Yazar "Taş, Aydın" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Fikhu’s-sîre literatürü ve öne çıkan üç eserin mukayesesi(Şarkiyat Araştırmaları Derneği, 2022) Taş, AydınÇağdaş dönemde siyer-i nebiyi kronolojik olarak anlatıp ondan çıkarılacak ibret, öğüt ve hükümlere yoğunlaşan “fıkhu’s-sîre” adlı eserler dikkat çekmektedir. Özellikle bu eser türünün ilk ve en önemli örnekleri olan Muhammed el-Gazzâlî, Ramazan el- Bûtî ve Munîr el-Gadbân’ın Fıkhu’s-sîre adlı eserleri büyük ilgi ve kabul görmüştür. Makalemizde fıkhu’s-sîre’nin tanımı verilmiş ve henüz kavramlaşmadığı tespiti yapılmış, bunun muhtemel nedeni izah edilmeye çalışılmıştır. Günümüzde “fıkhu’s-sîre” adıyla biri Türkçe diğerleri Arapça yazılmış; on dördü kitap, biri doktora tezi olmak üzere toplam on beş eser vardır. Ayrıca doğrudan “Fıkhu’s-sîre” adını taşımamakla birlikte bu içeriğe sahip dokuz da çağdaş Arapça eser tespit edilmiştir. Önemine binaen Gazzâlî, Bûtî ve Gadbân’ın kitapları; takip ettikleri metot, hedefleri, konuların işleniş tarzı, içerikleri ve kaynakları açısından bir makale çerçevesinde tanıtılıp mukayese edilmiştir. Bu üç eser, Hz. Peygamber’in doğru anlaşılması ve örnek alınması amacına matuf olarak yazılmıştır. Onun için söz konusu üç eserde siyerle ilgili sahîh bilgilerin verilmesine ve herkesin anlayabileceği bir dil kullanılmasına özen gösterilmiştir. Siyer konuları; Gazzâlî ve Bûtî’de içerik, Gadbân’da ise Mekke ve Medine dönemleri itibara alınarak işlenmiştir. Bûtî’nin eseri, diğer ikisine göre daha sistematik gözükmektedir. Gazzâlî ve Bûtî olayları kompoze ederek anlatırken, Gadbân çoğunlukla ilgili âyet ve rivayetleri sıralamayı tercih etmiştir. Üç yazar da ağırlıklı olarak hadis kitapları ile İbn İshâk’ın Siyer’inden yararlanmıştır. Gadbân bunlara ilaveten İbn Kesîr’in el-Bidâye ve’n-nihâye’sinden de çokça istifade etmiştir. Bunların dışında klasik ve modern çeşitli kaynaklardan faydalanmışlardır. Bûtî ve Gadbân’ın kullandığı kaynakların, Gazzâlî’ye göre daha zengin olduğu görülmektedir.Öğe İlahiyat araştırmalarında takip edilecek adımlara dair pratik çözüm önerileri: İslam Hukuku örneği(2023) Taş, AydınAkademik çalışmaların ve özellikle lisansüstü tezlerin zamanında bitirilebilmesi ve kaliteli bir çalışma ortaya çıkması açısından araştırma süreçlerine dair tekniklere uyulması önem arz etmektedir. Özellikle yüksek lisans eğitimine başlayan öğrencilerin önemli bir kısmının tez aşamasını tamamlayamadıkları gözlemlenmektedir. Bu sorunun ortaya çıkmasında -başka nedenler yanında- araştırma tekniklerine uygun çalışılmamasının etkili olduğu kanaatindeyiz. Bu nedenle makalemizde araştırma süreçlerini ana hatlarıyla belirttikten sonra itina gösterilmesi gereken önemli hususlara dikkat çekmeye ve pratik çözümler sunmaya çalıştık. Bu bağlamda sırasıyla araştırma konusunu belirlemek, kaynakları tespit etmek, teknik ve yöntemi belirlemek, taslak plan hazırlamak, çalışma planı yapmak, kaynakları okumak, not almak, notları düzenlemek, özet çıkarmak, yazmak ve yazıyı düzeltmek üzerinde durduk. Araştırmada İslam Hukuku örneğinde tespit ettiğimiz hususların başta ilahiyat lisansüstü eğitimi alan öğrencileri olmak üzere tüm lisansüstü öğrencilere tez çalışmalarında yol göstereceğini umuyoruz.Öğe Serahsî’de Hikmet Kavramı(Fırat University, 2022) Taş, AydınHikmet kelimesi, Kitap, Sünnet ve kıyas delillerinde geçen önemli bir kavramdır. Söz konusu kavram usûl, furû ve fıkhın diğer alt türlerine ait literatürde de değişik münasebetlerle kullanılmaktadır. Bu çalışmada hikmet kavramının fıkıh edebiyatında hangi anlamlarda kullanıldığı Hanefî fakih Serahsî özelinde tespit edilmeye çalışmıştır. Bahsi geçen gayeye matuf olarak onun el-Mebsût, el-Usûl, Şerhu’s-Siyeri’l-kebîr, Şerhu’l-Câmii’s-sagîr ve en-Nüket adlı eserleri incelenmiştir. Serahsî, hikmet kelimesinin bir kısmını sözlük ve örfteki anlamında, diğer bir kısmını ise fıkıh usulündeki ıstılâhî anlamda kullanmıştır. Kendisi zaman zaman hükümlerin hikmetini belirtmişse de hükmün hikmete göre değil illete göre belirleneceğini açıkça ifade etmiştir. Şu var ki el-Usûl adlı eserinde bunun üzerinde özel olarak durmamıştır. Bu durumun onun döneminde mezkûr konuya dair ciddî bir tartışmanın yaşanmamış olması, zihninin net olması ve konuyu bir problem olarak görmemesinden kaynaklanmış olması muhtemeldir. Serahsî’nin de aralarında yer aldığı cumhura göre, illetin tespitinden maksat şer‘î hükmün bilinmesidir. Dolayısıyla illetin herhangi bir karışıklığa meydan vermeyecek şekilde açık, kişi veya durumlara göre değişiklik göstermeyen istikrarlı bir vasıf olması gerekir. Hâlbuki hikmette bu özellikler bulunmamaktadır. Hikmet, kıyasa konu edilmese de hükmün hikmetinin beyan edilmesinin, o hükmün daha net anlaşılmasını sağlamak ve kişiyi ona uyma konusunda ikna etmek gibi faydaları vardır. İnsanoğlunun ikna olduğu ve faydasına inandığı hususlarda emre imtisalde zorluk çekmeyeceği açıktır.