Yazar "Bozan, Metin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Imamate in Shia in the Context of the Continuity of the Mission of Risalah(Gaziantep Üniversitesi, 2021) Bozan, MetinOne of the main problems that emerged after the events that took place after the death of the Prophet is the issue of caliphate/Imamate. Although non-Shiite sects, especially Ahl al-Sunnah, attach special importance to the caliphate/imamate in a religious sense, they eventually see it as a human duty/institution. However, the Twelver Shia distinguishes between the concepts of caliphate and imamate. While it sees the caliphate as a human institution and identifies it with the sultanate, it interprets the imamate through the divine mission of the Risalah. In this context, according to them, when the office of prophethood with the Prophet Muhammad came to an end, the mission of divine prophethood did not end, but continued in the office of imamate. As a result of the definition of the imamate office through the mission of prophecy, why imams should be appointed by Allah, the religious status of imams and their qualifications have been developed through this discourse. As a natural consequence of this, the sciences of tafsir, hadith, kalam and fiqh were read as imamate-centered, and from time to time, the fiqh provisions in some secondary issues were interpreted in a way that did not contradict the theory of imamate. Beyond this, there have been strong traces of imamate belief, which has the mission of divine prophecy, on history, politics and social life.Öğe İmamet Nazariyesinin Ca’ferî Fıkhı Üzerindeki Tesirleri(Yediveren Kitap, 2008) Bozan, MetinBu makalenin amacı, İmâmiyye Şîası’nın amelde bağlı olduğu Ca'ferîlik mezhebi üzerinde kendi imamet nazariyelerinin etkisi ile şekillenmiş bazı ahkamın varlığını göstermek; erken dönemde vuku bulan siyasi hadiselerin sadece itikadi meseleleri değil; aynı zamanda dini yaşamın bir pratiği olan ibadet ve muamelat gi-bi konularda fıkhi hükümler üzerinde de belirleyici olduğuna dikkat çekmektir.Öğe Kutsal mekanların tahribinin toplumsal hafıza üzerine etkisi(Şarkiyat Araştırmaları Derneği, 2018) Bozan, MetinToplumsal hafıza/Ortak belleğin korunması büyük oranda onun yapı taşları olan öğelerin muhafazası ve sonraki nesillere intikali ile mümkündür. Bunun en önemli aktarıcılarından birisi de kutsal mekanlardır. Zira kendi hikaye, mitoloji ve sembollerini de taşıyan kutsal mekanlar, toplumsal değerlerin orijinine işaret etmektedir. Onların tahribi ise beraberinde “kişisel”, “sosyal” ve “kültürel dini” mirası içeren “değerler”i yok etme tehdidini getirmektedir. Ancak günümüz İslam coğrafyası örneğinde olduğu gibi savaşlar veya başka etkenler nedeniyle söz konusu mekanların bir kısmı tahrip edilmiştir. İşte bu çalışmada söz konusu tahriplerin toplumsal hafıza/ortak bellek üzerindeki yıkıcı etkisine ve kimliklerin dış kültürel tesirlere açık hale gelme potansiyeline dikkat çekilmektedir.Öğe OSMANLI YEZİDİLERİNİN GÜNEY KAFKASYA’YA GÖÇÜ (TARİHSEL SÜREÇTE GÜRCİSTAN VE ERMENİSTAN YEZİDİLERİ / EZİDİLERİ)(2024) Bozan, MetinYezidiler, isimleri, kökenleri ve inançları etrafında yoğun tartışmaların yaşandığı batini dini bir yapılanmanın mensuplarıdırlar. Adem’e secde etmeyen meleğin (Melek Tavus), Tanrının faal ve icracı yardımcısı olduğuna inanmaları, Yezidiler’in çevrelerinde “şeytana tapanlar” olarak tanınmasına sebep olmuştur. Bu durum Yezidiler’in itikadı bozuk taife olarak ilan edilmelerine ve çevreleriyle sürekli gerilim içerisinde bulunmalarına yol açmıştır. Ayrıca kimi zaman merkezi ve yerel yönetimlerle itaat-isyan ikileminde gerilimler yaşamışlardır. 19. Yüzyıl Osmanlı modenleşmesi döneminde geleneksel askerlik yöntemlerinden zorunlu askerliğe geçiş Yezidiler’i de etkilemiştir. Öte yandan aynı yüzyılın başlarında Rusların Doğu Anadolu’yu kontrolleri altına aldıkları dönemden itibaren Osmanlı’ya karşı Ruslarla iş birliğine gitmişlerdir. I. Dünya savaşı ve sonrasında da Ermeniler’e destek vermişlerdir. Söz konusu ithamlar, gerilimler ve iş birlikleri nedeniyle Osmanlı ve diğer Kürtlerle araları açılmış; bu nedenle Osmanlı hakimiyetindeki bölgelerden göç etmek zorunda kalmışlardır. Bu bağlamda 19. Yüzyılın ilk yarısında bazı Yezidi aşiretler, Rusların işgal ettiği Kars ve çevresindeki bölgelere sığınmışlardır. Ekim 1917 ihtilalinden sonra Rusların bölgeden ayrılmaları üzerine iş birliği yaptıkları diğer bir kesim olan Ermeniler’le birlikte Revan (Erivan) ve çevresine çekilmişlerdir. Az bir kısmıysa Tiflis ve çevresine intikal etmişlerdir. Çalışmada Yezidiler’in göç etme nedenleri, nerelerden göç ettikleri, yerleştikleri yerler ve sözkonu dönemdeki nüfusları hakkında bilgi verilecek; SSCB dönemi ve dağılmasından sonraki durumları ele alınacaktır.Öğe OSMANLI YEZİDİLERİNİN GÜNEY KAFKASYA’YA GÖÇÜ (TARİHSEL SÜREÇTE GÜRCİSTAN VE ERMENİSTAN YEZİDİLERİ / EZİDİLERİ)(Şarkiyat Araştırmaları Derneği, 2024) Bozan, MetinYezidiler, isimleri, kökenleri ve inançları etrafında yoğun tartışmaların yaşandığı batini dini bir yapılanmanın mensuplarıdırlar. Adem’e secde etmeyen meleğin (Melek Tavus), Tanrının faal ve icracı yardımcısı olduğuna inanmaları, Yezidiler’in çevrelerinde “şeytana tapanlar” olarak tanınmasına sebep olmuştur. Bu durum Yezidiler’in itikadı bozuk taife olarak ilan edilmelerine ve çevreleriyle sürekli gerilim içerisinde bulunmalarına yol açmıştır. Ayrıca kimi zaman merkezi ve yerel yönetimlerle itaat-isyan ikileminde gerilimler yaşamışlardır. 19. Yüzyıl Osmanlı modenleşmesi döneminde geleneksel askerlik yöntemlerinden zorunlu askerliğe geçiş Yezidiler’i de etkilemiştir. Öte yandan aynı yüzyılın başlarında Rusların Doğu Anadolu’yu kontrolleri altına aldıkları dönemden itibaren Osmanlı’ya karşı Ruslarla iş birliğine gitmişlerdir. I. Dünya savaşı ve sonrasında da Ermeniler’e destek vermişlerdir. Söz konusu ithamlar, gerilimler ve iş birlikleri nedeniyle Osmanlı ve diğer Kürtlerle araları açılmış; bu nedenle Osmanlı hakimiyetindeki bölgelerden göç etmek zorunda kalmışlardır. Bu bağlamda 19. Yüzyılın ilk yarısında bazı Yezidi aşiretler, Rusların işgal ettiği Kars ve çevresindeki bölgelere sığınmışlardır. Ekim 1917 ihtilalinden sonra Rusların bölgeden ayrılmaları üzerine iş birliği yaptıkları diğer bir kesim olan Ermeniler’le birlikte Revan (Erivan) ve çevresine çekilmişlerdir. Az bir kısmıysa Tiflis ve çevresine intikal etmişlerdir. Çalışmada Yezidiler’in göç etme nedenleri, nerelerden göç ettikleri, yerleştikleri yerler ve sözkonu dönemdeki nüfusları hakkında bilgi verilecek; SSCB dönemi ve dağılmasından sonraki durumları ele alınacaktır.Öğe Osmanlılar’ın son döneminde makâlât ve fırak geleneği: Şeyh Abdurrahman Aktepî örneği(2011) Bozan, MetinMakalat ve Fırka Geleneği dediğimiz fırka tasnifçiliği, süreç içerisinde pek çok tasnif or taya koymuşlardır. Osmanlı’da da bu durum söz konusudur. Zira bu dönemde pek çokalim, fırkalar ile ilgili eser telif etmiştir. Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşayan Diyarba- kırlı Şeyh Abdurrahman Aktepî de söz konusu alimlerden birisidir. Bu çalışmada ŞeyhAbdurrahman Aktepî’nin fırkaları tasnif ettiği Keşfu’z-Zalâm fî Akâidi Fıraki’l-İslam eseriele alınacaktır. Osmanlı’nın son dönemi Şark medrese geleneğine mensup alimlerin mez hep algısını tahlil etme fırsatı da vermesi düşünülen bu yazma eserde, mezheplerin tasni finin genel özellikleri, eserin referansları, onu diğerlerinden farklı kılan yönleri üzerindedurulmaya çalışılacaktır.Öğe Şey? Ad?'siz Yezidîlik: Yezidîlerin Ad? b. Mus?fir Algısında Yaşanan Farklılaşmalar(2012) Bozan, MetinHızlı kültür değişmelerinin, kapalı toplum yapısına sahip dini toplulukları derinden sarstığı ve onları ciddi bir kimlik ve aidiyet kriziyle karşı karşıya bıraktığı bir vakıadır. Bunun en canlı örneklerinden biri Yezidîliktir. Kapalı toplumdan açık topluma geçiş sürecinde Yezidîler arasında, geleneğe yönelik yeni yaklaşımlar ve arayışlar ortaya çıkmıştır. Bu makale, söz konusu arayışları Yezidîlikin kurucusu olarak kabul edilen Şey? Ad? örneği üzerinden göstermeyi amaçlamaktadır. Bu amaca yönelik olarak, ikisi Kuzey Irakta ikisi de Almanyada yaşayan dört Yezidî ile yapılandırılmamış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmelerden elde ettiğimiz değerlendirmeler bize çağdaş Yezidîlerin Şey? Ad?ye dair yaklaşımlarındaki farklılaşmayı tesbit etme ve bunları göz ardı etme, sorgulama vedışlama şeklinde üç başlık altında tahlil ete imkânı vermiştir. Bu yaklaşımların ne anlam ifade ettiğinin anlaşılabilmesi için de Şey? Ad?nin tarihsel kişiliği ve Yezidî inancı içerisindeki yeri ve konumu hakkında kısa bir değerlendirme sunulmuştur.Öğe Şii Teo-Politik Söylemin Zemini Olarak İmamet (Teori-Pratik)(Habip DEMİR, 2019) Bozan, MetinŞia’da imamet, bir inanç esası olmasının yanı sıra bizzat günlük yaşama yansıyan bir politik söyleme sahiptir. Bu nedenle ilgi odağı olmuştur. Söz konusu ilgi sadece tarihsel ve nazari bir inanış biçimi açısından değil; aksine günümüz İran siyasetinin teolojik arka planını oluşturması açısından da önemlidir. Zira günümüz İran siyasetinin teorik çerçevesinin imamet nazariyesi ile ilişkili olduğu bilinen bir husustur. İşte bu çalışmada Şii imamet nazariyesinin siyasi veçhesi ele alınacak; imamlara yüklenilen siyasi misyon ile bu misyonun imamların tarihsel gerçekliği ile ne derece uyumlu olduğu irdelenecektir.Öğe TARİHİ HADİSELERİN KONJONKTÜREL İNŞASI (Şia’da Kerbela Örneği)(2017) Bozan, Metinİdeolojiler ve dini yapılanmalar, tarihte yaşanmış önemli hadiseleri her defasında yeniden yorumlayarak bulundukları dönemin şartlarına göre yeniden inşa etmişlerdir. Bu makalede bunun bir örneği olarak Şia'nın Kerbela hadisesine tarihsel süreç içerisinde farklı yaklaşımları ele alınmıştır. Şia'da Kerbela ile ilgili anlatıların prototipi acı ve matemdir. Bu dönemde Hz. Hüseyin kendisine takdir edilen bir ölüme gitmektedir. Hadise acı ve matem merkezli yer gök ile din ve peygamberleri içeren olağanüstü anlatılarla zenginleştirilmiştir. Bu acıya paralel olarak daha sonraları Kerbela, mekansal boyutta Kabe ile kıyaslanan kutsiyete dönüştürülmüştür. Şia'nın çağdaş Kerbela söylemlerinde ise yükselen değerlere uygun bir dil geliştiren Ali Şeriati ve Mutahhari'nin görüşleri irdelenmiştir. Her ikisi de kıyam ve şehadeti ile çağlar üstü mesaj veren bir Hüseyin tasviri çizmektedirler. Ardından da İran İnkilabının öncesi ve sonrası şartları gözeten Ayetullah Humeyni'nin çağdaş ve geleneksel söylemi sentezleyen yorumları tahlil edilmiştirÖğe Tarihi hadiselerin konjonktürel inşası (Şia'da Kerbela örneği)(Şarkiyat Araştırmaları Derneği, 2017) Bozan, Metinİdeolojiler ve dini yapılanmalar, tarihte yaşanmış önemli hadiseleri her defasında yeniden yorumlayarak bulundukları dönemin şartlarına göre yeniden inşa etmişlerdir. Bu makalede bunun bir örneği olarak Şia'nın Kerbela hadisesine tarihsel süreç içerisinde farklı yaklaşımları ele alınmıştır. Şia'da Kerbela ile ilgili anlatıların prototipi acı ve matemdir. Bu dönemde Hz. Hüseyin kendisine takdir edilen bir ölüme gitmektedir. Hadise acı ve matem merkezli yer gök ile din ve peygamberleri içeren olağanüstü anlatılarla zenginleştirilmiştir. Bu acıya paralel olarak daha sonraları Kerbela, mekansal boyutta Kabe ile kıyaslanan kutsiyete dönüştürülmüştür. Şia'nın çağdaş Kerbela söylemlerinde ise yükselen değerlere uygun bir dil geliştiren Ali Şeriati ve Mutahhari'nin görüşleri irdelenmiştir. Her ikisi de kıyam ve şehadeti ile çağlar üstü mesaj veren bir Hüseyin tasviri çizmektedirler. Ardından da İran İnkilabının öncesi ve sonrası şartları gözeten Ayetullah Humeyni'nin çağdaş ve geleneksel söylemi sentezleyen yorumları tahlil edilmiştir.Öğe XVI. ASIRDA YEZİDİLER(ÊZİDÎLER)’İN DİNÎ STATÜSÜ HAKKINDAKİ TARTIŞMALARA DAİR İKİ BELGE: MEVLÂNÂ SÂLİH EL-KÜRDÎ’NİN BİR FETVASI İLE MEVLÂNÂ MUHAMMED BERKAL‘Î’NİN TA’LİKİ(2020) Bozan, MetinYezidilik (Êzidîlik) oldukça tartışmalı bir dînî yapılanmadır. Bu tartışmaların odağındaYezidiliğin (Êzidîliğin) kadim bir din mi olduğu yoksa Ehl-i Sünnet formatında birtarikattan evrilerek mi ortaya çıktığı hususu bulunmaktadır. Araştırmada buna bir nebzede olsa ışık tutabilecek XVI yy. da Mevlânâ Sâlih el-Kürdî’nin “Kelimât fî BeyâniMezhebi’t-Tâ’ifeti’l-Yezîdiyye ve Hukmihim ve Hukmi’l-Emvâli’l-Kâ’ini bi Eydîhim”adlı fetvası ile günümüz İran sınırları içerisinde kalan Meriwan kökenli olup IV. ŞerefHân döneminde (1504-1534) Bitlis’te bir süre ikamet etmiş olan büyük alim MevlânâMuhammed Berkal'î’nin bu fetvaya ta’liki ele alınacak; bu iki alimin, Yezidiler veYezidiler’in sahip oldukları mallar hususundaki değerlendirmeleri irdelenecektir.Çalışmada hedeflenen, XVI yy. da bu topluluğun nasıl isimlendirildiği, dînî statüsü,kutsal mekan ve dînî önderler hakkındaki inanışlarının neler olduğu, kadim inanışlarlaparalellik arz eden yönlerinin bulunup bulunmadığı, inançları açısından Yezidi fırkalar,Yezidiler’in İslamî inanç esaslarına, şeriata, ibadetlere ve ulemaya nasıl baktıkları,Yezidiliğin İslam’la bir ilişkisinin bulunup bulunmadığı gibi hususların bu iki belgeüzerinden tahlilidir.Öğe Yezidism without Shaykh Adi: Transformations in the Yezidis’ Perception of Adi b. Musafir(Ankara Üniversitesi, 2012) Bozan, MetinMusafir It is a fact that rapid cultural changes deeply shake the closed religious communities and lead them to a crisis with respect to their sense of belonging. One of the most vivid examples of this is the Yezidi community. In the course of moving from closed society to open society, they found themselves in quest of new ways, and there thus appeared new approaches to their traditions. This article aims to illustrate such quests through the example of attitudes towards Adi b. Musafir, who is considered to be founder of the Yezidi religion. To that end, we made unstructured interviews with four Yezidis, two of whom live in Northern Iraq and the other two in Germany. Data obtained from these interviewees have made it possible for us to observe and examine the differentiation in the attitudes of contemporary Yezidis towards Shaykh Adi under three headings: conscious neglecting, questioning, and ostracizing. And in order to make sense of these approaches, a preamble is offered concerning the historical personality of Shaykh Adi and his place in the Yezidi faith