Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 120
  • Öğe
    Tıbbi Amaçla Kullanılabilen Bitki Çaylarında Hijyenik Kalitenin ve Bazı Patojenlerin Araştırılması
    (Dicle Üniversitesi, 2020) Vural, Aydın; Güran, Hüsnü Şahan; Durmuşoğlu, Halil; Uçar, Uğur
    Bitki çayları (tıbbi bitki çayları olarak da adlandırılmaktadır), sağlık üzerine olumlu etkilerinden dolayı her yaş grubu tarafından tüketilmektedir. Bu çalışmada tüketici seviyesinde ambalajlı ve/veya ambalajsız olarak satışa sunulan farklı bitki çaylarının (kekik, nane, rezene, adaçayı, ıhlamur, hatmi, sinameki, defne, civanperçemi ve anason) hijyenik kalitesinin belirlenmesi amaçlandı. Analiz edilen 120 örneğin %95, %90, %77.5, %74.16, %42.5, %14.17, %3.3 ve %2.5’inin sırasıyla toplam mezofilik aerobik bakteriler (TMAB), küf-maya, Enterobacteriaceae, koliform, sülfit indirgeyen anaerob bakteriler, Staphylococcus-Micrococcus spp., Escherichia coli ve Salmonella spp. ile kontamine olduğu belirlendi. Ancak örneklerin hiçbirinde Staphylococcus aureus ve Bacillus cereus tespit edilmedi. En yüksek ortalama TMAB (5.03 log10 kob/g) ve küf-maya sayısı (4.78 log10 kob/g) nane örneklerinde, Enterobacteriaceae (4.19 log10 kob/g) ve koliform sayısı ise hatmi (3.87 log10 kob/g) örneklerinde bulundu. Kapalı ambalajlarda satışa sunulan örneklerdeki ortalama Enterobacteriaceae ve koliform bakteri sayıları açıkta satışa sunulan örneklerden önemli derecede daha düşük bulundu (p
  • Öğe
    Keklik (Alectoris chukar) Barsağında Ghrelin, Leptin ve Obestatin Dağılımı
    (Dicle Üniversitesi, 2019) Akbalık, Mehmet Erdem
    Kanatlı barsağı, duodenum ile başlayıp sınır hattı keskin olmayan jejunum ve ileum ile devam eden ve ileo-sekal kavşakta kolonla birleşerek (ya da kalın barsakla) iki kör uçla sonlanan sekumla son bulması bakımından eşsizdir. Duodenumun, villus ve kriptlerini döşeyen epiteli tek katlı yüksek prizmatik hücrelerden kurulu olup barsağın geri kalan bölümlerinin yapısı, duodenumla benzer özelliklere sahiptir. İnce barsağın uzunluğu boyunca villuslar giderek daha kısalır.
  • Öğe
    Sıçan Karaciğerinde Vasküler Endoteliyal Büyüme Faktörü ve Reseptörleri Dağılımı
    (Dicle Üniversitesi, 2020) Bayram, Bayram; Sağsöz, Hakan
    Karaciğerin çeşitli hasarlardan sonra yenilenmesi, metabolizmanın ve detoksifikasyon gibi önemli fonksiyonlarının sürdürülmesi için gerekli bir olaydır. Rejenerasyon olayı histolojik olarak çok iyi bir şekilde tanımlanmıştır. Özellikle ilgi çekici olan, karaciğer rejenerasyonunun farklı fazlarını kontrol eden sitokinler ve büyüme faktörleridir. Vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) mikrovasküler geçirgenliği arttırır ve endotelyal hücreler için spesifik bir mitojendir ve anjiyogenezde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Sunulan çalışmada, VEGF ve reseptörlerin (fltl / fms, flkl / KDR ve flt4) ekspresyonu immünohistokimyasal olarak incelendi. Bu çalışmada 10 adet sıçan kullanıldı. VEGF ve reseptörleri için pozitif immünoreaksiyon, sıçan karaciğerindeki hepatositler ile kan damarlarının endotel ve düz kas hücrelerinde belirlendi. Bununla birlikte, vena sentralis çevresindeki hepatositlerde flt1/fms immünreaktivitesi VEGF, flk1/KDR ve flt4 ile karşılaştırıldığında oldukça güçlü idi. Sonuç olarak, VEGF ve reseptörlerin (flt1 / fms, flk1 / KDR ve flt4) sıçan karaciğerinin fizyolojik değişikliklerinde önemli roller oynadığını göstermektedir.
  • Öğe
    Geleneksel Bir Fermente Ürün ‘Kişk’
    (Dicle University, 2024) Khedr, Sara; Güran, Hüsnü Şahan
    Gıda maddelerinin fermantasyon yolu ile muhafazası tarihte çok eski yıllara kadar uzanmaktadır. Sağlık üzerindeki olumlu etkilerinin anlaşılmasıyla birlikte, fermente gıdalar günümüzde sıklıkla tüketilen gıdalar haline gelmişlerdir. Fermente gıdalar arasında yer alan kişk farklı ülkelerde; özellikle de Doğu Akdeniz, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da yaygın üretilen, tarhanaya benzeyen, süt veya fermente süt ürünleri (yoğurt, yayık ayranı “Shanina”, veya Labne) ile bulgur gibi tahıl ürünleri ve tuz eklendikten sonra fermente edilip kurutularak elde edilen geleneksel bir fermente üründür. Kişk üretimi ülkeden ülkeye hatta aynı ülkenin farklı bölgelerine göre değişkenlik gösterebilmektedir. Bu durum dünyada standart bir kişk üretiminin yapılmasını zorlaştırmaktadır. Bu çalışmada; Türkiye’de az bilinen ancak dünya genelinde ve başta Orta Doğu ülkeleri olmak üzere birçok Arap ülkesinde geleneksel olarak üretilip sevilerek tüketilen kişk hakkında genel bilgilerin verilmesi amaçlanmıştır.
  • Öğe
    Eskişehir ili Mahmudiye ilçesindeki at yetiştiriciliği işletmelerinin sosyo-ekonomik yapısı ve güncel sorunları
    (Dicle University, 2024) Peker, Arzu; Ün, Ali Ekber; Aral, Yılmaz; Altın, Oğuz; Orkan, Şükrü
    At, tarih boyunca önemli bir çiftlik hayvanı olmuş ve özellikle tarım, ulaşım ve askeri faaliyetlerde kullanılmıştır. Bu çalışma, Eskişehir ili Mahmudiye ilçesindeki at işletmelerinin sosyo-ekonomik durumunu ve mevcut sorunlarını tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmanın materyalini, 2019 yılında Eskişehir ili Mahmudiye ilçesinde 12 at işletmesinde yüz yüze yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen veriler oluşturmaktadır. Anket çalışması sonuçlarında işletme sahiplerinin yaş ortalamasının 41.25, ortalama mesleki tecrübelerinin ise 17.67 yıl olduğu belirlenmiştir. Toplam maliyetin %49.33'ünü yem maliyetleri, %16.87’sini işçilik maliyetleri, %14.55’ini altlık maliyetleri, %8.68’ini ise doğal aşım maliyetleri oluşturmaktadır. İşletme açısından bölgede tespit edilen başlıca sorunlar; pazarlama ve yem temini (%83.33), işgücü temini (%50) ve sağlık sorunları (%41.67) olarak sıralanmaktadır. Mahmudiye ilçesi at yetiştiriciliği ve yarışları açısından halen önemli bir konumda bulunmaktadır. Turistlerin ve çocukların binicilik faaliyetlerine katılmalarının teşvik edilmesi, Türkiye'nin sosyo-kültürel değişimine, kariyer fırsatlarına, yerel nüfusun genel ekonomik çeşitliliğine ve milli gelirine büyük katkı sağlayacaktır. Bu nedenle bu çalışma ile at sevgisinin ve binicilik kültürünün yaygınlaştırılması ve atçılığın geliştirilmesi amacıyla Mahmudiye ilçesinde bir at eğitim alanının kurulmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Investigation of Protective and Therapeutic Efficacy of Lactoferrin on Neonatal Calf Diarrhea
    (Dicle University, 2024) Işık, Nurettin; Kaya, Abdullah; İçen, Hasan
    The aim of this study was to investigate the prevalence of rotavirus, coronavirus, Cryptosporidium, E. coli F5 (K99), Cl. perfringens and Salmonella spp. and clinical, haematological and biochemical changes in calves with neonatal diarrhoea and the efficacy of lactoferrin supplementation in standard treatment in Van and Diyarbakır provinces. The calves with diarrhea were investigated by immunochromatographic test kit and conventional bacteriological methods. Rotavirus was detected in 51%, Cryptosporidium in 35%, Cl. perfringens in 23%, coronavirus in 16%, E. coli F5 (K99) in 4%, Salmonella spp. in 2% of the calves with diarrhea. Giardia spp. was not detected in any calf, while 65% of the calves had a single agent, 33% had more than one agent. In vitro bactericidal and bacteriostatic effects of lactoferrin on E. coli O157, E. coli F5 and Salmonella enteriditis were investigated. Lactoferrin was found to be effective on bacteria at concentrations of 100 mg/ml and higher, decreased the mortality rate and showed a positive effect on clinical parameters. It was concluded that lactoferrin can be used for preventive and therapeutic purposes at doses of 100 mg/ml and higher and will be more effective in treatment.
  • Öğe
    The ısolation of mastitis agents and determination of sensitive antibiotics in goat milks with subclinical mastitis in Diyarbakır region
    (Dicle University, 2024) Alp, Simten Yeşilmen; Özyurtlu, Nihat; Altan, Feray; Bademkıran, Servet; Vural, Aydın; Bilmez, Yasemin Kaplan
    There has been an increase in the consumption of goat milk worldwide in recent years, as it is an alternative to cow milk for people with lactose intolerance. Mastitis in goats negatively affects the quality of milk and leads to decreases in milk yield. Therefore, identifying mastitis pathogens is important to prevent infection. The aim of this study is to isolate and identify subclinical mastitis agents in goats in Diyarbakır and its districts and to determine effective antibiotics by the minimum inhibitory concentration (MIC) method. A total of 358 goat milk samples were examined for mastitis with the California Mastitis Test (CMT). In the microbiology examination of a total of 106 milk samples that were CMT (+2, +3) positive, while bacteria were isolated in 79 (74.5%) samples, no growth was observed in 27 (25.5%) samples.. Of the milk samples with bacterial growth, 30 (37.97%) were Staphylococcus aureus, 26 (32.91%) were Coagulase-negative Staphylococci (CNS), 3 (3.80%) were Streptococcus agalactiae, 1 (1.27%) Enterococcus spp., 18 (22.78%) Escherichia coli and 1 (1.27%) Acitenobacter spp. was isolated and identified. Proportional distribution of CNS positive bacteria: 20.25% Staphylococcus xylosus, 5.06% Staphylococcus warneri, 2.53% Staphylococcus lugdunensis, 1.27% Staphylococcus capitis, 2.53% Staphylococcus chromogenes and 1.27% Staphylococcus hominis were identified. According to the MIC results against these bacteria isolated and identified in the study, it was determined that ciprofloxacin, tigecycline, benzylpenicillin, oxacillin and ceftazidimine could be effective in the treatment of mastitis.
  • Öğe
    İvesi Koyunlarında Servikal Mukus Miktarı İle Fertilite Arasındaki İlişki ( Relationship between the Amount of Cervical Mucus and Fertility in Awassi Sheep)
    (Dicle Üniversitesi, 2020) Özmen, M. Ferit; Cirit, Ümüt
    Araştırma, Diyarbakır ilinde üreme mevsimi dışında İvesi ırkı 237 koyun üzerinde yürütüldü. Östrus senkronizasyonu yapılan koyunlar suni tohumlama işleminden hemen önce vajina tabanındaki servikal mukus (SM) miktarına göre “yok” (n= 25), “az” (n= 79) veya “bol” (n= 133) olarak sınıflandırıldı. Koyunlar östrustan 12-18 saat sonra intra-servikal yolla 200×106 motil spermatozoa içeren taze-sulandırılmış sperma ile tohumlandı. Gebelik oranları, suni tohumlamadan (ST) 30-40 gün sonra ultrason aracılığı ile belirlendi. Çara durumuna göre “yok”, “az” ve “bol” olarak sınıflandırılan koyunların gebelik oranları sırasıyla %36.4, %50.6 ve %45.1 olarak bulundu (p>0.05). Çalışmamızdan; İvesi koyunlarda ST öncesinde vajinadaki SM miktarının gebelik oranlarını istatistiksel olarak önemli düzeyde etkilemediği sonucu çıkarılmıştır. Ancak SM miktarına göre “yok” ve “az” olarak sınıflandırılan koyunların gebelik oranları arasında kayda değer sayısal farklılığın olması, SM miktarının fertiliteyi etkileme potansiyelinin olabileceğine işaret etmektedir. Bu nedenle daha fazla koyunun dahil edildiği yeni çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.
