Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Balsak, Serdar" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Comparison of ultrasonographic and mammographic features of extremely rare papillary carcinoma and invasive ductal carcinoma
    (Termedia Publishing House Ltd., 2022) Balsak, Serdar; Yozgat, Can Yılmaz; Yüzkan, Sabahattin; Uyar, Aşur
    Introduction: This study aimed to investigate and compare ultrasonographic and mammographic findings of papillary breast carcinoma and invasive ductal carcinoma in breast masses that were diagnosed as pathological. Material and methods: This retrospective study included 88 patients with breast lesions, who underwent ultrasonography, mediolateral oblique-craniocaudal, and tomosynthesis imaging in the Picture Archiving and Communication System between January 2010 and March 2019. Results: 44 histopathologically diagnosed papillary carcinoma patients and 44 invasive ductal carcinoma patients were divided into groups according to contour, shape, internal structure, calcific-cystic component, echogenicity, posterior acoustic change, skin orientation, and environmental echogenic halo. There was a statistically significant difference between the groups in mammography contour, U/S contour, U/S shape, U/S posterior acoustics, and U/S internal structure. Logistic regression analysis showed that the presence of homogenous appearance (p < 0.001) and absence of shading in the posterior acoustic U/S (p = 0.001) were the most pertinent findings for determining papillary carcinoma. In the U/S, the likelihood of a homogenous tumour being a papillary carcinoma was 16.869 times higher than that of invasive ductal carcinoma, whereas the same probability was 0.1101 times less for a tumour with posterior acoustic shadowing. Conclusions: It is challenging to differentiate between invasive ductal carcinoma and papillary carcinoma of the breast without histopathological diagnosis both on ultrasound and mammography. The results of our study demonstrated that the ultrasonographic and mammographic findings of invasive ductal carcinoma and papillary carcinoma were like each other. Therefore, it is still not possible to distinguish between these 2 types of cancer only in accordance with these 2 criteria.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Nadir bir meme kanseri olan papiller karsinom ile invaziv duktal karsinomun ultrasonografik ve mamografik özelliklerinin karşılaştırılması
    (Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2019) Balsak, Serdar; Teke, Memik
    Amaç: Bu çalışmanın amacı,patolojik olarak meme kanseri tanı almış meme kitlelerinde nadir bir meme kanseri tipi olan papiller meme karsinom ile sık bir meme kanseri tipi olan olan invaziv duktal karsinomun ultrasonografik ve mamografik bulgularının araştırılması ve bu iki kanser tipinin karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem:Ocak 2010-Mart 2019 tarihleri arasında patolojik olarak meme kanseri tanısı almış hastalar çalışmaya dahil edildi.Bu çalışmada toplam 88 meme lezyonu (44 papiller kanser, 44 invaziv duktal kanser) araştırıldı.Hastalara ait farklı düzlemlerdeki ultrasonografi görüntüleri ile MLO-KK ve tomosentez görüntüleri PACS sisteminde tarandı.Radyolojik bulgular patoloji verileri altın standart kabul edilerek istatiksel olarak karşılaştırıldı. Bulgular;Histopatololojik olarak tanı almış 44 papiller karsinom hastası ve 44 invaziv duktal karsinom lezyonunun mamografi ve ultrasonografide kontur,şekil,iç yapı,kalsifik-kistik komponent,ekojenite,arka akustik değişklik,cilde göre oryantasyonu,çevre ekojenik halo gibi kriterlere göre gruplara ayrıldı. Gruplar arasında mamografi kontur, USG kontur, USG şekil, USG arka akustik ve USG içyapı bakımından istatistiksel olarak önemli fark elde edildi. Bu değişkenlerden hangisinin gerçekten etkili faktör olduğunu tespit etmek için ileriye dönük seçimli olarak gerçekleştirilen lojistik regresyon analizi yapıldı. Lojistik regresyon analizi USG içyapıda homojen görünüm varlığı (p<0,001) ile USG arka akustikte gölgelenme yokluğunun (p=0,001) papiller karsinomu belirlemede en uygun bulgular olduğunu gösterdi. USG içyapıda homojen görünüme sahip olan bir tümörün papiller karsinom olma olasılığı invaziv duktal karsinoma göre 16,869 kat fazla olarak bulunurken, USG arka akustikte gölgelenme olan bir tümör için aynı olasılık 0,101 kat daha az olarak saptandı. Sonuç:İnvasiv duktal karsinom ile memenin papiller karsinomunu hem ultrasonografik hem de mamografik olarak histopatolojik tanısı olmadan ayırt etmek çok güçtür. Ne ultrasonografik incelemeler ne de mamografik veriler bu iki tanıyı birbirinden ayırt etmede yeterli olmaktadır. Her ne kadar yaptığımız çalışmadaki sonuçlarımız, ultrasonografik bulgulardan akustik gölgelenme artışı ve kitle içyapısında ki homojenite kaybının invasiv duktal karsinom lehine olduğunu gösterse de, yine de invaziv duktal karsinom ile papiller karsinomun ultrasonografik ve mamografik bulguları bir birlerine benzerdir.Dolayısıyla sadece bu iki kriter doğrultusunda her iki kanser türünün ayırt edilmesi hala mümkün değildir
  • [ X ]
    Öğe
    Talasemi Major'lu hastalarda antropometrik değerler ile insülin benzeri büyüme faktörü-1, insülin benzeri büyüme faktörü bağlayıcı protein-3 ve ferritin arasındaki ilişki
    (2016) Balsak, Serdar; Taşkesen, Mustafa
    AMAÇ: Beta-talasemi major’da kronik transfüzyona bağlı vücutta demir yükünün artması nedeniyle endokrin organlarda yetmezlik ve büyüme gelişme geriliği görülmektedir. Bu çalışma kronik demir toksisitesinin beta-talasemi hastalarında büyüme ve gelişme üzerine olan etkilerini incelemek üzere planlandı. Hastaların antropometrik değerleri ile insülin benzeri büyüme faktörü-1 (IGF-1), insülin benzeri büyüme faktörü bağlayıcı protein-3 (IGFBP-3), ferritin ve serum demiri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlandı. YÖNTEM: Beta-talasemi major tanısı ile takip edilen ve transfüzyon alan prepubertal 50 hasta (Grup I: Transfüzyon süresi > 5 yıl, Grup II: Transfüzyon süresi: 2-5 yıl) çalışmaya alındı. Kontrol grubu olarak 25 sağlıklı çocuk alındı. Her üç grubun ağırlık, boy, vücut kitle indeksi (VKİ), boy z-skor değerleri hesaplandı. Grup I ve Grup II’ deki olguların IGF-1, IGFBP-3, ferritin, demir ve hemoglobin değerleri ölçüldü. BULGULAR: Üç gruba ait VKİ ve boy z-skoru ortalama değerleri ANOVA ile test edildi. VKİ ortalama değerleri istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermedi (p> 0.05). Ancak boy z-skoru ortalama değerleri arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p < 0.001) ve Post Hok testlerinden Benferroni ile farklılığın hangi gruptan kaynaklandığı analiz edildi. Bu analiz sonucunda Grup I ile Grup II arasında önemli fark olmadığı(p = 0,636) ancak Grup I ile Grup III arasında ve Grup II ile Grup III arasında önemli farlılık olduğu saptandı (Sırasıyla p < 0.001, p=0.006). Grup I ve II’deki olguların IGF-1, IGFBP-3, ferritin ve demir ortalama değerleri Student’s t testi ile analiz edildi. IGF-1 ve IGFBP-3 ortalama değerleri Grup I’de daha düşük bulundu (p<0.05). Ferritin ve demir ortalama değerleri Grup I’de daha yüksek bulundu. Ferritin düzeyleri arasındaki farkın önemli olduğu ( p<0.05 ), fakat demir ortalama değerleri arasındaki farkın anlamsız olduğu (p=0.67) görüldü. Pearson korelasyon analizi ile Grup I ve Grup II’deki olguların verileri korele edildi. Transfüzyon süresi ile IGFBP-3 arasında negatif ve anlamlı korelasyon, tranfüzyon süresi ile ferritin arasında pozitif ve anlamlı korelasyon (Sırasıyla r = -0,28 p= 0,04 ve r =0,55 p=0,001) saptandı. SONUÇ: Çalışmaya alınan olgularda boy z-skoru değeri transfüzyon alan olgularda düşük saptanmıştır. IGF-I, IGFBP-3 değişkenleri uzun süre transfüzyon alan grupta düşük saptandı. Bu sonuç kronik demir toksisitesinin büyüme hormonunun mediatörleri üzerine olan olumsuz etkisini göstermektedir. Transfüzyon süresi ile IGFBP-3 arasında negatif korelasyon saptanması da bunu desteklemektedir. Transfüzyon süresi ile ferritin düzeyleri arasındaki pozitif korelasyon uzun dönemde talasemi hastalarında demir birikiminin endokrin organlarda disfonksiyon için ciddi bir risk teşkil etttiğini göstermektedir. Talasemi astalarında şelasyon tedavilerinin daha disiplinli ve efektif yapılması gerekmektedir. Boy kısalığı olan talasemi majorlu seçilmiş vakalarda büyüme hormonu bir tedavi seçeneği olabilir. Anahtar kelimeler: Beta-talasemi major, insülin benzeri büyüme faktörü-1, insülin benzeri büyüme faktörü bağlayıcı protein-3, ferritin, boy z-skoru

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim