Yazar "Cirit, Ümüt" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Comparison of two different media for In vitro production of dog embryos(2010) Pabuccuoğlu, Serhat; Evecen, Mithat; Birler, Sema; Öztürk, Gül Bakırer; Hamzaoğlu, Asiye İzem; Cirit, Ümüt; Karaman, ElifKöpeklerde in vitro fertilizasyon yöntemi ile embriyo üretilebilmiş ve nükleer transfer yöntemiyle klonlanmış embriyolardan canlı bir doğum elde edilebilmiş olmasına karşın, bu alandaki teknolojilerin başarısı oldukça sınırlı düzeydedir. Bu güne kadar yapılan in vitro çalışmalarda, sadece iki adet morula ve bir adet blastosist elde edilebilmiştir. Sunulan çalışmanın amacı, iki farklı medyumun (mSOF ve TCM 199) köpek oositlerinin in vitro maturasyon (İVM), in vitro fertilizasyon (İVF) ve in vitro kültürü (İVK) üzerine etkilerini araştırmaktır. Çalışma iki aşamada gerçekleştirildi. Birinci aşamada, iki farklı medyumun köpek oositlerinin İVM’u üzerine etkisi araştırıldı. İVM sürecinin sonunda fikze edilen oositlerin nükleer olgunlaşma değerlendirmesi, aseto-orsein ile boyanarak yapıldı. Çalışmanın ikinci aşamasında ise, İVM sonrasında oositler taze sperma ile 24 saat İVF’a tabii tutuldular ve ardından yedi gün boyunca in vitro kültüre edildiler. Embriyoların gelişimsel kontrolleri her 24 saatte bir mikroskop bakısıyla kontrol edildikten sonra, yedinci günün sonunda aynı metotla fikze edilip boyanarak değerlendirildiler. Sonuç olarak, İVM oranları açısından mSOF medyum grubunda bulunan oositlerin TCM 199 grubundakilere nazaran daha başarılı olduğu belirlendi (P<0.001). İVK sürecinin sonunda TCM 199 medyum grubunda sadece bir adet oosit yarıklanma gösterirken, mSOF grubunda sekiz adet oositin yarıklandığı ve bunlardan birisinin de morulaya ulaştığı saptandı (P=0.037).Öğe Effect of combined or separate administration of beta carotene-vitamin E and hCG on fertility in sheep lambs(Ankara Üniversitesi, 2022) Özmen, Mehmet Ferit; Say, Erkan; Cirit, ÜmütThis study was performed to investigate the effect of beta carotene- vitamin E and hCG treatments alone or a combination of both on fertility in estrus synchronized Awassi ewe lambs. A total of 103 Awassi ewe lambs were divided into four groups before the study. Lambs were treated with a progesterone sponge for 12 days, PGF2α two days before sponge removal, 600 IU PMSG on sponge removal day, and 150 IU hCG on the day of mating. The control group (n: 25) did not receive any additional treatment. The Vitamin group (β carotene + vitamin E) (n: 26) was treated twice with vitamin combination. The first treatment was on the 7th day before the sponge insertion and the second treatment was on the day of mating. The hCG group (n: 24) was treated with 150 IU hCG on day 12 after mating. The HCG + vitamin group (n: 28) was treated with both β carotene-vitamin E and hCG. Ewe lambs standing to be mounted were considered in estrus and mated. Pregnancy was determined by ultrasound the 30th day after the mating. There were no significant differences between the control and hCG, vitamin and hCG + vitamin groups concerning estrus, conception, lambing, abortion, twinning, fecundity rate, and litter size (P>0.05). It was concluded that the treatments with β- carotene-vitamin E and hCG or both, in addition to estrus synchronization out of the breeding season in Awassi ewe lambs did not improve the investigated fertility indices.