Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Baran, Burhan" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 17 / 17
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Arapça çoklukların Türkiye Türkçesindeki kullanılışları üzerine
    (Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Baran, Burhan
    Türk diline ait söz varlığının bir bölümünü, alıntı sözcükler oluşturmaktadır. Bu alıntı sözcüklerin oranı ve ait olduğu diller, dönemlere göre değişmektedir. Türk dilindeki alıntı sözcük sayısı, Eski Türkçe döneminde, sonraki dönemlere göre daha azdır. Özellikle İslamiyet’in kabulünden sonra yeni bir kültür ve medeniyetin etkisiyle Arapça sözcükler, Türk diline girmeye başlamış ve bu artış sonraki dönemlerde hızlanarak devam etmiştir. Bu durum, söz varlığımızın etkilendiği dillerin başında Arapçanın gelmesine neden olmuştur. Osmanlı Türkçesi döneminde dilimizdeki sayısı çok daha fazla olan Arapça sözcükler, bugün de Türkiye Türkçesinin söz varlığında, alıntı kelimelerin çoğunluğunu oluşturmaktadır. Arapçadan alınan sözcüklerin bir kısmı, çekimli diller grubunda olan bu dilin kurallarıyla yapılmış çokluklardır. Osmanlı Türkçesi döneminde pek çok kullanılan Arapça çoklukların bir bölümü bugün Türkiye Türkçesinde yaşamaya devam etmektedir. Bu çokluklardan bazıları, Türkiye Türkçesine geçerken dilimizde çoğul anlamını kaybederek tekil anlamda; bazıları ise aslında olduğu gibi çoğul anlamda kullanılmaktadır. İşte bu makalede Arapça çoklukların Türkiye Türkçesindeki kullanılışları üzerinde durulmaktadır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Arapçadan Türkiye Türkçesine geçen sözcüklerde ayın ve hemzeyle ilgili ses olayları
    (Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Baran, Burhan
    Arapça, Türkiye Türkçesindeki alınma sözcükler bakımından ilk sırayı almaktadır. Arapçadan dilimize pek çok sözcük girmiştir. Bunların bir kısmı olduğu gibi dilimize girerken, bir kısmı çeşitli ses olaylarına uğrayarak dilimize yerleşmiştir. Bu ses olaylarının nedeni kale ˂ kalǾa, cetvel ˂ cedvel gibi aykırılaşma örneklerini saymazsak söz konusu sözcüklerin dilimizin ses yapısına uymamasından kaynaklanmaktadır. Diğer bir deyişle Arapçadan Türkiye Türkçesine geçmiş sözcüklerde meydana gelen ses değişmesi, ses türemesi veya ses düşmesi olayları dilimizin o sözcükleri kendi ses yapısına uydurma çabasından ileri gelmektedir. Bu ses olaylarından bir kısmı da ayın ve hemze ünsüzleriyle ilgilidir. Ancak bu ünsüzlerin Türkçede ses karşılıkları yoktur. Bu nedenle ayın ve hemze ünsüzleri Arapçadan Türkiye Türkçesine geçerken ses değişmesi veya ses düşmesine maruz kalır. İşte bu makalede Arapçadan Türkiye Türkçesine geçen sözcüklerde ayın ve hemzeyle ilgili ses olayları üzerinde durulacaktır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Celal-Zade Koca Nişancı Mustafa Çelebi: Cevahirü'l-Ahbar fi Hasaili'l-Ahyar; inceleme-metin-dizin (Cilt:I İnceleme-Metin)
    (2016) Baran, Burhan; Özçelik, Sadettin
    Celal-zade Koca Nişancı Mustafa Çelebi, Ebu Hafs Ömer bin İbrahim Ensari'nin Zehrü'l-Kimam adlı Arapça eserini 16. yüzyılın ikinci yarısında Cevahirü'l-Ahbar fi Hasaili'l-Ahyar adıyla tercüme etmiştir. Eserin Nuruosmaniye Kütübhanesi Nu. 2356 ve İstanbul Üniversitesi Kütübhanesi Türkçe Yazmalar Nu. 787 olmak üzere iki nüshası vardır. Çalışmamızda esas aldığımız nüsha, 175 yapraklık 19 satır üzerine yazılmış olan Nuruosmaniye nüshasıdır. Bu nüsha, aşağı yukarı üçte iki oranında mensur, üçte bir oranında manzumdur. Mensur kısım, Yusuf u Züleyha hikayesi ve araya serpiştirilmiş küçük dini hikayelerden; manzum kısım ise tamamen dini hikaye ve öğütlerden oluşmaktadır. İstanbul Üniversitesi nüshası ise 15 satır üzerine yazılmış olup 144 yapraktır. Bu nüshaya manzum kısımlar alınmamıştır. Mütercim, mensur bir Türkçe Yusuf u Züleyha hikayesi vücuda getirmek amacıyla eseri Türkçeye çevirdiğini belirtir. Eserde Arapça ve Farsça sözcükler, bu dillerin kurallarıyla yapılmış terkipler önemli yer tutmaktadır; yine de dili çok ağır değildir. Yalnız giriş kısmını oluşturan ilk on yaprak tamamen süslü ve sanatlı olup terkiplerle doludur. Çalışmamız giriş, metin, imla özellikleri, ses bilgisi, şekil bilgisi, anlam değişmeleri, dizin ve sonuç bölümlerinden oluşmaktadır. Bazı eklerin üstüne geldiği sözcükten ayrı yazılması, yükleme durumu ekinin bazen hemze ile yazılması, Türkçe sözcüklerde bazen çift ünsüz yerine şedde kullanılması ve Türkçeleştirme örnekleri imla konusunda dikkate değer özelliklerdir. Sert ünsüzlerden sonra bazı eklerin sürekli yumuşak ünsüz d ile başlaması, Eski Anadolu Türkçesinin karakteristik bir özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Şimdiki zaman için geniş zaman ekinin; gelecek zaman için geniş zaman eki, istek çekim eki ve -sA gerek yapısının; gereklilik kipi için istek çekim eki, -mAK gerek ve -sA gerek yapılarının kullanılması şekil bakımından dikkate değer özelliklerdir. İncelediğimiz metin, birleşik fiiller, deyimler ve art zamanlı anlam değişmeleri bakımından oldukça zengin bir metindir.
  • [ X ]
    Öğe
    DİYARBAKIR İLİ AĞIZLARINDA ŞİMDİKİ ZAMAN EKLERİ VE KULLANILIŞLARI
    (İbrahim Halil TUĞLUK, 2020) Baran, Burhan
    Türkçenin tarihî gelişimi içinde şimdiki zaman kipinin farklı bir yeri vardır. Şimdiki zaman için uzun süre müstakil bir ek kullanılmamıştır. Eski Türkçe ve Eski Anadolu Türkçesi dönemlerinde genellikle geniş zaman eki şimdiki zamanı da karşılamış, Osmanlı Türkçesinde geniş zamanla birlikte -yor eki de kullanım sahasına çıkmış, standart Türkiye Türkçesinde -yor, -makta/mekte, -mada/-mede ekleri bu görevi üstlenmiştir. Türkiye Türkçesi ağızlarında ise şimdiki zaman için nadiren -yor eki ve geniş zaman eki, çoğunlukla yörelere göre değişen çeşitli ekler, bazen de -iK gelir, -Ip otur-ur gibi ek+yardımcı fiil yapıları kullanılmaktadır. Şimdiki zamanı karşılayan eklerin ve yapıların bu çeşitliliği ağızların tasnifinde bir ölçüt olacak kadar dikkat çekicidir. Diyarbakır ili ağızlarında ölçünlü dilin etkisiyle şimdiki zaman için -yor eki de kullanılmaktadır. Ancak ilin ağızlarına ait ekler çoğunlukla -i ve -iy, nadiren -ye ve -yer'dir. Bunlardan -i, Diyarbakır merkez ağzı ile Bismil ağzının; -iy Çüngüş ve Çermik yöresi ağzının karakteristik şimdiki zaman ekleridir. -ye ve -yer ise Çüngüş ve Çermik yöresi ağzında az kullanılan şimdiki zaman ekleridir. İşte bu makalede Diyarbakır ili ağızlarında şimdiki zaman ekleri ve kullanılışları incelenmiştir. Bu konuda Diyarbakır merkez ağzına ait iki çalışma ile Bismil ağzı, Bismil Türkmen ağzı, Çüngüş ve Çermik yöresi ağzına ait dil incelemesi, metin ve sözlük/dizin şeklinde yapılmış çalışmalardan yararlanıldı. Bu çalışmalarda derlenmiş olan metinler taranmak suretiyle şimdiki zaman için kullanılan eklerin geçtiği cümleler incelendi. Tespit edilen örnekler -i , -iy , -ye , -yer eklerine göre tasnif edildi. Ayrıca her ek tespit edilen kullanılış farklılıklarına göre alt başlıklar hâlinde örneklendirildi.
