Yazar "Özekinci, Tuncer" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 47
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 2004-2006 yılları arasında izole edilen citrobacter suşlarında antibiyotik direnci(Antibiyotik ve Kemoterapi Derneği, 2007) Gülhan, Barış; Özekinci, Tuncer; Meşe, Sevim; Atmaca, SelahattinOcak 2004-Aral›k 2006 tarihleri aras›nda infeksiyon etkeni olarak izole edilen Citrobacter sufllar›n›n antibiyotik dirençlerinin belirlenmesi amaçlanm›flt›r. 73 Citrobacter suflundan 53’ü C.freundii, 9’u C.braakii, 3’ü C.koseri, 8’i C.youngae olarak identifiye edilmifltir. ‹zole edilen sufllar›n toplam›nda M‹K de¤erlerine göre direnç oranlar›na bak›ld›¤›nda ampisiline % 85, piperasiline % 63, piperasilin-tazobaktama % 47, sefoksitine % 84, seftazidime % 48, sefepime % 45, amikasine % 7, gentamisine % 38, aztreonama % 55, meropeneme % 1, siprofloksasine % 37, levofloksasine % 30 ve ko-trimoksazole % 48 oranlar›nda direnç saptanm›flt›r. Meropenem ve amikasin en etkili antibiyotikler olarak bulunmufl, bunlar› levofloksasin, siprofloksasin ve gentamisin izlemifltir.Öğe 2004-2006 yıllarında izole edilen Acinetobacter baumannii suşlarında antibiyotik direnci(Antibiyotik ve Kemoterapi Derneği, 2007) Gülhan, Barış; Özekinci, Tuncer; Atmaca, Selahattin; Bilek, HevalÇal›flmada 2004-2006 y›llar›nda infeksiyon etkeni olarak izole edilen Acinetobacter baumannii sufllar›n›n antibiyotik dirençlerinin belirlenmesi amaçlanm›flt›r. ‹zole edilen sufllarda M‹K de¤erlerine göre 2004 ve 2006 y›llar›nda meropeneme % 7 ve % 25, amikasine % 59 ve % 59, seftazidime % 80 ve % 88, siprofloksasine % 54 ve % 82, sefepime % 83 ve % 87, gentamisine % 78 ve % 87, ko-trimoksazole % 73 ve % 78 oran›nda direnç tespit edilmifltir. Meropenem ve siprofloksasinde 2004’e göre 2006’da direnç art›fl› anlaml› bulunmufltur. ‹mipenem direnci ise sadece 2006 y›l› için de¤erlendirilmifl ve oran % 24 olarak bulunmufltur. A.baumannii sufllar›na en etkili antibiyotiklerin imipenem ve meropenem oldu¤u saptanm›flt›r.Öğe 2015-2017 YILLARI ARASINDA İZOLE EDİLEN CITROBACTER SUŞLARINDA ANTİBİYOTİK DİRENCİ(2017) Akpolat, Nezahat; Yakut, Salim; Atmaca, Selahattin; Özekinci, Tuncer; Gül, Kadri.Bu çalışmada Nisan 2015-Mart 2017 tarihleri arasında infeksiyon etkeni olarak izole edilen Citrobacter suşlarının antibiyotik dirençlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. İzole edilen 72 Citrobacter suşundan 37'si Citrobacter freundii 35'i diğer Citrobacter türleri olarak identifiye edilmiştir. İzole edilen suşların farklı antimikrobiyallere minimum inhibitör konsantrasyon değerleri incelenmiş ve ampisiline % 99, seftazidime % 25, aztreonam ve trimetoprim/sülfametoksazole % 22, siprofloksasine % 15, piperasilin/tazobaktam ve gentamisine % 11, sefepime % 10, meropeneme % 1 ve amikasine % 0 oranlarında direnç saptanmıştır. Amikasin ve meropenem en etkili antibiyotikler olarak bulunmuş, bunları sefepim, gentamisin ve piperasilin/tazobaktam izlenmiştirÇalışmada amikasin ve meropenemin Citrobacter infeksiyonları için iyi bir tedavi alternatifi olduğu sonucuna varılmıştırÖğe 2015-2017 yılları arasında izole edilen citrobacter suşlarında antibiyotik direnci(Antibiyotik ve Kemoterapi Derneği, 2017) Atmaca, Selahattin; Özekinci, Tuncer; Yakut, Salim; Akpolat, Nezahat; Gül, KadriBu çalışmada Nisan 2015-Mart 2017 tarihleri arasında infeksiyon etkeni olarak izole edilen Citrobacter suşlarının antibiyotik dirençlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. İzole edilen 72 Citrobacter suşundan 37'si Citrobacter freundii 35'i diğer Citrobacter türleri olarak identifiye edilmiştir. İzole edilen suşların farklı antimikrobiyallere minimum inhibitör konsantrasyon değerleri incelenmiş ve ampisiline % 99, seftazidime % 25, aztreonam ve trimetoprim/sülfametoksazole % 22, siprofloksasine % 15, piperasilin/tazobaktam ve gentamisine % 11, sefepime % 10, meropeneme % 1 ve amikasine % 0 oranlarında direnç saptanmıştır. Amikasin ve meropenem en etkili antibiyotikler olarak bulunmuş, bunları sefepim, gentamisin ve piperasilin/tazobaktam izlenmiştirÇalışmada amikasin ve meropenemin Citrobacter infeksiyonları için iyi bir tedavi alternatifi olduğu sonucuna varılmıştır.Öğe Absence of the mecC gene in methicillin-resistant Staphylococcus aureus isolated from various clinical samples: The first multi-centered study in Turkey(Elsevier Ltd, 2019) Çıkman, Aytekin; Aydın, Merve; Gülhan, Barış; Karakeçili, Faruk; Kurtoǧlu, Muhammet Güzel; Yüksekkaya, Şerife; Parlak, Mehmet; Gültepe, Bilge Sümbül; Çiçek, Ayşegül Çopur; Bilman, Fulya Bayındır; Çİftçİ, İhsan Hakkı; Kara, Murat; Atmaca, Selahattin; Özekinci, TuncerBackground: mecA is a predefined gene causing methicillin resistance in Staphylococcus aureus (S. aureus) isolates; however, it has been shown that some methicillin-resistant S. aureus (MRSA) strains do not carry this gene. Recently, in isolates found to be MRSA-positive but mecA-negative, a new resistance gene called mecC, which is a homolog of mecA, has been reported. This study aimed to investigate the mecC and mecA genes in MRSA strains isolated from different geographic regions in Turkey. Methods: The sample of the study consisted of 494 MRSA strains isolated from seven geographical regions in Turkey between 2013 and 2016. The strains were obtained from 17 centers, comprising 13 university hospitals, three education and research hospitals, and one state hospital. Methicillin resistance in S. aureus strains was determined using the agar disk diffusion method with a cefoxitin disk and the agar dilution method with oxacillin. The mecC and mecA genes in MRSA strains was investigated by Polymerase Chain Reaction (PCR). Results: Of the MRSA strains investigated, 47.9% were isolated from intensive care units. Concerning sample type, 36.7% were detected in the respiratory tract (tracheal aspirate, sputum, etc.), 24.8% in blood, 18.7% in skin and soft tissues, 9.3% in nasal swabs, 5.4% in urine, 4.1% in ears, and 1% in sterile body fluid. Using PCR, mecC was not identified in any of the S. aureus strains isolated from different clinical microbiology laboratories. mecA gene positivity was found in 315 of the MRSA strains (63.8%). Staphylococcal Cassette Chromosome mec (SCCmec) type was identified in 232 strains (46.9%), of which 136 (58.7%) were type II, 75 (32.4%) were type IV, 12 (5.1%) were type IIIb, six (2.5%) were type I, and three (1.3%) were type III. Conclusion: This is the first multi-centered study to investigate MRSA strains isolated from different regions in Turkey. The mecC gene was not detected in any of the MRSA strains. We believe that this study will constitute an important basis for monitoring possible future changes.Öğe Acinetobacter baumannii suşlarında tigesiklin için disk difüzyon yöntemiyle elde edilen zon çaplarının iki farklı kritere göre değerlendirilmesi(Antibiyotik ve Kemoterapi Derneği, 2009) Gülhan, Barış; Nergiz, Şebnem; Meşe, Sevim; Özekinci, Tuncer; Atmaca, SelahattinÇalışmada disk difüzyon yöntemiyle 71 Acinetobacter baumannii suşunda alınan tigesiklin zon çapları iki farklı kritere göre değerlendirilmiş, bunun yanı sıra MİK değerlerine göre karbapenem dirençleri de araştırılmıştır. Tigesiklin için FDA’in Enterobacteriaceae için belirlediği disk difüzyon kriterleri (≥19 mm ve ≤14 mm) kullanıldığında 2 suş (% 3) dirençli, 35 suş (% 49) orta duyarlı, 34 suş (% 48) duyarlı olarak bulunmuş; Jones ve ark.’nın kriterleri olan ≥16 mm ve ≤12 mm kabul edildiğinde ise 1 suş (% 1) dirençli, 1 suş (% 1) orta duyarlı, 69 suş (% 97) ise duyarlı olarak bulunmuştur. Bölgemize ait Acinetobacter baumannii suşlarının % 56’sında imipenem, % 39’unda ise meropenem direnci saptanmıştır.Öğe Aile planlaması servislerinde genital yol enfeksiyonları(2002) Ceylan, Ali; Özelçi, Pervin; Zeyrek, Fadile Y.; Özekinci, Tuncer; Saka, GünayGenital yol enfeksiyonları (GYE) tüm dünyada, özellikle gelişmekte olan ülkelerde önemli halk sağlığı sorunlarıdır. GYE taramalarının Aile planlaması (AP) hizmetlerine entegrasyonu ve genital yol enfeksiyonlarının izlenmesi ikincil koruma için etkili bir stratejidir. Ayrıca aile planlaması kliniklerinde enfeksiyon taraması yapmak RİA (Rahim İçi Araç)'nın enfeksiyon bağlantılı komplikasyonlarını da azaltır. Bu çalışmanın amacı, Diyarbakır'da bir AP kliniğine baş vuran kadınlarda GYE sıklığını araştırmaktır. Bu çalışma Diyarbakır'ın Huzurevleri semtindeki "Kadın Sağlığı Merkezi"ne baş vuran kadınlarda yapılmıştır. Bir aylık sürede merkeze baş vuran 108 kadının vajinal ve servikal sürüntüleri incelenmiştir. Alınan vajinal sürüntü örneklerinden hazırlanan taze preparatlar serum fizyolojik ve potasyum hidroksit damlatılarak, servikal sürüntü örneklerinden hazırlanan preparatlar gram boyası ile boyanarak direkt mikroskobik incelenmeleri yapılmıştır. Ayrıca bu sürüntü örnekleri, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi (DÜTF) Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı (AD) Laboratuarında Kanlı Agar, Saboroud ve EMB besiyerlerine ekim yapılarak tekrar değerlendirilmiştir. Araştırma kapsamına alınan kadınların % 75.9'unda en az bir patojen etken saptanmıştır. Tespit edilen etkenler arasında; vajen mikroskobisinde 61 kişide (%56:5) Gr (+) diplokok, 10 kişide (% 9.2) Candida görülmüştür. Vajen kültüründe ise; 24 kişide (%22.2) patojen stafilokok, 18 kişide Candida (% 16.7), 11 kişide (% 10.2) beta hemolitik streptokok üremiştir. Servikal sürüntü mikroskobisinde; 33 kişide (% 30.5) Gram (+) diplokok, 7 kişide (% 6.5) Candida görülmüştür. Servikal kültürde 6 kişide (%5.5) patojen stafilokok, 10 kişide (%9.2) Candida, 6 kişide ise (% 5.5) beta hemolitik streptokok üremiştir. Bu çalışmada birinci basamak sağlık kuruluşlarında AP hizmetleri kapsamında GYE taramasının önemi bir kez daha ortaya konulmuştur.Öğe Assessment of the results of erlich ziehlneelsen and fluorochrome staining procedures, bactec 460 and löwenstein-jensen culturing procedures in the diagnosis of tuberculosis(2004) Mete, Mahmut; Özekinci, Tuncer; Suay, Adnan; Akpolat, Nezahat; Atmaca, SelahattinThe Ziehl-Neelsen (ZN) and fluorochrome (FC) staining procedures and the Bactec and Löwenstein-Jensen (L-J) culturing procedures were used to test 340 clinical specimens for tuberculosis, and the diagnostic value of the fluorochrome procedure was investigated. Positive cultures were obtained from 34 specimens (10%), of which 13 (3.8%) tested positive in ZN, and 18 (5.3%) in FC. Sensitivity of the ZN and FC staining results was found to be 38.2% and 52.9%, respectively. NAP (p-nitro-?-acetylamino-?-hidroxypropiophenone) identified 32 (94.1%) of the 34 strains as M. tuberculosis complex, and 2 (5.9%) as Mycobacteria other than tuberculosis (MOTT) bacilli. Twenty-one (61.7%) of the 34 culture-positive specimens grew only in Bactec 12 B medium, 2 (5.9%) grew only in L-J medium, and 11 (32.3%) grew in both Bactec and L-J media. The 32 M. tuberculosis complex strains' sensitivities to streptomycin (STR), isoniazid (INH), rifampin (RIF), and ethambutol were assessed with the Bactec system. Four (12.5%) of these strains were resistant to streptomycin, 9 (28.1%) to isoniazid, 7 (21.8%) to rifampin, and 6 (18.7%) to ethambutol. Total drug resistance was 43.7%. Six strains (18.7%) were resistant to 1 drug, 5 (15.6%) to 2 drugs, 2 (6.2%) to 3 drugs, and 1 (3.1%) to all 4 drugs, isoniazid plus rifampin resistance was seen in 18.7%.Öğe Beş farklı ağız gargarasının antimikrobiyal etkinliklerinin değerlendirilmesi(2004) Atakul, Fatma; Özekinci, Tuncer; Ercan, ErtuğrulAmaç: Bu çalışmanın amacı; değişik içerikli beş gargaranın mal floradaki bazı patojen mikroorganizmalar üzerine antimikrobiyal etkilerini ağar difüzyon metodu ile araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışma Mueller Hinton Agar besi veri kullanılarak agar tekniğine göre yapıldı. Bu çalışmada Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalından sağlanan; Streptococcus mutans, Streptococcus salivarius, Staphylococcus aureus ve Lactobacillus acidophilus bakteriler agar petri kutuları içinde yayıldı. Test materyalleri, test bakterileriyle aşılanmış ağarın yüzeyine 5 mm çapındaki paper poıntle yerleştirildi. 37 °C'de 48 saatlik inkübasyondan sonra paper pointlerin etrafındaki dairesel inhibasyon zonlarının çapları milimetrik olarak ölçüldü. Bulgular ve Sonuç: Antimikrobiyal etkinlik paper pointlerin etrafında oluşan inhibisyon zonlarının ölçümleri ile oluşan skorlarla belirlendi. Bu çalışma, Klorheks ve Plax fresh® S. mutans, S. salivarius, S. aureus ve L. acidophilus karşı inhibisyon zonu oluşurken, Nesgorin tüm bakteri türlerine karşı çok düşük inhibisyon oluşturduğunu göstermiştir. Başka bir ifadeyle; Klorheks® ve Flax fresh* tüm bakteri suşlarına karşı ve özellikle S. mutans re X- aureus da en etkili antimikrobiyal ajanlardır.Öğe Beyin cerrahisi yoğun bakım ünitesi enfeksiyon etkenleri ve antibiyotik duyarlılıkları(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2009) Güzel, Aslan; Aktaş, Gökhan; Çelen, Mustafa Kemal; Tatlı, Mehmet; Özekinci, Tuncer; Üstün, Cemal; Özkan, Ümit; Satıcı, Ömer; Ceviz, AdnanAmaç: Yoğun bakım ünite (YBÜ)’lerinin sıkça saptanan etkenlerinin ve bunların duyarlı oldukları antibiyotiklerin bilinmesi bunlara yönelik uygulanacak tedavilerin planlanmasında yarar sağlayabilir. Bu çalışmada nöroşirürji kliniği YBÜ’sinde alınan kültürlerden izole edilen etkenler ve antibiyotik duyarlılıklarının belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Dicle Üniversitesi Araştırma Hastanesi Nöroroşirurji Kliniği’nde 2001-2005 yılları arasında değişik etyolojilerle yatırılıp, nöroroşirurji YBÜ’sinde 48 saatten uzun süre takip edilmiş hastaların dosyaları retrospektif olarak incelenerek alınan kültürler değerlendirildi. Bulgular: Beş yıllık sürede ameliyat edilen toplam 2197 hastanın 457’sinin NYBÜ’sinde izlendiği ve bunlardan toplam 1155 kültür örneğinin alındığı belirlendi. NYBÜ’sinde izlenen 123 olgudan alınan 317 kültürü pozitif örneğin 73’ü beyin omurilik sıvısı, 45’i yara yeri aspiratı, 47’si derin trakeal aspirat (DTA), 96’sı idrar, 27’si kan, 29’u damar yolu kateter ucu incelemeleriydi. En sık Staphylococcus aureus, koagülaz negatif stafilokok (KNS) bakterileri saptandı. BOS, kan ve yara yeri örneklerinden KNS, idrar örneklerinden Eschericha coli; DTA’dan Klebsiella pneumoniae; kan kateterlerinden Pseudomonas aureginosa en sık üreyen bakterilerdi. İzole edilen Gram pozitif suşların hiç birinde vankomisine direnç saptanmadı. Gram negatif suşlarda ise en etkili antibiyotiğin imipenem olduğu belirlendi. Sonuç: Nöroşirürji YBÜ’sinde en sık S aureus, KNS ve P. aureginosa, bakterilerinin izole edildi. Enfeksiyon kontrol önlemlerinin sıkı uygulanmasıyla bu infeksiyon oranlarında düşme sağlanabilir.Öğe Brucellosis seroprevalence in southeast Turkey (Diyarbakır)(2004) Atmaca, Selahattin; Elçi, Saffet; Özekinci, Tuncer; Suay, Adnan; Arıkan, Eralp; Akpolat, NezahatThis study was conducted to determine brucellosis seropositivity in patients suspected of having brucellosis who sought treatment at the Central Laboratory of Dicle University Medical Faculty Hospital in southeast Turkey (Diyarbakır). 20,663 serum samples were collected during the study (1 August 2001-31 December 2002), and 14,480 sera were tested in a 12-month period on a seasonal basis by Rose-Bengal slide agglutination (RBSA), and positive sera were titrated by standard tube agglutination (STA). Titration values of 1/160 and above were considered positive. Of the 20663 sera, 463 (2.2%) tested positive on RBSA. Of these 463 sera, 267 (57.6%) tested positive on STA, with titers of 1/160 and higher. Seasonally, hospital attendance was highest in the summer and lowest in the winter. On STA tests done on RBSA-positive samples, the highest concentration of titers of 1/160+ was in the spring. In order to eliminate brucellosis in southeast Turkey, an endemic region for the disease, precautions must be increased, the unregulated slaughtering and consumption of animals must be prevented, and the consumption of raw, unpasteurized milk and of dairy products made from such milk must be halted.Öğe Çeşitli klinik örneklerden izole edilen metisiline dirençli koagülaz negatif stafilokoklarda fusidik asit direnci(Antibiyotik ve Kemoterapi Derneği, 2007) Nergiz, Şebnem; Özekinci, Tuncer; Gülhan, Barış; Meşe, Sevim; Atmaca, SelahattinOcak 2007-Temmuz 2007 tarihleri aras›nda çeflitli klinik örneklerden izole edilen metisiline dirençli koagülaz negatif stafilokok (MRKNS) sufllar›nda fusidik asit direncinin disk-difüzyon yöntemi ile araflt›r›lmas› amaçlanm›flt›r. Toplam 88 MRKNS suflunun 28’i (% 32) fusidik aside dirençli bulunmufltur. Bulunan direnç oran› ile MRKNS kökenlerinin yapt›¤› infeksiyonlarda fusidik asidin etkili bir antibiyotik olabilece¤i sonucuna var›lm›flt›r.Öğe Correlation of high sensitive C-reactive protein and Hepatitis C Virus RNA in anti-HCV-positive sera(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) Özekinci, Tuncer; Atmaca, Selahattin; Akbayın, HasanObjectives: To determine whether the level of high sensitive C-reactive protein (hsCRP) secreted from liver differed according to the positivity and negativity of the HCV RNA in sera collected from individuals with HCV antibodies. Materials and methods: A total of 84 patients with clinically suspected Hepatitis C were included in this study, in which anti-HCV was detected to be positive. Eighty four anti-HCV positive samples were divided into two groups according to the HCV RNA results, as the HCV RNA positive group (Group 1, 50 samples) and the HCV RNA negative group (Group 2, 34 samples). Results: 50 of the 84 samples with anti HCV positivity were detected to be positive for HCV RNA (Group 1), whereas 30 were detected as negative (Group 2). While the hsCRP values were found to be above the normal level in 11 (22%) of the 50 sera samples in the first group, and in 3 (8,8%) of the 34 sera samples in the second group. Conclusion: Numerical comparison of the hsCRP positive samples revealed a statistically significant result in favor of group 1 (p<0,001). On the other hand, results obtained from comparison of the quantitative hsCRP mean values obtained from the two groups were found to be statistically insignificant (P>0.05).Öğe Cyclospora cayetanensis’in neden olduğu iki diyare olgusu(2011) Çiçek, Mutalip; Uçmak, Feyzullah; Özekinci, TuncerCyclospora cayetanensis, dünyada çocuk ve erişkinlerde endemik veya epidemik diyare etkeni olarak karşımıza çıkan bir bağırsak protozoonudur. Cyclosporiasis olguları, bu parazite ilişkin verilerin artmasına rağmen teşhisindeki zorluklardan dolayı sıklıkla gözden kaçırılmaktadır. Bu raporda, hastanemize diyare, karın ağrısı ve bulantı şikayetleriyle başvuran 50 yaşında bir kadın olgu ile allerji, hafif karın ağrısı ve yumuşak kıvamlı dışkılama şikayetleriyle başvuran 20 yaşında bir kadın olgu sunulmaktadır. Olguların kan ve idrar değerleri normal sınırlarda saptanmış; dışkı kültürlerinde patojen mikroorganizma üremesi olmamış, dışkıda gizli kan testi negatif sonuç vermiştir. Her iki olgunun da immünoglobulin düzeyleri normal olup, viral hepatit, otoimmün göstergeler ve anti-HIV testleri negatiftir. Olguların tanısı, dışkı örneklerinin parazitolojik incelemesinde C.cayetanensis ookistlerinin direkt muayene ve modifiye aside dirençli boyama yöntemleri ile görülmesiyle konulmuştur. Hastalarda klinik yanıt ve parazitolojik eradikasyon, iki hafta süre ile uygulanan trimetoprim/sülfametoksazol (2 x 160/240 mg) tedavisi ile sağlanmıştır. Her iki olgunun da Temmuz 2009 tarihinde benzer yakınmalarla başvurması nedeniyle yapılan değerlendirmede, aralarında epidemiyolojik yönden bir ilişki saptanmamıştır. Ülkemizde Cyclospora enfeksiyonlarının endemik olduğunun düşünülmesine rağmen olguların sporadik olarak bildirilmesi; parazitin klinisyenler tarafından yeterince tanınmaması, laboratuvarlarda tanı için gerekli yöntemlerin uygulanmaması ve parazitolojik değerlendirmenin uzman personel tarafından yapılmaması gibi nedenlere bağlı olabilir. Dolayısıyla Cyclospora’ya yönelik özel tanı yöntemleri kullanılarak uygulanacak taramalar sonucunda, ülkemizde bu enfeksiyona ait daha geniş epidemiyolojik veriler elde edilebilecektir.Öğe Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Laboratuvarına başvuran hastalarda dermatofitoz etkenleri(2006) Topçu, Mehmet; Mete, Mahmut; Gedik, Murat; Tekay, Fikret; Özekinci, Tuncer; Özbek, ErdalDicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Laboratuvarı’na dermatofitoz ön tanısı ile gönderilen 538 hastadan alınan örnekler direkt mikroskobi ve kültür yöntemleriyle incelendi. Direkt mikroskopik incelemede mantar görülen 106 hastanın 75’sinde (%70,6) dermatofit soyutlandı, 31’inde (%29,3) dermatofit soyutlanmadı. Dermatofitler arasında en sık Trichophyton rubrum (%69,2) soyutlandı. Bunu Trichophyton mentagrophytes (%8,0) ve Trichophyton violaceum (%8,0) izledi. Sonuç olarak, bulgularımız yurdumuzda yapılan diğer çalışmalara benzer olarak bulunmuştur. Ayrıca dermatofitoz etkenleri araştırılırken direkt mikroskobi ve kültür yöntemlerinin birlikte kullanılmasının gerekli olduğu sonucuna varılmıştır.Öğe Diyarbakır'da konutlardaki su depoları(2008) Ceylan, Ali; İlçin, Esen; Çalık, Orhan; Özekinci, TuncerAMAÇ: Dicle barajından arıtılarak Diyarbakır İl merkezine verilen şebeke suyu ile bu suyu kullanan konutların depolarındaki sularda mikrobiyolojik kirlilik ve bakiye klor düzeylerinin saptanması ve karşılaştırması, depoların bakım, hijyen ve fiziki durumlarının mikrobiyolojik kirliliğe etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. YÖNTEM: Araştırmaya, Diyarbakır kent merkezinde su deposu bulunan 200 konutun hem depo girişi şebeke hem de depo çıkışı depo sularından birer su örneği (200 depo girişi şebeke, 200 depo çıkışı depo) alınmıştır. BULGULAR: Koliform bakteri, depo girişi şebeke su örneklerinin %35'inde, depo çıkışı su örneklerinin %52.0'inde saptanmıştır. Fekal koliform bakteri depo girişi şebeke su örneklerinde saptanmamış, depo çıkışı su örneklerinin %2,5'inde saptanmıştır. Serbest bakiye klor düzeyi depo girişi şebeke su örneklerinin %67'sinde, depo çıkışı su örneklerinin %35'inde 0,2 ppm'in üzerinde bulunmuştur. Serbest bakiye klor düzeyi 0,2 ppm'in altındaki depo girişi şebeke sularının %95,5'de koliform bakteri saptanmıştır. Total jerm üremesi depo girişi şebeke su örneklerinin %52,0'sinde, depo çıkışı su örneklerinin %67,5'inde bulunmuştur. Hem depo girişi şebeke, hem de depo çıkışı su örneklerinde en sık izole edilen bakteri Basillus spp. bulunmuştur. Basillus cinsi bakteriler depo girişi şebeke su örneklerinin %48,0'inde, depo çıkışı su örneklerinin %57,5'inde bulunmuştur. Filamentöz mantarlar araştırmaya alman tüm örneklerin %8'in de bulunmuş olup, en sık izole edilen filamentöz mantarlar sırasıyla Aspergillus spp (%5,5) ve pem'sillum spp'dir (%2,5). SONUÇ: Şebeke suları kimyasal ve mikrobiyolojik olarak kirlenebilir, bu nedenle şebeke suyu düzenli olarak analiz edilmelidir.Öğe Entamoeba histolytica Tanısında Adezin Antijeninin Dışkıda ELISA Yöntemiyle Araştırılması(2015) Özekinci, Tuncer; Al, Funda Doğruman; Oğuz, İlkizMorfolojik olarak benzer ancak immünolojiK, moleküler biyolojiK ve biyokimyasal özelliklerine göre genetik olarak farklı iki Entamoeba türünden invaziv Entamoeba histolytica (E. histolytica) amibik kolit ve karaciğer apseleri oluşturmakta, diğer tür olan E. dispar ise non invaziv özellik taşımaktadır. Özellikle yeterli deneyimi olmayan laboratuvar çalışanları tarafından direkt mikroskobide E. histolytica/dispar; lökosit, makrofaj ve diğer trofozoitlerle karıştırılmaktadır. Bununla birlikte amipli dizanteri olgularında etken E.histolytica olduğu için kesin tanının yapılması tedavi planlanmasında büyük önem taşımaktadır. Çalışmamızda dışkıda E. histolytica adezin antijeninin aranması esasına dayanan ELISA yönteminin rutin tanı amacıyla kullanılması değerlendirilmiştir. Yöntem: Rutin parazitolojik inceleme için laboratuvara gönderilen 553 dışkı örneği nativ lugol yöntemi ve trikrom boyama yapılarak mikroskobik olarak incelenmiştir. Mikroskobik olarak E histolytica/dispar kistlerinin görüldüğü dışkı örneklerinde adezin antijeninin varlığı, spesifik monoklonal ELISA (E.HISTOLYTICA II Techlab, Blacksburg VA 24060, USA) yöntemi kullanılarak araştırılmıştır. İstatistiksel analizlerde, Fisher ki-kare testi kullanılmıştır. Bulgular: Nativ lugol boyama yöntemi ile E.histolytica/E.dispar kist ve/veya trofozoit yapıları saptanan 29 (%5.2) dışkı örneğinin Trikrom boyama ile 22'sinde (%3.9) E.histolytica/E.dispar kist ve/veya trofozoit yapıları tespit edilmiştir. ELISA yöntemi ile örneklerin 15'inde (%2.7) adezin antijeni pozitif olarak saptanmıştır. ELISA yöntemine göre trikrom boyama yönteminin duyarlılığı %86.6, özgüllüğü %35.7, pozitif prediktif değeri %59, negatif prediktif değeri %71 olarak saptanmıştır. İki yöntem arasında invaziv E. histolytica tanısı açısından istatistiksel fark anlamlı olarak saptanmıştır (p<0.05). Sonuç: Patojen E.histolytica ile patojen olmayan E.dispar ayrımında E.histolytica'ya spesifik monoklonal ELISA adezin antijen testinin gereksiz tedavi uygulamalarının azaltılması için yapılması gerekmektedir.Öğe Escherichia coli suşlarında on yıl (1996-2006) ara ile antibiyotiklere direnç(Antibiyotik ve Kemoterapi Derneği, 2006) Gülhan, Barış; Özekinci, Tuncer; Atmaca, SelahattinÇalışmada 2006 yılında infeksiyon etkeni olarak izole edilen Escherichia coli suşlarında bazı antibiyotiklere direnç oranları ile, 1996 ve 1997 yıllarında yine aynı laboratuvarda izole edilen E.coli suşlarındaki direnç oranları karşılaştırılmıştır. 