Öğe Effect of oocyte diameter on in vitro embryo production in dogs(2010) Hamzaoğlu, Asiye İzem; Evecen, Mithat; Pabuccuoğlu, Serhat; Birler, Sema; Cirit, Ümüt; Öztürk, Gül Bakırer; Karaman, ElifKöpeklerde, in vitro embriyo üretimi amacıyla henüz başarılı bir yöntem bulunmamaktadır. Günümüze kadar yapılan in vitro çalışmalarda, sadece bir adet blastosist elde edildiği bildirilmiştir. Sunulan çalışmada, köpeklerde farklı oosit çaplarının (?100 ?m ve >100 ?m) in vitro maturasyon (İVM), in vitro fertilizasyon (İVF) ve in vitro kültür (İVK) sonrası embriyonik gelişim üzerine etkisinin araştırılmasını amaçlandı. Çalışma iki aşamada gerçekleşti. İlk aşamada (Deney I), farklı oosit çaplarının İVM üzerine etkisi araştırıldı. Bu aşamanın sonunda oositlerin olgunlaşma durumları, aseto-orsein boyama metoduyla belirlendi. Çalışmanın ikinci aşamasında ise (Deney II), İVM sonrasında oositler taze sperma ile 24 saat İVF’a tabii tutuldular ve ardından yedi gün boyunca in vitro kültüre edildiler. Embriyoların gelişimsel kontrolleri her 24 saatte bir mikroskop bakısıyla kontrol edildikten sonra, yedinci günün sonunda aynı metotla fikze edilip boyanarak değerlendirildiler. İVM-İVF sonuçları karşılaştırmasında, büyük çapa sahip olan oositlerin, küçük olanlara göre daha yüksek oranda olgunlaşabildiği ve daha fazla oranda bölünmeler gösterebildiği saptandı (P<0.01). Her iki grupta hiçbir oosit morula ya da blastosist aşamasına kadar ulaşmadı. Sonuç olarak, in vitro köpek embriyosu üretmek amacıyla seçilecek oositler için çapın yardımcı bir ölçüt olabileceği söylenebilir.Öğe Effects of dietary natural zeolite on the testicular weight, body weight and spermatological characteristics in rats(2007) Ketani, M. Aydın; Demirel, Dilek Şentürk; Demirel, Ramazan; Cirit, Ümüt; Bacınoğlu, Süleyman; Kurt, Doğan; Taş, MuzafferZeolitler iyon değişim özelliğine sahip doğal veya sentetik kristalize aliminyum slikat bileşikleridir. Kırk yılı aşkın süredir hayvanlarda yem katkı maddesi olarak kullanılmalarına rağmen zeolitlerin spermatolojik özellikler üzerindeki etkileri bilinmemektedir. Bu çalışmada, erkek ratlarda zeolitin vücut ağırlığı, testis ağırlığı ve spermatolojik özellikler üzerindeki etkilerinin belirlenmesi amaçlandı. Araştırmada 24 adet 8 haftalık Sprague–Dawley erkek rat kullanıldı. Ratlar çalışma başlangıcında tartılarak rastlantısal olarak dört gruba ayrıldı. Yüzde yirmi dört protein içeren standart toz rat yemine %0 (kontrol), %2, %4 ve %6 oranında zeolit karıştırılarak besleme grupları oluşturuldu. Daha sonra hazırlanan bu toz karışım pellet haline getirilerek 8 hafta süre ile ratların beslenmesinde kullanıldı. Çalışma sonunda ratların canlı ağırlıkları kaydedildi ve sodium thiopental anestezisi uygulandı. Daha sonra testisler, epididimisler, vesicula seminalisler ve ventral prostat çıkarılarak çevre dokularından temizlendi ve testis ağırlıkları kaydedildi. Kauda epididimis sıvısı pipet aracılığı ile aspire edilerek spermatozolojik muayeneler yapıldı. Çalışma süresince elde edilen ortalama canlı ağırlık artışı kontrol (%0), %2, %4 ve %6 zeolit gruplarında sırasıyla 49.37±17.18, 44.84±10.25, 39.45±5.98 ve 47.09±11.49 g olarak tespit edildi (P>0.05). Testis ağırlığı ve spermatozoon motilitesi bakımından gruplar arasında istatistiksel farklılık bulunamadı (P>0.05). Ancak diğer bütün gruplar ile karşılaştırıldığında, %6 zeolit grubunun şekilsiz baş (P<0.001), boyun-orta kısım bağlantı hataları (P<0.01), ve toplam morfolojik bozukluk (P<0.001) oranları önemli derecede yüksek bulundu. Bu çalışmadan, yüksek oranlardaki zeolitin erkek hayvanlarda spermatozoon morfolojisini olumsuz yönde etkileyebileceği ve çiftlik hayvanlarında zeolitin reprodüksiyon üzerindeki etkilerinin incelenmesinin gerektiği sonuçları çıkarıldı.Öğe Effects of presence or absence of a dominant follicle estimated by a single ultrasound examination at the time of follicular aspiration on superovulatory responses and embryo production in lactating simmental cows(Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi, 2019) Cirit, Ümüt; Özmen, Mehmet Ferit; Köse, Mehmet; Küçükaslan, İbrahim; Çınar, Elif Merve; Kutsal, Hüseyin GökhanThe aim of the study was to evaluate effects of presence or absence of a dominant follicle (DF) estimated by a single ultrasound examination atthe time of follicular aspiration (FA) on superstimulatory and superovulatory responses and embryo production in lactating Simmental cows. Atrandom stages of the estrous cycle, the ovaries of cows (n=42) were examined by transrectal ultrasonography (US) and all follicles ≥3 mm werecounted. Donors with <10 follicles 3-8 mm in diameter were considered to have a dominant follicle (group DF+; n=30), while donors ≥10 smallfollicles 3-8 mm were classified as having no dominant follicle (group DF–; n=12). Just after US examination, all cows were subjected to ultrasoundguidedtransvaginal aspiration of all follicles ≥5 mm and a progesterone-releasing device was placed in the vagina. Thirty-six h after FA, all cows weresuperstimulated with FSH, which was given as twice-daily injections over 6 days. Cows were pre-treated with a single dose of 400 IU of eCG 24 h beforethe start of FSH treatments. It was concluded from this study that the presence of a DF estimated by a single ultrasound examination at the time of FAeffects negatively the superstimulatory and superovulatory responses, fertilization rate and embryo quality (P<0.05) but not the number of embryoscollected. It was also concluded that estimation of a dominant follicle by a single ultrasound examination at the time of follicular aspiration based onthe number of small follicles may be used the selection of potential donor cows and can significantly contribute to improvements in superstimulatoryand superovulatory responses and embryo quality.Öğe Effects of serum starvation and ionomycin activation on the development of somatic cell nuclear transfer embryos in sheep(Chartered Inst. of Building Services Engineers, 2019) Demir, Kamber; Pabuccuoǧlu, Serhat; Cirit, Ümüt; Evecen, Mithat; Karaman, Elif; Özdaş, Özen Banu; Alkan, S.; Atalla, Hatem; Birler, SemaSynchronization of donor cells and activation of the reconstructed oocytes are important factors affecting the success rate in somatic cell cloning. In this study, it was aimed to investigate the effects of serum starvation in donor cell synchronization and ionomycin treatment in the activation of reconstructed oocytes after somatic cell nuclear transfer in Kıvırcık sheep. Cumulus cells were obtained from a slaughtered sheep ovaries and used as donor cells after serum starvation for 4 days (0.5% FCS; SS) or without serum starvation (10% FCS; S). After reconstruction, oocytes were activated by ionomycin for 5 min plus 6-dimethylaminopurine for 3 h (I+) or only with 6-dimethylaminopurine for 3 h (I-). All cleaved embryos (n= 44) at the second day of in vitro culture were transferred into synchronized recipient ewes (n= 10). Cleavage rates of the embryos were 37.3, 44.1, 34.6 and 44.7% in SS/I+, S/I+, SS/I- and S/Igroups, respectively. Recipient ewes had serum progesterone levels >1 ng/ml at 18th day were 33.3, 50.0, 50.0 and 100.0%, respectively. Only one pregnancy in the S/I- group continued after 40 days however the cloned lamb (7.1%, regarding to embryos transferred) died 10 days before term due to a maternal problem (uterine torsion). The results of this study reveal that somatic cell synchronization by serum starvation and ionomycin treatment for the activation of oocytes can be omitted for the success of somatic cell nuclear transfer in sheep.Öğe İn vitro elde edilen sığır embriyolarının dondurulmasında vitrifikasyon medyumuna maruz kalma sürelerinin çözünme sonrası gelişim üzerine etkisi(2012) Pabuccuoğlu, Serhat; Alkan, Serhat; Demir, Kamber; Ak, Kemal; Cirit, Ümüt; Özdaş, Özen Banu; İrez, TülayGünümüzde dondurulmuş embriyoların transferi ile üstün verim özelliklerine sahip sürülerin oluşturulması, hastalıkların kontrolü ve genetik materyallerin uzun süre saklanması mümkün olabilmektedir. Ancak donmuş embriyolarda eritme sonrası tranfer edilebilir embriyo eldesi ve gebelik oranları istenilen düzeyde değildir. Özellikle embriyoların dondurulması sırasında dejenerasyonlar oluşmaktadır. Dejenerasyonların, embriyoların kriyoprotektif maddelere maruz kalma süreleri ile toksik etkilerinden meydana geldiği düşünülmektedir. Çalışmada mezbahada kesilen sığırların ovaryumları kullanıldı. Aspirasyon yöntemi ile elde edilen oositler (1290 adet) TCM-199 da 22-24 saat süreyle %5 CO2, %5 O2, %90N2 gaz atmosferinde 38,8 ºC de in vitro olarak olgunlaştırıldılar. Olgun oositler IVFTALP medyumunda 18-24 saat süreyle fertilize edildiler. Fertilizasyon sonrası 48. saatte cleavage %67,05 (865/1290) saptandı. Embriyolar %10 FCS’li SOF medyumunda 7 gün süreyle %5 CO2, %5 O2, %90N2 gaz karışımında blastosist (%34,91; 302/865) aşamasına kadar inkübe edildiler. Erken blastosist-blastosist aşamasına ulaşan 302 adet embriyodan 254 tanesi vitrifikasyon solüsyonunda farklı sürelere (15, 30, 60, 90 sn) maruz bırakılarak donduruldular. Bu amaçla sırasıyla 4 grup oluşturuldu. Her grup sırasıyla 67, 64, 63 ve 60 embriyo içerdi (Grup 1, 2, 3, 4). Embriyolar önce % 10 Gliserol + % 10 FCS içeren PBS solüsyonunda (Vs1) 5 dk, sonra %10 Gliserol + %10 FCS+ %20 Etilen Glikollü PBS’de (Vs2) 5 dk. bekletildiler. Daha sonra embriyolar payet içindeki %25 Gliserol + %20 Etilen Glikol + %10 FCS + 0,1 M Sükroz vitrifikasyon solüsyonuna (Vs3) aktarıldılar ve değişik sürelere (15, 30, 60, 90 sn) maruz bırakıldıktan sonra sıvı azota daldırılarak donduruldular. Eritme sonrası (37ºC) embriyolar birkaç kez yıkama medyumunda ve SOF medyumunda yıkandıktan sonra, her bir gruba ait embriyolar 48 saat süreyle tekrar inkübe edildiler. Çalışmada istatistiki analizde ki-kare testi kullanıldı. Eritme sonrası, genişlemiş blastosist-zonadan çıkma safhasında en iyi gelişim %52,2 (35/67) ile Grup 1 de saptanırken, bunu %45,3 (29/64) ile Grup 2, %22,2 (14/63) ile Grup 3 ve %5 (3/60) ile Grup 4 takip etti. Grup I ve II arasında istatiksel bir fark bulunmadı. Grup 1 ile Grup 3 arasındaki istatistiksel fark P<0,01, Grup 1 ile Grup 4 arasında ise P<0,001 düzeyinde anlamlı bulundu.Öğe Investigation of Blood Natural Killer Cell Activity in Normozoospermic Fertile, Oligozoospermic, Severe-Oligozoospermic, Oligoastenozoospermic, Azoospermic and Idiopathic Individuals(Mardin Artuklu University, 2023) Özmen, M. Ferit; Afşin, Muhamet; Şeker, Uğur; Yavuz, Dilek; Bademkıran, Muhammed Hanifi; Cirit, Ümüt; Yıldırım, İbrahimIntroduction: Infertility is a health problem that negatively affects couples and society in many ways and is becoming increasingly common. It is estimated that 30-40% of these problems are caused by men. It was aimed to determine whether natural killer (Natural Killer: NK) cell activity changes in male individuals with different degrees of infertility problems and in individuals with normal sperm count and concentration (normozoospermia). Methods: NK cell activities were measured from blood samples taken from individuals who were determined to be oligozoospermia, severe-oligozoospermia, oligoastenoozospermia, azoospermia and idiopathic as a result of semen analysis with from individuals diagnosed normozoospermia (n:120). Results: NK cell activity in blood was observed as the lowest in normozoospermia (544.46 pg/ml), but the highest value measured in severe oligozoospermia group (1005.90 pg/ml). On the other hand, NK cell activity was measured 797.60 ± 428.55 pg/ml, 905.34 ± 430.60 pg/ml, 757.66 ± 541.16 pg/ml and 639.44 ± 385.50 pg/ml in oligozoospermia, oligoastenozoospermia, azoospermia and idiopathic groups respectively. While the difference in NK activity between the severe oligozospermia group and the other groups was significant (p0.05). Conclusion: It was determined that NK cell activity was higher in individuals with severe oligozoospermia than normozoospermia, oligozoospermia, oligoastenozoospermia, azoospermia and idiopathic individuals.Öğe İvesi Koyunlarında Servikal Mukus Miktarı ile Fertilite Arasındaki İlişki(2020) Özmen, Mehmet Ferit; Cirit, ÜmütÇalışma, Diyarbakır ilinde üreme mevsimi dışında İvesi ırkı koyunlarda çara miktarı ile gebelik arasındaki ilişkiyi araştırmak amacıyla 237koyun üzerinde yürütüldü. Östrus senkronizasyonu için, tüm koyunlara 12 gün süreyle progesteron içeren sünger (20 mg fluorogesteneacetate, Chronogest, İntervet) intravaginal yolla uygulandı. Sünger çıkarmadan iki gün önce PGF2? (1 ml, im, Estrumate, Intervet) vesüngerin çıkarıldığı gün 600 IU PMSG (im, Chronogest, Intervet) uygulandı. Östrus senkronizasyonu yapılan koyunlar suni tohumlamaişleminden hemen önce vajina tabanındaki servikal mukus (SM) miktarına göre “yok” (n= 25), “az” (n= 79) veya “bol” (n= 133) olaraksınıflandırıldı. Koyunlar östrustan 12-18 saat sonra intra-servikal yolla 200×106 motil spermatozoa içeren taze-sulandırılmış sperma iletohumlandı. Gebelik oranları, suni tohumlamadan (ST) 30-40 gün sonra ultrason aracılığı ile belirlendi. Çara durumuna göre “yok”, “az” ve“bol” olarak sınıflandırılan koyunların gebelik oranları sırasıyla %36.4, %50.6 ve %45.1 olarak bulundu (p>0.05). Çalışmamızdan; İvesikoyunlarda ST öncesinde vajinadaki SM miktarının gebelik oranlarını istatistiksel olarak önemli düzeyde etkilemediği sonucu çıkarılmıştır.Ancak SM miktarına göre “yok” ve “az” olarak sınıflandırılan koyunların gebelik oranları arasında kayda değer sayısal farklılığın olması, SMmiktarının fertiliteyi etkileme potansiyelinin olabileceğine işaret etmektedir. Bu nedenle daha fazla koyunun dahil edildiği yeni çalışmalaraihtiyaç bulunmaktadır.Öğe İvesi Koyunlarında Servikal Mukus Miktarı İle Fertilite Arasındaki İlişki ( Relationship between the Amount of Cervical Mucus and Fertility in Awassi Sheep)(Dicle Üniversitesi, 2020) Özmen, M. Ferit; Cirit, ÜmütAraştırma, Diyarbakır ilinde üreme mevsimi dışında İvesi ırkı 237 koyun üzerinde yürütüldü. Östrus senkronizasyonu yapılan koyunlar suni tohumlama işleminden hemen önce vajina tabanındaki servikal mukus (SM) miktarına göre “yok” (n= 25), “az” (n= 79) veya “bol” (n= 133) olarak sınıflandırıldı. Koyunlar östrustan 12-18 saat sonra intra-servikal yolla 200×106 motil spermatozoa içeren taze-sulandırılmış sperma ile tohumlandı. Gebelik oranları, suni tohumlamadan (ST) 30-40 gün sonra ultrason aracılığı ile belirlendi. Çara durumuna göre “yok”, “az” ve “bol” olarak sınıflandırılan koyunların gebelik oranları sırasıyla %36.4, %50.6 ve %45.1 olarak bulundu (p>0.05). Çalışmamızdan; İvesi koyunlarda ST öncesinde vajinadaki SM miktarının gebelik oranlarını istatistiksel olarak önemli düzeyde etkilemediği sonucu çıkarılmıştır. Ancak SM miktarına göre “yok” ve “az” olarak sınıflandırılan koyunların gebelik oranları arasında kayda değer sayısal farklılığın olması, SM miktarının fertiliteyi etkileme potansiyelinin olabileceğine işaret etmektedir. Bu nedenle daha fazla koyunun dahil edildiği yeni çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.Öğe Mevsim dışında östrus senkronizasyonu uygulanmış kilis çebiçlerinde eCG uygulama zamanının fertilite üzerindeki etkileri(2021) Çınar, Elif Merve; Özmen, Mehmet Ferit; Say, Erkan; Şireli, Halit Deniz; Cirit, ÜmütBu çalışmada, östrus senkronizasyonu uygulanan genç kilis keçilerinde (çebiç) iki farklı zamanda eCG (500 IU) uygulamasının östrus ve gebelik oranları ile yavru sayıları üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Daha önce hiç çiftleşmemiş olan 13-15 aylık 23 çebiçe, üreme sezonu dışında 11 gün süre ile progesteron emdirilmiş süngerler (20 mg flugestone acetate) ve sünger uzaklaştırılmasından 2 gün önce PGF2? (125 mcg cloprostenol) uygulandı. eCG; 1. gruptaki çebiçlere (n:11, -48. saat grubu) sünger uzaklaştırılmasından 2 gün önce uygulanırken, 2. gruptaki çebiçlere (n:12, 0. saat grubu) sünger uzaklaştırma gününde uygulandı. Tekelerin atlamasına izin veren çebiçler östrusta kabul edildi ve çiftleştirildi. Her iki gruptaki tüm çebiçler östrus gösterdi. Birinci (-48. saat) grubun gebelik (oğlaklama) oranı (sırasıyla %54,6 ve %25.0, P>0.05) ve toplam yavru sayısı (sırasıyla 7 ve 3, P>0.05) ikinci (0. saat) gruptan sayısal olarak daha yüksek bulundu, ancak gruplar arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak önemsiz bulundu. Çalışmada; gebelik oranı ve toplam yavru sayısındaki sayısal artışın ekonomik değerleri göz önüne alındığında, Kilis çebiçlerinde üreme mevsimi dışında eCG’nin sünger uzaklaştırılma zamanından ziyade, sünger çıkarılmasından 48 saat önce uygulanmasının daha faydalı olabileceği sonucuna varılmıştır.Öğe Tahirova koyunlarında modifiyec Ovsynch protokolünün senkronizasyon ve fertilite oranlarına etkisi(2012) Gündüz, Mehmet Can; Kaşıkçı, Güven; Uçmak, Melih; Alkan, Serhat; Özdaş, Özen Banu; Cirit, Ümüt; Turna, Özge YılmazTahirova koyunu süt verimi yüksek bir koyun ırkı olarak bilinmektedir. Günümüzde sığırların senkronizasyonu için kolay, ekonomik ve etkili yöntemler geliştirilmiştir. Bu çalışmada sığırlar için geliştirilen ovsynch protokolünün koyunlara uyarlanması amaçlandı. Bu amaçla 150 Tahirova koyunu ve 6 koç kullanıldı. Üreme mevsimindeki koyunlar rastgele 3 gruba ayrıldılar. Her bir koyuna 0. gün GnRh ve 6. gün PGF2?+PMSG uygulandı. Buna ilaveten ikinci gruptaki koyunlara 8. gün hCG, üçüncü gruptakilere ise 7,5. gün EP, 8. gün hCG uygulandı. Aşımlar, birinci grupta ilk gün %68, ikinci gün %32 oranında; ikinci grupta ilk gün %80, ikinci gün %8, üçüncü gün %12 oranında; üçüncü grupta ise ilk gün %72, ikinci gün %11, üçüncü gün %6 oranında gerçekleşti. Birinci grupta 48 doğumun 9’undan ikiz (%18,7), 39’undan tek; ikinci grupta 49 doğumun 11’inden ikiz (%22,4), 38’inden tek; üçüncü grupta 48 doğumun 5’inden ikiz (%10,4), 43’ünden tek kuzu elde edildi. Çalışmada, kullanılan modifiye Ovsynch protokolünün Tahirova koyunlarının reprodüktif performansı üzerine etkileri belirlenmiştir. Bu yöntemle, sığırlarda kullanışlı olan Ovsynch protokolü koyunlara uyarlanmış ve EWESYNCH olarak isimlendirilmiştir.Öğe Timed artificial insemination in dairy cattle(İstanbul Veteriner Hekimler Odası, 2020) Cirit, Ümüt; Özmen, Mehmet FeritIntensive genetic selection for milk production without attention to reproductive performance has contributed to an inverse relationship between milk production and reproduction. Therefore, estrus detection and animal identification have become increasingly difficult in dairy herds because of rising herd size and milk production. Poor estrus detection and low fertility to insemination at a detected estrus are severe problems for dairy farms. The increasing size of herds necessitated the development of more systematic programs for the management of reproduction. Because of the impact of high milk production on reduced expression of estrus, timed artificial insemination (TAI) has become an important component of management of reproduction in high-producing herds. With the use of TAI, the average calving interval in USA has been reduced by 21 days over the last decade without any decrease in pregnancy rate per AI. Over the past 20 years, numerous fixed-time AI programs have been developed. However, a TAI protocol has not yet been developed that can be successfully implemented in all dairy farms. Many physiologic, nutritional, cow comfort, and health issues can affect the success of these programs. Matching the use of TAI programs with the farm conditions, goals and staff structure is probably most critical for success of these protocols on specific dairy farms. It is much more useful for Veterinarians to learn the conditions for the success of these synchronization programs, that is to learn the logic of TAI, instead of memorizing and practicing of developed synchronization programs. Therefore, the factors affecting pregnancy rates of TAI programs will be summarized in this presentation.