Fen Bilimleri Enstitüsü Makaleler
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Effects of various soil tillage and herbicide applications on yield and weeds in chickpea production(Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2024) Bayram, Leyla; Gürsoy, Songül; Özaslan, CumaliThe effects of various tillage methods and herbicide applications on crop yield and broadleaf weeds in chickpea production were investigated. For this reason, a 3-year (2020-21, 2021-22, and 2022-23 chickpea growing season) field experiment was conducted in Diyarbakır region, Türkiye. The experiments were laid out in split-plot design with three replications, in which tillage methods [moldboard plow+cultivator (MP+C), disc harrow+cultivator (DH+C) and cultivator (C)] were main plots, and herbicide applications [pre-emergence (Pre), post-emergence (Post), pre-emergence+post-emergence (Pre+Post), Weed-free check, weedy check] were sub-plots. The higher grain yield was observed under MP+C than DH+C and C treatments although the difference among tillage treatments was not significant in the 2020-21 and 2022-23 production seasons. Among the herbicide applications, the highest grain yield was found at the pre-emergence herbicide treatment following the weed-free check plots. When the treatments were evaluated in terms of their effects on weed observations, it was observed that tillage with moldboard plow and pre-emergence herbicide application were more effective in controlling weeds.Öğe Silajlık mısırda bazı kalite özelliklerinin farklı ekim zamanlarına göre değişimi(Bingöl Üniversitesi, 2021) Çaçan, Erdal; İpekşen, SibelThis study was performed to determine variation of some quality characteristics in silage corn according to different sowing times in Bingöl ecological conditions in 2016 cultivation seasons. In this study, two silage corn varieties (30B74 and Burak) were used and the experiment was established according to divided parcels in randomized blocks design with 3 replications. In the study; CP (crude protein), ADF (acid detergent fiber), NDF (neutral detergent fiber), DDM (digestible dry matter), DMI (dry matter intake), RFV (relative feed value), Ca (calcium), Mg (magnesium), P (phosphorus) and K (potassium) were investigated. In the study, it was found that sowing times had a significant effect on the rate of CP, ADF and DDM among the investigated properties (P?0.05). It was determined that the highest CP ratio was obtained from the third, fourth and fifth sowing times, the lowest ADF and the highest DDM ratios were obtained from the second, third and fifth sowing times. As a result, it is seen that the third sowing time is the co-sowing time that gives the most ideal value for crude protein, ADF and DDM ratios. Therefore, it is concluded that the third sowing time, the first half of May, is the ideal sowing time for Bingöl conditions in terms of current characteristics.Öğe Dara Antik Kenti (Anastasiopolis) nekropol alanının malzeme sorunlarının yersel lazer tarama yönteminden elde edilen ortofotolar yardımıyla belgelenmesi(Mersin University, 2022) Karataş, Lale; Menteşe, Devrim HasanTaş ocağı ve nekropol alanının birlikteliğinden oluşan, benzeri örneklerine az rastlanan Dara nekropol alanı, kültürel peyzaj değerleri açısından önemli bir alandır. Kültürel katmanlığın ve gömü rituellinin mekânsal ve işlevsel çeşitliliğinin izlendiği alanda, Büyük Galerili Mezar yapısı mekânsal özellikleri ve mitiyle diğer yapılardan farklılaşmaktadır. Bazı araştırmacılar tarafından “dirilişin mekânı” olarak tanımlanan yapı içinde bulunduğu bağlamın tekil mekanlarından biri olmaktadır. Ancak bu değerli yapı çeşitli etkiler sonucu zamanla malzeme bozulmalarına uğramıştır. Bu bağlamda çalışmanın amacı Mardin Antik Dara Kenti (Anastasiopolis) Nekropol alanında bulunan Büyük Galerili Mezar yapısının taş malzeme sorunlarının belgelenmesidir. Çalışmada yöntem olarak lazer tarama yöntemi kullanılmış ve ortofoto görüntüler elde edilmiştir. Yapıya dair