Yazar "Yüksel, Murat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 29
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ankilozan spondilit hastalarında serum ADMA düzeyleri ve aortun elastik özelliklerinin değerlendirilmesi(Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2013) Kaya, Hasan; Tekbaş, Ebru Öntürk; Ertaş, Faruk; İnci, Ümit; Oylumlu, Mustafa; Yüksel, Murat; Aydın, Mesut; Batmaz, İbrahim; Yüksel, Hatice; Ülgen, Mehmet SıddıkÖz: Giriş: Ankilozan spondilit kronik infl amatuvar bir hastalık olup, kardiyovasküler komplikasyonlarla ilişkili olabilmektedir. Bu çalışmada amacımız, kardiyak tutulum olmayan ankilozan spondilit hastalarında aortun elastik özellikleri ile serum asimetrik dimetilarjinin (ADMA) düzeylerinin araştırılmasıdır.Hastalar ve Yöntem: Elli beş ankilozan spondilit hastasıyla benzer yaş ve cinsiyette 30 sağlıklı birey çalışmaya alındı. Açlık glukoz, serum lipidleri, C-reaktif protein (CRP), eritrosit sedimentasyon hızı (ESH) ve ADMA düzeyleri çalışıldı. Aortik strain, distensibilite ve sertlik indeksi transtorasik ekokardiyografi de aort çapı ölçümleri ve eş zamanlı kan basıncı ölçümleriyle hesaplandı. Bulgular: Ankilozan spondilit grubunda ESH ve CRP düzeyleri yüksekti. Serum ADMA düzeyleri ankilozan spondilit grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksekti (0.76 ± 0.19 ve 0.55 ± 0.12, p< 0.001). Alt grup analizinde, anti-TNF-alfa tedavisi alan grupta konvansiyonel tedavi grubuna göre daha düşük ADMA düzeyi ölçüldü (0.68 ± 0.15 ve 0.87 ± 0.18, p< 0.001). Ortalama aortik strain ve distensibilite değerleri ankilozan spondilit grubunda daha düşük iken, sertlik indeksi daha yüksek saptandı. Korelasyon analizinde ADMA düzeyleri ile aortun elastik özellikleri arasında ilişki izlenmezken, ankilozan spondilit grubunda hastalık süresi ile aortik strain ve distensibilite arasında ters yönde anlamlı korelasyon izlendi.Sonuç: Çalışmamızda elde ettiğimiz sonuçlar kardiyak tutulumun olmadığı ankilozan spondilit hastalarında aortik elastisitenin bozulduğunu ve ADMA düzeylerinin arttığını göstermektedir. Ayrıca, aortun elastik özellikleri ile ADMA düzeyleri arasında anlamlı ilişki saptanamamıştır.Öğe Apparently “low” serum asymmetric dimethylarginine is associated with fasting glucose and tends toward association with type-2 diabetes(2014) Can, Günay; Onat, Altan; Aydın, Mesut; Karagöz, Ahmet; Köroğlu, Bayram; Yüksel, MuratObjective: We investigated the association of serum asymmetric dimethylarginine (ADMA) with metabolic syndrome (MetS), type-2 diabetes and coronary heart disease (CHD) in the general population. Methods: Cross-sectional and, at 2000 person-years’ follow-up, prospective analysis. Adults with measured serum ADMA level (n=848) were analyzed using tertiles or dichotomized values. ADMA concentrations were measured by a validated commercial ELISA kit. Results: Dichotomized subjects of combined sexes with low (≤0.68 μmol/L) ADMA values had significantly higher fasting glucose, total cholesterol, apolipoprotein B and lower diastolic blood pressure. In linear regression analyses comprising age, smoking, triglyceride, HDL-cholesterol, C-reactive protein and waist circumference as well, creatinine was significantly and independently associated with ADMA, further in women glucose (inversely). In logistic regression analyses uniformly adjusted for age, smoking status and waist girth, prevalent MetS tended to positive independent association with ADMA tertiles only in men. Combined prevalent and incident diabetes weakly tended to be associated with the low- est (vs mid- and highest) ADMA tertiles in combined gender; and prevalent and incident CHD was not associated with ADMA tertiles in either sex. Conclusion: Apparently “low” circulating ADMA is independently associated with fasting glucose and tends to be so with type-2 diabetes. The lack of anticipated positive associations of ADMA with cardiometabolic disorders is likely due to autoimmune responses operating against serum ADMA under oxidative stress, rendering partial failure in immunoassay.Öğe Assessment of neutrophil / lymphocyte ratio in patients with myocardial bridge(2014) Yüksel, Murat; Yıldız, Abdulkadir; Oylumlu, Mustafa; Polat, Nihat; Kayan, Fethullah; Alan, Sait; Aydın, MesutAmaç: Miyokardiyal kas bandı miyokart içinde seyreden epikardiyal koroner arterlerin sistolde daralması ile seyreden konjenital bir anomalidir. İyi huylu olmasına rağmen önceki çalışmalarda proksimal kesimlerin artmış ateroskleroza eğilimli olduğu gösterilmiştir. Nötrofil/lenfosit oranı (NLO) aterosklerotik kalp hastalıklarında kötü prognozu öngören sistemik enflamasyonun duyarlı bir belirtecidir. Biz bu çalışmada NLO ile miyokardiyal kas bandı arasında bir ilişki var olup olmadığını araştırmayı amaçladık. Yöntemler: Anjiyografik olarak tespit edilmiş miyokardiyal kas bandı veya normal koroner arterleri olan 172 hasta (ortalama yaş: 50.8 ± 11.5 yıl, %77.3 erkek) çalışmaya dahil edildi. Otomatik kan sayacı kullanılarak tüm hastaların hematolojik parametreleri ölçüldü. Bulgular: Çalışma 71 miyokardiyal kas bandı (ortalama yaş: 51,4 ± 11,9 yıl, %80,3 erkek) ve 101 normal koroner arterleri (ortalama yaş: 50,5 ± 11,3 yıl, %75.2 erkek) olan hastadan oluşmaktaydı. Hemoglobin, trombosit sayısı, glukoz ve kreatinin açısından gruplar arasında fark saptanmadı. Kontrol grubuna göre miyokardiyal kas bandı grubunda NLO anlamlı olarak daha yüksekti (2,45 ± 1,19 vs. 1,72 ± 0,48; p< 0,001). ROC analizinde, NLO > 1,82 miyokardiyal kas bandı varlığını %70 duyarlılık ve %71 özgüllükle öngörmüştür (ROC eğri altında kalan alan: 0.733, 95% güvenlik aralığı: 0.654-0.811, p < 0.001).Sonuç: Çalışmamız miyokardiyal kas bandının vücutta enflamatuar düzeyi gösteren yüksek NLO seviyeleri ile ilişkili olduğunu göstermiştir.Öğe Association between neutrophil to lymphocyte ratio and pulmonary arterial hypertension(Türk Kardiyoloji Derneği, 2013) Yıldız, Abdulkadir; Kaya, Hasan; Ertaş, Faruk; Oylumlu, Mustafa; Bilik, Mehmet Zihni; Yüksel, Murat; Polat, Nihat; Akıl, Mehmet Ata; Atılgan, Zuhal; Ülgen, Mehmet SıddıkObjectives: Pulmonary hypertension (PH) is composed of a heterogeneous group of disorders marked by increased pulmonary artery resistance leading to right heart failure, with high mortality. Evidence is increasing to propose that inflammation plays a significant role in the pathophysiological mechanism. Increased prevalence of PH in patients with systemic inflammatory diseases is already known. Herein, we sought to evaluate the association between neutrophil to lymphocyte ratio (N/L ratio) and pulmonary arterial hypertension (PAH). Study design: Twenty-five patients with PAH and 25 controls were evaluated. Baseline clinical and echocardiographic variables were obtained. Complete blood counts in all patients and controls were reviewed retrospectively. Results: The N/L ratio was higher in patients with PAH compared to healthy volunteers (p=0.05). A cut-off value of 1.65 for N/L ratio predicted the presence of PAH with 72% sensitivity and 69% specificity. After multivariate analysis, only N/L ratio remained a significant predictor of PAH. Conclusion: We showed for the first time that N/L ratio was significantly increased in patients with PAH compared to controls.Öğe The association between platelet/lymphocyte ratio and coronary artery disease severity(Turkish Society of Cardiology, 2015) Yüksel, Murat; Yıldız, Abdulkadir; Oylumlu, Mustafa; Akyüz, Abdurrahman; Aydın, Mesut; Kaya, Hasan; Acet, Halit; Polat, Nihat; Bilik, Mehmet Zihni; Alan, SaitObjective: In this study, we aimed to explore the association between platelet-to-lymphocyte ratio (PLR) and the severity of atherosclerosis in coronary artery disease (CAD). Methods: Clinical and laboratory data of 388 patients who underwent coronary angiography were evaluated retrospectively. Gensini score, which indicates the severity of atherosclerosis, was calculated for all of the patients. Patients with CAD were categorized as mild and severe atherosclerosis, according to their Gensini score. Eighty patients with normal coronary arteries formed the control group. Mean PLR values of the three study groups were compared. Also, PLR value was tested for whether it showed a positive correlation with Gensini score. Results: The mean PLR of the severe atherosclerosis group was significantly higher than that of the mild atherosclerosis and controls groups (p<0.001). Also, PLR was positively correlated with Gensini score in CAD patients. A cut-off value of 111 for PLR predicted severe atherosclerosis with 61% sensitivity and 59% specificity. Pre-procedural PLR level was found to be independently associated with Gensini score, together with WBC, age, and low HDL level, in the multivariate analysis. Conclusion: Our study suggests that high PLR appears to be additive to conventional risk factors and commonly used biomarkers in predicting severe atherosclerosis. (Anatol J Cardiol 2015; 15: 640-7).Öğe Atrial Fibrillation in Turkey: Epidemiologic Registry (AFTER) study design(2013) Soydinç, Mehmet Serdar; Ertaş, Faruk; Yüksel, Murat; Kaya, Hasan; Ülgen, Mehmet Sıddık; Alan, SaitAmaç: Atriyal fibrilasyon (AF) ülkemiz için önemli bir sağlık sorunudur. Ülkemizde ileriye dönük, çok merkezli ve ülke epidemiyolojisini yansıtan ölçekte herhangi bir çalışma mevcut değildir. Bu çalışmayla ülkemizde çok merkezli bir çalışmada AF hastalarının epidemiyolojik verilerinin öne dönük olarak analizi, takibi ve değerlendirilmesi amaçlandı. Yöntemler: Ülkemizden yedi coğrafi bölgeye ait nüfusu yansıtacak şekilde elektrokardiyografisinde en az bir defa AF atağı tespit edilmiş olan ardışık 2300 hasta çalışmaya alınacaktır. Hastalar ikinci yılın sonunda majör kardiyak sonlanım noktaları (ölüm, geçici iskemik atak, inme, siste- mik tromboembolizm, major kanama ve hastane yatışı) açısından değerlendirilecektir. Bulgular: Çalışma sonunda elde edilecektir. İlk bulguların Aralık 2012 tarihinde elde edilmesi planlanmaktadır. Sonuç: AFTER (Atrial Fibrillation in Turkey: Epidemiologic Registry) çalışması ile kılavuzların önerileri doğrultusunda ülkemizdeki AF hastalarının genel risk profili, oral antikoagülan tedavi kullanım sıklığı, tedavi alan hastalarda hedef INR değerlerine ulaşılıp ulaşılmadığı ve hastaların kana- ma riskleri belirlenecektir. Çalışma sonunda ülkemizde AF’li hastalarda majör istenmeyen olay sıklığı ve bu olayların bağımsız belirteçleri de belirlenecektir.Öğe Atriyal fibrilasyonlu hastaların kriyobalon ablasyon yöntemi ile tedavisi sonuçları: Tek merkez deneyimi(Modestum Publishing Ltd., 2014) Aydın, Mesut; Polat, Nihat; Yüksel, Murat; Özaydoğdu, Necdet; İslamoğlu, YahyaAmaç: Atriyal fibrilasyon (AF) klinik pratikte en sık karşılaşılan aritmi olmakla beraber inmenin en önemli nedenidir. Atriyal fibrilasyon morbiditeyi ve mortaliteyi artırmaktadır. Kriyoablasyon tedavisi günümüzde bütün dünyada yaygın bir şekilde etkin ve güvenli bir şekilde yapılmaktadır. Bu yazıda kriyoablasyon tedavisi yaptığımız hastaların klinik sonuçları tartışıldı.Yöntemler: Haziran 2012 ve Mart 2014 tarihleri arasında kriyoablasyon tedavisi uygulanmış paroksismal AF'li hastalar çalışmaya dahil edildi. Hasta dosyalarındaki veriler retrospektif olarak incelendi. Telefonla ulaşılan hastalar semptomlar açısından sorgulandı.Bulgular: Çalışmada 12 hasta değerlendirildi. Hastaların %50'si kadındı. Yaş ortalaması 48 ± 15 yıl idi. Kriyoablasyon akut işlem başarısı %100 idi. İşlem sırasında komplikasyon olarak sadece bir hastada geçici sağ taraf frenik sinir hasarı gelişti ve işleme son verildi. Bir hastamızda 4. ay takibinde 10 dakika süren AF atağı gelişti. Sonuç: Bu çalışma ile literatür ile uyumlu olarak paroksismal atriyal fibrilasyonlu hastalarda kriyoablasyon tedavisi ile güvenli ve etkin bir şekilde semptomlardaki iyileşme gösterilmiştir.Öğe Öğe Clinical characteristics of the patients presented with supraventricular tachycardia in southeast Anatolian region of Turkey(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2014) Aydın, Mesut; Yıldız, Abdulkadir; Aktan, Adem; Polat, Nihat; Yüksel, Murat; Akıl, Mehmet Ata; Özbek, Hilal; İslamoğlu, YahyaObjective: In this study, we aimed to evaluate the characteristic of patients with supraventricular tachycardia for proper diagnosis and treatment in Southeast Anatolian region. Methods: The study was has a retrospective cross-sectional design. One hundred eighty-seven consecutive patients who underwent catheter ablation of SVT between June 2012 and April 2014 at the Dicle University Heart Hospital were included in the study. In those patients, in hom the arrhythmia substrate was identified, ablation therapy was carried out using radiofrequency (RF) energy. Results: Among SVTs 119 (63.6%) patients had atrioventricular nodal re-entry tachycardia (AVNRT), 20 (10.7%) patients had concealed atrioventricular re-entry tachycardia (AVRT), 40 (21.4%) patients had Wolf Parkinson White (WPW) syndrome, and 8 (4.3%) patients had atrial tachycardia. RF ablation was applied on 184 patients. Overall RF ablation success rate was 96.2%. Overall recurrence was 8 (4%) of 187 patients during the followup period 12 ± 6 (1-23) months. The recurrence was 4 (3.4%) of 119 patients in AVNRT, 2(5%) of 40 patients in WPW syndrome and 2 (10%) of 20 patients in concealed AVRT. There was no statistically significant difference between groups in terms of recurrence. Two patients having AVNRT ablation died due to acute coronary syndrome in clinical follow-up. Conclusion: The acute and long-term success rates of SVT ablation were in accordance with literature. The other characteristics of SVT were similar with the current dataÖğe An epidemiological study to evaluate the use of vitamin K antagonists and new oral anticoagulants among non-valvular atrial fibrillation patients in Turkey- AFTER*-2 study design(Türk Kardiyoloji Derneği, 2015) Ertaş, Faruk; Kaya, Hasan; Yıldız, Abdulkadir; Davutoğlu, Vedat; Kiriş, Abdulkadir; Dinç, Lale; Kafes, Habibe; Avcı, Anıl; Çalapkorur, Bekir; Ertaş, Gökhan; Gül, Mehmet; Ay, Nuray Kahraman; Bulur, Serkan; Durukan, Mine; Eren, Murat; İlhan, İbrahim; Küçük, Murathan; Özpelit, Ebru; Şimşek, Hakkı; Uçar, F. Mehmet; Yıldız, Ahmet; Şahin, Yıldıray; Ayhan, Erkan; Çağlayan, Emre; Güngör, Hasan; Özyurtlu, Ferhat; Şen, Nihat; Vatan, Bülent; Vatansever, Fahriye; Kobat, Mehmet Ali; Temiz, Ahmet; Taylan, Gökay; Dönmez, İbrahim; Erkuş, M. Emre; Söylemez, Selami; Zengin, Halit; Gündüz, Mahmut; Tuncez, Abdullah; Karavelioğlu, Yusuf; Gökdeniz, Tayyar; Koza, Yavuzer; Aktop, Ziyaeddin; Katlandur, Hüseyin; Özer, Pelin Karaca; Yüksel, Murat; Acet, Halit; Çil, Habib; Alan, Sait; Toprak, NizamettinObjectives: Atrial fibrillation (AF) is one of the most common causes of preventable ischemic stroke and is related to increased cardiovascular morbidity and mortality. There is a lack of data in Turkey on the use of new oral anticoagulants (NOACs), and time in therapeutic INR range (TTR) in vitamin K antagonist users and AF management modality. In this multi-center trial, we aimed to analyze, follow and evaluate the epidemiological data in non-valvular AF patients. Study design: Four thousand one hundred consecutive adult patients from 42 centers with at least one AF attack identified on electrocardiography will be included in the study. Patients with rheumatic mitral valve stenosis and prosthetic valve disease will be excluded from the study. At the end of one year, the patients will be evaluated in terms of major cardiac end points (death, transient ischemic attack, stroke, systemic thromboembolism, major bleeding and hospitalization). Results: First results are expected in June 2015. Data about major cardiovascular end-points will be available in January 2016. Conclusion: The rates and kind of oral anticoagulant use, TTR in vitamin K antagonist users and main management modality applied in non-valvular AF patients will be determined by AFTER-2 study. In addition, the rate of major adverse events (MACEs) and the independent predictors of these MACEs will be detected (AFTER-2 Study ClinicalTrials.gov number, NCT02354456.).Öğe The Importance of Follow-up Pericardial Effusion after Cardiac Surgery(2015) Başyiğit, İsmail; Oylumlu, Mustafa; Yüksel, Murat[Abstract Not Available]Öğe Kalpteki ‘Fetüs’: Bir miksoma olgusu(2012) Kaya, Hasan; Karapınar, Hekim; Çalışkan, Ahmet; Kaya, Zekeriya; Yüksel, MuratErişkin yaş grubunda en sık rastlanan primer kardiyak tümör olan miksomalar patolojik olarak iyi huylu kitlelerdir. Miksomalı hastalar asemptomatik olarak tesadüfen saptanabildiği gibi çok farklı klinik belirti ve bulgularla ortaya çıkabilirler. Bunlardan biri de periferik embolidir. Bu yazıda akut arter embolisi ile başvuran sinüs ritmindeki genç bayan hastada emboli kaynağı olarak tespit edilen ve cerrahi olarak eksize edilen bir miksoma olgusu sunulmaktadır. Miksomanın ekokardiyografik görüntüsü anne karnındaki bir fetüsü andırmasıyla dikkat çekiciydi.Öğe Kangal köpeklerinde pelvis boşluğunun bilgisayarlı tomografi ile üç boyutlu değerlendirilmesi(Fırat Üniversitesi, 2017) Atalar, Ömer; Koç, Mustafa; Alklay, Asuman Arkaş; Yüksel, MuratBu çalışmanın amacı, Kangal köpeklerinde ilk kez; multiplan bilgisayarlı tomografi (BT) görüntüler kullanarak pelvik boşluğun ayrıntılarını elde etmektir. Araştırmada, 5 erkek ve 5 dişi olmak üzere toplam 10 erişkin Kangal köpeği kullanılmıştır. Multidedektör bilgisayarlı tomografi (MDBT)'den elde edilen görüntüler, üç boyutlu (3D) modelleme yazılımı (VITAL, Vitrea 2, HP XW6400) ile, pelvis boşluğunun 3D modelinin yeniden yapılandırılması için kullanılmıştır. Pelvis boşluğunun; konjuge, transversal ve vertikal çapları ile pelvis açıları ölçülmüş ve istatistiksel olarak analiz edilmiştir. Her iki cinsiyetteki Kangal köpeklerinde pelvis çaplarının, biyometrik farklılıkları açık bir şekilde belirtilmiştir. 3D modelleme teknikleriyle ortaya çıkan sonuçların, hem anatomi alanına, hem de ileride benzer alanlardaki çalışmalara katkıda bulunacağı düşünülmektedir.Öğe Novel predictors of infarct-related artery patency for ST-segment elevation myocardial infarction: Platelet-to-lymphocyte ratio, uric acid, and neutrophil-to-lymphocyte ratio(Turkish Society of Cardiology, 2015) Acet, Halit; Ertaş, Faruk; Akıl, Mehmet Ata; Özyurtlu, Ferhat; Yıldız, Abdülkadir; Polat, Nihat; Bilik, Mehmet Zihni; Aydın, Mesut; Oylumlu, Mustafa; Kaya, Hasan; Yüksel, Murat; Akyüz, Abdurrahman; Ayçiçek, Hilal; Alan, Sait; Toprak, NizamettinObjective: The neutrophil/lymphocyte ratio (NLR), the platelet/lymphocyte ratio (PLR), and uric acid (UA) are inflammatory markers in cardiovascular disease. However, there are not enough data on infarct-related artery (IRA) patency in ST-segment elevation myocardial infarction (STEMI). We aimed to investigate the association of NLR, PLR, and UA with IRA patency before percutaneous coronary intervention (PCI) in STEMI. Methods: The study was designed as a retrospective study. Three hundred and twenty-four consecutive patients with STEMI were divided into two groups according to pre-PCI Thrombolysis in Myocardial Infarction flow grade (TIMI). Patients with a TIMI flow grade of into the spontaneous reperfusion (SR) group, while patients with TIMI flow grade of 0, 1 and 2 were placed into the non-SR group. The χ2 and independentsamples t-test, Mann-Whitney U test, multivariate logistic regression analysis, and receiver-operator characteristic (ROC) curve analysis were used for the statistical analysis. Results: PLR, NLR, and UA values in the SR group were lower than in the non-SR group (p<0.004, p<0.001, p<0.001, respectively). In the multivariate analysis, serum UA level and PLR were found to be independent predictors of pre-PCI IRA patency. In the ROC curve analysis, PLR >190, UA>5.75 mg/dL, and NLR>4.2 predicted non-SR. The sensitivity and specificity of the association between low IRA TIMI flow grade and PLR were 88% and 84%, 72% and 66% for UA, and 74% and 44% for NLR, respectively. Conclusion: We determined that PLR and UA are novel predictors of IRA patency before PCI. We suggest that PLR and UA may be used in riskstratifying STEMI. (Anatol J Cardiol 2015; 15: 648-56)Öğe Perkütan mitral balon valvüloplasti kısa dönem takip sonuçları: Tek merkez deneyimi(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2014) Yıldız, Abdulkadir; Kaya, Hasan; Ertaş, Faruk; Polat, Nihat; Aydın, Mesut; Yüksel, Murat; Soydinç, Serdar; Çaylı, Murat; Ülgen, Mehmet Sıddık; Toprak, NizamettinAmaç: Bu çalışmada kliniğimizdeki romatizmal mitral darlıklı (MD) erişkin hastalara uygulanan perkütan mitral balon valvüloplastinin (PMBV) erken dönem klinik, ekokardiyografik ve hemodinamik sonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık. Yöntemler: Kliniğimizde Ocak 2010-Ekim 2014 tarihleri arasında orta ya da ciddi MD nedeniyle PMBV uygulanan 53 hasta (49 kadın, 5 erkek; ortalama yaş 38±11 yıl) geriye dönük olarak değerlendirildi. İşlem başarısı, işlem sonrası mitral kapak alanının (MKA) >1,5 cm2 olması ve 3. derece mitral yetersizlik (MY) olmaması olarak kabul edildi. Bulgular: Toplam 53 hastadan 48’inde (%91) PMBV işlemi uygulanabildi ve tamamlanabilen tüm işlemler başarılı oldu. Hastalardan 3’üne kapak geçilememesi, 1’ine membranöz obstrüktif vena kava, 1’ine de septostomi yapılamaması nedeniyle PMBV uygulanamadı. Başarılı PMBV uygulanan 2 hastaya ortalama 14 ay sonra semptomatik orta-ciddi MD nedeniyle mitral kapak replasmanı yapıldı. Ortalama 13±8 ay boyunca izlenen hastalarda atrial fibrilasyon gelişmesi veya embolik komplikasyonlar izlenmedi. Sonuç: Perkütan mitral balon valvüloplasti işlemi deneyimli merkezlerde yüksek başarı ve düşük komplikasyon oranları ile etkin ve güvenli bir tedavi yaklaşımıdır.Öğe Propafenon aşırı dozuna bağlı gelişen kardiyak arrest(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2014) Polat, Nihat; Yüksel, Murat; Aydın, Mesut; Kayan, Fethullah; Alan, SaitPropafenon sınıf 1C antiaaritmik bir ilaçtır. Fazla alınması durumunda, kardiyak arrest gibi ciddi yan etkiler gözlenebilir. On altı yaşında bir bayan acil servise bulantı, kusma ve bilinç değişikliği ile getirildi. İntihar amaçlı ilaç aldığını (4500 mg propafenon) ifade eden hastaya mide lavajı yapıldı ve hasta monitorize edildi. Ritm takiplerinde önce geniş QRS’li taşikardi ve sonrasında ventriküler fibrilasyon gelişti. Hastaya yaklaşık 10 dk resüsitasyon yapıldı. Bilinci tam açık olmadığı için ve solunumun yüzeysel olduğu için hasta entübe edildi. Ekokardiyografik tetkikinde patoloji saptanmadı. Elektrokardiyografide (EKG) QRS süresinde genişleme, 1. derecede AV blok saptandı. EKG’deki bu patolojik değişiklikler ve hastanın klinik durumu takip eden günlerde tamamen düzeldi ve hasta sekelsiz olarak taburcu edildi.Öğe Relation between epicardial fat thickness and chronic obstructive pulmonary disease (Author`s Reply)(2016) Yüksel, Murat; Demir, Melike[Abstract Not Available]Öğe The relationship between neutrophil to lymphocyte ratio and SYNTAX score in patients with ST-segment elevation myocardial infarction(Modestum Publishing Ltd., 2014) Acet, Halit; Ertaş, Faruk; Bilik, Mehmet Zihni; Kayan, Fethullah; Akıl, Mehmet Ata; Aydın, Mesut; Akyüz, Abdurrahman; Yüksel, Murat; Ayçiçek, Hilal; Özbek, Mehmet; Oylumlu, Mustafa; Yıldız, Abdulkadir; Alan, SaitObjective: We aimed to assess relationship between the severity of coronary atherosclerosis assessed by SYNTAX score (SS) and neutrophil to lymphocyte ratio (NLR) in patients with ST elevation myocardial infarction (STEMI. Methods: After accounting for exclusion criteria, a total of 291 patient with STEMI in whom primary percutaneous coronary intervention was performed were retrospectively included (216 male, 75 female; mean age 61.6+14.0 years). Total and differential leukocyte counts and other biochemical markers were measured at admission. Patients were categorized into tertiles on the basis of SS. Monitoring for major adverse cardiac events (MACEs) was performed during the in hospital follow-up period. Results: The SS high group leukocyte (p=0.009), neutrophil (p=0.008), NLR (p=0.048), peak troponin (p<0.001), peak CK-MB (p=0.001) lactate dehydrogenase (p=0.005), aspartate aminotransferase (p=0.004) values were significantly higher compared with SSlow and SSmid groups. SS was increased, left ventricular ejection fraction was decrease (p<0.001) and left ventricular systolic diameter was increased (p=0.007). The in-hospital death rate and MACEs were greater in the high SS group than in the other groups (p<0.001 both of). Conclusion: We found that high NLR was significantly and correlated increased with SS. In addition, high SS were significantly associated with increased in-hospital MACE and in-hospital death. Further prospective studies assessing the predictive role of both SS and NLR in conjunction for risk stratification might improve risk prediction in patients with STEMI. J Clin Exp Invest 2014; 5 (2): 211-218.Öğe The relationship of TIMI risk index with SYNTAX and Gensini risk scores in predicting the extent and severity of coronary artery disease in patients with STEMI undergoing primary percutaneous coronary intervention(2015) Acet, Halit; Ertaş, Faruk; Bilik, Mehmet Zihni; Aydın, Mesut; Yüksel, Murat; Polat, Nihat; Yıldız, Abdulkadir; Özyurtlu, Ferhat; Akıl, Mehmet Ata; Çiftçi, Leyla; Özbek, Mehmet; Alan, Sait; Toprak, NizamettinThe prognostic value of the Global Registry of Acute Coronary Events (GRACE) risk score (GRS) and the Thrombolysis in Myocardial Infarction (TIMI) risk index (TRI) have been reported in patients with coronary artery disease (CAD). In this study, we sought to evaluate the association between TRI and the extent and severity of CAD evaluated by SYNTAX score (SS) and Gensini score in patients with ST elevation myocardial infarction (STEMI). Methods: A total of 290 patients with STEMI were included in the study. GRS and TRI were calculated on admission using specified variables. The extent and severity of CAD were evaluated using the SS and Gensini scores. The patients were divided into low (TRI ?19), intermediate (TRI 19–30), and high (TRI ?30) risk groups. A Pearson correlation analysis was used for the relationship between TRI, GRS, Gensini score and SS. Results: There were significant differences in the mean age (p < 0.001), admission heart rate (p < 0.001), admission systolic blood pressure (p = 0.009), SS (p < 0.001), GRS (p < 0.001) and in-hospital major adverse cardiac events (MACE) in all patients between the low, intermediate and high TRI risk groups. There was a positive significant correlation between TRI and SS (r = 0.24, p < 0.001), Gensini score (r = 0.18, p = 0.002), GRS (r = 0.74, p = 0.001) and in-hospital MACE (r = 0.29, p < 0.001). TRI is significantly related to SS and Gensini score in predicting the extent and severity of CAD in patients with STEMI.Öğe Romatizmal mitral kapak darlığı olan hastalarda atriyal fibrilasyon öngördürücüleri(Modestum Publishing Ltd., 2014) Polat, Nihat; Aydın, Mesut; Yıldız, Abdulkadir; Yüksel, Murat; İslamoğlu, Yahya; Kurt, Tuba; Alan, Sait; Toprak, NizamettinAmaç: Bu çalışmada romatizmal mitral darlığı (RMD) olan hastalarda negatif akut faz proteini olan serum albümin değerinin atriyal fibrilasyon (AF) varlığı ile ilişkisini araştırmayı amaçladık. Yöntemler: Tek merkezli, geriye dönük 2011-2014 tarihleri arasında RMD teşhisi konulmuş olup serum albümin değeri olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Daha sonra hastalar AF olup olmamasına göre iki gruba ayrıldı. Bu iki grubun klinik ve laboratuar verileri karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmaya dahil edilme kriterlerini sağlayan 74 hasta çalışmaya alındı. Hastaların %77'si bayan olup, yaş ortalaması 44±12 yıl saptandı. Hastaların %34'ünde AF olduğu görüldü. Atriyal fibrilasyonu olan grupta hipertansiyon varlığı, yaş, sol atriyum çapı, kreatinin, C-reaktif protein yüksek; albümin, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ve ortalama transmitral basınç farkı belirgin olarak düşük bulundu. Çok değişkenli lojistik regresyon analizinde yaş, albümin düşüklüğü ve anemi varlığı ( sırasıyla, odds oranı [OO]:1.124, %95 güven aralığı [GA] ; [1.049-1.205], OO: 0.022, %95 GA; [0.002-0.268] ve OO: 5.941, %95 GA; [1.031-34.222]) AF varlığının bağımsız belirteçleri olduğu saptandı. Sonuç: Serum albümin düşüklüğü ile birlikte artan yaş ve anemi varlığı RMD hastalarında AF varlığıyla ilişkilidir. Albümin düşüklüğü bu hasta grubunda artmış inflamasyonun negatif belirteci olarak AF gelişimi için risk faktörü olabilir.