Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Gürkan, M. Fuat" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • [ X ]
    Öğe
    Antibiotic resistance in childhood with pneumococcal infection
    (2014) Taş, M. Ali; Yolbaş, İlyas; Kelekçi, Selvi; Gürkan, M. Fuat; Şen, Velat; Güneş, Ali; Taş, Taşkın
    Amaç: Menenjit, pnömoni gibi ciddi hastalıklara neden olan pnömokoklardaantibiyotiklere karşı direnç son yıllarda giderek artmaktadır. Bu direnç oranları coğrafi bölgeler arasında farklılık göstermektedir. Bu çalışmada bölgemizdeki pnömokok enfeksiyonlarında antibiyotik direnç oranlarının belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmada Aralık 2004-Nisan 2007 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Kliniğine ve Diyarbakır Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesine menenjit, sepsis ve üriner sistem enfeksiyonu nedeniyle başvuran ve alınan kan, beyin omurilik sıvısı ve idrar kültürü örneklerinden pnömokok üreyen hastalardan izole edilen 31 pnömokoksuşu çalışmaya alındı. Klinik örneklerden üreyen alfa hemoliz yapan, optokine duyarlı, safrada çözünen, gram pozitif diplokok morfolojisindeki bakterilerS. pneumoniae olarak tanımlandı. Pnömokok üreyen kültürlerde suşların antimikrobiklere duyarlılıklarının araştırılmasında E-test yöntemi kullanıldı. Pnömokoklara karşı Penisilin MIC değeri < 0.06 ?g/ml değeri duyarlı, 0.12-1?g/ml orta düzey dirençli, ? 2 ?g/ml değeri yüksek düzey dirençli kabul edildi.Bulgular: E test yöntemi ile penisiline direnç durumu ise orta düzey penisilin direnci % 16, yüksek düzey penisilin direnci ise %3,2 bulundu. Suşlardan %80,7’sı ise penisiline duyarlıydı. Seftriakson direnci ise %3,2 olarak bulundu. Vankomisine direnç tespit edilmedi. Tartışma: Menenjit ve sepsis gibi ciddi durumlar dışında penisilin tedavisinin hala pnömokok enfeksiyonlarındakiyerini koruduğu, fakat çok merkezli çalışmalarla bunun desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
  • [ X ]
    Öğe
    Astım ve/veya allerjik rinitli çocuklarda tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamaları*
    (2014) Tuncel, Tuba; Gürkan, M. Fuat; Kelekçi, Selvi; Karabel, Müsemma; Şen, Velat; Cetemen, Ayşen
    Giriş: Bu çalışmada amaç, astım ve/veya allerjik rinitli çocuklarda kullanılan tamamlayıcı ve alternatif tıp yöntemlerini, bu yöntemlerin kullanım sıklığını ve bu yöntemleri kullanmaya etki eden faktörleri araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışma Kasım 2012-Mayıs 2013 tarihleri arasında yapıldı. Otuz dört sorudan oluşan bir klinik araştırma formu hazırlandı. Bu formdaki sorular, astım ve/veya allerjik rinit tanısıyla en az üç aydır çocuk allerji polikliniğinde izlenen çocukların annelerine yöneltildi. Veriler SPSS for Windows v.16 (SPSS, Inc., Chicago, Illinois) programına kaydedildi. Verilerin değerlendirilmesinde, tanımlayıcı istatistikler, ki-kare ve lojistik regresyon analizleri kullanıldı. p< 0.05 anlamlı kabul edildi. Bulgular: Çalışmaya toplam 177 hasta alındı. Hastaların 136 (%77)sına tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamalarının tavsiye edildiği, 68 (%38.4) hastada herhangi bir zamanda bu yöntemlerin kullanıldığı saptandı. Astımı olan hastaların 34 (%43)üne, astım ve allerjik riniti olan hastaların 25 (%39.7)ine, allerjik riniti olan hastaların 9 (%25.7)una tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulanmıştı. Gruplar arasındaki bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p> 0.05). Bal kullanımı, hem astımda hem de allerjik rinitte en sık uygulanan yöntemdi (sırasıyla %37 ve %22.9). Tamamlayıcı ve alternatif tıp yöntemlerinin %67sinde bitkisel ürünler kullanılmıştı. Tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulayan ve uygulamayan grup karşılaştırıldığında, tanı, anne ve babanın eğitim düzeyleri, ailenin gelir düzeyi, deri testi pozitifliği, astım ve allerjik rinitin ağırlığı, hastalığın kontrol altında olması, birden fazla sayıda ilaç kullanımı, inhale steroid kullanımı açısından fark saptanmadı (p> 0.05). Lojistik regresyon analizinde tüm bu faktörlerin tamamlayıcı ve alternatif tıp kullanım riskini artırmadığı saptandı. Sonuç: Astım ve/veya allerjik rinitli hastalarda tamamlayıcı ve alternatif tıp kullanımı oldukça sıktır. Hekimlerin, bu yöntemler hakkında bilgi sahibi olmaları ve olası etki ve yan etkileri hakkında aileleri bilgilendirmeleri gerekmektedir.
  • [ X ]
    Öğe
    Atopik dermatitli çocuklarda tamamlayıcı ve alternatif tıp kullanımı
    (2013) Kelekçi, Selvi; Şen, Velat; Karabel, Müsemma; Tuncel, Tuba; Gürkan, M. Fuat; Cetemen, Ayşen
    Giriş: Bu çalışmada amacımız, atopik dermatitli çocuklarda kullanılan alternatif ve tamamlayıcı tıp yöntemlerini, bu yöntemlerin kullanım sıklığını ve bu yöntemleri kullanmaya etki eden faktörleri araştırmaktır.Gereç ve Yöntem: Çalışma Kasım 2012-Mayıs 2013 tarihleri arasında yapıldı. Otuz dört sorudan oluşan bir klinik araştırma formu hazırlandı. Buformdaki sorular, en az üç aydır çocuk allerji polikliniğinde atopik dermatit tanısıyla izlenen çocukların annelerine yöneltildi. Veriler SPSS for Windows v.16 (SPSS, Inc., Chicago, Illinois) programına kaydedildi. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistikler, Mann Whitney-U, Fisher’s exact testleri ve lojistik regresyon analizleri kullanıldı. p< 0.05 anlamlı kabul edildi.Bulgular: Atopik dermatitli 50 çocuk çalışmaya alındı. Hastaların %46’sının alternatif ve tamamlayıcı tıp yöntemlerine başvurduğu belirlendi. En sık başvurulan yöntemler; dua, bitkisel yöntemler ve tükürük sürme olarak saptandı. Bu yöntemlerin en sık kullanma nedeni (%47) tıbbi tedaviden fayda görememekti. Kullananların %13’ü tam, %30’u kısmi fayda gördüğünü düşünmekteydi. Hastaların toplam %68’ine tamamlayıcı ve alternatif tıp yöntemleriyle ilgili önerilerde bulunulmuştu. En sıköneri çevre ve aile büyüklerinden gelmekteydi. Ailenin geliri, anne ve babanın eğitim düzeyleri, ailetipi, tamamlayıcı ve alternatif tıp kullananlar ve kullanmayanlar arasında benzerdi (p> 0.05). Atopikdermatitin ağırlığı iki grup arasında farklıydı ve ağır atopik dermatitte tamamlayıcı ve alternatif tıp kullanımı artmaktaydı (p< 0.05).Sonuç: Atopik dermatitli hastalarda tamamlayıcı ve alternatif tıp yöntemlerine başvurma oranı oldukça yüksektir. Hekimlerin bu yöntemler hakkında bilgi sahibi olmaları gerekmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Beta hemolitik streptokoklara bağlı akut tonsillitde tek doz benzatin penisilin G ile azitromizin tedavisine alınan yanıtların değerlendirilmesi
    (Galenos Yayıncılık, 1997) Boşnak, Mehmet; Derman, Orhan; Haspolat, Yusuf Kenan; Boşnak, Vuslat; Dikici, Bünyamin; Gürkan, M. Fuat; Özkan, İlker; Kara, İsmail Hamdi
    Akut tonsillit tanısı alan hastalarda tedavi, klinik bulgu ve semptomlarının azaltılmasının yanı sıra etken patojenin eradike edilmesi ve rekürrenslerinin önlenmesi amacı ile yapılır. Kısa zamanda klinik iyileşme ve uzun süreli bakteriyel eradikasyon istenen bir özelliktir. Bu amaçla beta hemolitik strepkoklara bağlı akut tonsilitde tek doz benzatin penisilin G ile günde tek doz üç gün oral azitromisin tedavisine alınan yanıtlar değerlendirildi. Azitromisinle tedavi edilen grupta klinik ve bakteriyolojik iyileşme daha çabuk oldu. Benzatin penisilin G, azitromisine göre daha az yan etki göstermesine rağmen gelişen anaflaktik reaksiyon nedeniyle tedavisi durdurulduğundan azitromisin daha güvenilir bulundu.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Çocukluk çağı pnömokok enfekiyonlarında antibiyotik direnci
    (2014) Güneş, Ali; Taş, M. Ali; Şen, Velat; Kelekçi, Selvi; Gürkan, M. Fuat; Hekimoğlu, Aşkın; Yolbaş, İlyas; Taş, Taşkın
    Amaç: Menenjit, pnömoni gibi ciddi hastalıklara neden olan pnömokoklarda antibiyotiklere karşı direnç son yıllarda giderek artmaktadır. Bu direnç oranları coğrafi bölgeler arasında farklılık göstermektedir. Bu çalışmada bölgemizdeki pnömokok enfeksiyonlarında antibiyotik direnç oranlarının belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmada Aralık 2004-Nisan 2007 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Kliniğine ve Diyarbakır Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesine menenjit, sepsis ve üriner sistem enfeksiyonu nedeniyle başvuran ve alınan kan, beyin omurilik sıvısı ve idrar kültürü örneklerinden pnömokok üreyen hastalardan izole edilen 31 pnömokok suşu çalışmaya alındı. Klinik örneklerden üreyen alfa hemoliz yapan, optokine duyarlı, safrada çözünen, gram pozitif diplokok morfolojisindeki bakteriler S. pneumoniae olarak tanımlandı. Pnömokok üreyen kültürlerde suşların antimikrobiklere duyarlılıklarının araştırılmasında E-test yöntemi kullanıldı. Pnömokoklara karşı Penisilin MIC değeri < 0.06 μg/ml değeri duyarlı, 0.12-1μg/ ml orta düzey dirençli, ≥ 2 μg/ml değeri yüksek düzey dirençli kabul edildi. Bulgular: E test yöntemi ile penisiline direnç durumu ise orta düzey penisilin direnci % 16, yüksek düzey penisilin direnci ise %3,2 bulundu. Suşlardan %80,7’sı ise penisiline duyarlıydı. Seftriakson direnci ise %3,2 olarak bulundu. Vankomisine direnç tespit edilmedi. Tartışma: Menenjit ve sepsis gibi ciddi durumlar dışında penisilin tedavisinin hala pnömokok enfeksiyonlarındaki yerini koruduğu, fakat çok merkezli çalışmalarla bunun desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Homozigot beta talasemili olgularda serum bakır ve çinko düzeyleri
    (Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, 1993) Mete, Nuriye; Demirel, Nurten; Haspolat, Yusuf Kenan; Gürkan, M. Fuat
    Homozigot beta talasemi'li 12 çocuğun serum bakır ve çinko düzeyleri ölçüldü. Serum çinko düzeyi (75.2+-27.01mg/dl) kontrol grubuna göre(105.9+-16 mg/dl) anlamlı düşük iken, serum bakır düzeyinde (138.1+-29.55 mg/dl) kontrol grubuna (149.3+-18 mg/dl) göre anlamlı bir fark saptanmadı. Tüm olgularda HbF %50 ile %98 arasında bulundu. Hemoglobin düzeyi 10 olguda (%83) 7g/dl'nin altındaydı.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hışıltılı infantlarda risk faktörlerinin değerlendirilmesi
    (Modestum Publishing Ltd., 2013) Karabel, Müsemma; Kelekçi, Selvi; Tuncel, Tuba; Şen, Velat; Karabel, Duran; Uluca, Ünal; Tan, İlhan; Gürkan, M. Fuat
    Amaç: Bu çalışmada, en az bir hışıltı atağı geçirmiş olan çocukların demografik özellikleri ve çevresel risk faktörlerinin araştırılması amaçlandı. Yöntemler: Yaşları 6-24 ay arasında olan 118 hastadan oluşan çalışma grubu, ilk defa hışıltı geçirenler ve tekrarlayan hışıltı geçirenler olmak üzere iki alt grupta incelendi. Kontrol grubu olarak, benzer yaş ve cinsiyetteki sağlıklı çocuklar alındı. Gruplarda anne-babaya verilen anket formu üzerine, olguların sosyo-demografik özellikleri ile ailesel ve kişisel atopik hastalık öyküsü, anne-baba eğitim durumu, pasif sigara içiciliği, soba kullanımı, ev kalabalıklığı indeksi, aşılanma durumu ve eşlik eden kalp hastalığı durumları kaydedildi. Bulgular: İlk hışıltı alt grubuna 52 hasta, tekrarlayan hışıltı alt grubuna 66 hasta alındı. Kontrol grubundaki 60 hasta ile çalışma grubu arasında yaş, cinsiyet, doğum tartısı ve anne sütü alma süresi açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p>0,05). Çalışma grubunda sigara içen anne ve annenin düşük eğitim düzeyi sıklığı kontrol grubuna kıyasla anlamlı yüksekti (p<0,05). Ailede atopik hastalık varlığı, çalışma grubunda % 27,5, kontrol grubunda % 6,3 olarak, istatistiksel anlamlı farklılık gösterdi. Eşlik eden konjenital kalp hastalığı ve atopik dermatit varlığı, çalışma grubunda kontrol grubuna kıyasla fazlaydı ve tekrarlayan hışıltı grubunda anlamlı yüksek bulundu. Aşısı olmayan çocuk oranı çalışma grubunda (% 31), kontrol grubundan (% 6,7) anlamlı yüksek bulundu.. Sonuç: Hışıltı nedeniyle hastaneye yatan hastalarda annenin eğitim düzeyi, annenin sigara içmesi, aşıdan kaçınma ve evde soba kullanımı önlenebilir çevresel risk faktörleridir. Risk faktörleri sorgulayarak gerekli önerilerde bulunmak, hem tekrarlayan yatışların önüne geçmek, hem de kalıcı bronş hasarından koruma açısından önemlidir.
  • [ X ]
    Öğe
    Quality of Life, Alexithymia, Anxiety and Depression Symptoms among Mothers of Children with Atopic
    (2016) Gürkan, M. Fuat; Yüksel, Tuğba; Şimşek, Şeref; Tuncel, Tuba; Cetemen, Ayşen
    Atopik dermatit tanılı çocukların anneleri arasında yaşam kalitesi, aleksitimi, depresyon ve anksiyete belirtileri Amaç: AD tanısı alan çocukların annelerinin hayatlarının birçok aşamasının etkilendiği düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı, atopik dermatit (AD) tanısı alan çocukların anneleri ile sağlıklı çocuğa sahip annelerin yaşam kalitesi, anksiyete, depresyon ve aleksitimi düzeyleri arasında fark olup olmadığını araştırmaktır. Yöntem: Çalışmaya Haziran 2012-Temmuz 2013 tarihleri arasında atopik dermatit tanısı alan 34 çocuk annesi ile 35 sağlıklı çocuk annesi katıldı. Araştırmada yaşam kalitesini değerlendirmek için Kısa Form 36 (SF-36) Sağlık Taraması, aleksitimi düzeyi için Toronto Aleksitimi Ölçeği, anksiyete düzeyi için Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanteri ve depresyon düzeyini ölçmek için Beck Depresyon Ölçeği kullanıldı. Bulgular: Hasta ve kontrol grupları arasında yaşam kalitesi, anksiyete, depresyon ve aleksitimi açısından anlamlı farklılık saptanmadı (p>0.05). Ayrıca, hastalığın şiddeti ile ölçek puanları arasında gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadı (p>0.05). Sonuç: Hastalığın erken evresinde annenin ruh sağlığının etkilenmediği ileri sürülebilir. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde psikolojik etkilenme söz konusu olabilir. Bu nedenle uzun süreli takip çalışmasına gerek duyulmaktadır

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim