Yazar "Gül, Kadri" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 42
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 1999-2004 yıllarında Diyarbakır'da saptanan sıtma olgularının değerlendirilmesi(2006) Gül, Kadri; Temiz, HakanBu çalışmada; Diyarbakir ilinde 1999-2004 yılları arasında saptanan sıtma olguları yıllara göre dağılım, cinsiyet, en sık görüldüğü aylar, yaş grupları, yerleşim yerleri ve sürveyans sonuçları göz önüne alınarak Diyarbakir İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Sıtma Kontrol Birimi kayıtlarından retrospektif olarak incelenmiştir. Diyarbakir'da son 5 yılda 11643'ü erkek 10419'u kadın olmak üzere toplam 22062 sıtma olgusu saptanmıştır. Daha önceki yıllarla karşılaştırıldığında olgu sayısının önemli derecede azaldığı gözlenmiştir. Bununla beraber sıtma hastalığında rol oynayan Anopheles cinsi sivrisineklerin yaşaması için uygun coğrafik şartların bulunması ve sıtmanın ilimizde halen endemik olarak görülmesinden dolayı sıtmaya karşı verilen mücadelenin etkin şekilde devam ettirilmesi gerekmektedir.Öğe 2015-2017 YILLARI ARASINDA İZOLE EDİLEN CITROBACTER SUŞLARINDA ANTİBİYOTİK DİRENCİ(2017) Akpolat, Nezahat; Yakut, Salim; Atmaca, Selahattin; Özekinci, Tuncer; Gül, Kadri.Bu çalışmada Nisan 2015-Mart 2017 tarihleri arasında infeksiyon etkeni olarak izole edilen Citrobacter suşlarının antibiyotik dirençlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. İzole edilen 72 Citrobacter suşundan 37'si Citrobacter freundii 35'i diğer Citrobacter türleri olarak identifiye edilmiştir. İzole edilen suşların farklı antimikrobiyallere minimum inhibitör konsantrasyon değerleri incelenmiş ve ampisiline % 99, seftazidime % 25, aztreonam ve trimetoprim/sülfametoksazole % 22, siprofloksasine % 15, piperasilin/tazobaktam ve gentamisine % 11, sefepime % 10, meropeneme % 1 ve amikasine % 0 oranlarında direnç saptanmıştır. Amikasin ve meropenem en etkili antibiyotikler olarak bulunmuş, bunları sefepim, gentamisin ve piperasilin/tazobaktam izlenmiştirÇalışmada amikasin ve meropenemin Citrobacter infeksiyonları için iyi bir tedavi alternatifi olduğu sonucuna varılmıştırÖğe 2015-2017 yılları arasında izole edilen citrobacter suşlarında antibiyotik direnci(Antibiyotik ve Kemoterapi Derneği, 2017) Atmaca, Selahattin; Özekinci, Tuncer; Yakut, Salim; Akpolat, Nezahat; Gül, KadriBu çalışmada Nisan 2015-Mart 2017 tarihleri arasında infeksiyon etkeni olarak izole edilen Citrobacter suşlarının antibiyotik dirençlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. İzole edilen 72 Citrobacter suşundan 37'si Citrobacter freundii 35'i diğer Citrobacter türleri olarak identifiye edilmiştir. İzole edilen suşların farklı antimikrobiyallere minimum inhibitör konsantrasyon değerleri incelenmiş ve ampisiline % 99, seftazidime % 25, aztreonam ve trimetoprim/sülfametoksazole % 22, siprofloksasine % 15, piperasilin/tazobaktam ve gentamisine % 11, sefepime % 10, meropeneme % 1 ve amikasine % 0 oranlarında direnç saptanmıştır. Amikasin ve meropenem en etkili antibiyotikler olarak bulunmuş, bunları sefepim, gentamisin ve piperasilin/tazobaktam izlenmiştirÇalışmada amikasin ve meropenemin Citrobacter infeksiyonları için iyi bir tedavi alternatifi olduğu sonucuna varılmıştır.Öğe Ağız sürüntüsü ve dışkı örneklerinden soyutulan candida albicans suşlarının klotrimazol, ketokonazol, mikonazol, ekonazol ve 5-florositozin'e in vitro duyarlılığı(1998) Gül, Kadri; Suay, Adnan; Mete, Ömer; Mete, MahmutAğız sürüntüsü ve dışkı örneklerinden soyutulan 50 Candida albicans susunun İmidazol türevlerinden klotrimazol, ketakonazol, mikonazol ve ekonazol ile 5-florositozin'e duyarlılığı disk difüzyon yöntemi ile araştırılmıştır. Candida albicans suşları klotrimazol'e % 32, ketokonazol'e % 26, mikonazol'e % 34, ekonazol'e % 98 ve 5-fluorositozin'e % 36 duyarlı bulunmuştur.Öğe Antibacterial effect of Some New Metal Complexes with Schiff Base Ligands on Gram-positive Bacteria (Staphylococcus aureus) and Gram-negative Bacteria (Pseudomonas aeruginosa)(Dicle Üniversitesi Fen Bilimleri Estitüsü, 2012) Akbolat, Nezahat; Yıldız, Abdulnasır; Temel, Hamdi; Paşa, Salih; Yeşil, Ö. Faruk; Gül, Kadri[Özet Yok]Öğe Antibacterial effect of some new metal complexes with schiff base ligans on gram-pozitive bacteria (Staphlococcus aureus) and gram-negative bacteria (Pseudomonas aeruginosa)(Dicle Üniversitesi, 2012) Akbolat, Nezahat; Yıldız, Abdulnasır; Temel, Hamdi; Paşa, Salih; Yeşil, Ömer Faruk; Gül, Kadri[Abstract Not Available]Öğe Boğaz kültürlerinden izole edilen A grubu beta hemolitik streptokokların penisilin ve eritromisine karşı duyarlılıkları(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2008) Gülhan, Barış; Meşe, Sevim; Bilek, Heval; Onur, Arzu; Nergiz, Şebnem; Gül, KadriBu çalışmada amacımız akut tonsillofarenjit tanısı alan hastaların boğaz kültürlerinden izole edilen A grubu beta hemolitik streptokokların antibiyotik duyarlılığını değerlendirmektir. 2006 yılı şubat ve haziran ayları arasında akut tonsillofarenjit tanısıyla gönderilen 334 hastanın boğaz kültürlerinden izole edilen 75 adet A grubu beta hemolitik streptokok suşunun penisilin ve eritromisine duyarlılıkları Kirby-Bauer disk diffüzyon yöntemi ile araştırılmıştır. Suşların tamamı penisiline karşı duyarlı bulunmuş, ancak eritromisine karşı %8 oranında direnç tespit edilmiştir.Öğe Bölgemizde leptospira insidansı ve tipleri(2017) Gül, Kadri; Arıkan, EralpBölgemizde leptospirozun indirekt teşhis yöntemi ile insidansmın belirlenmesi amacıyla 900 serum mikroaglufcinasyon yöntemi ile incelenmiştir. Bu serumlardan 200* ü et ve et türev leri ile uğraşanlardan, 400' ü klinik olarak hiçbir şikayeti olmu- yanlardan ve 300'de hayvanlardan alınmıştır. Klinik olarak şikayeti olmuyanlardan alının serumların 25' i (% 6.2), hayvan serumlarının 48' i (%16), et ve et türevleri ile uğraşan kişilere ait serumların 25'de (%12.5) pozitif sonuç saptanmıştır. Et ve et türevleriyle uğraşanlarda belirlenen serotipler tablo I* de gösterilmiştir. Ayrıca bunların çalışma alanlarına göre hastalık insidansıda tablo II' de belirtilmiştir. Buna göre hastalık en çok kasaplarda saptanmıştır. Klinik olarak herhangi bir şikayeti olmıyanlarda sapta nan serotipler ise tablo V'te gösterilmiştir. Buna göre en çok L.icterohaemorrhagiae serotipine karşı antikor saptanmıştır. Ayrıca bu kişiler hayvanlarla teması olanlar ve olmıyanlar olmak üzere ayrılarak bu kişilerdeki hastalık insidansı tablo VT'da belirtilmiştir. Bulguların sosyo-ekonomik duruma göre dağılımıda tablo IX* da gösterilmiştir. Buna göre kırsal kesimde oturanların daha çok hastalığa yakalandığı saptanmıştır. Hayvan serumları üzerinde yaptığımız çalışmada serumların serotiplere göre dağılımıda tablo XI* de belirtilmiştir. Buna göre bölgemizde sığırlarda ve koyunlarda hastalık yapan serotipler şunlardır; L.butembo, L.bataviae, L.pomona, L.automnalis, L.ictero haemorrhagiae, L.wolf fi# L.australis, L. grippotyphosa, L.djasiman. ve L.sejroe'dir.Öğe Diyarbakır il merkezinde farklı bölgelerdeki beş ilköğretim okulunda bağırsak parazitlerinin araştırılması(2004) Topçu, Mehmet; Gül, Kadri; Tekay, Fikret; Uzun, Aslıhan; Yeşilmen, Simten; Karaşahin, ÖzgeBu çalışmada, Diyarbakır'ın değişik bölgelerinde bulunan, sosyoekonomik düzeyi farklı beş ilköğretim okulundan alınan toplam 933 dışkı örneği direkt mikroskobik inceleme ve Para Set Float dışkı kaplarında flotasyon yöntemi uygulanarak incelenmiştir. Araştırmada, 933 dışkı örneğinin 490'ında (% 52.51) çeşitli bağırsak parazitleri tespit edilmiştir. Bunların 151'inde (%30.81) Giardia intestinalis, 140'ında (%28.57) Hymenolepis nana, 75'inde (%15.30) Entamoeba coli, 40'ında (%8.16) Trichuris trichura, 36'sında (%7.34) Iodamoeba butschlii, 29'unda (%5.91) Ascaris lumbricoides, 17'sinde (%3.46) Enterobius vermicularis, 2'sinde (%0.4) Entamoeba histolytica bulunmuştur. Çalışmamızın sonucunda, sosyoekonomik düzeyi düşük bölgede bulunan ilköğretim okullarında ve bunların içinde özellikle Alpaslan İlköğretim Okulu öğrencilerinde parazitlik oranının daha yüksek olduğu bulunmuştur.Öğe Diyarbakır ilinde saptanan ABO ve Rh kan grupları dağılımı(2008) Altıntaş, Abdullah; Gül, Kadri; Temiz, HakanTransfüzyon tıbbında; ABO and Rh sisteminin tespiti önemlidir. Bu çalışma; Diyarbakır bölgesinin ABO ve Rh kan grupları profilinin belirlenmesi ve bu konuda yeni veri sağlamak amacıyla yapılmıştır. Yapılan çalışmada, kan merkezlerine başvuran toplam 206.673 kişinin; 75.547’sinde (%36.55) A Rh(+), 61.385’inde (%29.70) O Rh(+), 34.417’sinde (%16.65) B Rh(+), 12.944’ünde (%6.26) AB Rh(+), 8.806’sında (%4.26) A Rh(-), 8.183’ünde (%3.95) O Rh(–), 3.897’sinde (%1.88) B Rh(–), 1494’ünde (%0.72) AB Rh(–) kan grubu saptanmıştır. Başvuran kişilerin 184.293’ünde (%89.17) Rh pozitifliği ve 22.380’inde (%10.82) Rh negatifliği saptanmıştır. Ülkemizin diğer bölgelerindeki kan grup dağılımlarıyla az farklar olmasına rağmen, çalışmamızda saptadığımız kan grubu dağılımı ülkemiz geneliyle benzerdir.Öğe Diyarbakır Kent Merkezinde Barsak Parazit Prevalansı 2001(T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, 2002) Ceylan, Ali; Acemoğlu, Hamit; Özerdem, Nezahat; Özbağ, Davut; Gül, KadriBarsak parazitozları dünyanın hemen her bölgesinde, kalabalık ve alt yapısı bozuk olan yerlerde yüksekoranda görülür ve sıklığı; içme suyu kanalizasyon, altyapı, çevre koşulları vb sanitasyon düzeyi ile değişiklikgösterir. Ülkemizde Barsak parazitozları sorununun çözülememesinin nedenini, bu alanda yapılan çalışmalarınmultidisipliner bir anlayışla ve entegre bir biçimde yürütülememesinde aramak gerekir. Bu çalışma Diyarbakıril merkezinde yaşayanlarda barsak parazit sıklığını ortaya çıkarmak amacıyla planlanmıştır. Diyarbakır yerleşimyerine ve şehir altyapı durumuna göre üç bölgeye ayrılmış ve toplam olarak 429 kişiden alınan dışkı örnekleriincelenmiştir. Araştırmaya katılanların %39.4’ünde parazit bulunmuştur. İncelenen 429 dışkı örneğinin; %16.9’unda Giardia intestinalis, %8.0’inde Entamobea coli ve %5.2’sinde ise Entamoeba histolyticasaptanmıştır.168 kişide toplam olarak 199 parazit kist ya da yumurtası saptanmış olup bunların 167’si %83.9 protozoon,32 tanesi %16.1 helminttirÖğe Diyarbakır-Ergani, Ahmetli Köyü'nde ortaya çıkan bir tifo salgını(2003) Hoşoğlu, Salih; İlçin, Ersen; Acemoğlu, Hamit; Ceylan, Ali; Gül, Kadri; Efe, MustafaSalmonella typhi içme sularına karışarak tifo salgınlarına yol açabilmektedir. Bu çalışmada 25.12.2001 - 4.1.2002 tarihleri arasında Diyarbakır-Ergani'ye bağlı Ahmetli köyünde meydana gelen su kaynaklı tifo salgını araştırılmıştır. Salgın süresince toplam 181 şüpheli olgu sağlık kurumlarına başvurmuş ve bunlardan 71 'i (%39.2) hastaneye yatırılmıştır. Yatan hastalardan sadece 8'ine Grubel-Widal testi yapılabilmiş ve 6'sında pozitif sonuç alınmıştır. Bütün köy sakinleri ziyaret edilerek şüpheli olgular salmonellozis açısından taranmıştır. Hastalardan alınan 26 kan kültüründen üçünde ve 73 gaita örneğinin ikisinde S.typhi üretilmiş, salgının kaynağı olduğu düşünülen köy içme suyundan alınan su örneklerinin kanalizasyon suyuyla kontamine olduğu gösterilmiştir. Daha önce dezenfekte edildiği için içme suyundan S.typhi izole edilememiştir. Koruyucu önlem oiarak su şebekesinin tamiri, deponun klorlanması, bireysel klorlama ve eğitim verilmesi önerilmiştir.Öğe The effect of zinc on microbial growth(1998) Çiçek, Ramazan; Gül, Kadri; Atmaca, SelahattinThe antibacterial activity of zinc acetate against Staphylococcus auerus, Staphylococcus epidermidis and Pseudomonas aeruginosa isolates was measured in Mueller-Hinton broth containing different amounts of zinc acetate using spectrophotometry. Staphylococcus auerus, Staphylococcus epidermidis and Pseudomonas aeruginosa isolates were inhibited by zinc acetate (p<0.05). The effect on Staphylococcus auerus and Staphylococcus epidermidis was greater than on Pseudomonas aeruginosa (P<0.05).Öğe Escherichia coli Suşlarından Siprofloksasin, Sefotaksim ve İmipeneme Karşı Üç Farklı Zaman Aralığında Elde Edilen Direnç Oranlarının Karşılaştırılması(2016) Gül, Kadri; Özekinci, Tuncer; Atma, Selahattin; Özcan, NidaAmaç: Escherichia coli ülkemizde hem hastane hem de toplum kaynaklı üriner sistem infeksiyonlarında en sık izole edilen etkendir. Laboratuvarımızda E. coli suşlarının antibiyotik duyarlılıklarıyla ilgili farklı zamanlarda yapılmış çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışma ile 1997-2014 yılları arasında idrar kültürlerinden izole edilen E. coli suşlarının antibiyotik direnç değişimlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmada 2014 yılında idrar kültürlerinden izole edilen E. coli suşlarının siprofloksasin, sefotaksim ve imipeneme karşı elde edilen direnç oranları 1997 ve 2006 yıllarında aynı laboratuvarda elde edilen direnç oranları ile karşılaştırılmıştır. Bulgular: 2006 yılında siprofloksasine %44 olan direnç oranı, 2014'te %38 (p: 0.367); %49 olan sefotaksim direnci seftazidim olarak %53 (p: 0.462) ve %4 olan imipenem direnci %0,7 (p: 0.056) olarak belirlenmiştir. Tartışma ve Sonuç: Sonuç olarak bölgesel verilerin sistematik olarak değerlendirilmesiyle oluşan bilgi birikiminin, uygun antibiyotik seçiminde ve gereksiz antibiyotik kullanımın önlenmesinde değer taşıyacağı düşünülmüştür.Öğe Evaluation of the ehrlich-ziehl-neelsen (EZN) and amplified mycobacterium tuberculosis direct test according to the bacted method in respiratory and nonrespiratory samples(2007) Gül, Kadri; Özekinci, Tuncer; Atmaca, Selahattin; Meşe, Sevim; Akpolat, NezahatAmaç: Tüberküloz özellikle gelişmekte olan ülkelerde önemli ve tehdit edici bir hastalık olarak varlığını sürdürmektedir. Hastalığın yayılımının önlenmesi bakımından Mycobacterium tuberculosis'm tespiti ve identifikasyonunun mümkün olan en kısa sürede yapılması gerekmektedir. Bu amaçla son yıllarda duyarlılık ve özgüllüğü yüksek, güvenilir, hızlı laboratuvar tanı yöntemleri kullanılmaya bağlanmıştır. Yöntemler: Bu çalışmada Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarf na gönderilen 107 respiratuar ve 198 nonrespiratuar olmak üzere toplam 305 örnek Ehrlich- Ziehl-Neelsen (EZN), BACTEC 460 TB (Becton and Dickinson Diagnostik İnsturment Sistem, Towson, MD), MTD (Amplified Mycobacterium tuberculosis Direct Test, Gen-Probe, ABD) yöntemleri ile incelenmiştir. Bulgular: EZN için respiratuar örneklerde duyarlılık %83.33, özgüllük %95.04, pozitif prediktif değer %50, negatif prediktif değer %98.96, nonrespiratuar örneklerde ise bu değerler sırasıyla %18.18, %98.39, %40, %95.37 MTD için respiratuar örneklerde duyarlılık %83.33, özgüllük %94.05, pozitif prediktif değer %45.45, negatif prediktif değer %98.95, nonrespiratuar örneklerde ise bu değerler sırasıyla %54.54, %88.23, %21.42, %97.05 olarak bulunmuştur. Sonuç: Ön tanı testi olan EZN ve nükleik asit amplifikasyon esasına dayanan MTD yöntemlerinin, altın standart olarak kabul edilen BACTEC TB 460 sistemiyle birlikte çalışılması ve değerlendirmelerin buna göre yapılması gerekmektedir. Ayrıca pahalı olması nedeni ile MTD, tarama testi olarak kullanılmamalı, daha çok smear pozitif örneklerde kullanılmaları tercih edilmelidir.Öğe Genel cerrahi hastalarında preoperatif HBsAg, Anti-HCV, Anti-HIV seroprevalansı(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2009) Girgin, Sadullah; Temiz, Hakan; Gedik, Ercan; Gül, KadriAmaç: Kan kaynaklı patojenlerle temas; sağlık çalışanları için çok ciddi bir mesleki risk oluşturmaktadır. Çalışmanın amacı elektif cerrahi öncesi hastalarda HBsAg, anti-HCV ve anti-HIV seroprevalansını belirlemektir. Gereç ve yöntem: Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Kliniği’ne Ocak 2007 ve Temmuz 2007 tarihleri arasında elektif cerrahi girişim uygulamak amacıyla yatırılan ameliyat hazırlığı döneminde 486 hastanın kan örneklerinde; HbsAg, anti-HCV ve anti-HIV testleri ELISA yöntemiyle çalışıldı. Aynı dönemde Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kan Bankası’na başvuran gönüllü kan vericilerinden (n=14354) kontrol grubu oluşturuldu. Bulgular: Preoperatif hastalarda HBsAg ve anti-HCV seroprevalansı sırasıyla %6.6, %1.6 olarak bulunmuştur. Kontrol grubunda ise HBsAg ve anti-HCV seroprevalansı sırasıyla %2.9, %0.7 olarak bulundu ve hasta grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşüktü. Bu sonuç; preoperatif hastalardaki HBsAg ve anti-HCV pozitiflik oranının, kan bankasından elde edilecek verilerden daha yüksek olması beklenilmesi gerektiği göstermektedir. Kontrol ve hasta gruplarının her ikisinde de anti-HIV pozitifliği saptanmamıştır. Sonuç: Kan ve vücut sıvılarıyla bulaşan hastalıklar hakkında tüm sağlık çalışanları eğitilmeli, HBV’ne karşı aşılanmalı, ameliyathanelerde infeksiyon geçişini engelleyecek evrensel önlemlerle ilgili standartlar hazırlanıp ciddiyetle uygulanmalı ve temas edilen her hastanın infekte olabileceği kabul edilmelidir.Öğe Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Rutin Hepatit B Aşı Programının Etkisi(2017) Gül, Kadri; Özekinci, Tuncer; Atmaca, Selahattin; Akpolat, NezahatDiyarbakır Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki en büyük ve önemli yerleşim alanlarından biridir. 1998 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli olarak HBV aşısı uygulanmaya başlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, 2017 yılında HBV'li hastalarda HBV DNA düzeylerini saptamak, 2002 ve 2012 yılı sonuçları ile yaş gruplarına göre karşılaştırmaktır. Hastaların HBV DNA sonuçları yedi yaş grubuna ayrılmış (0-14, 15-20, 21-30, 31-40, 41-50, 51-60, >61), 2002 ve 2012 düzeyleri ile karşılaştırılmıştır. 0-14 yaş grubunda 2017 yılında 2002 ve 2012'ye göre istatiksel olarak anlamlı bir azalma olduğu gösterilmiştir. Çalışmamız, rutin HBV aşı programının bölgede HBV enfeksiyonu riskinde özellikle 0-14 yaş grubunda yıllar içinde istatiksel olarak anlamlı bir azalma sağladığını göstermektedir.Öğe Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde rutin Hepatit B aşı programının etkisi(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2017) Özekinci, Tuncer; Atmaca, Selahattin; Akpolat, Nezahat; Gül, KadriDiyarbakır Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki en büyük ve önemli yerleşim alanlarından biridir. 1998 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli olarak HBV aşısı uygulanmaya başlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, 2017 yılında HBV’li hastalarda HBV DNA düzeylerini saptamak, 2002 ve 2012 yılı sonuçları ile yaş gruplarına göre karşılaştırmaktır. Hastaların HBV DNA sonuçları yedi yaş grubuna ayrılmış (0-14, 15-20, 21-30, 31-40, 41-50, 51-60, >61), 2002 ve 2012 düzeyleri ile karşılaştırılmıştır. 0-14 yaş grubunda 2017 yılında 2002 ve 2012’ye göre istatiksel olarak anlamlı bir azalma olduğu gösterilmiştir. Çalışmamız, rutin HBV aşı programının bölgede HBV enfeksiyonu riskinde özellikle 0-14 yaş grubunda yıllar içinde istatiksel olarak anlamlı bir azalma sağladığını göstermektedir.Öğe İdrar örneklerinden Gardnerella vaginalis izolasyonu ve antimikrobiklere duyarlığı(1996) Özerdem, Nezahat; Gül, Kadri; Elçi, SaffetMikrobiyoloji laboratuvarına başvuran 125 hastanın idrar örnekleri rutin besiyerlerinin yanısıra HBT agar'a ekilerek Gardnerella vaginalis yönünden incelendi. Onörnekte (% 8) G. vaainalis ürediği gözlendi. İzole edilen suşlarm antimikrobiklere duyarlığı disk difüzyon yöntemiyle incelendi.Öğe The inhibitory effect of zinc on imipenem and meropenem susceptibility of pseudomonas aeruginosa(1998) Çiçek, Ramazan; Gül, Kadri; Atmaca, SelahattinIn this study we have showed that zinc ion has an inhibitory activity on imipen-em and meropenem suspectibility of Pseudomonas aeruginosa. When zinc ion con-centration of Mueller-Hinthon agar (MHA) media was gradually increased the zone diameters of imipenem and meropenem gradually decreased. So we concluded that zinc concentration in the media might effect imipenem and meropenem susceptibility of Pseudomonas aeruginosa and might indicate false resistance to imipenem and meropen-em. Therefore the use of these antipseudomonal antibiotics in Pseudomonas infections may be restricted.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »