Yazar "Taş, M. Ali" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 21
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akut viral hepatit a olguların klinik ve laboratuar bulgularının(2008) Özel, A. Kadir; Taşkesen, Mustafa; Ecer, Sultan; Taş, M. Ali; Karabiberoğlu, SertanAkut viral hepatit A enfeksiyonu genellikle asemptomatik ve anikterik seyirli olup, daha çok çocukluk yaş grubunda görülmektedir. Bu çalışmada Ocak 2006 ile Şubat 2007 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğinde yatırılan 42 akut viral hepatit A enfeksiyonlu hastanın dosyaları retrospektif olarak incelendi. Hastaların yaş ortalaması 6.9±3.5 yıl (18 ay- 14 yaş), erkek kız oranı 1.4 bulundu. En sık başvuru şikayetleri sarılık (%73.8), kusma (%52.3), ateş (%42.8), karın ağrısı (%38.1) iken başvuru mevsimi kış (%47.6), sonbahar (%38.1) ve ilkbahar (%14.3) idi. Laboratuar bulgularında ortalama aspartat aminotransferaz (AST) 1875U/L (82- 6340U/L), alanin aminotransferaz (ALT) 1697U/L (144-4876 U/L), total bilirubin 12.1mg/dl (0.9-47mg/dl) ve direkt bilirubin 8.9mg/dl (0.4-27.3 mg/dl) olarak saptandı. En sık görülen komplikasyonlar anemi, hepatik ensefalopati ve trombositopeni idi. Mortalite oranı %2.4 olarak belirlendi.Öğe Antibiotic resistance in childhood with pneumococcal infection(2014) Taş, M. Ali; Yolbaş, İlyas; Kelekçi, Selvi; Gürkan, M. Fuat; Şen, Velat; Güneş, Ali; Taş, TaşkınAmaç: Menenjit, pnömoni gibi ciddi hastalıklara neden olan pnömokoklardaantibiyotiklere karşı direnç son yıllarda giderek artmaktadır. Bu direnç oranları coğrafi bölgeler arasında farklılık göstermektedir. Bu çalışmada bölgemizdeki pnömokok enfeksiyonlarında antibiyotik direnç oranlarının belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmada Aralık 2004-Nisan 2007 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Kliniğine ve Diyarbakır Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesine menenjit, sepsis ve üriner sistem enfeksiyonu nedeniyle başvuran ve alınan kan, beyin omurilik sıvısı ve idrar kültürü örneklerinden pnömokok üreyen hastalardan izole edilen 31 pnömokoksuşu çalışmaya alındı. Klinik örneklerden üreyen alfa hemoliz yapan, optokine duyarlı, safrada çözünen, gram pozitif diplokok morfolojisindeki bakterilerS. pneumoniae olarak tanımlandı. Pnömokok üreyen kültürlerde suşların antimikrobiklere duyarlılıklarının araştırılmasında E-test yöntemi kullanıldı. Pnömokoklara karşı Penisilin MIC değeri < 0.06 ?g/ml değeri duyarlı, 0.12-1?g/ml orta düzey dirençli, ? 2 ?g/ml değeri yüksek düzey dirençli kabul edildi.Bulgular: E test yöntemi ile penisiline direnç durumu ise orta düzey penisilin direnci % 16, yüksek düzey penisilin direnci ise %3,2 bulundu. Suşlardan %80,7’sı ise penisiline duyarlıydı. Seftriakson direnci ise %3,2 olarak bulundu. Vankomisine direnç tespit edilmedi. Tartışma: Menenjit ve sepsis gibi ciddi durumlar dışında penisilin tedavisinin hala pnömokok enfeksiyonlarındakiyerini koruduğu, fakat çok merkezli çalışmalarla bunun desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyiz.Öğe Central nervous system tuberculosis in children: A review of 214 cases(American Academy of Pediatrics, 1998) Yaramış, Ahmet; Gürkan, Fuat; Elevli, Murat; Söker, Murat; Haspolat, Yusuf Kenan; Kırbaş, Gökhan; Taş, M. AliObjective: To study the clinical, laboratory, and treatment features observed in pediatric patients with tuberculous meningitis in Turkey. Study Design. Retrospective case review study. Methods: Review of medical records for demographic data, medical history, clinical manifestations, auxiliary test results, complications, and treatment of 214 children with central nervous system tuberculosis (TB) admitted to Dicle University's hospital between August 1988 and February 1996. Results: Of the 214 patients with tuberculous meningitis, 112 (52%) were male. The mean age at presentation was 4. 1 years, with 165 patients (77%) younger than 5 years. Twenty-two patients (10%) were in the first stage of the disease, 120 (56%) in the second, and 72 (34%) in the third. Our epidemiologic data showed that 141 (66%) of the patients had a family history of TB, and 64 (30%) had a Mantoux skin test result of >10 mm of induration. Radiographic studies demonstrated abnormal chest findings in 187 patients (87%) (hilar adenopathy, 33%; infiltrates, 33%; miliary pattern, 20%; and pleural effusions, 1%, and 172 (80%) cases with hydrocephalus, 26% with parenchymal disease, 15% with basilar meningitis, and 2% with tuberculomas. Only 22 (13%) of 164 children had a positive acid-fast bacilli smear in cerebrospinal fluid, and Mycobacterium tuberculosis was isolated in 49 patients (30%). All the patients were treated with Isoniazid, rifampin, and streptomycin or pyrazinamide for 2 months, followed by 10 months of Isoniazid and rifampin alone. Also, all the patients received adjuvant treatment with steroids early in the course of treatment, and 140 of 172 cases with hydrocephalus had surgical intervention. The overall mortality rate was 23%. Conclusion: One or more of these findings: a family history of TB, positive tuberculin skin test results, abnormal cranial computed tomography, and/or cerebrospinal fluid analysis compatible with TBM were found in all but 3 children in our study.Öğe Çocuklarda bakteriyel menenjit tedavisi ve korunması(Hekimler Yayın Birliği, 1998) Yaramış, Ahmet; Gürkan, Fuat; Dikici, Bünyamin; Haspolat, Yusuf Kenan; Söker, Murat; Taş, M. AliBakteriyel menenjitler kraniyal ve spinal leptomeninkslerin akut pürulan infeksiyonudur. İnfeksiyon septik yol ile, açık kafa travması esnasında patojenlerin direkt girişiyle, mikro cerrahi girişimler veya şant yerleştirilmesi esnasında ya da sinonazal veya nazofarangeal bölgelerdeki infeksiyonun direkt yayılımı ile oluşabilir.Öğe Çocukluk çağı akut immün trombositopenik purpura da tedavi protokollerinin irdelenmesi(Galenos Yayıncılık, 1999) Söker, Murat; Devecioğlu, Celal; Haspolat, Yusuf Kenan; Yaramış, Ahmet; Taş, M. AliDicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji -Onkoloji bölümünde 1991-1998 yılları arasında izlenen 104 Akut immün trombositopenik purpuralı (48'i kız, 56'sı erkek) olgumuzun tedavi sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi. Olguların yaşları 2 ay-14 yaş (ort 4.8±0.5 yıl) idi. Bir olgu hastanemize başvurduğu gün intrakranial kanama nedeni ile eks oldu. 41 hastada (%39) spontan remisyon görüldü. Olgularımızın 29'una (%28) 0.5-1 gr/kg/gün dozda intravenöz immünglobulin, 21'ine (%20) standart doz oral prednizolon, 12(%11) olgumuza ise yüksek doz metil prednizolon tedavisi uygulandı. İntravenöz immünglobulin alan 29 hastanın 25'inde (%86) ilk yanıt elde edilirken , 6. aydaki remisyon oranı 24 hasta (%83) olarak saptandı. Standart doz oral steroid ile tedavi edilen hastalarda ilk yanıt 16 hastada sağlanırken (%76), 6. aydaki remisyon oranı 14 (%66) hasta olarak bulundu, intravenöz yüksek doz metil prednizolon alan olgularımızda ilk yanıt 11 hastada sağlanırken (%91) 6.aydaki remisyon oranı 11 hastada, (%91) olarak saptandı. 13 olgu kronikleşti.Öğe Çocukluk çağı idiopatik trombositopenik purpurasında klinik ve laboratuvar bulgularının değerlendirilmesi(Konya Tabib Odası, 1994) Yakut, İbrahim; Elevli, Murat; Haspolat, Yusuf Kenan; Taş, M. Ali1985-91 yılları arasında Dicle Tıp Fakültesi Çocuk Kliniklerinde İTP tanısı konulan 99 hastanın klinik ve laboratuvar bulguları incelenmiştir.Öğe Çocukluk çağı pnömokok enfekiyonlarında antibiyotik direnci(2014) Güneş, Ali; Taş, M. Ali; Şen, Velat; Kelekçi, Selvi; Gürkan, M. Fuat; Hekimoğlu, Aşkın; Yolbaş, İlyas; Taş, TaşkınAmaç: Menenjit, pnömoni gibi ciddi hastalıklara neden olan pnömokoklarda antibiyotiklere karşı direnç son yıllarda giderek artmaktadır. Bu direnç oranları coğrafi bölgeler arasında farklılık göstermektedir. Bu çalışmada bölgemizdeki pnömokok enfeksiyonlarında antibiyotik direnç oranlarının belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmada Aralık 2004-Nisan 2007 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Kliniğine ve Diyarbakır Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesine menenjit, sepsis ve üriner sistem enfeksiyonu nedeniyle başvuran ve alınan kan, beyin omurilik sıvısı ve idrar kültürü örneklerinden pnömokok üreyen hastalardan izole edilen 31 pnömokok suşu çalışmaya alındı. Klinik örneklerden üreyen alfa hemoliz yapan, optokine duyarlı, safrada çözünen, gram pozitif diplokok morfolojisindeki bakteriler S. pneumoniae olarak tanımlandı. Pnömokok üreyen kültürlerde suşların antimikrobiklere duyarlılıklarının araştırılmasında E-test yöntemi kullanıldı. Pnömokoklara karşı Penisilin MIC değeri < 0.06 μg/ml değeri duyarlı, 0.12-1μg/ ml orta düzey dirençli, ≥ 2 μg/ml değeri yüksek düzey dirençli kabul edildi. Bulgular: E test yöntemi ile penisiline direnç durumu ise orta düzey penisilin direnci % 16, yüksek düzey penisilin direnci ise %3,2 bulundu. Suşlardan %80,7’sı ise penisiline duyarlıydı. Seftriakson direnci ise %3,2 olarak bulundu. Vankomisine direnç tespit edilmedi. Tartışma: Menenjit ve sepsis gibi ciddi durumlar dışında penisilin tedavisinin hala pnömokok enfeksiyonlarındaki yerini koruduğu, fakat çok merkezli çalışmalarla bunun desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyiz.Öğe Dicle Üniversitesi Çocuk kliniğinde 1990-1993 yılları arasında izlenen akut lösemi olgularının değerlendirilmesi(İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi-Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı, 1993) Narlı, Nejat; Kılınç, Metin; Karakaş, Zeynep; Hoş, Aziz; Kırıcı, Galip; Devecioğlu, Celal; Gökten, İmadettin; Haspolat, Yusuf Kenan; Taş, M. Ali; Ay, ErhanDicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalında Ocak 1990-Mart 1993 arasında izlenen akut lösemi tanısı konan 76 hasta, yaş, cins, klinik, laboratuvar bulguları, tedavi sonuçları ve komplikasyonlar açısından retrospektif olarak değerlendirildi.Öğe Down sendromunda tiroid fonksiyonları(1998) Günbey, Sacit; Elevli, Murat; Söker, Murat; Aktan, İbrahim H.; Taş, M. Ali; Haspolat, KenanDicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniğine Ocak 1992-Aralık 1993 tarihleri arasında başvuran ve kromozom analizi sonucu Trizomi 21 tanısı olan 42 olgunun 20'sinde tiroid fonksiyonları çalışıldı. Tiroid fonksiyonlarını değerlendirdiğimiz 20 Down Sendromlu olgumuzun 13'ü (% 65) erkek, 7'si (% 35) kız idi (E/K=1.85). Yas. ortalaması 6.3+4.06 ay olarak bulundu. Olgularımızın kan numunelerinde T3, T4, Free T3, Free T4, TSH çalışıldı. Sonuçlar literatür bilgileri ışığında incelendi. Sonuç olarak, Down sendromlu olgularda yenidoğan döneminden itibaren tiroid fonksiyonlarında bir bozulma görülebilir. Başka araştırmalarda da daha ileri yaşlarda tiroid fonksiyonlarının bozulabildiği gösterildiğinden hastaların izleminde tiroid fonksiyonlarının yenidoğan döneminden itibaren periyodik olarak takip edilmesi gerektiği kanaatindeyiz.Öğe Down sendromunda troid fonksiyonları(İstanbul Üniversitesi, 1998) Elevli, Murat; Söker, Murat; Aktan, İbrahim H.; Günbey, Sacit; Haspolat, Yusuf Kenan; Taş, M. AliDicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniğine Ocak 1992-Aralık 1993 tarihleri arasında başvuran ve kromozom analizi sonucu Trizomi 21 tanısı alan 42 olgunun 20'sinde tiroid fonksiyonları çalışıldı.Öğe Hematolojik maligniteli febril nötropenik hastaların tedavisinde ampirik meropenem monoterapisinin seftazidim+amikasin kombinasyonu ile karşılaştırılması(Antibiyotik ve Kemoterapi Derneği, 1999) Söker, Murat; Haspolat, Yusuf Kenan; Devecioğlu, Celal; Taş, M. AliMart 1997-Nisan 1999 arasında, hematolojik maligniteli hastalarda gelişen yüksek riskli febril nötropenide ampirik menoperem (M) monoterapisi ile seftazidim+amikasin (SA) kombinasyonunun etkilerini araştırmak amacıyla; yaşları 2-14 yıl arasında (7.9+-4.1 E/K:1.1) değişen 41 maligniteli hastada görülen 66 febril nötropeni epizodu (31'i (%47) M grubu; 35'i (%53) SA grubu) prospektif, randomize olarak değerlendirilmiştir.Öğe Henna-induced hemolytic anemia and acute renal failure(2001) Katar, Selahattin; Taş, M. Ali; Doğru, Ömer; Devecioğlu, CelalHenna is a traditional cosmetic agent and is used worldwide, especially in the Middle East. Its active agent is lawsone (2-hydroxy-1,4-naphthoquinone). Henna is not only applied to hands or hair as a cosmetic agent in traditional ceremonies, but is also applied to the body on lesions in the treatment of seborrheic dermatitis or fungal infections. However, its application over the body or in newborns is rare. Here we report a 27-day-old boy who developed hemolytic anemia and acute renal failure following topical application of henna to his abdomen, intertriginous region and legs to treat diaper rash.Öğe İmmünbaskılanmış hastalarda ısrarlı ateş ve ampirik flukonazol kullanımı(1997) Günbey, Sacit; Taş, M. Ali; Çoğulu, M. Özgür; Özkınay, FerdaAntikanser ilaçlarla tedavi altındaki ateşli kanser hastalarında antibakteriyel tedaviye yanıt vermeyen ısrarlı ateş ile ampirik antifungal tedavi arasındaki ilişki araştırıldı. Toplam 85 hasta çalışma kapsamına alındı. Bunların 55'i erkek, 30'u kızdı. Çalışmadaki 85 ateşli hastanın 24'ünde (%28) ateşin antibiyotik tedavisi ile 4 günde düşmemesi üzerine flukonazol (2mg/kg I.V.) başlandı. Bu hastaların 18'inde (%75) ateşin ampirik olarak başlanan flukonazol tedavisi ile kontrol altına alındığı gözlendi. Flukonazol tedavisi öncesinde, hastalardan mikotik inceleme için boğaz, gaita, idrar ve kan örnekleri alındı. Ateşi kontrol altına alınan 18 hastadan birinde kanda, 6'sında idrarda, 13'ünde boğazda ve 11'inde gaitada yapılan mantar kültürlerinde Candida albicans üredi.Öğe Investigation of the treatment protocols in the acute immune thrombocytopenic purpura during the childhood(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 1995) Haspolat, Yusuf Kenan; Söker, Murat; Devecioğlu, Celal; Günbey, Sacit; Taş, M. Ali; Uysalol, Metin122 patients with acute immune thrombocytopenic purpura who were hospitalized in Dicle University Faculty of Medicine, Department of Hematology-Oncology between 1989 and 1993 were reviewed. In 30 (24%) patients, 0.5-1 g/kg/day immunoglobulin was administered as an intravenous infusion for 3 days and compared with other treatment protocols.Öğe Kene ısırması nedeniyle başvuran 19 olgunun değerlendirilmesi(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2008) Taşkesen, Mustafa; Okur, Nurettin; Taş, M. AliKene ısırığı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına yol açabilir. Bu nedenle son yıllarda başvuran olgu sayısı artmış ve bu durum önem kazanmıştır. Çalışmada Mart 2006- Nisan 2007 tarihleri arasında kliniğimize kene ısırığı nedeni ile başvuran 19 hastanın dosyaları retrospektif incelendi. Hastaların 13’ü kız (%68), 6’sı (%32) erkek ve yaş ortalaması 5.7±3.8 yıl, en sık bacak ve gövde kısmından ısırıldıkları, daha çok kırsal bölgede (%53) yaşadıkları belirlendi. Kene çıkarılma işleminin 16 (16/19) hastada hastanede yapıldığı tespit edildi. Fizik muayene incelemelerinde beş hastada ateş yüksekliği dışında patoloji bulunmadı. Laboratuar incelemelerinde (tam kan, biyokimya, koagülasyon testleri) anormal bulgu saptanmadı. Ateşi olan beş olgunun takiplerinde ateşinin düştüğü ve tekrar yükselmediği, iki olgunun aynı zamanda üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdiği saptandı. Hastaların İl Sağlık Müdürlüğüne gönderilen kan örnekleri etken virüs açısından negatif bulundu. Ortalama 48-72 saat yatırılan hastalar takiplerinde ve laboratuar sonuçlarında anormal bulgu olmaması nedeniyle şifa ile taburcu edildiler. İzlem sonuçlarında herhangi bir komplikasyon gelişmedi.Öğe Miliary tuberculosis in children: A clinical review(Taylor & Francis Group, 1998) Gürkan, Fuat; Boşnak, Mehmet; Dikici, Bünyamin; Boşnak, Vuslat; Yaramış, Ahmet; Taş, M. Ali; Haspolat, Yusuf KenanMiliary tuberculosis infection in childhood remains a significant health problem in developing countries. To characterize the clinical features of the disease, symptoms, signs and laboratory findings, associated infections and outcomes of the 23 children (14M, 9F) with miliary tuberculosis admitted to the Dicle University Hospital, Diyarbakir, Turkey from 1990 to 1997 were analysed. Mean age of the patients was 3.7 y ranging between 6 months and 11 y. All but 3 patients were below 6 y of age, and 5 of the patients were under 1 y of age. All of the children had not received BCG vaccination except for 1 who was immunized after the age of 5 y. Only 6 children had a positive reaction to 5 TU tuberculin test at admission to hospital. Eight of the 23 subjects were infected in the family, and all were nonHIV infected cases. All of the children were diagnosed clinically and by a miliary infiltrate visible on chest roentgenogram. Five cases had positive culture results for Mycobacterium tuberculosis. Duration of onset of symptoms prior to admission ranged between 15 d and 8 months with a mean of 58 d. The most frequently seen symptoms and clinical findings were fever in 17 cases, rales in 14, loss of appetite and weight in 10 and hepatosplenomegaly in 9 cases. Two cases had prior measles infection and 1 of the patients presented facial paralysis. Seven cases had also tuberculous meningitis. The outcome in general was good, with mortality in 2 cases.Öğe Neonatal tetanus in the Southeast of Turkey: Risk factors, and clinical and prognostic aspects review of 73 cases, 1990-1999(2000) Yaramış, Ahmet; Taş, M. AliAlthough neonatal tetanus (NT) can be prevented by immunization of expectant mothers and by good hygiene and asepsis during delivery, it is still a common cause of neonatal mortality in developing countries. The objective of this study was to determine indicators in NT. We reviewed the clinical records of 73 neonates admitted to the Pediatric Infectious Diseases Ward of Dicle University Hospital, Diyarbakir, Turkey, with the diagnosis of NT. Delivery had occurred at home by untrained traditional birth attendants in all cases. None of the mothers had immunization with tetanus toxoid during pregnancy. The median age of infants at presentation was 7.3 days and the mean age at onset of symptoms was 5.6 +/- 2.8 days. The overall mortality was found to be 52 percent. Mortality was significantly associated with an incubation period of 4.3 days or less and fever. The incidence of NT in Turkey is on the decline due to widespread tetanus toxoid use in pregnant women, but in some regions, especially in the so-called rural poor areas, there is still risk of preventable diseases. Hygienic deliveries and immunization of pregnant women are very important for the prevention of NT deaths, and universal prenatal care, including education programs on appropriate perinatal and cord care, can significantly reduce NT incidence and mortality in developing countries.Öğe Neonatal tetanus: A continuing challenge in the southeast of Turkey(Springer, 1999) Gürkan, Fuat; Boşnak, Mehmet; Dikici, Bünyamin; Boşnak, Vuslat; Taş, M. Ali; Haspolat, Yusuf Kenan; Kara, İsmail Hamdi; Özkan, İlkerNeonatal tetanus (NT) still causes signi®- cant mortality in developing countries, although in 1989 WHO adopted the goal of eliminating the disease by 1995±2000. To characterize the regional characteristics, clinical charts of 55 neonates (42 males and 13 females) admitted to the Pediatric Infectious Diseases Ward of Dicle University Hospital, Diyarbakir, Turkey with the diagnosis of NT from 1991 to 1997 were reviewed. Mean age at admittance was 8.9 4.3 days with a range of 3±25 days. Mean period for the appearance of ®rst symptoms was 5.8 days ranging between 1 and 21 days. Mean birth weight of the patients was 3369 560 g. All patients were from rural areas and were delivered at home by untrained traditional birth attendants with no prior antenatal healthcare services. Razor blade (55%), scissors (27%), and knife (18%) were the instruments used to cut the cord in non-hygienic conditions. No mothers had prior vaccination with tetanus toxoid during their pregnancy. Spasticity (76%), lack of sucking (71%), trismus (60%), fever (49%), omphalitis (44%), irritability (24%), risus sardonicus (22%), and opithotonus (15%) were the most common presenting signs and symptoms. Age at admission <7.5 days and symptoms of onset <4.9 days, risus sardonicus and opisthotonus were associated with fatal outcome. All patients were treated with human tetanus immunglobulin or equine tetanus antitoxin where available, antibiotic therapy by penicillin G (100.000 U/kg/day) and intravenous high dose diazepam (40 mg/kg/day). Overall mortality rate was 40% (22 cases), without any equipment for mechanical ventilation. Health education of mothers and birth attendants, promotion of hospital delivery and prenatal tetanus immunization of all pregnant women particularly in rural areas are recommended, if NT is to be prevented.Öğe Siklik kusma sendromu(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2008) Menteş, Sultan Ecer; Okur, Nurettin; Günel, M. Emin; Okur, Nilüfer; Taş, M. AliSiklik kusma sendromu belirli aralıklarla tekrarlayan, bulantı, kusma gibi semptomlarla karekterize bir hastalıktır. Bu semptomlar saatler ve günler boyunca devam eder. Ataklar arasındaki dönemde semptom yoktur. Gastroözafagial reflüden sonra çocuklarda en sık tekrarlayan kusma nedenlerindendir. Etyolojisi ve patogenezi hala tam bilinmemektedir. Majör kriterler; üç veya daha fazla kusma atağı, epizodlar arasında hastanın sağlıklı olması, semptomların başlangıç ve gelişiminin stereotipik olması ve herhangi bir radyolojik veya laboratuar bulgusunun olmamasıdır. Siklik kusma sendromu düşünülen iki olgu sunulmaktadır.Öğe Tuberculous peritonitis in 11 children: Clinical features and diagnostic approach(Japan Pediatric Society, 1999) Gürkan, Fuat; Özateş, Mustafa; Boşnak, Mehmet; Dikici, Bünyamin; Boşnak, Vuslat; Taş, M. Ali; Haspolat, Yusuf KenanBackground: Tuberculous peritonitis (TBP) is a rare manifestation of childhood tuberculosis characterized by long-lasting abdominal symptoms and exudate and lymphocytes in the ascitic fluid. The diagnosis of TBP is rarely established unless a high index of suspicion is maintained. Methods: The diagnostic features of 11 cases who were hospitalized with TBP in the Pediatric Infectious Diseases Ward of Dicle University Hospital, Turkey, were evaluated retrospectively. Results: Seven cases were male and the ages of all cases ranged between 1 and 11 years. The onset of symptoms was 1-12 months (mean +/- SD 3.1 +/- 2.7 months) prior to the admission time. Nine patients gave a history of familial tuberculosis. Three cases had Bacillus Calmette-Guérin (BCG) scars and the results of five tuberculin unit (TU) tests in cases without and with BCG were over 10 and 15 mm, respectively. The most common presenting clinical symptoms and signs at admission were abdominal distention and ascites (100%), fever (27%) and loss of weight (18%). One case had accompanying tuberculous meningitis and two cases had concomitant pulmonary tuberculosis. Only one of 11 samples of ascitic fluid yielded Mycobacterium tuberculosis by the polymerase chain reaction method and no other microbiologic evidence was obtained in culture specimens. Ultrasonographic and computed tomographic imagings revealed high-density ascites that contributed well to the diagnosis. The diagnosis in two patients was proven histopathologically via peritoneoscopy and laparoscopy. All cases were treated with isoniazide, rifampisin for 9 months and pyrazinamide for the first 2 months. Conclusions: Radiologic diagnostic techniques, positive skin tests and a history of exposure to tuberculosis may contribute to the diagnosis of TBP, helped by clinical symptoms and findings, particularly when invasive diagnostic methods via peritoneoscopy and laparoscopy are not available in developing countries.