Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Aktan, Muhammed Felat" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 18 / 18
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • [ X ]
    Öğe
    BAĞDATLI RÛHÎ’NİN DİVANINDA İKTİBAS ÖRNEKLERİ
    (İbrahim Halil TUĞLUK, 2020) Aktan, Muhammed Felat; Eser, İzzet
    Divan şiirinde muhteva, şekle oranla daha geniş bir yapıya sahiptir. Klasik edebiyat, başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere, hadisler, menkıbeler, kıssalar, tasavvuf gibi birçok dinî motiften beslenir. Kaynaklık etmesi bakımından Kur’an-ı Kerim’in ve hadislerin divan şiirinde kullanımı azımsanmayacak ölçüdedir. Kur’an-ı Kerim ve hadislerin klasik şiirde kullanımı iktibas sanatını ortaya çıkarmıştır. Sözü pekiştirmek, ifadeye canlılık kazandırmak için birçok divan şairi iktibas sanatına başvurmuş, manzum olarak kaleme aldıkları eserlerin birçoğunda kaynak olarak iktibaslara yer vermiştir. Divan şiirinde teceddüd olarak adlandırdığımız yenileşme dönemine kadar âyet ve hadislerin nakıs ya da tam şekliyle uygulanıp kullanılması iktibas olarak tanımlanmıştır. Yenileşme akabinde iktibas edilen metinler çok çeşitlenmiştir. Birçok ibare bu kategoriye alınmıştır. Başta Terkîb-i Bend olmak üzere divanıyla tanınan Rûhî’nin, eserlerinde dinî unsurlara yer verdiği görülmüştür. Bu unsurlar arasında âyet ve hadis iktibasları da mevcuttur. Çalışmamızda âyetler bütünlük açısından tam ve nakıs olmak üzere ele alınmış, akabinde lafzen ve telmih yoluyla iki alt başlıkta incelenmiştir. Bağdatlı R?h?’nin daha çok nakıs iktibastan yararlandığı, tam iktibasa çok az başvurduğu görülmüştür. Âyetlerin Sûre ve numaraları beyitlerin sonunda verilmiş, âyetler sonrasında hadislerin iktibaslarının divanda kullanımı incelenmiştir. Tespit edebildiğimiz kadarıyla 24 âyetin divanda iktibas olarak kullanıldığı görülür. Bu âyetlerin bir kısmı telmih yoluyla kullanılırken büyük çoğunluğu lafzî iktibas olarak kullanılmıştır. Bağdatlı Rûhî ’nin divanında tespit edilen dört hadis-i şerif mevcuttur. Çalışmamızın giriş bölümünde iktibasın tanımı ve şair Rûhî’nin dini unsurlara ne kadar sıklıkta yer verdiği, akabinde âyetlerin bütünlük açısından kullanımı, daha sonra lafzî ve telmih yoluyla kullanımı ardından hadis iktibaslarının şairin divanında kullanımı ile ilgili bilgiler yer almıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Bir Osmanlı donanma sanatı: Son Usûl Fenn-i Harb-i Bahrî üzerine inceleme
    (Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Aktan, Muhammed Felat
    On dokuzuncu yüzyılda Osmanlı tersaneleri Batı teknolojisinden yararlanarak modern görünüme sahip olur. Bu anlayışdoğrultusunda yeni donanma sistemini konu alan birçok eser kaleme alınır. Bu çalışmalar arasında MiralayMehmed Rasim tarafından 1894 yılında yazılan “Son Usûl Fenn-i Harb-i Bahrî” adlı eserbirçokyönüyle dikkat çeker. İstanbul Üniversitesi Nâdir Eserler Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Bölümü‟nde NEKTY 04190 demirbaş numarasıyla kayıtlı olan eser rik„a hattıyla yazılmıştır. 79 varak ve 16 satırdan ibaret olaneserin son 14 sayfasında deniz harbi ile ilgili şekiller mevcuttur. Son Usûl Fenn-i Harb-i Bahrî, 8 bölümdenve her bölümü ihtiva eden 41 alt başlıktan oluşmuştur. Birinci bölümde teknolojik deniz harbinin genel tanımları; ikinci bölümde savaş gemisinin ehemmiyeti,üçüncü bölümdesavaş gemilerive bu gemilerde bulunması gereken üç çeşit cetvel türü, dördüncü bölümdesilahların kullanılma şekli, beşinci bölümdeharp gemilerinin özellikleri, altıncı bölümdedonanma eğitimi, yedinci bölümdeaçık denizde donanma muharebesi ve son olarak sekizinci bölümde hücum ve müdafaa için donanma başlıkları yer almaktadır. Genel olarak Osmanlı Deniz Kuvvetleri‟nin teşekkülü, Osmanlı donanmasının durumu, deniz kuvvetlerinin harp manevraları, savaş sırasında donanmanın yapması gerekenler, silah ve teçhizat bakımından Türk donanmasının düşman kuvvetler ile olan mukayesesi, firkateyn ve savaş gemilerinde topların bakımı ve çalıştırılmasından sorumlu olan topçu bahriyelerin vazifeleri eserde belirtilmektedir.
