Axel Olrik'in epik yasaları ışığında Segrek destanı
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Danimarkalı halkbilimci Axel Olrik‟in 1909 yılında yayınladığı “Halk Anlatılarının Epik Yasaları” adlı çalışması, halkbilimi araştırmaları açısından önemli bir yere sahiptir. Olrik‟in bu yasaları, bazı halkbilimciler tarafından eleştirilmesine rağmen daha sonra ortaya çıkacak kuramlara zemin oluşturmuştur. Axel Olrik, toplumsal hafızanın en önemli kültürel ürünleri olan sagelerde, verilerin korunduğunu ortaya koymak açısından tespitlerini birbiriyle bağlantılı on beş maddede toplayarak kuramsal bir çerçeve oluşturmuştur. Bu kuramsal çerçeve bağlamında halk anlatılarının hangi mekân ve düzlemde oluşursa oluşsun büyük oranda benzerlik gösterdiği görülmüştür. Halk anlatıları dünyanın neresinde ortaya çıkarsa çıksın diğer halkların anlatılarıyla ortak yönlere sahiptir. Kültürel kodlarla zenginleşen bu anlatılar, aslında organik bir bağla birbirlerine bağlanır. Anlatılardaki durağanlıkcoşkunluk durumu, entrik kurgular, yinelemeler, kalıplaştırmalar, büyük tablo sahneleri, zıtlık ve ikizlik durumları vb. birçok eylem, sagelerdeki akrabalık bağlarının birer yansımasıdır. Axel Olrik‟e göre, halk anlatılarının epik yasaları, süper organiktir. Bir başka ifadeyle kendine özgü bir olgu olan kültürün ayrılmaz, doğal bir parçasıdır ve buna göre bir halk aşığı veya destancı bir kez anlatmaya başladı mı hiç farkında olmasa da veya ister istemez etkisinde olduğu bu kanunları takip etmek durumundadır. Türk kültürünün temel yapı taşlarından biri olan Dede Korkut hikâyeleri, Oğuzların sosyal hayatlarını anlatan birbirinden bağımsız hikâyeler olmasına karşın onları bir bütünün parçaları olarak değerlendirmek mümkündür. Bir bütün hâlinde makro metin olarak adlandırılabilecek bu anlatılar üzerine yapılan araştırmalar, dil, tarih ve kültürümüzün karanlık noktalarının aydınlatılmasında önemli bir etkiye sahiptir. Yüzlerce araştırma yapılmasına rağmen halen güncelliğini ve tazeliğini koruyan bu metinler üzerine uygulanan kuramsal yaklaşımlar, Dede Korkut kitabının önemini bir kez daha kanıtlamaktadır. Dresden nüshasına göre Dede Korkut‟un onuncu hikâyesi olan Uşun Koca Oğlu Segrek Boyu, bir tuzak sonucu Tekür‟ün adamları tarafından bir kalede tutsak edilen Egrek‟in, kardeşi Segrek tarafından olağanüstü mücadeleler sonrasında kurtarılması hikâyesidir. Destanın olay basamakları genel hatlarıyla şu şekildedir: Uşun Koca‟nın büyük oğlu Egrek, Alınca Kalesi‟nde Kara Tekür‟ün eline bir tuzak sonucu esir düşer. Segrek, oyun oynayan iki öksüz çocuğun kavgasını ayırırken abisinin esir düştüğünden haberdar olur. Segrek, anne ve babasıyla konuşup Egrek‟in esaretinden emin olmak ister. Anne ve babası bir evlat daha kaybetmek istemediklerinden dolayı olayı yalanlarlar ve Kazan Bey‟in öğüdüyle Segrek‟i evlendirerek onu bu olaydan uzak tutmaya çalışırlar. Kazan Bey‟in öğüdü ile evlendirilen Segrek, karısıyla arasına kılıç koyarak kardeşini bulmadan gerdeğe giremeyeceğini söyler ve Egrek‟i bulmak için yola çıkar. Segrek, Kara Tekür‟ün adamlarıyla olağanüstü mücadelelerde bulunur. Yenilgiye uğrayan ve Segrekle baş edemeyen Kara Tekür‟ün adamları, bir entrika ile Egrek‟i Segrek‟in üzerine salarlar. Kopuz aracılığı ile söyleşen iki kardeş birbirlerini tanırlar ve birlikte mücadele ederek Tekür‟ün adamlarını yenerler ve babalarına müjde göndererek Oğuz iline mutlu bir şekilde dönerler. Birbirlerine sağdıç olarak evlenirler ve muratlarına ererler. Bu makalede Axel Olrik‟in halk anlatılarından yola çıkarak oluşturduğu epik kanunlar, Dede Korkut hikâyelerinden biri olan Uşun Koca Oğlu Segrek destanına uygulanacak ve bu anlatının yasalara uygunluğu değerlendirilecektir.