1996 yılında tikarsilin/klavulanik aside % 6 olan direnç oranı, 2006’da % 28 (p<0.01); 1997’de siprofloksasine % 26, sefotaksime % 23 ve imipeneme karşı % 0 olan direnç oranları 2006 yılında sırası ile % 44 (p<0.05), % 49 (p<0.001) ve % 4 (p>0.05) olarak belirlenmiştir.Öğe Escherichia coli Suşlarından Siprofloksasin, Sefotaksim ve İmipeneme Karşı Üç Farklı Zaman Aralığında Elde Edilen Direnç Oranlarının Karşılaştırılması(2016) Gül, Kadri; Özekinci, Tuncer; Atma, Selahattin; Özcan, NidaAmaç: Escherichia coli ülkemizde hem hastane hem de toplum kaynaklı üriner sistem infeksiyonlarında en sık izole edilen etkendir. Laboratuvarımızda E. coli suşlarının antibiyotik duyarlılıklarıyla ilgili farklı zamanlarda yapılmış çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışma ile 1997-2014 yılları arasında idrar kültürlerinden izole edilen E. coli suşlarının antibiyotik direnç değişimlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmada 2014 yılında idrar kültürlerinden izole edilen E. coli suşlarının siprofloksasin, sefotaksim ve imipeneme karşı elde edilen direnç oranları 1997 ve 2006 yıllarında aynı laboratuvarda elde edilen direnç oranları ile karşılaştırılmıştır. Bulgular: 2006 yılında siprofloksasine %44 olan direnç oranı, 2014'te %38 (p: 0.367); %49 olan sefotaksim direnci seftazidim olarak %53 (p: 0.462) ve %4 olan imipenem direnci %0,7 (p: 0.056) olarak belirlenmiştir. Tartışma ve Sonuç: Sonuç olarak bölgesel verilerin sistematik olarak değerlendirilmesiyle oluşan bilgi birikiminin, uygun antibiyotik seçiminde ve gereksiz antibiyotik kullanımın önlenmesinde değer taşıyacağı düşünülmüştür.Öğe Evaluation of the ehrlich-ziehl-neelsen (EZN) and amplified mycobacterium tuberculosis direct test according to the bacted method in respiratory and nonrespiratory samples(2007) Gül, Kadri; Özekinci, Tuncer; Atmaca, Selahattin; Meşe, Sevim; Akpolat, NezahatAmaç: Tüberküloz özellikle gelişmekte olan ülkelerde önemli ve tehdit edici bir hastalık olarak varlığını sürdürmektedir. Hastalığın yayılımının önlenmesi bakımından Mycobacterium tuberculosis'm tespiti ve identifikasyonunun mümkün olan en kısa sürede yapılması gerekmektedir. Bu amaçla son yıllarda duyarlılık ve özgüllüğü yüksek, güvenilir, hızlı laboratuvar tanı yöntemleri kullanılmaya bağlanmıştır. Yöntemler: Bu çalışmada Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarf na gönderilen 107 respiratuar ve 198 nonrespiratuar olmak üzere toplam 305 örnek Ehrlich- Ziehl-Neelsen (EZN), BACTEC 460 TB (Becton and Dickinson Diagnostik İnsturment Sistem, Towson, MD), MTD (Amplified Mycobacterium tuberculosis Direct Test, Gen-Probe, ABD) yöntemleri ile incelenmiştir. Bulgular: EZN için respiratuar örneklerde duyarlılık %83.33, özgüllük %95.04, pozitif prediktif değer %50, negatif prediktif değer %98.96, nonrespiratuar örneklerde ise bu değerler sırasıyla %18.18, %98.39, %40, %95.37 MTD için respiratuar örneklerde duyarlılık %83.33, özgüllük %94.05, pozitif prediktif değer %45.45, negatif prediktif değer %98.95, nonrespiratuar örneklerde ise bu değerler sırasıyla %54.54, %88.23, %21.42, %97.05 olarak bulunmuştur. Sonuç: Ön tanı testi olan EZN ve nükleik asit amplifikasyon esasına dayanan MTD yöntemlerinin, altın standart olarak kabul edilen BACTEC TB 460 sistemiyle birlikte çalışılması ve değerlendirmelerin buna göre yapılması gerekmektedir. Ayrıca pahalı olması nedeni ile MTD, tarama testi olarak kullanılmamalı, daha çok smear pozitif örneklerde kullanılmaları tercih edilmelidir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »