Kliniğimizde 2000-2005 yılları arasında yatırılan pulmoner tromboemboli tanılı hastaların retrospektif değerlendirilmesi
[ X ]
Tarih
2007
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Giriş: Pulmoner tromboemboli (PTE) sık oluşan, ancak tanısında çeşitli güçlükler yaşanılan ve tedaviyle mortalitesi azaltılabilen bir hastalıktır. PTE tanısında ilk adım klinik olasılığın saptanmasıdır. Amaç: Bu çalışmada kliniğimizde PTE tansı konan hastaların klinik ve laboratuvar özelliklerine ait verilerle, kullanılan tanısal algoritmaların tanı değerini retrospektif olarak araştırmayı amaçladık. Yöntem: Ocak 2000-Aralık 2005 arasında kliniğimize yatırılan 108 PTE olgusunun dosyaları incelendi. Bulgular: Olguların 54'ü (% 50) erkek, 54'ü (% 50) kadındı. Yaş ortalamaları erkeklerde 47.9±17.2, kadınlarda 50.5±18.4 yıldı. D-Dimer düzeyi ortalamaları, yaygın embolisi olan massif emboli kliniği ile gelen hastalarda anlamlı derecede yüksekti (p<0.05). Herediter trombofili yapan nedenler olarak Faktör 5 Leiden gen mutasyonu, Protrombin G20210A mutasyonu ve Metiltetrahidrofolat Redüktaz eksikliği değerlendirildiğinde pozitiflik oranı sırasıyla %1.1, % 12.5, %33.3 şeklindeydi. Klinik skorlama sistemlerinin uyumları karşılaştırıldığında Wicki-Wells (rwicki-wells= 0.231 p<0.01) ile Wells-Hyers (rwells-hyers= 0.285 p<0.01) arasındaki uyum anlamlı bulunurken, Wicki-Hyers arasındaki uyum yüzdesi anlamsız bulundu (rwicki-hyers= 0.127 p>0.05). En yüksek uyum katsayısı Wells-Hyers arasında saptandı ( rwells-hyers= 0.285). Sonuç: Bulgularımız Wells klinik skorlama sisteminin kliniğimizde kullanılan Hyers sistemine alternatif olabileceğini; belirgin yüksek D-Dimer düzeyinin öncelikle massif emboli hatırlatması gerektiğini düşündürmüştür. (Akciğer Arşivi 2007; 8: 127-33)
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Kaynak
Türkiye Klinikleri Akciğer Arşivi
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
8
Sayı
4