Yazar "Taylan, Ömer" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Amerikanlaşmanın kültürel boyutu: Diyarbakır örneği(Marmara Üniversitesi, 2017) Demirhan, Yılmaz; Taylan, ÖmerÖz:Küreselleşme; bazı yazarlara göre, dünyanın mozaiğini tahrip etme, bazılarına göre ise tahkim etme özelliğine sahiptir. Bu yazarlar kendi düşüncelerine meşruluk kazandırmak için sistematik bir paradigma ekseninde argümanlarını ileri sürmüşler. Böylelikle küreselleşme üzerine bilimsel araştırma ve çalışmalarda farklı kuramlar/yaklaşımlar ortaya çıkmıştır.Genel bir bakış açısıyla küreselleşme kuramları, üç temel başlık altında ele alınmaktadır. Bunlar ekonomik, siyasal ve kültürel kuramlardır. Ekonomik kuramlar, neoliberal ekonomik pazarı kutsayan yaklaşım ile bu pazara eleştirel yaklaşan ve Marxçı bir bakış açısını yansıtan kuram olarak ikiye ayrılır. Siyasal kuram da ikiye ayrılmaktadır. Bir tarafta liberal yaklaşım, diğer tarafta bu yaklaşıma karşı olan anti-liberal kuram yer alır. Kültür kuramlarını ise üç yaklaşım şeklinde tasnif edilebiliriz. Birincisi; kültürel farklılıktır. Bu kurama göre, küreselleşme, sadece yüzeyde meydana gelir ve kültürlerin derin yapıları ondan etkilenmez. Böylelikle kültürler, sadece küreselleşmeye değil, aynı zamanda başka kültürlerin etkilerine de büyük ölçüde kapalı olarak varlıklarını sürdürürler. Kısaca onlar her zamanki gibi olmayı sürdürürler. İkincisi; kültürel karışımdır. Başka bir ifadeyle küresel ve yerelin, yerel ve küresel kültüre indirgenemeyen bütünleşmesinden ortaya çıkan kültürlerin karışımını vurgular. Üçüncüsü; kültürel aynılıktır. Bu kuram küreselleşmenin, dünya genelinde artan aynılığa neden olduğu fikrine dayanır. Bu bakış açısıyla hareket edenler, kültür emperyalizmi, küresel kapitalizm, Batılılaşma, Amerikanlaşma, McDonaldslaşma ve dünya kültürü gibi oluşumlar üzerine odaklanırlar.Çalışma, üç kuram (ekonomik, siyasal ve kültürel) içerisinden kültürel kurama dayanmaktadır. Kültürel kuramın da bir alt başlığı ve yaklaşımı olan kültürel aynılık, çalışmanın temel odağını ve kritiğini oluşturmaktadır. Çünkü çalışmada kültürel aynılık referans alınarak Amerikanlaşma olgusu ortaya konmaktadır.Söz konusu Amerikanlaşmanın Diyarbakır özelinde meydana getirdiği etkilerin neler olduğu nitel araştırma yöntemi kullanılarak belirtilmektedir. Metodoloji olarak nitel araştırma yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği esas alınmıştır. Örneklem büyüklüğü 10 kişi olarak belirlenmiştir. Araştırma modeli olarak ise fenomenolojik çözümlemeye dayanmaktadır. Yapılan çalışmanın sonucunda batı ve tüketim kültürünün bireylere nasıl aktarıldığına ve bu kültürü benimseyen kişilerin nasıl davrandıklarına ana hatlarıyla yer verilmektedir. Dolayısıyla kültür bağlamında yumuşak gücün varlığı önem kazandığı görülmektedir.Çalışmada elde edilen bulgular doğrultusunda Amerikanlaşma, süreç içerisinde kültürel farklılıkları ortadan kaldırmakta, tek-biçimli ve hegemonik özelliği olan Amerikan kültürünü inşa etmektedir. Bu inşa etme fonksiyonu tüketim kültürünü, toplumsal bir formasyon haline getirmektedir. Bu formasyon sürecinde bireyler, türdeş nitelikler gösteren kimlikler edinerek kendilerini ifade ve ispat ettiklerine inanırlar. Böylelikle ortada etkin olarak rol oynayan aygıtın batı ve tüketim kültürü olduğu gözlenmektedir.Öğe ANTAGONİZMADAN- AGONİZMAYA: RADİKAL DEMOKRASİ(2017) Taylan, Ömer; Eser, Hamza BahadırDemokrasi ideali bilinen ilk uygulamasından bu yana çeşitli değişiklikler geçirerek günümüze kadar gelmiştir. Antik Yunan'daki doğrudan demokrasi modeli, uzunca bir süre terk edilmiş, sanayileşme, kentleşme ve bireyselleşme (cemiyet haline gelerek özgürleşme) süreçleri neticesinde kitlelerin siyasal sisteme yönelik talepleri gündeme gelmiştir. Bu talepler siyasal katılım yolu ile dile getirilmiş, kalabalık nüfus, karmaşık siyasal süreçler, uzmanlık gerektiren yönetme faaliyetleri gibi birtakım pratik zorunluluklardan ötürü ortaya temsili model çıkmıştır. Bir müddet çalışan model, değişen toplum ve talepleri doğrultusunda, başta temsil sorunu olmak üzere, çoğulcu bir yapıyı inşa etmede ve bir takım sorunları çözmede yetersiz kalmış ve bu durum yeni alternatif arayışlarını gündeme getirmiştir. Bu bağlamda ortaya çıkan müzakereci model ve onun eleştirisinden hareketle daha farklı bir yöntem öneren radikal model bu çalışmanın ana konusunu oluşturmaktadır. Çalışmada temsili demokrasinin krizi, müzakereci demokrasi ve radikal demokrasi başlıkları, agonizm, antagonizm kavramsallaştırmaları etrafında ele alınacaktır.Öğe Covid-19 pandemisi: Neoliberalizmin düşüşü ve ulus devletin yükselişi(Erciyes Üniversitesi, 2023) Taylan, Ömer; Çiçek, AliCovid-19 pandemisi ortaya çıktığı andan itibaren birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Bu sorunlara yönelik en büyük eleştirilerden biri de neoliberal politikalara sahip devletlerin uyguladıkları kamu politikaları olmuştur. Özellikle 1980’lerde Amerika ve İngiltere’de iktidara gelen neoliberal hükümetler; kamu yararını önceleyen politikalardan vazgeçtiklerini, serbest piyasa mekanizmasına geçiş yaptıklarını, minimum devlet anlayışını benimsediklerini açıklamışlardır. Bundan dolayı neoliberal hükümetler; toplumun zayıf kesimlerini koruyan, sosyal eşitliği sağlayan, piyasaya müdahale eden, mal ve hizmetleri sunan devletin hantal ve güçsüz olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu iddiaların Covid-19 pandemisiyle zayıf kaldığı ve böylelikle devletin korumacı, düzenleyici ve müdahaleci özelliğine daha çok ihtiyaç duyulduğu görülmüştür. Bir başka deyişle Covid-19 pandemisi, neoliberal sistemin kapsayıcılıktan yoksun, vatandaşlara müşteri gözüyle bakan ve devlete biçilen rolü minimal bir alana hapseden anlayışın ciddi manada eleştirilmesine yol açmıştır. Ulus devlet paradigmasına geri dönüş, neoliberal sistemin kriz zamanlarında meydana getirdiği habis sorunlara bir çözüm iddiası taşımıştır. Çalışma bu kapsamdan hareketle neoliberal politikaların eleştirisini ve ulus devletin gerekliliği fikrini ele almaktadır.Öğe DOĞRUDAN VE TEMSILI DEMOKRASI MODELLERI ÜZERINE BIR ELEŞTIRI DENEMESI(2016) Taylan, Ömer; Eser, Hamza BahadırBu çalışmada, doğrudan demokrasi ve temsili demokrasi kavramlarından yola çıkarak, ilgili modellerin hangi noktalarda daha elverişli ve "halk"ın ihtiyaçlarına cevap verme konusunda daha etkin olduğu konusu ele alınacaktır. Bu bağlamda mekânın küçük ve nüfusun az olması doğrudan demokrasinin, fakat mekân ölçeğinin geniş ve nüfusun kalabalık olması açısından ise temsili demokrasinin uygulanabilirliği açısından daha elverişli ve fonksiyonel olduğu söylenebilir. Bununla birlikte Antik Yunan özelinde belirli bir zümreye mahsus olması (elitist karakteri) doğrudan demokrasi için kronik bir araz teşkil ederken, "temsil(iyet)" krizi de temsili demokrasinin en bilinen sorun alanına işaret etmektedir. Önemli olan husus doğrudan ve temsili demokrasi modelleri arasında net bir ayrıma gitmekten ziyade toplumun ihtiyaç ve tercihlerine olumlu cevaplar üretebilmektir. Bu bağlamda, meseleyi anakronik olmamak kaydı ile her iki modelinde olumlu ve olumsuz yönlerinden faydalanan bir yaklaşım ile ele almak yerinde olacaktır. İlgili yazında temsili demokrasinin temsil krizinin aşılmasına yönelik müzakereci ve radikal model olmak üzere bir takım teorik çözüm önerileri ortaya konmuştur. Çalışmada söz konusu teorik tartışmalara değinilmeyecektir. Zira çalışma, doğrudan ve temsili demokrasi modellerini ele alan, sözü edilen alternatif iki modelin açıklanmasına yönelik teorik bir ön hazırlık mahiyetindedir. Müteakip çalışmada müzakereci modele değinilerek radikal demokrasi modeli üzerinden konu kapsamlı bir şekilde açıklanmaya çalışılacaktırÖğe DOĞRUDAN VE TEMSİLİ DEMOKRASİ MODELLERİ ÜZERİNE BİR ELEŞTİRİ DENEMESİ(Kadim Yayınları, 2016) Eser, Hamza Bahadır; Taylan, ÖmerBu çalışmada, doğrudan demokrasi ve temsili demokrasi kavramlarından yola çıkarak, ilgili modellerin hangi noktalarda daha elverişli ve “halk”ın ihtiyaçlarına cevap verme konusunda daha etkin olduğu konusu ele alınacaktır. Bu bağlamda mekânın küçük ve nüfusun az olması doğrudan demokrasinin, fakat mekân ölçeğinin geniş ve nüfusun kalabalık olması açısından ise temsili demokrasinin uygulanabilirliği açısından daha elverişli ve fonksiyonel olduğu söylenebilir. Bununla birlikte Antik Yunan özelinde belirli bir zümreye mahsus olması (elitist karakteri) doğrudan demokrasi için kronik bir araz teşkil ederken, “temsil(iyet)” krizi de temsili demokrasinin en bilinen sorun alanına işaret etmektedir. Önemli olan husus doğrudan ve temsili demokrasi modelleri arasında net bir ayrıma gitmekten ziyade toplumun ihtiyaç ve tercihlerine olumlu cevaplar üretebilmektir. Bu bağlamda, meseleyi anakronik olmamak kaydı ile her iki modelinde olumlu ve olumsuz yönlerinden faydalanan bir yaklaşım ile ele almak yerinde olacaktır. İlgili yazında temsili demokrasinin temsil krizinin aşılmasına yönelik müzakereci ve radikal model olmak üzere bir takım teorik çözüm önerileri ortaya konmuştur. Çalışmada söz konusu teorik tartışmalara değinilmeyecektir. Zira çalışma, doğrudan ve temsili demokrasi modellerini ele alan, sözü edilen alternatif iki modelin açıklanmasına yönelik teorik bir ön hazırlık mahiyetindedir. Müteakip çalışmada müzakereci modele değinilerek radikal demokrasi modeli üzerinden konu kapsamlı bir şekilde açıklanmaya çalışılacaktır.Öğe EVALUATION OF THE 1946 GENERAL ELECTION IN THE CONTEXT OF DEMOCRACY(Ali Ülvi ÖZBEY, 2021) Taylan, ÖmerThe Republican People’s Party (CHP) ruled the country alone for its twenty-seven years of rule. In this process, CHP tried to build the social and political structure and made the system dependent on itself. In the first place, it went through many radical changes and tried to consolidate its authoritarian nature with these changes. However, with the end of the Second World War, the international system was divided into bipolar. CHP, which could not remain indifferent to this situation, needed a new revision. In this context, it has primarily allowed political opposition. Then, with the pressure of the opposition, it made a democratic change in the election law. Thus, the people rose to a decisive position in the struggle for power. With the transition to the multi-party period, political representation of society has increased. Based on this fact, the study aims to evaluate the elections of 1946 and 1950 in the context of democracy. Because the 1946 and 1950 general elections are regarded as a turning point in terms of democracy.