Yazar "Kaya, İlyas" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The effect of chronic DOAC treatment on clinical outcomes of hospitalized patients with COVID-19(John Wiley and Sons Inc, 2021) Aslan, Burhan; Akyüz, Abdurrahman; Işık, Ferhat; Çap, Murat; İnci, Umit; Kaya, İlyas; Karahan, Mehmet Zülküf; Aktan, Adem; Bilge, Önder; Özbek, Mehmet NuriBackground: Recent findings indicate that thrombosis is one of the underlying pathophysiology and complication of COVID-19 infection. Therefore, the prognosis of the disease may be more favourable in people who were under oral anticoagulant treatment before the COVID-19 diagnosis. This study aims to evaluate the effects of chronic DOAC use on ICU admission and mortality in hospitalized patients due to COVID-19 infection. Method: Between 1 September and 30 November 2020, 2760 patients hospitalized in our hospital due to COVID-19 were screened. A total of 1710 patients who met the inclusion criteria were included in the study. The patients were divided into two groups as those who use DOAC due to any cardiovascular disease before the COVID-19 infection and those who do not. Results: Seventy-nine patients were enrolled in the DOAC group and 1631 patients in the non-DOAC group. Median age of all study patient was 62 (52-71 IQR) and 860 (50.5%) of them were female. The need for intensive care, in-hospital stay, and mechanical ventilation were observed at higher rates in the DOAC group. Mortality was observed in 23 patients (29%) in the DOAC group, and it was statistically higher in the DOAC group (P =.002). In the multivariable analysis, age (OR: 1.047, CI: 1.02-1.06, P <.001), male gender (OR: 1.8, CI: 1.3-2.7, P =.02), lymphocyte count (OR: 0.45, CI: 0.30-0.69, P <.001), procalcitonin (OR: 1.12, CI: 1.02-1.23, P =.015), SaO2 (OR: 0.8, CI: 0.77-0.82, P <.001) and creatinine (OR: 2.59, CI: 1.3-5.1, P =.006) were found to be associated with in-hospital mortality. DOAC treatment was not found to be associated with lower in-hospital mortality in multivariable analysis (OR:1.17, CI: 0.20-6.60, P =.850). Conclusion: Our study showed that the use of DOAC prior to hospitalization had no protective effect on in-hospital mortality and intensive care need in hospitalized COVID-19 patients.Öğe The effect of RAAS inhibitors on acute hypoxemic respiratory failure and in-hospital mortality in the hypertensive Covid-19 patients(Taylor & Francis, 2021) Akyüz, Abdurrahman; Işık, Ferhat; Aslan, Burhan; Çap, Murat; Kaya, İlyas; Atlı, Özgür; İnci, Ümit; Taştan, Ercan; Aktan, Adem; Bilge, Önder; Okşul, Metin; Aydın, Emre; Karahan, Zülküf; Altıntaş, Derya Deniz; Altındağ, Rojhat; Adıyaman, Mehmet Şahin; Altıntaş, BernasIntroduction We have aimed to investigate the relationship between use of angiotensin-converting-enzyme inhibitor (ACEI) or angiotensin-receptor-blocker (ARB) drugs and acute hypoxemic respiratory failure (AHRF) and in-hospital mortality in hypertensive Covid-19 patients. Material and method Consecutive 1345 patients diagnosed with Covid-19 between April and October 2020 who met inclusion criteria were divided into two groups based on presence and absence of AHRF and mortality. The groups were compared regarding epidemiological, clinical, radiological, laboratory findings and treatments methods. The patient groups ACEI, ARB and other antihypertensive drugs (non-ACEI/ARB) were compared regarding same parameters. Results Median age was 68 (60-76) years in the patient group including 805 (59.9.1%) females. Of the patients, 475 (35.3%), 644 (47.9%) and 226 (16.8%) were using ACEIs, ARBs and non-ACEI/ARB, respectively. AHRF and in-hospital mortality developed in 1053 (78.3%) and 290 (21.6%) patients, respectively. Age, gender, coronary artery disease, diabetes mellitus (DM), neutrophil, lymphocyte, creatinine, D-dimer, C-reactive protein (CRP), ACEI, beta blocker and aspartate transaminase (AST) found statistically significant in the univariable logistic regression performed to identify independent predictors of mortality were included multivariable logistic regression model. Age (OR: 1.066, 95%CI: 1.049-1.083; p < .001), DM (OR: 1.682, 95%CI: 1.238-2.286; p = .001), neutrophil (OR: 1.041, 95%CI: 1.007-1.077; p = .019), creatinine (OR: 1.178, 95%CI: 1.048-1.325; p = .006), CRP (OR: 1.008, 95%CI: 1.006-1.010; p < .001), ACEI (OR: 0.718, 95%CI: 0.521-0.988; p = .042), AST (OR: 1.005, 95%CI: 1.001-1.010; p = .010) were found associated with in-hospital mortality. Conclusion In our study, it was not detected clinically significant difference between three groups with regard to their relation with in-hospital mortality.Öğe The effect of resistant hypertension on in-hospital mortality in patients hospitalized with COVID-19(Springer Nature, 2021) Işık, Ferhat; Çap, Murat; Akyüz, Abdurrahman; Bilge, Önder; Aslan, Burhan; İnci, Ümit; Kaya, İlyas; Taştan, Ercan; Okşul, Metin; Çap, Neşe Kanbal; Karagöz, Ali; Baysal, ErkanHypertension is a major concomitant disease in hospitalized patients with COVID-19 (Coronavirus disease 2019) infection. The adverse effect of hypertension on prognosis in COVID-19 is known. Nevertheless, it is not known how COVID-19 progresses in resistant hypertensive patients. In this study, we aimed to examine the effect of resistant hypertension (ResHT) on in-hospital mortality in patients hospitalized with COVID-19. In our single-center retrospective study, included 1897 COVID-19 patients. The patients were divided into three groups according to the non-hypertensive (n = 1211), regulated HT (RegHT) (n = 574), and ResHT (n = 112). These three groups were compared according to demographic features, clinical signs, laboratory findings, and follow-up times. The median age of the study population was 62 (50–72 IQR) and 1000 (52.7%) of patients were male. The total mortality of the study population was 18.7% (n = 356). Mortality rates were similar in the hypertensive patient group (27.5% for the RegHT and 32.1% for ResHT, p = 0.321). In a multivariable analysis, ResHT was independently associated with a significantly increased risk of inhospital mortality of COVID-19, while no significant increased risk was observed with RegHT [respectively, Odds Ratio (OR) = 2.013, Confidence Interval (CI) 1.085–3.734, p = 0.026 and OR = 1.194, CI 0.795–1.794, p = 0.394]. Also, age, male gender, chronic renal failure, lymphocyte, procalcitonin, creatinine, and admission SpO2 levels were determined as independent predictors of in-hospital mortality. In our study, it was found that ResHT was an independent predictor of mortality in patients hospitalized with COVID-19; however, this situation was not found in RegHT.Öğe İskemik kardiyomiyopatili hastalarda matrix gla protein gen polimorfizmi(2015) Kaya, İlyasKalp yetmezliği günümüzün; önemli sağlık problemlerinden birini oluşturmakta ve prevelansı giderek artış göstermektedir. İskemik kardiyomiyopati koroner arter hastalığı nedeniyle oluşan miyokardiyal duvar hareket anormallikleriyle birlikte EF %40 altında olarak tanımlamakta olup Önemli morbidite ve mortalite nedenidir. İskemik kalp hastalığının temelinde Ateroskleroz yatmaktadır. Koroner arter kalsifikasyonu (KAK) ,koroner ateroskleroz varlığı ile ilişkilidir. Koroner arterlerde duvar kalsifikasyonu ile koroner arter hastalığı(KAH) arasında çok güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Subklinik aterosklerozun bir göstergesi olan KAK yükünün ,kişinin kardiyovasküler riski yönünden konvansiyonel risk faktörlerinden bağımsız olarak prognostik bilgi verdiği birçok çalışma ile kanıtlanmıştır. MGP (Matriks Gla protein )’nin arteryel kalsifikasyonun önlenmesinde oldukça etkin olduğu düşünülmektedir. Bu yüzden kalsifikasyon inhibitörü olan MGP son zamanlardaki çalışmalarda daha da önem kazanmıştır. Matriks Gla Protein geninin yapısal ve özendirici gen bölgelerinde saptanan nükleotid değişimlerinin İKM ve DKM’li hastalar arasındaki dağılımının belirlenmesi için bu çalışma planlanmıştır. Çalışmaya İKM’li olan 49 hasta ile DKM’si olan 74 kontrol hastasından olmak üzere toplam 123 hastadan DNA analizi yapmak amacıyla kan örneği alındı. Elde edilen DNA’lar, MGP geninin kodlayıcı ve özendirici (promoter) bölgesindeki çeşitli nükleotid değişimlerini kapsayan, 2 çift primer seti kullanılarak Polimeraz Zincir Tepkimesi’ne (PZT) tabi tutuldu. Çoğaltılan gen bölgeleri RFLP yöntemi ile gen polymorphismi yönünden analiz edildi. MGP geni özendirici bölgesinde yer alan T-138C ve 4. ekzonunda rastlanan Thr83Ala değişiminin incelendiği çalışmamızda her 2 gen polimorfizminin de gruplar arasındaki dağılımları belirlenmiştir. T-138C gen polimorfizmi için genotipler arasındaki analizde istatistiksel anlamlı farklılık bulundu (p=0.019). Ayrıca alleler arasında Ki-kare testi kullanılarak yapılan analizde istatistiksel farklılık bulundu(p=0.011). Bu çalışmanın sonucunda T-138C gen polimorfizmi ile İKM arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: İskemik Kardiyomiyopati, Dilate Kardiyomiyopati, Koroner Arter Hastalığı, MGP Gen PolimorfizmiÖğe Miyokard enfarktüsü hastalarında nesfatin düzeyi ve nesfatinin troponin ve CRP ile korelasyonu(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2022) Adıyaman, Mehmet Şahin; Erkan, Revşa Evin Canpolat; Kaya, İlyas; Adıyaman, Özlem AbaAmaç: Miyokard enfarktüsü (MI), kardiyovasküler hastalık kaynaklı mortalite ve morbiditenin başlıca sebeplerindendir. Aterosklerotik plak rüptürü sonucu gelişen akut tromboz en önemli nedendir. Gıda alımı ve enerji homeostazında etkili olan nesfatin araştırılan belirteçlerdendir. Çalışmamızda miyokard enfarktüsü ile nesfatin düzeyi arasındaki ilişkiyi tespit etmeyi amaçladık. Ayrıca nesfatin düzeyinin troponin ve CRP ile ilişkisini açıklamayı planladık. Yöntemler: Etik kurul onayı alınarak yapılan çalışmamıza, yeni tanı almış ve yatırılarak koroner anjiografi yapılmış akut koroner sendrom (AKS) hastaları dahil edildi. Obezite, kronik böbrek hastalığı, diabetes mellitus hastalığı olanlar dışlandı. Kontrol grubuna troponin değerleri yükselmeyen ve normal koroner anatomi tespit edilen 60 hasta dahil edildi. MI grubunda başvuru Ekg’sinde>2 mm st segment elevasyonu görülerek primer perkütan girişim yapılan 59 MI hastası değerlendirildi. Tüm hastalarda demografik bilgiler, hemogram, serum nesfatin, troponin, c-reaktif protein (CRP), lipid paneli ve diğer rutin biyokimyasal parametreler bakıldı. SPSS 22 istatistik paket programı kullanıldı. Bulgular: MI grubunda troponin, LDL, CRP, WBC değerleri anlamlı düzeyde yüksek izlendi (p<0,001). Nesfatin değerlerinin kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde düşük olduğu görüldü (p<0.001). Erkek cinsiyetin MI grubunda ağırlıkta olduğu görüldü. MI grubundaki verilerde yapılan korelasyon analizinde nesfatin ile troponin, lipid profili, CRP ve WBC arasında pozitif veya negatif yönde anlamlı herhangi bir korelasyon ilişkisi görülmedi. Sonuç: Çalışmamızda, düşük serum nesfatin seviyelerinin MI ile ilişkili olabileceği gösterilmiş ve etyopatogenetik sebeplerden biri olabileceği desteklenmiştir. Artmış troponin, LDL, CRP ve WBC düzeyleri ile herhangi bir korelasyon ilişkisi tespit edilmemiştir. Bu ilişki, inflamatuar özellikleri ve hastalığın prognozunu göstermesi açısından destekleyici olmamıştır.