Yazar "Bulut, Mustafa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bölgesel kalkınma ve Diyarbakır(Dicle Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1998) Bulut, Mustafa; Türkbal, AydınBütün ülkelerin farklı ölçülerde yaşadığı bölgelerarası dengesizliği ve bu dengesizliği gidermeye yönelik kalkınma çabalarını ele alan bu çalışma, beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, bölgesel dengesizlik olgusu üzerinde durulmuştur. Bölge kavramı ve ayırımları hakkında bilgi verilmeye çalışılmış, bölgesel dengesizliğe yönelik teoriler üzerinde durulmuştur. Bölgesel dengesizliğin ekonomik ve sosyal göstergeleri de, bu bölümde ele alınmıştır. İkinci bölüm, bölgesel dengesizliği gidermeye yönelik çalışmaları ve Beş Yıllık Kalkınma Planları'nda ele alınan politikaları kapsamaktadır. Üçüncü bölümde, kalkınmada öncelikli yöreler ele alınmıştır. Bu yörelerin kapsamı, buralara yönelik uygulamalar ve buradaki yatırımlara uygulanan teşvikler, bu bölümün başlıca konularıdır. Dördüncü bölümde, bölgesel kalkınma olgusu üzerinde durulmuştur. Bölgesel kalkınmanın amaçları ve kalkınmayı engelleyen faktörler ile bölgesel kalkınmanın önemli koşullarından biri olan altyapı hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır. Beşinci bölümde ise, bölgesel dengesizliğin odağı olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin merkezi olarak nitelendirilen Diyarbakır, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla ele alınmıştır. Bu bölümde, ayrıca, yörenin kalkınmasına katkıda bulunabilecek birtakım öneriler sunulmuştur.Gerçek şu ki, Türkiye'nin ciddi bölgesel sorunları vardır. Ülkenin doğusundaki yerleşim birimleri, bir çok bakımdan şansızdırlar. İklimin daha soğuk ve kuru olmasından dolayı, buralarda tarımsal potansiyel daha düşüktür ve toprak diğer bölgelere göre daha az verimlidir. Sanayi potansiyeli de, civarda, pazar ve hammadde olmadığından düşüktür ve sanayi geleneği, deneyimi yoktur. Turizmi de kapsayan hizmet sektörü potansiyeli, benzer nedenlerden dolayı, iyi durumda değildir. Türkiye'nin doğal ve beşeri kaynaklardaki bölgesel dengesizlikleri de oldukça büyük ve ciddidir. Son olarak, bölgesel dengesizliği azaltmada ve bölgesel kalkınmayı desteklemede önemli rol taşıyabilecek aktif bölgesel politikalar, kesinlikle uygulanmalı ve kesintisiz devam etmelidir.Öğe Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin muhasebe meslek etiği algıları üzerine bir araştırma(ESOSDER, 2018) Aslan, Hasan; Gökoğlan, Kadir; Bulut, MustafaMuhasebe mesleği, gün geçtikçe gelişen teknolojik gelişmelere ve sürekli kendini yenileyen ekonomik faaliyetlere ayak uydurabilmesi mesleki etik ilke ve kurallara bağlılığın sağlanmasıyla gerçekleşecektir. Şeffaflık ve doğru bilgi iletimi açısından önemi büyük olan mesleki etik ilke ve kuralların meslek mensupları tarafından doğru algılanması ve uygulanması arzulanan bir durumdur. Şeffaflık ve doğru bilgi iletimi açısından önemi büyük olan mesleki etik ilke ve kuralların, meslek mensupları tarafından doğru algılanması ve uygulanması arzulanan bir durumdur. Bu çalışma, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Muhasebe ve Vergi Uygulamaları ile İşletme Yönetimi öğrencilerin muhasebe meslek etiği algılarını ölçmek amacıyla 5'li Likert yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma sonucunda, öğrencilerin mesleki etik ilke ve kurallara uyum ve uygulamaları konusunda kararsız oldukları tespit edilmiştir. Ayrıca meslek mensuplarının etik ilke ve kurallara gereken önemi vermediği, ilgililerin mesleki eğitim ve seminerleri yeterli düzeyde gerçekleştirmediği tespit edilmiştir.