taş malzeme sorunları saha gözlemleri sonucu elde edilmiş ve ortofotolardan elde edilen analitik çizimler üzerinde malzeme sorunlarına dair mevcut durum haritalanmıştır. Çalışmada yapıda en fazla görülen malzeme bozulmalarının, hava kirleticilerinin içinde bulunan çeşitli maddeler ve çevresel kaynaklı tuzlar sebebiyle oluştuğu sonucuna varılmıştır. Elde edilen bu sonuç, farklı ülkelerde özellikle taş mimarinin en yoğun olduğu Mısır gibi ülkelerde tespit edilen taş yapı malzemelerinin bozulmasının temel sorunlarının hava kirleticilerinden ve çevresel etkilerden kaynaklı gelen tuzların etkimesi sonucu taş yüzeyinde ayrışmalar ve yüzey kirliliği oluşturduğu bulgusuna Türkiye bağlamında da destek vermektedir.Öğe The effect of the Covid-19 pandemic period on IPCC works(Veli SÜME, 2023) Atabey, Sertaç; Toprak, Z. FuatWith the emergence of the Covid-19 pandemic in December 2019 and the fact that face-to-face meetings began to be held electronically all over the world, the IPCC had to hold its own meetings in a virtual environment. However, the participation in these meetings held online from many different parts of the world and in a very large scale brought along some difficulties. Within the scope of this study, it was investigated how the activities of the IPCC were affected by the pandemic process, what problems occurred due to the virtual environment of the activities, and how successful the IPCC was in solving these problems. It is among the aims of the study to guide large organizations that need to be held in virtual environments in special situations such as pandemics in the future, to provide insight into these studies and to shed light on what problems may arise. As a result of the study, it was concluded that the IPCC faced serious difficulties due to the size of the climate change organizations held in virtual environments and the participation from different locations, but these problems were overcome as a result of intensive and detailed studies, and as a result, it held productive meetings. However, it can be said that there are time differences, possible technological infrastructure deficiencies and similar difficulties, that the agenda items are not discussed sufficiently and thus the efficiency of the meetings decreases. Various suggestions have been made to ensure that both the IPCC and similar international large meetings can be carried out with maximum efficiency.Öğe Artuklu (Mardin)’da kentsel büyümenin açık ve yeşil alanlara etkisi(Turkish Science and Research Foundation (TÜBAV), 2021) Hasan, Gouran; Koç, CananKentlerdeki hızlı ve aşırı nüfus artışıyla birlikte yapılaşma giderek artmakta ve özellikle kent merkezlerinde açık-yeşil alanları giderek azalmaktadır. Ekolojik, sosyal ve ekonomik açıdan kentlere ve kentlilere katkısı bulunan açık ve yeşil alanların azalması çeşitli sorunlara neden olmaktadır. Yasa ve yönetmeliklerle standartlar belirlenmiş olmasına rağmen kent içindeki açık ve yeşil alan büyüklükleri küçülmekte ya da farklı işlevsel alanlara dönüştürülmektedir. Bu bağlamda çalışmada, Mardin eski kentinin kuzeybatısında gelişen yeni kent dokusunu oluşturan üç mahalle incelenerek, kentsel büyümenin zaman içinde açık ve yeşil alanlarda oluşturduğu değişimin ortaya konması amaçlanmaktadır Mardin, 1990’dan sonra kent topoğrafyasının daha eğimsiz olduğu Diyarbakır (kuzey-batı) yönünde gelişme göstermiş ve yeni kent oluşmaya başlamıştır. Yeni kentte ilk yıllarda kat adedi 4-6 iken, 2006 sonarsında yoğunluk arttırılarak 10-25 katlı binalar inşa edilmiş ve kişi başına düşen yeşil alan miktarı giderek azalmıştır. Yaşam kalitesinin artırılması ve sürdürülebilir kentler için kent bütününün düşünülerek dengeli açık yeşil alan dağılımının yapıldığı planlama çalışmalarına önem verilmesi gerekmektedir.Öğe Kyoto Protokolü ve Türkiye’nin uyum sürecinin değerlendirilmesi(Veli SÜME, 2024) Öztürk, Şaile Tuba; Toprak, Z. FuatTüm dünyada giderek etkisi artan iklim değişikliği küresel olarak önlem alınması gereken bir kriz haline geldi. Sanayi Devrimi sonrasında dramatik hale gelen insan kaynaklı sera gazı emisyonlarındaki artış iklimi olumsuz etkilemektedir. Önlem alınmazsa tüm canlıların yaşamında, geri dönüşümü yüzyıllar alacak veya hiç olmayacak şekilde tahribatlara sebep olacaktır. Bu durum devletleri ulusal ve uluslararası düzeyde mücadele etmeye teşvik etmiş ve iklim değişikliği ile mücadele için Birleşmiş Milletler öncülüğünde somut adımlar atılmıştır. Öncelikle Kyoto Protokolü’nün ön anlaşması niteliğinde olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi imzalanmış, ardından Kyoto Protokolü ve Paris Sözleşmesi ile küresel çözüm arayışına devam edilmiştir. Bu çalışmada Kyoto Protokolü’nün onaylanmasının protokole taraf olan ülkelerden Türkiye üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bu bağlamda öncelikle protokolün Birinci Taahhüt Dönemi (2008-2012) ve İkinci Taahüt Dönemi (2013-2020) için Türkiye’nin sera gazı emisyonu endeksleri hesaplanmış ve gerçekleşen emisyonlar 1990 yılı (baz yıl) emisyon değerleriyle karşılaştırılmıştır. Çalışmada ayrıca Türkiye’nin 1990-2020 yıllarına ait gerçekleşen sera gazı emisyonu parametreleri esas alınarak, 2021-2050 yılları arası için Türkiye’nin emisyon trendi (gidişi) belirlenmiştir. Modelleme için Lineer Regresyon, ARIMA ve Yapay Sinir Ağları (YSA) yöntemleri kullanılmıştır. Böylece hem bu yöntemlerin gidiş analizindeki kaabiliyetleri belirlenmiş hem de Türkiye için ileriye yönelik tahminler yapılmıştır. Diğer taraftan emisyon azaltımında Türkiye’nin mevcut durumunun olası nedenleri ortaya konmuş ve emisyon azaltımındaki başarımızı artırmak için çeşitli önerilerde bulunulmuştur.Öğe Alternatif bir su kaynağı olarak yağmur suyu hasadı(Veli SÜME, 2022) Börü, Songül; Toprak, Z. FuatCanlıların yaşamsal faaliyetlerini devam ettirmedeki en önemli unsurun su olduğu bilinen bir gerçektir. Dünyada artan nüfus, teknolojideki gelişmeler, sanayileşme, iklim değişikliği gibi faktörler suya olan talebi her geçen gün daha da arttırmaktadır. Yeryüzünde var olan su kaynaklarının çok az kısmı tatlı ve kolay kullanılabilir türdendir. Doğada bir döngü halinde olan suyun sabit kaldığı gerçeğinden hareketle su talebindeki artış insanoğlunu alternatif kaynak arayışına yöneltmiştir. Dünyada birden çok alternatif su kaynağı mevcuttur (gri su, tuzdan arındırılmış su, biriktirme sistemleri, yağmur suyu hasadı vb.). Kurulumu ve uygulaması hem basit hem de daha ekonomik olarak görülen yağmur suyu hasadı havza alanına düşen yağışın toplanarak kullanım amacına göre bir depo veya tankta biriktirilmesidir. Depolanan yağmur suyunun farklı alanlarda kullanılması (tuvalet sifonu, çamaşır yıkama, sulama vb.) asli tatlı su kaynaklarının tüketimini azaltarak su kaynaklarının yönetimine ve korunmasına katkı sağladığı açıktır. Bu çalışmada yağmur suyu hasadı tüm yönleri ile güncel literatür ışığında tartışılmıştır.Öğe Biyofilik tasarımın akademik değerlendirmesi(Kahramanmaras Sutcu Imam University, 2023) Özğan, Ali Osman; Aluçlu, İclalBiyofilik tasarım, insanların sağlıklı ve huzurlu yaşamı için doğal çevreyi, bitki ve yeşil alanların kullanımını, organik formların ve doğal malzemelerin tercihini önermektedir. Biyofilik tasarım hakkında yapılan akademik çalışmalara ülkelerin katkısı ve ülkeler arası işbirliği nedir soruları ile bu konu hakkında ülkelerin araştırma ve işbirliği potansiyelleri belirlenmesi amaçlanmaktadır. Biyofilik tasarımla ilgili yapılan akademik yayınların yıllara göre dağılımı, makale ortalama yaşı ve yıllık büyüme oranı nedir sorusu ile konunun güncelliği araştırılacaktır. Bu sorulara cevap bulmak için biyofilik tasarım konusunda yapılan makaleler bibliyometrik analiz yöntemi kullanılarak incelenmektedir. Bibliyometrik analiz için akademik çalışmalarda yaygın olarak kullanılan Web of Science veri tabanı seçilmiştir. Bibliyometrik analiz yöntemi ile biyofilik tasarımı içeren akademik araştırmaların coğrafi dağılımı, bu alanda öne çıkan ülkeleri, dünya genelindeki ilgi düzeyini ve yayılma eğilimi analiz edilmektedir. Biyofilik tasarım konusunda Web of Science’de taranan 2006-2023 yılları arasında 184 dergide yayınlanan 346 makale değerlendirilmiştir. Yapılan analiz sonucunda biyofilik tasarımla ilgili akademik yayın sayısında yıllık büyüme oranının % 24.41olduğu görülmektedir. Biyofilik tasarım konusunda makale ortalama yaşı 3.57 olarak bulunmuştur. Biyofilik tasarım konusu, akademik çevrelerde ve araştırmacılar arasında yıllara göre artan bir ilgi göstermektedir; bu durum, konunun günümüzdeki önemini vurgulamaktadır. Biyofilik tasarım konusunda yayınlanan akademik çalışma sayısına göre büyükten küçüğe Amerika, Avustralya, İngiltere, Kanada, Çin, İtalya, Kore, Portekiz, Mısır, Polonya, Türkiye, İsveç, İspanya, Belçika, Almanya, İran, Japonya, Litvanya, Hindistan ve diğer ülkeler şeklinde sıralanmaktadır. Biyofilik tasarım konusunda 42 ülke içerisinde yayınlanan araştırmalar değerlendirildiğinde Türkiye 8 makale ile 11. sırada yer almaktadır. Ayrıca, araştırmacılar arası işbirliği ile gerçekleştirilen çalışmaların oluşturduğu işbirliği ağı üretilmektedir.Öğe Doğayla uyumlu mekânlar: Biyofilik tasarımın bibliyometrik değerlendirmesi(İdeal Kent Yayınları, 2023) Özğan, Ali Osman; Aluçlu, İclalDoğanın derinlemesine anlaşılması ve insanın doğayla iç içe geçmiş köklü ilişkisi, biyofilik tasarımın temelini oluşturur. Bu benzersiz yaklaşım mimarlık, peyzaj mimarlığı, şehir ve bölge planlaması gibi çok çeşitli disiplinlerde, insan yaşam alanlarını doğal dünya ile uyumlu, dengeli ve sağlıklı dönüştürmeyi amaçlar. Bu çalışmada, biyofilik tasarımın kapsamlı uygulama alanları vurgulanarak, akademik araştırmaların hangi konuları ele aldığı, ne sıklıkla incelendiği, araştırma eğilimleri ve öncelikleri nelerdir gibi sorulara bibliyometrik analiz yöntemiyle cevap aranmaktadır. Biyofilik tasarımı içeren akademik araştırmaların konuları, anahtar kelimeleri, kullanım sıklığı, ilgi düzeyi ve birbiriyle olan ilişkileri analiz edilmektedir. Web of Science veri tabanında 2006-2023 yılları arasında 184 farklı dergide yayımlanan 346 makale incelenerek, biyofilik tasarımın akademik araştırma eğilimleri incelenmektedir. Bu bağlamda, 699 adet anahtar kelime belirlenmiş ve en fazla kullanılan ilk 42 anahtar kelime öne çıkarılmıştır. Bu geniş anahtar kelime yelpazesi, konunun zenginliğini ve literatürdeki derinliğini yansıtmaktadır. Özellikle sağlık, avantajlar, maruz kalma, stres, kurtarma, çevre, tasarım, etki, şehir gibi anahtar kelimeler yoğun ilgi görerek öne çıkmaktadır. Bu araştırmada, anahtar kelimelerin işbirliği ağları ve tematik haritaları analiz edilmekte, biyofilik tasarımın akademik dünyadaki etkisi derinlemesine ortaya konulmaktadır. Doğayla iç içe geçen bu kapsamlı yaklaşıma akademik sahada büyüyen ilgi ve önem net bir şekilde görülmektedir. Biyofilik tasarımın yaşam alanlarını dönüştürme potansiyeli ve doğayla kurulan köklü bağı vurgulanmaktadır.Öğe Sıcak ve kurak stresli sezonda arpa (Hordeum vulgare L.) genotiplerinin performansları: I verim ve kalite değişimleri(2023) Doğan, Vesile; Yıldırım, MehmetBu çalışmada, farklı kökenli arpa (Hordeum vulgare L.) genotiplerinin sıcak ve kurak stresli yetiştirme sezonundaki performanslarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma, 2020-2021 yetiştirme sezonunda Diyarbakır koşullarında yürütülmüştür. Toplamda 16 farklı arpa genotipi kullanılmıştır. Genotipler, morfolojik, fenolojik, agronomik ve kalite özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Bulgular, incelenen özellikler yönünden genotipler arasında önemli farklılıkların olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle, yerel çeşitlerin ticari çeşitlere göre daha yüksek verim ve kalite özelliklerine sahip olduğu tespit edilmiştir. Verim ve biyolojik verim, bitki boyu ve bin dane ağırlığı ile olumlu korelasyona sahiptir. Bu durum, bu iki özelliğin adaptasyon yeteneği yüksek olan arpa genotiplerinin belirlenmesinde kullanılabileceğini göstermektedir. Yüksek sıcaklık ve kuraklık tane verimini biyolojik verime göre daha fazla etkilemiş ve düşük hasat indeksi değerleri elde edilmiştir. Sonuçlar, yerel arpa çeşitlerinin modern çeşitlere göre avantajlı olduğunu ve ıslah çalışmalarında kullanımının faydalı olabileceğini ortaya koymuştur. Islah programlarında genel tane verimini artırmak için yüksek sıcaklıklara ve kuraklık koşullarına karşı daha toleranslı arpa genotipleri geliştirmeye odaklanılması gerekmektedir. Araştırma ayrıca, arpa üretiminde verimliliği ve sürdürülebilirliği en üst düzeye çıkarmak için tarımsal uygulamalarda yerel çeşitlerin kullanılmasının önemini ortaya koymaktadır.