Yazar "Elitok, Bülent" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Fasciola hepatica invazyonunun karaciğer ve böbrek demir, bakır ve çinko düzeyleri üzerine etkisi(2001) Kurt, Doğan; Güzel, Cihat; Denli, Orhan; Elitok, Bülent; Kanay, ZekiFasciola hepatica evcil ve yabani ruminantlarda özellikle karaciğer ve safra yollarında bozukluklara ve büyük ekonomik kayıplara neden olan bir trematoddur. Karaciğer, demir (Fe), bakır (Cu) ve çinko (Zn) metabolizmasında çok önemli role sahip olduğundan, fascioliasis'in seyri sırasında anılan maddelerin metabolizmasında aksamaların olması kaçınılmazdır. Bu çalışmanın materyalini, Diyarbakır İli Et Balık Kurumu Mezbahanesi'nde kesilen ve makroskopik olarak fascioliasis tanısı konulan 20 adet hastalıklı ve 20 adet sağlıklı (kontrol grubu) olmak üzere 40 Akkaraman kuzu oluşturmuştur. Kontrol ve hastalık grubunu oluşturan kuzulardan yöntemine uygun olarak karaciğer ve böbrek dokuları alındı. Alınan dokularda, demir, bakır ve çinko elementlerinin, Atomik Absorbsiyon Spektrofotmetresi ile _g/g/ yaş ağırlık olarak düzeyleri ölçüldü. Karaciğer bakır konsantrasyonu açısından; kontrol (42.473 mg/g) ve hastalık grubu ortalamaları (41.514 mg/g) arasında önemli farklar (p>0.05) saptanmadı. Hastalık grubundaki Fe ve Zn konsantrasyonları ortalamaları ise; (sırasıyla; 23.674 ve 15.569 mg/g) kontrol grubu ortalamalarından (sırasıyla; 31.785 ve 22.730 mg/g) önemli derecede (sırasıyla p<0.05, p<0.001) düşük bulundu. Böbrek dokusunda yapılan ölçümler sonucu, kontrol ve hastalık grupları arasında bakır demir ve çinko konsantrasyonları açısından istatistiki olarak önemli farklılıklar (p>0.05) saptanmadı. Bu çalışmanın sonucunda; Fasciola hepatica invazyonuna maruz kalan kuzuların karaciğer Cu düzeyinde istatistiki açıdan dikkate değer farklılıklar gözlenmemesine rağmen, Fe ve Zn düzeylerinde önemli azalmaların şekillendiği, buna karşın böbrek Cu, Fe ve Zn konsantrasyonlarında istatistiki olarak önemli farklılıkların oluşmadığı saptandı.Öğe Natural ovine dermatophilosis:Clinical aspects and efficacy of penicillin/streptomycin treatment(2002) Elitok, Bülent; Suay, Adnan; Elitok, Özgül M.; Sekın, ServetThis is the first report about natural Dermatophilus congolensis infection in Turkey. Presumptive and confirmatory diagnoses were made based on clinical signs and the demonstration of the bacteria frorn scab material by direct microscopic examination and by culturing the organism on bacteriological media and identifying it by conventional methods such as biochemical reactions. The study was carried out using two groups of animals. Seventy sheep and 20 goats, 8-11 months old were included in group 1 and 155, 1-4 weeks old lambs in group 2. Ten sheep and five goats in the first group and 10 lambs in the second group were allocated as control groups. In group 1, the animals were treated daily with 20.000 IU Benzilpenicillin procaine and 20 mg Dihydrostreptomycin mixture per kg body weight for 5 days. Antibiotic sprays were applied locally. In the second group, lambs were treated daily with intramusculer injection of the same antibiotic for 3 days at the same dose. Differences between treated and untreated sheep in terms of recovery were highly significant (p < 0.01) in week 5 and (p < 0.001) in weeks 6, 7 and 8. Compared to untreated lambs, a statistically significant difference (p < 0.001) was found in treated lambs in weeks 2 and 3 after treatment.Öğe Sığırların bazı ön mide hastalıkları ve primer ketozisin karaciğer işlevleri üzerine etkisi(2001) Yılmaz, Kemal; Elitok, Özgül Mukaddes; Elitok, BülentÇalışmanın materyalini bazı önmide hastalıklı 81 baş (25 akut ve 21 kronik retikuloperitonitis travmatika, 11 vagal indigesyon ve 14 basit indigesyon ile 10 baş rumen asidozisli) ve primer ketozisli 20 baş olmak üzere toplam 101 baş hasta ve 10 baş sağlıklı sığır oluşturmuştur. Tüm hastalık gruplarında sistematik klinik muayeneler, rumen sıvısı muayeneleri, hematolojik ve biyokimyasal muayeneler ile bazı sığırlarda bromsulfotalein (BSP) klerens testi ve karaciğer biyopsisi uygulanmıştır. Vagal indigesyonlu sığırların tümünde rumen içeriği Cl düzeyi 30 mEq/L'nin üzerinde bulunmuştur. Serum aspartat aminotransferaz (AST) ve gamma-glutamil transferaz (GGT) düzeyi rumen asidozlu grupta, sorbitol dehidrogenaz (SDH) düzeyi rumen asidozlu ve primer ketozisli grupta diğer gruplara göre önemli (p<0.01) artışlar göstermiştir. Glikoz düzeyleri rumen asidozisli grupta önemli (p<0.01) artış, primer ketozisli grupta ise önemli (p<0.01) düşüş göstermiştir. Tüm hastalık gruplarında trigliserid düzeyleri yüksek bulunmuştur. Rumen asidozisli ve primer ketozisli gruplarda diğer gruplara göre BSP klerensinde önemli (p<0.01) uzama saptanmıştır. Vagal indigesyon, rumen asidozisi ve primer ketozisli hayvanların karaciğer biyopsi örneklerinin histopatolojik muayenelerinde megalositozis, vakuolizasyon ve nekroza varan değişiklikler geliştiği gözlenmiştir. Araştırmaya alınan sığırlardan 41 tanesinin tedavi sonrası mueyeneleri yinelenmiş, onbir tanesinin tedavilerinden olumlu bir sonuç alınmazken, diğerleri hastalıktan önceki sağlıklarına kavuşmuşlardır. Sonuç olarak; vagal indigesyon, rumen asidozisi ve primer ketozisli sığırlarda karaciğer işlevlerinin olumsuz etkilendiği, karaciğer işlevlerinin ne derecede etkilendiğini ortaya koymak açısından serum AST ve SDH, total protein ve glikoz düzeyleri ile BSP retensiyon testi ve karaciğer biyopsi bulgularının önemli bilgiler verdiği görülmüştür.