Yazar "Buluttekin, Mehmet Burak" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 18. YÜZYIL İSTANBUL AHKÂM DEFTERLERİNE GÖRE İSTANBUL TARIM SİSTEMİNİN TASNİFİ (1743 - 1750)(2015) Buluttekin, Mehmet Burak1743-1750 yılları arasında İstanbul tarım sisteminde yaşanan hukuki ve ekonomik sorunları değerlendirme amacındaki bu çalışma, dönemin İstanbul Ahkâm Defterleri'nin tasnifine yöneliktir. Ahkâm defterlerinde yer alan kayıtlardaki hükümleri tasnif edebilmek için; (a) defter numaraları, (b) başvuru yerleri, (c) ihtilaf konuları, (d) ihtilafın taraflarının sosyal konumları, (e) ihtilafın taraflarının dinleri ve (f) başvuru yılları, temel analiz değişkenleri olarak seçildi. Her bir hüküm, bu sistematiğe göre -öncelikle kendi içlerinde ve daha sonra da genel analize tabi tutularak- incelendi. İstanbul Ahkâm Defterleri Kayıtları'nda, Ocak 1743-Kasım 1750 yılları arasındaki dönemde, tarımsal sistemle ilgili olarak 284 tane hüküm tespit edildi. Bu hükümlerin analizi sonucunda, en fazla kararın, 2 numaralı defterde (%57,4) alındığı görüldü. İstanbul tarımsal sisteminde yaşanan sorunların, yoğunluklu olarak "miri, tımar ve mülk toprak ihtilafları" (%45,4) ve "vergiler" (%34,2) konularıyla ilgili oldukları belirlenmiştir. Bununla birlikte en fazla tarımsal sorun, Üsküdar (%52,3) bölgesinde yaşanmıştır. Yine, Suriçi kazasında sıklıkla "reayanın başka şehir, köy vb. yerlere göçü" (%84,2), Galata ile Üsküdar kazalarında "tımar, mülk, çiftlik, tarla ve arazilere müdahale" (sırasıyla %40,9 ve %22,1) ve Haslar kazasında yoğunlukla "mera, yaylak, kışlak, otlak vb. yerlere müdahale" (%23,6) konularına ilişkin sorunların yaşandığı belirlenmiştir. Defter hükümlerinin, İstanbul bölgelerine ait nahiyelere göre yapılan tasnifinde, görüldü ki, Galata bölgesi sınırlarına giren hükümler, ağırlıklı olarak Marmara (%50) ve Kapudağ (%40,9) nahiyelerinden, Üsküdar bölgesi sınırlarında yoğunlukla Gekbuze (%24) ve Yoros (%12,3) nahiyelerinden ve Haslar bölgesi sınırlarında ağırlıklı olarak Silivri (%29,2) ve Terkos (%15,7) nahiyelerinden verilmiştir. 18.yüzyılda İstanbul'daki tarımsal sorunlar, çoğunlukla yönetilenler (reaya) arasında yaşanmıştır. Istanbul'da yaşadığı sorunların çözümü için, merkezi idareye müracaat edenlerin, %87,7 gibi oldukça yüksek bir kısmı, yönetilen(ve bunun %86,3'ü köyde yerleşik) zümreden oluşmaktadır. Benzer şekilde, hükmün diğer tarafı olan şikâyet edilenlerin de %86'sı yönetilen(ve yine bunun %86,9'u köyde yerleşik) %75,7'sinde her iki taraf da yönetilen zümreden oluşurken, %12'si yönetilen ile yöneten arasında, %10,6'sı yöneten ile yönetilen arasında ve sadece %1,8'i iki yöneten arasında yaşanmıştır. zümreden müteşekkildir. Yine, verilen hükümlerin, Dönemin Istanbul Ahkâm Defteri Kayıtları'ndan, aralarında toplumsal ihtilaf yaşayan tarafların dini özelliklerine ait verilere de ulaşıldı. Bu amaçla, defterlerdeki hükümler, Müslüman ve Gayrimüslim olarak tasniflenerek değerlendirildi. Görüldü ki, hem müracaat eden ve hem de şikâyet edilen taraflar, çoğunlukla köyde yaşayan Müslüman yönetilen reayadan oluşmaktadır. İlgili Ahkâm kayıtlarına göre, toplumsal ihtilaflara ilişkin olarak verilen hükümlerin, %80,3'ü Müslüman tebaaya yöneliktir. Şöyle ki, müracaat edenlerin %87,7'si ve şikâyet edilenlerin %84,2'si Müslüman iken; müracaat edenlerin sadece %11,3'ü ve şikâyet edilenlerin %9,2'si Gayrimüslim (ve ağırlıklı olarak Zimmi)'dir. Bu durum, 18.yüzyılda Istanbul'da Müslüman nüfusunun daha yoğun olduğu savını destekler niteliktedir. Istanbul Ahkâm Defterleri'nde sosyal hayatla ilgili olarak verilen hükümler son olarak, zaman açısından değerlendirildi. Bu amaçla, 18.yüzyılın ilk yarısına ait defter kayıtları, hükümlerde belirtilen yıllara göre sınıflandırıldı. Yapılan tasnif sonucunda, Istanbul'da yaşanan tarımsal sorunların; 1743-1746 yılları arasında nispeten yüksek olduğu ve 1750 yılına doğru giderek azaldığı belirlendi. Nitekim yaşanan sorunların; %66,9'u 1743-1746 yılları arasındaki dönemde yaşanırken, %33,1'i 1747-1750 yılları arasındaki dönemde oluşmuştur. Istanbul'daki tarımsal sorunlarla ilgili şikâyetler özellikle 1743 ve 1746 yıllarında yoğunlaşmıştırÖğe The assortment of agriculture in İstanbul glimpses from İstanbul ahkam registers in the eighteenth-century (1757-1760)(Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Buluttekin, Mehmet Burak8.yüzyılda İstanbul’daki tarımsal sistemi değerlendirme amacındaki bu çalışma, 17571760 yılları arasındaki döneme ait İstanbul Ahkâm Defterleri’nin tasnifine yöneliktir. Ahkâm Defterleri’nde yer alan kayıtlardaki hükümleri tasnif edebilmek için; (a) defter numaraları, (b) başvuru yerleri, (c) ihtilaf konuları, (d) ihtilafın taraflarının sosyal konumları, (e) ihtilafın taraflarının dinleri ve (f) başvuru yılları, temel analiz değişkenleri olarak seçildi. Her bir hüküm, bu sistematiğe göre -öncelikle kendi içlerinde ve daha sonra da genel analize tabi tutularak- incelendi. İstanbul Ahkâm Defterleri Kayıtları’nda, Nisan 1757-Aralık 1760 tarihleri arasındaki dönemde, ticaret ile ilgili olarak 259 tane hüküm tespit edildi. 4 ve 5 numaralı Ahkâm Defteri’ndeki bu hükümlerden, en fazla kaydın 5 numaralı defterde (%64,9) yer aldığı görüldü. İstanbul’da yaşanan tarımsal sorunların, yoğunluklu olarak “mera, yayla, kışlak, otlak, sazlık vb. yerlere müdahale” (%22), “vergi ödemeyenlerden veya eksik ödeyenlerden verginin tahsili” (%13,9) ve “miri toprağın, sazlık ve kamışın mirasen intikali” (%13,5) konularıyla ilgili oldukları belirlendi. Bununla birlikte tarımla ilgili en fazla sorunun, Üsküdar (%46,3) bölgesinde oluştuğu görüldü. Yine, Suriçi bölgesinde yoğunlukla “reayanın başka şehir, köy vs. yerlere göçü” (5 karar ve %83,3); Galata bölgesinde genellikle “tımar toprağının ferağ ve tefvizi” (4 karar ve %26,7); Üsküdar bölgesinde yoğunlukla “miri toprağın, sazlık ve kamışın mirasen intikali” (22 karar ve %18,3) ve Haslar bölgesinde genellikle “mera, yayla, kışlak, otlak, sazlık vb. müdahale” (35 karar ve %29,7) konularına ilişkin sorunların yaşandığı tespit edildi. 18.yüzyılda İstanbul tarım sistemindeki sorunların, çoğunlukla yönetilenler (reaya) arasında yaşandığı (%74,9) görüldü. Hem müracaat eden ve hem de şikâyet edilen taraflar, çoğunlukla köyde yaşayan Müslüman yönetilen reayadan müteşekkildi. İncelenen dönemdeki tarımsal sorunların %59,1’inin, 1759-1760 yılları arasındaki dönemde yaşandığı belirlendi.Öğe CENTURY ISTANBULPURSUANT TO ISTANBUL AHKÂM(2015) Buluttekin, Mehmet Burak18.yüzyılda İstanbul'daki ticareti değerlendirme amacındaki bu çalışma, 1764-1780 yılları arasındaki döneme ait İstanbul Ahkâm Defterleri'nin tasnifine yöneliktir. Ahkâm defterlerinde yer alan kayıtlardaki hükümleri tasnif edebilmek için; (a) defter numaraları, (b) başvuru yerleri, (c) ihtilaf konuları, (d) ihtilafın taraflarının sosyal konumları, (e) ihtilafın taraflarının dinleri ve (f) başvuru yılları, temel analiz değişkenleri olarak seçilmiştir. Her bir hüküm, bu sistematiğe göre -öncelikle kendi içlerinde ve daha sonra da genel analize tabi tutularakincelenmiştir. İstanbul Ahkâm Defterleri Kayıtları'nda, Ocak 1764-Mayıs 1779 tarihleri arasındaki dönemde, ticaret ile ilgili olarak 185 tane hüküm tespit edilmiştir. 7-9 arasında yer alanilgili Ahkâm defterindeki bu hükümlerden, en fazla kaydın 8 numaralı defterde (%38,4) yer aldığı görülmüştür. İstanbul'da yaşanan ticari sorunların, yoğunluklu olarak "ticari emtianın alımı, satımı, fiyatı, tahsisi, nakli ve depolanması"(%51,4) ve "deniz ticareti, gemicilik, deniz kazaları ve kazaya uğrayan ticari emtia" (%36,2) konularıyla ilgili oldukları belirlenmiştir. Bununla birlikte en fazla ticari sorun, Üsküdar (%31,9) bölgesinde yaşanmıştır. Yine, Suriçi, Üsküdarve Haslar kazalarında sıklıkla "zahire, odun, kömür vs. temini ve nakli" (sırasıyla 18, 23 ve 25 karar);Galatakazasında yoğunlukla "kazaya uğrayan ticaret gemisindeki emtianın kurtarılması, korunması ve sahibine iadesi" (11 karar) konularına ilişkin sorunlar yaşanmıştır.18.yüzyılda İstanbul'daki ticari sorunların, çoğunlukla yönetilenler(reaya) arasında yaşandığı (%86,5) belirlenmiştir. Hem müracaat eden ve hem de şikayet edilen taraflar, çoğunlukla şehir merkezinde yaşayan Müslüman yönetilen reayadan müteşekkildir. İncelenen dönemdeki sorunların %39,5'inin, 1764-1767 yılları arasındaki dönemde yaşandığı tespit edilmiştirÖğe A city right at the core of global, political, economical and social changes of the 19th-century: Istanbul(Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2014) Buluttekin, Mehmet Burak19th-century -all around the world- is considered as a period of the political and economic structures evolve towards global integration. The Ottoman Empire, which mixed with the impact of these socio-economic changes, had experienced four major breaking point: Global capital accumulated with Industrial Revolution (18th and 19th centuries), downsizing of the country’s borders which started from the first soil-loss by The Treaty of Küçük Kaynarca (1774), expanding socioeconomic markets which were caused by the establishment of the United States (1776), and political management philosophy changings which were formed with French Revolution (1789). As a result, during the period, the state was rapidly losing its character as a determinant and the economy (especially foreign trade) input to the re-design process for the earnings of foreign states. This new design process, which reshaped the population, production, industrial and financial fields of the Empire, firstly, showed the effects in Istanbul where was a political, religious, social and economic center of there. In particular, developing international trade provided the port city Istanbul to open foreign markets rapidly. Increasing import-export trends of the city had attracted the localforeign capitalists. The urban population increased from 391.000 (1844) to 851.527 (1886). Under the new socio-economic relationships of the 19th-century, Galata (Beyoglu, Pera) district took on a new financial centers of the country. With this international commercial mobility of Galata, the new financial institutions were established there. The first bank of the Empire, Istanbul Bank (1849), was founded by Galata bankers in Istanbul. And then, The Ottoman Bank (1856), Ottoman Şahane Bank (1863), Ottoman General Corporation (1864), Ottoman General Credit Bank (1869), Thessaloniki Bank (1888) and Midilli Bankası (1891) were established in Istanbul. The new banks were then followed by corporation activities, a financial innovation at the end of 19th-century. The first company opened in Istanbul in that period was Şirket-i Hayriyye (1886). It was followed by Istanbul Ice Company (1886) and Ottoman Insurance Company (1892). These three companies were all not profitable and efficient, but they were significant in presenting the financial thoughts of the period and the new Istanbul.Öğe Evaluation of effective repentance in the punishment of tax evasion crimes in terms of Turkish tax criminal law principles(Cahit Aydemir, 2023) Buluttekin, Mehmet Burak; İçten, Muhammet PolatEffective repentance in the punishment of tax evasion crimes is regulated by Article 4 and 6 of The Law on Amendments of Treasury-Owned Immovable Property Valuation and the Value Added Tax Law and The Law on Amendments of Certain Other Laws and Decrees (Law No. 7394, dated 08.04.2022) with the provisions added to Article 359 and Provisional Article 34 of Tax Procedure Law (Law No. 213, dated 04.01.1961). Accordingly, if they meet the conditions determined in the Law, it will be possible to reduce the freedombinding penalties to be imposed on tax evasion crimes. Effective repentance provisions in tax evasion offenses are applicable at the stages of investigation, prosecution and execution, but also allow the reduction of half or one third of the freedom-binding punishments to be imposed according to their conditions. It is stated in the doctrine that effective repentance regulation may cause some problems. These discussions are made the violation of the regulation conditions on some constitutional principles, the acts of arranging or using a misleading document related to its content are considered together within the scope of a successive crime, the time and procedure of the payment related to the taxation envisaged to be made in order to benefit from the effective repentance provisions during the investigation, prosecution and execution stages, opinion requirement, and how to apply effective repentance provisions at the stage of ordinary legal remedies. From this point of view, in this article, it is aimed to evaluate the effective repentance regulation in terms of tax criminal law principles, according to the principles of constitutional, criminal and tax law. Along with the legal regulation, the Court of Cassation also envisaged the implementation of effective repentance provisions in the punishment of tax evasion crimes during the prosecution stage, and these decisions were also included in the scope of the article.Öğe How did a snowball turn into the avalanche? The Ottoman Empire fiscal and monetary policy changing after the treaty of Küçük Kaynarca(Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2015) Buluttekin, Mehmet BurakThe Ottoman Empire experienced its first territorial loss with the Treaty of Küçük Kaynarca (1774). The new socio-economic changes brought about by the boundary narrows and the military defeat was forced the Ottoman administration to a number of centralist-policy on military, administrative and financial areas. Because of the increased defense spending, the growing fiscal deficit of Empire caused the taxes increase and domestic-foreign dept in a short time. The increasing taxes were reduced the production activities of agriculture, trade and industry areas. Because of the using the inefficient court, the foreign debt that was taken at high interest rates had further increased the cash requirement. Financial instability was also adversely affected the classical Ottoman monetary system that ensured the protection of economic order and the production continuity until that time. Coin regime (akçe) evolved into the kuruş in the year 1757 and the representative money after the Tanzimat. The banknote system was tested with the practice of the esham and the kaime. The currency adulteration could be achieved a short-term and insufficient income. At the end of 19th century, the financial problems starting in the Treaty of Küçük Kaynarca and further deepening of global economic changes of the century become a major avalanche. From this point, this study aims to explicate the changes of the Ottoman fiscal and monetary policies in this processÖğe Kamu alacaklarının korunmasında ihtiyatî tahakkuk ve ihtiyatî haciz(Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Buluttekin, Mehmet Burak; Kaplan, GürselKamu alacakları, Devletin egemenlik gücüne ve kanununa bağlı olarak, kamu harcamalarını karşılamak amacıyla alınan vergiler, resimler, harçlar, para cezaları, vergi cezaları ve bunlarla ilgili diğer karşılıklar ve kamu harcamalarının yerine getirilebilmesine yönelik olan diğer alacaklardır. Kamu hizmetlerinin devamlı olarak sürdürülmesi gerekliliği, kamu alacaklarının gecikmeksizin tahsil edilmesini mecburi kılmaktadır. AATUHK, kamu alacaklarının tahsiline ve takibine yönelik esasları belirlerken bu alacakların korunmasına yönelik birtakım önlemler de öngörmektedir. AATUHK'de düzenlenen kamu alacaklarının korunmasına yönelik önlemlerden ikisi ihtiyatî tahakkuk (AATUHK m. 17-20) ve ihtiyatî haciz (AATUHK m. 13-16)'dir. İhtiyatî tahakkuk, mükellefin VUK'un kapsamına giren vergiler ve resimler ile bunların zamları ve cezalarından henüz tahakkuk etmemiş bulunan kamu borçları hakkında tarh ve tebliğ aşamaları tamamlanmaksızın yapılan tahakkuk işlemidir. İhtiyatî haciz, AATUHK m. 13'te sınırlı bir biçimde sayılan hallerden birinin varlığı halinde, kamu alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak amacıyla, alacaklı kamu idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, kamu borçlusunun borcuna yetecek kadar malına önceden ve geçici olarak el konulmasıdır. Kamu alacaklarının korunması bakımından düzenlenmiş bulunan ihtiyatî tahakkuk ve ihtiyatî haczin, ilgili kanun metinlerinde sayılan sebeplerinden birinin varlığı halinde, birer idarî işlemle kamu borçlusunun aleyhine yürütülebilir olmaları, doktrinde bu iki kuruma ilişkin çeşitli tartışmaları beraberinde getirmiş ve uygulamada bir kısım sorunlara neden olmuştur. Bu çerçeveden hareketle, bu çalışmada kamu alacaklarının korunmasında ihtiyatî tahakkuk ve ihtiyatî haczin incelenmesi amaçlanmaktadır. Çalışma, bu iki güvence önlemi hakkındaki tartışmalara ve sorunlara, güncel doktrin görüşleri ve yargı kararları üzerinden çözüm bulma gayretindedir.Öğe Reflections on the ordinary legal remedies in Turkish tax proceedings within the framework of judicial decisions(Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Buluttekin, Mehmet BurakThe ordinary legal remedies in tax jurisdiction, which are dependent on administrative jurisdiction, are first degree appeal and appeal. In this respect, it is possible to make a first degree appeal or an appeal against the decisions made by the tax court regarding tax disputes, in accordance with the procedures and principles between Article 45 and 50 of Law No. 2577. The most obvious difference between a first degree appeal and an appeal is the characteristics of the review. In the first degree appeal, the judge of the regional administrative court evaluates the present case both in terms of material and legality, and may re-examine the case and, if he deems it necessary, give a decision on the merits. Regarding the start of the application period to ordinary legal remedies, the legislator deviated from the general rule regarding the periods and regulated that the application period would start from the notification of the decision (Law No. 2577, art. 45/1, 46/1), not from the day following the notification of the decision (Law No. 2577, art. 8/1). In order to be compatible with other articles in terms of the legal systematic, it would be appropriate to change the regulation regarding the application period to ordinary legal remedies starting from the day following the notification of the decisions. The first degree appeal is regulated in only one article (Law No. 2577, art. 45) and in a limited manner in Law No. 2577. For example, the grounds or examination principles of first degree appeal are not included in this article. In the Law No. 6100, the first degree appeal is regulated in detail between articles 341-360. Similarly, it would be appropriate to expand the regulation regarding the first degree appeal in IYUK. The legislator stipulated that the subject of the case must exceed certain monetary limits in order to apply to ordinary legal remedies, but it did not specify at what date the monetary limits would be taken into account for the application to the appeal. In a recent decision of the Plenary Session of the Tax Law Chambers of the Council of State, it was decided that the date of the first degree appeal decision should be taken as a basis in calculating the monetary limits required to apply for the appeal.Öğe Review of the term of litigation in Turkish tax proceedings in accordance with judicial decisions(Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2022) Buluttekin, Mehmet BurakIn tax proceedings under the administrative jurisdiction, in order for a taxation dispute to be resolved through a lawsuit, this dispute must be brought before the court within the term of litigation. After the deadline for filing a lawsuit, the right to claim a lawsuit in terms of the relevant dispute will expire. In doctrine and practice, it is accepted that the duration of litigation is a procedural rule related to public order, which can only be regulated by law, and which is taken into account ex officio by the court. The issues that need to be discussed about the duration of filing a lawsuit in tax proceedings are the legal nature, the basic features, the beginning, the calculation, the extension of the litigation periods, the general and special litigation periods, and whether it is possible to suspend the litigation periods. As a general rule, the duration of filing a lawsuit in the tax court is thirty days (Law No. 2577, art. 7/1). However, tax cases that fall under the jurisdiction of the Council of State as a court of first instance (Law No. 213, duplication art. 49), objection to the provisional attachment, objection to the provisional accrual, objection to the payment order and claims for remuneration (Law No. 6183, art. 15/1, 20, 58/1, 66/2 and 67/1), cases where it is obligatory to apply to the administration before filing a tax lawsuit (Law No. 213, art. 124/1; Law No. 2557, art. 10/2, 11/2), and in case of failure to reach reconciliation (Law No. 618, annex art. 7/4), special litigation periods are stipulated for the cases to be filed. While the period of filing a lawsuit against individual transactions in tax proceedings starts with a written notification, it is also possible to start the notification by publication, learning date and electronic notification. In terms of calculating the periods in tax jurisdiction, Article 8 of Law No. 2557 and Article 18 of Law No. 213 regulations will form the basis. Problems in practice related to litigation deadlines are often the subject of judicial decisions. Based on this general framework, in this article, the term of litigation in tax proceedings will be examined according to judicial decisions.Öğe Türkiye'deki genç işsizliği sorununun makroekonomik boyutları ve "Avrupa istihdam stratejisi" çerçevesinde çözüm politikalarının belirlenmesi(2017) Buluttekin, Mehmet Burak; Erdoğan, SelimEkonomik, sosyal ve toplumsal yapının geleceğini şekillendirecek olan günümüz gençlerinin, en önemli sorunu işsizliktir. Genç işsizliği sorunu, yaşamlarının en hassas çağındaki gençlerin çalışarak elde edebilecekleri gelir, mutluluk, bağımsızlık ve statü kazanımı yetilerinden yoksun bırakarak sosyal ve toplumsal sorunlara neden olmanın yanı sıra, toplumun en verimli ve dinamik kesiminin üretim faaliyetine katılamamasını sağlayarak yüksek ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Bugün Dünyada yaşları 15-24 arası değişen 1,1 milyar genç bulunmakla birlikte, bu gençlerin 826 milyonu işsizlik sorununu yaşamaktadır. Türkiye, nüfus demografyası itibariyle genç bir ülke olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, genç nüfusa istihdam olanakları sağlanması, ülkenin uzun vadedeki ekonomik istikrarı ve büyümesi açısından kritik bir bileşen durumundadır. Türkiye, gençlerin dinamizmini ekonomik sistemine kanalize etmeyi başarabildiği ölçüde, ekonomik kalkınma düzeyini yükseltebilecektir. Türkiye’de 15-24 yaş arası genç nüfus 12,077 milyon ve genç işgücü nüfusu 4,694 milyon iken, genç işsiz sayısı 893 bin kişi ile işsiz nüfusunun %37’si düzeyindedir. Bu durum, Türkiye’deki gençlerin istihdamlarına yönelik olarak yeni stratejilere gereksinim duyulduğunun açık bir göstergesidir. Avrupa Birliği (AB), işgücü piyasasına ilişkin yükselen sorunlara çözüm getirebilmek ve emek piyasalarında gerekli modernizasyonu sağlayabilmek amacıyla “Avrupa İstihdam Stratejisi” (AİS) adı verilen temel istihdam düzenlemeleri oluşturmuştur. AİS, (i)istihdam edilebilirlik, (ii)girişimcilik, (iii)uyarlanabilirlik ve (iv)eşit fırsatlar temel ilkeleri çerçevesinde, AB’nin işsizlik ve istihdam düzenlemelerinin temel yapısını belirlemektedir. AİS, istihdam piyasalarının bütünü üzerinde geçerli olan genel ilkeleri oluşturmakla birlikte, yerel istihdam fırsatlarından yararlanabilmek için de üye ülkelere esnek bir hareket alanı yaratmaktadır. Türkiye’deki genç işsizliği sorununun çözülebilmesi için; genel işsizlik sorununu çözmeye yönelik olarak geliştirilecek makro düzenlemeler ile sadece gençlerin istihdamının arttırılmasına yönelik olarak belirlenecek mikro stratejilerin birlikte ele alınması ve uygulanması gerektiği düşünülmektedir. Bu düşünceden hareketle çalışmanın temel amacı, Türkiye’deki genç işsizliği sorununun makroekonomik boyutlarını ortaya koymak ve sorunun çözüm politikalarını AİS çerçevesinde belirlemektir.