Yazar "Al, Aladdin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ambar Çayı (Diyarbakır) Vadisinde jeoarkeoloji çalışmaları(Ege Üniversitesi, 2022) Karadoğan, Sabri; Ökse, A.Tuba; Coşkun, Aytaç; Al, Aladdin; Günce, TarıkAmbar Çayı, Dicle Nehrinin önemli kollarından biridir. Bu akarsuyun Kocaköy ilçe merkezinin batısındaki erozyon havzasına karşılık gelen vadisi, Ambar köyü ve köyün güneyinde başlayan havza düzlükleri yoğun iskân sahası olarak geçmiş dönemler boyunca kullanılmıştır. Ambar Çayı’nın, üzerinde inşa edilen Ambar Barajının 715 metreye ulaşacak su seviyesi nedeniyle, Ambar köyü içinde kalan Ambar Höyük’ün doğu yakasının bir kısmı, Gre Fılla ve Kendale Hecala höyüğünün tamamı etkilenecektir. Bu nedenle vadi ve çevresinde arkeolojik kurtarma ve belgeleme çalışmaları yanında jeomorfolojik ve jeoarkeolojik çalışmalar da yapılmıştır. Bu çalışmaların amacı arkeolojik iskan sahası içinde paleocoğrafik çevre koşulları ile yerleşim alanları arasında ilişkileri belirlemek, yerleşime neden olan temel belirleyici coğrafi faktörleri anlamaktır. Bu amaçla vadi ve çevresinin temel jeomorfolojik karakteristikleri, yapısal özellikleri belirlenmeye çalışılmış ve alüvyal sahalarda karotlu sondaj yapılmış ve sonuçları değerlendirilmiştir. Ambar Çayı vadisi ve çevresi, yerleşme açısından, su kaynakları, ulaşım, uygun topoğrafya ve litoloji, malzeme, biyolojik çevre gibi elverişli konum avantajlarına sahiptir. Ancak, Holosen boyunca akarsuya yakın alanlarda Ambar Çayı’nın yerleşmeleri etkilediği söylenebilir. Ambar Çayı’nın yatağını aşındırdığı dönemlerde vadi tabanına yakın alanlara yerleşilmiş, vadi tabanında biriktirme faaliyetlerinin olduğu dönemlerde ise terk edilmiştir.Öğe Germüş Platosu çevresinde jeomorfoloji çalışmaları ve Göbekli Tepe yerleşimi konusunda düşündürdükleri(Ege Üniversitesi, 2022) Karadoğan, Sabri; Güzel, Abdülkadir; Al, Aladdin; Özcanlı, Mehmet; Akbıyık, Mehmet; Öner, Ertuğİnsanların yerleşik yaşam sürmeye başlamalarında birincil etmen olarak gösterilen Erken Holosen Dönemde iklim koşulları (klimatik optimum) çok durağan olmamış, sıcak ve soğuk dönemler halinde değişimler göstermiştir. Sıcak dönemler önemli uygarlıkların gelişime olanak sağlarken, soğuk dönemlerde önemli çöküş ve değişimler ortaya çıkmıştır. Dünyanın ilk anıtsal mimarilerinden birine sahip olmanın yanı sıra, olasılıkla geniş bir kültürel çevre için sosyal bir merkez niteliği taşıyan bir yerleşim merkezi konumundaki Göbeklitepe kronolojisinde de doğal çevre ile ilişkilendirilen problemler söz konusudur. Göbekli Tepe’nin üzerinde bulunduğu Germüş platosu ve çevresi biri birine kavuşan iki tali akarsu havzası tarafından drene edilir. Karstik kaynaklardan beslenerek oluşmuş mevsimlik yan derelerden oluşmuş bu iki vadi birleşerek tektonik bir boğazdan Harran Ovasına Ulaşır. Bugün için sürekli bir akışın söz konusu olmadığı vadilerin Harran Ovası ile kontakt sahasında belirgin bir eşik, yani fluviyal taraçalar söz konusudur. Bu taraçaların oluşumu kuşkusuz Kuvaterner’deki önemli bir iklimsel ve fluviyal çevre değişiminin işaretleridir. Bu nedenle bu çevresel süreçler başta Göbeklitepe olmak üzere çevredeki tarih öncesi yerleşmelerle ilişkilendirilebilir.Bu çalışmada özellikle Göbeklitepe ören yeri ve kronolojisi ile ilişkilendirmek üzere, Harran Ovasının kuzeydoğu bölümünde (Germüş Platosu) arazi gözlemleri ve Holosen boyunca alüvyal biriktirme ve aşındırma faaliyetlerin aşamalarını ve yaşlarının belirlenmesi amacıyla, geçmiş sulak alanları temsil eden yan derelerin sağ ve sol yakasında oluşmuş taraçalardan örnekler alınarak radyokarbon tarihlendirmeleri yapılmıştır. Sonuç olarak yaşlandırma verileri ile bu taraçaların, Holosen dönemi taraçası olduğunu ve buzul sonrası dönemde şiddetli bir erozyon ve tortulanmanın meydana geldiğini düşündürmektedir.Öğe Ilısu Barajı ve HES Projesi kapsamında Siirt çevresinde Botan, Kezer ve Başur Çayı Vadilerinde yapılan jeomorfoloji çalışmaları(Ege Üniversitesi, 2023) Karadoğan, Sabri; Kozbe, Gülriz; Sağlamtimur, Haluk; Al, Aladdin; Güngör, AkarcanTürkiye’nin önemli projelerinden biri olan GAP’ın bir parçası olarak Ilısu Barajı’nın etkileşim alanlarında 1998 – 2018 yılları arasında gerçekleştirilen kültür varlıklarını belgeleme ve kurtarma çalışmaları kapsamında Bismil, Batman, Mardin ve Siirt çevresinde arkeolojik kazı ve yüzey araştırmalarının yanı sıra jeomorfolojik araştırmalar da yürütülmüştür. Bu çalışmalardan biri de Siirt ve çevresinde, Botan, Başur ve Kezer Çayı vadilerinde yer alan arkeolojik yerleşmelerin çevreleri ile olan ilişkilerini ele alan jeomorfolojik çalışmalardır. Aktif tektonizmanın devam ettiği Siirt çevresinde tektonik ve yapısal faktörlerin yanında karstik ve fluviyal etkenlerin şekillendirdiği oldukça zengin ve çeşitli, engebeli bir jeomorfolojik manzara hakimdir. Botan Çayı ve onun kolları olan Başur (Bitlis) ve Kezer Çayları tarafından aşındırılan kıvrımlı yapılar üzerinde kluz, komb, val, gömük menderes gibi tipik yapısal jeomorfolojik öğeler gelişmiştir. Bu akarsuların oluşturduğu vadiler üzerinde özellikle ulaşım faktörüne bağlı olarak tarihi yollar işlevi gören noktalarda önemli arkeolojik yerleşmeler kurulmuştur. Bunlardan Başur Höyük ve Çattepe yerleşmelerinin konumsal özellikleri ve çevre ile olan ilişkileri ele alınmıştır. Başur Höyük, Anadolu Yüksek Platoları ile Mezopotamya arasında önemli bir ulaşım koridoru olan Başur (Bitlis) Çayı’nın Siirt çevresindeki dar ve derin boğazlara girmeden önceki geniş taşkın yatağı üzerindeki taraçalar üzerinde kurulmuştur. Yerleşme, bölgelerarası ticaretin önemli bir kavşak noktasıdır. Botan Çayı ile Dicle Nehri’nin birleştiği noktada, bu akarsuların tüm aşındırıcı ve taşkın risklerine rağmen oldukça sert konglomeralardan oluşan bir tepe üzerinde kurulmuş olan Çattepe yerleşmesi de akarsu ulaşımı açısından oldukça önemli bir lokasyonda bulunmaktadır. Tarihi dönemlerde Yukarı Dicle Havzası’nda keleklerle taşınan çeşitli ürünler, Çattepe’de toplanarak sefinelerle (gemi) Güney Mezopotamya’ya gönderilmiştir.Öğe Karst jeomorfolojisi (Oluşum, dağılış, litolojik-tektonik etkiler)(Orient Yayınları, 2022) Karadoğan, Sabri; Al, Aladdin; Kavak, Orhan; Haspolat, Yusuf KenanKarst, başta kireçtaşı olmak üzere dolomit, alçıtaşı gibi karbonatlı ya da sülfatlı olan çözünmeye uygun kayaçların sularla, bir dizi fiziksel süreçler (aşınma, taşıma, biriktirme) ve kimyasal süreçler sonucu çözünmesiyle oluşan topografyadır. Karst, esas olarak jeomorfoloji ve jeolojide, düdenler ve mağalar içeren yer altı drenaj sistemiyle bilinir. Yüksek kalsiyum karbonat içeren kireçtaşı ve diğer tortul çökelleri, yerüstü ve yeraltı drenaj sistemlerinde suların aşındırıcı etkisiyle çözünerek karstik topografyayı meydana getirir.Öğe Karst landscapes in South-Eastern Turkey: potential of cave speleothems to record the Last Glacial Maximum and Holocene climate(Revue de l'Association Française pour l'étude du Quaternaire, 2023) Carole, Nehme; Al, Aladdin; Karadoğan, Sabri; Kuzucuoğlu, Catherine; Pons-Branchu, Edwige; Mouralis, DamaseField investigation in the eastern flanks of Taurus mountains in south-eastern Turkey, show a variety of karst landscapes, comprising polje, ponors, canyons, and multi-cave levels. The eastern Anatolian region is in an active tectonic margin traversed by both the Euphrates and Tigris headwaters. In the region, some of the Tigris river tributaries are diverted by underground karst drainage. Many cave-level systems and abandoned ponors, demonstrate that the karst dynamic is related to/or evolving with the surficial drainage. In this frame, the Birkleyn and Bozoba caves (Dicle district) have been investigated to evaluate their potential for geomorphological and paleoclimate studies. Indeed, both caves display preserved detrital sediments and speleothems, while their location in the eastern Taurus mountains make both caves suitable sites for regional paleoclimate reconstruction as reconstructed by the geochemical study and dating of speleothems. The first Uranium-Thorium ages of Bozoba-1 and Bozoba-2 show a start of growth at 22.4 ± 0.2 ka BP and 25.1 ± 0.5 ka BP respectively. Further dating of Bozoba-2 at 2.8 ± 0.2 ka BP and Birk-2 at 0.8 ± 0.2 ka BP shows rapid calcite growth during the late Holocene. As a result of these preliminary dates, we shall conduct geochronological and geochemical analyses on the sampled stalagmites, to reconstruct the climatic variations during the Last Glacial Maximum and late Holocene periods as recorded by the eastern Taurus range.Öğe Mağara dikitlerindeki laminalarının paleoiklim çalışmalarındaki önemi ve bir saha çalışması: Birkleyn ve Bozoba mağaraları, Diyarbakır(Jeomorfoloji Derneği, 2022) Karadoğan, Sabri; Nehme, Carole; Al, Aladdin; Pon-Branchu, Edwige; Mouralis, Damase; Kuzucuoğlu, CatherineGeçmişte yaşanan doğal ortam koşulların ortaya konması, paleocoğrafya araştırmalarında, özellikle jeoarkeolojik çalışmalarda büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla, daha çok Holosen çevre koşulları ve insana etkilerini ele alan ve ortamın klimatik, jeomorfolojik, hidrografik, toprak ve bitki örtüsü özelliklerinin belirlenmesinde birçok yöntem ve teknik uygulanmaktadır. Bunlardan biri de kireçtaşı mağaralarında bulunan speleotemler (dikitler = stalagmite) üzerinde yapılan çalışmalar, eski paleo-iklim araştırmak amaçlı için önemli bir arşivdir. Avantajları arasında: (a) geniş mekânsal dağılımı vermesi; (b) tarihleme teknikleri için uygun olması; (c) iklim proksileri açısından zengin olması; (e) süreklilik gösterebilmesi, uzun zaman aralığı ve karşılaştırılabilirlik özelliklerine sahip olması sayılabilir. Araştırma için kullanılan metotlar ve teknikler şunlardır: -Yaşlandırma: dikit örneklerinden Uranyum-Toryum serileri; - Paleo-iklim şartları: (1) oksijen izotopları (sıcaklık için) ve (2) karbon izotopları (nemlilik için) duraylı analizleri -İç yapısını (yıllık?) anlamak için: (1) taramalı elektron mikroskop (SEM) ve (2) ince kesit analizleri. Bunun yanı sıra laminalar, içlerindeki yıllık büyüme oranları açık / koyu renkli kalsit laminalarının sayısı ve kalınlıkları, spektral analizleri kullanılarak, yüzey iklim koşulları, yüzey sıcaklıkları, güneş aktivitesindeki yüksek frekanslı değişiklikler, iklim döngüler ve toprak CO2'nin mevsimsel değişimi gibi konularda önemli veriler sağlayabilir. Diyarbakır havzasında paleo-coğrafik koşulların insan yaşamı ve uygarlıklarla ilişkisini belirleme konusunda söz konusu teknik ve yöntemlerin uygulanması için bir vaka çalışması yapılmıştır. Bu amaçla Diyarbakır havzasının kuzeyinde Güneydoğu Torosların güney eteklerindeki orojenik kuşakta yer alan iki mağara tespit edilmiştir. Bunlar; Diyarbakır ili Dicle ilçe merkezi civarındaki Bozoba (Kulbeyn) mağarası ile Lice civarındaki, Dicle Nehri’nin kuzey kollarından biri ve ikinci kaynağı olan Dibni Çayı’nın bulunduğu Birkleyn mağarasıdır. Bu bildiride her iki mağaradan alınan ve oluşumu devam eden dikit örneklerine ilişkin ilk bulgu ve değerlendirmeler ele alınmış ve sunulmuştur.Öğe Mağara sedimanlarının (speleotem) paleocoğrafya araştırmalarında önemi ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bir vaka çalışması(Ege Üniversitesi, 2023) Karadoğan, Sabri; Nehme, Carole; Al, Aladdin; Pon-Branchu, Edwige; Mouralis, Damase; Kuzucuoğlu, CatherineGeçmişte yaşanan doğal ortam koşulların ortaya konması, paleocoğrafya araştırmalarında, özellikle jeoarkeolojik çalışmalarda büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla, daha çok Holosen çevre koşulları ve insana etkilerini ele alan ve ortamın klimatik, jeomorfolojik, hidrografik, toprak ve bitki örtüsü özelliklerinin belirlenmesinde birçok yöntem ve teknik uygulanmaktadır. Bunlardan biri de kireçtaşı mağaralarında bulunan speleotemler (dikitler= stalagmite) üzerinde yapılan çalışmalardır. Avantajları arasında: geniş mekânsal dağılımı vermesi; tarihleme teknikleri için uygun olması; iklim proksileri açısından zengin olması; süreklilik gösterebilmesi, uzun zaman aralığı ve karşılaştıra bilirlik özelliklerine sahip olması sayılabilir. Bunun yanı sıra laminalar, içlerindeki yıllık büyüme oranları açık / koyu renkli kalsit laminalarının sayısı ve kalınlıkları, spektral analizleri kullanılarak, yüzey iklim koşulları, yüzey sıcaklıkları, güneş aktivitesindeki yüksek frekanslı değişiklikler, iklimsel döngüler ve toprak CO ’nin mevsimsel değişimi gibi konularda önemli veriler sağlayabilir. 2 Diyarbakır havzasında paleo-coğrafik koşulların insan yaşamı ve uygarlıklarla ilişkisini belirleme konusunda söz konusu teknik ve yöntemlerin uygulanması için bir vaka çalışması yapılmıştır. Bu amaçla Diyarbakır havzasının kuzeyinde Güneydoğu Torosların güney eteklerindeki orojenik kuşakta yer alan iki mağara tespit edilmiştir. Bunlar; Diyarbakır ili Dicle ilçe merkezi civarındaki Bozoba (Kulbeyn) mağarası ile Lice civarındaki Birkleyn mağarasıdır. Bu makalede her iki mağaradan alınan ve oluşumu devam eden dikit örneklerine ilişkin ilk bulgu ve değerlendirmeler ele alınmıştır.Öğe Malatya Havzası'nda Arslantepe Höyüğü ile ilişkili jeoarkeolojik araştırmalar(Ege Üniversitesi, 2023) Yetmen, Hurşit; Karadoğan, Sabri; Al, Aladdin; Moscone, Daniele; Kuzucuoğlu, Catherine; Balossi Restelli, Francescaİnsanların yerleşik yaşam sürmeye başladığı Holosen döneminde başta iklim olmak üzere doğal çevre şartlarında değişiklikler olmuştur. Bu da tüm insan faaliyetlerini, özellikle yerleşmeleri yakından etkilemiştir. İnsanlar söz konusu değişimleri çoğunlukla dikkatle izlemişler ve yerleşme lokasyonlarını akıllıca seçmişlerdir. Bu konuda Anadolu’da araştırılmış birçok örnek eski yerleşme mevcuttur. Bunlardan biri de Malatya civarındaki Arslantepe yerleşmesidir. Geçmişi çok eskilere dayanan Arslantepe (Kalkolitik’ten Hititlerin yıkılışına kadar), stratejik konumu ve geniş hinterlandı açısından önemli bir merkezdir. Uzun bir süreden beri, ilk önce Prof. Dr. Marcella Frangipane, sonra Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli ve ekipleri tarafından bilimsel kazı ve belgeleme çalışmalarının yürütüldüğü yerleşmenin öncelikle jeomorfolojik konumu, yakın çevre peyzajı ve elde edilen malzemelerin kaynağının tespiti amacıyla 2021 ve 2022 yılı yaz sezonu sonunda bir dizi saha çalışması yürütülmüştür. Bu yazı söz konusu jeoarkeolojik çalışmalara ait ilk değerlendirmeleri kapsamaktadır. Öncelikle havzayı oluşturan yer şekillerinin birbiriyle ilişkisine ve yapısal özelliklerine odaklanarak Arslantepe’nin ilk insan grupları tarafından kurulduğu yer olan Malatya Havzası’nın güneybatı kesiminin başta jeomorfoloji olmak üzere doğal ortam özellikleri belirlenmiş ve haritalanmıştır. Daha sonra paleoçevresel çalışmalara esas olmak üzere karot almaya dayalı bir çalışma için uygun bir noktanın belirlenmesi amacıyla, belirlenen kaynaklardan birinin yakın çevresi araştırılmış ve Elemendik pınarı çevresinde (Malatya șehrinin doğusunda) bir saha çalışması yapılarak elde edilen örneklerin sedimantolojik analizi yapılmıştır. Ayrıca, Arslantepe’de geçmişte kullanılan çakmaktaşlarının kaynak bölgelerinin saptanmasına yönelik saha çalışmasında ise, akarsu yatakları başta olmak üzere, literatür taraması ve arazi gözlemleri sonucunda potansiyel alanlar belirlenerek toplam altı lokasyon taranarak çakmak taşı örnekleri toplanmıştır. Malatya Havzası’nda ve buraya komşu sahalarda çakmak taşı yatağı olabilecek niteliklere sahip çok sayıda lokasyon olduğu görülmüştür. Ancak bu lokasyonlardan en dikkat çekici olanı Arslantepe’nin 3 km batısında bulunan ve Üst Miyosen-Pliyosen yaşlı karasal kırıntılılardan oluşan Taş Tepe ile Tohma Çayı yatağı ve seki dolgularıdır.Öğe NDVI ve DEM verileriyle bitki örtüsünün yatay, dikey ve zamansal değişiminin incelenmesi: Savur ilçesi (Mardin) örneği(Dicle Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Karadoğan, Sabri; Kavak, Mehmet Tahir; Al, AladdinUzaktan Algılama ile Coğrafi Bilgi Sistemleri teknikleri yeryüzünün doğal özelliklerini, yer ve zamana göre değişiminin gözlemlenmesinde kullanılan yaygın ve güvenilir yöntemlerdendir. Bu yöntemlerin birlikte kullanıldığı en yaygın uygulamalardan biri NDVI (Normalize Edilmiş Fark Bitki Örtüsü İndeksi) analizleridir. NDVI analizi genellikle kuraklığı izlemek, tarımsal verimliliği tahmin etmek veya bölgelere göre bitki örtüsündeki tahribatı belirlemek için yapılan çalışmalarda kullanılır. Böylece doğal döngü açısından önemli bir yere sahip olan bitkilerin ve bitki örtüsünün artış ve azalışının denetlenmesi ve izlenmesi mümkün olabilmektedir. Bu çalışmada, Mardin ili Savur ilçe sınırları içindeki alanı kapsayan 1995-2021 yılları arasındaki 30 m çözünürlüklü Landsat 5, Landsat 8 ve 2000-2021 yılları arasındaki 500 metre çözünürlüklü MODIS (Moderate Resolution Imaging Spectroradiometer) uydu görüntülerinden yararlanılarak NDVI ve DEM (Sayısal Yükselti Modeli) veri katmanları ile sahanın bitki örtüsünün yatay ve dikey yönde dağılımının ve değişiminin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bulgular harita ve diyagramlarla değerlendirilmiştir.