The work of the Danish folklorist Axel Olrik, published in 1909, entitled “The Epic Laws of Folk Narratives” occupies an important place in folklore research. Although these Olrik's laws were criticized by some folklorists, they have created the basis for the theories that will emerge later on. Axel Olrik built a theoretical framework by gathering his findings in fifteen related articles in order to reveal that the most important cultural products of social memory were preserved. In the context of this theoretical framework, it has been seen that the public narratives resemble each other in whatever space and level they are formed. No matter where the public's accounts arise in the world, they have common directions with respect to other peoples' accounts. These descriptions, enriched by cultural codes, are in fact connected to an organic link. The stability-enthusiasm in the stories, intriguing fictions, recurrences, stereotypes, big paintings, contrasts and twin situations as well as many actions are a reflection of the kinship ties in the future. According to Axel Olrik, the epic law of public discourse is super organic. In other words, it is an inseparable and natural part of the culture which is a distinctive phenomenon, and accordingly, once a folk-lover or narrator starts narration, he must follow these laws, whether he is not aware or necessarily influenced. Although Dede Korkut stories, one of the cornerstones of the Turkish culture, are independent stories about the social lives of the Oghuz, it is possible to consider them as parts of a whole. The researches on these narrations, which can be called macro text as a whole, have an important effect in illuminating the dark spots of our language, history and culture. Despite hundreds of researches, the theoretical approaches applied to these texts which are still keep up- to-date and maintain their freshness proves once again the importance of The Book of Dede Korkut. According to the Dresden manuscript, the tenth story of Dede Korkut is the story of the survivor Uşun Koca Oglu Segrek Boyu, the survival Egrek through extraordinary struggles by his brother Segrek, who was captured in a trap by the men of Tekur. The events of the epic are generally as follows: The eldest son of Uşun Koca, Egrek, is captured as a trap victim in the fortress of Alinca by Tekur as a result of a trap. Segrek becomes aware of the fact that his brother has fallen captive while separating the fight of two orphaned children who play. Segrek makes sure of Egrek's captivity, talking to his parents. Their mother and father lie about the fact that they do not want to lose another son, and they try to keep him away from with the advice of Mr. Kazan by marrying Segrek. Segrek, who is married with the advice of Mr. Kazan, puts a sword between his wife and tells her that he cannot enter the bridal chamber without finding his brother and he sets out to find Egrek. Segrek is in extraordinary struggles with the men of Kara Tekur. The men of Kara Tekür, who have been defeated and cannot cope with Segrek, sic Egrek on Segrek through an intrigue. The two sisters who meet each other through Kopuz recognize each other and fight together and defeat Tekür's men and they return happily to Oghuz, sending glad tidings to their father and they marry each other as righteous man and eventually they attain their desires. In this paper, the epic laws that Axel Olrik made out of the public's tales will be applied to the epic of Uşun Koca Oglu Segrek, one of the stories of Dede Korkut, and the appropriateness of this narrative will be evaluated.