  • Öğe
    Şırnak'ta Satışa Sunulan Pırtıga Bige (Ferulago stellata) Bitkisinin Mikrobiyolojik Kalite Parametreleri
    (Dicle University, 2024) Erkan, Mehmet Emin; Uçar, Uğur; Aydın, Berna Duman
    Ferulago stellata beşeri hekimlikte bazı hastalıklara karşı kullanılan şifalı bir bitki türüdür. Dünyada bilinen 28000 bitki taksonunun tıbbi değere sahip olduğu rapor edilmiştir. 3000'den fazla türün kanser ve diyabet başta olmak üzere birçok hastalığa karşı etnomedikal kullanım ve uygulamalarının olduğu bildirilmektedir. Türkiye'nin Doğu ve Güney Anadolu Bölgesi'nde doğal olarak yetişen endemik olmayan bir bitkidir. Kuzey İran ve Kuzey Irak’ta da yetişebilen bu bitki Şırnak ilimizde dağ yamaçlarında 1650-2800 m yükseklikteki alanlarda yetişir ve halk arasında “Pırtıga bige”, “Bük”, “Nerbig” olarak adlandırılır. Halk arasında geleneksel otantik gıda olarak tüketilen Ferulago stellata'nın antidiyabetik, antikolinerjik, antioksidan, antienflamatuar ve antimikrobiyal etkilerinin olduğu bildirilmektedir. Bu çalışmada, Şırnak il merkezi ve ilçelerinden farklı dönemlerde toplanan 36 Pırtıga bige örneğinin mikrobiyolojik kalite parametreleri incelenmiştir. Örnekler Toplam Mezofilik Aerobik Bakteri (TMAB), koliform bakteri, Escherichia coli, Staphylococcus-Micrococcus spp., Listeria monocytogenes, Salmonella spp., Yersinia enterocolitica, Lactobacillus spp., küf, maya ve sülfit indirgeyen anaerobik bakteriler açısından analiz edilmiştir. Salmonella spp., Listeria monocytogenes ve Yersinia enterocolitica Pırtıga bige numunelerinde tespit edilemezken, Escherichia coli, koliform bakteri ve sülfit indirgeyen anaerobik bakteriler sırasıyla örneklerin %52.77, %63.88 ve %27.77'sinde tespit edilmiştir. Şırnak'ta satışa sunulan Pırtıga bige örneklerinin mikrobiyolojik kalitesinin çok düşük olduğu ve bu durumun potansiyel bir sağlık riski oluşturduğu tespit edilmiştir. Bu tür gıdaların fonksiyonel özelliklerinin daha kapsamlı araştırılması gerekmektedir. Pırtıga bige üretiminin daha hijyenik koşullarda yapılması ve organik olan bu ürünlerin tanıtımının yapılması gerekmektedir.
  • Öğe
    Management of eye protrusion in cats with acute trauma
    (Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2024) Kanay, Berna Ersöz; Çatalkaya, Emine; Yayla, Sadık; Altan, Semih; Saylak, Nahit; Taşdemir, Laleş
    Preventing permanent vision loss and damage to the bulbus oculi in cases of proptosis, which is very important in small animal eye emergencies, and protecting the anatomical structures of the eye. Early intervention is important for protection. In this study, patients with proptosis who had experienced acute trauma. It was aimed to report the treatment and results of cats. Proptosis was diagnosed in 11 of 96 cats (11.45%) who presented to eye emergencies. On examination, all cats had eye. It was determined that the edges of the eyelids were not visible, the bulbus oculi was muffled, the bulbus oculi was hyperemic and edematous, there was a pupillary light reflex in 9 cases, and there was no pupillary light reflex in 2 cases. In the treatment, enucleation was applied in 2 cases, canthotomy and temporary Blepharorhaphy were applied in 3 cases, and temporary Blepharorhaphy was applied in 6 cases. It was determined that there were no postoperative complications in all cases and visual function was observed in all cases except for those who underwent enucleation. As a result, urgent intervention is important to protect the anatomical structures of the eye and maintain visual function in proptosis. The results obtained from this study are satisfactory for cats and their caregivers.
  • Öğe
    Safkan İngiliz ve Arap atlarında hematolojik parametreler üzerine yaş ve cinsiyetin etkileri
    (Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2024) Ayhan, Halil; Gürgöze, Sema
    Bu çalışma safkan İngiliz ve Arap atlarında hematolojik parametreleri belirlemenin yanında yaş ve cinsiyet faktörlerinin bu parametrelerin üzerine etkileri olup olmadığını saptamak amacıyla yapıldı. Hematolojik parametreler (RBC, HCT, HGB, MCV, MCH, MCHC, RDW, WBC, %NEU, NEU, %LYM, LYM, %MONO, MONO, %EOS, EOS, %BASO, BASO ve PLT) klinik olarak sağlıklı 3 ve 4 yaşlı 46 adet (23 erkek, 23 dişi) İngiliz atı ve 70 adet (38 erkek, 32 dişi) Arap atı olmak üzere toplam 116 adet safkan yarış atında ölçüldü. Çalışmada safkan İngiliz ve Arap atlarında ırk faktörünün MCV, %NEU, NEU, %LYM ve %EOS düzeyleri üzerine etkili olduğu, diğer parametre düzeylerini ise etkilemediği saptandı. İngiliz atlarında %NEU, %LYM ve LYM değerleri, Arap atlarında ise MCV ve MCH değerleri cinsiyet faktörlerinden etkilendi. İngiliz atlarında %LYM ve LYM düzeyleri yaş ve cinsiyet değişkenlerinden etkilenirken, Arap atlarında aygır ve kısraklar arasında tüm hematolojik parametreler yönünden yaş ve cinsiyete bağlı olarak bir fark belirlenmedi.
  • Öğe
    Comparative investigation of Bulbus Oculi in Akkaraman and Morkaraman sheep
    (Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2024) Karaavcı, Funda Aksünger; Dörtbudak, Muhammet Bahaeddin; Demircioğlu, Muhammed; Güzel, Barış Can
    Akkaraman and Morkaraman sheep breeds constitute more than half of the sheep breeds in Turkey. The eye is one of the most complex organs of the body in humans and animals that receives and processes light impulses from the environment, converts them into electrical signals through anatomical and physiological mechanisms, and transmits them to the visual cortex of the central nervous system. Anatomical-morphometric and histological investigations of the bulbus oculi in Akkaraman and Morkaraman sheep breeds will provide reference data for veterinary sciences and human medicine where sheep are used as models. For this purpose, a total of 80 bulbus oculi, right and left, from both breeds and sexes were used in the study. For morphometric measurements, 20 parameters were evaluated. Hematoxylin and eosin-stained preparations were examined under a light microscope after routine tissue monitoring procedures for histologic examination. In the statistical evaluation of the data, it was determined that significant differences according to sex were less in Akkaraman breed than in Morkaraman breed. In the comparison between the species, it was noteworthy that the differences in females were higher. It is thought that the results of the study will provide data both to the disciplines working in the field of veterinary medicine and to different disciplines, especially ophthalmology, as sheep are frequently used as a model in human medicine.
  • Öğe
    Impact of diazinon standard on histopathological and ultrastructural properties on brain tissue of oreochromis niloticus (Linnaeus, 1758)
    (Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2024) Uğurlu, Pelin; Satar, Elif İpek; Çiçek, Tarık
    In this study, the histopathological and ultrastructural alterations in the brain tissue of Oreochromis niloticus (Linnaeus, 1758) exposed to a sublethal concentration of diazinon standard for 21 days were determined. For this purpose, O. niloticus individuals were exposed to 280 µg/L (LC50/10) diazinon concentration for 21 days and on the 7th, 14th and 21st days of the exposure, the brain samples of these individuals were removed. After the histological and ultrastructural preparations of the brain samples, the prepared samples were evaluated with light and transmission electron microscopes (TEM). Examination of the samples indicated that a sublethal dose of diazinon induced histopathological and ultrastructural modifications in the brain tissue of O. niloticus. The severity of these alterations was increased with the duration of the time. The most severe histopathological alteration was necrosis determined on the 14th and 21st days of exposure. However, histopathologically the most frequent changes were cloudy swelling, hypertrophy and pycnotic nucleus in the glial cells of the brain. Ultrastructurally, mitochondrial degeneration, cristolysis, axon and dendrite deformations were seen in the tissues. These ultrastructural findings showed that the sublethal concentration of diazinon disturbed the energy metabolism of the cells which might result in neurodegenerative dysfunction of O. niloticus brain.
  • Öğe
    İvesi Koyunlarında Servikal Mukus Miktarı ile Fertilite Arasındaki İlişki
    (2020) Özmen, Mehmet Ferit; Cirit, Ümüt
    Çalışma, Diyarbakır ilinde üreme mevsimi dışında İvesi ırkı koyunlarda çara miktarı ile gebelik arasındaki ilişkiyi araştırmak amacıyla 237koyun üzerinde yürütüldü. Östrus senkronizasyonu için, tüm koyunlara 12 gün süreyle progesteron içeren sünger (20 mg fluorogesteneacetate, Chronogest, İntervet) intravaginal yolla uygulandı. Sünger çıkarmadan iki gün önce PGF2? (1 ml, im, Estrumate, Intervet) vesüngerin çıkarıldığı gün 600 IU PMSG (im, Chronogest, Intervet) uygulandı. Östrus senkronizasyonu yapılan koyunlar suni tohumlamaişleminden hemen önce vajina tabanındaki servikal mukus (SM) miktarına göre “yok” (n= 25), “az” (n= 79) veya “bol” (n= 133) olaraksınıflandırıldı. Koyunlar östrustan 12-18 saat sonra intra-servikal yolla 200×106 motil spermatozoa içeren taze-sulandırılmış sperma iletohumlandı. Gebelik oranları, suni tohumlamadan (ST) 30-40 gün sonra ultrason aracılığı ile belirlendi. Çara durumuna göre “yok”, “az” ve“bol” olarak sınıflandırılan koyunların gebelik oranları sırasıyla %36.4, %50.6 ve %45.1 olarak bulundu (p>0.05). Çalışmamızdan; İvesikoyunlarda ST öncesinde vajinadaki SM miktarının gebelik oranlarını istatistiksel olarak önemli düzeyde etkilemediği sonucu çıkarılmıştır.Ancak SM miktarına göre “yok” ve “az” olarak sınıflandırılan koyunların gebelik oranları arasında kayda değer sayısal farklılığın olması, SMmiktarının fertiliteyi etkileme potansiyelinin olabileceğine işaret etmektedir. Bu nedenle daha fazla koyunun dahil edildiği yeni çalışmalaraihtiyaç bulunmaktadır.
  • Öğe
    Evaluation of eye diseases encountered in cats: A retrospective study (2020-2023)
    (Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2023) Çatalkaya, Emine; Kanay, Berna Ersöz; Yayla, Sadık; Saylak, Nahit; Bayat, Ahmet
    The eye is a sensory organ sensitive to external factors, infections and metabolic disorders and eye diseases have a very important place among surgical diseases. This study aimed to report the distribution of eye diseases encountered in cats brought to Dicle University Veterinary Faculty Hospital in the last 4 years (2020-2023) and to contribute to veterinary practice. The study material consisted of 291 cats of different ages, genders and breeds diagnosed with eye disease, brought to Dicle University Veterinary Faculty Animal Hospital between January 2020 and September 2023. Following the history of the cats, a detailed eye examination was performed and the diagnosed eye problem was recorded. In the cats included in the study, conjunctivitis (21.15%), keratitis (19.59%), corneal ulcer (14.09%), keratoconjunctivitis sicca (9.62%), glaucoma (3.44%), uveitis (4.12%), iris staphyloma (4.12%), symblepharon (3.78%), panophthalmitis (3.44%), corneal necrosis (3.09%), membrane nictitans protrusion (1.72%), chemosis (1.72%), entropion (1.37%), cataract (1.03%), hypopion (0.69%), proptosis (0.34%), local retinal detachment (0.34%) and dermoid cyst (0.34%) were seen. As a result, conjunctiva and corneal diseases were commonly encountered in cats. In order to prevent visual impairment, it is important not to neglect routine eye examinations and to diagnose and treat diseases early.
  • Öğe
    Bir deve kuşu ventrikulusunda yabancı cisimlerin endoskopik tanısı ve ventrikulostomi
    (Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2023) Kanay, Berna Ersöz; Çatalkaya, Emine; Yayla, Sadık; Altan, Semih; Kılınç, Mehmet; Saylak, Nahit
    Deve kuşlarının sindirim sistemleri diğer kuşlardan farklıdır ve bu kuşlarda pika sıklıkla görülebilmektedir. Bu olgu sunumunda deve kuşlarında sindirim sisteminin anatomisinin bilinmesinin ve sindirim sistemi muayenesinde endoskopinin önemini vurgulamak amaçlandı. Olguyu kronik zayıflama şikâyeti ve bıçak yutabilme ihtimali ile Dicle Üniversitesi Cerrahi kliniklerine getirilen 2 yaşlı Afrika deve kuşu oluşturdu. Yapılan klinik, radyolojik ve endoskopik muayenede midede yabancı cisim bulunan deve kuşu ameliyata alındı. Ventrikulusunda çok sayıda yabancı cisim çıkarıldı. Bölge tekniğine uygun dikişlerle kapatıldı. Deve kuşu taburcu edildikten 1 gün sonra ex oldu. Sonuç olarak deve kuşlarında yabancı cisim teşhisinde endoskopi güvenilir bir teşhis yöntemidir ve gerek sindirim sisteminin endoskopik muayenesinde gerekse operatif yaklaşımda anatomi bilgisi önemlidir.
  • Öğe
    Fötal gelişim süresince sığır karaciğerinde interlökin-37 ve reseptörünün immunohistokimyasal lokalizasyonu
    (Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2023) Topaloğlu, Uğur; Akbalık, Mehmet Erdem
    Karaciğer, proteinlerin üretimi ve metabolik homeostazın sürdürülmesinin yanı sıra, lokal immün düzenleyici ortamın korunmasındaki rolü nedeniyle de kritik öneme sahip temel bir organdır. Karaciğerde bulunan parankimal ve parankimal olmayan hücreler, uyaranlara cevap amacıyla sitokinlerle bağlantıya geçerek homeostazın devamlılığı için iş görürler. Bu çalışma, sığırlarda fötal karaciğerde interlökin-37 (IL37) ve reseptörünün lokalizasyonu, farklılıklarının karşılaştırılması ve olası fizyolojik etkileri belirlemek için tasarlandı. Çalışmanın materyalini, özel mezbahalardan temin edilen sağlıklı 27 Holstein sığır fötusu oluşturdu. Fötusların yaşları hesaplandı ve fötuslar 3 aylık dönemlerden oluşan üç gruba ayrıldı. Her fötustan karaciğer örnekleri alınıp rutin histolojik işlemleri takiben immunohistokimya metodu uygulandı. Bunun sonucunda; IL-37’nin gebeliğin ilk döneminde sadece bazı hepatik arter ve vena interlobularislerde, ikinci ve üçüncü dönemde ise hepatositlerde; reseptörünün hepatositler ve özellikle ikinci dönemde hemopoietik adacığındaki hücrelerde değişik yoğunluklarda ekprese edildiği gözlendi. Sonuç olarak, IL-37’nin endotel ve kas hücrelerinin çoğalma ve farklılaşmasında; reseptörünün adacıktaki hücrelerin olgunlaşmasında, her ikisinin karaciğerdeki metabolik olayların düzenlenmesinde ve bağışıklık fonksiyonlarına katkı sunmada önemli etkilere sahip olabileceği düşünülmüştür.
  • Öğe
    Oestrus ovis larvaları ile enfekte ivesi koyunlarda lipit peroksidasyonun, toplam antioksidan kapasitesinin ve bazı hematolojik parametrelerin değerlendirilmesi
    (Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2023) İpek, Duygu Neval Sayın; İpek, Polat; Şimşek, Aynur; Koçhan, Akın; Katanalp, Ömer Faruk
    Oestrosis, koyun ve keçilerin burun boşluğu ve frontal sinuslarına yerleşip gelişen Oestrus ovis sineğinin birinci, ikinci ve üçüncü dönem larvalarının neden olduğu bir nazofarengeal miyazdır. Bu çalışmanın amacı Oestrus ovis larvaları ile doğal enfeste ivesi koyunlarda lipid peroksidasyon, total antioksidan kapasite ve bazı hematolojik parametreler üzerine olan etkisini araştırmaktır. Kırk ivesi koyun üzerinde yürütülen çalışmada Oestrus ovis enfestasyonlarının moleküler tanısı için koyunların her iki burun deliğinden steril pamuklu swaplar ile mukus numuneleri alındı. Lipid perokidasyonu ve total antioksidan kapasite seviyeleri ile total lökosit sayısı, eritrosit sayısı, hematokrit değer ve hemoglobin konsantrasyonunun belirlenmesi için koyunların vena jugularislerinden kan örnekleri alındı. Kırk swap örneğinden 35’inin semi-nested PCR yöntemi kullanılarak enfestasyon yönünden pozitif olduğu tespit edildi. Enfeste olduğu tespit edilen hayvanlar burun akıntısının şiddetine göre iki gruba ayrıldı (grup 1: hafif burun akıntısı olanlar; grup 2: şiddetli burun akıntısı olanlar). Grup 1 ve 2’de serum lipid peroksidasyonu artışının kontrol grubuna göre istatiksel olarak önemli olduğu belirlendi (p˂0.05). Grup 1 ve grup 2 kontrol grubu ile kıyaslandığında total antioksidan kapasitede azalma görülmesine rağmen, kontrol grubu ile aralarındaki farkın istatiksel olarak önemli olmadığı belirlendi (p>0.05). Hematolojik parametrelerde gruplar arasında önemli farklılık bulunmadı (p>0.05). Sonuç olarak, koyunlarda Oestrus ovis larvalarının neden olduğu doku hasarı, lipid peroksidasyonun artışına neden olabileceği kanısına varıldı
  • Öğe
    Sığırlarda metakarpo/metatarsofalangeal eklemine artroskopik yaklaşım: Bir kadavra çalışması
    (Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2023) Çatalkaya, Emine; Yayla, Sadık; Altan, Semih; Kanay, Berna Ersöz; Saylak, Nahit
    Artroskopi eklem hasarlarının tanı ve tedavisinde önemli yer tutar. Bu çalışmada sığırlarda metakarpo/metatarsofalangeal (MCP/MTP) eklemleri için artroskopik yaklaşımı ve anatomisini tanımlayarak klinik pratiğe katkı sağlaması amaçlandı. Çalışma materyalini mezbahada kesimi yapılmış 5 sığırın 10 MCP ve 10 MTP eklemi oluşturdu. Artroskopik olarak bu eklemlere dorsal ve palmar/plantar yönden yaklaşıldı ve intraartiküler yapılar artroskopik olarak görüntülenerek tanımlandı. Dorsal yaklaşımda sinovyal villuslar, metakarpus/metatarsusun distali ve I. falanksın proksimali, palmar/plantar yaklaşımda ise bu yapıların yanısıra proksimal sesamoid kemikler, çapraz sesamoid ligamentler görüntülendi. Sonuç olarak, diğer birçok eklemde olduğu gibi MCP/MTP eklemlerinde de artroskopik yaklaşım tekniklerinin bilinmesi önemlidir. Bu teknikler intraartiküler yapıların değerlendirilmesine ve görselleştirilmesine yardımcı olabilir. Ancak eklem hasarı olduğu durumlarda eklemin normal anatomisi ve artroskopik giriş yerleri değişebilir. Bu nedenle klinik olgularda da tekniklerin değerlendirilmesi önemli olacaktır.
  • Öğe
    Effects of sexed and conventional semen use and calf gender on milk yield parameters, body weight and milk electrical conductivity in holstein cows
    (Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2023) Bayrıl, Tahir
    This study was designed to determine the effects of semen type and calf gender on milk yield parameters, milk electrical conductivity and milk flow values and postpartum maternal body weight. A total of 265 Holstein cows in the first lactation were used in the study. The effect of sperm type on maternal body weight levels after calving and milk electrical conductivity values was significant (P<0.05). The effect of calf gender on postpartum maternal body weight values was significant (P<0.05). But, calf gender did not have any effect on milk electrical conductivity values and milk flow rates (P>0.05). Heifers inseminated with sexed semen had higher 100-days milk yield, milk peak yield and postpartum maternal body weight in the first lactation. Milk peak duration was higher in heifers inseminated with conventional semen (P<0.05). The effect of semen type and calf gender on maternal body weight after calving were significant (P<0.05). However, calf gender had no effect on 100, 305-days and lactation milk yields, milk peak yield and duration, milking duration and lactation length (P>0.05). In conclusion, heifers inseminated with sexed semen had higher maternal body weights, 100-days milk yield, milk peak yields and milk electrical conductivity levels in the first lactation than inseminated with conventional semen.