  • [ X ]
    Öğe
    Diyarbekirli Abdurrahman Avnî ve Şiirleri
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Aktan, Muhammed Felat
    On dokuzucu yüzyılın ortaları ile yirminci yüzyılın başlarında yaşayan Abdurrahman Avni H. 1243 (m.1827) senesinde Diyarbakır’da doğmuş, eğitim hayatını bu şehirde sürdürmüştür. Akabinde memur olarak kalemde çalışmış, sırasıyla vilayet evrak müdür muavini, ardından evrak müdürlüğü yapmıştır. Memurluğunun yanında şiirle iştigal olmuş küçük bir divançe yazmıştır. Mahlas olarak Avnî ismini kullanan şairin hayatı ile ilgili bilgiler kısıtlı olduğundan resmi kayıtlarda onunla ilgili birkaç cümle malumat mevcuttur. Müellif, mecmuadaki resmi yazılardan ve divançedeki şiirlerinden yola çıkarak şair hakkında bize bilgi aktarır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Edebiyat ve edebî eser üzerine
    (2020) Aktan, Muhammed Felat
    Modern Türk edebiyatında yapmış olduğu çalışmalar ve sağlamış olduğu katkılar ile ön plana çıkan Orhan Okay, “Edebiyat ve Edebî Eser Üzerine” adlı kitabında edebiyat, edebiyat tarihi, edebî eser, biyografik araştırmalara dair düşünce ve tespitlerine yer vermiştir. Birinci baskısı Dergâh Yayınlarından 2011 yılında çıkan eserin, üçüncü baskısı 2016 yılında neşrolunmuştur. 280 sayfadan oluşan kitabı; önsöz, makaleler, dizinden teşekkül etmiştir. Eser, Okay’ın 1988- 2007 yılları arasında yazdığı 32 makalenin (yedisi bildiri) tek kitapta bir araya getirdiği çalışmalardan oluşur. Her makalenin sonunda makale ile ilgili künye bilgiler ve kaynakça verilmiştir. Okay’ın yazdığı makalelerden oluşan bu eserde Fatih, İstanbul gibi mekân tasvirlerinin yanı sıra edebiyatın genel problemleri, modern Türk edebiyatı ile ilgili tespitler, edebiyat tarihinin sınıflama meselesi, Ahmet Haşim, Ahmed Midhat Efendi, Asaf Halet Çelebi, Beşir Fuad, Fuzuli, Şeyh Galib, Mehmet Kaplan, Namık Kemal, Samiha Ayverdi, Tevfik Fikret, Yakup Kadri, Yahya Kemal gibi şahsiyetler ile ilgili telakkiyi ve değerlendirmeleri içerir. Okay; Tevfik Fikret, Yahya Kemal, Ahmet Haşim gibi şairlerin poetikalarını ele alırken şiirlerinden ve yazdıklarından ziyade onların şiir hakkındaki yazılarına göre değerlendirme yapmıştır.
  • [ X ]
    Öğe
    EDEBİYAT VE EDEBÎ ESER ÜZERİNE BİR İNCELEME (Kitap Değerlendirmesi)
    (Ahmet TANYILDIZ, 2020) Aktan, Muhammed Felat
    Modern Türk Edebiyatında yapmış olduğu çalışmalar ve sağlamış olduğu katkılar ile ön plana çıkan Orhan Okay, “Edebiyat ve Edebî Eser Üzerine” adlı kitabında edebiyat, edebiyat tarihi, edebî eser, biyografik araştırmalara dair düşünce ve tespitlerine yer vermiştir. Eser, Okay’ın 1988- 2007 yılları arasında yazdığı 32 makalenin (7si bildiri) tek kitapta bir araya getirdiği çalışmalardan oluşur. Her makalenin sonunda makale ile ilgili künye bilgiler ve kaynakça verilmiştir. Okay’ın yazdığı makalelerden oluşan bu eserde Fatih, İstanbul gibi mekan tasvirlerinin yanı sıra edebiyatın genel problemleri, modern Türk edebiyatı ile ilgili tespitler, edebiyat tarihinin sınıflama meselesi, Ahmet Haşim, Ahmed Midhat Efendi, Asaf Halet Çelebi, Beşir Fuad, Fuzuli, Şeyh Galib, Mehmet Kaplan, Namık Kemal, Samiha Ayverdi, Tevfik Fikret, Yakup Kadri, Yahya Kemal gibi şahsiyetler ile ilgili telakki ve değerlendirmeleri içerir.
  • [ X ]
    Öğe
    HÂTEMÜ'L-ENBİYÂ AŞKI, ŞEREF HANIM’IN BİR NA‘TININ TAHLİLİ
    (Bahir SELÇUK, 2021) Aktan, Muhammed Felat
    Klasik Türk edebiyatı alanında yazılan bütün eserlerde Hz. Muhammed, kendisine en çok yer verilen önemli bir şahsiyet olmuştur. Divan şairleri, eserlerinde en çok ona yer vermiş, Hz. Peygamber için övgü dolu şiirler yazmıştır. Türk İslam edebiyatında Hz. Muhammed için birçok edebi türde eser verilmiş, mezkûr türler arasında na‘tlar ön plana çıkmıştır. Bizzat na‘tlardan oluşan mecmuaların varlığı mevcut olduğu gibi müstakil olarak na‘tları ihtiva eden eserlerin de varlığından söz edebiliriz. On dokuzuncu yüzyıl şairi Şeref Hanım seyyide olmanın vermiş olduğu şuurla da divanında Hz. Peygamber’den sıkça bahsetmiş, ondan istimdad ve şefaat talep etmiş, divanda na‘tlara yer vermiştir. Güçlü bir nazım tekniği ile divanını oluşturan Şeref Hanım, şiirinde estetik imajları ve klişeleşmiş mefhumları sade bir üslupla kullanmıştır. Şairin Na‘t ve dinî içerikli gazellerinde Hz. Muhammed , övgü maksadıyla farklı sıfatlarla zikredilmiştir. Tespit edebildiğimiz kadarıyla Hz. Peygamber, 86 farklı ön ad ve adıl ile divanda zikredilmiştir. Şeref Hanım edebi sanatlardan yararlanarak beyitlerde hem anlamı güçlendirmiş hem de ifadelere güzel bir üslupla akıcılık kazandırmıştır. Na‘tlarında ana tema Hz. Peygamber’e olan samimi bağlılık, sevgi ve ondan şefaat dilemektir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    İstanbul Üniversitesi Yazma Eserler Kütüphanesi T.6739 numaralı eserin (Hâb-nâme-i Râsim) tetkiki
    (International Balkan University, 2020) Aktan, Muhammed Felat
    Hem ilmî hem ictimaî hem de estetik değerleri bir arada tutan yazma eserlerin, önemi yadsınamaz bir gerçektir. Bir ulusun kültürünü oluşturan önemli öğelerin başında gelen yazma eserler, günümüzde başta İstanbul olmak üzere birçok ilin yazma eserler kütüphanesinde mevcuttur. Üzerinde inceleme yapılan çalışma, İstanbul Üniversitesi Yazma Eserler Kütüphanesi Türkçe yazmalar bölümüne kayıtlıdır. XIX. yüzyılda Muhammed Râsim Hikmet tarafından kaleme alınmış, konu itibarıyla hâb-nâmeleri içeren ancak özünde farklı konulara da değinen bir yapıttır. Çalışmanın giriş bölümünde öncelikle “hâb-nâme” türüne ve bu tür ile ilgili Türk edebiyatında yapılan çalışmalara yer verildi. Daha sonra eser fizikî özellikleri ve üslup açısından ele alındı. Eserin künye, nüsha bilgilerine ilaveten dil-üslup açısından değerlendirmesi yapıldı. Akabinde yapıt tematik olarak incelendi. Müellifin mezkûr eserinde başta rüya olmak üzere yedi temel başlık (İlm-i Cifr, İlm-i Kef, Kıyafet-nâme, Peygamber Kıssaları, Menakıb-nâmeler, Dinî-Tasavvufî Bazı Terim ve Kavramların İzahı) üzerinde tevakkuf ettiği ve bunları da toplam altmış sekiz alt başlıkta incelediği görülmüştür. Temsilî anlatım metoduna örnek olan bu eserde müellif, bazı hayvanları (ankebût, feres, peleng, murg, mûr, hargûş, hümâ, keşef, üştür, şîr, tâvûs, şütür-murg) konuşturarak eserin büyük bir bölümünü soru cevap şeklinde sürdürmüş, diğer taraftan da anlatımda akıcılığı sağlayıp eseri tekdüzelikten kurtarmıştır. Muhammed Râsim, hâb-nâme’de dinî- tasavvufî kaynaklardan sık sık yararlanmış, yüzden fazla âyet ve hadise yer vermiştir. Tasavvufî kaynaklar arasında en çok Muhyiddin-i Arabî’nin Fütûhât-ı Mekkiyye adlı eserlerinden istifade etmiş, tasavvufî birçok temel kaynaktan alıntı yapmıştır.
  • [ X ]
    Öğe
    KELİLE ve DİMNE’ DE ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ DİL UNSURLARI
    (Asos Eğitim Bilişim Danışmanlık San. Tic. Ltd. Şti., 2017) İlhan, Metin; Aktan, Muhammed Felat
    Türkler’in farklı coğrafyalarda yaşam sürmeleri onların kültürüne, diline ve dinsel yaşamlarına büyük bir etkide bulunmuştur. Özellikle dilsel gelişmeler ve değişmeler, Türkler’in kurduğu siyasi birliklerle doğru bir orantı düzleminde seyretmiştir. Orta Asya’dan göç eden Türk kavimleri zamanla Anadolu’ya yerleşmiş ve burada siyasi birliklerini kurarken dilsel gelişmelerini de tamamlamaya çalışmışlardır. Eski Anadolu Türkçesi diye bahsettiğimiz bu dilsel dönem Oğuz Türkçesinin zamanla bir yazı dili haline gelmesiyle oluşmaya başlamıştır. Bir çok nüshası bulunan Kelile ve Dimne’nin çalışmamıza konu olan tercümesi, Ali b. Salih’in, Nasrallah tarafından Farsça olarak yazılan ve Anadolu’ya bu koldan giren Türkçe tercümesidir. Eser gramatiksel açıdan incelenmiş olup Eski Anadolu Türkçesiyle benzeşen yönlerine dikkat çekilmiştir. Bunun yanında aynı dönemlere ait bir çok eserle karşılaştırılarak dilbilgisel kullanım örnekleri gösterilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kemalpaşazade'nin 'Gelür Gider' redifli gazelinin şerhi
    (Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Aktan, Muhammed Felat; Biner, Fuat
    Divan Edebiyatının önemli şairleri arasında yer alan Kemalpaşazâde, üretken bir müelliftir. Asıl adı Şemseddin Ahmed b. Süleyman olan Kemalpaşazâde, Kemalpaşaoğlu veya İbn Kemal diye de anılır. Yaşadığı XV. ve XVI. yüzyıl Osmanlı Devleti’nin ilim, kültür ve medeniyette zirveye yerleştiği bir dönemdir. Bu medeniyetin yetiştirdiği Kemalpaşazâde, farklı konularda tarih, edebiyat, hukuk ve din ilimlerinde Türkçe, Farsça, Arapça olmak üzere farklı dillerde eserler vermiştir. Şiiri hikmetli bir söz gibi değerlendiren ve eserlerinde de hikemî konulara ağırlık veren şairimiz, divan şiiri geleneğine kendi tarzıyla bir soluk katmıştır. Sade ve anlaşılır bir dille olan bu gazelinde tasavvuf temi şiirin omurgasını oluşturmuştur. Aşağıda incelediğimiz sufiyane gazel, şairin şiir dünyası ve kabiliyeti hakkında bizlere bir fikir verecektir.
  • [ X ]
    Öğe
    Kemalpaşazâde’nin İlk Mersiye Muhakemesi ve Tenkidi
    (Güneydoğu Araştırmaları Derneği, 2021) Aktan, Muhammed Felat
    İnsanoğlu var olduğundan beri ölüm olgusunu içsel bir süreçten geçirerek ona farklı anlamlar yükler. Bu anlamlandırma kimi zaman edebî bir dille aksettirilir. Kaybedilenin ardından yakılan ağıtların ve bunun mersiye şeklinde yansımalarının ilk olarak ne zaman ortaya çıktığı ve manzum bir şekilde anlamlandırıldığına dair çeşitli görüşler öne sürülmektedir. Araştırmacıların büyük çoğunluğu ilk mersiyenin Hz. Âdem’in, oğlu Hâbil için söylediği şiirden mütevellit olduğu konusunda hemfikirdir; ancak konuyu klasik Türk edebiyatında ilk defa tartışmaya açan Kemalpaşazâde ortak görüşlerin aksini ileri sürmekte; mersiyenin Hz. Âdem’e aidiyetini pek çok kriter üzerinden (köken, belagat, mana, gramer) tartışmaya açmaktadır. O, mersiyenin Hz. Âdem’e ait olup olmadığını nesnel değerlendirmiş, mezkûr konuyla ilgili tespitlerini bilimsel kaynakları referans alarak paylaşmıştır. Üzerinde inceleme yapılan eser müellifi İbn Kemal olarak bilinen Köprülü Yazma Eser Kütüphanesi, Mehmed Asım Bey Koleksiyonu 34 Ma 706/4 numarada kayıtlıdır. Eserin ismi Risaletü fî-mersiyeti Âdem liİbnihi Hâbil olarak geçmektedir. Eserin bilinen üç nüshası daha mevcuttur. Osmanlı Devleti’nde şeyhülislamlık gibi bir makama kadar erişen Kemalpaşazâde’nin aynı zamanda seçkin ve yetkin bir dilci, fakih, müfessir olduğu bu eserinden anlaşılmaktadır. Hz. Âdem’e isnat edilen beyitleri ele alan İbn Kemal, bunları irab, ikvâ, mantık, kusur, melhun ve kafiye açısından incelemiş, mersiyenin tarihsel sürecine değinmiştir. O, bilimsel anlayışını net olarak ortaya koymuş, şiiri tenkitsel yaklaşımla ele almıştır. İlk mersiyenin “Hâbil” ile ilgili olmadığını delillere dayandırarak açıklamıştır.
  • [ X ]
    Öğe
    KEMALPAŞAZÂDE’NİN ‘GELÜR GİDER’ REDİFLİ GAZELİNİN ŞERHİ
    (Dicle Üniversitesi, 2019) Aktan, Muhammed Felat; Biner, Fuat
    Divan Edebiyatının önemli şairleri arasında yer alan Kemalpaşazâde, üretken bir müelliftir. Asıl adı Şemseddin Ahmed b. Süleyman olan Kemalpaşazâde, Kemalpaşaoğlu veya İbn Kemal diye de anılır. Yaşadığı XV. ve XVI. yüzyıl Osmanlı Devleti’nin ilim, kültür ve medeniyette zirveye yerleştiği bir dönemdir. Bu medeniyetin yetiştirdiği Kemalpaşazâde, farklı konularda tarih, edebiyat, hukuk ve din ilimlerinde Türkçe, Farsça, Arapça olmak üzere farklı dillerde eserler vermiştir. Şiiri hikmetli bir söz gibi değerlendiren ve eserlerinde de hikemî konulara ağırlık veren şairimiz, divan şiiri geleneğine kendi tarzıyla bir soluk katmıştır. Sade ve anlaşılır bir dille olan bu gazelinde tasavvuf temi şiirin omurgasını oluşturmuştur. Aşağıda incelediğimiz sufiyane gazel, şairin şiir dünyası ve kabiliyeti hakkında bizlere bir fikir verecektir
  • [ X ]
    Öğe
    MEHMED BİN SİNÂNEDDİN-DELÎLÜ'L-İBÂD
    (Tuzla Belediyesi, 2021) Aktan, Muhammed Felat
    Osmanlı sahası klasik Türk edebiyatı ile ilgili çalışmalarıyla ön plana çıkan Abdulsamet Özmen, son çıkan kitabında Mehmed bin Sinâneddin'in "Delîlü'l-İbâd” adlı eserini metin neşri doğrultusunda incelemiştir. XV. yüzyılın ortalarında yaşayan Mehmed bin Sinâneddîn ile ilgili kaynaklar sınırlı olup doğum tarihi ve yılı hakkında bibliyografyalarda bilgi bulunmamaktadır. Kaynaklarda onun Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşadığı, bilinen tek eserinin Delîlü’l-İbâd olduğu resmî kayıtlarda geçmektedir. Araştırmacının Sonçağ yayınlarından çıkan bu eseri Mart 2020 tarihinde basılmıştır. Bordo renkli kapağın beyaz renkli arka zemininde müellifin ve eserin ismi yer almaktadır. Kulların kılavuzu anlamına gelen bu çalışma mensur ağırlıklı olup akâid alanını ihtiva eder. 374 sayfadan oluşan eser, on yedi bab üzerine inşa edilmiştir. Birinci bölüm şeytanın oyunlarından Yaratıcı’ya sığınma, ikinci bölüm besmelenin faziletleri (13a-20b), üçüncü bölüm zikir ve tesbihin önemi (20b-37a), dördüncü bölüm abdest ve gusül (37a-41a), beşinci bölüm namaz ve nafile ibadetler (41a-59b), altıncı bölüm zekât ve sadakanın faziletleri (59b-66b), yedinci bölüm üç ayların faziletleri (66b-87a), sekizinci bölüm hac ve umrenin faziletleri (87a-91a), dokuzuncu bölüm tefekkür, korku ve ümit (91a-98b), onuncu bölüm güzel ahlak (98b-104a), on birinci bölüm ilim ve âlimlerin fazileti (104a-111b), on ikinci bölüm Kur’ân’ın öğrenilmesi ve okunması (111b-114b), on üçüncü bölüm gıybet ve zinanın kötülüğü (114b-120b), on dördüncü bölüm tövbe (120b-128b), on beşinci bölüm ölüm ve kabir (128b-141b) , on altıncı bölüm kıyamet ve cehennemin belirtileri (141b-162b), on yedinci bölüm cennet ve nimetleri (162b-174a) başlıklarından oluşmuştur.
  • [ X ]
    Öğe
    MOLLA KASIM HOCA VE ŞEYH MUHAMMED EFENDİ’NİN MENKIBELERİNDEKİ MOTİFLER ÜZERİNE
    (Fırat Üniversitesi, 2024) Demirbağ, Mehmet; Aktan, Muhammed Felat
    Hayatın anlamlı kılınmasında, insanoğlu hep bir arayışa yönelmiştir. İnanma temelli olan bu arayış, yaşamdaki zorlukların giderilmesi adına önemlidir. Kendisine kutsallık atfedilen manevi güç sahibi evliyanın, toplum nezdinde önemli bir karşılığı olduğu bilinmektedir. Allah’ın seçkin kullarından olan veliler; insanlar için huzurlu bir ortamın sağlanması, küskünlüklerin bitirilmesi ve her daim yardımına ihtiyaç duyulan kişiler olarak toplumların hafızasında yerini almıştır. Anadolu topraklarında iz bırakan bu velilerden ikisi de Elazığ’ın Palu ilçesinde yaşamıştır. Bunlardan biri Molla Kasım Hoca’dır, diğeri ise Şeyh Muhammed (Hacı Baba) Efendi’dir. Palu için çok önemli bu iki şahsiyet hakkında pek çok menkıbe söylenegelmiştir. Çalışmada Molla Kasım Hoca’yla ilgili yedi, Şeyh Muhammed Efendi’yle ilgili beş menkıbe incelenmiştir. İncelenen menkıbeler yazarlar tarafından mülakat vasıtasıyla bizatihi derlenmiştir. Menkıbelerin açığa çıkarılmasında kaynak kişilerin bilgilerine başvurulup ilk elden, güvenilir verilerin ortaya konmasına çalışılmıştır. Çalışmada söz konusu menkıbelerin motif incelemesi de ele alınmıştır. Motif incelemesiyle Molla Kasım Hoca’nın ve Şeyh Muhammed Efendi’nin daha yakından tanınmasına imkân tanındığı gibi her iki şahsın çağdaşı olan bazı ilim adamlarıyla ilgili önemli bilgilere de ulaşılmıştır. Menkıbelerdeki dikkat çekici motifler ışığında çalışmaya konu olan her iki şahsın toplumda daha güçlü karşılıklarının olacağı kaçınılmazdır. Yine motifler üzerine anlatılarda; toplumun farklı kesimlerine yönelik ders verici kesitlerin varlığı, bu anlatıların eğitici taraflarını kanıtlar niteliktedir.
  • [ X ]
    Öğe
    Osmanlı Devleti’nden Günümüze Siirt Medreselerinde Hadis Eğitimi
    (Güneydoğu Araştırmaları Derneği, 2020) Karasu, Taner; Aktan, Muhammed Felat
    Osmanlı döneminde olduğu gibi bugün de pek çok medreseye ev sahipliği yapan Siirt, İslamî ilimlerin okutulduğu bir bilim merkezi olmuştur. Mülakat yönteminden yararlanarak alan taraması yapılan bu çalışma, hadis ilmi ve bu ilimle merbut olan yan disiplinlerin Siirt medreselerindeki durumlarıyla ilgili tetkik ve değerlendirmeleri içerir. Araştırmanın konusu, Osmanlı medreselerinin bakiyesi konumunda olan eğitim faaliyetlerinin yine bu dönemdeki taşra medreselerinin yöntemini devam ettiren Siirt medreselerinin hadis eğitimini ihtiva eder. Siirt medreselerinde Kütüb-i Sitte dâhil pek çok hadis eseri okutulmuş, Nevevî’nin Riyâzü’s-Sâlihîn, Erba‘un ve muasır âlim Mansur Ali Nâsıf’ın et-Tâcu'l-Câmi‘ adlı eserleri en çok okunan eserler arasında yer almıştır. Bu medreselerde hadis usulüne olan ilgi, hadis eserlerine olan ilgi kadar olmamıştır. Siirt medreseleri istisnalar dışında ortak bir anlayışa -geleneksel hadis ve sünnet anlayışına- sahiptir. Çalışmanın giriş bölümünde Osmanlı döneminde medrese eğitimi ve bu bilim yuvalarındaki hadis öğretimi, akabinde Siirt medreselerinde okunan hadis ve hadis usulü eserler yer almaktadır. Medresedeki müderrislerin hadis kaynaklarına ve Kur’an-ı Kerim’e bakış açıları, sünnet algısı, hadiste metin tenkidi ile ilgili görüşleri bu çalışma içerisinde yer almıştır.
  • [ X ]
    Öğe
    ŞABAN KÂMÎ’NİN DİVANINDA ÂYET İKTİBASLARI VE TELMİH ÖRNEKLERİ
    (İlyas KAYAOKAY, 2020) Aktan, Muhammed Felat
    Klasik edebiyatın oluşumunda ve şekillenmesinde dinî içerikli unsurların önemli bir yeri vardır. Yaratıcı tarafından belirlenmiş evrensel hükümleri içeren İslam dini, divan edebiyatının muhtevasını oluşturan ögelerin başında gelmektedir. Dinî unsurlar içerisinde yer alan âyetler birçok divan şairi tarafından tam veya nakıs bir şekilde edebî sanat adı altında kullanılmıştır. Şairler, Kur’ân-ı Kerîm’den iktibas ve telmih yoluyla istifade etmiş, hem lafzî hem de anlamsal bağlamda beyitlerde bu ıstılaha yer vermiştir. On dokuzuncu yüzyılda teceddüt olarak anlamlandırdığımız bir dönemde yaşayan Şaban Kâmî Efendi, divan sahibi olmanın yanında birçok alanda eserler vermiştir. Bu çalışmamızda şair, hafız, hattat, müderris ve fakih kimliğiyle ön plana çıkan Şaban Kâmî Efendi’nin şiirlerinde Kur’ân-ı Kerîm’den ne şekilde yararlandığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmamızın giriş bölümünde iktibas ve iktibas çeşitleri tanıtılmış ve ardından Şaban Kâmî hakkında bilgi verilmiştir. Akabinde âyetler, şiirde kullanım şekillerine göre tam ve nâkıs iktibas olmak üzere ele alınmıştır. Daha sonra âyetler; sûre isimlerinin verilmesi ile oluşan iktibas, lafzî iktibas, mânen iktibas ve telmih yoluyla iktibas şeklinde dört başlıkta incelenmiştir. Yaptığımız incelemeler sonucu Şaban Kâmî’nin daha çok telmih ve nakıs lafzî iktibastan yararlandığı görülmüştür. Âyetlerin ait olduğu sûreler ve âyet numaraları beyitlerin sonunda verilmiş, sonrasında iktibasların Divan’da kullanımı örneklendirilmiştir. Necm sûresinin 9. âyetinin nakıs lafzî iktibas olarak şair tarafından en çok başvurulan âyet olduğu tespit edilmiştir. Tespit edebildiğimiz kadarıyla toplamda 37 sûreden 58 âyetin Divan’da iktibas ve telmih olarak yer aldığı görülmüştür.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Sezai Karakoç’un şiirlerinde Hz. Muhammed algısı
    (RumeliYA Yayıncılık, 2021) Okay, Hamdullah; Aktan, Muhammed Felat
    Kur’an-ı Kerim’de âlemlere rahmet olarak gönderildiği söylenen Hz. Muhammed, gerek klasik Türk edebiyatında gerekse de modern Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Klasik edebiyatta Hz. Peygamber’i konu edinen nazım türlerine fazlaca yer verilmiştir. Kur’an-ı Kerim’den sonra İslam tarihinin temel kaynağı sayılan hadis ve onun ifade edeni olan peygambere duyulan ilgi, Cumhuriyet sonrası modernleşme temayülü gösteren yeni Türk edebiyatı döneminde de artarak devam eder. Necip Fazıl Kısakürek, Arif Nihat Asya, Asaf Halet Çelebi, Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu gibi şairler Türk şiirinde Hz. Peygamber ile ilgili oluşturulan imgede büyük pay sahibidirler. Mezkûr şairler arasında Sezai Karakoç, şiirlerinde Kur’an-ı Kerim’de isimleri zikredilen peygamberlerden özellikle de bütün âlemlerin övünç kaynağı Hz. Muhammed’den sıklıkla bahseder. Sezai Karakoç şiirlerinde Hz. Muhammed’in kutlu doğumunu, doğumundan önce ve sonra gerçekleşen mucizeleri, yeni bir medeniyetin inşasındaki rolünü, yaşadığı zorlukları, verdiği evrensel mesajları gözler önüne sererek sömürgeci güçler tarafından istila edilen İslam coğrafyasının uyanışını sağlamak istemektedir. Şair, Hz. Peygamber’in vefatından sonra Mehdi’nin ordusuyla yeryüzüne gelip diriliş ve derleniş düşüncesine hayatiyet kazandıracağına inanır. Şairin gelecekle ilgili bu muştusunda Hz. Peygamber’in dünyayı algılayış biçiminin, yaşama bakışının özetle ilkelerinin asrın ruhuna sirayet edeceğine dair inancı önemli rol oynar. İnsanoğlunun yaşadığı varoluşsal sorunların vahyin telkin ve teskin edici iksiriyle giderileceğini savlayan Karakoç’un peygamber tasavvuru bu makalenin konusunu oluşturmaktadır. Şairin sonradan “Gün Doğmadan” başlığı altında bir araya getirilen dokuz şiir kitabı taranarak kaleme alınan bu makalede amaç, Sezai Karakoç’un şiirlerindeki Hz. Muhammed algısını ve telakkisini ortaya çıkarmaktır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Taşlıcalı Yahya Bey’in Şehz?de Mustafa mersiyesine ontolojik analiz metoduyla bir bakış
    (RumeliYA Yayıncılık, 2020) Aktan, Muhammed Felat
    Klasik edebiyatımızda şerh geleneği yüzyıllardan beri devam eden bir süreçtir. Şârihler belli birgelenek çerçevesinde eserleri yorumlamış, divan şiirlerini geleneksel şerh metoduyla açıklamışlardır.Günümüzde ise modernizm ile birlikte edebiyatta birçok kuram oluşmuştur. Bu teorik kuramlaredebiyata yeni boyutlar kazandırmış, daha sonra pratiğe dökülerek edebî metinlere farklıyaklaşılmasına zemin hazırlamıştır. Bu yeni yaklaşımlardan biri de ontolojik analiz metodudur. İlkdefa Roman Ingarden tarafından uygulanan bu metotta varlık tabakalarının sanat eseriyle ilişkisiirdelenmiştir. Metin merkezli bir teknik olan bu yaklaşımda, sanat eserinin mevcudiyetinden yolaçıkılarak metin-okuyucu ilişkisi, estetiğin kapsamı irdelenirken katmanlara işlevsellik ve klasik şerhyöntemine farklı bakış açısı kazandırma bu tekniğin başlıca felsefî hedefleri olmuştur. ÇalışmamızdaTaşlıcalı Yahya Bey’in Şehzade Mustafa için yazmış olduğu mersiyeyi bu metotla inceleyeceğiz.Ontolojik metodun gelişimi, içeriği ve pratiği hakkında bilgi verildikten sonra Yahya Bey'in ŞehzadeMustafa Mersiyesinin birinci bendini bu metotla analiz edeceğiz. Mersiyedeki birinci bentten yolaçıkarak şairin psikolojik dünyası, semantik bölümü, kelimelerin algısal olarak karşılığı obje vekarakter imajı ve son olarak da kader katmanı eserde tetkik edilen belli başlı konulardır. Mezkurbölümler incelenirken klasik şerh yöntemindeki bazı uygulamalar ile uyumlu olduğu, bu yönteminklasik şerh ile birçok ortak temasının olduğu görülmüştür. Edebi sanatların ele alınışı, metnin nesreçevrilmiş hali ve şiir tahlilinden önce verilen metin ile ilgili teknik bilgiler bunlardan birkaçıdır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Yahudi mitolojisi ve Tevrat’ın Divan şiirine yansımaları: İsrailiyyat
    (RumeliYA Yayıncılık, 2023) Geyik, Nurullah; Aktan, Muhammed Felat
    Klasik Türk edebiyatı Orta Asya’dan Avrupa’ya uzanan geniş bir coğrafyada yüzyıllar boyunca işlenmiş çok çeşitli ve renkli bir kültürel birikimin üstünde inşa edilmiş zengin bir içeriğe sahiptir. İçeriği oluşturan kaynakların başında özellikle İslam coğrafyasında yaşayan kadim toplulukların ortaya koyduğu dinî ve mitolojik yapıtlar gelir. Bu yapıtların oluşumuna zemin hazırlayan kavimler arasında Yahudiler de vardır. Yahudi mitolojisi veya İsrail kaynaklı rivayetlerin bütününü kastetmekte kullanılan İsrailiyyat sözcüğünün ıstılahî manada da kullanım alanı ve yorumuna dair farklı görüşler ileri sürülmüştür. İsrailiyyat kaynaklı hurafe ve bilgiler sadece İslam coğrafyasındaki dinî kültüre değil, edebî kültüre de sirayet etmiştir. Klasik şairlerin anlam ve imge dünyasında, Kur’an-ı Kerim’de ibretlik bir durumu göstermek için anlatılan kıssaların önemli bir yeri vardır. Kur’an-ı Kerim’de özet olarak anlatılan bu kıssalar Tevrat ve Talmud başta olmak üzere Yahudi mitolojisini oluşturan kaynaklarda daha geniş bir anlatım alanına sahiptir. Bu kaynaklardan elde edilen malzeme İslamî kaynaklarda İsrailiyyat olarak adlandırılmıştır. Klasik Türk edebiyatında bu malzeme şiirin anlam ve hayal dünyasını zenginleştirmek üzere sıklıkla kullanılmıştır. Bu çalışmada Yahudi inancındaki pek çok mitolojik ögenin, teolojik kıssaların, ekinsel ritüellerin divan şiirine yansıması ve Osmanlı edebî kültürüne aksetmesi üzerinde durulmuştur. Kaynağını Yahudi mitolojisi ve Tevrat’tan alan İsrailiyyat’ın, Klasik Türk şiirinde nasıl kullanıldığı ele alınarak incelenmiştir. Çalışmamız bu alanda yapılacak geniş çaplı incelemelere ön ayak olma amacı taşımaktadır.

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim