Yazar "Çiçek, Mutalip" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 18 / 18
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 2011-2020 yılları arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne başvuran hastalarda bağırsak parazitlerinin dağılımının retrospektif olarak değerlendirilmesi(Galenos Yayınevi, 2022) Akpolat, Nezahat; Çakır, Fatih; Çiçek, Mutalip; Bilden, AlicanAmaç: Bu çalışmada, 2011-2020 yılları arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Laboratuvarı’na başvuran hastalarda tespit edilen bağırsak parazitlerin dağılımının retrospektif olarak değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntemler: Parazit incelemesi için parazitoloji laboratuvarına gönderilen dışkı numuneleri native-Lugol yöntemi ve selofan bant ile gönderilen numuneler ise direkt mikroskobi ile incelenmiştir. Ayrıca protozoonların tanımlanmasında modifiye asitfast ve trikrom boyama yöntemi kullanılmıştır. Bulgular: Parazitoloji laboratuvarına gönderilen 60,501 Gaita numunesinin %5,99’unda parazit tespit edildi. Bu parazitlerin içerisinde %57,62 ile Blastocystis spp. en yüksek oranda saptandı, bunun dışında saptanan diğer parazitler ise sırasıyla Giardia intestinalis %31,93, Entamoeba histolytica/dispar %3,75, Hymenelopis nana %2,37, Fasciola spp., %1,57, Taenia spp. %0,91, Enterobius vermicularis %0,72, Cryptosporidium spp.%0,52, Cyclospora cayatenensis %0,42, Ascaris lumbricoides ise %0,19 oranında idi. Sonuç: Çalışmamızda bağırsak parazit enfeksiyonlarının görülme oranları on yıllık süre içinde azalma gösterse de önemini korumaya devam etmektedir. Bu nedenle, bağırsak parazitlerinin prevalansının azaltılması için; temiz su kaynaklarının korunması, alt yapı sorunlarının giderilmesi, toplumun sanitasyon kuralları hakkında bilgilendirilmesi gerekmektedir.Öğe Bir üniversite hastanesi parazitoloji laboratuvarında belirlenen intestinal ve hepatik parazitler(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2015) Cengiz, Zeynep Taş; Beyhan, Yunus Emre; Çiçek, Mutalip; Yılmaz, HasanAmaç: Bu çalışmanın amacı Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Laboratuarına başvuran hastalarda belirlenen bağırsak ve karaciğer parazitlerinin sıklığını ortaya koymaktır. Yöntemler: Çalışma 2008 yılında yapılmış ve toplam 5985 dışkı örneği incelenmiştir. Dışkı örnekleri nativ-Lugol, sedimantasyon, flatasyon, trikrom boyama ve modifiye asit-fast boyama metotları ile değerlendirilmiştir. Entamoeba histolytica/E.dispar enfeksiyonu saptanan şüpheli hastaların dışkı örnekleri trikrom boyama metodu ile boyanmış, antijen yönünden ELISA ile de değerlendirilmiştir. ELISA metodu dışkı örnekleri Fasciola hepatica pozitif olan hastaların sonuçlarını doğrulamak için de kullanılmıştır. Bulgular: Bu çalışmada 5985 kişinin %29,6’sında intestinal parazitler belirlenmiştir. Çalışmada patojen parazitlerden Giardia intestinalis (%9,4), bol Blastocystis hominis (%5,5), Hymenolepis nana (%1,7), Ascaris lumbricoides (%1,2), Enterobius vermicularis (%0,2; dışkı bakısında), F.hepatica (%0,1), Cyclospora cayetanensis (%0,1), E. histolytica/E.dispar (%0,06), Taenia saginata (%0,05), Dicrocoelium dendriticum (%0,05), Trichuris trichiura (%0,03) ve Cryptosporidium spp. (%0,02) belirlenmiştir. Sonuç: Çalışmamızda yöremizde patojen intestinal parazitlerin hala düşük olamayan oranlarda görüldüğü ve parazitoz sorununun devam ettiği anlaşılmıştır.Öğe Contested role of procalcitonin and C-reactive protein in the diagnosis of fascioliasis(Egyptian Parasitologists United Society, 2022) Çakır, Fatih; Bilden, Alican; Özcan, Nida; Çiçek, MutalipBackground: Procalcitonin (PCT) and C-reactive protein (CRP) are acute phase reactants indicating inflammation, particularly in bacterial infections. High PCT or CRP levels were proposed in malaria, invasive amoebiasis, babesiosis and schistosomiasis. Since liver is the sole habitat, it was hypothesized that PCT and CRP may have a role in the diagnosis of fascioliasis. Objective: The study aimed to investigate whether PCT and CRP have a role in the diagnosis of fascioliasis. Subjects and Methods: Fifty fascioliasis patients and 50 healthy blood donors in the same age range, as the control group, were included in the study. Fascioliasis was diagnosed by anti-Fasciola IgG ELISA, in addition, direct stool examinations (fresh smear and after sedimentation) were performed in both groups. Serum PCT and CRP levels were determined by I-chroma kits on I- CHROMATM II device, and NFL BN-II immunonephelometry system, respectively. Results: There was no statistically significant difference of PCT and CRP values between the fascioliasis patient group and the control group (P> 0.05). Conclusion: It was concluded that PCT and CRP were not relevant parameters for diagnosis of fascioliasis.Öğe Cyclospora cayetanensis’in neden olduğu iki diyare olgusu(2011) Çiçek, Mutalip; Uçmak, Feyzullah; Özekinci, TuncerCyclospora cayetanensis, dünyada çocuk ve erişkinlerde endemik veya epidemik diyare etkeni olarak karşımıza çıkan bir bağırsak protozoonudur. Cyclosporiasis olguları, bu parazite ilişkin verilerin artmasına rağmen teşhisindeki zorluklardan dolayı sıklıkla gözden kaçırılmaktadır. Bu raporda, hastanemize diyare, karın ağrısı ve bulantı şikayetleriyle başvuran 50 yaşında bir kadın olgu ile allerji, hafif karın ağrısı ve yumuşak kıvamlı dışkılama şikayetleriyle başvuran 20 yaşında bir kadın olgu sunulmaktadır. Olguların kan ve idrar değerleri normal sınırlarda saptanmış; dışkı kültürlerinde patojen mikroorganizma üremesi olmamış, dışkıda gizli kan testi negatif sonuç vermiştir. Her iki olgunun da immünoglobulin düzeyleri normal olup, viral hepatit, otoimmün göstergeler ve anti-HIV testleri negatiftir. Olguların tanısı, dışkı örneklerinin parazitolojik incelemesinde C.cayetanensis ookistlerinin direkt muayene ve modifiye aside dirençli boyama yöntemleri ile görülmesiyle konulmuştur. Hastalarda klinik yanıt ve parazitolojik eradikasyon, iki hafta süre ile uygulanan trimetoprim/sülfametoksazol (2 x 160/240 mg) tedavisi ile sağlanmıştır. Her iki olgunun da Temmuz 2009 tarihinde benzer yakınmalarla başvurması nedeniyle yapılan değerlendirmede, aralarında epidemiyolojik yönden bir ilişki saptanmamıştır. Ülkemizde Cyclospora enfeksiyonlarının endemik olduğunun düşünülmesine rağmen olguların sporadik olarak bildirilmesi; parazitin klinisyenler tarafından yeterince tanınmaması, laboratuvarlarda tanı için gerekli yöntemlerin uygulanmaması ve parazitolojik değerlendirmenin uzman personel tarafından yapılmaması gibi nedenlere bağlı olabilir. Dolayısıyla Cyclospora’ya yönelik özel tanı yöntemleri kullanılarak uygulanacak taramalar sonucunda, ülkemizde bu enfeksiyona ait daha geniş epidemiyolojik veriler elde edilebilecektir.Öğe Does neutrophil/lymphocyte ratio contribute to diagnostics in patients with fascioliasis?(A. CARBONE Editore, 2018) Çiçek, Mutalip; Deveci, Özcan; Cengiz, Zeyneptaş; Bilden, Alican; Bilik, Özge AlkanIntroduction: Fasciolia sp. is a trematode causes infection by settling in the liver bile ducts of domestic animal and human liver. Fascioliasis is a parasite disease that might have changes in liver parenchyma and in bile ducts. Many inflammatory reactions occur during the settlement of larvae and mature parasites into the liver. The neutrophil/lymphocyte ratio (NLR) has become a prominent marker of underlying inflammation. The objective of the present study is to investigate the relationship between the hematological parameters in patients with fascioliasis. Materials and methods: The diagnosis of fascioliasis was based on patient history, clinical and laboratory findings, radiological imaging (ultrasound), stool examination and IgG antibody titer determination by ELISA. Clinical and laboratory data were collected for 56 patients with fascioliasis, and diagnosed with serological and radiological imaging. 56 healthy volunteers were selected for the control group. Stool and blood samples were collected from patients with fascioliasis for serologic, biochemical, hematologic tests and ova examination. Total leukocyte, neutrophil, eosinophil and lymphocyte counts were recorded and NLR was calculated. ELISA antibody cut off titer value of patients with fascioliasis was 10> positive. Results: We compared neutrophil/lymphocyte ratio, eosinophil/lymphocyte ratio, the relation of eosinophilia and IgG antibody titers between two groups (patient and control groups). There was no statistically significant difference between patients and healthy controls neither based on age and gender nor NLR. According to these findings, NLR can not be considered as a diagnostic marker in fascioliasis. Conclusion: As a result, it was determined that NLR is not a crucial indicator of inflammation in parasitic fascioliasis. Extensive studies are need to be done to clarify the correlation between NLR and progression of other parasitic diseases.Öğe Evaluation of the seroprevalence and the demographic and clinical findings of fascioliasis patients in the Dicle River Basin in Turkey: a nine-year experience at a university hospital(Verduci Publisher, 2023) Çiçek, Mutalip; Yalçın, Kendal; Bilden, Alican; Çakır, Fatih; Akpolat, NezahatOBJECTIVE: Fasciola hepati-ca and Fasciola gigantica are liver trematodes that cause fascioliasis in humans and animals. In Turkey, the medical importance of fascioliasis has been increasing in humans, and it continues to cause great economic loss in the field of an -imal husbandry. Therefore, it is important to di-agnose fascioliasis quickly and reliably. The aim of this study is to show that the ELISA test is a reliable and specific method for diagnosing fas-cioliasis both in the early stage and in the acute stage.PATIENTS AND METHODS: In this study, 640 individuals aged 7-75 years who showed one or more symptoms of fascioliasis, such as abdom-inal pain, fever, weight loss, weakness, fatigue, headache, sweating, nausea, vomiting, allergic urticaria, liver mass, hypereosinophilia, or liver enzyme elevation, were recruited from the Dicle University Research and Application Hospital in southeastern Turkey. Serum and fecal samples were taken from them to investigate if the Fas-ciola hepatica IgG antibody was present in the serum and if eggs were present in the feces. To detect the IgG antibodies, an enzyme-linked im-munosorbent assay (ELISA) kit was used. The stool samples were analyzed for three consec-utive days in mini Parasep fecal parasite con-centrator tubes using the native-lugol and sed-imentation methods. Abdominal ultrasonogra-phy and computed tomography were performed in all the patients.RESULTS: Among the subjects of this study, 90 (14%) were positive for fascioliasis, of whom 85 (94.4%) were adults and 5 (5.5%), children; 73 (81.1%) were women and 17 (18.8%), men; 57 (63.3%) lived in the rural areas and 33 (36.6%), in the city center; 90 (14%) were positive for Fasci-ola hepatica IgG antibodies; (20%) had helminth eggs in their stools; and 85 (94.4%) had a histo-ry of eating watercress.CONCLUSIONS: According to the epidemio-logical classification for fascioliasis by Mas -Co-ma, the Dicle Basin, which is the setting of this study, is indeed a hyperendemic region. Thus, ELISA is a reliable and specific method of diag-nosing fascioliasis, both in the early phase and in the acute phase, when the eggs are no longer seen in the stool.Öğe Investigation of Some Sera Biomarker Levels in Fascioliasis Patient(2012) Çiçek, Mutalip; Tekin, Alicem; Evliyaoğlu, Osman; Böyük, AbdullahÇoğunlukla koyun ve sığırların karaciğer trematodu olarak bilinen Fasciola sp. insanlarda da enfeksiyon oluşturmaktadır. Bu çalışmada, fascioliasisli hastaların serumlarında Paraoxonase, Total oksidan seviye, Total antioksidan kapasite, Apolipoprotein A, Apolipoprotein B, Transferin ve Nitrik oksit düzeylerinin nasıl etkilendiği araştırıldı. Bu amaçla çalışmaya 45 fascioliasisli hasta ve 38 sağlıklı bireylerden oluşan kontrol grubu dâhil edildi. Fascioliasisli hastalar ELISA IgG, dışkı bakısı ve radyolojik görüntüleme ile teşhis edildi. Hasta ve kontrol grubunda kadın ve erkek sayıları sırasıyla 34/11ve 30/8 olarak belirlendi. Ortalama yaş hasta grubunda 38.1±11.7, kontrol grubunda ise 35.8±16.9 idi. İki grup arasında yaş, cinsiyet ve vücut kitle indeksi açısından istatistik olarak farklılık saptanmadı (P>0.05). Bu çalışma sonucunda fascioliasisli hastalarda Paraoxonase (P<0.001), Apolipoprotein A (P<0.001), Transferin (P<0.001) ve Total antioksidan kapasite (P<0.024) düzeyi kontrol grubuna göre daha düşük seviyede belirlendi ve istatistik olarak anlamlı görüldü. Nitrik oksit ve Total oksidan seviye fascioliasisli hastalarda kontrol grubuna göre daha yüksekti ve istatistik olarak anlamlı görüldü (P<0001). Apolipoprotein B düzeyinde ise iki grup arasında fark saptanmadı. Kontrollere göre, fascioliasisli hastalarda düşük seviyedeki Paraoxonase, Total antioksidan kapasite, Transferin ve Apolipoprotein A ile yüksek seviyedeki Nitrik oksit ve Total oksidan seviye düzeyleri insanlarda fascioliasisin patogenezini ve immunitesini daha iyi anlamamız ve teşhise yardımcı olabilecek yeni serum biyomarkırları için yol gösterici olabilirÖğe İshalli çocuklarda Cryptosporidium spp. ve diğer barsak parazitlerinin yaygınlığı(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) Çiçek, Mutalip; Yılmaz, HasanAmaç: Bu çalışma, Van yöresinde 0-15 yaş grubu ishalli çocuklarda Cryptosporidium spp. ve diğer barsak parazitlerinin ishalle seyreden hastalıklardaki rolünü belirlemek amacıyla gerçekleştirildi. Gereç ve yöntem: Çalışmada, 450 çocuğun dışkı örnekleri parazitolojik yönden incelendi. Araştırmada, dışkı örneklerine nativ-lugol, formol-etil asetat ile sedimentasyon ve trichrome boyama yöntemleri uygulandı. Ayrıca Cryptosporidium spp. ookistlerinin teşhisi için sedimentasyon yönteminden sonra modifiye asit fast boyama yöntemi kullanıldı. Bulgular: Toplam 450 ishalli çocuğun 154 (% 34.2)’ünde parazit saptandı. Bu çalışmada bulunan parazit oranları aşağıdaki gibidir; Giardia intestinalis % 13.5, Blastocystis hominis % 10, Entamoeba coli % 3.78, Cryptosporidium spp. % 2.2, Chilomastix mesnili % 1.78, Hymenolepis nana % 1.33 ve Ascaris lumbricoides % 1.11, Iodamoeba butschlii % 0.89, Entamoeba hartmanni %0.89, Entamoeba histolytica/Entamoeba dispar % 0.89, Trichomonas hominis %0.67 ve Enteromonas hominis % 0.67. Sonuç: Çalışmada, çocuklarda seyreden ishallerde en sık etkenler Giardia intestinalis ve Blastocystis hominis olmakla birlikte, Cryptosporidium’un da önemli bir etken olduğu ve rutin laboratuarda özellikle risk gruplarının bu parazit yönünden dikkatle incelenmesinin gerektiği kanaatine varıldı.Öğe Karaciğerde kitle oluşturan paraziter etkenlerin tanısındaki serolojik sonuçların retrospektif incelenmesi(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2014) Demirkaya, Safinaz; Özekinci, Tuncer; Çiçek, MutalipAmaç: Birçok paraziter etken karaciğeri etkileyerek hastalık oluşturmaktadır. Karaciğere yerleşen paraziter enfeksiyonlar bu organda reaktif hiperplazi veya granulomatoz reaksiyonlar olarak isimlendirilen fokal kitlelere neden olur. Karaciğerde fokal kitleler oluşturan parazitlerden bazıları Kistik echinococ, Fasciola hepatica, Entamoeba histolytica’dır. İç organ yerleşimli bu gibi paraziter hastalıkların tanısı serolojik testler (İndirekt Hemaglütinasyon (IHA), İndirekt Fluoresan Antikor Tekniği (IFAT) ve ELISA (Enzyme Linked Immunosorbent Assay) ve radyolojik görüntüleme ile yapılmaktadır. Bu çalışmada radyolojik tetkiklerle karaciğerde kitle ön tanısı alan hastalarda kistik echinococcosis, fascioliasis ve amibik karaciğer apsesi gibi paraziter hastalıkların serolojik yöntemlerle yaygınlığının araştırılması amaçlandı. Yöntemler: Bu araştırma için, 100 hasta serumu çalışma kapsamına alındı. Radyolojik tetkiklerle karaciğerde kitle ön tanısı ile gelen hastaların serumunda IHA yöntemiyle amibik karaciğer apsesine yönelik anti-E.histolytica antikoru, IFAT tekniğiyle anti-Echinococcus IgG ve ELISA testiyle anti-Fasciola IgG antikorları araştırıldı. Bulgular: Hastaların %27’sinde paraziter hastalığa rastlandı. Hastaların %1’inde E.histolytica antikoru, %13’ünde Kistik echinococcus ve %13’ünde ise F.hepatica seropozitifliği saptandı. Sonuçlar: Karaciğerinde kitle ön tanısı alan hastalar bu parazitler yönünden değerlendirilmelidir. Bu paraziter enfeksiyonların ayırıcı tanısında ise sadece radyoloji ile tanının yeterli olmayacağı, beraberinde mutlaka bir serolojik yöntemle tanının desteklenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Öğe A nasopharyngeal human infestation caused by linguatula serrata nmphs in Van province: A case report(2011) Yılmaz, Hasan; Dülger, Ahmet Cumhur; Cengiz, Zeynep Taş; Çiçek, MutalipBu olgunun sunum nedeni insanlarda nadiren görülen Linguatula serrata’nın Van yöresinde bir hastada belirlenmesidir. Türkiye’nin doğusunda olan Van’ın, Erciş ilçesinde yaşayan vakamız 26 yaşındaydı. Hasta, öksürme ile yaklaşık 4 cm uzunluğunda ağızdan çıkan birkaç kurtçuk ve ayrıca boğaz ağrısı, ses kaybı ve kusma gibi şikayetlerle Erciş Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Polikliniğine başvurmuştur. Poliklinik doktoru kurtçuğun parazit olduğundan şüphelenmesine rağmen teşhis koyamamış ve hastayı Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine sevk etmiştir. Parazit bu hastanenin Parazitoloji Laboratuarında incelendi ve ağız etrafında dört çengel ve küçük çengellere sahip yaklaşık 90 vücut segmenti olan bu parazitin, L. serrata’nın nimfi olduğu anlaşıldı. Hastaya ilaç tedavisi uygulanmadı ve sadece tuzlu su ile gargara önerildi. Sonuç olarak farengeal ağrının eşlik ettiği faranjitis, öksürük, hapşırma ve kusma gibi şikayetler ile sağlık kuruluşlarına başvuran hastalarda, doktorların L. serrata infestasyonunu da dikkate almaları gerektiği kanaatindeyiz.Öğe Psychoda albipennis 'in sebep olduğu bir Ürogenital myiasis(2012) Dal, Tuba; Çiçek, Mutalip; Tekin, Alicem; Diker, Ali İhsan; İpek, Duygu Neval SayınMyiasis olgularına insanlarda, özellikle tropik ve subtropik bölgelerde, sıcak mevsimlerde sıklıkla rastlanmaktadır. İnsanlarda görülebilen fakültatif myiasis olgularından biri de ürogenital myiasisdir. İnsanlarda ürogenital myiasise neden olan bir sinek türü Psychoda albipennistir. Psychodinae alt ailesinde olan bu türün erginleri evlerde, özellikle nemli tuvalet ve banyolarda yaşarlar. Bu olguda,P. albipennisin sebep olduğu 15 yaşındaki bir erkekte oluşan ürogenital myiasis sunuldu. Öğrenci olan bu şahıs, il merkezinde ikamet etmekteydi ve üç aydan beri 5-6 adet kurtçuk düşürdüğünü bildirmiştir. Hastanın tam idrar tahlili normal olup, dışkı mikroskopisinde lökosit, eritrosit saptanmadı. İdrar kültürü yapıldı, ancak herhangi bir üreme tespit edilmedi. Larvaların mikroskop altında yapılan incelemelerinde P. albipennisin 4. dönem larvası oldukları anlaşılmıştır. Sonuç olarak, ürogenital myiasis olgularında P. albipennisin etken olabileceği unutulmamalıdır.Öğe Sarcophaga sp.’nin sebep olduğu nazofarengeal miyaz olgusu(Galenos Yayınevi, 2023) Çiçek, Mutalip; Çakır, Fatih; İpek, Duygu Neval Sayın; Bilden, Alican; Akıl, EşrefMiyazis, Diptera sınıfı larvaların omurgalı doku ve vücut boşluklarını istila etmesi anlamına gelen bir terimdir. Nazal miyaz çoğunlukla Sarcophagidae ve Calliphoridae ailesi üyelerinin neden olduğu bir enfestasyondur. Bulaşında birçok predispozan faktörün rol aldığı hastalığın tedavisinde mekanik temizleme ile beraber antiseptiklerin kullanımı tavsiye edilmektedir. Bu olguda, 75 yaşında yoğun bakımda yatan bir hastada görülen nazofarengeal miyaz sunuldu. Hastanın burnunda dokuz adet larva tespit edilmiştir. Larvalar bölgeden uzaklaştırılarak üç gün boyunca bölge %5’lik iodin solüsyonuyla temizlendi. Makroskobik ve mikroskobik incelemeler sonunda etkenin Sarcophaga sp.’nin üçüncü evre larvaları olduğu belirlendi. Miyaz enfestasyonlarını engellemek için yoğun bakım ünitelerini gibi hastanın bilincinin kapalı olduğu yerlerde görev yapan personeller hastaların burun, ağız ve kulak boşluğu gibi vücut boşluklarını günlük olarak kontrol etmeli, bakım ve temizliğini en uygun şekilde yapmalıdır.Öğe Urogenital myiasis caused by Psychoda albipennis(2012) Çiçek, Mutalip; Diker, Ali İhsan; İpek, Duygu Neval Sayın; Tekin, Alicem; Dal, TubaMyiasis cases are often encountered in humans, especially in tropical and subtropical regions. Urogenital myiasis is one of the facultative myiasis cases that may be seen in humans. Psychoda albipennis is an insect species that causes urogential myiasis in humans Adults of this species, belongs to the Psychodidae subfamily, lives especially in humid toilets and domestic bathrooms. This case, presented as urogenital myiasis caused by P. albipennis in a fifteen year old male. The person, who was a student, was living in the city center reported to have passed five-six larvae for three months. The patient had normal urinalysis, stool microscopy and urine culture. Larvae were examined under a microscope and were identified as fourth period larvae of P. albipennis. Therefore, it should not be forgotten that P. albipennis may be an agent in urogenital myiasis.Öğe Van Gölü Çevresinde Yaşayan Gümüşi Martı (Larus michahellis) Dışkılarının Helmintolojik Yönden İncelenmesi(2011) Kılınç, Özlem Orunç; Akkaş, Önder; Çiçek, MutalipBu araştırmada, Van Gölü çevresinde yaşayan martılardan toplanan 170 adet taze dışkı örneğinin helmintolojik incelemesi yapıldı. Toplanan taze dışkı örnekleri nativ ve sedimantasyon yöntemleri kullanılarak helmintolojik açıdan incelendi. Araştırmada numunelerin %54.11’inde helmint yumurtası saptandı. Bu yumurtaların %49.41’inin Echinostoma revolutum ve %19.41’inin Capillaria spp. olduğu belirlendi.Öğe Van Mustafa Cengiz İlköğretim Okulu öğrencilerinde bağırsak parazitlerinin araştırılması(2010) Berktaş, Mustafa; Parlak, Mehmet; Öztürk, Öznur; Çiçek, Mutalip; Çıkman, Aytekin; Güdücüoğlu, Hüseyin; Yaman, GörkemBağırsak parazitleri ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunu olarak önemini korumaktadır. İlimizin parazitolojik çalışma verilerine katkı sağlamayı amaçladığımız bu çalışmada, yaşları 7-9 arasında değişen Mustafa Cengiz İlköğretim Okulu 1. ve 2. sınıf öğrencilerinde bağırsak parazitlerinin dağılımı araştırılmıştır. Bu amaçla, 82'si erkek ve 113'ü kız, 195 öğrencinin dışkı incelemesi yapılmıştır. Dışkı örneklerinin mikroskobik incelenmesinde, erkek öğrencilerin 45 (%54,8)'inde kız öğrencilerin 72 (%63,7)'sinde olmak üzere toplam 117 (%60) örnekte bir veya daha fazla parazite rastlanmıştır. Çocuklarda parazit oranları sırasıyla, Giardia intestinalis %36,4, Entamoeba coli %17,9, Blastocystis hominis %14,4, Hymenolepis nana %10,8, Chilomastix mesnili %3,6, Ascaris lumbricoides %2,6, Entamoeba hartmanni %1,5, Trichuris trichiura %1, Iodamoeba bütschlii %0,5, Retortamonas intestinalis %0,5 ve Endolimax nana %0,5 olarak bulunmuştur. Parazit saptanan 117 öğrencinin 71 (%60,7)'sinde tek bir parazite rastlanırken, 46 (%39,3)'ünde birden fazla parazite rastlanmıştır. Sonuç olarak paraziter enfeksiyon hastalıkları bölgemizde halen önemini korumaktadır. Fiziki şartların düzeltilmesi ve kişisel hijyen hakkında eğitimlere önem verilmesiyle paraziter enfeksiyon hastalıklarında azalma olacağı kanaatindeyiz.Öğe Van yöresinde insan ve köpeklerde toxocariasis’in yayılışı(Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2012) Çiçek, Mutalip; Yılmaz, HasanBu araştırma, Van yöresinde ELISA yöntemi ile Toxocara canis’in insanlardaki seroprevalansını ve köpeklerde bağırsak parazitlerinin yaygınlığını saptamak amacıyla yapıldı. Araştırma Eylül 2005-Eylül 2007 tarihleri arasında yürütüldü. Çalışma kapsamına, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Hastanesinin değişik polikliniklerinde muayene edilen eozinofili, ürtiker ve karın ağrısı gibi şikâyetleri olan 800 hasta ile kontrol grubu olarak sağlıklı görünümlü 100 kişi alındı. Hastalar ve kontrol grubunu oluşturan kişilerden alınan kan örneklerinde eozinofil ve total IgE düzeyleri ve ELISA yöntemiyle T. canis seropozitifliği araştırıldı; dışkı örnekleri ise nativ-Lugol, trichrome boyama ve formol-eter çöktürme yöntemleri ile incelendi. Ayrıca 420 köpekten dışkı örneği alınarak makroskobik olarak, nativ-Lugol, modifiye asit-fast boyama ve yüzdürme yöntemleri ile T. canis ve diğer bağırsak parazitleri araştırıldı. İnsanların %15.25’inde toxocariasis pozitifliği, %13.88’inde ise bağırsak parazitleri saptandı. Hastaların %25’inde eozinofili ve bu hastaların ise %28.05’inde toxocariasis pozitifliği belirlendi. Toxocariasis’li hastaların %32.78’inde ürtiker, %22.13’ünde kaşıntı, %9.83’ünde ise karın ağrısı saptandı. Köpeklerin %63.10’unda bir ya da daha çok sayıda bağırsak paraziti bulunmuş olup, T.canis’e %19.05 oranında rastlandı. İnsanlarda toxocariasis ile kırsal alanda ikamet etme (P<0.01), eozinofili (P<0.001), yaşın artması (P<0.001) ve IgE yüksekliği (P<0.001) arasında ayrı ayrı anlamlı ilişkiler saptandı. Van yöresinde insan ve köpeklerde toxocariasis’e sık rastlandığı ve bu hastalıktan korunmak için tedbirlerin alınması gerektiği ve insanlarda bu hastalığın teşhisi için ELISA yönteminin rutin tanı testleri arasına alınmasının gerekli olduğu kanaatine varıldı.Öğe Van'da ilköğretim okulu öğrencilerinde saptanan bağırsak parazitozları(2009) Yılmaz, Hasan; Çiçek, Mutalip; Cengiz, Zeynep Taş; Akbayram, SinanBu çalışma, Van yöresinde ilköğretim okullarında öğrenim gören öğrencilerde bağırsak parazitozlarının yayılışını belirlemek amacıyla gerçekleştirildi. Çalışma, 2003–2005 yıllarında 7–15 yaşlarındaki öğrenciler üzerinde yürütüldü. Çalışmada 1289'u kız, 1686'sı erkek olmak üzere 2975 öğrenciden dışkı örneği alındı. Örnekler Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesi Parazitoloji Laboratuarında nativ-Lugol, flotasyon ve trichrome yöntemi ile incelendi. Dışkı örnekleri incelenen 2975 öğrenciden 1916'sında (%64,4) bir ya da daha çok parazit türüne rastlandı. Kız öğrencilerin %65,7'sinde, erkek öğrencilerin ise %63,4'ünde parazitoz saptandı. Dışkı muayenesi yapılan öğrencilerde Blastocystis hominis, Giardia intestinalis, Entamoeba coli, Ascaris lumbricoides, Hymenolepis nana, Iodamoeba butschlii, Chilomastix mesnili, Endolimax nana, Entamoeba histolytica / Entamoeba dispar, Trichuris trichiura, Enterobius vermicularis, Entamoeba hartmanni, Enteromonas hominis, Retortamonas intestinalis, Dientamoeba fragilis, Trichomonas hominis ve Fasciola hepatica'ya sırasıyla %27,4, %16,4, %14,9, %7,5, %5,3, %3,9, %2,9, %1,8, %1,1, %0,7, %0,6, %0,6, %0,5, %0,5, %0,4, %0,2 ve %0,03 oranlarında rastlandı. Sonuç olarak, temizlik kurallarına yeterince uyulmayan ve sosyoekonomik yönden düşük olan Van yöresinde ilköğretim öğrencilerinde bağırsak parazitozlarına hala yüksek oranlarda rastlanmaktadır.Öğe Van'da Süphan İlköğretim Okulu öğrencilerinde saptanan bağırsak parazitleri(2009) Yılmaz, Hasan; Çiçek, Mutalip; Cengiz, Zeynep Taş; Akbayram, SinanBu çalışma, Van'da bulunan Süphan İlköğretim Okulu öğrencilerinde bağırsak parazitlerin yayılışını belirlemek amacıyla 2005 yılı içerisinde gerçekleştirildi. Çalışmada, 7–15 yaşlarında 166'sı kız, 229'u erkek olmak üzere toplam 395 öğrenciden dışkı örnekleri alındı. Örnekler, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Hastanesi Parazitoloji Laboratuarında nativ-Lugol, flotasyon ve trichrome yöntemleri ile incelendi. Öğrencilerin %28,9'unda bir ya da daha çok parazit türüne rastlandı. Kız öğrencilerin %28,3'ünde, erkek öğrencilerin ise %29,3'ünde parazitoz saptandı. Dışkı örneklerinde, Giardia intestinalis, Ascaris lumbricoides, Hymenolepis nana, Blastocystis hominis, Entamoeba histolytica/Entamoeba dispar, Entamoeba coli, Trichuris trichiura, Enterobius vermicularis, Iodamoeba butschlii ve Endolimax nana'ya sırasıyla %15,4, %6,6, %6,3, %3,3, %1,5, %1,3, %0,5, %0,3, %0,3 ve %0,3 oranlarında rastlandı. Sonuç olarak, ilköğretim okulu öğrencilerinde bağırsak parazitlerinin prevalansı üzerine sosyoekonomik durumun önemli bir etkisi olduğu ve yörede parazitozun hala bir sorun olduğu gözlendi.