Öğe Freedom House ve Metodolojisi Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme(2024) Taylan, ÖmerMerkezî, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD’nin) Washington eyaletinde bulunan ve uluslararası bir düşünce kuruluşu olan Freedom House (FH), kendine özgü bir me- tod kullanarak ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni referans alarak ülkelerin demokratik durumlarını etkin bir şekilde izlediğini ve özgürlüğün gelişimine katkı sunduğunu iddia etmektedir. Bu çalışma, FH’nin ülkelerin demokrasi düzeyini nasıl ölçtüğünü ve ABD’nin FH aracılığıyla diğer bölgeler üzerinde nasıl bir hegemonya kurduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Ayrıca çalışma, FH’yi salt bir bilgi kay- nağı olarak ele almak yerine, onun politik ve ideolojik arka planını eleştirel bir yak- laşımla değerlendirmeyi hedeflemektedir. Ancak bu eleştirel yaklaşım, FH ve me- todolojisine ilişkin tüm tartışmaları, tutarsızlıkları ve özellikleri kapsamamaktadır.Öğe Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki halkın cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine bakışı ve sistemden beklentilerinin tespiti üzerine bir araştırma(International Balkan University, 2018) Demirhan, Yılmaz; Aslan, Seyfettin; Adıgüzel, Özkan; Kurt, M. Emin; Han, Bünyamin; Taylan, ÖmerÖz:Türkiye, uzun yıllar süren hükümet sistemi tartışmalarıneticesinde 16 Nisan 2017’de halk oylaması ile CumhurbaşkanlığıHükümet Sistemi önerisini kabul etti. Ardından erken seçim kararı aldıve 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı ve parlamentoseçimlerinde yeni sistemin ilk organlarını seçti. O tarihten itibarenözellikle yürütüme alanında yeni sisteme uyum çalışmaları çeşitlihukuksal düzenlemelerle devam etmektedir. CumhurbaşkanlığıHükümet Sistemi’nin eksikliklerinin ve aksayan yönlerinin olacağıtahmin edilmektedir. Ancak sorunların çözümünün sistem içidüzenlemelerle giderilmesinin mümkün olacağı düşünülmektedir.Bu çalışma üniversite bünyesinde yürütülen bir bilimselaraştırma projesi olup, halkın yeni sisteme bakışı ve bu sistemden beklentilerini ölçmek amacıyla yapılmıştır. Araştırma GüneydoğuAnadolu Bölgesi’nin dört önemli ve siyasi profilleri bakımından farklıilinde 1330 kişi ile yüz yüze ve tesadüfî yöntemle ve anket formuuygulaması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri bilgisayarpaket programı ile analiz edilmiş olup, bulgulara araştırma içindedetaylı biçimde yer verilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; GüneydoğuAnadolu Bölgesi’ndeki halk Türkiye’de bir hükümet sistemi değişikliğiniistemektedir, ancak hangi sistemin daha iyi olacağı hakkındakararsızdır. Bölge halkının, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemihakkında bilgisinin yeterli olmadığı, sistem hakkında daha çok siyasipartileriningörüşüneyakındeğerlendirmelerdebulunduklarısöylenebilir. Bölgede yaşayan halk, yeni sistemden en çok siyasi veekonomik istikrarın sağlanmasını beklemektedir. Elde edilen bulgularsonuç kısmında maddeler halinde verilmiştir.Öğe İki laiklik modeli ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)(Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2017) Dündar, Sibel; Taylan, ÖmerLaiklik, genel anlamda Fransız ve Anglo Sakson geleneği bağlamında değerlendirilir. Fransız modeli laiklik, din özgürlüğünü kısıtlamakta ve din özgürlüğünün kamusal alanda var olmasını sert bir şekilde eleştirmektedir. Anglo Sakson modeli laiklik ise dinsel çoğulculuğa dayanmakta ve bunu toplumsal düzenin bir teminatı olarak görmektedir. Buradan hareketle çalışma, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Kemal Kılıçdaroğlu (2010-2017) dönemindeki laiklik uygulamalarını ve söylemlerini bu iki gelenek bağlamında değerlendirmekte ve CHP’nin hangi gelenek içerisinde yer aldığını analiz etmektedir.Öğe Milli görüş geleneğindeki siyasi partilerin sağlık hizmetlerine bakışı üzerine bir değerlendirme(Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2018) Kurt, Mehmet Emin; Taylan, Ömer; Şen, Mehmet AliModern devletin en önemli aktörleri siyasi partilerdir. Devletin sahip olduğu politikalar, iktidarda olan siyasi partiler tarafından belirlenmektedir. Bu bağlamda modern devlet mekanizmasını işletebilmek için siyasi partilerin “parti programları” vardır. Bu programlar modern devletin üstlendiği ve vatandaşlarına sağlamaya çalıştığı temel görevleri ifade etmektedir.Bu temel görevlerden “sağlık hizmeti” hayatî bir konum teşkil etmektedir. Dolayısıyla çalışmada Millî Görüş geleneğine sahip olan partilerin genel seçimler öncesi mevcut programlarında yer alan “sağlık politikaları ve hizmetleri” ne yönelik vaatleri ele alınmaktadır. Çalışma, ilgili literatüre dayalı olarak süreç analizi ve betimsel bir yöntemle hazırlanmıştır.Öğe Sivas Cumhuriyet Üniversitesi ve Dicle Üniversitesi öğrencilerinde milliyetçilik algısı üzerine bir saha araştırması(Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Çiçek, Ali; Taylan, ÖmerMilliyetçilik; 17. yüzyılda İngiltere, 18. yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa, 19. yüzyılda ise Almanya’da halkın siyasal katılımın artmasında ve milli birliklerin oluşturulmasında önemli bir işleve sahip olmuştur. Modern dönemin ürünü olan milliyetçilik, imparatorlukları yıkan ve günümüzde ulus-devletlerin varlığını devam ettiren bir paradigma değişiminin de kaynağı olarak görülebilir. 21. yüzyılda dünyanın farklı yerlerinde yaşayan halkların anlam dünyasında farklı şekillerde tezahür eden bir ideoloji olan milliyetçilik özellikle millet algısının dinamikleri sayılabilecek objektif ve subjektif unsurlardan beslenmektedir. Bu çalışma teorik ve saha araştırması olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde millet ve milliyetçilik kavramları üzerine bir değerlendirme yapılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde ise Sivas Cumhuriyet Üniversitesi ve Dicle Üniversitesi İİBF öğrencilerinin millet ve milliyetçilik algısını inşa eden objektif ve subjektif unsurların neler olduğu ortaya konulmuştur. Çalışmanın bir diğer amacı da katılımcıların demografik özellikleri ile milliyetçilik düzeyleri arasında anlamlı bir farkın olup olmadığını tespit etmektir. Çalışmanın saha araştırması bölümü nicel araştırma yöntemleri ve tarama deseniyle yürütülmüş, bu bağlamda bahsi geçen iki üniversiteden toplamda 388 katılımcıya anket formu uygulanmıştır. Çalışma dahilinde belirlenen hipotezler, anket verilerinin SPSS paket programında ilgili analizler yapılması suretiyle test edilmiştir. Saha araştırmasında katılımcıların cinsiyetleri, üniversiteleri, bölümleri, öğrencilikleri öncesinde yaşadıkları idari birim ve ideolojileri ile milliyetçilik düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki kurulmuştur.