Öğe Diyarbakır ili imalat sanayinin mevcut durum analizi(2021) Bulut, Mustafa; Yücelen, Aziz Mahmut; Bayındır, Hasan; Saka, AbdulkadirAmaç – Bu çalışma ile Diyarbakır ili sanayi sektöründe faaliyet gösteren firmaların ar-ge, inovasyon, istihdam ve ihracat potansiyellerinin ortaya çıkarılması hedeflenmiştir. Buna ek olarak, kaynakların etkin şekilde kullanılması ve üniversite sanayi işbirliğinin geliştirilmesinin yanı sıra, sektörde karşılaşılan sorunların giderilmesinde kullanılabilecek veriler sağlanarak, çözüm önerileri geliştirilmiştir. Böylece, yerel firmaların üreteceği katma değer arttırılarak sanayinin gelişmesi, dolayısıyla da, ilin ve ülkenin ekonomisine katkı sunulması amaçlanmıştır. Yöntem – Örneklem olarak Diyarbakır İlinde imalat sanayinde faaliyet gösteren, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasına kayıtlı, aynı zamanda Diyarbakır Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğünce verilen İşletme Kapasite Raporu olan işletmeler seçilerek, basit tabakalı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın yöntemi, nicel betimleyici türde bir araştırma yöntemidir. İmalat sanayinin profilini çıkarmanın yanı sıra işletmelerin beklentilerini ve ihtiyaçlarını tespit etmek amacıyla anket türü olarak veri toplama tekniği kullanılmıştır. Literatür taramalarından elde edilen bilgiler ışığında 50 soru hazırlanmıştır. Tanımlayıcı istatistik olarak sayısal değişkenler için ortalama ± standart sapma, kategorik değişkenler için ise sayı ve % değerleri verilerek sonuçlar açıklanmıştır. Kategorik değişkenler arasındaki ilişki (farklılık) testi için ki-kare test istatistiği, nitel- nicel değişken karşılaştırmasında Anova test istatistiği kullanılmıştır. Test anlamlılığı α≤0,05 ile karşılaştırılmıştır. Çalışmanın istatistiksel analizleri için SPSS Windows Version 21.0 paket programı kullanılmıştır. Bulgular – Bu çalışma neticesinde; işletmelerin sayısı, yapısı, üretimi, kapasitesi, istihdamı, ihracatı ve vizyonu ile ilgili güncel veriler elde edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda, işletmelerin iş ve güç birliği yapmadıkları için sinerji yaratamadıkları, üretimde mevcut teknolojiyle yetinildiği ve yurtdışı pazar ağını genişletemedikleri için ihracatın düşük rakamlarda seyrettiği gözlenmiştir. Ayrıca, devletin verdiği teşvik ve desteklerden yararlanma oranının düşüklüğü ve üniversite-sanayi işbirliğinin yetersizliği, ar-ge faaliyetlerinin de yetersiz olmasıyla ve en önemlisi, inovatif fikirlerin üretilememesiyle sonuçlandığı tespitine ulaşılmıştır. Tartışma - Anketten çıkan sonuçlara göre imalat sanayinde faaliyet gösteren işletmeler, demir çelik ve madeni eşya, orman ürünleri, elektrikli teçhizat imalatı, makine ve ulaşım araçları, deri ve gıda gibi alanların uygun yatırım alanları olabileceğini belirtmişlerdir. Ancak günümüz gerçeği, asıl yatırım alanlarının bilgi yoğun teknolojiyle üretilebilecek ürünlere yönelik olması gerektiğini göstermektedir. İşletmelerin altyapı problemlerine yönelik verilen yanıtlar, tartışılmaya açık tespitler barındırmaktadır. Bu çalışma, ilin imalat sanayine yönelik yapılacak bilimsel araştırma ve projeler için içerik ve veri açısından referans kaynağı olma özelliği taşımaktadır.Öğe EŞKIYALARIN MERKEZİ DEVLET VE FEODAL OTORİTELERLE İLİŞKİLERİ(Cenk AKSOY, 2020) Pıçak, Murat; Bulut, Mustafa; Demir, ŞeyhmusEşkıyalık, tarihin ilk devirlerinden başlayıp, uygar toplumların oluşumuna kadar geçen süre içerisinde, insanlığın devamlı olarak birlikte yaşamak zorunda kaldığı toplumsal bir olgudur. Eşkıyalık güçsüz devlet yapılarının ortaya çıkardığı bir olgudur. Merkezi devlet gücünün çeşitli sebeplerle zayıf düştüğü dönemlerde ekonomik ve sosyal yasalar geçersiz hale gelir; her çeşit haksızlık alıp yürür. Merkezi devlet otoritesinin çöküşü zulüm ve haksızlıkları artırır. Bu tür olumsuz koşullar toplumda bir hak arayışı, başkaldırı ve ayaklanma türü olan eşkıyalığı doğurur. Ayrıca yerel yönetim birimlerindeki olumsuzluklar da eşkıyalık faaliyetlerini körükler. Özellikle yöneticilerin yöre ahalisinden olduğu ve birtakım karmaşık yerel ilişkilerin içinde olduğu kesimler eşkıyalığa en elverişli bölgelerdir. Söz konusu bölgeler sosyo-ekonomik açıdan geri kalmış, merkezi otoriteden uzak ve ilgisiz kaldığı sürece, feodal güçlerin halkı yönlendirme kapasitesi yüksek, merkezi devlet politikalarının etki gücü düşük olur. Pre-kapitalist dönemi yaşayan ve toprak sahiplerince yönetilen bu bölgelerde, yörenin önde gelen yerli aileleri arasında daimi rekabet, eşkıyalara doğal bir talep yaratır ve onlara politik bir önem kazandırır. Bu yüzden yerel yönetimi elinde bulunduran feodal otoriteler, eşkıya ile uzlaşmak zorunda olmaktan ziyade; bundan çıkar sağlarlar.Öğe EXAMINING THE ATTITUDES OF UNIVERSITY YOUTH TOWARDS SYRIANS COMING TO TURKEY (CASE OF DICLE UNIVERSITY)(Dicle Üniversitesi, 2022) Bulut, Mustafa; Demir, Şeyhmus; Aküzüm, Cemal; Uysal, ErsinThe phenomenon of migration is the reality of carrying people's hopes and expectations to other countries with them, and living in countries where they go temporarily or permanently according to developing and changing situations. The regional and social events that emerged from the demands of the Arab peoples for democracy, freedom and human rights in 2010 and grew gradually and became known as the Arab Spring, spread to Syria in 2011 after Egypt, Tunisia and Libya. As a result of the civil war that has been going on for more than 10 years in Syria, the largest mass migration has taken place since the Second World War. In addition to being a border neighbor, Turkey, which follows an "open door policy" for humanitarian reasons and therefore embraces those who come, has been greatly affected by this migration phenomenon.Migration has created a ground for some problems between the local people and asylum seekers due to the potential for social and cultural incompatibility it has in its nature. The area/universe of the research is Diyarbakır, which is one of the provinces where Syrians coming to Turkey show great interest. The research includes taking the opinions of university youth, who is a dynamic element of the local people, on the return of Syrians and their effects on social and economic life, and presenting suggestions for detecting and eliminating the problems experienced. In the analysis of the data obtained from the research, it was concluded that the university youth, the majority of the Syrians who came, would not return even if the unfavorable conditions in their countries improved, and they would not make a positive contribution to the economic and social life of Turkey.Öğe Investigation of E-27 and candidate countries’ lifelong learning, R&D–innovation performances and gross domestic product by multidimensional scaling analysis(MDPI, 2022) Bulut, Mustafa; Serçek, Sadık; Demir, ŞeyhmusVocational and technical education, which is offered in the quality required by the era, plays a major role in the growth of economies and the development of societies by raising entrepreneurs with R&D, P&D, and innovation awareness, as well as being a means of raising a productive workforce in a systematic and planned way. The lifelong learning journey also offers a great contribution to this process. The aim of this study is to evaluate the effects of these factors on the economies of countries by comparing the lifelong learning, entrepreneurship, and innovation performances of countries with their per capita gross domestic product within the scope of both the data in the Global Innovation Index (GII) report and the data in the European Innovation Index scoring table. Ideas produced by using information-intensive innovative technologies and the products that emerge with the realization of these ideas contribute to economic growth by strengthening the competitiveness and economic structure of countries, thus, increasing living standards and increasing welfare. In this respect, it is important to measure and evaluate the lifelong learning, R&D, and innovation performances of countries. A multidimensional scaling analysis method was used in the study. In the analysis of data and documents obtained, it has been found that the countries that construct and carry out their vocational education and training activities according to the realities and needs of today’s world, have high R&D, innovation, and lifelong learning performances. It has been seen that the value added created in this way is also high and that has a decisive effect on their economic growth.Öğe Portrait of an Ottoman Province: Social and economic characteristics of the population in Diyarbakir province towards the end of the 19th Century(Mehmet SONGUR, 2022) Bulut, MustafaIt has been an on-going fact since ancient times to conduct a census, count households and to collect data about the population of the country due to reasons such as imposing taxes, determining the number of men to be recruited for the army and working on road construction. The province of Diyarbakir always maintained its position as one of the most important cities of the Ottoman Empire in terms of commercial and economic aspects as well as being an administrative, military and cultural centre. Diyarbakir is a centre with significant characteristics in terms of ethnic, religious and sectarian diversity. Sunnis, Alevis, Armenians, Şemsiler (Sun Worshippers), Assyrians, Chaldeans, Yazidis, etc. have lived together in Diyarbakir. In this study, primarily the information obtained by scanning British Consulate reports in the National Archives in London, Diyarbakir Annuals, and local and foreign sources related to the subject have been searched and the data have been analysed comparatively. The Muslim and non-Muslim population has been revealed in detail and the social and economic characteristics of the population have been evaluated. Initially, the population of the Ottoman Empire including Diyarbakir, which is the subject of the study and the social and economic characteristics of the population, have been discussed in order to make the assessments accurately.Öğe SERMAYE BİRİKİMİNİN TARIMSAL SULAMADA KULLANIMI (DİYARBAKIR ÖRNEĞİ)(Cahit AYDEMİR, 2006) Güneş, Hüseyin Haşimi; Bulut, MustafaArtan nüfusu beslemek, sanayinin hammadde ihtiyacını karşılamak, dış ödemeler dengesinde tarım sektörünün payını artırmak tarım alanlarındaki üretim artışına bağlıdır. Tarım alanlarımızın miktarını artırmak mümkün olmadığına göre, birim alanlardan elde edilecek tarımsal üretimin artırılması gerekmektedir. Birim alandan sağlanan tarımsal üretimi artırmanın en etkili unsurlarından birisi ise sulamadır. Su kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılmasını, tek başına -yeterli sermayeye sahip olmayan- çiftçilere bırakmak yerine, devletin rasyonel kararlarla müdahele etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde Diyarbakır örneğinde olduğu gibi kaynaklar israf edilmeye devam edecektir.Öğe ÜNİVERSİTE - SANAYİ İŞBİRLİĞİ GELİŞTİRME ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA (DİYARBAKIR ÖRNEĞİ)(Dicle Üniversitesi, 2022) Bulut, MustafaEkonomik büyümeyi gerçekleştirerek gelişmek ve kalkınmak isteyen ülkeler, rekabet üstünlüğünü elde edebilmek için küresel ölçekte düşünmek, bilgi yoğun teknolojiler kullanarak mal ve hizmet üretmek zorundadırlar. Bunu gerçekleştirmek için de üniversite - sanayi işbirliğine ihtiyaç duymaktadırlar. Üniversite – Sanayi işbirliği gerçekleştiğinde, üniversitedeki bilimsel potansiyelin ve üretilen bilimsel bilginin sanayiye aktarılarak paylaşılmasıyla daha fazla katma değer yaratılmakta, işletmeler ar-ge, inovasyon faaliyetlerinde bulunmaya teşvik edilerek sürdürülebilir işbirliği sağlanmaktadır. Bu çalışma ile Diyarbakır İli Organize Sanayi Bölgesinde sanayi sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin, üniversite ile işbirliği düzeylerinin ve içeriğinin tespit edilerek, üniversite sanayi işbirliğinin geliştirilmesi, üniversite sanayi işbirliği içinde ar-ge, inovasyon faaliyetleriyle rekabetçi ve yenilikçi bir yapı kazanmalarının ve mevcut kaynakların etkin şekilde kullanılmasının sağlanması amaçlanmıştır. İşletmeler, üniversite – sanayi işbirliğinin gerekliliği konusunda olumsuz görüş belirtmemiş, ancak işbirliğinin istenilen düzeyde olmadığını belirtmişlerdir. Üniversite-sanayi işbirliğinin artırılması ve işletmelerin memnuniyetinin artması için neler yapılması gerektiği hususunda, işletmelerin karşılıklı güven ortamının sağlanması yani işbirliği süreciyle ilgili olarak gizliliğe önem verilmesinin gerekliliğini seçenekler arasında ilk sıraya koymaları kayda değerdir. İşletmelerin büyük çoğunluğunun üniversite - sanayi işbirliklerinde yaşanan sorunların işletmelerden kaynaklandığını belirtmeleri bir diğer önemli bulgudur. Bu çalışma, ilin sanayisine ve üniversite – sanayi işbirliğine yönelik yapılacak olan bilimsel araştırma ve projelere içerik ve veri açısından başvurulabilecek bir kaynak olma niteliğini taşımaktadır.Öğe Üniversite gençliğinin Türkiye'ye gelen Suriyelilere yönelik tutumlarının incelenmesi üzerine bir araştırma (Dicle Üniversitesi örneği)(Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2022) Bulut, Mustafa; Demir, Şeyhmus; Aküzüm, Cemal; Uysal, ErsinGöç olgusu, insanların umutlarını, beklentilerini kendileriyle birlikte başka ülkelere taşımanın, gelişen ve değişen durumlara göre geçici veya kalıcı olarak gidilen ülkelerde yaşamanın gerçekliğidir. 2010 yılında Arap halklarının demokrasi, özgürlük ve insan hakları taleplerinden ortaya çıkan, giderek büyüyüp Arap Baharı olarak adlandırılan bölgesel, toplumsal olaylar, Mısır, Tunus ve Libya’dan sonra 2011 yılında Suriye’ye sıçramıştır. Suriye’de 10 yıldan uzun süredir devam eden iç savaşın sonucu olarak İkinci Dünya Savaşından bu yana en büyük kitlesel göç hareketi gerçekleşmiştir. Sınır komşusu olmasının yanı sıra insani nedenlerden dolayı “açık kapı politikası” izleyen ve bu nedenle gelenlere kucak açan Türkiye bu göç olgusundan oldukça etkilenmiştir. Göç, doğasında barındırdığı sosyal ve kültürel uyumsuzluk potansiyeli nedeniyle yerel halkla sığınmacılar arasında birtakım sorunların yaşanmasına zemin oluşturmuştur. Araştırmanın alanı/evreni, Türkiye’ye gelen Suriyelilerin yoğun ilgi gösterdikleri illerden biri olan Diyarbakır’dır. Araştırma, yerel halkın dinamik bir unsuru olan üniversite gençliğinin, gelen Suriyelilerin geri dönüşlerine, sosyal ve ekonomik hayata etkilerinin ne olduğuna dair görüşlerinin alınarak, yaşanan sorunların tespitine ve giderilmesine yönelik önerilerin sunulmasını kapsamaktadır. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde, üniversite gençliğinin, gelen Suriyelilerin büyük çoğunluğunun ülkelerindeki olumsuz koşullar düzelse bile geri dönmeyeceklerine, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal hayatına olumlu bir katkı sunmayacaklarına ilişkin kayda değer sonuçlara ulaşılmıştır.Öğe Üniversite-sanayi işbirliği geliştirme üzerine bir araştırma (Diyarbakır örneği)(Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Bulut, MustafaÖz: Ekonomik büyümeyi gerçekleştirerek gelişmek ve kalkınmak isteyen ülkeler, rekabet üstünlüğünü elde edebilmek için küresel ölçekte düşünmek, bilgi yoğun teknolojiler kullanarak mal ve hizmet üretmek zorundadırlar. Bunu gerçekleştirmek için de üniversite - sanayi işbirliğine ihtiyaç duymaktadırlar. Üniversite – Sanayi işbirliği gerçekleştiğinde, üniversitedeki bilimsel potansiyelin ve üretilen bilimsel bilginin sanayiye aktarılarak paylaşılmasıyla daha fazla katma değer yaratılmakta, işletmeler ar-ge, inovasyon faaliyetlerinde bulunmaya teşvik edilerek sürdürülebilir işbirliği sağlanmaktadır. Bu çalışma ile Diyarbakır İli Organize Sanayi Bölgesinde sanayi sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin, üniversite ile işbirliği düzeylerinin ve içeriğinin tespit edilerek, üniversite sanayi işbirliğinin geliştirilmesi, üniversite sanayi işbirliği içinde ar-ge, inovasyon faaliyetleriyle rekabetçi ve yenilikçi bir yapı kazanmalarının ve mevcut kaynakların etkin şekilde kullanılmasının sağlanması amaçlanmıştır. İşletmeler, üniversite – sanayi işbirliğinin gerekliliği konusunda olumsuz görüş belirtmemiş, ancak işbirliğinin istenilen düzeyde olmadığını belirtmişlerdir. Üniversite-sanayi işbirliğinin artırılması ve işletmelerin memnuniyetinin artması için neler yapılması gerektiği hususunda, işletmelerin karşılıklı güven ortamının sağlanması yani işbirliği süreciyle ilgili olarak gizliliğe önem verilmesinin gerekliliğini seçenekler arasında ilk sıraya koymaları kayda değerdir. İşletmelerin büyük çoğunluğunun üniversite - sanayi işbirliklerinde yaşanan sorunların işletmelerden kaynaklandığını belirtmeleri bir diğer önemli bulgudur. Bu çalışma, ilin sanayisine ve üniversite – sanayi işbirliğine yönelik yapılacak olan bilimsel araştırma ve projelere içerik ve veri açısından başvurulabilecek bir kaynak olma niteliğini taşımaktadır.