Öğe Existence and blow up of solutions of a viscoelastic m(x)-biharmonic equation with logarithmic source term(University of Miskolc, 2024) Butakın, Gülistan; Pişkin, ErhanIn this paper, we are concerned with a logarithmic nonlinear viscoelastic m(x)-biharmonic equation. Firstly, we proved the local existence of solutions by using the Faedo-Galerkin method. Later, we proved the blow up of solutions by using the concavity method.Öğe Sustainable use of waste hazelnut shell ash in road construction to stabilize expansive subgrade(Elsevier Ltd., 2024) Tanyıldızı, Muhammed; Nasıroğlu, Sema; Zeybek, Abdulhakim; Gökalp, İslamExpansive (shrinkage-swelling) soils tend to suffer significant volume changes with fluctuations in moisture content. The volume instability of expansive soils causes considerable damage to the road pavements, resulting in significant economic losses. This study examines the usage of waste hazelnut shell ash (WHSA) as an alternative sustainable stabilizer to improve the geotechnical properties of expansive road subgrade soils. For this purpose, WHSA was added to expansive soil specimens prepared at ratios of 2%, 4%, 6%, 8%, and 10% by dry weight of the soil. Consistency limit, swell-shrink, compaction, unconfined compression strength (UCS), California Bearing Ratio (CBR), direct shear, fall cone, consolidation, and wetting-drying experiments were conducted to investigate the influence of WHSA on the physical, mechanical, and durability characteristics of expansive soil. The experimental results indicated that the addition of WHSA caused a reduction in the UCS and the undrained shear strength of the soil. On the other hand, the UCS of specimens containing WHSA appeared to steadily increase after they were cured for various periods ranging from 7 to 90 days. A significant reduction was observed in the plasticity and swell-shrink potential when WHSA increased from 0% to 10%. The CBR of the soil increased from 2.47% to 16.71% by adding 10% WHSA, indicating that the thickness of the subbase layer can be reduced by approximately 55%. The cohesion of the soil appeared to decrease, whereas the international friction angle increased. A considerable improvement was achieved in the wetting-drying performance of the soil by increasing the WHSA content. Moreover, the consolidation-induced settlement was reduced up to a certain WHSA ratio. These results show that the WHSA can be a reliable, environmentally friendly, and cost-effective alternative material for the stabilization of expansive road subgrade soils.Öğe Robust PI-PD controller design: Industrial simulation case studies and a real-time application(Multidisciplinary Digital Publishing Institute (MDPI), 2024) Alyoussef, Fadi; Kaya, İbrahim; Akrad, AhmadPI-PD controllers have superior performance compared to traditional PID controllers, especially for controlling unstable and integrating industrial processes with time delays. However, computing the four tuning parameters of this type of controller is not an easy task. Recently, there has been significant interest in determining the tuning rules for PI-PD controllers that utilize the stability region. Currently, most tuning rules for the PI-PD controller are presented graphically, which can be time-consuming and act as a barrier to their industrial application. There is a lack of analytical tuning guidelines in the literature to address this shortfall. However, the existing analytical tuning guidelines do not consider a rigorous design approach. This work proposes new robust analytical tuning criteria based on predefined gain and phase margin bounds, as well as the centroid of the stability region. The proposed method has been tested using various simulation studies related to a DC–DC buck converter, a DC motor, and a heat exchanger. The results indicate that the proposed tuning rules exhibit strong performance against parameter uncertainty with minimal overshoots. Furthermore, the suggested technique for simultaneous control of yaw and pitch angles has been tested in a real-time application using the twin rotor multi-input multi-output system (TRMS). Real-time results indicate that, compared to other methods under investigation, the suggested approach provides nearly minimal overshoots.Öğe Histopathological, antioxidant, and enzyme activity of boronic incorporated catechin compound: Screening of bioactivity with molecular docking studies(Pleiades Publishing, 2024) Paşa, Salih; Atlan, Metin; Temel, Hamdi; Türkmenoğlu, Burçin; Ertaş, Abdulselam; Okan, Aslı; Yılmaz, Seher; Ateş, ŞükrüAbstract: Objective: Boron structures play a crucial role in biological treatments due to their unique chemical properties. They are used in pharmaceuticals for their potential as enzyme inhibitors and as anti-inflammatory agents. Boron-containing compounds are also explored in drug delivery systems, leveraging their ability to cross cell membranes effectively. Additionally, boron-based materials are studied for their applications in biomaterials, such as wound healing and tissue engineering, highlighting their diverse applications in biological treatments. Methods: The study aims to elucidate the biological properties of catechin, a natural phenolic compound, by modifying it with phenylboronic acid. The Catechin-based boronic compound (CBC) was synthesized. The antioxidant and enzyme activity were studied. Histopathological experiments to vital organs and molecular docking studies were also conducted. Results and Discussion: The (CBC) showed meaningful antioxidant and enzyme activity when compared to standards. The effect of the (CBC) on tissues was demonstrated by in vivo experiments. Histopathological evaluation of vital organs in male Sprague Dawley rats was demonstrated by Hematoxylin–Eosin staining. The study has supported the antioxidant property of (CBC), also has a natural origin based on its structure. Besides, the antiurease and antityrosinase activities of catechin were tested for the first time. Furthermore, in silico approaches also supported the acceptable biological activity results that were experimentally examined. The interactions of AChE, BChE, urease, and tyrosinase enzymes with the (CBC) were investigated theoretically via molecular docking, and the binding parameter values were also shared. The (CBC) demonstrated radical scavenging activity. The in vivo experiments on rats were carried out and the (CBC) showed no negative effects on the vital organs. It was seen that the experimental results were in good agreement with the theoretical calculations. Conclusions: The analysis of the crystal structures of AChE, BChE, urease, and tyrosinase enzymes in relation to the compound (CBC) yielded striking results, highlighting the compound’s promising potential as a therapeutic agent.