Yazar "Gözel, Nevzat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akromegali hastalarının metabolik özelliklerinin değerlendirilmesi(Modestum Publishing Ltd., 2015) Kılınç, Faruk; Pekkolay, Zafer; Gözel, Nevzat; Uslu, Hikmet; Yılmaz, Ahmet; Yıldırım, Yaşar; Şahpaz, Fatih; Tuzcu, Alpaslan KemalAmaç: Akromegali aşırı miktarda büyüme hormonu (BH) ve insülin benzeri büyüme faktörü (IGF-1) salınımı ile karakterize bir sendromdur. Bu çalışmada, kliniğimizde akromegali tanısı ile takip edilen hastalarda tespit edilen metabolik bozuklukların paylaşılması amaçlanmıştır. Yöntemler: Çalışmamıza 2010 ile 2015 yılları arasında polikliniğimizde akromegali tanısıyla izlenen 105 hasta alındı. Hastaların yaş, cinsiyet, tutulum özelliği, ek sistemik ve metabolik hastalıkları ve laboratuvar bulguları retrospektif olarak kaydedildi. Bulgular: Çalışmaya alınan 105 hastanın 56'sı kadın (%53,3), 49'u erkek (%46,7) idi. Hastaların yaşları 23-78 yıl (ortalama 42,1±16,7) arasındaydı. Hastaların 34'ünde (%32,3) hipertansiyon, 20'sinde (%19,04) diyabetes mellitus, ve 11'inde (%10,4) bozulmuş glukoz toleransı saptandı.Sonuç: Somatik bozukluklar (el ve ayaklarda büyüme gibi) hastalığın ana özelliğidir ancak prognozu belirleyen kardiyovasküler, respiratuvar ve metabolik komplikasyonlardır. Akromegalide hipertansiyon ve diyabet sıktır, kardiyovasküler hastalıklar ölüm nedenleri arasında ilk sıradadır. Çalışmamızın bu açıdan ülkemize ait verilerin oluşmasına katkıda bulunacağını düşünmekteyiz.Öğe Are there differences in the management of acute pancreatitis cases due to severe hypertriglyceridemia in pregnant women?(International Scientific Information, Inc., 2018) Kılınç, Faruk; Şenateş, Ebubekir; Demircan, Fatih; Pekkolay, Zafer; Gözel, Nevzat; Güven, Mehmet; Bahçecioǧlu, İbrahim Halil; Tuzcu, Alpaslan KemalBackground: The aim of this study was to determine the prognosis of severe disease and treatment approaches of both normal and pregnant, especially in patients with severe pancreatitis due to hypertriglyceridemia. Material/Methods: We included 30 patients (20 females and 10 males) in this study whose follow-ups and treatments were performed after a diagnosis of hypertriglyceridemia-induced acute pancreatitis between January 2011 and May 2017. Patient personal information, such as age, sex, pre-treatment and post-treatment triglyceride levels, receipt of anti-hyperlipidemic treatments or plasmapheresis, and family history, were collected from hospital records and patient files. Patients with severe pancreatitis history, score, and prognosis were included to increase the value of our study. Mild and moderate cases were excluded. Results: The mean age of the patients was 35±6 years. Twenty-four patients (80%) received an anti-hyperlipidemic treatment before their pancreatitis attacks. Plasmapheresis was performed on 8 patients before their pancreatitis attacks. Eighteen patients (60%) had a family history suggesting familial hypertriglyceridemia. Twelve patients (40%) were pregnant. Conclusions: The treatment of hypertriglyceridemia-induced acute pancreatitis was mostly confined to supportive, palliative treatments. However, plasmapheresis is a possible treatment option and should be used in the early stages of this disease. The response to medical treatment and support treatment was better in pregnant patients than in the other patient group, and pregnant patients did not require plasmapheresis.Öğe Bir üniversite hastanesi endokrinoloji kliniğinde eksenatid verilen hastaların klinik ve laboratuvar özellikleri(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2014) Kılınç, Faruk; Alpağat, Gülistan; Demircan, Fatih; Pekkolay, Zafer; Gözel, Nevzat; Tuzcu, Alpaslan KemalAmaç: Eksenatid, GLP-1 reseptörlerine yüksek afinitede bağlanmakta ve endojen GLP-1 etkisi olan glikoz bağımlı insülin sekresyonu, gastrik boşalmanın geciktirilmesi, glukagon süpresyonu, iştah baskılanması ve β-hücre kitlesini artırıcı etkilerini göstermektedir. Tip 2 diyabet tedavisinde metformin ve sulfonilüre veya her ikisinin beraber kullanılmasıyla glisemik kontrol sağlanamayan özellikle obez hastalarda kullanılmaktadır. İyi glisemik kontrol ve kilo kaybı sağlaması nedeniyle kan şekerleri yüksek seyreden oral antidiyabetik tedavinin yetersiz kaldığı vakalarda insülin tedavisine eklenmiştir. Çalışmamızda; kliniğimizde en az 4 ay ve daha fazla süreyle eksenatid tedavisi alan hastaların biyokimyasal ve klinik parametrelerini paylaşmayı planladık. Yöntemler: Çalışmaya Temmuz 2011 ile Aralık 2013 tarihleri arasında eksenatid başlanan ve en az 4 (ort: 7,3) ay takipleri tamamlanan 26 (2 erkek, 24 kadın) hasta alındı. Hastaların hepsi tedavi öncesi metformin yanında kombine oral antidiyabetik tedavi altında iken, 6 hasta metformin tedavisine ek olarak insülin tedavisi almaktaydı. Bulgular: Çalışmaya alınan hastalarda tedavi sonrası Hemoglobin A1c düzeylerinde kadınlarda %0.98, erkeklerde % 1.4, vücut ağırlığında (kg) kadınlarda % 0.64, erkeklerde % 0.57, beden kitle indeksi ölçümlerinde kadınlarda % 0.61, erkeklerde % 0.56 düşme gözlendi. Sonuç: İnsülin, metformin veya oral antidiyabetik tedaviyi kombine veya tek başına alan obez hastalarda tedaviye eksenatide eklenmesi ile hastalarda kilo kaybı ve Hemoglobin A1c düzeylerinde düşme tespit edilmiştirÖğe The effect of selective serotonin reuptake inhibitor (SSRI) treatment on mean platelet volume in major depressive disorder (MDD) patients(A. CARBONE Editore, 2016) Demircan, Fatih; Gözel, Nevzat; Kılınç, Faruk; Yılmaz, Musa; Dönder, Emir; Atmaca, MuradIntroduction: Patients with depression are at an increased risk for cardiovascular disease. Mean platelet volume (MPV) provides a measurement of activated platelets; increasing platelet activation is one of the mechanisms that may link depression and ischemic cardiac disease. Material and method: 100 newly diagnosed patients with major depressive disorder (MDD) and 100 healthy controls admitted to our outpatient clinics. We started selective serotonin reuptake inhibitor (SSRI) treatment in the MDD patients and followed them for 3 months. Patients' laboratory tests and physical, neurological, and psychiatric examinations were performed both at diagnosis and after 3 months of treatment. Results: The MDD group consisted of 90 people and the control group consisted of 88 people met the inclusion/exclusion criteria. There was no significant difference between the ages of the groups (p = 0.28). There were more males within the MDD group (55.6%). MPV was significantly greater in MDD group (p < 0.001); MPV levels showed significantly decline after treatment with SSRIs (p < 0.001). The platelet counts were also significantly low in MDD patients when compared with the control group, with the difference being statistically significant (p < 0.001). No significant difference was observed in platelet counts after treatment. Severity of depression also declined after treatment. The average Montgomery-Asberg Depression Rating Scale (MADRS) score decreased 9.23 points; the difference was statistically significant (p < 0.001). Conclusion: We conclude that MPV can be an indicator of platelet activity in patients with MDD and SSRIs can be used along with MPV to help identifying and treating coronary artery disease in MDD patients. According to our findings, SSRIs may have an antiplatelet action in addition to their antidepressant effects, which may be beneficial for MDD patients with coronary artery disease.Öğe Gastroözofageal reflü hastalığının diyabetes mellituslu hastalardaki sıklığı ve yaşam kalitesi üzerindeki etkisi(2015) Kılınç, Faruk; Gözel, Nevzat; Erkalma, Banu Şenateş; Demircan, FatihGiriş ve Amaç: Gastroözofageal reflü hastalığının diyabetes mellitusluhastalardaki sıklığı ve gastroözofageal reflü hastalığının diyabetli hasta- ların yaşam kalitesi üzerindeki etkisini araştırmak. Gereç ve Yöntem:Çalışmaya İç Hastalıkları Polikliniğimize başvuran yaşları 16 ile 85 arasın- da olan, 170 Tip 2 ve 30 Tip 1 diyabet olmak üzere toplam 200 diyabethastası alındı. Hastalara, Belafsky ve ark. tarafından düzenlenen reflüsemptom anketi yüz yüze uygulandı. Pirozis ve regürjitasyonun sıklığı,şiddeti, tolerabilitesi, uyku üzerine etkisi, sigara, alkol, ilaç kullanımı, çayve kahve içimi gibi parametreler sorgulandı. Bulgular: Hastaların yaşortalaması 53±15 olarak bulundu. Hastaların %62,5i kadın, %37,5ierkekti. Hastaların hepsi diyabetes mellitus için çoklu tedavi kullanıyorduve 142 hastanın (%71) tedavisi metformin içeriyordu. Pirozis; hastaların%11inde sıklıkla gözlenirken, regürjitasyon %7sinde sıklıkla gözlenmiştir. Hastaların ortalama vücut kitle indeksleri 27,7±4,2 olarak bulundu.Tip 2 diyabetli hastalarda pirozis ve regürjitasyon daha sık olarak bu- lundu. Obez (vücut kitle indeksi?30) olan hastaların semptomları, obezolmayanlara göre daha sık ve şiddetli idi. Fakat vücut kitle indeksi ilereflü semptomları arasındaki ilişki anlamlı değil idi (regürjitasyon için;r=0,07, p=0,303, pirozis için r=0,08, p=0,15). Hem pirozis (p=0,003),hem de regürjitasyon (p=0,017), kadınlarda erkeklerden daha sıktı vedaha uzun zamandır mevcuttu (sırasıyla p<0.001 ve p=0,004) ve dahaşiddetliydi (sırasıyla p=0,009 ve p=0,006). Sonuç: Sonuç olarak gast- roözofageal reflü hastalığına, diyabetes mellituslu hastalarda sık olarakrastlanmaktadır. Kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediğindendolayı tanı ve tedavisi önemlidir. Biz çalışmamızda gastroözofageal reflühastalığının diyabet hastalarında; özellikle tip 2 diyabetes mellitusta vekadın cinsiyette semptomların şiddeti ve süresini arttırdığını gösterdik.Öğe Is urotensin 2 levels related to disease progression in acromegaly(2021) Evren, Bahri; Gözel, Nevzat; Ozdemir, Fethi; Pekkolay, Zafer; Kılınç, Faruk; Cakmak, ErkanThe study aimed to compare serum Urotensin-2 stages in the patients having active acromegaly with healthy individuals and to reveal and discuss the possible effects of UII on vascular changes in acromegaly patients. In this prospective, serum urotensin stages of 30 active acromegalic patients who are followed up in the experienced adult endocrinology center were compared with the serum urotensin stages of 30 healthy volunteers. Patients' IGF-1 along with GH were carefully measured by ECLIA method, and serum urotensin stages, by ELISA method. There was no variation between two groups comparing there age (p = 0.43). Patient group, mean GH was 6.60 ng / mL with mean IGF-1 stage of 355.2 ng / mL. The mean urotensin stage was 3.62±2.27 pmol / L in the acromegaly group, 4.82±2.87 pmol / L in the healthy control group. There was no significant positive correlation of urotensin with IGF-1 stages (r = 0.11, p>0.05). Similarly, the results did not display significant positive correlation urotensin stage with GH (r = 0.13, p>0.05). Serum urotensin-2 stage was lower in acromegaly patients compared to the healthy group (control) and this variation was not statistically significant.Öğe Konvülsiyon ile Başvuran Fahr Sendromu: Olgu Sunumu(2014) Gözel, Nevzat; Kılınç, Faruk; Göya, Cemil; Demircan, FatihFahr sendromu; kalsiyum ve fosfor metabolizma bozukluğu sonucu gelişen, çift taraflı simetrik intrakranyal kalsifikasyon ile seyreden nörodejeneratif bozukluklarla karakterize nadir görülen bir hastalıktır. Etyolojisi kesin olarak bilinmemektedir. Klinik olarak genellikle yürümede dengesizlik, konuşma bozukluğu, istemsiz hareketler, ya da kas krampları ile başlayıp tabloya psikoz, kişilik değişiklikleri gibi nöropsikiyatrik semptomlar da eklenebilir.Yazımızda, nöroloji tarafından epilepsi tanısıyla takip edilirken, acil servise tonik klonik nöbetle getirilen, idyopatik hipoparatiroidizme sekonder gelişen hipokalsemi ve BTde bazal ganglionlarda bilateral yaygın kalsifikasyon saptanan Fahr sendromu olgusu sunulmuştur.