncede olduğu gibi birey ve toplulukların hak ve özgürlüklerinin bir alanı olarak devletten ayrışmaya başlamıştır. Fakat sivil toplum-devlet ayrışması tam olarak totaliter düşünce tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu gelenekte, sivil toplum, totaliter düşünce önünde bir engel olarak görüldüğünden, sivil toplumun ele geçirilmesi ve kontrol altına alınması üzerine yoğunlaşılmıştır. Günümüzde ise sivil toplum kavramı, daha fazla özgürlük ve demokrasi taleplerinin bir aracı olarak gündeme gelmektedir.Öğe Türkiye'de sivil toplum(Cahit Aydemir, 2010) Aslan, SeyfettinOsmanlı Devleti’nde sivil toplum örgüt benzeri unsurlar vardır. Osmanlı Devleti’nde bu unsurlar Batı’daki özel mülkiyet ve serbest piyasa olmadığı için devleti sınırlandıran ve sivil toplumun temel unsuru olan aristokrasi ve burjuvazi gibi sınıflar ortaya çıkmamıştır. Osmanlı Devleti’nden miras alınan kutsal devlet düşüncesi etkisini günümüze kadar sürdürmüştür. Osmanlı modernleşmesiyle başlayan ve Tek Parti döneminde devam eden devletin toplumu üstten biçimlendirmesi sivil toplum unsurlarının sönükleşmesine neden olmuştur. 1980’lerde iç ve dış gelişmelerin etkisiyle ve tüm toplum kesimlerinin demokrasi talebiyle birlikte sivil toplum örgütleri gelişmeye başlamıştır. Öte yandan demokratikleşme sürecinde bu unsurların zaman zaman demokrasi yerine anti demokratik oluşumlara destek verdiği ve devlet yanlısı bir tutum sergilediği görülmektedir. Türkiye’de sivil toplum örgütlerinin demokratikleşme açısından yeterince gelişmedikleri söylenebilir.Öğe TÜRKİYE’DE HÜKÜMET SİSTEMİ TARTIŞMALARI VE AK PARTİ’NİN BAŞKANLIK SİSTEMİ ÖNERİSİ ÜZERİNE(2016) Alkış, Mehmet; Aslan, Seyfettin; Demirhan, YılmazBu çalışma temelde Türkiye'de hükümet sistemi tartışmaları ve bu kapsamda Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti) tarafından 2012'de Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan başkanlık sistemi önerisini konu almaktadır. Bu çerçevede çalışmanın başında güçler ayrımı teorisi, güçler ayrımını esas alarak ortaya çıkan hükümet sistemleri ile bunların olumlu ve olumsuz yönlerine yer verilmiştir. Ardından Türkiye'deki parlamenter süreç ve parlamenter sürecin işleyişinden kaynaklı sorunlara dayanarak ortaya çıkan hükümet sistemleri tartışmaları incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise hükümet sistemi tartışmaları bağlamında Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti) tarafından meclise sunulan başkanlık sistemi önerisi detaylı bir şekilde ele alınmış ve bu öneriye yönelik olarak yapılan eleştiriler yansıtılmıştır. Çalışma büyük ölçüde ilgili literatür esas alınarak oluşturulmuşturÖğe TÜRKİYE’DE SOSYAL SERMAYE BİLEŞENLERİNDEN GÜVEN HAKKINDA BİR DEĞERLENDİRME(2016) Aslan, SeyfettinSosyal sermaye son yılların popüler kavramlarından biridir ve normlar, iletişim ağları ve güven unsurlarından oluşmaktadır. Sosyal sermayenin çok temel ilkelerinden biri olan güvenin oranı bir bakıma toplumların, siyasal, toplumsal ve ekonomik alandaki başarılarının oranını da belirlemektedir. Çalışma, esas itibariyle Dünya Değerler Araştırması'nda Türkiye'de güvenle ilgili kısım üzerinde durmuştur. Bu anketlerde Türkiye'de güven düzeyi oldukça düşük çıkmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde sosyal sermaye kavramı ve önemi tartışıldıktan sonra kavramın tarihsel arka planı ve onu oluşturan unsurlar incelenmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde ise Türkiye'de sosyal sermaye ve güven konusunda bir değerlendirme yapıldıktan sonra Türkiye'de güven eksikliğinin siyasal, toplumsal ve ekonomik nedenleri üzerinde durulmuştur.Öğe YENİÇERİ OCAĞI’NIN TEMELİ: DEVŞİRME USULÜ(İbrahim ÇEMBERLİTAŞ, 2021) Aslan, SeyfettinDevşirme usulünün amacı, devletin askeri bürokrasisine eleman yetiştirmekti. Bu usulde toplumla herhangi bir organik bağı olmayan sadece padişaha bağlı kul yetiştirmek esastı. Devşirme usulünde amaç zorla din değiştirme değildir. Siyasi sistemde aristokrasinin oluşmasını önlemek ve sürekli yenilenen meritokratik bir elit kadrosunu işbaşında tutabilmek amacıyla devşirme usulü ihdas edilmiştir. Devşirme sistemi, Osmanlı devletinin kuruluşundan yıkılışına kadar devam etmiş bir kurum değildir.