  • [ X ]
    Öğe
    Doğu Grubu Ağızlarında Çok Anlamlı Bir Kelime: Hama ve Varyantları
    (İbrahim Halil TUĞLUK, 2022) Baran, Burhan
    Başta internet olmak üzere kitle iletişim araçlarının gelişmesi, ulaşım kolaylığı ve benzeri etkenlerle ağızların karakteristik ses ve şekil özellikleri gittikçe kaybolmaktadır. Ağızlardaki dil özellikleri ve diğer kültürel özelliklerin kayıt altına alınıp gelecek nesillere iletilmesi açısından ağız çalışmalarının önemi artmaktadır. Bu makalede Türkiye Türkçesi ağızlarından bir grubu teşkil eden doğu grubu ağızlarında çok anlamlı bir kelime olan “hama” üzerinde durulmuştur. “Hama”nın yöresel ses farklılıkları nedeniyle ortaya çıkan “hema, heme, hıma, homa” varyantlarıyla “hama hama” şeklinde ikileme olarak kullanılışı da vardır. Doğu grubu ağızlarında hama ve varyantları yöreden yöreye kullanım sıklığı değişmekle birlikte yoğun olarak kullanılmıştır. Bu kelimenin ve varyantlarının farklı anlamlarla doğu grubu ağızlarında yer aldığı, bu farklı anlamların “hemen, ama” dışında dizinlerde yer almadığı, verilen anlamların bazı örneklerde metin anlamıyla uyuştuğu çoğu örnekte ise uyuşmadığı tespit edilmiştir. Bu makalede hama ve varyantlarının cümle içinde on sekiz anlam kazandığı tespit edilmiş, bu anlamlar örnek cümlelerle desteklenmiştir. Bu kelimeler geçtiği cümlelerde zarf veya bağlaç görevini üstlenmişlerdir.
  • [ X ]
    Öğe
    Eski Türkçeden Harezm Türkçesine İsim Durum Eklerinin Kullanılışları Üzerine
    (Mehmet Akif KARA, 2024) Baran, Burhan
    Türkiye Türkçesi ve diğer çağdaş Türk lehçelerinde kullanılan isim durum eklerinin kökenlerini öğrenmek, onların kullanılış şekilleri ve fonksiyonlarının daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Eski ve Orta Türkçe metinleri bu bakımdan önemlidir. Orta Türkçe dönemi, zaman olarak 11-15. yüzyıllar arasını, yer olarak Anadolu ve Orta Asya’yı kapsar. Bu dönem, tarihî Türk lehçelerinin söz varlığı, ses ve şekil özellikleri bakımından birbirinden yoğun bir biçimde etkilendiği bir dönem olup Eski Türkçe ile Yeni Türkçe arasında bir köprü görevi görmektedir. Geniş bir zaman dilimini ve alanı kapsayan bu dönemi tümüyle incelemek çok daha geniş bir çalışmayı gerektirmektedir. Bu nedenle makale; Eski Türkçe, Karahanlı Türkçesi ve Harezm Türkçesine ait bazı metinlerle sınırlandırılmıştır. Makalede Eski Türkçe ve Karahanlı Türkçesine ait sınırlı sayıda örneğe yer verilmiş, Harezm Türkçesi metinleri ise daha geniş bir şekilde pek çok örnek cümle verilmek suretiyle incelenmiştir. Harezm Türkçesi bazı araştırmacılara göre Orta Türkçeyi temsil etmekte ve bu lehçe için Müşterek Orta Asya Türkçesi de denilmektedir. Ancak çoğunluk görüşüne göre Harezm Türkçesi, Orta Türkçenin tümünü değil bir bölümünü temsil etmektedir. Bu makaledeki verilere göre Eski Türkçe, Karahanlı Türkçesi ve Harezm Türkçesinde tespit edilen isim durum ekleri şunlardır: İlgi durumu her üç dönemde de +(n)Ing; yükleme durumu Eski Türkçe ve Karahanlı Türkçesinde +(I)g, +(n)I², Harezm Türkçesinde +(n)I²; yönelme durumu Eski Türkçede çoğunlukla +kA, Harezm Türkçesinde +GA, +(y)A, Karahanlı Türkçesinde +GA; bulunma durumu her üç dönemde de +DA; ayrılma durumu Eski Türkçede +DI²n, Karahanlı Türkçesinde +DI²n, +Dan, Harezm Türkçesinde +dI²n; araç-birliktelik durumu Eski Türkçede +(I)n, Karahanlı Türkçesi ve Harezm Türkçesinde +(I)n, +lA; eşitlik durumu her üç dönemde de +çA; yer-yön durumu Eski Türkçede +GArI, +rA, Karahanlı Türkçesi ve Harezm Türkçesinde +GArI, +ArI, +rA, +rU şeklindedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Farsça türemiş sözcüklerin Türkiye Türkçesindeki kullanılışları üzerine
    (International Balkan University, 2019) Baran, Burhan
    Toplumlararasındakisiyasi,ticari,edebivebenzeriilişkilernedeniyledillerbirbirindenetkilenmiştir. Bununsonucundadiller arasında sözcük alışverişi meydana gelmiş, böylelikle hemen her dilin söz varlığında alıntı sözcükler az ya da çok yerini almıştır. Alıntı sözcükler diğer dillerin çoğunda olduğu gibi Türk dilinin söz varlığında datarihboyuncabelirlibiryeredinmiştir.GöktürkveUygur dönemlerinde daha sade olan Türk dili, Osmanlı Türkçesi döneminde Arapça ve Farsçadan pek çok sözcük almıştır. Türk dilinin sadeleşme çabalarıyla bu alıntı sözcüklerin oranı azalmaya başlamıştır. Türkiye Türkçesindeki alıntı sözcükler sıralamasında Arapça başta gelmekle beraber Farsça sözcüklerin de önemli bir payı vardır. Osmanlı Türkçesi döneminde kullanılan Farsça sözcüklerin önemli bir bölümü Türkiye Türkçesinde yitime uğramıştır. Ancak bu sözcüklerin bahçe, berbat, çeşme gibi bir bölümü sık; beyhude, bigünah, dergâh, hemdert gibi bir bölümü ise nadir olarak varlığını günümüzde de sürdürmektedir. Bu sözcüklerden berduş, bestekâr, güzergâh gibi bazıları Farsçada olduğu gibi,bazılarıisetamamenTürkdilininsesyapısınauydurularak Türkiye Türkçesinde kullanılmaktadır. Beter, çile, çengel gibi tamamen Türkçeleşmiş bazı sözcüklerin alıntı olduğu ancak kelimenin etimolojik olarakincelenmesiylefarkedilebilmektedir. FarsçadanTürkiye Türkçesine geçen sözcükler yapı olarak basit, birleşik ve türemiş sözcüklerdir.BuçalışmadaFarsçadanTürkiyeTürkçesinegeçen türemiş sözcüklerin kullanılışları üzerinde durulacaktır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Köyceğiz ağzı üzerine bir inceleme
    (Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2015) Baran, Burhan
    Ağızlar, bir dilin çok önemli zenginlik kaynaklarıdır. Türkiye Türkçesi de ağızlarının zenginliğiyle ayrı bir yere sahiptir. Türkiye Türkçesi ağızlarıyla ilgili çalışmalar, bugün bir bibliyografya kitabı oluşturacak kadar çoğalmıştır. Dilimizin kaynağının ve özelliklerinin daha iyi anlaşılabilmesi ve gelişen teknolojiyle beraber hızla değişen ağız özelliklerinin tespit edilip sonraki nesillere aktarılabilmesi için bunlar, şüphesiz çok önemli çalışmalardır. Biz de bu çalışmalara bir katkımız olsun düşüncesiyle bu makalemizde elimizdeki bir kasetten oluşturduğumuz birkaç sayfalık bir metinden faydalanarak Köyceğiz ağzı üzerine kısa bir değerlendirme yapmak istedik. Metin kısmı az olmasına rağmen, derleme yapılan şahsın, ağzın karakteristik özelliklerini önemli ölçüde yansıttığına inanıyoruz. Metin ve inceleme kısımları bu savımızı destekler niteliktedir.