Öğe Adsorptive performance of new Mn-Fe@activated carbon magnetic nanohybrid material synthesized from black cumin (Nigella sativa) industrial processing wastes for lead removal(Springer Science and Business Media Deutschland GmbH, 2024) Teymur, Yekbun Avşar; Güzel, Fuat; Koyuncu, FilizIn this study, the adsorptive property of a novel manganese ferrite-activated carbon magnetic nanohybrid (Mn-Fe@BAC) material synthesized by coating with manganese ferrite (MnFe2O4) nanoparticles of activated carbon (BAC) produced under optimized carbonization conditions with potassium carbonate activation method from industrially processed black cumin (Nigella sativa) waste was used as an adsorbent in remediation of artificially contaminated water with lead (II) ions (Pb2+). Experiments were performed to examine the systematic effects of process parameters such as synthesized material amount, initial Pb2+ ion concentration, interaction time, and system temperature on the investigated adsorption system at the pH (5.06) of Pb2+ in an aqueous solution. Experimental kinetic and equilibrium isotherm data were analyzed in commonly used models and were well-fitted by pseudo-second-order and Langmuir models, respectively. The kinetic sorption mechanism was found to occur in multiple steps. The maximum Pb2+ adsorbing ability of the Mn-Fe@BAC was 294 mg/g at 20 °C. Thermodynamic analysis showed that the process was spontaneous and exothermic. In addition, it showed reuse stability up to four adsorption–desorption cycles for Pb2+ ions. In conclusion, this study highlights that it is an ultra-effective adsorbent that can be easily separated magnetically in the remediation of water contaminated with Pb2+ ions.Öğe Osmanlı dönemi han ve kervansaray yapılarında avlu üzerine bir inceleme Güneydoğu Anadolu Bölgesi örneği(2023) Ateş, Dilan Kakdaş; Oğuz, Gülin PayaslıAvlu; konut mimarisinden başlayarak anıtsal yapı mimarisine kadar kendini gösteren bir terimdir. Ortak toplanma ihtiyacı, sosyal mekân gereksinimi, güvenlikli açık alan kavramları avlu oluşumunun temelini oluşturmaktadır. Milattan önceki dönemlerin kent planlarında kendini gösteren avlu kavramı tüm dönemlerde olduğu gibi Osmanlı devleti döneminde de önemini korumuştur. Anadolu’da hüküm süren Osmanlı devleti inşa ettiği yapılarda avlu kavramını plan düzeninde kullanarak ön plana çıkarmıştır. Selçuklu Devletinden sonra kervansaray geleneğini devam ettiren Osmanlı devleti Güneydoğu Anadolu bölgesinde de avlunun ön planda olduğu eserler bırakmıştır. Çalışma kapsamında; Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Osmanlı dönemi han ve kervansaray yapılarının avlu tipi incelenmiştir. Güneydoğu Anadolu bölgesinde yapılan alan çalışmasında tüm han ve kervansaray yapıları yerinde tespit edilmiştir. Tespit edilen yapılardan planlarına ulaşılamayanların rölövesi alınarak plan çizimi dijital ortamda gerçekleştirilmiştir. Tespit edilen yapılar dönemlerine göre ayrılmıştır. Dönem analizi yapılan yapıların Osmanlı döneminde yoğunlaştığı tespit edilmiştir. Güneydoğu Anadolu bölgesi için literatürde bu kapsamda bir çalışma yapılmadığı görülmüştür. Tespit edilen yapılardan Osmanlı dönemine ait olan yapıların avlu-plan ilişkisi incelenmiştir. Avlu tipine göre yapılar; avlusuz, tek avlulu ve çok avlulu olarak sınıflandırılmıştır. Avlusuz yapılar da Sahınlı/Sahınlı-bitişik olarak ayrılmıştır. Osmanlı dönemine göre avlu biçiminde görülen farklılıklar ele alınmıştır. Çalışmanın amacı; güneydoğu Anadolu bölgesinde gelişen han ve kervansaray mimarisinin avlu tipini dönemine göre ortaya koymaktır. Bu sayede Selçukludan Osmanlıya uzanan kervansaray/han mimarisinin bölgede nasıl şekillendiği tespit edilmek istenmiştir. Sonuç olarak; Osmanlı devleti döneminde şehirleşme artmıştır. Şehirleşme hareketi ile parsel boyutları değişmiştir. Bu değişim Midyat Hayvan Han örneğinde görülmüştür. Kapalı plan tipi örnekleri Diyarbakır ve Şanlıurfa’da yoğunlaştığı için bu bölgelerden örnek yapılar seçilerek plan ölçeğinde inceleme yapılmıştır. Yine çok avlulu örneklere bakıldığında ise güneydoğu Anadolu bölgesinde sadece iki yapıda çok avlulu tip tespit edilmiştir. Gaziantep Anadolu Han ve Diyarbakır Çifte han örneklerinde iki avlulu sistem bulunmaktadır. Günümüzde Çifte han örneğinin ikinci avlusu yıkımdan dolayı detaylı olarak incelenememiştir.Öğe Microwave-assisted synthesis, characterization, and oxytetracycline antibiotic sorption performance of a novel magnetic nanohybrid material: MnFe2O4@black cumin solid waste-derived activated carbon(Elsevier Ltd, 2024) Teymur, Yekbun Avşar; Güzel, FuatUsing waste resources to synthesize functional materials without polluting the environment is important for sustainable life and development. In the present study, a novel magnetically separable activated carbon nanohybrid (MnFe2O4@BAC) was produced by using the microwave-assisted chemical co-precipitation method of industrially processed black cumin solid waste-derived activated carbon (BAC) and manganese ferrite nanoparticles (MnFe2O4). It was characterized by VSM, XRD, Raman, BET, SEM-EDX, FTIR, Boehm titration, and pHPZC analysis techniques. Spinel MnFe2O4 nanoparticles significantly affected the pore properties of BAC. MnFe2O4@BAC exhibited a saturation magnetization property of 14.6 emu/g. Also, the optimal sorption conditions of oxytetracycline (OTC), which was chosen as a model to test the antibiotic sorption ability from water, were decided according to the optimum influences of operational variables. The kinetic and isotherm results best described the pseudo-second-order and Langmuir models, respectively. The maximum OTC sorption ability of MnFe2O4@BAC was determined as 591.7 mg/g under specified optimal sorption conditions. Thermodynamic parameters were calculated to show that the sorption is spontaneous volitional and endothermic. The spent MnFe2O4@BAC was accumulated after sorption using an external magnetic field for subsequent reuse and showed excellent reusability stability. © 2024 Elsevier LtdÖğe Existence, decay, and blow-up of solutions for a weighted m -biharmonic equation with nonlinear damping and source terms(Hindawi Ltd, 2024) Fidan, Ayşe; Pişkin, Erhan; Çelik, ErcanIn this paper, we consider the weighted m-biharmonic equation with nonlinear damping and source terms. We proved the global existence of solutions. Later, the decay of the energy is established by using Nakao's inequality. Finally, we proved the blow-up of solutions in finite time.Öğe Low formaldehyde-emission particleboards with the addition of Scots pine wood waste derived activated carbon(Taylor & Francis Ltd, 2024) Ergün, Mehmet Emin; İstek, Abdullah; Özlüsoylu, İsmail; Koyuncu, Filiz; Bülbül, ŞabanFree formaldehyde released after particleboard production poses significant risks to human and environmental health. This study investigated the impact of adding activated carbon produced from pine wood waste to particleboard on formaldehyde emissions to lessen this risk. In the first stage of the study, pine wood waste was activated with zinc chloride (ZnCl2) at 600 degrees C for 90 min to produce activated carbon. The activated carbon was examined by scanning electron microscope, thermogravimetric analysis, Brunauer-Emmett-Teller (BET) analysis, fourier-transform infrared spectroscopy and X-ray diffraction. BET surface area of the produced activated carbon was 1102 m2/g. In the second stage of the study, activated carbons (0.5%, 1.0% and 1.5%) were added to a commercially preferred three-layer particleboard to enhance its mechanical, thermal and physical properties. In addition, the effects of the activated carbon on the free formaldehyde emissions of particleboard at 0 and 6 months were investigated. It was found that the free formaldehyde emissions of particleboards with activated carbon addition decreased by 24% at 0 months- and 6 months by 27% compared to the control group. Thus, waste material that has become a more valuable product as activated carbon will minimize harm to the environment and humans.Öğe Connections between various subclasses of planar harmonic mappings involving Mittag-Leffler functions(Springer Heidelberg, 2024) Taşar, Naci; Sakar, Fethiye Müge; Frasin, Basem ArefIn this existing paper, we examine a connection between certain class of harmonic univalent functions with starlike and convex harmonic functions define in the open unit disk by applying the convolution operator defined by Mittag-Leffler function. Several corollaries and consequences of the main results are also obtained.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »