Tarihsel gelişimi içinde Türkiye'de azınlıklar ve Avrupa Birliği'nin azınlıklar konusuna yaklaşımının Türkiye'ye etkileri
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Azınlık kavramının ilk oluşumu 16. yüzyıl Avrupa’sına kadar gitmektedir. Esas olarak, Hıristiyanlık mezheplerinin birbirlerine karşı olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için kullanılan kavramın kapsamı, daha sonra dil ve etnik yapı ile genişletilmiştir. Kavramın dünya literatüründe asıl yerini alışı Fransız ihtilalinden sonra gelişen milliyetçilik akımıyla olmuş ve 1 inci Dünya Savaşı sonunda en yüksek konumuna gelmiştir. 2 nci Dünya Savaşı sonrasında gelişen insan hakları konusu azınlık haklarının yerine daha çok kullanılmıştır. Günümüzde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve Avrupa Birliği ile azınlıklar konusu yeniden gündeme gelmektedir. Azınlıklar ve hakları konusu, yakın tarihimizde Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılında ortaya çıkmaktadır. Batıya yöneliş olarak başlayan süreçte azınlık hakları konusunda ilk hareket Tanzimat Fermanı’nda olmuştur. Özellikle 2. Meşrutiyet ve getirdiği özgürlük ortamı Osmanlıda gittikçe yükselen azınlık unsurlarının en fazla haklar kazandığı dönem olmuştur. Ancak şunu belirtmek gerekir ki, Osmanlıda azınlık olarak sadece gayrimüslimler kabul görmüştür. Lozan Barış Antlaşması yeni Türkiye Cumhuriyetini kurarken Osmanlıdan miras kalan azınlıklar meselesine de hukuki ve siyasi çözüm getirmiştir. Antlaşmada sadece gayrimüslim gruplar azınlık statüsünde kabul edilmiştir. Türkiye’nin Avrupa Birliğine tam üyelik süreci azınlık hakları konusunda yeni gelişmeler ve politik baskıların da başladığı dönem olmuştur. Avrupa Birliği oldukça gelişmiş bir hukuk sistemine sahiptir. Ancak, AB içerisinde bile azınlıklar konusunda farklı uygulamalar ve azınlıkların farklı kabulü görülmektedir. Bu farklılıklara rağmen AB Türkiye’den hukuki dayanağı olmayan çok farklı uygulamalar beklemektedir. Avrupa Birliği, azınlıklar konusunu müzakere süreci içerisinde sürekli olarak gündeme getirerek politik baskı uygulamakta ve Türkiye’de kendi istekleri doğrultusunda yeni azınlıklar yaratmak istemektedir. Türkiye için AB’nin azınlıklar konusundaki dayatmalarının kabulü çok derin olumsuz sonuçlar yaratabilecek potansiyeldedir.
The subject of “Minorities” dates back to sixteenth century. The term that was used to neutralize the unwanted effects of denominations of Christianity, has been extended to include “ethnicity and language”. The minority subject was first brought forward mainly by the nationalism after the French Revolution and peaked after World War I. The term, “Human Rights”, that developed after World War II, has been used in place of minority rights. Today the subject of minorities is being brought up by European Union and “Commission on Security and Cooperation in Europe”. The subject of minorities and minority rights emerges in the last century of the Ottoman Empire. In the process that started as inclining to West, the first spark was the “Tanzimat Fermanı” about minority rights. “Meşrutiyet” and especially the notion of freedom that came with it, was the period where most rights were gained by the everrising Otoman Minorities. But it has to be noted that only non Muslims were accepted as Otoman Minorities. While establishing the new Turkish Republic, Lausanne Peace Treaty also brought political and legal stability to minorities inherited from the Otoman Empire. The treaty which is valid stil, only recognizes “non Muslim Groups” as minorities. Turkey’s membership process to EU started an era with new events and political pressure on the subject of minority rights. EU has a highly developped legal system. But even in EU there are different approaches and ways of recognizing minorities. In spıte of these conflicts, EU expects very different applications with no legal support from Turkey. EU applies political pressure on Turkey by bringing up the minority subject during membership talks and wants to create “new minority groups” according to their own criteria. Turkey’s acceptance of EU biased issues on minorities has a huge potential of negative consequences on national sovereignity.