Yazar "Toktaş, İzzettin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Diyarbakır İli Eğil İlçesinde İlköğretim Çağındaki Çocuklarda Serum Çinko Düzeyi ve Büyüme Gelişme İle İlişkisi(2016) Korkmaz, Ahmet; Bucaktepe, P. Gamze Erten; Toksöz, Perran; Ceylan, Ali; Toktaş, İzzettin; Mete, NuriyeAmaç: Bu çalışma Diyarbakır'ın Eğil İlçesinde ilköğretim çağındaki çocuklarda kan serum çinko (Zn) düzeyi ile büyüme, gelişme ve anemi arasındaki ilişkiyi değerlendirmek amacıyla planlanmıştır. Yöntem: Çalışmaya 2009 yılında Eğil'de öğrenim gören 176 ilköğretim öğrencisi alındı, serum çinko düzeyleri ile boy, ağırlık ve hemoglobin değerleri ölçüldü, sosyodemografik özellikleri kaydedildi. Serum çinko düzeyi ile ağırlık, boy ve anemi arasındaki ilişki incelendi. Bulgular: Araştırmaya katılanların %56.3'ü (n=99) erkek, %43.8'i (n=77) kız öğrenciydi. Yaş ortalamaları 10.9±2.5'ti. Çocukların %20.5'inin (n=36) yaşına göre ağırlığı ve %29.5'inin (n=52) yaşına göre boyu -2 standart deviasyonun altında idi. Serum çinko düzeyleri ortalaması erkeklerde 107.8±41.0 ?g/dL, kızlarda 99.8±36.1 ?g/dL, toplamda 104.3±39.0 ?g/dL bulundu (p=0.176). Öğrencilerin %36.4'ünde (n=64) serum çinko düzeyi düşük bulundu. Serum çinko düzeyi ile yaşa göre boy uzunluğu (p<0.001) ve anemi durumu (p=0.02) arasında anlamlı ilişki vardı. Sonuç: Eğil'de öğrencilerin yaşadığı evler kalabalık ve aileler çok çocukludur. Öğrencilerde önemli derecede beslenme ve büyümegelişme geriliği saptanmış olup serum çinko düzeyi eksik çocuklarda bu daha belirgindir. Ailelere çocukların dengeli ve yeterli beslenmesi konusunda eğitimler verilmesi ve okullarda beslenme saatlerinin olması önemlidirÖğe Examining the effect of COVID-19 vaccines on the menstrual cycle: A study from Turkey(Lippincott Williams and Wilkins, 2023) Toktaş, İzzettin; Akelma, Hakan; Araç, EşrefConcerns about a possible relationship between vaccination against Coronavirus Disease 2019 (COVID-19) and menstrual disorders have been raised in the media. In addition, different studies have shown that the COVID-19 vaccine may be associated with menstrual changes. This study was conducted to investigate the effects of COVID-19 vaccines on the menstrual cycle in women. This cross-sectional descriptive study was conducted between August 16 and September 17, 2021. Data were collected through a self-administered questionnaire via an online form sent to the participants through social media. Data of 586 women were included in this study. A total of 82.4% (n = 483) of the participants were aged between 31 and 50 years. The BioNTech vaccine (2 doses) was administered to 75.8% (n = 444), Sinovac (3 doses) to 9.0% (n = 53) of the participants. 53.1% (n = 311) of the women experienced changes in their menstrual cycles. The most common menstrual changes after vaccination were delayed menstruation (n = 176; 30.0%) and prolonged menstrual duration (n = 132; 22.5%). Menstrual delay, prolonged menstrual duration, heavy bleeding, and early menstruation were more common in women than prior to receiving the vaccine (P < .05). More than half of the women experienced menstrual cycle changes after receiving the COVID-19 vaccine. Women experienced significantly higher rates of menstruation delay, prolonged menstrual duration, heavy bleeding, and early bleeding compared to before vaccination.Öğe Mop-Up Oral Polio Aşı Kampanyasında Aşıyı Reddetme Nedenleri: Bir Aile Sağlığı Merkezi Deneyimi(2017) Çelepkolu, Tahsin; Erdem, Özgür; Demir, Vasfiye; Toktaş, İzzettinAmaç: Mop-Up Polio aşı kampanyası, çocuk felcinin ortadan kaldırılması için uygulanan aşılama çalışmalarıdır. Bu çalışmada amacımız, Diyarbakır'da bir aile sağlığı merkezi bölgesinde Mop-up oral polio aşı (OPA) kampanyası kapsamında çocuklarına OPA yapılmasını reddeden ailelerin özelliklerinin ve aşıyı reddetme nedenlerinin belirlenmesidir. Yöntem: Veriler Mop-up OPA kampanyasında, çocuklarına aşı yapılmasını reddeden ailelerle yüz yüze görüşülerek elde edildi. Anket formu; aile ve çocukların sosyodemografik özellikleri ve OPA'nın reddedilmesi ile ilgili 14 sorudan oluşturuldu. Bulgular: Kampanya boyunca 1250 çocuk aşı programına alındı. Bunlardan 38 tanesi (%3.04) aşıyı reddetti. Aşısı yaptırılmayan bu çocukların yaş ortalaması 23.2±17.7 ay idi. En küçüğü 3 günlük ve en büyüğü ise 59 aylık idi. Ankete cevap veren aile bireyleri incelendiğinde; %71'ini çocuğun annesi (n=27), %8'ini çocuğun babası (n=3) ve %21'ini ise çocuğun diğer yakınları (n=8) oluşturmaktaydı. Aşıyı reddeden ailelerin çocuklarının %94.7'sinin diğer aşıları; Sağlık Bakanlığı Ulusal aşı takvimine göre tam iken (n=36), %5.3'ünün ise diğer aşılarının eksik olduğu (n=2) tespit edilmiştir. Çocukların %81.6'sına daha önce OPA yapılmış iken (n=31) %18.4'üne ise hiç yapılmamıştır (n=7). Sonuç: Aşılama faaliyetlerinin yürütülmesinde ebeveynlerin eğitim seviyeleri ve farkındalık düzeyleri hedeflenen aşılama oranlarına ulaşılması için önemlidir. Yapılacak aşı kampanyalarında ailelerin aşılama konusunda eğitilmesi ve farkındalıklarının arttırılmasının aşı retlerini azaltacağı kanaatindeyiz.Öğe Silvan Devlet Hastanesine başvuran kişilerin memnuniyet düzeyleri(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2008) Özcan, Mansur; Özkaynak, Veysi; Toktaş, İzzettinBu çalışma, bir ilçe devlet hastanesine ayaktan tedavi almak üzere başvuran kişilerin verilen hizmetten memnuniyet düzelerini ve beklentilerini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya katılmayı kabul eden 117 kişiye yüz yüze görüşülerek bir anket uygulanmıştır. Katılımcıların %59’u erkek, %4,3’ü 0–12 yaş çocuk, %13,7’si 13–18 yaşında adolesan, diğerleri ise erişkin bireylerdir. Katılımcıların %13,6’sının sosyal güvencesi yok, %41,0’i ise yeşil kartlıdır. Hastalar ilk başvuru, kayıt işlemleri ve personelden %83,7 danışmadaki bilgilendirmeden %86,3 muayene için ayrılan süreden %82,5, doktorun kendisini bilgilendirmesinden %78,2, doktorun saygı ve nezaketinden %90,9, hemşire ve sağlık personelinden %90,7 çok memnun ya da memnun kalmışlardır. Hastanedeki tuvalet ve lavaboların temizliğinden %69,8, genel olarak hastaneden %76 çok memnun yada memnun kaldıklarını söylemiştir. Hastaların %75’i tekrar hastalanma durumunda aynı hastaneyi tercih edeceklerini, %76’sı da başkalarına tavsiye edebileceklerini söylemiştir. Hasta memnuniyeti sağlık hizmetlerinin bir sonucu ve genellikle hizmet kalitesinin bir göstergesi olarak kabul edilmekte olup ölçülmesi yararlı ve gereklidir. Silvan Devlet Hastanesi’nde ayaktan tedavi alan hastaların memnuniyet düzeyleri yüksek bulunmuştur.Öğe Sosyoekonomik düzeyi yüksek okul çağı çocuklarının ağız diş sağlığı açısından incelenmesi(Türkiye Tabipleri Birliği, 2021) Toktaş, İzzettin; Erdem, Özgür; Eratilla, Veysel; Pervane, Vasfiye Demir; Yosunkaya, AhmetAmaç: Bu araştırmada amacımız sosyoekonomik düzeyi yüksek çocukların ağız-diş sağlığının incelenmesi ve yüksek sosyoekonomik durum ile diş çürüğü ve diş fırçası kullanımı arasında ilişkinin araştırılmasıdır. Gereç-Yöntem: Tanımlayıcı kesitsel tipte olan bu araştırma, Diyarbakır’da ilkokul, ortaokul ve lise seviyesinde eğitim veren bir özel okulda gerçekleştirildi. Öğrenciler, okullarında iki diş hekimi tarafından ağız-diş muayenesinden geçirildi. Bulgular anket formuna kaydedildi. Çalışmaya katılan diğer araştırmacılar tarafından öğrencilerle yüz yüze görüşülerek anket uygulandı. Elde edilen veriler SPSS 15.0 paket programı kullanılarak sayı, yüzde ve ortalama ± standart sapma (SD) ile birlikte istatistik analizinde Ki-kare, Kruskal-Wallis, Mann-Whitney U testi kullanıldı. p<0,05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Toplam 563 öğrenciyle görüşüldü. Öğrencilerin %25,0’ı ilkokul (n=141), %31,3’ü ortaokul (n=176) ve %43,7’si ise lise (n=246) öğrencilerinden oluşmaktaydı. Çürük oranı ilkokulda en yüksek (%63,1) iken, lisede en düşük (%37,8) olarak bulundu (p<0.001). Öğrencilerin DMFT indeksine bakıldığında ilkokulda 2,7 iken, ortaokul (1,3) ve lisede (1,5) ikinin altında bulundu. Annesi çalışan çocukların diş çürüğü oranı annesi ev hanımı olanlara göre düşük ve istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Öğrencilerin çoğunda (%91,1) diş ipi kullanma alışkanlığı olmadığı saptandı. Sonuç: Sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi yüksek olan çocuklarda ağız diş sağlığı göstergesi olan DMFT indeksi Dünya Sağlık Örgütünün gösterdiği hedeflere uygun olarak düşük bulunmuştur.Öğe Yemek fabrikası çalışanlarının portör muayenelerinin değerlendirilmesi(2016) Toktaş, İzzettin; Ceylan, AliAMAÇ: Bu araştırma, Diyarbakır il merkezindeki yemek fabrikalarında çalışanlarda portör sıklığını (gaitada salmonella, shigella ve parazit yönünden, burunda stafilokok yönünden ve boğazda Streptokok yönünden) belirlemek amacıyla yapılmıştır. YÖNTEM: Kesitsel tipte olan bu araştırma, 15 Kasım 2009 – 30 Aralık 2009 tarihleri arasında yürütülmüştür. Diyarbakır il merkezinde Tarım Müdürlüğü kayıtlarına göre 15 yemek fabrikası ve yemek fabrikalarında toplam 568 personel çalışmaktadır. Örnek seçiminde yemek fabrikalarının tüm çalışanları hedeflenmiştir. Bazı çalışanların çok erken saatlerde il veya ilçelerdeki kurumlara yemek götürdükleri ve akşama doğru fabrikaya döndükleri için örneğe dahil edilmemiştir. Bu yolla, Diyarbakır’da 252 kişiye anket uygulanmıştır ve 237 kişiden burun, boğaz örnekleri ve 217 kişiden ise dışkı örnekleri alınmıştır. İstatistiksel analizde Ki-kare, Fisher’s Exact testleri kullanıldı. İstatistiksel olarak anlamlılık düzeyi için p<0.05 alındı. BULGULAR: Araştırma grubunun yaşları 14–59 yaş arasında değişmekte olup, %93,7’sini erkek çalışanlar oluşturmaktadır. Çalışanların %41,0’i ilkokul mezunu, %28,5’i ortaokul mezunu ve %25,7’si ise lise mezunudur. Çalışanların %6,9’unun herhangi bir sağlık güvencesi olmadığı ve sağlık güvencesi olanların büyük çoğunluğunu (%77,4) SSK olduğu saptanmıştır. Aylık gelirlerine göre %73’u 750 TL altında almaktadır. Çalışanların büyük çoğunluğu Diyarbakır il merkezinde (%97,2) ve apartman dairesinde (%70,2) yaşamaktadır. Ortalama hane büyüklüğü 5,8±2,1dir. Çalışanların %95,6’sı şebeke suyunu içtiğini, % 98,4’ü kanalizasyona bağlı tuvaleti kullandıklarını belirtmişlerdir. Tuvaletlerin %5,2’si evin dışında bulunmaktadır. Çalışanların %7,3’ü aynı zamanda evde hayvan beslediklerini ve % 5,3’ü ise bağ-bahçe işlerinde çalıştığını belirtmiştir. Mesleklerine göre çalışanların büyük çoğunluğunu (%61,6) garson ve aşçılar oluşturmaktadır. Çalışanlarının %6,4’ünün son 15 gün içinde ishal olduğunu belirtmiştir. Çalışanların %40,3’ün portör muayene kartı olmadığını belirtmiştir. Çalışanların %81,5’i portör muayenelerini son 6 ay içinde yaptıklarını, %18,5’i ise en son yaptıkları portör muayeneleri üzerinden 6 aydan daha fazla süre geçtiğini belirtmiştir. Çalışanların; boğazında A grubu Beta Hemolitik Streptokok (AGBHS) taşıyıcılığı % 9,3, burunda Staphylococcus aureus taşıyıcılığı %7,6, bağırsakta parazit taşıyıcılığı ise % 7,4 olmak üzere toplam çalışanların %19,9’unda en az bir taşıyıcılık olduğu saptanmıştır. Hiçbirinde gaita kültüründe salmonella ve shigella rastlanmamıştır. SONUÇ: Araştırmamızdan elde edilen verilere göre; çalışanların % 40,3’ünün portör muayene kartının olmadığı tespit edilmiştir. Çalışanlarda ishal olanların ishal olmayanlara göre parazit görülme sıklığı 14,1 kat daha yüksek bulunmuştur. Evde kullanılan tuvaleti kanalizasyona bağlı olmayan ve tuvaleti evin dışında olan çalışanlarda gaitada parazit görülme sıklığı daha yüksek bulunmuştur. Burunda s.aureus taşıyıcılığı aşçılarda diğer çalışanlarına göre 5,49 kat daha yüksek bulunmuştur. Evde hayvan besleyen çalışanlarda, beslemeyen çalışanlara göre 4,5 kat daha fazla boğazda AGBHS taşıyıcılığı olduğu bulunmuştur. ANAHTAR SÖZCÜKLER: Gıda Çalışanları, Portör Muayenesi, Staphylococcus Aureus, A Grubu Beta Hemolitik Streptokok, Bağırsakta parazit