Yazar "Pirinç, Vedat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 20
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Adaçayı (Salvia officinalis L.)’nda Tuzluluk (NaCl) Stresi Üzerinde Salisik Asit Uygulamalarının Etkisi(Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, 2024) Kamçı, Gizem; Akalp, Erhan; Pirinç, Vedat; Tonçer, ÖzlemAdaçayı, Lamiaceae familyasına ait bir bitki olup, içerdiği uçucu yağ ve diğer sekonder metabolitler nedeniyle Türkiye ve Dünya yüzeyinde önemli bir ticari öneme sahiptir. Bu çalışma farklı tuz ve salisilik asit uygulamalarının adaçayı (Salvia officinalis L.) bitkisinin morfolojik özelliklerine etkisini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Araştırmada; Kontrol (0) , 5 farklı tuz (50, 100, 150, 200 ve 250 mM NaCI/l) ve üç farklı salisilik asit (0,1, 0,5 ve 1,0 mM/l) konsantrasyonları uygulanmıştır. İncelenen özellikler değerlendirildiğinde; adaçayında bitki boyunun 12,24-20,42 cm, kök uzunluğunun 9,13-18,12 cm, yaş bitki ağırlığının 2,19-7,00 g/bitki, yaş kök ağırlığının 0,89-3,50 g/bitki, bitki zararlanma skalasının 3-5 arasında değiştiği ve bitkinin sentezlediği prolin miktarının 0,11-1,56 (Mmol/g) aralığında olduğu tespit edilmiştir. Çalışma sonucunda, 0,5mM Salisilik asit uygulamasının adaçayı bitkisinde morfolojik gelişim açısından olumlu etkilerinin olduğu tespit edilmiştir.Öğe Adaçayı (Salvia officinalis L.)’nda Tuzluluk (NaCl) Stresi Üzerinde Salisik Asit Uygulamalarının Etkisi(2024) Tekin, Gizem Kamçı; Akalp, Erhan; Pirinç, Vedat; Tonçer, ÖzlemAdaçayı, Lamiaceae familyasına ait bir bitki olup, içerdiği uçucu yağ ve diğer sekonder metabolitler nedeniyle Türkiye ve Dünya yüzeyinde önemli bir ticari öneme sahiptir. Bu çalışma farklı tuz ve salisilik asit uygulamalarının adaçayı (Salvia officinalis L.) bitkisinin morfolojik özelliklerine etkisini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Araştırmada; Kontrol (0) , 5 farklı tuz (50, 100, 150, 200 ve 250 mM NaCI/l) ve üç farklı salisilik asit (0,1, 0,5 ve 1,0 mM/l) konsantrasyonları uygulanmıştır. İncelenen özellikler değerlendirildiğinde; adaçayında bitki boyunun 12,24-20,42 cm, kök uzunluğunun 9,13-18,12 cm, yaş bitki ağırlığının 2,19-7,00 g/bitki, yaş kök ağırlığının 0,89-3,50 g/bitki, bitki zararlanma skalasının 3-5 arasında değiştiği ve bitkinin sentezlediği prolin miktarının 0,11-1,56 (Mmol/g) aralığında olduğu tespit edilmiştir. Çalışma sonucunda, 0,5mM Salisilik asit uygulamasının adaçayı bitkisinde morfolojik gelişim açısından olumlu etkilerinin olduğu tespit edilmiştir.Öğe Adventitious shoot organogenesis and plant regeneration from cotyledons of diploid Diyarbakır watermelon (Citrullus lanatus cv. "Sürme")(2003) Onay, Ahmet; Başaran, Davut; Adıyaman, Filiz; Yıldırım, Hakan; Pirinç, Vedat; Işıkalan, ÇiğdemDiploid Diyarbakır karpuzunun (CitruIIus lanatus ev. "Sürme") kotiledonlarından 3 haftalık kültür sonucunda adventif sürgünler oluşturuldu. Sürgün organojenezisi üzerine iki tip sitokininin; benzil aminopürin (BA) ve kinetin (Kin) farklı konsantrasyonlarının etkileri araştırıldı. Eksplant başına oluşan sürgün sayısı bakımından en iyi sonuç, 0.5 mg/1 BA içeren besi ortamından elde edilirken bu oran aynı zamanda kinetinin en iyi sonuç veren konsantrasyonundan (1 mg/l) yaklaşık %50 daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen sürgünlerin (1-2 cm) in vitro ortamda köklenmesi; Naftalen Asetik Asit'le (NAA) desteklenen MS besi ortamına aktarılmasıyla elde edilmiştir. Rejenere edilen bitkilerin %50'den fazlası başarılı bir şekilde toprağa aktarılmıştır. Sonuç olarak, yüksek kaliteli diploid Diyarbakır karpuzunun in vitro yöntemle çoğaltılabileceği ve geliştirilen bu yöntemin, karpuz çeşitlerinin ıslahında kullanılabileceği kanısındayız.Öğe Antepfıstığının (Pistacia vera L. kultivar Siirt) in vitro mikro aşılanması(2003) Pirinç, Vedat; Işıkalan, Çiğdem; Tilkat, Engin; Adıyaman, FilizBu çalışmada, Siirt antepfıstığı (Pistacia vera L.) çeşidinin in vitro mikro çoğaltılmasında kullanılmak üzere, ürün veren ağaçlardan alınan eksplanîlarm rejenerasyonu için bir mikro aşılama metodu geliştirildi. Eksplantlardan sürgün proliferasyonunu başlatmak için eksplant tipi ve pozisyonu, sitokirıin tipi ve konsantrasyonu ile besi ortamının etkileri araştırıldı. Budanmış ağaçlardan, köke en yakın, kısımdaki yeni apikal sürgünlerden alınan eksplantlarm, 1 mg $l^{-1}$ BA, 100 mg $l^{-1}$ kazein hidrolizat, 30 g/1 sukroz ve 8 g/1 ağar içeren 1/1 kuvvetindeki MS besi ortamında rejenerasyona en iyi cevap verdiği tespit edildi. , Mikro aşılama çalışmalarında, İn vitro ortamda çimlenmiş zigotik embriyolardan elde edilen bitkicikler anaç olarak kullanıldı. Aşılama metodu, mikro çeliğin büyüklüğü, çelik ve sürgün uçlarının alınma zamanı ile kültür ortamının mikro aşılamaya etkisi gibi değişkenler test edildi. Ayrıca, yeniden aşılama (ikinci mikro aşılama) ve rejenere olan sürgünlerin köklenmeye etkisi de araştırıldı . Çalışmamız, antepfıstığmın en kolay ve başarılı in vitro mikro aşılama metodunun, dar meristemli yarma mikro aşı olduğunu gösterdi. En yüksek mikro aşı başarısı, %56.85 tutma oranı ile 2-4 mm uzunluğundaki mikro çeliklerden elde edildi. Rejenere olmuş sürgün uçlarından alınan çeliklerin uzunluğunun 4 ile 6 mm (%89.25) arasında olduğu ve yaşayan sürgün ucu oranının, sürgünlerin ağaçtan alınma, zamanlarıyla doğrudan ilişkisi bulunduğu tespit edildi. Doğrudan kullanılan sürgün uçlarına göre in vitro destekli sürgün uçlarında daha iyi bir mikro çelik gelişimi görüldü. Mikro aşılar, köklenme ortamında kültüre alındığı zaman, zayıf bir aksiller sürgün gelişimi ve yavaş bir gelişme görüldü. Ayrıca, yarma aşı ile elde edilen sürgünlerin IBA destekli MS besi ortamında in vitrö köklenmesi de sağlandı. İn vitro mikro aşılanmış bitkicikler ya da in vitro kökleııdirilen fıdeciklerin in vivo koşullara adaptasyonunun, sıcaklık ve ışığın kontrol edilebildiği bir büyüme odasında kolayca gerçekleştiği belirlendi.Öğe BİBER (Capsicum Annuum L.) ÇEŞİT ISLAHINDA ETİL METAN SÜLFONAT MUTAGEN ÇALIŞMALARI(2024) Akalp, Erhan; Pirinç, VedatDünyada var olan bitkisel kaynakların giderek azalması, insan nüfusunun artması sonucu beslenme ve gıda ihtiyacının karşılanabilmesi için araştırıcılar üretimi artırıcı yollar ve yöntemler üzerine çalışmalar yapmaktadır. Mevcut çeşitlerde bazı kültürel uygulamalardan; sulama sistem ve metotlarının geliştirilmesi, çapalama, gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadelenin iyileştirilmesi gibi çalışmalarla verim ve kalitede sınırlı artış elde edilmiştir. Bitkilerde verim ve kalitede genetik materyal olan tohuma bağlı ıslah çalışmalarının uygulanması ile üstün nitelikli çeşitlerin geliştirilmesi ile mümkün görünmektedir. Bitki ıslahçıları yeni çeşitlerin ortaya çıkarılmasında, doğada var olan varyasyonlardan ve geliştirdikleri yeni teknik ve yöntemlerden faydalanmaktadırlar. Yeni bir çeşidin ortaya çıkarılmasında ıslahçı klasik ıslah yöntemlerinin başında gelen melezleme ıslahından yararlanabildiği gibi, uzun zaman ve fazla emeği kısaltıcı yeni çeşit elde etmede kullanılan yeni bir yöntem olan mutasyon ıslah yöntemini kullanmaya başlamışlardır. Mutasyon, doğada kendiliğinden gerçekleşebildiği gibi, kimyasal ve fiziksel mutajenler kullanılarak da yapılabilmektedir. Doğada yapay olarak elde edilen mutasyonlar çeşitli ışınlar (Gama ışını, X ışını, Kobalt 60 vd.) gibi çok sayıda fiziksel ya da dietil sülfat, sodyum azide ve etil metal sülfonat (EMS) gibi kimyasalların etkisiyle meydana gelirler. Yeni çeşitlerin geliştirilmesinde sıkça başvurulan mutasyon ıslahında kimyasal mutajenler arasında EMS en etkili ve en yaygın olarak kullanılan mutajen olarak kabul edilmektedir. Bu çalışma ile biber çeşit ıslahında EMS uygulamalarına yönelik yapılan çalışmaların irdelenmesi amaçlanmıştır. Böylece biberde EMS ile mutasyon ıslahına yönelik güncel araştırma sonuçları derlenerek; uygulamaya yönelik protokol oluşturulmaya çalışılmıştır. Geniş çeşit potansiyeline sahip biberde her varyasyona yönelik olarak kullanılan uygulama doz ve süreleri gibi faktörlerin dikkate alınarak gelecekte yapılacak çalışmalara referans olabileceği düşünülmektedir.Öğe Biber (Capsicum annuum L.) Çeşit Islahında Etil Metan Sülfonat Mutagen Çalışmaları(Uğur ŞEN, 2024) Akalp, Erhan; Pirinç, VedatDünyada var olan bitkisel kaynakların giderek azalması, insan nüfusunun artması sonucu beslenme ve gıda ihtiyacının karşılanabilmesi için araştırıcılar üretimi artırıcı yollar ve yöntemler üzerine çalışmalar yapmaktadır. Mevcut çeşitlerde bazı kültürel uygulamalardan; sulama sistem ve metotlarının geliştirilmesi, çapalama, gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadelenin iyileştirilmesi gibi çalışmalarla verim ve kalitede sınırlı artış elde edilmiştir. Bitkilerde verim ve kalitede genetik materyal olan tohuma bağlı ıslah çalışmalarının uygulanması ile üstün nitelikli çeşitlerin geliştirilmesi ile mümkün görünmektedir. Bitki ıslahçıları yeni çeşitlerin ortaya çıkarılmasında, doğada var olan varyasyonlardan ve geliştirdikleri yeni teknik ve yöntemlerden faydalanmaktadırlar. Yeni bir çeşidin ortaya çıkarılmasında ıslahçı klasik ıslah yöntemlerinin başında gelen melezleme ıslahından yararlanabildiği gibi, uzun zaman ve fazla emeği kısaltıcı yeni çeşit elde etmede kullanılan yeni bir yöntem olan mutasyon ıslah yöntemini kullanmaya başlamışlardır. Mutasyon, doğada kendiliğinden gerçekleşebildiği gibi, kimyasal ve fiziksel mutajenler kullanılarak da yapılabilmektedir. Doğada yapay olarak elde edilen mutasyonlar çeşitli ışınlar (Gama ışını, X ışını, Kobalt 60 vd.) gibi çok sayıda fiziksel ya da dietil sülfat, sodyum azide ve etil metal sülfonat (EMS) gibi kimyasalların etkisiyle meydana gelirler. Yeni çeşitlerin geliştirilmesinde sıkça başvurulan mutasyon ıslahında kimyasal mutajenler arasında EMS en etkili ve en yaygın olarak kullanılan mutajen olarak kabul edilmektedir. Bu çalışma ile biber çeşit ıslahında EMS uygulamalarına yönelik yapılan çalışmaların irdelenmesi amaçlanmıştır. Böylece biberde EMS ile mutasyon ıslahına yönelik güncel araştırma sonuçları derlenerek; uygulamaya yönelik protokol oluşturulmaya çalışılmıştır. Geniş çeşit potansiyeline sahip biberde her varyasyona yönelik olarak kullanılan uygulama doz ve süreleri gibi faktörlerin dikkate alınarak gelecekte yapılacak çalışmalara referans olabileceği düşünülmektedir.Öğe Determination the effective dose of mutation in pepper (Capsicum annum L.)(Gültekin ÖZDEMİR, 2024) Akalp, Erhan; Pirinç, VedatThis study was carried out to determine the "Effective Dose of Mutation” (EMD50) for mutation breeding study on Çermik, Kandil and Üçburun pepper varieties grown intensively in Diyarbakır. For this purpose, pepper seeds were exposed to chemical mutagen source Ethyl Methane Sulfonate (EMS) at doses of 0%, 01%, 0.2%, 0.3%, 0.4%, 0.5%, 0.75% and 1% and to irradiation with physical mutagen source Co60 at doses of 0, 50, 100, 200, 300, 400, 500 and 600 Gy. In irradiated and chemically exposed seeds, on the 45th day following seed sowing date, germination percentage (%) for each dose was calculated and seedlings’ lengths were measured to investigate the effects of different doses and EMD50 value was calculated. According to the data obtained as a result of the study; it was found that the germination rate in pepper seeds of all three varieties-genotypes gradually decreased with the increases of doses in application of EMS on pepper seeds. While the decreases were especially evident in the seeds of Kandil and Üçburun varieties subjected to 0.3% EMS dose and 9 hours of application; in Çermik genotype the germination rate started to decrease with 0.5% EMS dose due to local population. It was also found that germinations decreased in all three varieties depending the application of 300 Gy CO60. In 6-hour EMS application, EMD50 values were respectively determined as 0.67%, 0.97% and 1.08%. for Kandil, Üçburun and Çermik. And for 9-hour EMS application, EMD50 values were determined as; 0.52%, 0.77%, 0.89%. Kandil, Üçburun and Çermik varieties. According to the results obtained in the study, the usage of both physical and chemical mutagens in pepper varieties; increasing of doses and durations of mutagens, decreased germination rates and also caused to decrease the plant heights. As a result, it seems possible to obtain variations in peppers with the usage of physical and chemical mutagens to get new varieties in plant breeding.Öğe Diyarbakır karpuzunun (Citrullus lanatus cv."Sürme") mikroçoğaltılması(2016) Pirinç, Vedat; Onay, AhmetBu çalışmada, Diyarbakır karpuz çeşitlerinden yetiştiriciliği en yaygın olan "Sürme" çeşidinin ıslahına ve çoğaltımma yönelik olarak in vitro mikroçoğaltım metodunun ve çekirdeksiz karpuz üretiminde kullanmak için tetraploid oluşum yönteminin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada tohumların yüzey sterilizasyonunda, %3 NaOCI'te 5 dakika uygulamasının etkili olduğu ve 5 günlük kotiledonların, en iyi eksplant olduğu bulunmuştur. In vitro çalışmalarda, 1/1 yoğunluktaki modifiye edilmiş Murashige ve Skoog (MS) besi ortamı kullanılmış, 30 g l"1 sakkaroz en uygun şeker tipi ve konsantrasyonu, 7 g l"1 ağarın optimum agar konsantrasyonu ve 5. 8 'in de en uygun pH değeri olduğu bulunmuştur. Sürgün veriminin arttırılmasında 0.5 mg l"1 BA'nın etkin olduğu ve bu ortamda eksplant başına ortalama 8.46 adet sürgün ve 2.21 cm sürgün uzunluğu elde edilmiştir. 100 eksplantla kültüre başlanılması halinde 6 ayda; 1 382 400 adet bitki üretilmesi mümkündür. Rejenerantların köklenmesinde, 1 mg l"1 NAA'nın en uygun oksin tipi ve konsantrasyonu olurken maksimum köklenme oranı, 7 gün karanlıkta bırakılan kültürlerde %87 olarak bulunmuştur. Tüm altkültürlerde, sürgün verimi ve köklenme oranlan beklenenden iyi çıkmıştır. Tohumların %0.02 ve bitki büyüme uçlarının %0.2'lik kolşisin çözeltisiyle 24 saat muamele edilerek tetraploid oluşum gerçekleştirilmiştir. Ploidi seviyesi, bekçi hücredeki kloroplastların sayılmasıyla belirlenmiştir. Tohuma kolşisin uygulanarak oluşan bitki yapraklarında 16.95 ve bitki büyüme uçlarına uygulananlarda ise 19.47 kloroplast sayılarak XI tetraploid oluşum tespit edilmiştir. Uygulama yapılmayan bitkilerde ise 10.70 kloroplast sayılarak Sürme'nin diploid olduğu belirlenmiştir. "Sürme" için geliştirilen mikroçoğaltım sayesinde; benzer özellik gösteren çok sayıda fide tek tohum ya da tohumlardan elde edileceğinden ürünün verim ve kalitesini arttırarak üreticilerin gelirlerinin artışına neden olacak ve gelecekte yapılacak çalışmalara da referans olacaktır. ANAHTAR KELİMELER: karpuz, doku kültürü, mikroçoğaltımÖğe Diyarbakır karpuzunun (sürme) in vitro rejenerasyonunda eksplanttın sürgün proliferasyonuna etkisi(2008) Onay, Ahmet; Pirinç, VedatBu çalışmada bölgede yoğun olarak yetiştirilen ve Diyarbakır karpuzu olarak ün kazanan Sürme tipi için geliştirilen in vitro rejenerasyonda kullanılacak eksplantın tipi, yaşı ve büyüklüğünün belirlenmesi amaçlanmıştır. Diyarbakır karpuzu için geliştirilen mikroçoğaltımda in vitro şartlarda elde edilen kotiledon ve bahçeden alınan bitkisel materyal, olmak üzere iki tip eksplant kullanılmıştır. Sürgün proliferasyonunda in vitro kotiledonunun sürgün sayısı ve sürgün uzunluğu (8.4 adet ve 2.6 cm) bakımından bahçeden alınan eksplanta göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Eksplant kaynağı olarak kullanılan kotiledonunun yaşının da sürgün proliferasyonunda önemli olduğu saptanmıştır. Bu amaçla kullanılan beş günlük kotiledonlarda sürgün sayısı ve uzunluğu daha yüksek olarak bulunmuştur. Sürgün proliferasyonunda kullanılacak eksplantın büyüklüğü dikkate alındığında; kısa hipokotil uzunluğuna sahip kotiledonlardaki sürgün verimi daha yüksek çıkmıştır. Diyarbakır karpuzu için geliştirilen mikroçoğaltım yönteminde kullanılan kotiledonların daha kısa hipokotile sahip ve daha genç (beş günlük) olanların sürgün proliferasyonunda eksplant olarak kullanılmasının sürgün verimini arttırdığı sonucuna varılmıştır.Öğe Diyarbakır koşullarında farklı sulama yöntemlerinin biber kökboğazı yanıklığı hastalığı (Phytophthora capsici Leon.)' na etkisinin belirlenmesi(2002) Öztürk, Sıdıka; Pirinç, Vedat; Eylen, Mustafa; Sağır, AbuzerBu Çalışma, damla, tava ve karık sulama yöntemlerinin biber kökboğazı yanıklığı hastalığı (Phytopthora capsici)' na etkisini belirlemek amacıyla 2000 ve 2001 yıllarında Diyarbakır ve Bismil'de yürütülmüştür. Çalışmalarda, P. capsid izolatları ve Kandil dolmalık biber çeşidi kullanılmıştır. Deneme alanı, fide dikiminden önce, bulgur besi yeri üzerinde yetiştirilen hastalık etmeni ile yapay olarak bulaştırılmıştır. Denemeler tesadüf blokları deneme desenine göre üç karakterli ve dört tekerrürlü olarak kurulmuştur. Denemeler, Temmuz ayı başından itibaren vejetasyon sonuna kadar, 10 gün ara ile hastalık yönünden değerlendirilmiş ve ürün hasat edilmiştir. Diyarbakır'da 2000 yılında kurulan deneme hariç, biber verimi sulama yöntemlerine göre farksız bulunmuştur. Verim, sulama yöntemlerine göre çok geniş bir varyasyon göstererek 393.0 kg/da ile 2218.5 kg/da arasında değişiklik göstermiştir. Hastalık oranları, istatistik! olarak sulama yöntemlerine göre bütün denemelerde farksız bulunmuş fakat damla sulama yöntemi ile sulanan parsellerde daha yüksek oranda ortaya çıkmıştır. Diyarbakır'da 2000 yılında damla, tava ve karık sulama yöntemlerinde ortalama hastalık oranları, sırasıyla %79.07, %58.62 ve %57.02; 2001 yılında ise aynı sıraya göre %59.93, %46.40 ve %57.49; Bismil'de 2000 yılında aynı sıraya göre %16.51, %12.42 ve %7.89, 2001 yılında ise %59.06, %53.26 ve %56.17 olarak bulunmuştur. 2000 Yılında hem Diyarbakır (r = -0.659), hem de Bismil (r = -0.593 )'de verim ile hastalık oranlan arsındaki ilişki olumsuz ve önemli, 2001yılında Diyarbakır (r = -0.767)' da olumsuz ve önemsiz, Bismil (r = 0.278) 'de ise olumlu ve önemsiz bulunmuştur.Öğe Diyarbakır'da sera işletmelerinin durum analizi(Dicle Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2018) Akın, Songül; Kara, Abdurrahman; Pirinç, Vedat; Aktürk, ZaferÖrtü altı yetiştiriciliği, birim alandan daha fazla ürün alınması, üreticinin daha küçük alanlardan geçimini sağlayabilmesi, üretimin kış aylarında yapılabilmesi nedeniyle, koşulları uygun olan birçok ülkede üreticiler tarafından tercih edilmektedir. Ülkemizde seracılık Akdeniz ve Ege Bölgelerinde yoğunlukla yapılmakla birlikte 2000’li yıllardan itibaren diğer bölgelerde de yaygınlaştırılması düşüncesi tarım politikası haline gelmiştir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 2005 yılından itibaren kooperatiflerin seracılık yatırımlarını kredilendirmesi, ardından 2006 yılında Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme Programlarıyla verdiği hibe destekleri sayesinde seracılık Diyarbakır ilinde ivme kazanmıştır. Bu çalışmada Diyarbakır’da kurulan sera işletmelerinin mevcut durumları ve yapısal özellikleri araştırılmıştır. Projelendirme aşamasında güneş enerjili sera olarak desteklenen seraların %95.7’nin kalorifer, %4.3’ünün fan ısıtma sistemiyle sıcaklık dengesinin sağlamaya çalıştıkları görülmüştür. Araştırma kapsamına alınan işletmelerin %90’nın tek ürün yetiştirdikleri, %10’nun çift ürün yetiştirdikleri görülmüştür.Öğe In vitro propagation of Diyarbakır watermelons and comparison of direct-seeded and transplanted watermelon(2011) Başaran, Davut; Pirinç, Vedat; Onay, Ahmet; Okumuş, VeysiSürgün ucu eksplantları kullanılarak Diyarbakır karpuz tipleri Sürme, Beyazkış ve Karakış’ın mikroçoğaltımı için hızlı bir protokol geliştirilmiştir. İn vitro koşullarda çimlendirilmiş 5 günlük fi delerin sürgün uçları 3 haft a süreyle sürgün rejenerasyon ortamında kültüre alınmıştır. Farklı konsantrasyonlardaki benzil adenin (BA) ve karbonhidrat tiplerinin sürgün proliferasyonuna etkileri test edilmiştir. Sonuçlar her 3 genotipte de 0,5-1,0 mg/L aralığındaki BA ortamında sürgün uzunluklarının hemen hemen eşit olduğunu göstermiş ve BA ortamına sukroz eklenmesiyle ortalama sürgün sayısı ve sürgün uzunluğunun diğer karbonhidratlara göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Her 3 genotip için en iyi köklenme ortamının 1.0 mg/L IBA olduğu belirlenmiş ve IBA’da köklendirilen sürgünler Beyazkış ve Karakış için % 85, Sürme için % 90 başarıyla steril komposta aktarılmıştır. Sürme genotipinde hem doğrudan tohumdan hem de aktarılmış fi delerden elde edilen ürün verimi ve ortalama meyve ağırlığı, Beyazkış ve Karakış’tan daha yüksek bulunmuştur. Temel çözünür şekerler HPLC (yüksek performanslı sıvı kromatografi ) ile kantitatif olarak tespit edilmiştir. Beyazkış’ta tohumdan elde edilen ve Karakış’ta aktarılmış fideden elde edilen karpuzda, en çok bulunan şeker fruktoz olarak tespit edilmiştir. Bu sonuçlarla yüksek kaliteli Diyarbakır karpuzunun in vitro çoğaltılabileceği gösterilmiştir.Öğe In vivo and in vitro micrografting of Pistachio, Pistacia vera L. cv. "Siirt"(2003) Işıkalan, Çiğdem; Pirinç, Vedat; Tilkat, Engin; Başaran, Davut; Adıyaman, Filiz; Onay, AhmetBu çalışmada Antep fıstığının (Pistacia vera L. ev. "Siirt") in vitro ve in vivo mikro aşılanması araştırıldı. Çalışmada farklı yaş grubu ağaçlardan (1 ,5, 10, 30 yıllık) alınan mikroçeliklerin in vivo ve in vitro ortamda aşı tutma oranlan rapor edildi. In vitro mikro aşılamada, laboratuvarda sterilize edilen tohumlardan, Murashige ve Skoog (MS) besi ortamlarında çimlendirilen 10-12 günlük fideler anaç olarak kullanılırken, in vivo mikro aşılamada 3 aylık fideler anaç olarak kullanıldı, in vivo mikro aşılamada, çelik ile anaç arasındaki destek ve kaynaşmayı sağlamak için parafilm bant kullanıldı. In vivo mikro aşılı fidelerde daha fazla sürgün oluştuğu ve daha iyi büyüme gözlendiği gibi tarla koşullarına aktarıldıktan sonra gelişmelerine devam ettiler. Yumuşak dokulu genç anaçlarda mikroçeliklerin (meristemlerin) gelişmesi değerlendirildiğinde, Antep fıstığının klonal çoğaltımı için faydalı bir teknik olabileceği kanısındayız.Öğe Kiraz (Prunus avium L.) ve erkek antepfıstığı (Pistacia vera L.) ağaçlarının mikroçoğaltımı(2007) Adıyaman, Filiz; Işıkalan, Çiğdem; Aktürk, Zafer; Pirinç, Vedat; Onay, Ahmet; Tilkat, Engin; Yıldırım, Hakan[Abstract Not Available]Öğe Knowledge level of vegetable growng farmers on organic production in Diyarbakır province(Gültekin Özdemir, 2018) Pirinç, Vedat; Kara, Abdurrahman; Aktürk, Zafer; Akın, SongülAs was the case n the World, ntensve nput use was seen the only remedy to ncrease agrcultural productvty so that to meet the needs for food and raw materal n the second half of the last century n Turkey. Accordngly, chemcal fertlzer and pestcde use were supported and encouraged. Unconscous chemcal use ncreased the plant producton but resulted n poor qualty products and human health dsorders. As a result of foodborn and envronmental health problems, a new type of agrcultural producton was urged and encouraged by the conscous customers all over the World. Ths s called organc or ecologc farmng whch ams to restore the unwanted outcomes of ntensve or conventonal agrculture and produce healthy food to satsfy customer demands. In achevng the goals of organc producton and ncreasng organc food producton t s of great mportance to unvel the knowledge level, problems and requests of the producers snce culture, customs, socal envronment and the knowledge accumulated over years shape the agrcultural producton. In ths study, t s amed to reveal the knowledge level and producton customs of the organic vegetable producers in Diyarbakır province. Study data was collected from the vegetable growng farmers wth structured questonnares through face to face ntervews. Sample sze was determned usng smple randomzed samplng method. In analyss of the data descrptve statstcs method and Ch-Square test was employed. Study results revealed that about 61% of the respondents dd not have ther sols tested. It was also determned that of all respondents 81% act accordng to ther own knowledge when coverng the plant nutrent requrements of the sols as 7,5% consult ther frends or neghbours and only about 2% followed the recommendatons of agrcultural experts. The most strkng result, on the other hand, was that only about 27% of the respondents accepted that they had adequate knowledge on organc farmng whle the rest not.Öğe Potential of industrial tomato production of Southeast Anatolian Region in Turkey(Iğdır Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017) Tatar, Mevlüde; Pirinç, VedatDue to the availability of different climatic characteristics and soil types most of the vegetables can be produced in Turkey. Country is divided to 9 regions in terms of vegetable production and each region is known to have the potential of different vegetable production. Tomato is not only the mostly grown vegetable but also it has the widest range of processed product in Turkey. Turkey has 28.6 million tons of vegetable production and also it is the fourth country in the World. The vegetable production of 86% is open field vegetable and 14% of greenhouse production. Turkey has 12.61 million t. tomato production. This production includes table (8.170 t) and industrial (4.445 t) tomato. And tomato is the most growing vegetable with 42% of total production in Turkey. Tomato production of Southeast Region is 677 600 t in 66 474 ha. The region has 359 734 t table tomato production in 39.571 ha and the industrial tomato production is 317 886 t in 26 903 ha. The region has great potential in terms of tomato production. South Eastern Anatolia Region has strong and big potential for marketing and growing of tomato besides Marmara region. So development of the tomato based industry will ultimately increase the new investment and employment opportunities in the region. Existing status of the tomato agriculture and the tomato processing industry and their future in Southeastern Anatolia Region were focused of this study.Öğe Potential of Industrial Tomato Production of Southeast Anatolian Region in Turkey(2017) Tatar, Mevlüde; Pirinç, VedatTürkiye'de farklı iklim ve toprak yapısı nedeni ile birçok sebze türü üretilebilmektedir. Ülkemiz sebzecilik bakımından 9 bölgeye ayrılmakta ve her bölgenin de farklı sebzecilik potansiyeline sahip olduğu bilinmektedir. Domates ülkemizde en fazla üretilen sebze olarak ilk sırayı alırken işleme sanayi olarak da ürün yelpazesi en geniş olan bir sebzedir. Türkiye 28.6 milyon ton sebze üretimi ile dünyada 4. Sırada yer almaktadır. Sebze üretiminin %86' ı açıkta %14' ü ise örtüaltında yapılmaktadır. Türkiye 12.61 milyon ton domates üretimine sahiptir. Bu üretimin 8. 171milyon tonu sofralık, 4.445 milyon tonu ise sanayi tipi oluşturmakta ve domates Türkiye sebze üretiminin %42 si karşılayarak en fazla üretilen sebze olarak ilk sırada yer almaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesinin 66 474 ha alanda 677 600 ton domates üretimi bulunmaktadır. Bölgenin 39 571 ha alanda 359 734 ton sofralık ve 26 903 ha alanda ise 317 886 ton sanayi tipi domates üretimi bulunmaktadır. Bölge domates üretimi bakımından büyük bir potansiyele sahiptir. Çalışma ile sektörün yoğunlaştığı Marmara bölgesi dışında güçlü bir Pazar ve yetiştiricilik potansiyeline sahip olduğu düşünülen Güneydoğu Anadolu Bölgesinin ürün bazında sektör olarak (domatese dayalı işleme sanayi) değerlendirilmesine dikkat çekmesi beklenmektedir. Böylece bölgede yeni yatırım ve istihdam alanlarının açılması beklenmektedirÖğe Quantitative determination and removal of pesticide residues in fresh vegetables and fruit products by LC–MS/ MS and GC–MS/MS(Springer Science and Business Media, 2023) Elmastaş, Ayhan; Umaz, Adil; Pirinç, Vedat; Aydın, FıratPesticides are the potent agrochemicals used to successfully manage, repel, or stop pests and weeds in agricultural production. This study analyzed 222 pesticide active substances in 90 samples of seven different vegetables and fruits acquired from producers through liquid chromatography-mass spectrometry/mass spectrometry (LC–MS/MS) and gas chromatography-mass spectrometry/mass spectrometry (GC–MS/MS) technology. The validation parameters of each pesticide’s active substances were determined. The LOD, LOQ values, and recovery studies of the 222 active substances were 3.00, 10.00 ng/g, and between 76.07 and 108.08%, respectively. The correlation coefficients and measurement uncertainty were determined to be between 0.990–0.999 and 8.91– 31.46%, respectively. There were active substances of chlorpyrifos, acetamiprid, azoxystrobin, difenoconazole, malathion, dieldrin, boscalid, triticonazole, tebuconazole, triadimenol, trifloxystrobin, pirimicarb, and dodine among the vegetable and fruit samples used in the study. There were no active substances in 55 (61%) samples. Among the 35 samples (39%), 31 samples (34%) contained only one active substance, whereas four (5%) contained two active substances. However, the amount of active substances in six (7%) samples was above the maximum residue levels (MRL) limits. Various processes used in the study revealed that peeling was the most effective pesticide residue removal strategy. The washing procedure also proved that it reduced some pesticide residues but failed to eliminate all pesticides. The peeling process successfully reduced a significant amount of the active substances from the products, however, residues remained. Washing the fruits with hot water was also effective in removing residues. As a result, analyses of the peeled sections yielded higher pesticide residue concentrations than those of the entire product.Öğe Sebze üreticilerinin tarımsal yayım çalışmalarından faydalanma düzeyleri ve karşılaştıkları sorunlar: Diyarbakır örneği(Iğdır Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017) Akın, Songül; Pirinç, Vedat; Gökova, Seval; Kara, AbdurrahmanTarımsal yayım eğitimi, tarımsal üretimde toplam üretim miktarı, üretim deseninin çeşitlenmesi ve üretici gelirinin yükseltilmesi gibi hızlandırıcı fonksiyonlara sahiptir. Tarımsal yayımın konuları ve ilgi alanları dinamik ve çeşitlidir. Bu çalışmada Diyarbakır ilinde sebze üreticilerinin tarımsal yayım çalışmalarından faydalanma düzeyleri ve karşılaştıkları sorunların tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada üreticilerin %39.1' i tarım teşkilatı ile irtibatlı olmadıkları görülmüştür. İrtibatlı olan % 60.6 üreticinin sadece % 11.9' unun bilgi almak için tarım teşkilatına gittiği görülmüştür. Tarım teşkilatına bilgi almak için giden üretici sayısı yüksek olmamakla birlikte üreticiler bilgi almak istedikleri kurumlar sıralamasında ilk sıraya %38.8 oranla ziraat fakültesini, ikinci sıraya %36.2 oranla tarım teşkilatını koydukları görülmüştür. Bu durum tarım teşkilatının eğitim yayım hizmetlerini etkin bir şekilde yerine getirmesi konusunda bir talebin var olduğu şeklinde yorumlanmıştır.Öğe Türkiye ve Diyarbakır örtüaltı potansiyelinin karşılaştırılması(Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü, 2022) Pirinç, Vedat; Akalp, ErhanDünya nüfusunu hızla artması ve etkisini iyice hissettiren iklim değişikliği nedeniyle gıda ihtiyacına duyulan talep artmıştır. Bu ihtiyacın karşılanabilmesinin yollarından bir tanesi de örtüaltı tarımının uygulanması olarak görülmektedir. Geçmişte mevsimi dışında taze sebze -meyveye erişimin güç olması veya sebzeleri dondurarak ya da kurutarak tüketim alışkanlığı, örtüaltı tarımının gelişmesi ile beraber bu tüketim modeli de azalmıştır. Örtüaltı yetiştiriciliği, mevsimi dışında kontrollü şartlarda üretimin gerçekleştiği bir sistem olarak değerlendirilmektedir. Bu yetiştiricilik ülkemizde ve Dünya’da iklimin uygun olduğu bölgelerde giderek yaygınlaşmaktadır. Diyarbakır ili örtüaltı tarımı açısından geçmişe göre yaygınlık kazanmıştır. Örtüaltı tarımının Diyarbakır şartlarında da uygulanabilmesi için ilde seracılık başta olmak üzere örtüaltı sebze yetiştiriciliğine teşvik ve destekler artış göstermiştir. Bu çalışmada, Türkiye ve Diyarbakır’daki mevcut örtüaltı üretiminin istatistiki verileri ışığında karşılaştırılarak avantaj ve dezavantajlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Türkiye toplam örtüaltı alanları; 805.159 dekar olup Diyarbakır sahip olduğu 190 da örtüaltı alanı ile Ülkemizdeki tüm alanların %0.02’lik kısmını oluşturmaktadır. Bu değerin oldukça düşük olmasının başlıca nedeni iklimsel faktörlerin uygun olmaması düşünülmekte ve bu durum bölgede örtüaltı yetiştiriciliğini kısıtlamaktadır. Ancak konu ile ilgili resmi kurumlar tarafından yapılan yatırım ve verilen teşvikler; bölgede örtüaltı yetiştiriciliğini artırmıştır. Domates örtüaltı yetiştiriciliğinde ülkede ilk sırayı alırken, ilde ise vejetasyon süresi daha kısa olan hıyarın ilk sırayı aldığı görülmektedir. Bölgede örtüaltı hıyar ve domates yetiştiriciliğindeki verim değerleri, Türkiye geneline göre biraz daha yüksek çıkmıştır. Çalışma sonunda elde edilen veriler ışığında, örtüaltına uygun tür ve çeşitlerin belirlenmesi ve ekonomik ısıtma sistemlerinin kullanılması durumunda; sürdürülebilir bir örtüaltı yetiştiriciliğinin bölgede gelişmesi mümkün görünmektedir.