Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Atakul, Fatma" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • [ X ]
    Öğe
    %5'lik sodyum hipoklorit ve %2'lik klorheksidin glukonatın kök kanal irrigasyonu olarak in vivo değerlendirilmesi
    (2006) Atakul, Fatma; Ercan, Ertuğrul
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, % 5 sodyum hipoklorit ve %2'lik klorheksidin glukonatın kök kanal irrigasyonu olarak pulpası nekroz dişlerde antibakteriyal etkinliğini in-vivo şartlarda değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya klinik ve radyolojik muayeneler sonucunda pulpa ve periapikal patolojili 32 hastaya ait 40 adet enfekte kök kanallı diş dahil edildi. Hastalar her grupta 20 diş olacak şekilde rastgele iki gruba ayrıldı. Birinci grupta: %5'lik sodyum hipoklorit ve ikinci grupta ise %2'lik klorheksidin glukonat solüsyonu ile yıkama yapıldı. Dişlerde tüm çürük ve mevcut restorasyonlar temizlendi. Standart endodontik giriş kaviteleri hazırlandıktan sonra iki adet steril kağıt koni ile kök kanallarından alınan bakteri kültürleri deney tüpleri içerisinde yerleştirildi. Aynı işlemlerin tekrarlandığı 72 saat sonra, yine aynı yöntemle alınan örnekler mikrobiyolojik olarak incelendi. Elde edilen veriler hangi tip solüsyonun antibakteriyel etkinliğinin daha fazla olduğunu belirlemek üzere, statiksel olarak Chi-square testi kullanılarak değerlendirildi. Sonuç: %5'lik sodyum hipoklorit ve %2'lik klorheksidin glukonatın karşılaştırıldığı bu çalışmada iki solüsyonunda antibakteriyal etkinlikler gösterdikleri, bununla birlikte istatiksel analizler sonunda iki solüsyon arasında antibakteriyal açıdan anlamlı bir fark bulunmadı(p>0.01).
  • [ X ]
    Öğe
    Beş farklı ağız gargarasının antimikrobiyal etkinliklerinin değerlendirilmesi
    (2004) Atakul, Fatma; Özekinci, Tuncer; Ercan, Ertuğrul
    Amaç: Bu çalışmanın amacı; değişik içerikli beş gargaranın mal floradaki bazı patojen mikroorganizmalar üzerine antimikrobiyal etkilerini ağar difüzyon metodu ile araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışma Mueller Hinton Agar besi veri kullanılarak agar tekniğine göre yapıldı. Bu çalışmada Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalından sağlanan; Streptococcus mutans, Streptococcus salivarius, Staphylococcus aureus ve Lactobacillus acidophilus bakteriler agar petri kutuları içinde yayıldı. Test materyalleri, test bakterileriyle aşılanmış ağarın yüzeyine 5 mm çapındaki paper poıntle yerleştirildi. 37 °C'de 48 saatlik inkübasyondan sonra paper pointlerin etrafındaki dairesel inhibasyon zonlarının çapları milimetrik olarak ölçüldü. Bulgular ve Sonuç: Antimikrobiyal etkinlik paper pointlerin etrafında oluşan inhibisyon zonlarının ölçümleri ile oluşan skorlarla belirlendi. Bu çalışma, Klorheks ve Plax fresh® S. mutans, S. salivarius, S. aureus ve L. acidophilus karşı inhibisyon zonu oluşurken, Nesgorin tüm bakteri türlerine karşı çok düşük inhibisyon oluşturduğunu göstermiştir. Başka bir ifadeyle; Klorheks® ve Flax fresh* tüm bakteri suşlarına karşı ve özellikle S. mutans re X- aureus da en etkili antimikrobiyal ajanlardır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    The evaluation of effectiveness of adhesive systems on dental amalgam restorations
    (Uluslararası Diş Araştırmaları Birliği, 2021) Ünal, Mehmet; Atakul, Fatma
    Aim: The purpose of this study was to evaluate the effectiveness of different adhesive systems in amalgam restorations and their effects on microleakage. Methodology: In this study, 105 caries-free extracted human permanent molar teeth were used. Teeth were randomly assigned to five groups (n=21), and class I cavities were created on the surface of each tooth. The first was a control group to which no adhesive system was applied. Amalgam Liner (VOCO GmbH, Cuxhaven Germany) was applied to Group II, Clearfil SE-Bond (Kuraray Europe GmbH, Frankfurt Germany) was applied to Group III, Panavia F 2.0 (Kuraray Europe GmbH, Frankfurt Germany) was applied to Group IV, Amalgambond Plus (Parkell Inc.Edgewood, NY USA) was applied to Group V, and then amalgam (Tytin, Kerr, California USA) restorations were placed. After the polishing process, samples were subjected to thermocycling 1,000 times. Teeth were sectioned buccopalatinally/lingually, and microleakage scores of the occlusal walls were evaluated under a stereomicroscope at 15X magnification by a standardized scale ranging from 0 to 4. One tooth was selected randomly from each group for SEM (Scanning Electron Microscope), and SEM LEO EVO 40 (LEO Ltd., Cambridge UK) photographs of amalgam-tooth hard tissue interfaces were also taken at different magnifications. The results of the microleakage tests were statistically analyzed by both the Kruskal-Wallis Test and the Mann Whitney U Test. Results: In terms of microleakage among groups, the differences that were determined were significant (p<0.05). Microleakage within the control group was determined to be the highest, and statistically important differences were observed between the other groups. Group V (Amalgambond Plus) was determined to have the lowest microleakage scores. Conclusion: In prepared class I cavities, amalgam adhesive systems are effective in preventing occlusal microleakage but do not completely blocked it.
  • [ X ]
    Öğe
    İçerikleri farklı dört diş macununun tükürük mutans streptokokları ve laktobasil düzeyleri üzerine etkisi
    (1998) Bakır, Şeyhmus; Atakul, Fatma; Dülgergil, Ç. Türksel
    Bu çalışma, NaF, NaF + Triklosan, SrF ve NaF + Bikarbonat içeren dört farklı diş macununun tükürükteki çürük yapıcı bakteriler üzerine tek fırçalama işlemi sonrasındaki etkilerini ve bu etkinin devamlılığını değerlendirmek amacı ile gerçekleştirilmiştir. Yaşları 19-22 arasında değişen altı bireyin plak ve diştaşı temizliği yapıldıktan sonra tükürükteki MS (Mutans Streptokokları) ve LB (Laktobasil) ölçümleri tekrarlanmıştır. Bu uygulama, bireylerin dişlerini macunsuz olarak fırçaladıkları üç gün sonrasında sırayla her bir macun için ayrı ayrı yapılmıştır. Elde edilen değerler, Çift Yönlü Varyans Analizi ve Newman-Keuls Analizi kullanılarak karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, tüm macunların istatistiksel olarak özellikle 30. dakikada her iki bakteri üzerinde etkili olduğu, ancak bu etkinin NaF + Triklosan içeren macun haricinde 120 dakikaya kadar kaybolduğu saptanmıştır. Bu durum, macunlara eklenen fluoridlerin yanında, yapılarında sağlanabilecek gelişmelerle çürük bakterileri üzerinde uzun süreli etkiye sahip olabileceklerini düşündürmektedir.
  • [ X ]
    Öğe
    Post destekli amalgam-kompozit veneer restorasyonu (Olgu sunumu)
    (2003) Bakır, Şeyhmus; Ercan, Ertuğrul; Atakul, Fatma; Tümen, Emin Caner
    Endodontik tedavi sonrası, aşırı madde kaybına uğramış dişlerin restorasyonları, klinik açıdan birtakım güçlükler doğurmaktadır. Yapılacak restorasyonun çeşidi mevcut diş kronunun miktarına göre belirlenmelidir. Koronal desteğini büyük ölçüde kaybetmiş kanal tedavili dişlerin restorasyonunda genellikle döküm post-core veya fabrikasyon post destekli protetik kronlar tercih edilmektedir. Bununla beraber, son yıllarda yeni ad-heziv dental materyal ve post tekniklerinin geliştirilmesinden dolayı, günümüzde kanal tedavili dişlerin konservatif uygulamalarla tedavisi tercih edilmektedir. Bu tür konservatif tedavilerde döküm posta alternatif olarak, fabrikasyon post destekli veneering amalgam-komposit resin restorasyon tekniklerinin kullanımı önerilmektedir. Bu olgu bildiriminde bir erkek hastanın, travma sebebiyle fraktüre uğramış ve geniş çürük nedeniyle aşın madde kaybı gösteren, sağ üst ikinci premolar dişine, kanal tedavisi sonrası fabrikasyon post destekli kombine amalgam-kompozit veneer restorasyonu uygulanmıştır. Bu olgu sunumunun yapılma amacı; kronal desteğini büyük ölçüde kaybetmiş endodontik tedavili premolar bir dişte, fabrikasyon post destekli amalgam core-kompozit veneer kombine restorasyon tekniğinin klinik uygulama açısından uygunluğunu tartışmaktır.
  • [ X ]
    Öğe
    RESTORATIONS OF YOUNG PERMANENT TEETH
    (Mesut TUZLALI, 2020) Tatar, Emine; Çakmakoğlu, Ezgi Eroğlu; Sarıyıldız, Cansu Osmanoğulları; Atakul, Fatma
    Dental caries is an infectious disease affecting all humanity. Diabetes and hypertension. From the past to the present, this progressive disease is progressing faster in young permanent teeth. The treatments are applied to the young permanent teeth, the choice of materials to be used, the correct application methods are known, the preservation of tooth integrity, the prevention of secondary caries formation, is necessary to maintain the viability of the dentin pulp complex. The viability of the dentin pulp complex plays an important role in maintaining functional dentition. In this review, inlays are also considered besides the restorative materials (amalgam, composite, glass ionomer cement, compomer) which are frequently used in young permanent teeth.
  • [ X ]
    Öğe
    Significance of Oral Symptoms in Early Diagnosis and Treatment of Celiac Disease
    (Ortadogu Ad Pres & Publ Co, 2009) Bolguel, Behiye Sezgin; Arslanoglu, Zeki; Tumen, Emin Caner; Yavuz, Izzet; Celenk, Sema; Atakul, Fatma
    Objective: To examine the frequency of oral symptoms in celiac disease and to underline their importance. Material and Methods: In the present study, we compared the prevalence of enamel defects, caries, recurrent oral aphthous stomatites, and risk factors of dental caries [levels of salivary mutans streprococci (MS) and Lactobacilli (LB)] between patients diagnosed with celiac disease, and healthy controls. A total of 82 patients with celiac disease and 110 healthy subjects were studied. Results: Dental enamel defects were found in 33 (40.2%) of the 82 celiac patients and 8 (7.2%) out of 110 control subjects. Enamel defects were significantly more common in celiac patients (p=0.000). All of the 33 celiac patients with enamel defect had specific dental enamel defects. Statistical analysis showed significantly more specific enamel defects in celiac patients than in control subjects (p=0.000). Regarding recurrent oral aphthous stomatitis (RAS), neither the celiac patients nor the healthy subjects had aphthous ulcers. Healthy individuals had significantly more caries lesions than celiac patients did (p=0.000). Conclusion: Early diagnosis and consequent gluten-free diet may prevent or reduce oral lesions. Dentists play an important role in recognizing patients with celiac disease by means of oral findings.
  • [ X ]
    Öğe
    Types of Rickets, Dental and Histologic Findings: Review of the Literature
    (Assoc Apoio Pesquisa & Saude Bucal-Apesb, 2009) Tumen, E. Caner; Yavuz, Izzet; Atakul, Fatma
    Introduction: A disease that occurs during childhood, rickets is the failure of growing bone to mineralize. Many skeletal and radiographic changes can ocur because of the lack of calcified osteoid and the buildup of unossified cartilage. Proper bone formation requires a complex interplay of several organs and chemicals, and vitamin D deserves special mention because any disturbance in its production, absorption, or metabolism is paramount in the development of rickets. The pathophysiology of the disease is thought to be impaired phosphate transport, especially decreased phosphate resorption in the renal proximal tubule, as well as in the intestine. In most cases, the diagnosis is established with a thorough history and physical examination and confirmed by laboratory evaluation. Early diagnosis is essential because morbidity can be minimized if children are treated before eight months of age. Objective: The aim of this literature review is to present various types of rickets with clinical features and the dental findings, preventive measurements and treatments. Conclusion: The denrist as well as the pediatrician should be made aware of the features of this disorder so that early intervention can prevent subsequent serious and more invasive dental procedures.
  • [ X ]
    Öğe
    Üç farklı retrograd dolgu materyalinin mikrosızıntı açısından değerlendirilmesi
    (1998) Bakır, Şehmuz; Atakul, Fatma
    Bu in vitro çalışmanın amacı, retrograd dolgu maddesi olarak yüksek bakirli amalgam, EBA ve IRM materyallerinin kapama yeteneklerini karşılaştırmaktı. Altmış adet tek köklü diş kök kanal dolgusu için hazırlandı ve kanal patı (Sealapex) ile beraber tek kon tekniği ile dolduruldu. Daha sonra her bir kök ucu, kök yüzeyine transvers bir şekilde kesildi. 1.5 mm. çaplı ve 2.5 mm. derinliğinde standart apikal kaviteler hazırlandı. Altmış adet diş rastgele 3 gruba ayrıldı ve her bir grup kullanılacak 3 materyalden biri ile dolduruldu. Tüm dişler tırnak cilası ile kaplandıktan sonra 72 saat %1'lik metilen mavisi boya solüsyonu içinde bekletildi. Daha sonra dişler uzunlamasına kesildi ve lineer boya penetrasyonunun derinliği ölçüldü. Ortalama boya penetrasyonu derinliği amalgam grubunda 0.537+0.418 mm., EBA grubunda 0.734+0.325 mm. ve IRM grubunda ise 1.287±0.383 mm. idi. Üç grup arasındaki farklılık istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.005). Bu sonuçlara göre, amalgamın retrograd dolgu olarak kullanılan en iyi materyallerden biri olduğu ve diğer iki materyalin kapayabilirlik ve fiziksel özellikler açısından geliştirilmesi gereği sonucuna ulaşıldı.
  • [ X ]
    Öğe
    Yaşla birlikte pulpa kanallarındaki değişikliğin değerlendirilmesi
    (1998) Bakır, Şehmuz; Yavuz, İzzet; Atakul, Fatma
    Yaşla birlikte pulpa genişliğinin değiştiği bilinmektedir. Fakat bu konu fazla araştırılmamıştır. Şimdiye kadar yapılan araştırmalarda daha çok kurondaki form değişiklikleri ilişkisi incelenmiştir. Kök kanallarındaki form değişikliği de, endodontik tedavi açısından önemli olmasından dolayı araştırılması gereken bir konudur. Bu araştırmanın amacı da yaşla birlikte kanatlardaki değişikliklerin değerlendirilmesidir. Bu amaçla 15-24, 25-34, 35-44, 45 54, 55 ve yukarı yaş gruplarındaki hastalarda dolgusuz ve çürüksüz alt premolar ve yine alt-üst kanin dişleri seçilmiş ve bu dişlerde ölçüm yapılabilmesi için radyografiler alınmıştır. Araştırma kapsamına alınan diş sayısı 352'dir. Tüm dişler, radyografik olarak kanal boyu, köledeki pulpa genişliği, apikal 1/2'deki pulpa genişliği, apikal 1/3'teki pulpa genişliği ve fizyolojik apeks genişliği bakımından değerlendirildi. Sonuçların değerlendirilmesinde istatistiksel yöntem olarak tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Bu araştırmanın sonucunda dişlerin kanal uzunluklarında çok az bir azalma olduğu görülmüş, fakat genişliklerinde belirgin bir azalma olduğu bulunmuştur. Kök kanallarında en fazla genişlik azalması 45-54 yaş grubunda görülmüş ve ayrıca kök kanallarının en geniş olduğu yaş grubu olarak da 15-24 yaş grubu belirlenmiştir. 35-44 yaş grubunda ise kök kanal boyutunda fazla bir değişme görülmemiştir.

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim