Yazar "Beştaş, Remzi" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Clinical and virological features of acute hepatic exacerbations in patients with chronic hepatitis B virus infection(Cureus Inc., 2021) Beştaş, Remzi; Yalçın, KendalBackground and aim: In this study, we aimed to perform a comprehensive analysis of patients with acute hepatic flares observed during the course of chronic hepatitis B infection in order to provide early diagnosis, management, and best characterization of this unique group of hepatitis B patients. Patients and methods: The study was designed in a retrospective and prospective manner. Chronic hepatitis B patients with acute hepatic flares, admitted to the Department of Gastroenterology and Hepatology were enrolled in the study. Demographic, clinical, biochemical, and virological findings were recorded via pre-prepared forms. Results: The study was conducted on 125 patients. The mean age was 34.08 +/- 12.68 and the male to female ratio was determined as 2.28. Over 117 patients (93.6%) had at least one symptom. The most common symptoms and signs were fatigue (81.6%), anorexia (64%), jaundice (60%), and nausea (52%). Anti-HBc immunoglobulin M (IgM) antibody was detected in 24 patients (19.2%) and serum hepatitis B virus (HBV) deoxyribonucleic acid (DNA) was positive in 107 (85.6%) patients. The most common cause of exacerbations was spontaneous hepatic flares (80.8%). Conclusion: According to the results of this single-center study, acute hepatic exacerbations are more common in young men. The disease usually presents with non-specific symptoms and jaundice is the most common finding. As a sign of intensive inflammation and hepatocellular injury, serum ferritin levels seem to be high. Serum HBV DNA and anti-HBc IgM positivity with elevated alpha-fetoprotein (AFP) levels are presenting features of acute hepatic exacerbations.Öğe Clinical presentation and management of fasciola hepatica infection: Single-center experience(Baishideng Publishing Group, 2011) Kaya, Muhsin; Beştaş, Remzi; Çetin, SedatAIM: To identify the characteristic clinical, laboratory and radiological findings and response to treatment in patients with fascioliasis. METHODS: Patients who were diagnosed with Fasciola hepatica infection were included in this prospective study. Initial clinical, laboratory and radiological findings were recorded. All patients were followed until a complete response was achieved or for 6 mo after treatment discontinuation. RESULTS: Fasciola hepatica infection was diagnosed in 30 patients (24 females; mean age: 42.6 years) between January 2008 and February 2011. Twenty-two (73%) patients had hepatic phase fascioliasis, 5 patients had biliary phase, and 3 patients had biliary phase associated with acute pancreatitis. Of the 8 patients with biliary phase fascioliasis, 2 patients displayed features that overlapped with both hepatic and biliary phase. Abdominal pain and right upper abdominal tenderness were the most prominent signs and symptoms in all patients. Eosinophilia was the most prominent laboratory abnormality in both patients with hepatic and biliary phase (100% and 50%, respectively respectively). Multiple nodular lesions like micro-abscesses on abdominal computerized tomography were the main radiological findings in patients with hepatic phase. Small linear filling defects in the distal choledochus were the main endoscopic retrograde cholangiopancreatography (ERCP) findings in patients with biliary phase. Patients with hepatic phase were treated with triclabendazole alone, and patients with biliary phase were treated with triclabendazole and had live Fasciola hepatica extracted from the bile ducts during ERCP. CONCLUSION: Fasciola hepatica infection should be considered in the differential diagnosis of patients with hepatic or biliary disease and/or acute pancreatitis associated with eosinophilia.Öğe Diffüz karaciğer metastazı ile başvuran bir hastada fonksiyonel olmayan nöroendokrin tümör: Olgu sunumu(2010) Beştaş, Remzi; Urakçı, Zuhat; Uçmak, Feyzullah; Yalçın, KendalNöroendokrin tümörler, nöroendokrin sistem hücrelerinden köken alan heterojen bir neoplazma grubundan oluşmaktadırlar. Bu olgu sunumunda diffüz karaciğer metastazı ile seyreden non-fonksiyone bir nöroendokrin tümör olgusu tartışılmıştır. Kliniğimize karın ağrısı ve karında şişlik şikayetleri ile başvuran 62 yaşındaki bayan hastanın yapılan ilk değerlendirmesinde masif hepatomegali saptandı. Laboratuar incelemelerinde hipertiroidi dışında anlamlı bir bulgu bulunmadı. Radyolojik incelelemelerde ise karaciğerde diffüz metastazla uyumlu çok sayıda hipodens kitle lezyonları saptandı. Yapılan karaciğer biyopsisi, hepatik nöroendokrin tümör metastazı ile uyumlu bulundu. Hastada primer odak bulunamadı. Diffüz karaciğer tutulumu birlikte hastanın yaşının ileri olması nedeni ile cerrahi rezeksiyon duşünülmedi. Hastaya uzun etkili somatostatin analoğu başlandı. Takiplerde hastanın semptomları gerilemesine rağmen radyolojik bulgularda gerileme gözlenmedi. Sonuç olarak nadir görülen nöroendokrin tümörlerin alışılageldiği yavaş seyrinin aksine tümüyle yakın zamana kadar asemptomatik seyretmesine karşın, yaygın karaciğer metastazıyla birlikte afonksiyone olarak prezente olabileceği göz önünde bulundurulmalıdırÖğe Fasciola Gigantica'ya Bağlı Kolestaz(2014) Beştaş, Remzi; Çiçek, Muttalip; Yalçın, KendalFasiyoliyazis karaciğer tremadotları olan Fasciola hepatica ve Fasciola gigantica tarafından meydana getirilen bir enfeksiyondur. Burada biliyer obstrüksiyon ve karın ağrısı ile başvuran ve endoskopik retrograd kolanjio pankreotografi (ERCP) ile tanı ve tedavisi yapılan Fasciola gigantica olgusu sunuldu. 46 yaşında bayan hasta sağ üst kadranda lokalize karın ağrısı ve sarılık şikayetleri ile yatırıldı. Fizik muayenesinde skleralarda ikter ve hepatomegali olan hastanın laboratuar bulguları arasında karaciğer taransaminazları ve bilirubinde artış mevcuttu. Batın ultrasonografisinde koledokta ve intrahepatik safra yollarında dilatasyon olan hastaya ERCP yapıldı. ERCP ile koledoktan bir adet canlı Fasciola gigantica alındı. Sonuç olarak fasiyoliyazis obstrüktif sarılığın ayırıcı tanısında, özellikle de endemik bölgelerde düşünülmeli ve bu hastaların tanı ve tedavisinde ERCP'nin önemli bir yer tuttuğu bilinmelidir. Bu vaka bilgilerimize göre ülkemizde ERCP ile tedavi edilen ikinci fasciola gigantica vakası olma özelliğini taşımaktadır.Öğe Fenofibrate treatment in two adults with Crigler-Najjar syndrome type II(2006) Canoruç, Fikri; Yılmaz, Şerif; Dursun, Mehmet; Beştaş, Remzi; Kıdır, VeyselCriggler-Najjar sendromu Tip II, ömür boyu süren indirekt hiperbilirubinemi ile seyreden nadir bir familyal bilirubin konjugasyon bozukluğudur. Bu sendromda aşırı hiperbilirubinemi varlığında fetüs veya yetişkinlerde nörolojik defekt riski vardır. Bu, iki olguda bu sendromun ayrıntılarını vurgulayan, Türkiye'den bildirilen ilk yazıdır. Tanı, diğer indirekt bilirubin yüksekliği yapan nedenlerin, hikâye ve laboratuar bulgularıyla ekarte edilmesi temeline dayanmaktadır. Fenobarbital yükleme testi ve C safrası analizi tanıları desteklemiştir. Literatürde bu sendromda klofibrat tedavisinin önerildiği bir çalışma vardı. Bu çalışmanın ışığında her iki hastaya, birer ay süreyle fenofibrat tedavisi uyguladık ve prosedür öncesi ve sonrasında bilirubin düzeylerini inceledik. Sonuçta her iki olguda da bilirubin düzeylerinde düzelme gözleyemedik.Öğe Fibrolameller hepatosellüler kanser ve gebelik ilişkisi: Olgu sunumu(2010) Yakut, Mustafa; Yalçın, Kendal; Uçmak, Feyzullah; Beştaş, RemziFibrolameller hepatosellüler kanser, hepatosellüler kanserin nadir görülen bir varyantıdır. Altta yatan sirotik zeminin bulunmaması, farklı klinik tablo ve nispeten daha iyi seyir ile hepatosellüler kanserden ayrılmaktadır. Fibrolameller hepatosellüler kanserin gebelikle birlikteliği veya ilişkisi ile ilgili sınırlı bilgi mevcuttur. Bu olgu sunumunda, kliniğimize karın ağrısı ve kilo kaybı şikayetleri ile başvuran ve yakın zamanda gebelik öyküsü olan 30 yaşında bir kadın hasta tartışılmıştır. Hastamızda gebeliğinin altıncı haftasında vajinal kanaması başlamış ve yapılan medikal tedaviye rağmen kanaması kontrol altına alınamayan hastanın gebeliği sonlandırılmış. Yaklaşık bir ay sonra kliniğimize başvuran hastanın, yapılan fizik muayenesinde hepatomegali dışında pozitif bulgu saptanmadı. Laboratuar incelemelerinde, hepatit B ve C virüs infeksiyonuna ait viral markırlar negatif idi. Belirgin serum LDH yüksekliği ve hafif düzeyde aminotransferaz yüksekliği dışında diğer biyokimyasal bulgular ve alfa feto protein düzeyleri normal sınırlarda idi. Hastanın batın tomografisinde karaciğerde büyüme ve sağ lob posteriyorda 8x9 cm boyutlarında kitle mevcuttu. Yapılan karaciğer biyopsi bulguları fibrolameller hepatosellüler kanser ile uyumlu idi. Tekrarlanan tomografik incelemede kitlede hızlı büyüme, sol lobda da kitle saptanması ve bölgesel lenf nodu metastazı olması nedeni ile hasta inoperabl kabul edilerek kemoterapi başlanması düşünüldü. Ancak hasta kemoterapiyi kabul etmeyince palyatif tedavi uygulandı ve takibe alındı. Sonuç olarak, bu vaka ile gebe bir kadında karaciğerde kitle ve/veya vajinal kanama saptandığında fibrolameller hepatosellüler kanser tanısının da göz önünde bulundurulması gerektiği, fibrolameller hepatosellüler kanserinin gebelik seyri üzerine olumsuz etkilerinin olabileceği ve gebelikte fibrolameller hepatosellüler kanserin hızlı bir seyir izleyebileceği vurgulanmıştırÖğe Histopathological features of chronic hepatitis B reactivation(2020) Beştaş, Remzi; Yalçın, KendalIt was aimed to investigate histopathological changes in acute hepatic exacerbations. A total of 20 patients, who developed acute hepatic exacerbation on the base of chronic hepatitis B infection, were enrolled in the study and liver biopsy was performed. Histological activity index (HAI) and its components, fibrosis scores and total HAIscore were calculated according to the Ishak scoring system. All of the patients enrolled in the study had portal inflammation and spotty necrosis. Fibrosis was present in17 patients. The median grade, stage and total HAI scores of the patients were 7 (2-14), 2 (0-3) and 8.5 (4-16), respectively. Positive correlation was determined betweennecroinflammation and ALT. While grade and total HAI score did not show significant difference among genders, fibrosis was significantly higher in males (p=0.008). Thefindings of this study showed that there are significant correlation between histopathologic changes (grade and total HAI score) in liver biopsy and plasma ALT, AST andTotal bilirubin levels during acute hepatic exacerbation in patients with chronic hepatitis B infection.Öğe Kolorektal kanserde serum vasküler endotelyal büyüme faktör (VEGF) düzeylerinin bilinen prognostik faktörlerle ilişkisi(2007) Beştaş, RemziGİRİŞ: Kolorektal kanserler (KRK) gelişmiş ülkelerde en sık görülen kanser tiplerinden biri olup görülme sıklığı giderek artış göstermektedir. KRK'li bir hastada uygun tedaviyi planlamak için hastalığın prognozu hakkında bilgiye gereksinim duyulur. Anjiyogenesiz KRK'in ilerlemesinde önemli bir rol oynar. Preklinik ve klinik çalışmalardaki kanıtlar VEGF' ün insan KRK'inde temel anjiyogenik faktör olduğunu ve metastazların oluşumu ve kötü prognozla ilişkili olduğunu göstermiştir. Yaptığımız çalışmanın amacı KRK'li hastalarda VEGF seviyelerini ve bunun hastalığın diğer klinikopatolojik özellikleri ile olan ilişkisini analiz etmektir YÖNTEM: Çalışmaya preoperatif ve /veya postoperatif kemoterapi ve/veya radyoterapi almamış 71 hasta alındı. Hastaların serum VEGF seviyeleri evre, yaş, cinsiyet, lokalizasyon, metastaz ve CEA ya göre analiz edildi. BULGULAR: Evre III?IV deki hastaların VEGF değerleri Evre I?II deki hastaların değerleri karşılaştırıldığında anlamlı bir şekilde (p<0,003) yüksek bulundu. Kolon lokalizasyonuna sahip hastaların VEGF seviyeleri ile rektum kanserli hastaların seviyeleri arasında istatistiki olarak anlamlı bir fark saptanmadı (p=0.266). VEGF'ün salınımı CEA düzeyleri (p<0,01) ve klinik evre ile korele bulundu (p<0,01). VEGF salınımı ile hastanın yaşı ( p=0.955) ve cinsiyeti (p = 0,740) arasında korelasyon bulunmadı. SONUÇ: VEGF salınımının hastalığın evresi ve metastaz ile anlamlı bir şekilde korele olduğu bulunurken bu ilişki hastanın yaşı, cinsiyeti ve tümörün lokalizasyonunda gösterilemedi. VEGF düzeyi KRK'in progresyonunda ve metastazında önemli bir rol oynayabilir. Bu nedenle VEGF, KRK'de bir prognostik belirteç olarak kullanılabilir ve noninvazif bir ölçüm olarak hastalığın klinik durumu hakkında bize bilgi verebilir. Anahtar kelimeler: Anjiyogenezis, VEGF, Kolorektal kanserÖğe Kronik Hepatit B enfeksiyonlu hastalarda görülen, akut hepatik alevlenmelerin demografik, klinik, biyokimyasal ve virolojik özellikleri(Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2012) Beştaş, Remzi; Yalçın, KendalAmaç: Hepatit B virüsünün doğal seyri viral replikasyon ve konakçının immün yanıtı arasındaki etkileşim ile belirlenir. Serum aminotransferaz düzeylerinde ani artış olarak kendini gösteren akut hepatik alevlenme, kronik hepatit B enfeksiyonunun doğal seyri sırasında sık görülen bir durumdur. Bu çalışmada kronik hepatit B enfeksiyonu olan hastalarda meydana gelen akut hepatik alevlenmelerin demografik, klinik, biyokimyasal, virolojik ve etyolojik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır.Metod: Çalışma retrospektif ve prospektif olarak dizayn edildi. 2005-2012 yılları arasında Gastroenteroloji kliniğimize, akut hepatik alevlenme ile başvuran kronik hepatit B enfeksiyonlu hastalar, çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik, klinik, biyokimyasal ve virolojik bulguları önceden hazırlanmış formlar kullanılarak kaydedildi.Bulgular: Çalışmaya 125 hasta alındı. Yaş ortalaması 34.08 ± 12.68 ve erkek (%69.6) kadın (%30.4) oranı 2.28 bulundu. Ailesinde hepatit B enfeksiyon hikayesi olan hasta sayısı 58 (%46.4) bulundu. 117 hastada (%93.6) en az bir semptom mevcuttu. En sık görülen semptomlar halsizlik (%81.6), iştahsızlık (%64), sarılık (%60) ve bulantı (%52) idi.Çalışmaya alınan 108 hastada (%86.4) serum transaminaz düzeyleri normalin üst sınırına göre 10 kat artış göstermekteydi. Serum GGT, bilirubin, ferritin, LDH, AFP ve ALP düzeyleri sırasıyla, hastaların %84, %76.8, %76, %74.4, %42.4 ve %36.8 yüksek saptandı. Ferritin ve transaminaz düzeyleri arasında pozitif korelasyon mevcuttu (p<0.001).Anti-HBc IgM antikoru 24 hastada (%19.2) saptandı ve ALT (p = 0.002) ve ferritin (p= 0.004) düzeyleri ile pozitif korelasyon gösteriyordu. Serum HBV DNA 107 hastada (%85.6) pozitif olup ortalama HBV DNA log10 düzeyi 5.8 ± 2:07 IU bulundu. Alevlenmelerin en sık nedeni spontan hepatik alevlenmeler idi (%80.8).Sonuç: Çalışmamızın sonuçlarına göre akut hepatik alevlenme daha çok ailesinde hepatit B virüs infeksiyon öyküsü olan genç erkeklerde görülmektedir. Hastalık genellikle non-spesifik semptomlarla prezente olmakta ve sarılık hastalarda en sık görülen bulgudur. Bu hastalarda ferritin, hepatoselüler hasarın ve yoğun inflamasyonun bir belirtisi olarak yüksek seyertmektedir. Serum HBV-DNA ve anti-HBc IgM pozitifliği ile birlikte AFP yüksekliği akut hepatik alevlenmede sık karşılaşılan bulgulardır.Öğe The value of micro-elısa test in the diagnosis of fasciola hepatica ınfection(2013) Kaplan, Mehmet Ali; Beştaş, Remzi; Kaya, Muhsin; Önder, Akın; Çiçek, MuttalipAmaç: Paraziter hastalıkların serolojik tanısında kullanılan testin güvenirliliğini saptayabilmek için, hedef parazit ile diğer parazitler arasındaki çapraz reaksiyonun göz önünde bulundurulması gerekir. Çalışmamızın amacı F. hepatica (FH) tanısında kullanılan antikor titresinin eşik değerini saptamak ve testin güvenirliliğini ortaya koymaktır. Yöntemler: Çalışmaya aşağıdaki gruplar alındı: FH grubu (n=42), Echinococcus granulosus (EG) grubu (n=27) ve kontrol grubu (n=33). FH antikorlarının saptanması için micro-ELISA testi tüm gruplarda çalışıldı. Bulgular: Micro-ELISA testi FH grubundaki tüm hastalarda ve EG grubundaki 27 hastanın 3ünde (%11) pozitif saptanırken, kontrol grubundaki hiç bir hastada pozitif saptanmadı. Ortalama antikor titresi FH grubunda EG grubuna göre (23.8±0.9 DU vs. 5.7±1.2 DU; p<0.001) ve kontrol grubuna gore (23.8±0.9 DU vs. 2.4±0.2 DU; p<0.001) anlamlı olarak daha yüksek saptandı. Fascioliasisin serolojik tanısı için 11.5 DU eşik değer olarak alındığında, micro-ELISA testinin pozitif prediktif değeri %93.3 ve negative prediktif değeri %100; duyarlılığı %100 ve özgüllüğü %95 olarak saptandı. Sonuç: Paraziter enfeksiyonlarda çapraz reaksiyon önemli bir sorundur. FH enfeksiyonunun serolojik tanısında kullanılan micro-ELISA testi fascioliasisi hydatik hastalıktan ayırmada tek başına yeterli bir yöntem değildir. (Turkiye Parazitol Derg 2013; 37: 23-7)