Yazar "Demir, Halil Serhat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde Nisan 2010-1 Mayıs 2018 tarihleri arasındaki beyin ölümü vakalarının retrospektif çalışması(Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2019) Demir, Halil Serhat; Çevik, Mehmet UğurAmaç: Yakın tarihlere kadar “ölüm durumu” kalbin durması ile ifade edilirken; zamanımızda “beyin ölümü” durumunda hastanın kalp atımı olsa bile ölü kabul edilebilmesi, yaşanan değişimi net olarak göstermektedir. “Beyin ölümü” merkezi sinir sisteminin kafatası içinde kalan kısmı olan beyin, beyin sapı ve serebellumun tamamının tüm aktivitelerinin geri dönüşümsüz olarak yitirilmesidir. Türk Nöroloji Derneği beyin ölümü kavramını toplumumuzun bakış açısına uygun olarak “tüm beyin ölümü” olarak kabul eder.1 Tüm beyin ölümü tıbbi ölüm halini ifade etmektedir. Birçok sistemik hastalık, travmalar ve neoplazmlar sonucu beyin hasarı oluşabilmekte ve bu hasar sonucu beyin ölümü gerçekleşebilmektedir. “ Beyin ölümü tanısı koymak, bu olguların organ donörü olma ihtimali nedeniyle büyük bir önem taşımaktadır. Potansiyel donör olabilecek hastaların çoğunluğunu serebrovasküler olay geçirmiş olan, kafa travmalı ve hipoksik ensefalopatili hastalar oluşturmaktadır. 2–4 ”Bu bağlamda nöroloji doktorunun günlük pratiğinde karşı karşıya gelme olasılığı diğer bölümlere kıyasla bir hayli yüksektir. Beyin ölümü gelişen bir hastada meydana gelen hemodinamik değişiklikler, nakledilmesi uygun potansiyel organlar için ciddi tehlikeler oluşturmaktadır. 79 Bu çalışmamızda beyin ölümü olgularının demografik özellikleri ve laboratuvar verilerini içeren retrospektif bir inceleme yaptık. Çalışmamız da 01.04.2010-1 Mayıs 2018 tarihleri arasında tıp fakültemizde beyin ölümü tanı konma oranı, beyin ölümü tanısı konan hastaların hastaneye yatış tanıları, hastalara beyin ölümü tanısı konma süresi, beyin ölümü tanısı konan hastaların organ naklinde donör olma oranı, beyin ölümü tanısı sonrası somatik ölüm arasında geçen süre, beyin ölümü tanısını konması sürecine dahil olan tıbbi branşların oranı, kullanılan yardımcı tetkik ve görüntüleme yöntemleri, olguların hastaneye yatış ve beyin ölümü tanıgünü biyokimyasal laboratuvar değerleri gibi verileri retrospektif olarak inceledik. Bu veriler neticesinde dünya ve Türkiye’de beyin ölümü verileri ile kendi verilerimizin karşılaştırmasını yaptık. Mevcut veriler ile tanı koyma aşamasında varsa eksiklikler ve bu konuda çözüm olarak ne yapılabileceği konularını ele aldık. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada 18.05.2018 tarihinde Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi girişimsel olmayan araştırmalar 185 sayı numaralı etik kurul onayı alındıktan sonra Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde 01 Nisan 2010 - 1 Mayıs 2018 tarihleri arasındaki beyin ölümü vakalarının kayıtları retrospektif olarak incelenmiştir. Dahil Edilme Kriterleri: ? Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde 01 Nisan 2010 - 1 Mayıs 2018 tarihleri arasındaki beyin ölümü tanısı almış olmak, ? Türk Nöroloji Derneğinin 2014 yılında yayınlamış olduğu beyin ölümü tanı kılavuzunda ki ön koşulları1 karşılıyor olmak, ? Beyin ölümü tanısı alan olgulara nöro-radyolojik görüntüleme (Kranial BT, Kranial MR) yapılmış olması, ? Hastane sistemi ve arşivden elde edilebilen verilerin beyin ölümü tanısını doğrulayabilmesi. Hariç Bırakma Kriterleri: ? 15 yaşından küçük olanlar; ? Retrospektif değerlendirme ile beyin ölümü tanısını koymak için veri eksikliği bulunanlar; ? Nöro-radyolojik görüntüleme (Kranial BT, Kranial MR) yapılmayanlar ya da görüntüleme yapıldığına dair veri elde edilemeyenler. Bulgular: Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesinde 01 Nisan 2010 - 1 Mayıs 2018 tarihleri arasında dahil ve hariç bırakma kriterlerine uyan 54 adet beyin ölümü vakası tespit edilmiştir. Bu olguların 30 (%55,6) tanesi erkek, 24 (%44,4) tanesi kadın cinsiyet olarak belirlendi. En sık tespit edilen hastaneye yatış tanısı 21 (%38,9) olgu ile Hemorajik Serebrovasküler Olay, ikinci en sık sebep olarak 18 (%33,3) olgu ile Travmaya Sekonder Sebepler olarak tespit edildi. Bu olgularının %66,7’sinin hastaneye başvuru sırasında GKS’si 3 olarak tespit edildi. Bu olgular içinde 8 ve altında GKS’si olanların oranı ise %87 olarak tespit edildi. Hastaların hastaneye yatış sonrası beyin ölümü tanı süresi ortalama 7,2 gün olarak hesaplandı. Beyin ölümü değerlendirmesi öncesi hastaların %100’üne (n:54) Kranial Bilgisayarlı Tomografi ya da Manyetik Rezonans görüntüleme yapılmıştır. En sık kullanılan yardımcı tetkikin 18 (%33,33) hastaya uygulanmış Beyin BT Anjiyografi olduğu tespit edildi. İncelenen 54 beyin ölümü olgusunun organ donorü olma oranı 4 olgu ile %7,4 olarak belirlendi. Organ bağışında bulunulmayan olguların red nedenleri incelendiğinde en sık red nedeninin %63 ile ailesel sebepler (n:34) olduğu görüldü. Sonuç: Sağlık çalışanlarının ve hekimlerin hizmet içi eğitimlerle beyin ölümü konusunda bilgilerinin arttırılması ve güncel tutulması beyin ölümü konusunda duyarlılıklarını artıracaktır. Toplumun sosyal projelerle bilgilendirilmesi beyin ölümü kavramının anlaşılmasını kolaylaştıracak ve organ nakli konusunda gelişmeler sağlanabilecektir.