Yazar "Koç, Ahmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 24
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Afet Sonrası Taşınan Yerleşmelerin Değerlendirilmesi: Sekli Köyü (Beypazarı) Örneği(Blacksea Nature and Environment Association, 2024) Koç, Canan; Koç, Ahmetİnsanoğlu tarihin her döneminde çeşitli afetlerin sonucu olarak can ve mal kayıpları ile karşılaşmıştır. Ülkemizde deprem, heyelan, sel, yangın gibi afetler sıklıkla yaşanmaktadır. Afet sonrasında hayatta kalanlar sosyo-ekonomik ve çevresel sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bunlardan biri olan ve temel ihtiyaç olarak belirtilen barınma sorununun öncelikle giderilmesi gerekmektedir. Afet sonrası yaşamın normale dönmesi için yerleşimin yeniden kurulması büyük önem taşımaktadır. Afet yaşanan yerin tekrar yapılanmaya uygun olmaması nedeniyle yerleşimlerin yer değiştirmesi mümkün olmaktadır. Çalışmada, 1979 yılında yaşanan yangın sonucunda yer değiştiren Ankara ili Beypazarı ilçesinde bulunan Sekli köyü ele alınmaktadır. Afet sonrası yeniden yapılan yerleşim yeri ve önceki yerleşim alanı karşılaştırılarak, sosyal, ekonomik ve fiziksel açıdan uygunluklar ve sorunlar değerlendirilmekte, öneriler geliştirilmektedir. Sekli’de afet sonrası yerleşim yeri ve konutların mimari özellikleri yangın öncesi yaşam alanından farklılık göstermektedir. Yaşanan yangın sonucunda köyün güneyinde düz ve düze yakın alanda yer seçilmiş, konutlar geleneksel konut dokudan farklı olarak inşa edilmiş, yörenin topoğrafik özellikleri, sosyo-ekonomik yapısı göz ardı edilmiştir. Yangın sonuçları ağır olan ve özellikle kırsal bölgelerde daha hızlı yayılan, köyün ya da mahallenin tamamının yanmasına neden olan bir olgudur. Dolayısıyla afet sonrasında ekolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel özellikleri dikkate alan planlama ve uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır.Öğe Analysis of the areas suitable for ecotourism using Geographical Information Systems: Example of Narman District (Erzurum) Turkey(Triveni Enterprises, 2020) Akpinar Külekçi, E.; Koç, AhmetAim: To protect and use the existing natural and cultural resources of Narman district with a sustainable tourism perspective and evaluate an environmentally sensitive tourism planning approach. Methodology: Natural and cultural resource values of the district were measured using Arc GIS 10.2 from GIS (Geographical Information Systems) software. For this purpose, elevation, accessibility, proximity to river and stream water beds, geological structure, fauna, slope, drainage, large soil groups and land use maps were drawn and their suitability values were determined. The data obtained was analyzed using map overlaying and appropriate areas for potential ecotourism of the area; the coverage rates were also determined and mapped. Results: This study revealed that 9027 hectares (7.08 %) of the district are quite appropriate for such activities, 79050 hectares are (62%) appropriate, 33379,5 hectares (26.18%) are less appropriate and 6043 hectares (4.74 %) are not appropriate. Interpretation: This study showed that Narman Fairy Chimneys and their immediate vicinity, high mountainous and rocky areas as well as valley plains, areas near the rivers and stream water beds and forest areas have important potential for ecotourism.Öğe Assessment of wind energy potential and optimal site selection for wind energy plant installations in Igdir/Turkey(Mdpi, 2024) Şahin, Gökhan; Koç, Ahmet; Doğan, Sülem Şenyiğit; van Sark, WilfriedWind energy is an eco-friendly, renewable, domestic, and infinite resource. These factors render the construction of wind turbines appealing to nations, prompting numerous governments to implement incentives to augment their installed capacity of wind turbines. Alongside augmenting the installed capacity of wind turbines, identifying suitable locations for their installation is crucial for optimizing turbine performance. This study aims to evaluate potential sites for wind power plant installation via a GIS, a mapping technique. The Analytic Hierarchy Process (AHP) was employed to assess the locations, including both quantitative and qualitative aspects that significantly impact the wind farm suitability map. Utilizing the GIS methodology, all datasets were examined through height and raster transformations of land surface temperature, plant density index, air pressure, humidity, wind speed, air temperature, land cover, solar radiation, aspect, slope, and topographical characteristics, resulting in the creation of a wind farm map. The correlation between the five-year meteorological data and environmental parameters (wind direction, daily wind speed, daily maximum and minimum air temperatures, daily relative humidity, daily average air temperature, solar radiation duration, daily cloud cover, air humidity, and air pressure) influencing the wind power plant in I & gbreve;d & imath;r province, including I & gbreve;d & imath;r Airport, Karakoyunlu, Aral & imath;k, and Tuzluca districts, was analyzed. If wind energy towers are installed at 1 km intervals across an area of roughly 858,180 hectares in Igdir province, an estimated 858,180 GWh of wind energy can be generated. The GIS-derived wind power plant map indicates that the installation sites for wind power plants are located in regions susceptible to wind erosion.Öğe Bioclimatic comfort Effect of Different Land Use: The Case of Bingöl Province(Ahmet FİDAN, 2018) Caf, Ahmet; Koç, Ahmet; Koç, CananArtan nüfus ve kentleşme, insan sağlığı üzerindeki baskıları tetiklemektedir. Bu baskılardan kurtulmak için insanoğlu çevresini değiştirmekte ve yeni yaşam alanları aramaktadır. Çalışma alanı olarak 1790 km2 büyüklüğündeki Bingöl ili ele alınmıştır. Çalışmada Landsat 5 TM uydusuna ait görüntüler elde edilerek, uzaktan algılama yöntemleriyle kontrollü sınıflama yapılmıştır. Mevcut arazi kullanım şekli, şehir yapısı, tarımsal alan, sulak alanlar, ormanlar ve çıplak yüzeyler olarak 5 kategoriye ayrılmıştır. Sınıflandırılmış olan mevcut arazi örtüsü haritaları ile bulunduğu mevsimi temsil eden Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarına ait Modis uydusuna ait termal görüntüler Arc-GIS programı ile çakıştırılmıştır. İstatiksel olarak mevcut arazi kullanım şekli ile biyoklimatik konfor arasında bir bağ aranmıştır. Çıkan sonuçlara göre orman örtüsünün ve sulak alanların yaz aylarında daha konforlu olduğu kış aylarında ise şehir yapısının daha konforlu olduğu belirlenmiştir.Öğe The efect of diferent area uses and topography on surface temperature and climate parameters(Springer Science and Business Media, 2023) Özhancı, Esra; Koç, AhmetGlobal warming and the ecological burden it causes afect people and the environment negatively and make adaptation diffcult. For people to adapt to the environment and vice versa, they need to do extensive research and planning. Planning, on the other hand, is taking an easy form with the technology that has recently developed. GIS infrastructures and supporting satellite images along with software help with provincial-scale planning. This study has been handled on a scale covering the provincial borders of Nevsehir. The thermal data of the 10-year-old Landsat 7 satellite was analyzed and mapped in the ArcGIS 10.2 package program. In the same way, maps of wind, air temperature, topography, and land use were created and the relationship between them was revealed by “Spearman’s correlation” method. According to the results obtained, the average surface temperature in the study area was determined as 34.4 °C. When evaluated in terms of land use, natural grasslands have the highest surface temperature of 40.6 °C, while city structures have the highest average surface temperature of 33.3 °C. At the same time, the lowest surface temperature measured in the study area, 13.8 °C, is also found in natural grassland areas. A signifcant positive correlation was measured between the wind speed and the land use pattern, while a signifcant negative correlation emerged between the wind speed and the air temperature. In addition, there is another signifcant negative correlation between height and land surface temperature (LST). Furthermore, a high degree of positive signifcance was determined between altitude and wind speed. Finally, between air temperature and LST, a positive signifcance was observed.