  • [ X ]
    Öğe
    On the Meanings of the Word Pes in Old Anatolian Turkish Texts
    (Abdulhakim TUĞLUK, 2024) Baran, Burhan
    The different meanings that words acquire depending on the context make them polysemous. Polysemy is an important criterion that demonstrates the wealth of words in terms of meaning. Turkish language bears a remarkable feature in terms of polysemy. This semantic phenomenon has existed since Old Turkish. The meanings of certain words have passed from Old Turkish to Turkey Turkish through semantic expansion. Frequency is also a factor affecting polysemy. Generally, as the frequency of words increases, the number of meanings also increases. These meanings increase even more when the word is used in compound words, proverbs, and idioms. In the Old Anatolian Turkish period, some words were used to convey a variety of meanings. One of these words is "pes". The word "pes" draws attention due to its frequent use and multiple meanings in this period. The word is included in the Tarama Dictionary with several meanings. In the glossary or index sections of the manuscripts of the period, the word pes also appears with meanings parallel to the Tarama Dictionary. However, by reviewing some texts belonging to the Old Anatolian Turkish period, it has been determined that these meanings assigned to the word are insufficient and that the word possesses other meanings as well. The present article focuses on the meanings of the word pes in Old Anatolian Turkish texts.
  • [ X ]
    Öğe
    ON THE TEACHING OF SOUND EVENTS RELATED TO CONSONANTS IN TURKEY TURKISH
    (Hayrettin İVGİN, 2023) Baran, Burhan
    Consonants are sounds that are produced by being restrained in the vocal organs and can be brought out with the help of a vowel. Consonants are classified in various ways such as formation points, whether they are tonal or not, and whether they are continuous or not. Sound events associated with consonants have also been classified in different ways by researchers. In this article, there is a classification of sound events related to consonants and exemplification of these sound events with explanations. The following form was preferred in the classification: Consonant affinity (consonant affinity in the word, consonant affinity in affixation, close and distant affinity), consonant contradiction, intonation, de-toning, consonant derivation (consonant derivations using auxiliary consonants, other consonant derivations), consonant deletion, displacement, continuation (spirantization, fluency). In the teaching of sound events, the lack of adequate classification, the repetition of the same examples in a certain number, and the mixed examples given without any explanation such as standard Turkish, dialects, historical development of Turkish have been seen as a problem, and explanations and many examples were given in the article by taking these issues into consideration. In the study, the examples in dialects are not taken and the sound events seen in Turkish and borrowed words in standard Turkish and the sound events occurring in the historical development process of Turkish are exemplified separately. Thus, it was intended to contribute to overcoming the confusion in the teaching of sound events regarding consonants with a clearer and more understandable classification and exemplification method.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Orta Türkçede isim çekim eklerinin kullanılış şekilleri ve fonksiyonları
    (2017) Baran, Burhan; Erten, Münir
    Eklendiği ismi cümle içinde diğer isimlere veya fiillere bağlayan ya da onların çokluk, soru veya iyelikli hallerini yapan eklere isim çekim ekleri diyoruz. Türkiye Türkçesinde kullanılan isim çekim eklerinin kökenlerini öğrenmek, onların kullanılış şekilleri ve fonksiyonlarının daha iyi anlaşılabilmesini sağlayacaktır. Orta Türkçe metinleri bu bakımdan önemlidir. Orta Türkçede isim çekim eklerini dört grupta incelemek mümkündür. Bunlar çokluk eki, soru eki, iyelik ekleri ve isim durum ekleridir. Çokluk eki, isimlerin sayısının birden fazla olduğunu göstermek için kullanılan isim çekim ekidir. Diğer isim çekim eklerinden önce gelir. Orta Türkçede işlek olarak kullanılan çokluk eki, +lAr'dır. Eski Türkçede kullanım alanı biraz daha geniş olan +An, +z ise bazı örneklerde görülür. Soru eki, isimlere gelerek onların soru şeklini yapan isim çekim ekidir. Orta Türkçede soru eki çoğunlukla yuvarlak bazı örneklerde de düz ünlülüdür. sim çekim eklerinin hepsinden sonra gelir. Soru anlamının dışında tenzih etme, uyarma, şaşkınlık gibi anlamlar da üstlenmiştir. Bu durum soru ekinin eskiden beri farklı anlam fonksiyonlarıyla kullanıldığını gösterir. yelik ekleri isimlere gelerek onların kime, neye ait olduklarını bildiren eklerdir. Çokluk ekinden sonra, isim durum ekleri ve soru ekinden önce kullanılır. Türkçenin tarihû gelişimi boyunca pek az değişiklik göstermiş eklerdir. I.tekil kişi +(I)m, II.tekil kişi +(I)ng, III.tekil kişi, +(s)I(n), I.çoğul kişi +(I)mIz, II. çoğul kişi, +(I)ngIz III.çoğul kişi ise +lArı(n) şeklindedir. simlerin, cümlede birbirleriyle veya fiillerle ilişki kurmasını sağlayan eklere isim durum ekleri denir. Çokluk ve iyelik eklerinden sonra, soru ekinden önce gelir. Orta Türkçede isimler şu dokuz durumda bulunur: 1. Yalın Durum eksiz; 2. lgi Durumu +(n)Ing, eksiz; 3. Yükleme Durumu nı, ni, ı, i, eksiz; 4. Yönelme Durumu +GA, +(y)A, eksiz; 5. Bulunma Durumu +DA, eksiz; 6. Ayrılma Durumu +Dın, +Din +DAn; 7. Araç-Birliktelik Durumu +(I)n, +lA; 8. Eşitlik Durumu +çA; 9. Yer-Yön Durumu +GArI, +ArI, +rA, +rU.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Osmanlı Türkçesi öğretiminde Arapça, Farsça ve Eski Anadolu Türkçesinin yeri
    (Cengiz Alyılmaz, 2018) Baran, Burhan
    Üniversitelerin başta Türk dili ve edebiyatı, Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği, çağdaş Türk lehçeleri, Türkçe ve tarih olmak üzere diğer bazı bölümlerinde okutulan en önemli derslerden biri Osmanlı Türkçesidir. Osmanlı Türkçesi, Türk dilinin dönemlerinden biri olup Eski Anadolu Türkçesiyle Türkiye Türkçesi arasında bir köprü görevi görmektedir. Bu nedenle Osmanlılar dönemindeki edebî ve tarihî eserleri doğru anlayıp çözebilme ve doğru yorumlayabilmenin şartlarından biri Osmanlı Türkçesine aşina olmaktır. Ancak bu dersin öğretiminde istenilen başarı düzeyine pek ulaşılamamaktadır. Bunun nedenleri arasında öğrencilerin bu dersin temelini oluşturan Eski Anadolu Türkçesi ile Arapça ve Farsçanın temel gramer bilgileri ve söz varlığı konularında yeterli hazırbulunuşluk düzeyine erişmeden bu dersi almak zorunda kalmalarıdır. İşte bu makalede Osmanlı Türkçesi öğretiminde karşılaşılan sorunlar, Osmanlı Türkçesi öğretiminde Eski Anadolu Türkçesi, Arapça ve Farsçanın yeri ve önemi üzerinde durulmaktadır.
  • [ X ]
    Öğe
    Pes Sözcüğünün Eski Anadolu Türkçesi Metinlerindeki Anlamları Üzerine
    (2024) Baran, Burhan
    Sözcüklerin bağlama göre kazandıkları farklı anlamlar, onları çok anlamlı hâle getirmektedir. Çok anlamlılık, sözcüklerin anlam alanı bakımından zenginliğini gösteren önemli bir ölçüttür. Türk dili çok anlamlılık açısından dikkate şayan bir özellik taşımaktadır. Eski Türkçeden beri bu anlam olayı mevcuttur. Bazı sözcüklerin anlamları, Eski Türkçeden Türkiye Türkçesine anlam genişlemesi yoluyla artarak gelmiştir. Sıklık da çok anlamlılığı etkileyen bir unsurdur. Genellikle sözcüklerin sıklığı arttıkça anlam sayıları da artmaktadır. Bu anlamlar, sözcüğün birleşik sözcük, atasözü ve deyimlerde kullanılmasıyla daha da artmaktadır. Eski Anadolu Türkçesi döneminde de bazı sözcükler çok farklı anlamlara gelecek şekilde kullanılmıştır. Bu sözcüklerden biri “pes” sözcüğüdür. Pes sözcüğü, bu dönemde hem sık kullanılması hem çok anlamlı olması nedeniyle dikkati çekmektedir. Sözcük, Tarama Sözlüğü’nde birkaç anlamla yer almaktadır. Döneme ait yazma eser çalışmalarının sözlük veya dizin kısımlarında da pes sözcüğü, Tarama Sözlüğü’ne paralel anlamlarla geçmektedir. Ancak Eski Anadolu Türkçesi dönemine ait bazı metinler taranmak suretiyle sözcüğe verilen bu anlamların yetersiz olduğu, sözcüğün daha başka anlamlara da sahip olduğu tespit edilmiştir. İşte bu makalede pes sözcüğünün Eski Anadolu Türkçesi metinlerindeki anlamları üzerinde durulmaktadır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Soru işlevi gören ''mI'' üzerine
    (International Balkan University, 2017) Baran, Burhan
    Soru işlevi gören “mI”nın sözcük mü ek mi olduğu, sözcükse hangi tür sözcük olduğu gramerimizin tartışmalı konularından biridir. Şüphesiz, sözcükler kullanılış şekli ve yerine göre türler arasında geçiş yapabilmektedir. Bunun dışında kullanış şekli ve yeri değişmemesine rağmen bazı sözcükler, araştırmacılar tarafından farklı türler arasında gösterilmiştir. Bunlardan biri de soru işlevi gören “mI”dır. Bugün uyuma bağlı olarak mı, mi, mu, mü; Eski Türkçede sadece yuvarlak sesli olarak mu, mü; Eski Anadolu Türkçesinde ise sadece düz sesli olarak mı, mi şeklinde kullanılan “mI” yalnız farklı sözcük türleri arasında gösterilmekle kalınmamış, bazı araştırmacılar tarafından ek olarak da incelenmiştir. Bu konuda araştırmacılar farklı görüşlere sahiptir. Bu görüşleri altı maddede belirtebiliriz: 1. Ek olarak kabul edenler, 2. Edat olarak kabul edenler, 3. Hem ek hem edat olarak kabul edenler, 4. Zarf olarak kabul edenler, 5. Hem zarf hem edat olarak kabul edenler, 6. Hem ek hem bağlaç olarak kabul edenler. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük’te ise “mı, mi” madde başı olarak alınmış ancak hangi türde olduğu belirtilmemiştir. “mI”nın bu kadar farklı türlerde ele alınması veya tür belirtilmemiş olması konunun incelenmeye değer olduğunu göstermektedir. Biz bu makalemizi “mI”nın gramerimizde uzlaşmaya varılmış belli bir yerinin olmadığını göstermek, ek mi sözcük mü, sözcükse hangi tür sözcük olarak kabul edilmesinin daha uygun olacağı hususunda bir görüş belirtmek amacıyla kaleme aldık. Makalemizde önce araştırmacıların “mI”yı hangi türde incelediğine değindik. Ardından araştırmacıların tercihlerini bir tablo halinde sunduk. Daha sonra verilerden hareketle konuyla ilgili tespit ve görüşlerimizi ifade edip ulaştığımız sonuçları belirttik.
