Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dergisi

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 210
  • Öğe
    Kafes yapıların JAYA algoritmasıyla doğal frekans sınırlayıcıları altında optimum tasarımı
    (2020) Bayar, Gülay Yalçin; Değertekin, S. Özgür
    Bu çalışma ile düzlem ve uzay kafes yapıların doğal frekans sınırlayıcıları altında Jaya algoritması kullanılarakoptimum (minimum ağırlıklı) tasarımı yapılmıştır. Jaya, Sanskritçe’de “Zafer” anlamına gelmektedir. Jayaalgoritması (JA), optimum tasarım probleminin çözümünde en iyi çözüme yaklaşma ve en kötü çözümdenuzaklaşma prensibini esas almaktadır. JA’nın geçerliliğini göstermek için daha önce farklı optimizasyonyöntemleri ile optimize edilmiş olan 200 elemanlı düzlem kafes ve 72 elemanlı uzay kafes yapılar kullanılmıştır.JA’nın performansı, optimum ağırlık ve optimum ağırlığın elde edilmesi için gerekli yapı analiz sayısı bakımındanliteratürdeki diğer yöntemlerle kıyaslanmıştır. Bu kıyaslamalar, JA’nın literatürdeki diğer yöntemlerden daha iyisonuçlar elde edebildiğini göstermektedir.
  • Öğe
    Su ürünleri yetiştiriciliğinin önemi ve çevresel etkileri- Elazığ ili örneği
    (2018) Gül, Ertuğrul; Aslan, Sibel
    Su ürünleri yetiştiriciliği sucul hayvanların ve bitkilerin kontrollü veya yarı kontrollü şartlar altındayetiştirilmesidir. Su ürünleri yetiştiriciliği dünyanın balık ihtiyacının yaklaşık %50’sini temin etmektedir. 2015yılında dünyada su ürünleri üretimi bir önceki yıldan %4 oranında artışla 76.6 milyon olmuştur. Türkiye’de2016 yılında deniz ve iç sularda su ürünleri üretimi sırasıyla 151794 ton ve 101601 tondur. Elazığ ili sahipolduğu su kaynakları nedeniyle Türkiye’de su ürünleri yetiştiriciliği için büyük bir potansiyele sahip illerdenbiridir. Su ürünleri yetiştiriciliği Elazığ ilinin kalkınması için önemli bir sektördür. 2016 yılı TÜİK verilerinegöre Elâzığ ilinde 159 adet su ürünleri tesisi mevcuttur ve bu tesislerin toplam üretim kapasitesi 17300ton/yıldır.Dünya çapında en hızlı gelişen gıda üretim sektörlerinden biri olan su ürünleri yetiştiriciliğinin gıda temini,gelişmiş beslenme ve sağlığa katkı, kazanç ve istihdam oluşturma, birincil üretimin çeşitlenmesi, yüksekdeğerli ürünlerin ithalatı sayesinde döviz girdisi gibi birçok sosyal ve ekonomik faydaları vardır. Bununlabirlikte, su ürünleri yetiştiriciliğinin hızlı ve plansız gelişmesi ötrofikasyon, farmasötikler, organikler vemetallerin yanlış kullanımı nedeniyle kimyasal kirlenme, biyolojik çeşitlilikte azalma gibi önemli çevreselproblemleri de beraberinde getirmiştir.
  • Öğe
    Diyarbakır Surlarında ve Ulu Camii'de bulunan geyik figürleri üzerine
    (2017) Kanay, Zeki; Oruç, Şefika Ergin; Arslan, Rabiha
    Kadim bir Mezopotamya şehri olan Diyarbakır'da, etkileyici uzunluktaki 2000 yıllık şehir surları ve daha birçok tarihî yapı adeta bir kitabeler, semboller ve figürler müzesi oluşturmaktadır. Farklı medeniyetlere ait olan bu eserler hakkında pek çok araştırma yapılmış ve konuyla ilgili kitaplar yazılmış olmasına rağmen, bazı temel bilgilerde dahi görüş birliği sağlanamamıştır. Kale duvarlarında ve tarihî mekânlarda çok sayıda ve farklı özelliklerde hayvan figürleri bulunmaktadır. Bunlar arasından geyik figürleri ya da "geyik" olarak tanımlanmış olan bazı figürler bu çalışmada ele alınmıştır. Diyarbakır surlarının çeşitli yerlerinde ve Ulu Cami'de bulunan bu figürlerden bazıları, detaylı çalışmalarda dahi yanlış şekilde tanımlanmış olma olasılığı vardır. Örneğin dağ keçisi, geyik; Geyik ise gergedan olarak adlandırıldığını düşünmekteyiz. Yöredeki arkeolojik alanlarda rastlanan geyik ile ilgili çeşitli bulgular da değerlendirilmiştir. Diyarbakır tarihî mekânlarındaki hayvan figürlerine ilişkin bir envanter çalışması henüz yapılmamıştır. Bu çalışmada, hayvan figürleri ile ilgili, yapılan tespitleri tablolaştırılmış ve tespit dilen olası tanımlama farklılıkları karşılaştırılmıştır. Olası, hatalı tanımlama sebepleri üzerinde durulmuştur. Bundan sonra yapılacak benzeri çalışmalara da katkı sağalmak amaçlanmıştır.
  • Öğe
    Harran Ovası'nın yeraltısuyu potansiyelinin coğrafi bilgi sistemi ile modellenmesi
    (2017) Akyıldız, M. Hayrullah; Aslan, Veysel; Çelik, Recep
    Şanlııurfa İline bağlı Harran ovasına ilişkin jeolojik, meteorolojik, tabii su kaynakları ile ilgili genel bilgiler, Şanlıurfa -Harran ovasına ait genel jeolojik, meteorolojik, doğal kaynaklar ve doğal su kaynakları ile ilgili genel bilgiler, bu çalışma için kullanılmıştır. Şanlıurfa kent merkezinin sınırları içinde yer alan kamu kurum ve bireylere ait su kuyusu logları da incelenmiştir. Statik su seviyesi, dinamik su seviyesi ve kuyu verim değerleri sınıflandırılarak ve tematik haritalar CBS programları kullanılarak kuyulardan elde edilen veri modellemeyle sonuçlandırılmıştır. Hidrojeolojik değerlendirme bu tematik haritaların yardımıyla yapılmıştır. Söz konusu ovada gelecekte yeraltı suyu seviyesini kontrol edebilmek amacı ile tematik haritalar dâhilinde bir veri tabanı oluşturuldu. Bilindiği gibi risk haritaları oluşturma ve su potansiyeli modellemesi en uygun olarak kullanılan su kaynakları olmak üzere bir sigorta özelliğine sahiptir. Göz önüne alınan yeni yerleşim alanları kadar sanayi bölgelerinin yeraltı suyu potansiyelinin de olması daha detaylı çalışmalar yapan araştırmacılar için daha yararlı olacaktır.
  • Öğe
    Suriçi'nde yer alan tarihi Hz. Süleyman Camii çeşmelerinin hidrolik ve hidrolojik özellikleri
    (2017) Aykaç, Zeynep; Karakaya, Derya; Toprak, Z.Fuat
    Her tarihi yapı eski uygarlıkların ayak izi olarak kabul edilebilir, çünkü geçmişte yaşayan insanlarınkültürlerini, dinlerini, dillerini ve uygarlıklarını ve gelişim düzeylerini yansıtırlar. Özellikle antik su yapıları,bölgenin erken yaş doğası hakkında bilgi verir (örneğin hidrolojik, meteorolojik ve bölgenin jeolojikkarakterleri). Anadolu eski su sistemleri bakımından zengindir. Sistemler farklı dönemlerde, farklımalzemelerle ve yapım teknikleriyle farklı uygarlıklar tarafından inşa edilmiştir. Bununla birlikte, farklısebeplerden dolayı, bazıları gün geçtikçe ayakta kalamamıştır. Eski su yapıları bakımından Anadolu'nun enzengin şehirlerinden biri Diyarbakır'dır. Literatürde çoğu mimari özellikleri ile verilmiş olup insan yapımıçeşmeler üzerine yapılan birçok yayınlanmış eser mevcuttur. Bu çalışmada, Hz. Süleyman Camii Çeşmesiolarak bilinen tanınmış bir çeşme ayrıntılı olarak tartışılmıştır. Çeşmenin mimari özellikleri daha önceincelenmiş olsa da bu çalışmada çeşme hem hidrolik hem de hidrolojik olarak incelenmiştir. Çeşmeleri buşekilde inceleyen yayımlanmış çalışmalara literatürde rastlanmamıştır. Bu nedenle bu çalışmanın aynıkonuda daha sonra yapılacak olası çalışmalar için basit bir örneklik teşkil etmesi umulmaktadır.
  • Öğe
    Suriçi'ndeki çok katlı yığma binaların 2007 deprem yönetmeliğine göre değerlendirilmesi
    (2017) Özbek, Ozan; Çetin, Senem Yılmaz; Akyıldız, Mehmet Hayrullah; Karaşin, A. Halim; Öncü, Mehmet Emin
    Yığma yapılar taş, tuğla, kerpiç, briket, ahşap gibi yapı malzemelerinin üst üste yerleştirilip kendi ağırlıkları ile ya da harç ile birleştirilerek duvar, kemer, kubbe, tonoz, sütun gibi taşıyıcı elemanlar oluşturması şeklindeki yapılardan oluşmaktadır. Geleneksel yığma sisteminin düşey taşıyıcı elemanlarının deprem yükleri olarak yanal yükler altındaki dirençleri, betonarme veya çelik yapıların düşey taşıyıcı elemanlarının deprem yükleri altındaki dirençlerine göre çok daha zayıf olmaktadır. Türkiye'nin doğusu önemli iki fay zonunun, Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) ve Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ), kesişimi üzerinde yer almaktadır. Bu çalışma zayıf deprem direnci nedeni ile Diyarbakır'da afet potansiyeline sahip mevcut çok katlı yığma binaların değerlendirilmesini kapsamaktadır. İncelenen binalarda, yürürlükteki deprem yönetmeliğinde gerek yapım tarihindeki şartnamelere gerekse yürürlükteki deprem yönetmeliğindeki yığma binalar için konstrüktif koşulları çok büyük bir oranda karşılamadığı sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Beyaz tüflerde çevrim sayısına bağlı ideal suda dağılmaya karşı duraylılık indeksi (SDI) değerinin belirlenmesi
    (2017) Ankara, Hüseyin
    Suda dağılmaya karşı duraylılık indeksi (SDI) deneyi, zayıf ve killi kayaçların ıslanma ve kuruma çevrimleri sürecinde, aşınmaya ve ayrılıp suda dağılmaya karşı gösterdiği direnci belirlemekte kullanılmaktadır. SDI deneyi sonrasında bu direnci belirleyen bir indeks değeri hesaplanmaktadır. Ancak deneyde kullanılan örnek parçalarının şekli, ağırlığı, boyutu ve yüzey pürüzlülüğü gibi indeks değerini etkileyen birçok etken vardır. Bu çalışma kapsamında taze ve yüzeysel bozunmaya uğramış beyaz tüflerden küre şekilli, eş farklı boyutlu, eş farklı ağırlıklı ve pürüzsüz yüzeyli deney örnekler üzerinde SDI deneyleri yapılmıştır. Deneyler sonunda deney örneklerinin kütle ağırlığı 50 gr olarak belirlenmiştir. Ayrıca bu etkenlerin SDI indeksi üzerindeki etkisi çevrim sayısına bağlı olarak da araştırılmıştır. Bu deneyler sonucunda beyaz tüfler için çevrim sayısının da SDI indeks değerlerinde etkin olduğu ortaya konulmuştur. Standartlarda önerilen 2 veya 4 çevrimlik SDI deneyinin beyaz tüf için yeterli olmadığı, çoklu çevrimden sonra ideal indeks değerlerine ulaşılabileceği sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Batman Çayı'nın taşkın analizinin HEC-RAS programıyla yapılması
    (2015) Önen, Fevzi; Efe, Hüseyin
    Taşkınlar, tropikal iklim kuşağında yer alan ülkelerin yanı sıra Türkiye gibi bu iklim kuşağının dışında yer alan ülkelerde de hem sayı olarak hem de verdiği zararlar açısından bir artış göstermektedir. Artan nüfus yoğunluğuyla beraber çarpık yerleşim bölgelerinin artmasıyla bu taşkınlar sonucu can ve mal kayıplarının da yaşanmasını kaçınılmaz hale getirmektedir. Özellikle son yıllarda hayatın her alanına girmeye başlayan Coğrafi Bilgi Sistemiyle, taşkın risk analizlerine dayalı risk haritaları yerleşim planlamalarında esas alınan öncelikli etmen olmaya başlamıştır. Bu çalışmada, Batman Çayı'nın Yeni Malabadi Köprüsü ile Diyarbakır - Batman Karayolu Köprüsü arasında kalan kesimine ait taşkın analizi yapılmıştır. Düşük bir eğimle (J?0.00019) menderesler çizerek sık sık akım yatağı değişen Batman Çayı'nın, Batman İl merkezi de dahil olmak üzere birçok yerleşim yerine sınırı bulunmaktadır. Bu da, yüksek bir debiye sahip olan Batman Çayı'nda zaman zaman can ve mal kaybına neden olmaktadır. Çalışma yapılan bölgeye ait 1/1000 ölçekli haritada AutoCADCivil 3D programıyla toplamda 165 adet enkesit alınmıştır. Elde edilen bu enkesitlerle, HEC-RAS (Hydrologic Engineering Centers River Analysis System) programı yardımıyla Batman Çayı'nın tek boyutlu taşkın hidrolik analizi yapılmıştır. Değişik feyezan değerlerine bağlı taşkın zararlarının alansal değişimleri göz önüne alınarak mevcut dereye ait doğal yatakta Q5, Q10, Q25, Q50, Q100 ve Q500 taşkın tekerrür debilerinde su üst yüzünün geldiği kotlar belirlenmiştir
  • Öğe
    Structural Strengthening with Carbon Fiber
    (2014) Çelik, Karan Veysel; Karaşin, Halim
    Günümüzde yapılar birçok nedenden dolayı hasar görmektedir. Hasar gören yapılar ve düşük standartlara sahip yapıların güçlendirilmesi tüm dünyada hızla gelişmekte olan konulardan biri haline gelmiştir. Kullanım amacı değişmiş yapılar, deprem yönetmeliğine uyumlu olmayan eski yapılar ve hasar gören yapılar güçlendirme ihtiyacı taşımaktadır. Kullanılabilen güçlendirme tekniklerinden CFRP (Carbon-FiberRein/orced Polimer) uygulaması, geleneksel güçlendirme tekniklerine nazaran çok daha hızlı ve kolay uygulanması, malzemenin çok hafi/olması nedeniyle yapıda ilave yük artışına neden olmaması ve çelikten yaklaşık () misli yüksek mukavemete sahip olma gibi özellikleri nedeniyle bu metodun inşaat alanındaki kullanımı hızla artmaktadır. Bu çalışma kapsamında güçlendirme malzemesi olan karbon elya/ın beton numuneler üzerindeki dayanımlılık etkisi laboratuar ortamında mukayese edilerek incelenmiştir. Deney aşamasında standartlara uygun silindir kalıplardan temin edilen beton numuneler laboratuar ortamında hazırlanmıştır. Bu numunelerin bir kısmına epoksi yapıştırıcı yardımıyla tek kat ve çift kat olmak üzere karbon elyaf sarılarak güçlendirilmiştir. Hazırlanan tüm numunelerin laboratuar ortamında tekrarlı eksenel yükler altındaki davranışları incelenmiş ve sarılan elya/ın yapıdaki mukavemet etkisi gözlemlenmiştir. Ayrıca numunelere monte edilen yatay ve dikey transducerlar aracılığıyla eksenel ve çapsal deformasyon değerleri incelenmiştir. Bu deneyler neticesinde sargı sayısının artması, dayanım artışı sağlaması ile birlikte sismik performansın en önemli parametrelerinden biri olan süneklilik artışını da sağladığı tespit edilmiştir. Ancak genel olarak karbon elyaf ile sargılanan numunelerden standart silindir beton numunelerin ortalama değerleri incelendiğinde karbon elyaf'ile güçlenen numunelerde yaklaşık olarak 25 oranında dayanım artışı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Açıklık kuplajlı mikroşerit yama antenler için yapay sinir ağ modeli
    (2013) Ataş, İsa; Kurt, M. Bahattin; Ataş, Musa
    Teknolojinin gelişmesine paralel olarak kablosuz iletişimin ilgi görmesi, son yıllarda anten teknolojisininhızlı ilerlemesine olanak sağlamıştır. Kablosuz iletişim araçlarından biri de mobil uygulamalarda ve uzayaraçlarında kullanılan Mikroşerit Yama Antenlerdir (MYA). Kişisel taşınabilir cihazların yaygınlaşmasıMYA' nın önemini daha da arttırmıştır.Bu çalışmada 1GHz ile 3.5GHz arasındaki frekans değerleri için, Yapay Sinir Ağ (YSA) modeline dayalıAçıklık Kuplajlı Mikroşerit Yama Anten (AKMYA) tasarımı yapılmıştır. AKMYA'lar mikroşerit hat ilebeslenirler ve kendi sınıfındaki MYA tipleri içerisinde en yüksek bant genişliğine sahiptirler.Geometrik yapıları farklı 500 adet AKMYA'nın simülasyonu, Finite Element Method (FEM) yönteminikullanan 3 boyutlu tam dalga Elektromanyetik Alan Simülatörü (EAS) yazılımı ile yapılmış ve her bir anteniçin rezonans frekans değeri hesaplanmıştır.Levenberg-Marquardt (LM) öğrenme algoritması temelinde geliştirilen YSA modeli, EAS ile üretilenörnekler ile eğitilmiş, eğitim süresince görmediği test veri seti kullanılarak doğruluğu ölçülmüştür.Geliştirilen YSA modelinin başarımının ölçülmesinde 5 kat çaprazlama doğruluk yöntemi kullanılmış ve %3.5 test hata oranı tespit edilmiştir. Zaman verimliliği açısından bakıldığında önerilen yöntemin, EASyazılımına göre en az 100 kat daha hızlı çalıştığı tespit edilmiştir. Önerilen YSA modelinin AKMYA'larınrezonans frekansının belirlenmesinde etkin ve verimli bir yöntem olacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Kezer Çayı'nın hidroelektrik enerji potansiyelinin değerlendirilmesi
    (2013) Eminoğlu, Mahmut; Önen, Fevzi
    Türkiye'de su kullanım hakkının devrine ilişkin yasanın yürürlüğe girdiği 2001 yılından itibaren Hidroelektrik Santral (HES) yatırımları ivme kazanmış ve böylece ülkemiz adeta bir şantiye halini almıştır. Bu durum HES planlamalarının önemini ve akademik düzeyde ilgiyi arttırmıştır. Bu çalışmada, Kezer Çayı'nın hidroelektrik enerji potansiyelinin değerlendirmesine yönelik olarak, biriktirmesiz bir hidroelektrik tesisin planlamasına ait somut bir örnek incelenmiştir. Bu kapsamda ilk önce Türkiye'nin enerji politikasında HES'lerin önemine değinilmiştir. Proje sahası topografik, coğrafi, sosyal ve kültürel açıdan ele alınarak, Kezer Çayı hakkında drenaj alanı, beslendiği sular ve katıldığı akarsu hakkında detaylı bilgiler verilmiştir. Akım gözlem istasyonu debi ve akım kayıtlarından faydalanılarak debi süreklilik eğrisi oluşturularak su debisi bulunmuştur. Çökeltim havuzu, iletim kanalı, cebri borudaki sürekli ve yersel yük kayıpları toplamı hesaplanarak net düşüm yüksekliği bulunmuştur.Debi, net düşü ve türbin verimi değerleri kullanılarak kurulu güç ve yıllık toplam enerji değerleri bulunmuştur.Son olarak regülatör dolu savak kapasitesinin belirlenmesi amacıyla bölgesel taşkın frekans analizi yöntemi kullanılarak taşkın hesaplamaları yapılmıştır.
  • Öğe
    Kesme kuvvetini hesaba katarak uçlarında rijit bölgeler bulunan elastik bağlı çerçevelerin doğrusal olmayan analizi
    (2012) Görgün, Halil; Çelik, Asım; Kaymak, Sercan
    Bu çalışmada, kayma deformasyonlarının etkisi de göz önüne alınarak sonsuz rijit kısımları bulunan elastik bağlı çubuklardan oluşan düzlemsel çerçevelerin doğrusal olmayan analizi yapılmış ve bu konuda bir bilgisayar programı geliştirilmiştir. Önce, her iki ucunda rijit bölgeler ve dönel yaylar bulunan bir çubuk için rijitlik katsayıları elastik bölgesindekiler cinsinden elde edilmiştir. Daha sonra, ikinci mertebe teorisi kullanılarak ve kayma deformasyonları hesaba katılarak rijitlik katsayıları çıkarılmıştır. En sonunda, doğrusal prizmatik bir çubuğun üniform yayılı yük, tekil yük, doğrusal yayılı yük, simetrik yamuk şeklinde yayılı yük ve simetrik olmayan üçgen şeklinde yayılı ara yükler için değiştirilmiş ankastrelik uç kuvvetleri elde edilmiştir. Literatürde bulunan bazı sonuçlarla karşılaştırmalar yapılmış ve aralarında çok iyi uyum olduğu görülmüştür
  • Öğe
    Zambak yaprağı imgelerinde pas hastalıklarının GLCM tabanlı sınırlandırma yöntemleri ile tespiti
    (2011) Acar, Emrullah; Özerdem, Mehmet Siraç
    Bitkilerdeki hastalıklar, hasadı ve dolayısıyla verimi etkilemektedir. Hastalıkların önceden tespiti, çiftçilerin alacağı önlemler ile verimi artıracaktır. Verimi etkileyen önemli hastalıkların başında pas hastalığı gelmektedir. Bu çalışmada bitki örneği olarak zambak çiçeğine ilişkin yaprak imgeleri kullanılarak, bitkide pas hastalığının tespiti amaçlanmıştır. Çalışmada kullanılan imgeler, zirai uygulamalarla ilgili farklı zirai veri tabanlarından bir uzman yardımıyla elde edilmiştir. Bu çalışmada, GLCM tabanlı farklı sınıflandırıcı teknikleri kullanılarak, zambak yaprağında oluşan değişimin pas hastalığı olup olmadığını tespit eden bir sistem tasarlanmıştır.
  • Öğe
    Yağış-akış ilişkisinin GEP ve ANFIS ile modellenmesi
    (Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2023) Yaman, Yunus; Önen, Fevzi
    Yağış-akış ilişkisinin doğru bir şekilde modellenmesi, su kaynaklarının yönetimi ve su taşkınlarının kontrolü gibi hidrolojik uygulamalar için hayati önem taşımaktadır. Ancak hidrolojik sistemlerin karmaşıklığı ve nonlineer özellikleri nedeniyle, yağış-akış ilişkisi gibi olayları tanımlamak için hala birçok model geliştirilmektedir. Özellikle son yıllarda küresel ısınma ve küresel iklim değişimi gibi etmenler, yağış-akış ilişkisini belirlemeyi daha da önemli hale getirmiştir. Bu nedenle, yapay zeka teknikleri gibi modern yaklaşımların kullanımı giderek artmaktadır. Bu çalışmada, havza yağış-akış modellemesi için iki farklı yapay zeka tabanlı yöntem olan Genetik İfadeli Programlama (GEP) ve Uyarlanabilir Sinirsel-Bulanık Çıkarım Sistemi (ANFIS) kullanılarak, tahmin edilen akış değerleri gözlenen akış değerleri ile karşılaştırılmıştır. Girdi parametreleri olarak, uydu verilerinden elde edilen 4km x 4km çözünürlüklü yağış verisi kullanılmıştır. Bu yağış verisi, havza için günlük ortalama yağış yüksekliği olarak elde edilmiştir. Akım verisi olarak, Berta Suyu Havzası çıkışındaki EİE-2334 No.lu akım gözlem istasyonunun (AGİ) günlük akış verileri kullanılmıştır. Akım verileri, Q(t-1), Q(t-2), Q(t-3), Q(t-4) ve yağış verileri olan P(t), P(t-1), P(t-2), P(t-3) gibi çeşitli girdi senaryoları oluşturulmuş ve çıkış olarak Q(t) ile eşleştirilmiştir. Modellerin performansı, determinasyon katsayısı (R2 ) ve ortalama karesel hatanın kökü (KOKH) gibi istatistiksel ölçütler kullanılarak değerlendirilmiştir. Yapılan çalışmada, ANFIS ve GEP yöntemlerinden elde edilen sonuçların birbirine yakın olduğu tespit edilmiştir. Berta Suyu Alt Havzası için en yüksek R2 =0,988 ve en düşük KOKH=4,770 değerini veren modelin ANFIS-K1 olduğu görülmüştür. Bu sonuçlar, yapay zeka tekniklerinin yağış-akış ilişkisini belirlemede etkili bir araç olduğunu göstermektedir.
  • Öğe
    Experimental examination of the axial compression conduct of filament-wound cylindrical composite tubes at different wall thicknesses and orientation angles
    (Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2023) Yıldırım, Hayri
    This study presents the results of experimental research on the behavior and stretching of hollow cylindrical epoxy tubes made of glass, carbon, and kevlar fibers subjected to axial compression load. Hollow cylindrical tubes were fabricated by fiber winding method using glass, carbon, and kevlar fiberreinforced composite materials. In this study, hollow cylindrical composite tubes with constant outer (Ø17 millimeters), two different inner diameters (Ø12 and Ø13 millimeters; 2 ve 2,5 millimeters wall thickness), and 80 millimeters in height. Experimental research was carried out for two dissimilar wall thicknesses and four fiber orientation angles. The compressive strengths of all samples were investigated experimentally by applying loads in the axial direction. Twenty-four configurations of composite specimens were fabricated (three reinforcement materials, four winding angles, and two wall thicknesses) to research the impact of axial compression stress. Experimental results revealed that polymer reinforcement material, fiber winding angle, and wall thickness have a significant impact on the compressive stress of cylindrical composite tubes as a result of applied load in the axial direction. The conclusions show that the compressive stress of all reinforcement rises as the orientation angle and wall thickness increase under an axial compression load, and the compressive stress reaches a maximum when the orientation angle is 90° under an axial compression load. It was observed that the axial compressive stress was highest in glass/epoxy samples with 217 MPa, followed by carbon/epoxy samples with 173 MPa and kevlar/epoxy samples with 145 MPa, respectively. The axial compressive stress of all samples was highest at a 90° orientation angle and lowest at a 15° orientation angle. were found to have low values. It was observed that the axial compressive stress value increased in all reinforcement materials as the wall thickness increased.
  • Öğe
    Bulanık mantık Tip-3 kullanılarak mikro şebeke frekans regülasyonu
    (Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2023) Türk, İsmail; Kılıç, Heybet
    Geleneksel enerji kaynaklarının tükenmesi ve çevreye zarar vermesi gibi dezavantajlar, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artmasına neden olmuştur. Yenilenebilir enerji kaynakları süreksizlik sorunuyla karşı karşıyadır. Bu sorunu çözmek için mikro şebeke sistemleri önerilmektedir. Mikro şebekeler güç dengesizliği, jeneratör hızı ve yük değişiklikleri gibi durumlarda frekans problemleri yaşayabilir, bu da teknik ve ekonomik sorunlara yol açar. Bu makalede, güç dengesizliği sorununu çözmek için tip-3 bulanık mantık kontrolör (T3-BMK) temelli bir kontrol şeması sunulmaktadır. Bu kontrol şeması, matematiksel modellere dayanmaz ve değişken hava koşulları ve üretim ve tüketimdeki değişimi hesaba katarak kontrol etme imkanı sağlar. Önerilen kontrol şeması, kurallara ek olarak bulanık kümelerin parametrelerini hızlı bir şekilde ayarlamak için tasarlanmıştır. Ayrıca, önerilen T3-BMK tabanlı kontrol şeması, güç dengesizliklerini etkin bir şekilde çözebilir ve mikro şebekelerin istikrarını artırabilir. Bu çalışmada, önerilen yöntem, bir mikro şebeke üzerinde gerçekleştirilen bir vaka çalışmasıyla test edilmiş ve T1-BMK, T2-BMK ve klasik PID yöntemleriyle karşılaştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar, önerilen şemanın frekans stabilizasyon performansının diğer yöntemlere göre daha iyi olduğunu göstermektedir. Ayrıca, değişken yük, bilinmeyen dinamikler ve yenilenebilir enerji kaynaklarındaki değişiklikler gibi zorlu koşullar altında da başarılı bir şekilde frekans stabilizasyonu sağlayabilmektedir.
  • Öğe
    Görüntü işleme ile doğal taş seleksiyonunda işlem süresini azaltan yeni bir yöntem önerisi
    (Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2023) Akkoyun, Özgür; Fırat, Yaser
    Son yıllarda birçok alanda olduğu gibi doğal taş sektöründe de artan bir hızda, görüntü işleme yöntemlerine dayalı uygulamalar görülmektedir. Bu uygulamalar mermer renklerini bilgisayar ortamına aktarma ile başlamış ve günümüzde mermer numunelerinin renk seleksiyonunun Yapay Zeka (YZ) ve Yapay Sinir Ağları (YSA) modelleri ile yapılabildiği çalışmalara kadar gelmiştir. Ancak bu çalışmaların uygulamaya dönüşebilmeleri için hala aşılması gereken bazı engeller bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, YSA modellerinin pahalı ve karmaşık profesyonel yazılımlar ile oluşturulup çalıştırılabilmeleridir. Bir diğer sorun işlem sürelerinin fabrikaların olağan iş-akış süresine uygun olması gerekliliğidir. Bu çalışma, problemin ikinci kısmına odaklanmış, sure kısaltma ile ilgili çalışmalar ve öneriler yapılmıştır. Bunun için önce YSA destekli seleksiyon yapan bir model oluşturulmuş, ardından, işlem süresini kısaltmak için iki farklı yöntem önerilmiştir. Her bir yöntem için toplamda 29 YSA modeli tekrar oluşturulup en iyi yöntem aranmıştır. Sonuçta, önerilen yöntem ile örnek doğal taşa ait üç farklı seleksiyonun ayırma işleminin %67- 90 oranlarında kısaldığı ortaya konulmuştur.
  • Öğe
    Dynamic analysis of historical Sultan Hamit masonry arch bridges
    (Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2023) Öztürk, Çağrı Onur; Çetin, Senem Yılmaz; Sayın, Erkut
    There are many historical bridges belonging to various civilizations in our country. Historical bridges also help us understand the sociological, economic and cultural structures of civilizations that lived from past to present. Some of the historical bridges have been deformed due to natural events and human factors and some have been destroyed. It is extremely important to know the behavior of these bridges against earthquakes, since a large part of our country is located in a region with high earthquake risk. For this reason, the dynamic behavior of structures is examined with numerical and experimental studies, and earthquake analyses are made using earthquake acceleration records obtained from past earthquakes. With the result of these studies, it is aimed to strengthen the weak parts of the structures. Therefore, it is necessary to evaluate the behavior of historical masonry bridges that have survived to the present day, in order to carry out restoration and protection. In this study, the historical Sultan Hamit I-II and III bridges in the Askale district of Erzurum province are examined. These bridges were modeled in three dimensions using the SAP2000 finite element program. First of all, static analyses of the bridges under their own weight were performed. The dynamic properties of the bridges were determined by using modal analyses. After the dynamic properties of the bridges were obtained, dynamic analyses were evaluated with timehistory analysis.
  • Öğe
    Sismik dirençlilik ve spektral parametrelerin etkisi
    (Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2023) Karaşin, İbrahim Baran
    Yapıların sismik etkilere karşı direncini değerlendirmek ve depremlerin neden olabileceği zararları minimize etmek, deprem mühendisliğinin temel hedeflerinden birini oluşturmaktadır. Bu bağlamda, deprem mühendisliğinde oldukça güncel ve son yıllarda giderek önem kazanmakta olan sismik dirençlilik kavramı öne çıkmaktadır. Bu çalışmada, herhangi bir afet sonrası yapıların eski haline dönebilme becerisi olarak tanımlanabilen Sismik dirençlilik konsepti, formülasyonları ile birlikte ele alınmıştır. Konsept olarak izah edilen sismik dirençlilik kavramının dirençlilik indeksi ile sayısallaştırılması bu indeksi oluşturan parametrelerden biri olan spektral ivme değeri değişken olarak seçilmiştir. Spektral ivme değişimine yaklaşımı farklı olan TBDY (Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği)2018 ve DBYYHY (Deprem Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik)2007 yönetmelikleri çerçevesinde 7 katlı bir betonarme yapı için Türkiye’nin 7 farklı bölgesinde 7 farklı şehir seçilmiştir. Örnek yapı olarak ele alınan bu yapıya Artımsal Dinamik Analiz (IDA) metodu ile Kocaeli 1999 depremi uygulanmış ve dirençlilik indeksi hesaplaması için gerekli veriler elde eilmiştir. Söz konusu illere ait hesaplanan PGA değerleri esas alınarak elde edilen dirençlilik indeksleri karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırma ile dirençlilik indeksi DBYYHY2007’e göre tüm şehirlerde sabit %99,7 iken değişken PGA değerleri ile TBDY2018’e göre %79,7-%99,6 aralığında hesaplanmıştır
  • Öğe
    İyon baskılı polimer kullanılarak bastnazit cevherinden seryumun seçici olarak ayrılması
    (Dicle Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, 2023) Dolak, İbrahim
    Bu çalışma, Ce(III) baskılı (IIP) ve baskısız (NIP) polimerler kullanılarak çeşitli lantanid iyonlarının varlığında cevher bünyesinde bulunan ve liç işlemi ile çözelti ortamına alınmış Ce(III) iyonunun çözelti ortamından seçici olarak ayrılması amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla kullanılan İyon baskılı polimer (IIP) ve baskısız polimer (NIP) süspansiyon polimerizasyonu tekniği ile hazırlanmıştır. Polimer sentezinde Fonksiyonel monomer olarak N-metakriolilamido folik asit (MAFol) kullanılmıştır. Hazırlanan fonksiyonel monomer, kompleks monomer, baskılı ve baskısız polimerlerin karakterizasyon işlemleri yapılmış bu sayaede beklenen yapısal değişiklikler desteklenmiştir. Optimum deney koşullarını belirlemek amacıyla pH, temas süresi ve başlangıç Ce(III) konsantrasyonu gibi farklı değişkenlerin bağlanma özellikleri üzerindeki etkileri araştırılmış olup elde edilen optimum koşullarda; pH 5-6 aralığında ve ideal temas süresi 15 dakika olduğu tespit edilmiş olup, bu koşullarda Ce(III) baskılı polimerin ve baskısız polimerin Ce(III) bağlama verimleri sırasıyla 24,4 mg Ce(III) g-1 polimer ve 3,0 mg Ce(III) g-1 polimer olarak tespit edilmiştir. Ce(III)'un cevher bünyesinde bulunan Th(IV), La(III) ve Eu(III) iyonlarının varlığında bağlanma çalışmaları da Ce(III) baskılı polimerler kullanılarak gerçekleştirilmiş olup baskılanmış polimer, Ce(III) iyonlarına karşı yüksek seçicilik sergilemiştir. Rekabetçi koşullar altında tespit edilen bağlanma sırasının Ce(III) > La(III) > Th(IV) > Eu(III) olduğu yapılan deneyler neticesinde tespit edilmiştir.