Yazar "Saruhan, Berna Güney" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 30
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anöstrus süresince sıçan uterusunda vasküler endotel büyüme faktörü ve reseptörleri ile vasküler endotel büyüme inhibitörünün dağılımı(Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2016) Akbalık, Mehmet Erdem; Saruhan, Berna Güney; Topaloğlu, Uğur; Ketani, Muzaffer Aydın; Kılınç, Mehmet; Sağsöz, HakanBu çalışmada vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) ve reseptörleri ile vasküler endotelyal büyüme inhibitörünün (VEGI) fizyolojik rollerini daha iyi anlamak için, immünohistokimya kullanılarak anöstrustaki sıçan uterusunda bu faktörlerin hücresel lokalizasyonu araştırıldı. Çalışmanın materyalini 10 adet dişi sıçan oluşturdu. Uterustan elde edilen doku örnekleri rutin histolojik işlemler için % 10'luk formaldehitte tespit edildi. Anöstrus süresince sıçan uterusunda luminal ve bez epitel hücreleri, stromal ve düz kas hücreleri ile damarların endotel ve düz kas hücrelerinin VEGF ve reseptörleri ile pozitif immunreaksiyon gösterdiği belirlendi. Bununla beraber luminal ve bez epitel hücresinin flk1 için, aynı şekilde stromal hücrelerin de flt4 için immunoreaktivite göstermediği izlendi. Sonuç olarak VEGF ve reseptörleri ile VEGI'nın olası bir genital siklus hazırlığında fonksiyonel rollerinin olabileceği belirlendi.Öğe Boğalarda ve koçlarda duktus deferensin ilk bölümü: Morfolojik, histolojik ve histokimyasal görünüm(Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2016) Saruhan, Berna Güney; Topaloğlu, Uğur; Akbalık, Mehmet Erdem; Ketani, Muzaffer Aydın; Sağsöz, HakanBu araştırmada, boğa ve koç da Duktus deferensin (DD) histomorfolojik, histolojik ve histokimyasal yapılarının ışık mikroskobik olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada materyal olarak ergin ve sağlıklı 8 adet boğa ve koç’dan alınan doku örnekleri kullanıldı. Toplanan örneklere morfolojik ölçümler ve histolojik işlemler uygulandı. Boğa ve koç DD lumeni düzensiz yapıdaydı ve çok sayıda spiral mukoza kıvrımları içermekteydi. Her iki türde de DD’in mukoza, muskularis mukoza ve adventisya tabakalarından oluştuğu görüldü. Epitel pseudostratifiye, prizmatik ve streosilyalıydı. Lamina propriya fibroelastik sıkı bağ dokudan oluşmuştu. Kas tabakası iç içe karışmış dairesel, boyuna ve spiral düz kas demetlerinden meydana gelmişti. Nötral musinler epitel de prinsipal hücrelerin sitoplazmasında PAS (+) olarak ortaya çıkarken, zayıf sülfatlı musinler Aldehid Fuksin ve Alsian Mavisi ile boyanmada mukozanın apikalinde belirlenmişti.Öğe Deney hayvanlarının beslenme, barınma ve üremesi(Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2016) Saruhan, Berna Güney; Dereli, SelmanAraştırmalarda kullanılan deney hayvanları (kemirgenler) hayvan ve insan deneylerinde istenmeyen değişkenlerin etkisini azaltmak için sıkı, kontrollü ortamlarda muhafaza edilir. Bilimadamları ve araştırıcılar birçok sebepten dolayı fare ve sıçan çalışmalarına güveniyorlar. Kemirgenlerin küçük olması, kolaylıkla muhafaza edilip bakılabilmesi ve yeni çevrelerine kolaylıkla uyum sağlayabilmesi kolaylıklardan biri ve diğeri. Aynı zamanda hızla üreyip iki yada üç yıl gibi kısa süre içerisinde ömürlerini tamamlıyorlar. Böylelikle farelerin nesli nispeten kısa bir süre içerisinde görülebiliniyor.Fareler ve sıçanlar nispeten ucuzdur ve araştırmalar için özelleşmiş kemirgenler, ticari üreticilerden yetiştirmek için satın alınılabilinir. Tıbbi testlerde kemirgenlerin model olarak kullanımının bir başka sebebi, genetik, biyolojik ve davranış özelliklerinin insanlara yakın benzemesi ve insan koşullarının bir çok belirtileri fare ve sıçanlarda tekrarlanabilinir.Bu derlemenin amacı deney hayvanlarının refahını etkileyen beslenme, barınma ve üremeleri ile ilgili güncel bilgilerin araştırmacıların dikkatine sunmaktır.Öğe Differential distribution of intermediate filament proteins in the bovine and ovine tongues(John Wiley and Sons Inc, 2024) Çelenk, Fatma; Saruhan, Berna Güney; Sağsöz, HakanIntermediate filaments constitute the most heterogeneous class among the major classes of cytoskeletal proteins of mammalian cells. The 40 or more intermediate filament proteins have been classified into five types which show very specific rules of expression in specialized cell types. This study aimed to investigate the immunohistochemical distribution of cytokeratins (CKs) 8, 18, and 19 as well as the intermediate filaments vimentin, laminin, and desmin in bovine and ovine tongues. Immunohistochemical staining was performed for CKs 8, 18, 19, vimentin, laminin, and desmin. Our results revealed similar immunostaining intensity and distribution among various CKs, contrasting with distinct patterns for vimentin, laminin, and desmin. Immunoreactions were primarily localized in serous acini and ductal epithelium for cytokeratins, while vimentin and laminin were evident in connective tissue, endothelium, serous acini, and desmin in striated and smooth muscles. This study highlighted the absence of CKs 8, 18, 19, vimentin, and desmin in the lingual epithelium of bovine and ovine tongues. These findings enabled the classification of epithelial cells based on their specific cytokeratin patterns. Furthermore, vimentin was identified in mesodermal tissues and organs, desmin in muscle tissue, and laminin played crucial roles in basement membrane formation, nerve tissue regeneration, innervation of epithelial taste buds, and tissue separation and connection. Our findings provide essential insights into intermediate filament dynamics at the cellular and tissue levels. They serve as a foundation for future studies using systematic molecular biological techniques in this field.Öğe Distribution and density of mast cells in the bovine reproductive tract during the follicular and luteal phases(2014) Akbalık, M. Erdem; Saruhan, Berna Güney; Sağsöz, HakanAmaç: Dişi cinsiyet hormonlarının mast hücre davranışları üzerine etkilerinin olduğu bilinmektedir. Bu düşünceden yola çıkılarak, ineklerde genital kanalda östrus siklusu boyunca histokimyasal teknikler kullanılarak mast hücrelerinin dağılımları incelenmiştir.Gereç ve Yöntem: Sunulan çalışmada, yerel bir kesimhaneden elde edilen 23 adet sağlıklı hayvan kullanıldı. Buna göre hayvanlar foliküler (n:13) ve luteal (n:10) faz olmak üzere 2 gruba ayrıldı. Doku örnekleri FA solüsyonunda tespit edildi. Daha sonrasında alınan 5-6 ?m kalınlığında kesitlere mast hücrelerini belirlemek için Toluidin Blue (TB) ve Alcian Blue/Safranin O (AB/ SO) boyama metotları uygulandı.Bulgular: TB ile boyanan kesitlerde, mast hücrelerinin metakromazi gösterdiği izlendi. Mast hücreleri bütün genital organların yüzeyel epitelinde, ovaryumun korpus luteum ve teka internasında yerleşmemişti. Genel olarak, tüm gruplarda mast hücrelerinin kan damarlarına yakın yerleştiği saptandı. AB/SO kombine boyama metodu uygulandığında mavi [AB(+)], kırmızı [SO(+)] ve karışık renkli [AB/SO(+)] olmak üzere üç tip mast hücre popülasyonunun olduğu gözlendi. Östrus siklusunun foliküler ve luteal fazlarında mast hücre sayılarının değişken olduğu belirlendi (P<0.05).Öneri: Sonuç olarak çalışmamızda inek üreme sisteminde mast hücrelerinin östrus siklusunun foliküler ve luteal fazlarında histokimyasal ve morfolojik farklılıklar gösterdiği ortaya konuldu. Fertiliteyle ilgili fonksiyon bozukluk mekanizmalarının ortaya konulabilmesi için, genital sistemin tüm bölümlerinde özellikle mast hücrelerinin içerik ve yapısına ilişkin daha ileri çalışmaların sürdürülmesi tavsiye edilmektedir.Öğe The Effect of different feedings on Histochemical and Histometric Analysis of Awassi race lamb skin(2009) Sağsöz, Hakan; Ketani, M. Aydın; Şireli, Halit Deniz; Tekel, Nihat; Saruhan, Berna GüneyKoyun yetiştiriciliğinde et, süt ve yapağı verimi ön planda tutulmakta ve bu verimlerin artırılması yönünde çalışmalar sürdürülmektedir. Bu çalışmadaki amacımız, farklı beslenme uygulanmış İvesi ırkı kuzularda deri ve kıl folliküllerindeki histolojik ve histometrik değişimleri ortaya koymaktır. Çalışmada materyal olarak Güneydoğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsünde yetiştirilen 24 adet 2.5 aylık tekiz erkek İvesi kuzular kullanıldı. Hayvanlar her grupta 8 adet olacak şekilde üç gruba ayrıldı ve 75 gün süre ile bakım ve beslenme uygulandı. I. grup sadece anne sütü, II. grup anne sağıldıktan sonra memede kalan sütle, III. Grup ise anne sütü ile beraber kaba yem ile beslenmiştir. Deri ve kıl foliküllerindeki histolojik ve histometrik farklılıklar belirlendi. Sonuç olarak, gruplar arasında bağdoku iplikleri dağılımı ve yoğunluğu bakımından herhangi bir farklılığın olmaması beslenmenin bu yönde etkili olmadığını, ancak anne sütü ile beslenen grupda en kalın dermis katmanının ve daha az sayıda kıl folliküllerinin varlığı, dericilik sanayisinde istenilen bir kalite kriteri olduğunu söyleyebiliriz.Öğe The effects of clomiphene citrate administration in ovariectomised rats: An ultrastructural study(Asian Network for Scientific Information, 2008) Saruhan, Berna Güney; Ketani, Muzaffer Aydın; Nergiz, Yusuf; Ilgaz, Celal; Akkuş, Murat; Ketani, ŞennurIn this study, we aimed to investigate Clomiphene Citrate (CC) on vagen of adult Ovariectomised rats. Transmission electron microscopy and light microscopy have been used to study changes to the vaginal epithelium induced by C administered to Ovariectomised rats. The study was performed in Department of Medical Science Application and Research Centre of Dicle University, DUSAM-Turkey in 2001. Ten female, Wistar Albino rats were used and were divided into three groups. At the beginning and end of the administrations, body weight of animals was determined. Animals were sacrificed 35 days after ovariectomised and vaginal tissue was examined by transmission electron microscopy and light microscopy. We found that, the body weight was higher in the ovariectomized rats than the control rats. Further, body weight increased after clomiphene citrate therapy. It was found that clomiphene citrate treatment produced ultra structural surface features some of which were similar to those seen with hormone treatments and others unique to clomiphene alone. In conclusion, antiestrogen clomiphene citrate administration affects vagina epithelium and lead to increasing body weight.Öğe Effects of ovariectomy and estrogen replacement on rat tongue mucosa(2006) Saruhan, Berna Güney; Ketani, M. AydınÖZET Amaç: Çalışmada amacımız, östrojen eksikliği oluşturulan ve bu eksikliğin giderilmesiyle sıçan dil mukozasında meydana gelen değişikliklerin araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda 21 adet dişi erişkin Wistar albino cinsi sıçanlar kullanıldı. Sıçanlar, üç gruba ayrıldı. Grup-1: Kontrol grubu, Grup-2: Sham-operasyon(bilateral ovarektomi), Grup-3: Sham operasyon ve östrojen verilen grup idi. Kontrol grubu ile ovarektomi edilen grubun dil mukozası histolojik olarak karşılaştırıldı. Aynı karşılaştırılma işlemi, hormon kullanımından sonra ovarektomi gurubu ile de yapıldı (Grup-2, 3). Bulgular: Ovarektomi edilen sıçanların dil epitel yapılarının düzensiz, keratinize ve kalınlığında azalma olduğu gözlemlenmesine karşın; hormon kullanımından sonra epitel kalınlığının artışı gözlemlenmiştir. Sonuç: Bu bulgularımız, ovariumlardan salgılanan östrojenlerin önemli rolleri olduğunu ve eksikliklerinde dişilerde oral bozukluklara yol açabileceğini göstermektedirÖğe Erişkin boğa ve koç duktus deferensin de MHC sınıf II antijenlerinin dağılımı(Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2016) Saruhan, Berna Güney; Topaloğlu, Uğur; Akbalık, Mehmet Erdem; Ketani, Muzaffer Aydın; Sağsöz, HakanMHC sınıf II molekülleri, antijen- spesifik bağışıklık tepkisinin başlatılması için kritik öneme sahiptir. Bu çalışmada, normal boğa ve koç duktus deferensin de (DD) MHC II pozitif hücrelerin immünohistokimyasal teknik kullanılarak dağılımları araştırıldı. Yerel bir kesimhaneye getirilen sağlıklı ve olgun 8 adet boğa ve koç’dan alınan doku örnekleri çalışma için toplanmıştır. MHC II pozitif hücrelerini göstermek için streptavidin-biotin peroksidaz kompleks boyama yöntemi kullanılmıştır. MHC II pozitif hücreleri, her iki türün yüzey epitelinde, bağ dokusunda, düz kas hücrelerinde ve damarların bazı endotel hücrelerinde görülmüştür. Sonuç olarak, DD'nin MHC II proteinleri için spesifik bir dağılım sergilediği ve iki farklı hayvan türünde de değişken bir fonksiyonel öneme sahip olduğu belirlendi.Öğe The expression profile of some homeobox proteins in the bovine liver during prenatal development(Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2022) Topaloğlu, Uğur; Sağsöz, Hakan; Akbalık, Mehmet; Ketani, Muzaffer Aydın; Saruhan, Berna Güney; Aydın, NurşinAbstract: Homeobox proteins play critical roles in controlling processes such as morphogenesis and organogenesis in many organisms. Some of these proteins are known to affect the formation, development and regeneration of the liver. In this context, the present study was aimed at demonstrating the localization and expression intensity of some homeobox proteins in the bovine fetal liver during the different stages of gestation, determining whether or not these proteins are found in the structural components of the liver, and identifying their potential physiological roles. The study material comprised of 27 clinically healthy bovine fetuses, which were obtained from slaughterhouses and belonged to different stages of gestation. The fetuses were grouped according to their crown-rump length (CRL) measurements. Liver samples were taken from each study group and subjected to routine histological processing, followed by immunohistochemical staining. The staining results showed that, throughout gestation, the expression intensities of the homeobox proteins HOXA10, HOXA11, HOXB6, TLX1, Dlx-5 and HLX were stronger in the hepatocytes, compared to the hepatic artery, vena interlobularis and bile ducts. However, the expression intensity of HLX was determined to have significantly decreased during the second and third trimesters of gestation, compared to the first trimester. In conclusion, the expression of the investigated homeobox proteins at differing and similar levels in the hepatocytes, hepatic artery, vena interlobularis and bile ducts of the bovine fetal liver during gestation could be interpreted as an important indicator of these proteins being involved in the development and physiological activity of the fetal liver.Öğe Farklı kedi ırklarının testislerinde sitokeratin 8’in immunohistokimyasal lokalizasyonu(Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2022) Topaloğlu, Uğur; Karakoç, Zelal; Akbalık, Mehmet Erdem; Saruhan, Berna Güney; Aydın, Nurşinİntermediyer filamanlar kökeni ve hücre tipi farklı proteinler tarafından oluşturulan hücre iskeleti bileşenlerine ait proteinlerdir. Bu proteinlerin testiste; Sertoli, peritübüler miyoid ve Leydig hücrelerinde bulunduğu bilinmektedir. Bu çalışmanın amacı, testis fizyolojisi için önemli olan ve testisteki hücre iskeleti yapısına katılan sitokeratin 8 proteininin; İran, Ankara ve Van ırkı kedilerin testis dokusundaki lokalizasyonlarını immunohistokimya tekniğine göre ortaya koymaktır. Araştırmada sağlıklı yavru (dokuz çift) ve yetişkin (dokuz çift) kedilerden alınan doku örnekleri kullanıldı. Alınan doku örnekleri rutin histolojik işlemlerin ardından immunohistokimyasal streptavidinbiyotin-peroksidaz kompleks boyama metoduna tabi tutuldu. Elde edilen boyama sonuçlarında, yavru ve yetişkin kedilerde incelenen alanlarda sitokeratin 8 immunoreaktivitesinin ırklara göre farklılık göstermediği saptandı. Bununla birlikte intersitisyel dokuda ve Leydig hücrelerinde immunoreaktivitenin negatif olduğu fakat Sertoli ve germ hücrelerinde ise çekirdek etrafında şekillendiği görüldü. Ayrıca epididimis ve deferens kanallarının epitellerinde de sitoplazma ve çekirdekte pozitif immunreaksiyonun olduğu belirlendi. Elde edilen bulgular sonucunda sitokeratin 8’in olgun kedilerde bir kısım farklılıkları türe özgü oluşturabildiği ve kedi testislerindeki bazı hücrelerin iskelet yapısına katılarak spermatogenezisin olgunlaşması, korunması ve spermlerin taşınması gibi önemli roller üstlenebileceği düşünülmüştür.Öğe Gebelik Süresince İnek Uterus ve Plasentasında Kaderinler ve Bazı Bağdoku Elemanlarının Dağılımı(2018) Sağsöz, Hakan; Erdoğan, Serkan; Saruhan, Berna Güney; Akbalık, Mehmet Erdem; Liman, Narin; Ketani, Muzaffer Aydın; Alan, EmelHücre adezyon molekülleri (Cell adhesion molecules-CAM), bir hücrenin baska bir hücre ile ya da ekstrasellüler matriksle iliskisini saglayan membran bagımlı (transmembranöz) proteinlerdir. Ekstrasellüler matriks ise fibröz proteinler ve glikozaminoglikanlardan olusur ve farklı kompozisyonu nedeniyle, destekleme, hücreler arası iletisim ve hücre dinamiginin düzenlenmesi gibi pek çok isleve sahiptir. Plasenta ekstrasellüler matriks proteinlerinden zengin bir doku olup, normal plasental gelisim ve bariyer fonksiyonu için hücre adezyon molekülleri ve ekstrasellüler matrix proteinleri gerekli moleküllerdir. Bu çalısma, ineklerde plasentada gebelik süresince hücre adezyon moleküllerinden biri olan kaderinler (E-, P-, V-,Nkaderinler) ile bazı ekstrasellüler matriks komponentlerinin (laminin, fibronektin, tip V kollagen) lokalizasyonları ile ekspresyonlarındaki olası degisimleri ortaya koymak için yapıldı. Bu çalısmada toplam 40 adet gebe Holstein inek uterusu kullanıldı. Uteruslar Diyarbakır?da bulunan özel kesimhanelerden temin edildi. Uterusların gebeligin hangi dönemine ait oldugunu belirlemek amacıyla tasımıs oldugu fötusların yasları hesaplandı. Doku örnekleri gebe kornunun plasentomal ve interplasentomal olmak üzere iki farklı bölgesinden alındı ve %10 nötral formalin solüsyonunda 24 saat tespit edildi. Rutin histolojik islemleri takiben de parafinde bloklandı. Hazırlanan parafin bloklarından, 5 mikrometre kalınlıgında seri kesitler alındı ve çalısmada belirtilen faktörlere iliskin uygun antikorlar kullanılarak immunohistokimyasal yöntemle boyandı. Western Blot için ise dokular alındı ve -84ºC?de islem yapılana kadar muhafaza edildi. Gebelik süresince, plasentanın yapısına katılan maternal epitel ve fötal trofoblastlarda E- ve P-kaderinin güçlü bir sekilde ekspresse oldugu, N-kaderinin fötal mezensimal hücrelerde, VE-kaderinin ise plasental damarların endotel ve düz kas hücrelerinde lokalize oldugu belirlendi. Fibronektinin, özellikle maternal stromal hücreler ve fötal mezensimal hücrelerde bulundugu, laminin ve kollajen tip V?in ise ekstraselüler matriks, maternal epitel ve fötal trofoblastlarda daha baskın oldugu ortaya konulmustur. Sonuç olarak, ineklerde gebeligin farklı dönemlerinde plasentanın föto-maternal bölümü ile interplasentomal bölgedeki uterus mukozasından kaderinlerin (E-, P-, N- ve VEkaderin) ve bazı bagdoku komponentlerinin (laminin, fibronektin ve kollajen tip V) degisik oranlarda lokalize olması, diger memeli türlerinde oldugu gibi plasental gelisimde ve gebeligin devamlılıgında bu faktörlerin ineklerde de önemli oldugunu göstermistir.Öğe Immunohistochemical detection of estrogen and progesteron receptors in the bovine uterus and their relation to serum sex steroid hormone levels during the follicular and luteal phase(Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2009) Saruhan, Berna Güney; Sağsöz, Hakan; Ketani, M. Aydın; Akbalık, M. Erdem; Özyurtlu, NihatIn this study, we tried to show the expression patterns of the steroid receptors in the bovine endometrium during the follicular and luteal phase. Samples of both uterus and blood were obtained from 30 adult, healty bovine at the moment of slaughter at a local slaughterhouse. Immunohistochemistry was performed by using rabbit polyclonal antibodies against the estrogen receptor (ER) and mouse monoclonal antibodies against the progesterone receptor (PR). In general, most of the uterine cells were stained positive but with a different intensity. During follicular phase, both ER and PR were obviously strong in the epithelia and the myometrium. For the glandular epithelium (GE), all GE cells were stained positive for ER and PR. When we compared both receptors during lutheal phase, a stronger intensity was observed in all compartments for PR, especially in the myometrium and surface-glandular epithelium. To summarize, the results from this study showed that both ER and PR might be regulated by the same mechanisms in some compartments and at specific stages of the oestrous cycle, and that each compartment of the uterus had a different expression of ER and PR which could accord with their different roles in reproductive physiology.Öğe Kanatlı proventrikulusunda vasküler endotel büyüme faktörü ve reseptörlerinin dağılımı(Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2017) Sağsöz, Hakan; Saruhan, Berna Güney; Akbalık, Mehmet Erdem; Topaloğlu, Uğur; Ketani, Muzaffer AydınBu çalışmada kanatlı proventrikuluslarında vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) ve reseptörlerinin (flt1/fms, flk1/KDR) fizyolojik rollerini daha iyi anlamak için, immünohistokimya kullanılarak hücresel lokalizasyonları incelendi. Çalışmanın materyalini 10 adet (5 erkek ve 5 dişi) tavuk oluşturdu. Proventrikulustan elde edilen doku örnekleri rutin histolojik işlemler için % 10 formol-alkolde tespit edildi. Kanatlı proventrikuluslarında luminal ve bez epitel hücreleri, stromal ve düz kas hücreleri ile damarların endotel ve düz kas hücrelerinin VEGF ve reseptörleri için pozitif immunreaksiyon gösterdiği belirlendi. Bununla birlikte VEGF ve reseptörlerinin bez epitel hücrelerinde daha güçlü sitoplazmik bir ekspresyon gösterdiği saptandı. Sonuç olarak VEGF ve reseptörlerinin kanatlı proventrikulusundaki non-endotelyal hücrelerde çoğalma, farklılaşma, apopitozis ve anjiogenezisin sağlanmasında kritik bir rolünün olabileceği düşünülmüştür.Öğe Kanatlılarda genital sistem histolojisi(Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2016) Akbalık, Mehmet Erdem; Saruhan, Berna Güney; Topaloğlu, Uğur; Ketani, Muzaffer AydınGenital sistem farklı görevlere sahip birimlerden oluşmuştur. Birçok çalışmanın sistem organlarında yapıldığı görülmektedir. Bu açıdan organların iyi bilinmesi diğer türlerle hem fonksiyonel hem de yapısal karşılaştırma yapmada önemli yer tutacaktır. Bu derlemede kanatlılarda genital sistemin histolojisini ortaya koymak amaçlanmıştır.Öğe Keklik (Alectoris chukar) bursa Fabricius’unda immun sistem hücrelerinin dağılımı(2017) Akbalık, Mehmet Erdem; Erdoğan, Serkan; Saruhan, Berna Güney; Sağsöz, Hakan. Amaç: Kanatlılara özgü olan bursa Fabricius kendi foliküler yapısı içerisinde B lenfosit progenitörlerinin çoğaltılması ve farklılaşmasından sorumlu primer lenfoid organdır. Fonksiyonel B lenfositleri oluşturma sürecinde hücreler majör doku uyum kompleksi (MHC), adezyon molekülleri ve antijenleri tanımak için gerekli reseptör özelliklerini bu organda kazanırlar. Bu çalışmanın amacı, keklik bursa Fabricius'unda CD8, CD68, MHC-I ve II pozitif hücrelerinin lokalizasyonları ve dağılımlarını belirlemektir.Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada 10 adet erişkin kınalı kekliğin (5 erkek ve 5 dişi) bursa Fabricius'unda bazı immun hücre lokalizasyonları immünohistokimyasal yöntemler kullanarak ışık mikroskobu düzeyinde incelendi.Bulgular: CD8, CD68, MHC-I ve II pozitif hücrelerin genel olarak lamina propriada ve lenf foliküllerinin korteks ve medullasında lokalize olduğu ortaya kondu. Buna karşın kas katmanında immunoreaktiviteye rastlanmadı.Öneri: İmmun yanıtta rol oynayan bu faktör ekspresyonları- nın kanatlı türlerinde yapılacak immunolojik çalışmalar için katkı sağlayacağı düşünülmektedir.Öğe Kekliklerin ovaryum ve testis dokularında bazı metabolik hormonların dağılımı(Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2019) Topaloğlu, Uğur; Akbalık, Mehmet Erdem; Sağsöz, Hakan; Ketani, Muzaffer Aydın; Saruhan, Berna GüneySunulan çalışma keklik ovaryum ve testisinde ghrelin, leptin ve obestatin hormonlarının dağılımlarını göstermek amacıyla yapılmıştır. Materyal olarak 5 dişi (360-420 g) ve 5 erkek (480-540 g) olmak üzere toplam 10 tane sağlıklı yetişkin keklik (Chukar partridge) kullanıldı. Keklik genital sisteminden elde edilen doku örnekleri %10’luk formol-alkol solüsyonunda tespit edildikten sonra rutin histolojik işlemlerden geçirildi ve peptidlerin lokalizasyonunu göstermek amacı ile immunohistokimya boyaması yapıldı. Bu peptidlerin testisin seminifer tubullerinde ve bazı interstisyel hücrelerinde; ovaryumun ise germinatif epitelinde, folliküllerde ve stromadaki bazı bağ doku hücrelerinde lokalize olduğu gözlendi. Böylece incelenen peptidlerin kanatlı genital sistem organlarından testis ve ovaryum üzerinde fonksiyonel bir etkileri olabileceği düşünüldü.Öğe Kemik doku ve kemikleşme çeşitleri(Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2017) Topaloğlu, Uğur; Ketani, Muzaffer Aydın; Saruhan, Berna GüneyKemik doku destek, koruma gibi farklı görevlere sahip olmasıyla birlikte, dişlerin mina ve dentin katmanlarından sonra vücudun en sert dokusudur. Bu doku aynı zamanda iskelet kaslarının işlevini yerine getirmesini sağlayarak vücut hareketlerini de oluşturur. Kemik doku ve kemikleşmenin bazı hormon, mineral (Kalsiyum, Fosfor), beslenme şekli ve genetik faktörlere bağlı olarak yenilenme veya yeniden şekillenme gibi değişimler gösterdiği bildirilmiştir. Sonuç olarak bu derlemenin amacı kemik doku ve kemikleşmenin önemi hakkında güncel bilgileri araştırmacıların dikkatine sunmaktır.Öğe Kör fare (Spalaxehrenbergi, Nehring, 1898) kolonunun histolojik ve histometrik incelenmesi(Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2016) Topaloğlu, Uğur; Ketani, Muzaffer Aydın; Saruhan, Berna Güney; Karakoç, ZelalBütün türlerde sindirim sisteminin bir parçası olan kolon, birçok hayvan türünde farklı histolojik yapıya sahiptir. Yapılan bu çalışmada kör farelerin kolonunda bulunan kriptlerin derinlik ve genişlik ölçümlerinin yanı sıra goblet hücrelerinin dağılımını göstermeyi amaçladık. Çalışmada ortalama ağırlıkları 200-220 gr. arasında değişen 2 adet dişi ve 2 adet erkek yetişkin kör fare kullanıldı. Alınan doku örneklerine histometrik ve histolojik incelemeler yapıldı. Diğer memelilerde olduğu gibi kör fare kolonu yüzey epiteli tek katlı prizmatik epitel ile çevrelenmekteydi. Kript derinliklerinin farklılık gösterdiği ve lamina muskülarise kadar devam ettiği gözlenirken, kriptlerin tabanındaki goblet hücre sayısının yüzeyine göre daha fazla sayıda olduğu belirlendi.Öğe Lenfosit çeşitleri ve immun sistemdeki görevleri(The types of lymphocytes and their functions in the immune system, 2014) Saruhan, Berna Güney; Dereli, Selmanİmmün sistem ile ilişkili dokularda, lenfositler küçük, orta ve büyük olmak üzere üç grup olarak belirlenebilirler. Lenfositler en yaygın olan agranülositler olup total kan lökositlerinin yaklaşık% 30'unu oluştururlar. Vücutta başlıca 2 tip lenfosit bulunur: T lenfositler (timusa bağlı lenfositler) ve B lenfositler (kanatlılarda bursa fabriciusa bağımlı olan lenfositler). Bu 2 hücre tipi kan da smear veya doku kesitleriyle ayırt edilemez, ancak B ve T lenfositler elektron mikroskobu, enzim histokimya ya da immun floresan gibi yöntemlerle yüzey özellikleri belirlenerek tanınabilir. Blenfositler birkaç defa bölünebilir, büyük hücre kolonileri halinde daha fazla B lenfosit üretirler ki antikorların üretiminde yer alan plazma hücrelerine farklılaşırlar.T lenfositler bölünüp çoğalarak olgunlaşır ve yardımcı, baskılayıcı, öldürücü lenfositler olarak farklanırlar.