  • [ X ]
    Öğe
    SORU İŞLEVİ GÖREN “MI” ÜZERİNE
    (2017) Baran, Burhan
    Soru işlevi gören "mI"nın sözcük mü ek mi olduğu, sözcükse hangi tür sözcük olduğu gramerimizin tartışmalı konularından biridir. Şüphesiz, sözcükler kullanılış şekli ve yerine göre türler arasında geçiş yapabilmektedir. Bunun dışında kullanış şekli ve yeri değişmemesine rağmen bazı sözcükler, araştırmacılar tarafından farklı türler arasında gösterilmiştir. Bunlardan biri de soru işlevi gören "mI"dır. Bugün uyuma bağlı olarak mı, mi, mu, mü; Eski Türkçede sadece yuvarlak sesli olarak mu, mü; Eski Anadolu Türkçesinde ise sadece düz sesli olarak mı, mi şeklinde kullanılan "mI" yalnız farklı sözcük türleri arasında gösterilmekle kalınmamış, bazı araştırmacılar tarafından ek olarak da incelenmiştir. Bu konuda araştırmacılar farklı görüşlere sahiptir. Bu görüşleri altı maddede belirtebiliriz: 1. Ek olarak kabul edenler, 2. Edat olarak kabul edenler, 3. Hem ek hem edat olarak kabul edenler, 4. Zarf olarak kabul edenler, 5. Hem zarf hem edat olarak kabul edenler, 6. Hem ek hem bağlaç olarak kabul edenler. Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük'te ise "mı, mi" madde başı olarak alınmış ancak hangi türde olduğu belirtilmemiştir. "mI"nın bu kadar farklı türlerde ele alınması veya tür belirtilmemiş göstermektedir. olması konunun incelenmeye değer olduğunu
  • [ X ]
    Öğe
    TÜRKİYE TÜRKÇESİNİN BAZI BÜRÜNSEL ÖZELLİKLERİ
    (2023) Baran, Burhan
    Ses biliminin alt kollarından biri de görevsel ses bilimidir. Görevsel ses bilimi, dil dizgesinde belli bir görev yapan sesle ilgilenir. Anlam ayırıcı öge olan ses birimi de bu gruba girmektedir. Ses birimi, parçalı ve parçalarüstü olarak ikiye ayrılmaktadır. Parçalı ses birimleri, ünlüler ve ünsüzler olup yazılı dilde mevcutturlar. Parçalarüstü ses birimleri ise vurgu, ton, ezgi, kavşak, durak, süre ve ulama gibi sözlü dile özgü ögelerdir. Bunlara genel olarak bürün adı verilmektedir. Bürün için Fransızcadan alınma prozodi terimi de kullanılmaktadır. Her dilin kendisine has bürünsel özellikleri vardır. Bürünsel özellikler, yazıda gösterilemeyen konuşmada ortaya çıkan, akıcı ve etkili konuşmayı sağlayan özelliklerdir. Güzel konuşma sanatının püf noktası, konuşulan dilin bürünsel özelliklerine hâkim olmak ve bunları dikkatli bir şekilde kullanmaktır. İşte bu makalede Türkiye Türkçesinin bazı bürünsel özellikleri üzerinde durulacaktır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Yanıt ifade eden evet, hayır ve benzeri sözcükler üzerine
    (Cengiz Alyılmaz, 2017) Baran, Burhan
    Günlük dilde pek çok kullandığımız onaylama, ret, inkâr ifadeleri taĢıyan evet, hayır gibi yanıt ifade eden sözcüklerin gramerimizdeki yeri tartıĢmalı konulardan biridir. Bunlar, araĢtırmacılar tarafından farklı sözcük türleri arasında değerlendirilmektedir. Bazı araĢtırmacılar bu sözcükleri zarflar içinde gösterirken bazıları edat bazıları ünlem olarak ele almaktadır. Bu durum konu üzerinde bir fikir birliği olmadığını bu nedenle de incelenmeye değer olduğunu göstermektedir. AraĢtırmacıların görüĢlerini birbirinden bağımsız olarak incelediğimizde hepsinin haklı nedenlere sahip olduklarını görebiliriz; ancak, konuyu derinlemesine inceleyip araĢtırmacıların görüĢlerini karĢılaĢtırdığımızda bu sözcüklerin zarf mı, edat mı yoksa ünlem mi sayılması gerektiği konusunda daha kesin bir sonuca ulaĢmamız mümkündür. Bu makalemizde konuyu derinlemesine ve karĢılaĢtırmalı olarak inceleyip söz konusu sözcüklerin edat, zarf veya ünlem türlerinden hangisine dâhil edilmesi gerektiği konusunda bir sonuca varmayı amaçladık. Önce bu tür sözcüklerin araĢtırmacılar tarafından hangi türde ele alındığını hem alıntı yaparak hem tablo hâlinde sunduk. Ardından zarf, edat ve ünlem için yapılan tanımlardan bazılarını verip konuyla ilgili görüĢlerimizi belirttik. ÇalıĢmamızda onaylama, ret, inkâr ifadeleri taĢıyan evet, hayır gibi yanıt ifade eden sözcüklerin ünlem olarak incelenmesinin, bazı kullanılıĢlarda da isim olarak değerlendirilmesinin daha uygun olacağını göstermeye çalıştık.

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim