Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe İngiliz basınında Atatürk'ün hastalığı, ölümü ve reformları(2023) Uludağ, MekkiBu çalışmada, Atatürk’ün hastalığı, ölümü ve Türkiye’yi modernleştirmek için yaptığı reformlara ilişkin İngiliz basınında yer alan haber ve makaleler ile anma yazıları değerlendirilmiştir. Çalışmanın amacı, Atatürk’ün hastalığı ile ölümü ve Atatürk’ün Türkiye’yi modernleştirmek için gerçekleştirdiği reformların İngiliz basınına yansımasını ortaya koymaktır. Atatürk, 1938 yılının ilk aylarından itibaren Atatürk’ün ciddi sağlık sorunları yaşadığı tespit edilmiş ve tedavisine başlanmıştır. Aylar süren tedavi süreci İngiliz basını tarafından yakından takip edilmiştir. Tedavi süreci olumsuz sonuçlanmış ve 10 Kasım 1938 tarihinde Atatürk hayatını kaybetmiştir. Atatürk’ün ölümü, cenazesinin Dolmabahçe Sarayında halkın ziyaretine açılması, ardından İstanbul’dan Ankara’ya gönderilmesi ve geçici kabrine konulması süreci de İngiliz basınında tüm yönleriyle yer almıştır. İngiliz basınında Atatürk’ün hastalığı ve ölümüne ilişkin haberler, sıklıkla Atatürk’ün Türkiye’yi modernleştirmek için gerçekleştirdiği reformlar eşliğinde verilmiştir. Ayrıca Atatürk’ün Türk-İngiliz ilişkilerini geliştirmek için gösterdiği çabalar İngiliz basınında değerlendirilmiş ve Atatürk’ün çabalarının sonucunda iki ülke arasındaki ilişkilerin büyük ölçüde geliştiği vurgulanmıştır. Bu çalışmada dokuman ve içerik analizi yöntemi tercih edilmiştir. Ona göre öncelikle konuyla ilgili haber ve yazılar tespit edilmiş, ardından konulara göre tasnif yapılmıştır. Çalışmanın muhtemel bulguları, konuya ilişkin literatüre katkıda bulunulması ve İngiliz basınının Atatürk ile Türkiye hakkındaki tutumunun okuyucunun bilgisine sunulmasıdırÖğe Mikveh Israel Agricultural School(Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 2023) Doğançay, SungurAlliance Israelite Universelle, established in the capital of France, Paris, in 1860, embarked on a rapid schooling activity in the Middle East. The schools opened in cities such as Tangier (Morocco), Thessaloniki and Istanbul were followed by the Mikveh Israel Agricultural School opened in Jaffa in 1870. Charles Netter, one of the 6 founders of the society, established this school. With the opening of the school, it was planned to raise agricultural experts in order to carry out more qualified agriculture and animal husbandry in Jaffa. Furthermore, this school, which is hoped to make a significant contribution to the establishment of a Jewish state in the time to come, was named Mikveh Israel, that is, Israel's Hope. Thanks to the economic and political support of the society and wealthy Jewish families such as Rothschild and Hirsch, the school achieved a remarkable success in agriculture over time. Theoretical and applied courses were scheduled for 7 years in order to teach European style agriculture to students. Being in the limelight thanks to its stable and disciplined education, non-Jewish families had started to enroll their children in the school. Failure to take deterrent measures against school administrators who did not hesitate to act against the Education Regulations declared in 1869 and 1885 by the Ottoman State paved the way for the harmful activities of the school increasingly. In the preparation phase of this study, the main sources in the Presidency Ottoman Archives, research/analysis works in Turkish and English were utilized. Thus, in addition to the activities of the aforementioned school in the field of education, the study gives information about its contributions to Zionist activities until the establishment of the State of Israel in 1948.Öğe Turco-Greek battles in 1921 in the British press(Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Uludağ, MekkiThis paper examines the Turkish-Greek War on the Western Front during the National Struggle period of 1921 by analyzing British press coverage. The study aims to unveil how the Turkish-Greek fronts were portrayed in the British press. The research employs a comparative analysis method, assessing news and articles in the British press by comparing them with local sources. The study primarily focuses on news from Reuters, Associated Press, Havas agencies, as well as articles authored by newspaper reporters and war correspondents. The British press extensively covered the Greek occupation in Western Anatolia, which received strong support from the Allied forces, particularly the British. Initially, the Greek invasions were lauded, but starting in September 1921, the British press began reporting more negative developments regarding the Greek invasions and expressed admiration for Turkish progress. It is important to note that the British press did not maintain a consistent attitude throughout the Turco-Greek War. Furthermore, the stance of the British press significantly differed from the policy of the British government, indicating that the British press aligned its coverage with the evolving dynamics of the war. The British press predominantly featured news and statements from the victorious advancing side, while rarely including perspectives from the defeated and retreating side in the Turkish-Greek War.Öğe Turkish Great Offensive in French and English resource(Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Uludağ, MekkiIn this paper, French and English sources about the Great Offensive were evaluated. The sources of the study are the British, American and French press of the period, as well as French and English articles, journals and books on the subject. The preparation stage for the Great Offensive and the Great Offensive constitutes the scope of the study. The study’s objective is to expose the Allied sources’ accounts of the Great Offensive which led to a rout for the Greek army. The comparative analysis method was preferred in the study. Accordingly, primarily news and articles from different sources on the subject were identified, and approaches in different sources related to the same development were revealed. Finally, the news determined was included in the scope of the study after being compared with the real situation by making use of the records of the Grand National Assembly of Turkey, the news in the local press and archive documents. The most important possible findings of the study are that the information obtained by using relevant sources contributes to the literature. It can be said that the British press mostly supported the Greeks from the beginning to the end of the Greek occupation. However, it should be noted that there are many unbiased news and comments in the British press. The French press mostly tried to remain impartial, and most news critical of the British was included. The American press has tried to present objective news to a large extent, excluding a small number of news for propaganda purposes.Öğe Amerika konsolosu Cesnola’nın Kıbrıs’taki arkeolojik çalışmaları(Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Doğançay, Sungur1865’te Kıbrıs’a Amerika konsolosu olarak atanan Louis Palma di Cesnola, görev yerine gelir gelmez bölgeyi tanımak için çalışmalara başladı. Ada hakkında yeterli malumat sahibi olduktan sonra arkeolojik kazılara başladı. İstanbul ve Kıbrıs’taki Amerikalı siyasilerin destekleri sayesinde çalışmalarını her geçen gün arttırdı. Bu çalışmalar sonunda pek çok tarihi eseri gün yüzüne çıkardı. Her yıl fermanını yeniletmeyi başaran Cesnola bu sayede sorun yaşamadan çalışmalarını devam ettirdi. Fırsat buldukça Kıbrıs’ın kültür ve tabiat varlıklarını Avrupa’nın ve Amerika’nın muhtelif müzelerine gönderdi. Bunlar arasında en önemlileri New York’taki Metropolitan Müzesi, Londra’daki British Museum ve Paris’teki Louvre Müzesi’ydi. Çalışmada Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi’ndeki vesikalar, Cesnola’nın kendi eseri başta olmak üzere konu hakkında bilgi veren kaynaklardan istifade edilerek Cesnola’nın Kıbrıs’taki arkeolojik çalışmaları ve bu çalışmaları sonunda bulduklarını harice kaçırması hakkında bilgi verildi.Öğe ABD ve İngiltere basınında millî mücadele döneminde Kütahya(Dumlupınar Üniversitesi, 2023) Uludağ, MekkiBu çalışmada Millî Mücadele dönemi boyunca Kütahya’da yaşanan gelişmeler, ABD ve İngiltere basınına yansıyan yönleriyle ele alınmıştır. Dolayısıyla ABD ve İngiltere basınından yararlanılmak suretiyle 1918-1922 yılları arasında Kütahya’da yaşananların okuyucunun bilgisine sunulması çalışmanın ana gayesidir. Bu araştırmada karşılaştırmalı içerik analizi yöntemi tercih edilmiştir. Buna göre öncelikle araştırma konusuyla ilgili haber ve yazılar tespit edilmiş, ardından bu haber ve yazılar objektiflik ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle tasnif edilmiştir. Kütahya’daki gelişmeleri olduğu gibi okuyucuya sunma gayreti içinde olduğu ve çoğunluğunun haber ajanslarına ait olduğu anlaşılan yazılar öncelikli olarak değerlendirilmiş, yanlış bilgiler içerdiği aşikâr olan haberler değerlendirme dışında tutulmuştur. Değerlendirme kapsamına alınması kararlaştırılan haber ve yazılar, yerli kaynaklardaki bilgilerle karşılaştırıldıktan sonra çalışma kapsamına alınmıştır. Çalışmanın önemli olduğu düşünülen bulguları, Kütahya ile ilgili araştırmaların literatürüne katkıda bulunulması ve dönemin iki önemli ülkesi olan ABD ile İngiltere ülkelerine ait basın organlarının Kütahya’daki gelişmeleri okuyucularına sunum şekillerinin ortaya çıkarılmasıdır. ABD ve İngiltere basın organlarının, Millî Mücadele dönemi boyunca Kütahya’da yaşanan gelişmelere önemli oranda yer verdiği tespit edilmiştirÖğe Ahmet Özel, İslâm Devletler Hukukunda Savaş Esirleri, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2014, 147 s.(Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 2021) Çiçek, Hikmet“İslâm Devletler Hukukunda Savaş Esirleri” isimli, incelemeye tabi tutulan eserin yazarı Prof. Dr. Ahmet Özel’dir. İslam hukuku alanında doktora yapmış yazarın tercüme, telif eserler, araştırma makalelerinin yanında Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedi’sine yazdığı birçok madde ve madde bölümünden oluşan oldukça geniş bir yayın listesi mevcuttur.Öğe An incised template of an architectural postament from Cibyra(Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü, 2019) Demirer, Ünal; Baytak, İsmailIt is understood that the drawings incised ona block inside the late-period walls adjacent to the Agora of Cibyra were the models of a postament which iswidely used as an architectural element in monumentalbuildings, especially during the construction activitiesof the IInd century A.D. It is known from the literaturethat wooden patterns were used as models in the courseof the construction of ancient buildings. Some detailedarchitectural drawings incised in the stone have survived. However, this template in Cibyra is unique, providing evidence of ancient architectural design and practice with its perfect profiles and dimensions which defined the manufacturing phases for a single architectural element employed in construction.Öğe Prof. Cemal Arif Alagöz, vefatının 30. yılı anısına(Ankara Üniversitesi Türkiye Coğrafyası Araştırma ve Uygulama Merkezi, 2021) Tunçel, Harun; Çiçek, HikmetBu yazı Cemal Arif Alagöz’ü vefatının otuzuncu yılında anmak amacıyla hazırlanmıştır. Aynı zamanda onun hakkında genç coğrafyacılara ayrıntılı bilgi vermek de hedeflenmiştir Cemal Arif Alagöz, 1902 yılında İstanbul’da doğmuş, 1991 yılında Ankara’da vefat etmiştir. Öğrenimini İstanbul’da görmüş, burada öğretmen okulundan mezun olup 1921 yılında ilkokul öğretmeni olarak göreve başlamış 1927 yılında yurt dışına gidinceye kadar bu görevi yapmıştır. Alagöz, üniversiteden mezun olduktan sonra, Fransa’ya gitmiş 1931 yılında Paris Üniversitesinden de diploma almış, 1931 yılında Ankara Gazi Terbiye Enstitüsünde göreve başlamıştır. 1933 yılında İstanbul Üniversitesi doçent kadrosuna atanmış, 1936 yılında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesine geçmiştir. Burada 1943 yılında profesörlüğe yükseltilmiştir. 1944 yılından emekli olduğu 1972 yılına kadar bu bölümün başkanlığını da yapmıştır. Çeşitli bilimsel kuruluşlara üye olmuş ve onların faaliyetlerine katılarak her zaman desteğini sürdürmüştür. Birbirinden farklı pek çok konuda yayını olan Alagöz’ün özellikle yaylacılık ve karst konusundaki çalışmalarının coğrafya bilimi içinde ayrı ve önemli bir yeri vardır. Cemal Arif Alagöz, tüm hayatı boyunca mesleğini ön planda tutmuş, onun gelişmesi için çaba sarf etmiş olan müstesna bir bilim insanıdır.Öğe Kabalis Bölgesi demirçağ yerleşim tipleri ve gözetleme/haberleşme kaleleri(Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 2017) Dökü, F. Eray; Baytak, İsmailHellenistik ve Roma dönemlerinde Kibyra'nın güçlenmesiyle Kibyratis olarak anılan bölge, antik yazarların aktarımların işaret ettiği gibi Demir Çağı'nda, Lydialıları oluşturan halklardan biri olan Kaballerin egemenlikleri nedeniyle Kabalis olarak adlandırılmıştır. Bölgede, Kalkolitik Dönem'de başlayan yerleşimler geç antikçağa kadar kesintisizce sürerken, özellikle Demir Çağı'nda komşusu Milyas gibi önemli bir merkez olmuş ve kendi geleneklerinde belirgin bir kültür üretmiştir. Demir Çağı'nda yoğun olarak, yüksek dağlarla çevrelenmiş nispeten büyük ovalarda, göl kenarlarında ve dağ eteklerinde birbirine yakın dağınık ve küçük yerleşim alanları halinde izlenmektedir. Bu yerleşimlerle bağlantılı nekropolislerde ise, basit sandık mezar, kaya mezarları ve Lydia Tipi olarak adlandırdığımız tümülüs tipi yanında Milyas ve Kabalis bölgelerinin neredeyse ortak gömü geleneği olarak karşılaşılan, sayıları yüzlerle ifade edilen taş yığma tümülüslerle izlenir. Zor ve yüksek bir coğrafyada görülen bu Demir Çağ yerleşimlerini ve yol ağları, yüksek tepelerde birbirlerini gören, basit moloz taş örgü savunma duvarları içerisinde, yoğun Demir Çağ seramik buluntularıyla dönemlerini söyleyen, gözetleme ve haberleşme kaleleri ile savunulduğu ortaya çıkmıştır. Bu yerleşim ve savunma tipi, Roma Dönemi'nde ve hatta geç antikçağda da, aynı coğrafyaya, aynı şekilde yerleşen ve aynı yolları kullanan ve hatta aynı güvenlik sorunlarına benzer çözümler sunan bir biçimde, zamanı aşan bir şekilde kullanılmışlardır.Öğe Amerikan basınında Ankara Hükümeti temsilcisi Refet Paşa'nın İstanbul'daki yönetimi(Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 2023) Uludağ, MekkiBu çalışmada Ankara Hükümeti temsilcisi olarak İstanbul’a gönderilmiş olan Refet Paşa’nın İstanbul’daki faaliyetlerinin Amerikan basınındaki yansımaları ele alınmıştır. Çalışmanın amacı, Refet Paşa’nın çalışmaları ve müttefik temsilcileriyle olan ilişkilerinin Amerikan basını tarafından okuyucuya sunum şeklinin ortaya çıkarılmasıdır. Bu amaçla öncelikle konuyla ilgili haber ve yazılar tespit edilmiş ve bunların tasnifi yapılmıştır. Yaşanan gelişmeleri çoğunlukla olduğu gibi okuyucunun bilgisine sunmuş olan haberler öncelikli olarak değerlendirilmiştir. Propaganda amaçlı ve yalan yanlış bilgi içerdiği tespit edilen yazılar değerlendirme dışında tutulmuştur. Çalışmada mukayeseli analiz yöntemi kullanılmıştır. Buna göre Amerikan basınında konuyla ilgili yer almış olan haberler, yerli kaynaklar ve bilhassa yerli basındaki bilgilerle karşılaştırıldıktan sonra değerlendirme kapsamına alınmıştır. Refet Paşa’nın İstanbul’daki faaliyetlerinin Amerikan basını tarafından dikkatle takip edildiği ve konuyla ilgili binlerce haber ve yazının ilgili basında yer aldığı anlaşılmıştır. Çalışmanın muhtemel bulguları, Amerikan basınının Refet Paşa’nın İstanbul’daki idaresine bakışının ortaya çıkarılması ve konuyla ilgili literatüre katkıda bulunulmasıdır.Öğe Diyarbekir ahkâm defterleri ve muhtevaları(Cahit Aydemir, 2013) Günay, RamazanOsmanlı Devleti’nin zayıflaması nedeniyle, XVIII. ve XIX. yüzyıllarda, özellikle taşrada, gerek halkın kendi arasında gerekse halk ile devlet görevlileri arasında meydana gelen sıkıntıların sayısında artış olduğu görülüyor. Yerelde halledilemeyen sıkıntılar devlet merkezine yansıyor ve mesele Divan-ı Hümayun’da görüşülerek karara bağlanıyordu. 1742 senesinden itibaren müstakil bölgeler meydana getirilerek, bu bölgelerde bulunan kişiler tarafından gönderilen şikâyetlere dair devlet merkezinin bulmuş olduğu çözümleri ihtiva eden meseleler, Ahkâm Defterleri adı verilen yeni bir defter türüne kaydedilmeye başlanmıştır. Osmanlı Devleti’nin değişik bölgelerine ait Ahkâm Defterleri bulunuyor. Ancak her eyalete ait müstakil Ahkâm Defterleri bulunmuyordu. Hatta kendisine ait müstakil bir defter bulunsa dahi bazen o bölge içerisinde bulunan bir idari birime ait şikâyet çözümleri farklı bir bölgeye ait defterlere kaydedilebiliyordu. Bundan dolayı Diyarbekir Ahkâm Defterlerinde, Diyarbekir eyaletinin yanı sıra ona komşu/yakın olan Bağdat, Basra, Erzurum, Şehr-i Zor/Kerkük, Musul, Sivas, Rakka ve Van eyaletlerine ait değişik miktardaki şikâyet kayıtlarını bu defterlerin içerisinde bulmak mümkündür. Bu çalışmada, dokuz adet olan Diyarbekir Ahkâm Defterlerini tanıtıcı mahiyette bilgi verilmiştir. Defterlerde yer alan bilgiler halkın şikâyetlerine çözüm bulmaya dair olduğu için söz konusu dönemde halkın gündelik yaşamı ile ilgili önemli bilgiler bulunuyor. Bu defterler, Osmanlı idari sisteminde en üst karar organı olan Divan-ı Hümayun’daki kararları ihtiva ettiğinden dolayı devletin resmi görüşünü yansıtıyorlar.Öğe Erken dönem İslam tarihinde merkez-çevre çatışması(Cahit Aydemir, 2013) Sarıbıyık, MustafaBu makalede erken dönem İslam tarihinde meydana gelen merkez ve çevre çatışmaları ele alınmıştır. ArapYarımadasının sakinleri olan kabileler daha önce aşina olmadıkları bir siyaset ve idare modeli ortaya koyarakkısa süre içinde büyük başarı elde eden İslam dininin yayılış ve yükselişine tanık olmuşlardı. Bazı kesimler deHz. Peygamberin irtihali sürecinde bu modeli yeni oluşumlara uyarlama çabası içine girmişlerdir. Medineyönetimine açık cephe alan bu oluşumlardan farklı olarak Hz. Osman döneminin son yıllarında İslamtoplumunda bazı değerlerin icrası noktasında taşımış oldukları rahatsızlıklar Medine yönetimi kanalıyla gidermeamacı taşıyan başka hareketlenmeler de görülmüştür. Bu makalede dört halife döneminde merkez çevreçatışmasının temel tezahürleri üzerinde durulmuştur.Öğe Bitlis vilayeti'nde yaşanan kıtlık hadiseleri (1887-1894)(International Balkan University, 2018) Asan, Hakanİnsanoğlu tarihin her döneminde afet olarak kabul edilen muhtelifhadiselerle karşılaşmıştır. Bunlar, belirli bir dönemde hayatın akışınazarar verebilen ve maddi-manevi olarak yaşantıyı etkileyebilenvakalardır. Söz konusu vakalardan biri olan kıtlık hadiselerine, her türlümücadele ve örgütlenme çabasına rağmen, insanoğlu sıklıkla maruzkalmıştır. Osmanlı Devleti ise farklı iklimleri ve arazi şartlarınıbünyesinde barındırmasına rağmen kıtlık hadiselerinden uzakkalamamıştır. Yapılan araştırma neticesinde 1887-1894 tarihleriarasında Bitlis Vilayeti’nde etkili kıtlıkların meydana geldiği tespitedilmiştir. Kıtlık dönemlerinde çok ciddi mağduriyetler yaşanmış,Osmanlı Hükümeti ve Bitlis Vilayeti’nin idarecileri zor durumdakalmıştır. Söz konusu dönemde Bitlis Vilayeti’nde görülen kıtlıklarınekonomik ve asayiş sorunlarını beraberinde getirdiği anlaşılmıştır.Bununla birlikte Bitlis ahalisi kıtlık süresince sarsıntılarla yaşamakzorunda kalmıştır. Bütün olumsuzluklara rağmen devletin uygulamışolduğu yardım ve çözüm politikası takdire şayandır. Ayrıca Bitlisahalisinin sosyal dayanışması kıtlık dönemlerinde üst noktalaraçıkmıştır. Bu çalışmada; 1887-1894 tarihleri arasında Bitlis Vilayeti’ndeyaşanan kıtlık hadiselerinin neden kaynaklandığı, hangi boyuta ulaştığı,devletin kıtlık hadiselerine karşı hangi tedbirleri aldığı ve kıtlığın hangisonuçları meydana getirdiği sorularına cevap aranmıştır. Çalışmada;Osmanlı Devleti’nin o dönem içerisinde tutmuş olduğu ve bugün OsmanlıArşivlerinde bulunan belgeler ile muhtelif gazetelerden yararlanılmıştır.Bunların yanı sıra söz konusu dönemde ve sonraki dönemlerde kalemealınmış eserlere de başvurulmuştur.Öğe British role in the Wahhabi revolt and its impact on the policy over Iraq(International Balkan University, 2018) Doğançay, SungurWahhabism was one of the worst incidents annoying the OttomanState, which firstly occurred in the Arabian Peninsula at the end of the18 th century and later became a dangerous opponent for Iraq, PersianGulf, Asia, and Iran.This Islamic sect –which was established so as to restore andrehabilitate Islam– later became a looter, a troublemaker, and a bloody-hand terrorist group in a short period of time, who started to kill theothers who were not Wahhabi. On the other hand, the group gotfavourable results and occupied the strategically important areas in ashort time. As a result, it attracted first Britain’s and later the otherEuropean countries’ attention, who later started to build good relationswith this group. If they had good relations, they could have found apowerful but an illegal ally. Additionally, this relations could be a goodtrump against both France and the Ottoman State. British plan was tomove France France and the Ottoman State from Iraq away. After this,they could establish a protectorate in Iraq. The members of Wahhabismalso desired to be allied with one of the most influential countries in Iraq,they built a good relations in a short period of time. Yet, it was understoodthat this affair was completely against Wahhabism in Iraq even itssurroundings. British used Wahhabi members for their interest but didnot let them dominate the region. They got strong in Iraq by takingadvantage of the political, economic and martial turmoil of the OttomanState throughout the XIX. Century.Öğe 1258/1842 tarihli Çüngüş nüfus defterine göre Çüngüş kazasının sosyal ve ekonomik durumu(Şarkiyat Araştırmaları Derneği, 2021) Bozan, OktaySultan II. Mahmut döneminde ülkenin ekonomik ve beşerî kaynaklarını tespit etmek amacıyla tahrir adı verilen kayıtlar tutulmuştur. Tutulan bu nüfus defterlerinde, yerleşim merkezlerinde ikamet eden tüm erkek nüfusun adı, lakabı, mesleği, baba adı, baba mesleği, eşkali, yaşları, engel durumları, askerliğe dair durumları ve gerçekleştirdikleri göç hareketlerine dair bilgiler kaydedilmiştir. Bu kapsamda 1842 tarihli ve 2662 numaralı Çüngüş kazası nüfus defteri incelenmiştir. Çüngüş kazası nüfus defterinden hareketle Çüngüş’ün idari durumu, kaza merkezi ve kazaya bağlı köylerdeki erkek nüfusun dağılımı, kazanın dini-etnik yapısı, yaş gruplarına dağılışı, kişilerin meslek ve sosyal statüleri, hastalık ve özürleri ile Çüngüş kazasındaki arazilerin tasarruf şekli ele alınmıştır. Nüfus Defterinin tanzim edildiği dönemde Çüngüş kazasının büyük bir çoğunluğunu Ermeniler oluşturmaktadır. Birçok meslek sahibi olan Ermeniler, Çüngüş kazasının ekonomik hayatında belirleyici konumdadır. Çüngüş, coğrafi konumu ve ekonomik imkânsızlıkları nedeniyle kendi kendine yeten bir yerleşim merkezi değildir. Bu nedenle ahalinin önemli bir kısmı İstanbul, Adana ve Bursa gibi şehirlere giderek geçimini temin etmeye çalışmıştır. Kaza genelinde ahalinin en fazla mustarip olduğu hastalı göz rahatsızlıklarıdır.Öğe Osmanlı mahalli fuarcılığı üzerine bir kesit: Sivas Hamidiye Sınaat ve Ziraat Sergisi(Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, 2021) Asan, HakanSivas Hamidiye Sınaat ve Ziraat Sergisi ulusal bir sergiden ziyade bölgesel veya mahalli olarak tabir edebileceğimiz bir organizasyondur. Sergi yerli üretimi ıslah etmek, geliştirmek ve teşvik etmenin yanı sıra bölgesel ekonomiye katkı sağlamayı da hedeflemiştir. Osmanlı iktisat tarihinde ehemmiyetli bir mevzu olarak yerini alan sergide bölgeninekonomik performansı, kaliteli üretim kapasitesi ve zenginlikleri temsil edilmiştir. Aynızamanda sergi sonucunda ortaya çıkan problemlerin çözümü ve yerli ürünlerin yaygınlıkkazanması konusunda gerçekçi önerilerin sunulmasını sağlamıştır. Çalışmada; OsmanlıDevleti’nin kurumları arasında gerçekleşen resmi yazışmalar ile dönemin basın hayatıüzerinden sergi süreci incelenmiştir. Ayrıca sergiden beklentiler, serginin hazırlık sürecive açılışı ile sergide teşhir edilen ürünler değerlendirilmiştir.Öğe Büyük Menderes Nehri Havzasının doğusunda MÖ II. bin yıla ait hilal biçimli tezgah ağırlıkları (Bir grup piramidal ağırlıkla beraber)(Türk Tarih Kurumu, 2021) Koçak, Özdemir; Baytak, İsmail; Esen, ÖmürAfyonkarahisar’ın güneybatısında Menderes Nehri’nin ilk kaynaklarının çıktığı Dinar çevresinden Acıgöl kesimine doğru uzanan alanda tarafımızdan tekstil üretimine işaret eden çok sayıda buluntu tespit edilmiştir. Bunlar arasında büyük kısmı hilal biçimli, bir kısmı da piramidal şekilli olan ve çoğunlukla MÖ II. bin yıla tarihlenen tezgah ağırlıkları bölgedeki üretim ve ekonomik gelişmelerle ilgili referans teşkil etmektedir. Bu havzayı çevreleyen Yakaköy Kocahöyük, Dazkırı Ağılların Önü, Evciler Kocahöyük ve Dinar Dikici Höyük gibi yerleşmelerin MÖ II. bin yıla tarihlenen tekstil ağırlıkları ile seramik buluntularının yoğunluğu, konumları ve başta Yakaköy Kocahöyük olmak üzere bu dört büyük iskanın 10-16 hektar aralığında geniş alanlara yayılmasından yola çıkarak bunların ekonomik veya belki de siyasi yönden dönemlerinin ana merkezleri olabilecekleri düşünülebilir. Bu yerleşmeler arasında hilal biçimli ağırlıklarının en yoğun olarak görüldüğü Yakaköy Kocahöyük aynı zamanda 16 hektarın üzerine çıkan genişliği ve 14 m’lik mevcut yüksekliğiyle ön plana çıkmaktadır. Burada diğerlerine göre çok daha fazla tezgah ağırlığı tespit edilmiştir ancak havzayı çevreleyen diğer yerleşmelerde de hilal ya da piramidal ağırlıklara rastlanması bu kesimde tekstil üretiminin genel anlamda yaygın bir şekilde yapıldığına işaret eder. Bu çevrede tespit ettiğimiz ağırlıklar aynı zamanda MÖ II. bin yılın ilk çeyreğine ait yazılı belgelerde sözü edilen tekstil üretimi ve bölgeler arası ticaret kapsamında değerlendirilebilir. Dikici Höyük üzerinden Ağılların Önü yerleşmesine doğru uzanan tarihi doğal yol güzergahı söz konusu ticari faaliyetler için uygun bir zemin oluşturmuş olmalıdır. Bunun yanında mevcut hilal biçimli ağırlıkların birbirine yakın form özellikleri vermesi üretimdeki organizasyon veya merkezi bir üretim anlayışının da işaretleri sayılabilirÖğe Kırım-Kafkasya muhacirlerinin karşılaştığı sorunlar: Diyarbakır ve çevresi örneği(2021) Asan, HakanGöç; nüfus yapısını değiştiren hareket olup toplumsal değişim anlamınagelmektedir. Osmanlı Devleti ile Rusya arasında meydana gelen savaşlarınsonucunda Balkanlar, Kırım ve Kafkasya’dan Osmanlı topraklarına yöneliknüfus hareketleri ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti, belirlemiş olduğuhedefleri doğrultusunda muhacirleri, arazi sıkıntısı yaşamayacağı ve üretimyapabileceği muhtelif vilayetlere iskân etmiştir. Bu süreçte muhacirlerinihtiyaçlarını karşılamaya yönelik çalışmalar gerçekleştirmiştir. KırımKafkasya muhacirlerinin sevk ve iskânı ile ilgili sunulan raporlarabakıldığında devletin bu konuda dikkatli davrandığı görülmektedir. Bunarağmen beklenilenin üzerinde muhacir nüfusunun göç hareketine katılmasıve Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik durum planlananpolitikanın uygulanmasında sorunların yaşanmasına neden olabilmiştir. Sözkonusu sorunlar salgın hastalıklar, güvenlik ve ekonomik meselelerdenkaynaklanmıştır. Muhacirlerin karşılaştığı sorunlar vatanlarındanayrılmadan evvel başlamıştır. Bununla birlikte muhacirler hem iskânsürecinde hem de iskân sonrasında muhtelif sorunlar ile karşılaşmışlardır.Muhacirler belirlenen süre dahilinde kalıcı iskâna geçememiş ve kendilerinesağlanan ekonomik yardımlar yeterli gelmemiştir. Ayrıca muhacirlerinkarşılaştığı sorunlar sadece iskân meselesi ile sınırlı değildir. Bazımuhacirlerin ikamet edecekleri haneler de zamanında inşa edilememiştir.Bununla birlikte muhacirler, kalıcı iskânlarının gerçekleşmesinden sonra dabulundukları arazilerinde sorun yaşayabilmiş ve yerli ahalinin baskılarınamaruz kalabilmiştir. Muhacirlerin karşılaştığı diğer bir sorun ise alışkınoldukları iklim ve coğrafi şartlarının haricindeki arazilere iskânedilmeleridir. Muhacirler, Osmanlı Hükümeti’ne ve yetkililerine gönderdiğiistek ve şikâyet yazılarında karşılaştıkları sorunları bildirmiş, sorunlarıntahkik edilesini istemiştir. Bu çalışmada 1876-1914 tarihleri arasındaDiyarbakır ve çevresine yerleştirilen Kırım-Kafkasya muhacirlerinin iskânsüreci ve sonrasında karşılaştığı sorunların neden kaynaklandığı, hangiboyuta ulaştığı, sorunların hangi sonuçları meydana getirdiği gibi sorularaarşiv kaynakları doğrultusunda cevap aranmıştır. Ayrıca sonrakidönemlerde kaleme alınmış eserlere de başvurulmuştur.Öğe İngiliz arkeologların Karkamış'taki faaliyetleri(Iğdır Üniversitesi, 2022) Doğançay, Sungur1699’da Karkamış’a gelen Levant Kumpanyası’nın papazı Henry Maundrell’i, Halep Konsolosu Alexander Drummond takip etti. George Smith, İngilizlerin buraya yönelmesi için 1876’da ilk çalışmaları başlattı. Bu tarihi kentte Halep Konsolosu Henderson’un başlattığı bilimsel çalışmalar, Oxford Üniversitesi Ashmolen Müzesi’nin yöneticisi olan David George Hogarth tarafından devam ettirildi. Hogarth her ne kadar Karkamış’ta uzun süre kalmasa da yardımcıları Thomas Edward Lawrence, Leonard Woolley sahada kazılara devam etti. I. Dünya Savaşı sonrasında Woolley’nin başkanlığında kazılar tekrar başladı. Osmanlı Devleti’nin kanunlarının tarihi eserlerin tahribi ve yağmasını engellemede çoğu zaman yetersiz kalması ve yetkililerin bu yağmaya duyarsız olmalarından istifade eden İngilizler Hitit, Babil ve Asur başta olmak üzere pek çok uygarlığın meydana getirdiği ortak miras olan eserleri yurt dışına çıkardılar. Milli Mücadele Dönemi’nde ve devamında Anadolu’da meydana gelen değişme/gelişmeler neticesinde kazılara devam edemeyeceklerinin idrakine varan İngilizler, Karkamış’ı terk etmek zorunda kaldılar. Bu çalışmada Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivlerinde yer alan vesikalar, yerli ve yabancı araştırma inceleme eserler ve seyahatnamelerden yararlanılarak bilhassa Birinci Dünya Savaşı öncesi ve bu savaş sonunda Karkamış’ta yürütülen tarihi eser araştırmaları ve bu araştırmalar sonunda ortaya çıkarılan eserlerin kaçakçılığı hakkında bilgi verildi.