İhtilafın kökenleri: Sudurcu-Hudûscu Âlem anlayışlarındaki tartışmalar

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2022

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Türkiye Ekonomik ve Kültürel Dayanışma Vakfı

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Çalışmamız sudur ve hudûs gibi iki farklı sistemin âlem anlayışı tartışmalarına dair ayrışma ve ça- tışma noktalarının özünde yatan temel sebepler üzerinedir. Konunun özünü teşkil eden hususlar, her iki sistemin “Vâcib’e ihtiyaç, hudûs mu yoksa imkân mıdır” sorusuna karşılık olarak öne sürdükleri argü- manlarda saklıdır. Fârâbî ve İbn Sînâ gibi Meşşâî geleneğe mensup İslam filozofları, varlık hiyerarşisini imkân üzerinden açıklarken; mütekellimler konuya hudûsu esas alarak yaklaşırlar. Âlem anlayışına dair bu yaklaşım farklılıklarının temelinde, tartışmayı yürüten her iki geleneğin farklı sistem ve ilkelerden hareketle konuyu ele almaları yatmaktadır. Tanrı-âlem ilişkisini filozoflar tümel yaklaşımdan hareketle imkân üzerinden ele alır ve genel olarak kullanılan ifadesiyle sudurcu bir anlayışla açıklarken; kelamcı- ların nominalist bir yaklaşımla hudûsa dayalı bir teoriyi benimsedikleri görülür. Her iki sistemin de yak- laşımlarındaki farklılık, ilk olarak varlık kavramının kullanımdan başlamaktadır. Kavramın içeriğine vacib-mümkün de girdiği için bu kullanımda sadece lafız ortaklığı olduğunu savunanlar olduğu gibi ma- na ortaklığını savunanlar da vardır. Mana ortaklığında tevatu ile teşkike dayalı iki çeşit görüş vardır. Müteahhirun kelamcılarının önemli kısmı tevatuyu; suduru benimseyen filozoflar da teşkikli kullanımı benimserler. Dereceli varlık anlayışı olan sudurcu yaklaşım, teşkikli kullanımı esas alarak varlık hiyerar- şisini illet-malul ayrışması üzerine kurar. Varlıktaki bu nedensellik, vacib-mümkün veya diğer bir ifa- deyle Tanrı-âlem ilişkisinin keyfiyetini gündeme getirmektedir. Tartışma, ikinci olarak Tanrı-âlem ara- sındaki öncelik-sonralık ilişkisine dair konuların izahıyla devam etmektedir. Filozoflar önceliği zatî ola- rak benimserken kelam geleneği önceliğin zamanla olacağını ifade ederler. Onlara göre Allah’ın en özel sıfatı kadimdir; kadimlik vasfında ortaklık diğer özellik ve sıfatlarında da ortaklığı gerektirir. Kadim olan sadece Allah’tır; diğer bütün var olanlar hadistir, hadislik vasfı da sonradan olma özelliği ile anlaşılmak- tadır. Dolayısıyla Tanrı ile âlem arasında öncelik-sonralık ancak zaman ile ortaya çıkar. Kelamcıların tevatu ile kullanımı benimseyip teşkikli kullanıma karşı olmalarının sebebi ise benimsemiş oldukları kadim anlayışından kaynaklanmaktadır.

Our study is on the main reasons underlying the divergence and conflict points of the de- bates on the understanding of the universe of two different systems such as emanation and hudûs. The issues that constitute the essence of the subject are hidden in the arguments put forward by both systems in response to the question "Is there a need for obligatory, hudûs or possibility?" While Islamic philoso- phers belonging to Peripatetic tradition such as Fârâbî and İbn Sînâ explain the hierarchy of existence through possibility; Theologians approach the subject on the basis of the hudûs. While philosophers deal with the God-universe relationship through the possibility of a universal approach and explain it with a generally used emanation; It is seen that theologians adopt a theory based on borders with a nominalist approach. The difference in the approaches of both systems first starts with the use of the concept of being. Since obligatory-possible is included in the content of the concept, there are those who argue that there is only a commonality of words in this usage, as well as those who defend the commonality of meaning. There are two types of views based on tawatu and teskik in meaning partnership. An im- portant part of the mutaahhirun theologians adopt tawatu; Philosophers who adopt emanation also adopt exponential usage. Secondly, the discussion continues with the explanation of the issues related to the priority-recency relationship between God and the universe. While the philosophers adopt the pri- ority personally, the tradition of kalam states that the priority will be in time. The reason why theologi- ans adopt the use of tawatu and oppose the use with teskik stems from the ancient understanding they have adopted.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Tanrı-Âlem ilişkisi, Sudur, Hudûs, Filozoflar, Kelamcılar, God-Universe relationship, Emanation, Philosophers, Theologians

Kaynak

İslami Araştırmalar

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

33

Sayı

3

Künye

Derin, N. (2022). İhtilafın kökenleri: Sudurcu-Hudûscu Âlem anlayışlarındaki tartışmalar. İslami Araştırmalar, 33(3), 808-818.