Yazar "Düz, M. Zahir" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Fast and economical biosorption of lead (II) heavy metal in aqueous solutions by bacillus licheniformis sp.(Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, 2022) Baran, Mehmet Fırat; Düz, M. Zahir; Baran, Ayşe; Keskin, CumaliLead is used in many areas of industry. Considering the prevalence of use, there is an intense lead and heavy metal content in the wastes resulting from these applications, and the toxic pollution caused by these metals affects the nearest water source directly or indirectly. Lead poses a serious threat to all life forms in the ecosystem, even at low concentrations in water. Lead recovery with environmentally friendly methods is both easier and more economical. Bacillus licheniformis sp. type was used as a biosorbent in the study. Nearly 98.4% of lead was removed by using the batch biosorption method, at 25 oC, pH 5.5, with an adsorption capacity of 42.92 in 120 minutes. from the water. The properties of the biosorbent, such as its morphological appearance, were characterized by scanning electron microscopy (SEM). Besides, the functional groups affecting biosorption in the surface structure were investigated by fourier transform Infrared spectroscopy (FT-IR)while its resistance to heat treatment was measured by thermal gravimetric analysis (TGA-DTA). The lead(II) element content in the aqueous solution was also determined by inductively coupled plasma optical emission spectroscopy (ICP-OES).Öğe Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki asfaltitlerden kükürdün giderilmesi(2018) Düz, M. Zahir; Hamamcı, CandanTürkiye' nin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Siirt, Şırnak ve Hakkari il sınırlan içinde kalan bölgede geniş asfaltit yataklarına rastlanmıştır. Asfaltitler petrol kökenli olup, yapılarında molibden, nikel ve vanadyum gibi değerli metalleri uranyum ve toryum gibi bazı radyoaktif metalleri içeren hidrokarbon kaynağıdırlar. Asfaltitlerin yüksek kül, kükürt ve nem içerikleri yakıt olarak kalitesini düşürür. Türkiye' deki asfaltitler grahamit tipine benzeyen oluşumlardır. 1970 yılından sonra Türkiye' de asfaltitlerin tüketiminde önemli bir artış olduğu gözlenmektedir. Evlerde ısınma amacıyla kullanılan asfaltitlerin; yüksek sıcaklıklarda kükürt bileşikleri tamamen parçalanarak önemli ölçüde havanın kirlenmesine neden olur. Birkaç yıldan beri devletler ve özel şirketler kömürün kükürdünü gidermek amacıyla yoğun çalışmalar başlatmıştır. Problemin çözümü için iki temel yaklaşım ortaya atılmıştır. Fiziksel ve kimyasal yollardan kömürün temizlenmesi, teknolojinin kısıtlı imkanları nedeniyle sanayide ticari amaçla sadece fiziksel yollarla kömürün temizlenmesi yapılmaktadır. Kimyasal yollarla kükürt gideriminin şimdiye kadar teknolojik uygulamaları pek yoktur. Kükürt kömürde inorganik ve organik olmak üzere iki türde bulunmaktadır. Anorganik kükürt kömürde sülfat, piritik ve elementer kükürt şekillerinde olabilmektedir. SO2 emisyonlarının azaltılması için şu ilkeler üzerinde durulmaktadır: 1- Emisyon şartlarına uymak için az miktar kükürt içeren kömür kullanılmalıdır. 2- Yüksek kükürtlü kömür gaza çevrilir. Burada büyük miktarda kükürt kömürü terkeder. 3- Kömürün yapısını bozmadan yüksek kükürdü desülfürize etmek gerekir. Piritik kükürt ve diğer mineral maddeler kömürden uzaklaştırılmasının faydalan; SO2 emisyonlannı düşürür, külü azaltır, ısıl değerini ve kömürün kalitesini arhnr. Güneydoğu Anadolu asfaltitleri içerdikleri yüksek kükürt nedeniyle hiçbir işleme uğratılmadan doğrudan kullanılması pek uygun değildir. Ancak, asfaltitlerden fiziksel ya da kimyasal yollarla kükürt uzaklaştınlırsa yakıt olarak kullanılacak hale getirilebilir. Asfaltitlerden Şırnak, Silopi ve Hazro numuneleri alınarak çeneli kinci Retsch BB l/A, diskli öğütücü, numune bölücü Retsch PTZ, cihazlan ile öğütme işlemleri yapıldı, elek analizinde ise; elek sarsma makinesi (test elekleri...Tyler serisi) cihazı kullanılarak tane boyutuna göre numuneler hazırlandı. Elek analizi yapıldıktan sonra numunelerin "Model EA 1108 Carlo Erba "cihazı ile tane boyutuna göre (C,H,N,S) analizleri yapıldı. Tane boyutuna göre kükürt dağılım oranı belirlendi. Ayrıca asfaltitlerin kükürt türleri toplam kükürt, piritik kükürt, sülfat kükürdü, organik kükürt oranlan belirlendi. Nem, uçucu madde, kül miktarı analizleri yapıldı. Sabit karbon, ısıl değeri, teorik olarak hesaplandı. Deneyler ASTM standartlarına uygun olarak yapıldı. Şırnak-Hazro asfaltitleri kullanılarak Meyers yöntemi, asit ve baz ekstraksiyonlan, pH*sı yaklaşık 9-10 olan Van gölü suyunun etkisi, "MDS 2000 Mikro Dalga Çözünürleştirme Fırını" ile desülförizasyon yöntemleri uygulanarak asfaltitlerden kükürt giderildi. Meyers yöntemi ile demir-III nitrat tuzlarının etkisi incelendi. Fe-*+ iyonları sadece piritik kükürdü etkileyerek, kömürden kükürdü uzaklaştırır. Sülfat kükürdü suda çüzündüğünden, kümürden kolayca uzaklaşır. Fe^+ iyonları ile piritik kükürt arasında oluşan reaksiyon şu şekilde ifade edilir : 2Fe3+(aq) + FeS(s) >3Fe2+(aq) + 2 S(s) 6Fe3+(aq) + S(s) + 4H20 >6Fe2+(aq) + HS04-(aq) + 7H+(aq) HFe3+(aq) + FeS2(s)+ 8H20 >15Fe2+(aq) + 2HS04-(aq) + 14H+(aq) Meyers yöntemi ile tane boyutu, Fe-*"1" konsantrasyonu, zaman, sıcaklık, gibi parametreler kullanılarak asfaltitlerden kükürt giderildi. Tane boyutu küçüldükçe kükürdün sülfata dönüşmesi hızlanır, sıcaklık, zaman, konsantrasyon gibi faktörlerin artmasıyla kömürden kükürt giderme verimi artar. Asit ve bazlarla kükürdün giderilmesi sadece konsantrasyon parametre olarak seçildi. Asitlerle ekstraksiyon HNO3 kullanılarak piritik kükürdün bir kısmı kömürden uzaklaştırıldı. Bazlarla ekstraksiyon işlemi (NaOH, Na2CC>3) çözeltisi ile farklı konsantrasyonlarda sadece Şırnak asfaltitlerine uygulandı. Ayrıca Şırnak asfaltitlerine Van gölü suyunun etkisi incelendi. Mikro dalga çözünürleştirme finnı ile desülfürizasyon işlemi ile asit ve bazlar kullanılarak Şırnak asfaltitlerinden kükürt giderildi. Asfaltitlerden organik kükürdün uzaklaştırılması gerekir. Organik kükürdün yüksek olması asfaltitlerde önemli bir sorun olarak kalmaktadır.Öğe Mineral composition of elements in red lentil and chickpea cultivars grown in Southeast of Turkey(Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, 2022) Düzgün, Mehmet; Düz, M. Zahir; Koç, Murat; Erdemci, İrfanLegumes such as red lentils and chickpeas, which are the most important legumes of the Southeastern Anatolia Region, have a rich content of many mineral substances. However, very little work has been done in this area in the region. In this study, contents of mineral elements such as K, Ca, Mg, Zn, Fe, Cu, Cd, Pb, Cr, As, Se, V, Sn, Mn, Si and Ni were determined by inductively coupled plasma optic emission spectrometry (ICP-OES) method in six red lentil and two chickpea cultivars registered by GAP International Agricultural Research and Training Center (GAPUTAEM). In addition, the element concentrations of the species and the comparison of the element amounts in lentils and chickpeas were evaluated. Element concentrations in lentil varieties were listed in descending order as follows K> Mg> Ca> Fe> Si> Zn> Sn> Mn> Cu> Ni> Cr> Se> V> Cd> Pb> As, while in chickpea cultivars are; K> Ca> Mg> Fe> Zn> Si> Mn> Sn> Cu> Ni> V> Cr> Se> Pb> Cd> As. The study results indicated that registered lentil and chickpea varieties were rich in potassium. On the other hand, calcium content of chickpea cultivars were higher than those of lentils. In addition, toxic heavy metals such as Cd, Pb and As concentrations were determined to be below the limits. The results showed that legumes were very important as mineral resources. Lentils and chickpeas were very similar in terms of macro and micro element contents. Additionally, it was observed that they had a nutritionally safe mineral structure.Öğe New effect of calcitonin in postmenopausal osteoporosis and alterations in trace elements after calcitonin therapy(2000) Çolpan, Leyla; Düz, M. Zahir; Erdoğan, Ferda; Gür, Ali; Satıcı, Ömer; Çevik, Remzi; Nas, KemalMinemi ve kemik homeostazında kalsitoninin fizyolojik rolü tam olarak anlaşılamamıştır. Normal iskelet metabolizmasında eser elementlerin rolleri araştırılmış olmasına rağmen postmenopozal osteoporozda eser elementler üzerine kalsitonin tedavisinin etkisini araştıran longitudinal çalışmalar çok nadirdir. Özellikle magnezyum (Mg) ve çinko (Zn) başta olmak üzere bazı eser elementlerin organik kemik matriks sentezi için gerekli oldukları en az otuz yıldır bilinmektedir. Mevcut çalışma 70 osteoporotik ve 20 non-osteoporotik postmenopozal kadın arasında mineral profilinin farklı olup olmadığını araştırmak ve postmenopozal osteoporotik kadınlarda 6 aylık kalsitonin tedavisinin bu eser elementler üzerindeki etkisini araştırmak için planlandı. Çalışmamızda, Mg (p<0.05), Cu (p<0.05) ve Zn (p<0.05) değerlen hasta grubunda kontrol grubundan anlamlı derecede daha düşüktü. Ayrıca, Ca, P, ALP açısından kontrol grubu ve hasta grubu arasında istatistiksel olarak -anlamlı farklılık yoktu (p>0.05). Kalsitonin tedavisi alan hastalarda tedavinin birinci ayında serum Zn seviyelerinde (p<0.001) ve tedavinin üçüncü ayında serum Cu (P<0.05) ve Mg (p<0.00l) seviyelerinde belirgin bir artış (düzelme) olduğu gözlendi. Hasta grubunun başlangıç değerleri ile kontrol grubunun değerlen arasında anlamlı farklılık mevcut iken, tedavinin üçüncü ayında anlamlı farklılık y oktu. Bu sonuçlar; l)postmenopozal osteoporozda kalsitonin tedavisinin Mg, Cu, Zn seviyelerini düzenlediğini, 2) postmenopozal osteoporozda serum kalsiyumu ve fosforu normal olduğu zaman serum Cu, Mg, Zn'nin ölçümünün daha faydalı olabileceğini, 3) osteoporozun ortaya çıkmasında dieter bileşenlerin rolünü değerlendirmek için daha fazla sayıda çalışmanın gerekli olduğunu ortaya koymaktadır.