Öğe Engelsiz parkların erişilebilirliği: Eskişehir ve Diyarbakır örnekleri(Süleyman Demirel Üniversitesi, 2022) Koç, Canan; Koç, AhmetÇoğunlukla, göz ardı edilen bir grup olan engelliler, erişilebilirlik standartlarının sağlanamaması sebebiyle sınırlandırılmakta, ulaşmak istediklerine ulaşamamakta ve yapmak istedikleri birçok faaliyete ya da aktiviteye katılamamaktadır. Erişilebilirliğin sağlanamaması çok sayıda sorunu beraberinde getirmektedir. Kent ölçeğinden bina ölçeğine kadar tüm alanların erişilebilir olması engelli bireylerin toplumsal katılımını kolaylaştırmaktadır. Engelli bireyler de engelli olamayanlar gibi haklara sahiptir. Kamusal dış mekanlardan biri olan açık yeşil alanlardan yararlanmak da bu haklar arasında sayılmaktadır. Engelsiz parkların ülkemizde giderek yaygınlaşması ile engelli çocuklar ve bireyler için kısmen oyun, dinlenme, eğlenme, gezme olanağı sunulmaktadır. Bu bağlamda çalışmada, Eskişehir ve Diyarbakır’da bulunan engelsiz parkların karşılaştırılması yapılmakta ve erişilebilirlik açısından uygunluğu değerlendirilmektedir. Engelsiz parkların farklı engel gruplarına hizmet edecek nitelikte olması ve engelli çocukların diğer çocuklar ile birlikte oyun oynamalarına olanak verecek şekilde düzenlenmesi gereklidir. Ülke genelinde engelli sayısı ve nüfusu dikkate alan yeterli büyüklükte engelsiz parklara ihtiyaç duyulmaktadır. “Herkes için tasarım” prensibi açık ve yeşil alanlar başta olmak üzere tüm alanlarda yaygınlaştırılmalıdır. Böylelikle engelsiz parkların erişilebilirliği sağlanarak engelli bireylerin yaşam kalitesi artırılmış olacaktır.Öğe Iğdır Kentinde Hava Kirliliği ve İklim Parametreleri Arasındaki İlişki Üzerine Bir Değerlendirme(Ahmet FİDAN, 2018) Koç, Canan; Koç, AhmetBüyük ve küçük ölçekli şehirlerin enerji ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılan fosil yakıtlar sebebiyle oluşan hava kirliliği sorunları insan ve kent ekosistemine olumsuz bir etki yapar. Doğu Anadolu'da Ağrı Dağı ve Kafkas Dağlarının oluşturduğu kase şekli sebebiyle Iğdır kent merkezinde kışın hava kirliliği nüfus artışıyla artmaktadır. Çalışmada, hava kirliliği ve iklimsel parametreler arasındaki ilişki istatiksel olarak analiz edilmektedir. Veriler Iğdır’daki Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden elde edildi. Analizlerle, ısı, rüzgar hızı, rüzgar yönü, nem gibi iklimsel elemanlar ve havadaki partikül ve SO2 miktarları gibi hava kirliliği parametreleri arasındaki ilişki incelenmektedir. Iğdır kentinde elde edilen sonuçlara göre iklim ve hava kirliliği ve ayrıca topoğrafik faktörler ve onları etkileyen arazi kullanım arasında önemli korelasyon vardır.Öğe Iron deficiency, anemia and intestinal parasitic infection in children with pica(Türkiye Klinikleri, 1999) Koç, Ahmet; Erel, Özcan; Kösecik, Mustafa; Ataş, Ali; Haspolat, Yusuf KenanPikası olan okul öncesi dönemi çocuklarda demir eksikliği, anemi ve bağırsak parazitleri sıklığım tespit amacıyla 1-6 yaşları arasında (ortalama yaş 29.54 ± 12.73 ay) olan 107 çocuk incelendi. Kontrol grubu olarak aynı yaş grubunda ve pika hikayesi olmayan 60 çocuk alındı. En sık yenilen maddeler; toprak (%85.9), duvar sıvaları (%15.9), kömür (%9.3), taş parçaları ve kum (%7.5), ve kül (%5.6 vakada) olarak bulundu. Vakaların %21 inin birden fazla madde yediği tesbit edildi. Pikalı çocukların %57sinde anemi, %76.6sında demir eksikliği bulunurken, kontrol grubunda anemi %21.7, demir eksikliği %35.0 oranlarında görüldü. İki grup arasındaki bu farklılıklar anlamlıydı (p<0.01 ve p<0.01). Pika ve anemisi olan çocuklarda demir eksikliği ise %85.2 oranında bulundu. Çocukların %62sinde bağırsak paraziti görüldü ve poliparazitizm oranı %27.5 idi. Demir eksikliği ve aneminin ağırlığı ile pika süresi ve poliparazitizm arasında önemli bir ilişki bulundu. Demir eksikliği olan çocukların %,79unda demir preparatları ile tedaviden sonra pika kayboldu. Bu çalışma, okul öncesi pikalı çocuklarda demir eksikliği ve aneminin oldukça yaygın bulunduğunu ve belki de pikanın en önemli sebebi olduğunu, fakat tek sebebi olmadığını göstermiştir.Öğe Kentsel yayılma sonucu tarım alanlarında oluşan değer değişimi: Yalova (Kadıköy) örneği(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019) Koç, Canan; Koç, AhmetKentleşme ve nüfus artışı ile birlikte genelde kent yakınında bulunan tarım alanlarına doğru yayılmaolmakta ve bu durum tarım yapılan toprakların imara açılmasıyla sonuçlanmaktadır. Arsalarda değer artışıylabirlikte yapılaşma giderek artmaktadır. Değer artışları ekonomik canlılık sağlamakla birlikte, tarım alanlarındakiyapılaşma baskısı gibi nedenlere bağlı olarak ekolojik yapının bozulmasına yol açabilmektedir. Arsa değerinibelirleyen etmenler arasında imar planları önemli bir yere sahiptir. Yapılaşmayı yönlendiren planların tarımalanlarını dikkate alarak yapılması gereklidir. Bu bağlamda, çalışmada, Yalova kent merkezinin etki alanındaolan Kadıköy Belediyesi sınırları içinde yer alan okullar bölgesi incelenmiştir. Tarım alanlarında dönüşümünyaşandığı bu bölgede arsa değerindeki değişimler irdelenmiştir.Öğe Kırsal mirasın korunması: Beypazarı (Ankara) Hırkatepe örneği(Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi, 2019) Koç, Canan; Koç, AhmetKırdan kente olan göçle birlikte, kırsal alanlar giderek nüfus kaybetmekte ve kırsal miras tahrip olmaktadır. Kırsal yerleşmelertopoğrafya, iklim, jeoloji, hidroloji ve toprak özelliklerine göre şekillenmektedir. Kırsal mirasın yapı taşlarından olan gelenekselkonutlar yapım teknikleri ve kullanılan malzeme açısından bölgenin özgün özelliklerini yansıtmaktadır. Bu bağlamda çalışmada,Ankara ilinde yer alan Beypazarı ilçesinin bir mahallesi olan höyük, tarihi kalıntılar, geleneksel kırsal mimari örnekleri veGündüzalp türbesini barındıran Hırkatepe köyü incelenmiştir. Yok olmaya başlayan kırsal mimarinin önemi vurgulanarak,korunmasına yönelik öneriler geliştirilmiştir.Öğe Landscape character analysis and assessment at the lower basin-scale(Elsevier Ltd, 2020) Koç, Ahmet; Yılmaz, SevgiLandscape is an area formed by human and nature interactions. These areas may have some differences. These differences are expressed by the character of the area. Landscape character can be defined as the presence, diversity and arrangement of landscape features that give a certain identity to landscape and make it stand out from the surrounding landscapes. Recently, Landscape Character Analysis (LCA) studies have gained momentum in order to gather more information about the landscape and to make sustainable plans and fulfill the obligations arising from the European Landscape Agreement. In this study, the Aras Basin located in the province of Erzurum in eastern Turkey are discussed using the LCA and optimum land use methodology. Natural and cultural data of the study area were digitized and analyzed with Geographic Information Systems (GIS). According to the analysis results, 14 different landscape character areas and 384 landscape character types obtained in the Aras Basin. Also, optimum land uses of the study area were determined and incompatibility was examined between these areas and landscape character types. Based on the results, the study is considered to be a data source for future implementation, management and development policies related to the basin.Öğe Multi-criteria decision making for solar power - Wind power plant site selection using a GIS-intuitionistic fuzzy-based approach with an application in the Netherlands(Elsevier Ltd., 2024) Şahin, Gökhan; Koç, Ahmet; Sark, Wilfried vanThe development of a country cannot be realized only through the amount of energy it produces and its industrialization. In a country where its people are left homeless and poor, and its cultural and natural riches are destroyed, the electricity produced is not a measure of development on its own. Development and progress must be considered from a holistic perspective that includes the country's geographical structure, all its living creatures, culture, urban and social structure as a whole. In this respect, the transition to renewable energy is imperative. One of the most widely used renewable energies in the Netherlands is solar and wind energy. For these power plants, site selection is an important factor in reducing the installation cost of the wind and solar power plant and achieving maximum efficiency during operation. This paves the way for the study of a site selection problem. In this study, we first investigate possible locations for solar-wind power plant installation for 12 regions of the Netherlands, namely Noord Holland, Gelderland, Friesland, North Brabant, Drenthe, Groningen, Zeeland (Middelburg), Utrecht, Zuid Holland, Limburg, Over Ijssel and Flevoland, using GIS as a mapping method, and then apply a Intuitionistic fuzzy-based approach to the problem to obtain the optimal locations for both solar and wind energy. Furthermore, the results of two methods (GIS and Intuitionistic fuzzy-based approach) are compared to obtain more accurate results. The results show that 35317.2 km2 is suitable for solar power plant and 34844.5 km2 is suitable for wind turbine, but only 34875.8 km2 is suitable for solar-wind power plan installation.Öğe Multi-criteria solar power plant siting problem solution using a GIS-Taguchi loss function based interval type-2 fuzzy approach: The case of Kars Province/Turkey(Elsevier Ltd., 2024) Şahin, Gökhan; Akkuş, İbrahim; Koç, Ahmet; van Sark, WilfriedThe determination of the areas where the solar power plant will be installed is of great importance for the performance of the solar power plant. Solar and hydroelectric energy are the most widely used renewable energy sources in Kars province. Site selection for these power plants is an important factor in terms of reducing the installation cost of the solar power plant and achieving maximum efficiency during operation. Determining the areas where the power plants will be installed is a very complex and difficult to analyse spatial decision making problem. In this study, firstly GIS is used as a mapping method to obtain the locations of both solar power plants in Susuz, Arpaçay, Akkaya, Kars city centre, Selim, Digor, Kağızman and Sarıkamıș districts of Kars province and then Taguchi loss function based interval type-2 fuzzy approach is applied to the problem. In order to obtain more accurate results, the results of the two methods (GIS and Taguchi loss function based interval type-2 fuzzy approach) were also compared. According to the solar power plant map obtained, it was determined that the total area of suitable areas is 78600 km2.Öğe Multi?criteria of PV solar site selection problem using GIS?intuitionistic fuzzy based approach in Erzurum province/ Turkey(Nature Research, 2021) Türk, Seda; Koç, Ahmet; Şahin, GökhanRenewable energy sources have been placed as the key to facilitating to provide source of electricity generation. Solar power is one of the most preferable one among renewable energy sources due to the easy to generate in suitable environment. However, there are concerns with the location of solar power plants installation which causes low efficiency and ineffective use. Hence, determining the location for the usage of solar power sources is critical to mitigating those concerns. In addition, Turkey has been focused on investments on sustainable renewable energy sources and there are few studies which work on cities to reveal potential sources. In this study, GIS and intuitionistic fuzzy set based multi-criteria decision-making method is proposed for determining the most suitable areas for solar energy power plant potential site selection in Erzurum province, Turkey. Firstly, a solar energy power plant potential site selection map is made using a GIS program along with considering ecological risks and ecological criteria. Secondly, 20 districts of Erzurum are investigated in terms of 10 criteria (slope, aspect, solar irradiation, land use, wind speed, air temperature, air pressure, air humidity, land surface temperature and transmission line) using intuitionistic fuzzy sets. In these parameters the first time we looked the land use surface. The land use surface is affected the efficiency of the solar power plant. Finally, the comparisons of two methods are done to check consistency of results obtained. The results indicate that both approaches achieve same areas as the most suitable locations for solar power plants installations for Erzurum province in Turkey. The aim of this work is first to investigate possible locations for solar power plant installation using a mapping method, GIS, and then, Intuitionistic Fuzzy is applied to the problem to obtain optimum areas for solar energy. Also, more accurate results are provided comparing results of two methods, GIS and Intuitionistic Fuzzy. The results expose that 25,065.3 km(2) for solar power plant suitable for solar power plan installation.Öğe Osmanlı kentlerinin topoğrafik özelliklerinin coğrafi bilgi sistemleri yoluyla değerlendirilmesi: Beypazarı, Göynük, Sivrihisar ve Taraklı örnekleri(Dicle Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Koç, Canan; Koç, AhmetOsmanlı kentlerinin yer seçiminde ticari yollara yakınlık, iklim ve topoğrafik özelikler belirleyici olmuştur. Ülkemizde iklimsel ve topoğrafik özelliklerin etkisiyle organik dokuda şekillenen ve özgün dokusunu koruyan Osmanlı kenti örneklerine rastlanmaktadır. Bu bağlamda çalışmada Beypazarı (Ankara), Göynük (Bolu), Sivrihisar (Eskişehir) ve Taraklı (Sakarya) tarihi kentleri incelenerek topoğrafya ile yerleşme düzeni arasındaki ilişki ortaya konmuştur. Bu kentlerin yükseklik, eğim ve bakı durumları analiz edilerek, geleneksel kent dokusunun topoğrafik etmenler ve çevresindeki kullanımlar ile arasındaki ilişki değerlendirilmiştir. Çalışmada, Osmanlı kentinin genel özelliklerine değinilmiş ve yerleşim yerlerinin topoğrafik özelliklerini belirlemek amacıyla Arcgis 10.2 programı kullanılarak analizleri yapılmıştır. Tarihi kent dokularının yükseltinin ve eğimin fazla olduğu yerlerde konumlandığı, bu durumun tarım alanlarının korunmasını sağlarken, bazı noktalarda yolların dik ve merdivenli olması, dar ve kıvrımlı sokak dokusunun ise ulaşım açısından sorunlara neden olduğu belirlenmiştir.Öğe Outcome of modified st jude total therapy 13a for childhood acute lymphoblastic leukemia in the southeast region of Turkey(2013) Koç, Ahmet; Ayçiçek, Ali; Özdemir, Zeynep Canan; Söker, Murat; Varma, Mustafa; 0000-0001-7940-2640OBJECTIVE: To fill the gap in the current data on childhood acute lymphoblastic leukemia (ALL) in low-income and middle-income countries. METHODS: This study included 106 children between the ages of 1 and 17 years with newly diagnosed ALL monitored between 1999 and 2010. All the patients were treated with the modified St Jude Total 13A treatment plan at the Pediatric Hematology Clinic at Harran University. RESULTS: Sixty-eight (64.2%) patients were boys and 38 (35.8%) were girls. The median age at diagnosis was 5.9±3.7 years. Thirty-eight (35.8%) children were classified as standard risk, 53 (39.3%) were intermediate risk, and 15 (14.2%) were high risk. Thirteen (12.3%) children died in induction before the remission date (43 d of remission induction). Of all the 93 (100%) patients who completed remission induction therapy and whose bone marrow were in remission, 5 (4.7%) had a bone marrow relapse, 1 (0.9%) had a retinal relapse, and 5 (4.7%) had secondary acute myeloid leukemia. At a median follow-up of 44 months (range, 0.36 to 135.5 mo), the estimated 5-year overall survival and event-free survival were 77.4±5% and 68.9±6.5%, respectively. The estimated 5-year overall survival for boys and girls was 76.5±6% and 65.8±8%, respectively (P=0.182). CONCLUSIONS: St Jude Total 13A treatment protocols to treat childhood ALL can be successfully adapted, which suggests that such an approach may be useful in low socioeconomic regions; however, it should be noted that secondary leukemia can occur at a high rate.Öğe Peyzaj Eğitimi Alan Üniversite Öğrencilerinin Mesleki Farkındalık, Kaygı, Beklenti ve Kariyer Planlama Düzeylerinin Analizi(Süleyman Demirel University, 2024) Özhancı, Esra; Koç, AhmetBu çalışmanın amacı peyzaj eğitimi altyapısına sahip iki şehirdeki lisans ve ön lisans öğrencilerinin mesleki farkındalıklarını ve kariyer planlamalarını değerlendirmektir. Çalışmada, 2023-2024 eğitim öğretim yılında Dicle ve Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitelerinde eğitimini sürdüren 69 lisans ve 48 ön lisans öğrencisi çalışmanın evrenini oluşturmuş olup, 117 öğrenciyle yüz yüze görüşme yöntemiyle anket çalışması yürütülmüştür. Çalışma sonuçları IBM SPSS STATISTICS 22.0 program modülleri kullanılarak T testi, Anova testi ve Games-Howell testi kullanılarak elde edilmiştir. Sonuçlar tablolar halinde değerlendirilerek lisans ve ön lisans öğrencilerinin tercihleri ve bu tercihler doğrultusunda gelecek planları belirlenmiştir. Buna göre lisans ve ön lisans öğrencilerinin tercihleri arasında iş bulma, bir üst programdan eğitimine devam etmek, farklı bir program daha okuma, kendi programları dışında iş bulma gibi farklılıklar bulunmuştur. Lisans ve ön lisans öğrencilerinin mesleki bağlılıkları ve gelecek endişeleri arasında farklılıklar ortaya çıkmıştır. Bu farklılıkları etkileyen birincil faktörler arasında eğitim içeriği ve süresi, cinsiyet, akademik seviye ve sosyoekonomik statü yer almıştır.Öğe Peyzaj Karakter Analizi ve Değerlendirmesi: Pasinler-Köprüköy (Erzurum) İlçeleri Örneği(2020) Yılmaz, Sevgi; Koç, AhmetYaşam standartlarının yükseltilmesi çevrenin sürdürülebilir bir şekilde planlanmasını gerektirmektedir. Çevrenin önemli biröğelerinden olan kırsal alanlar insanların su, barınma ve temel besin maddelerinin karşılamasında önemli bir rol oynamaktadır.Aynı zamanda kırsal alanlar zengin doğal kaynakları itibariyle insanoğlunun tarih boyunca önemli yerleşim alanları olmuştur.Ülkemizin taraf olduğu Avrupa Peyzaj Sözleşmesi’nin (APS) gereklerinin yerine getirilmesi ve peyzajın sürdürülebilirliğininsağlanması için Erzurum ili sınırları içerisindeki Pasinler ve Köprüköy ilçelerinin peyzaj karakter alanlarının ve tiplerinintanımlanması amaçlanmıştır. Bu araştırmada Peyzaj Karakter Analizi (PKA) yöntemi kullanılmıştır. Kullanılan bu yöntemdedoğal ve kültürel veriler bilgisayar ortamında sayısal hale getirilerek Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yardımıyladeğerlendirilmiştir. Değerlendirme sonucunda 4 faklı özelliğe sahip 9 adet peyzaj karakter alanı ve bu alanlara bağlı 286 adetpeyzaj karakter tipi ön sınıfı tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda çalışmanın geleceğe yönelik havza içi uygulama,yönetim ve geliştirme politikalarında bir altık ve veri kaynağı oluşturacaktır.Öğe Prolidase activity and oxidative status in patients with thalassemia major(Wiley, 2010) Çakmak, Alpay; Söker, Murat; Koç, Ahmet; Aksoy, Nurten; 0000-0001-8463-2723Aim: Prolidase is a specific imidodipepticlase involved in collagen degradation. The increase in the enzyme activity is believed to be correlated with the increased intensity of collagen degradation. The study aimed to evaluate the relationship between prolidase activity and oxidative status in patients with thalassemia major. Methods: Comparison was made between 87 patients diagnosed with thalassemia major and 33 healthy children of similar age and gender. Mean age of the subjects was 7.5 +/- 4.3 years in the group of patients with thalassemia major and 8.9 +/- 3.1 years in the control group. Serum prolidase activity was measured spectrophotometrically. Oxidative status was determined using total oxidant status (TOS), total antioxidant capacity (TAC), and oxidative stress index (OSI) measurement. Results: Prolidase activity was significantly increased in patients with thalassemia major (53.7 +/- 8.7U/l) compared to the control group (49.2 +/- 7.2 U/l, P<0.001). TOS was significantly increased in the patient group (5.31 +/- 3.14 mmol H2O2 equiv./l) compared to the control group (3.49 +/- 2.98 mmol H2O2 equiv./l) and the OSI was also significantly increased in the patient group (3.86 +/- 3.28 arbitrary unit) compared to the control group (2.53 +/- 2.70 arbitrary unit) (P<0.0001 and P<0.001, respectively), while there were no significant differences between the patient (1.61 +/- 0.30 mu mol Trolox equiv./l) and control (1.64 +/- 0.33 mu mol Trolox equiv./l) groups with respect to TAC. Conclusion: Significant increases in prolidase activity in patients with thalassemia major may constitute a key parameter in demonstrating a disorder of the collagen metabolism.Öğe SINIFSAL AYRICALIK/EŞİTSİZLİK TEMELİNDE BİREYE AİT PEYZAJIN ÇERÇEVESİ(İstanbul Aydın Üniversitesi, 2022) Özhancı, Esra; Koç, AhmetToplumsal yapıyı regüle eden temel dinamikler geçmişten bugüne farklı güçle-rin elinde şekillenmiş, başlangıçta doğanın şekil verdiği toplumsal düzen gide-rek din, politika ve paranın hakimiyetine dayalı bir sınıfsal yapıya dönüşmüş-tür. Sınıfsallık; toprak sahibi-köylü sınıfı, beyaz tenli-siyah tenli, sermaye-işçi, soylu-köle ve zengin-fakir gibi çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmış, insan popü-lasyonunun yoğun olduğu her ülke, bölge ve kentte farklı düzeylerde hissedilir hale gelmiştir. İkili kombinasyonların bir tarafı hep yüksek standartları temsil ederken diğer taraf son noktada açlığa ve ölümlere kadar varan zayıf toplumsal yapıyı temsil etmektedir. Sosyal ayrışma mekansal ayrışmayı da beraberinde getirmiş, ülkelerin ve toplumların alt ve üst kesimleri arasında yaşamsal me-kanlar açısından da uçurumlara neden olmuştur. Bu aşamada gözle görülebilir hale gelen sınıfsal ayrışma; kültürel peyzaj alanlarında bir yanda yokluk, azlık, yetersizlik veya sağlığa aykırılık diğer yanda optimal, aşırı veya ekolojik açıdan üstün gibi seviyelerde çeşitlenmektedir. Bu sınıfsallık makro ölçekte bölge ve ülkeler olarak ortaya çıkarken, mikro ölçekte kentsel desen içinde de gözlemle-nebilmektedir. Bu bağlamda çalışmada, Dünya Bankası verilerine göre dünya ülkelerinin kişi başına düşen milli gelirdeki yeri baz alınarak, zengin ve fakir ülkeler sıralamasında yer alan örnekler üzerinden kentsel kamusal alanlar, ko-nut çevreleri, eğitim birimleri, özel peyzaj alanları gibi kültürel peyzaj çevrele-rinde ortaya konan plan ve tasarımların niteliği analiz edilmiştir. Sonuç olarak, esasında global ve ulusal ölçekte gelir eşitsizliklerinin sosyal ayrışma ve bera-berinde getirdiği mekânsal ayrışmayı doğurduğu bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda mekânsal sınıflandırmanın alt katmanlarda bireyler üzerinde oluşturduğu, kabullenme, yetinme, kötü hissetme gibi yaşam boyu sürecek tüm olumsuz etkilerinin yanında, aynı zamanda kamusal hak eşitliği açısından da doğru anlaşılması gerekmektedir. En azından kamusal açık alanlar ve kentsel hizmetler ölçeğinde bireylere eşit koşullar sağlanma çabasında olunmalıdır.