Yazar "Bülbül, Bülent" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anadolu merinoslarında sık kuzulatma olanaklarının araştırılması(2014) Bülbül, Bülent; Akbulut, Neffel Kürşat; Kan, Mustafa; Kırbaş, Mesut; Halıcı, İbrahim; Aktaş, Ahmet Hamdi; Gök, BekirBu çalışmada sık kuzulatma yöntemi kullanılarak koyunlardan bir yılda elde edilecek kuzu sayısını ve buna bağlı olarak işletmenin karlılığını arttırma olanaklarının araştırılması amaçlanmıştır. Materyal olarak Özel sektörde Anadolu Merinosu ırkı 525 baş koyun ve 40 baş koç ve Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde (Kamu sektörü) 199 baş koyun ve 15 baş koç kullanıldı. Özel sektördeki ve Kamu sektöründeki koyunlar sık kuzulatma ve kontrol olmak üzere iki gruba ayrıldı. Özel sektörde 200, Kamu sektöründe ise 75 baş koyun normal olarak yılda bir kuzu elde etmek için kontrol olarak ayrılırken, Özel sektörde 325, Kamu sektöründe ise 124 baş koyun çalışma grubunu oluşturdu. Kontrol grubu koyunlar her yıl geleneksel tohumlama dönemi olan Ağustos-Eylül aylarında yılda bir çiftleştirilirken, çalışma grubunda bulunanlara 2 yılda 3 kuzulatma uygulandı. Çalışma grubu koyunlar ilk tohumlamadan itibaren 5 ay gebelik, 40 gün laktasyon ve 20 gün sütten kesmeyi takiben 1 aylık tohumlama periyoduna alındı. Çalışma grubunda sık kuzulatma için östrüs indüksiyonu ve senkronizasyonu amacıyla koç etkisi, koç etkisi + flushing ve hormon uygulamalarını içeren beş farklı protokol kullanıldı. Sonuç olarak hormon kullanılan sık kuzulatma uygulamalarıyla yılda bir kuzulatmaya göre daha fazla kuzu verimi ve kuzu üretkenliği sağlandı. Sık kuzulatma uygulamalarında elde edilen kuzu verimi ve kuzu üretkenliği üzerinde uygulanacak senkronizasyon yöntemlerinin önemli derecede etkili olduğu görüldü. Ancak bu çalışmada uygulanan senkronizasyon yöntemleri ile elde edilen kuzu veriminin kontrol grubuna göre karlı olmadığı tespit edildiÖğe Dondurulmuş Embriyo Transfer Edilmiş İneklerde Diöstrüste GnRH Enjeksiyonu ya da Progesterone İmplantının Etkisi(Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü, 2014) Kırbaş, Mesut; Bülbül, Bülent; Köse, Mehmet; Dursun, Şükrü; Çolak, MehmetBu çalışmada, dondurulmuş-çözdürülmüş embriyo transferi yapılmış ineklerde 13. gün (östrüs=0) tek doz GnRH ya da 13-20. günler arasında progesteron uygulamasının kan plazması progesteron seviyesi ve gebelik oranları üzerine etkisi araştırıldı. Bu amaçla, 48 baş İsviçre Esmeri ırkı inek senkronize edilerek taşıyıcı olarak kullanıldı. Östrüs senkronizasyon protokolünü takiben tespit edilen östrüsten 7 gün sonra bütün ineklere ethilen glikolle dondurulmuş-çözdürülmüş embriyolar transfer edildi ve inekler rastgele üç gruba ayrıldı. GnRH grubunda (n=16), ineklere 13. gün 10 ?g buserelin asetat i.m. yolla enjekte edildi. İmplant grubundaki (n=16) ineklere 3 mg norgestomet içeren implantlar kulak derisi altına yerleştirildi. Kontrol grubundaki (n=16) ineklere ise 13. gün i.m. olarak 2 ml fizyolojik tuzlu su solusyonu enjekte edildi. İmplant grubunda 16 ve 20. günlerde saptanan progesteron seviyeleri GnRH ve Kontrol gruplarından yüksek oldu (p<0.05). Yirmisekizinci gün gebelik oranları GnRH, İmplant ve Kontrol gruplarında sırasıyla %43.75 (7/16), %50 (8/16) ve %18.75 (3/16) olarak tespit edildi ve İmplant grubunda Kontrol grubundan yüksek olarak bulundu (p=0.06). Sonuç olarak, ineklerde östrüsten sonraki 13-20. günler arasında kulak implantı şeklinde progesteron uygulaması 16 ve 20. günlerde progesteron seviyesini yükseltti ve kontrol grubuna göre gebelik oranını artırdıÖğe Dondurulmuş sığır embriyolarının transferinden elde edilen gebelik oranı üzerine taşıyıcı senkronizasyon protokolünün etkisi(2012) Kırbaş, Mesut; Köse, Mehmet; Çolak, Mehmet Cengiz; Dursun, Şükrü; Bülbül, BülentBu çalışmada, dondurulmuş-çözündürülmüş embriyo transfer edilen ineklerde gebelik oranı üzerine farklı östrüs senkronizasyon yöntemlerinin etkilerinin karşılaştırılması amaçlandı. Bu amaçla taşıyıcıların östrüsleri (n=50) iki farklı yöntemle senkronize edildi. Birinci gruptaki (PG grubu, n=24) taşıyıcılara 11 gün ara ile 500 $mu$g cloprostenol kas içi yolla uygulandı. İkinci gruptaki (İmplant grubu, n=14) taşıyıcıların kulak derisi altına 10 gün süreyle 3 mg norgestomet içeren implant yerleştirildi. Bununla birlikte aynı zamanda 3 mg norgestomet+5 mg östradiol valerate kas içi uygulandı. Uygulamanın 9. gününde 500 $mu$g cloprostenol kas içi enjekte edildi. Spontan östrüs gösteren inekler üçüncü grubu (Kontrol, n=12) oluşturdu. Embriyolar östrüs sonrası 7. günde epidural anestezi altında korpus luteumun bulunduğu taraftaki kornu uteriye bırakıldı (östrüs 0). Gebelik tespiti, östrüs sonrası 30, 60 ve 90. günlerde yapıldı. Gebelik oranı PG, İmplant ve Kontrol gruplarında 30. günde sırasıyla %66.6, %64.3 ve %33.3 oldu. Embriyonik ölümler sadece 30-60. günler arasında PG (n=4) ve İmplant (n=2) gruplarında belirlendi. Gruplar arasında gebelik oranları açısından önemli farklılık belirlenmedi. Sonuç olarak, doğal östrus gösterenlere kıyasla senkronize edilen ineklerde daha yüksek gebelik oranları elde edildi ve iki farklı senkronizasyon protokolu arasında istatistik fark bulunamadı.Öğe Düvelerde dondurulmuş embriyoların transferinde embriyonun uterusta bırakıldığı kornu uteri ve derinliğinin gebelik oranı üzerine etkisi(Fırat Üniversitesi, 2014) Dursun, Şükrü; Köse, Mehmet; Kırbaş, Mesut; Bülbül, Bülent; Çolak, MehmetBu çalışma, düvelerde dondurulmuş embriyoların transferinde embriyonun korpus luteumun bulunduğu ovaryuma göre bırakıldığı kornu uteri (ipsilateral/kolleteral) ve derinliğinin (derin/yüzeysel) gebelik oranı üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapıldı. Derin transfer, embriyonun kornu uterinin, bifurkasyo bölgesinden sonraki üçüncü 1/3’lük kısmına bırakılması olarak tanımlanırken, yüzeysel transfer ise embriyonun kornu uterinin bifurkasyo bölgesinden sonraki ilk 1/3’lük kısmına bırakılması olarak tanımlandı. Bu tanımlamalara ve korpus luteumun lokalizasyonuna göre taşıyıcılar rasgele dört gruba ayrıldı. Etilen glikolle direk transfer metoduna göre dondurulmuş birinci kalite embriyolar taşıyıcılara östrüs (0. gün) sonrası 7. günde; Grup I’de derin-ipsilateral (n=12), Grup II’de yüzeysel-ipsilateral (n=13), Grup III’de derin-kolleteral (n=13), Grup IV’te ise yüzeysel-kolleteral (n=12) olarak transfer edildi. Taşıyıcıların gebelik muayeneleri 28. günde trans-rektal ultrasonografi ile yapıldı. Gebelik oranları gruplarda (Grup I, Grup II, Grup III ve Grup IV) sırasıyla %41.7 (5/12), %61.5 (8/13), %30.8 (4/13) ve %25 (3/12) tespit edildi. Grupların gebelik oranları arasındaki farklılık istatistiki olarak önemli bulunmadı (P>0.05). Yapılan transferler sadece derin ve yüzeysel olarak gruplandırıldığında gebelik oranları sırasıyla; %36 (9/25) ve %40 (11/25) oldu, fakat gebelik oranları arasındaki farklılık önemli olarak tespit edilmedi (P>0.05). Transferler sadece ipsilateral ve kolleteral olarak gruplandırıldığında ise gebelik oranları sırasıyla %52 (13/25) ve %28 (7/25) oldu. İstatistiksel olarak ipsilateral transfer grubunda elde edilen gebelik oranı, kolleteral transferlerden yüksek olma eğiliminde olduğu görüldü (P=0.07). Sonuç olarak, etilen glikolle dondurulmuş birinci kalite embriyoların korpus luteumla aynı taraftaki kornu uteriye bırakılması gerektiği kanısına varıldı.Öğe Düvelerde östrüs siklusunun folliküler ya da luteal evresinde başlatılan ovsynch protokolünün folliküler ve luteal senkronizasyon üzerine etkisi(2014) Bülbül, Bülent; Kırbaş, Mesut; Köse, Mehmet; Dursun, ŞükrüSunulan çalışmada düvelerde östrüs siklusunun folliküler veya luteal evresinde başlatılan ovsynch protokolünün folliküler ve luteal senkronizasyon ve gebelik oranı üzerine etkisi araştırıldı. Düvelerinöstrüs siklusu 0, 7 ve 9. günlerde sırasıyla GnRH (10 ?g buserelin asetat, birinci GnRH), PGF 2? (150 ?g d-kloprostenol, PG) ve GnRH (ikinci GnRH) uygulamalarıyla senkronize edildi. Düveler sonenjeksiyondan 18 saat sonra tohumlandı (10. gün, ST). Düveler, 0. gün plazma progesteron konsantrasyonlarına göre iki gruba ayrıldı; progesteron konsantrasyonu <1 ng/ml olanlar (Grup I, n=13) ve progesteron konsantrasyonu ?1 ng/ml olanlar (Grup II, n=15). Enjeksiyon günlerindedominant follikülün en uzun çapı ölçüldü. PG, ST ve tohumlama sonrası 7. günlerde kan örnekleri alındı. Gebelikler ST sonrası 35. günde ultrason cihazı ile kontrol edildi. Dominant follikülün ortalamaçapı (mm) birinci GnRH, PG ve ikinci GnRH günlerinde sırasıyla Grup I’de 9.1±1.1, 9.3±0.7 ve 11.4±0.9,Grup II’de 10.5±0.6, 11.3±0.8 ve 12.4±0.8 mm ölçüldü. Progesteron konsantrasyonu (ng/ml) birinciGnRH, PG, ST ve ST7 günlerinde sırasıyla Grup I’de 0.5±0.1, 8.1±1.2, 0.9±0.2 ve 4.0±0.6, Grup II’de ise 3.2±0.7, 9.9±1.4, 0.5±0.1 ve 3.7±0.7 tespit edildi. Östrüs senkronizasyonu, ovulasyon ve gebelikoranları sırasıyla Grup I’de %77, %69.2 ve %30.8, Grup II’de %93, %80 ve %26.7 oldu. Çalışmadagrupların oluşturulmasında kriter olarak esas alınan 0. gündeki (birinci GnRH günü) progesteron konsantrasyonu dışında gruplar arasındaki bütün farklılıklar istatistiki olarak önemsiz oldu (P>0.05). Özet olarak bu çalışmada elde edilen sonuçlara göre düvelerde östrüs siklusunun folliküler veya lutealevresinde başlatılan ovsynch yönteminin folliküler ve luteal senkronizasyon ve gebelik oranı üzerinefarklı bir etkisi olmadı.Öğe Etilen glikolle direkt transfer metoduna göre dondurulmuş sığır embriyolarının transferinde çözdürme-transfer aralığının gebelik oranı üzerine etkisi(2014) Kırbaş, Mesut; Dursun, Şükrü; Köse, Mehmet; Ümütlü, Seyit; Bülbül, BülentAmaç: Bu çalışmada etilen glikolle direkt transfer metoduna göre dondurulmuş sığır embriyolarının taşıyıcılara transferinde, embriyonun çözdürülmesinden transfer edilene kadar geçen sürenin gebelik oranı üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlandı.Gereç ve Yöntem: Taşıyıcı olarak (n=56), kızgınlıkları (Östrüs) 14 gün arayla iki kez 0.150 mg d-cloprostenol enjeksiyonu ile senkronize edilen inekler kullanıldı. Embriyolar taşıyıcılara kızgınlık tespitinden 7 gün sonra (kızgınlık 0. gün) transfer edildi. Embriyolar 25oC'lik su banyosunda 25 saniye tutularak çözdürüldükten sonra taşıyıcılara 0-5 dk. (Grup 0-5, n=27), 6-10 (Grup 6-10, n=16) ya da 11-25 (Grup 11-25, n=13) dakika içinde korpus luteumun bulunduğu kornu uteriye ipsilateral olarak transfer edildi. Gebelik muayeneleri 28. günde ultrason cihazı kullanılarak yapıldı.Bulgular: Gebelik oranları G 0-5, G 6-10 ve G 11-25 gruplarında sırasıyla %59.3, %50 ve %23.1 olarak tespit edildi. Buna göre G 0-5 ve G 6-10 ile G 6-10 ve G 11-25 grupları arasında farklılık istatistiki açıdan önemsiz bulunurken (P>0.05), G 11-25 grubunda tespit edilen gebelik oranı G 0-5 grubuna kıyasla önemli düzeyde düşük bulundu (P Öneri: Sonuç olarak, etilen glikol ile dondurulmuş embriyoların çözdürme işleminden sonra 10 dakika içinde taşıyıcılara transfer edilmesi gerektiği kanısına varıldı.Öğe The expression of steroidogenic genes in ovine corpus luteum during early pregnancy(2021) Köse, Mehmet; Atlı, Mehmet Osman; Koçak, Nadir; Hıtıt, Mustafa; Bülbül, BülentAim: The goal of this study was to investigate the expression of steroidogenic genes in ovine corpus luteum during early pregnancy Materials and Methods: The animal model was designed as pregnancy; ewes were divided into three sub-groups, pregnancy 12th day: P12, pregnancy 16th day: P16, pregnancy 22th day: P22, and cyclic day 16 (C16). The expression of steroidogenic genes (steroidogenic acute regulatory protein; StAR, cytochrome P450 side-chain cleavage; P450sscc, and 3b-hydroxysteroid dehydrogenase/delta5 delta4-isomerase; 3?HSD) was evaluated using qPCR, and mRNA localization of StAR was detected on P16 against C16 through in-situ hybridization. Results: The expression of StAR mRNA was higher on day P22 and P16 compared to P12 (p<0.05), while it was at a steady-state level on day P22 vs P16 (p>0,05). mRNA expression of P450scc was greater on day P22 and P16 than day P12 (p<0.05), however on day P22 vs P16, it was at a steady-state level (p>0,05). Also, mRNA expression of 3?HSD had a similar trend; it was higher on day P22 and P16 compared to P12 (p<0.05), while it was at a steady-state level on day P22 vs P16 (p>0,05). In in-situ hybridization, we did not detect StAR mRNA on cyclic day 16 (C16) while abundantly expressed in luteal cells in P16. Conclusion: The mRNA expression of steroidogenic genes may appear to play a critical role during early pregnancy in ewes. Accordingly, it can be suggested that the steroidogenic pathway in the corpus luteum of ewe may transcriptionally regulate progesterone synthesis required for maintenance of early pregnancyÖğe İneklerde Ovsynch Protokolünde İkinci Gonadotropin- Releasing Hormon (GnRH) Enjeksiyonu Yerine Human Chorionic Gonadotropin (hCG) Kullanımının Etkinliğinin Araştırılması(2014) Oyar, Ahmet; Köse, Mehmet; Kırbaş, Mesut; Bülbül, BülentBu çalışma, laktasyondaki ineklerde klasik ovsynch protokolünde ikinci Gonadotropin-Releasing Hormon (GnRH) uygulaması yerine human Chorionic Gonadotropin (hCG) uygulamasının plazma progesteron düzeyi ve gebelik oranı üzerine etkinliğinin belirlenmesi amacıyla yapıldı. Çalışmanın başlangıcında 36 baş sağmal inek rastgele iki uygulama grubuna ayrıldı: OV-GnRH (n=20) ve OV-hCG (n=16) grubu. Bütün ineklere 0. gün GnRH ve 7. gün PGF2? enjeksiyonu yapıldı. Dokuzuncu gün OV-GnRH grubundaki ineklere GnRH enjekte edilirken, OV-hCG grubundakilere ikinci GnRH yerine hCG enjekte edildi. Son enjeksiyon (9. gün) ve tohumlama günü preovulatör folliküllerin büyüklükleri 7,5 MHz transrektal prob kullanılarak ultrason ile ölçüldü. Bütün inekler ikinci GnRH ya da hCG enjeksiyonundan 16-18 saat sonra tohumlandı. Plazma progesteron (P4) düzeyinin tespiti için tohumlama günü (ST) ve sonrasındaki 5 ve 12. günlerde heparinize tüplere kan örnekleri toplandı. Tohumlamadan 24 saat sonra ovulasyon, 30 gün sonra ise gebelik kontrolü ultrasonla gerçekleştirildi. Son enjeksiyon ve tohumlama günü yapılan ultrasonografik muayenede pre-ovulatör folliküllerin ortalama büyüklükleri (±S.E.M.) OV-GnRH grubunda 1,41±0,06 ve 1,53±0,06 cm, OV-hCG grubunda ise 1,56±0,08 ve 1,67±0,06 cm olarak belirlendi. Ovulasyon ve gebelik oranları sırasıyla OV-GnRH grubunda %90 ve %40, OV-hCG grubunda ise %93,75 ve %56,25 olarak tespit edildi. Gruplarda pre-ovulatör folliküllerin ortalama büyüklükleri, ovulasyon ve gebelik oranları arasındaki farklar istatistiki açıdan önemli bulunmadı (P>0,05). Sunulan çalışmada elde edilen verilere dayanarak, ineklerde ovsynch protokolünde ikinci GnRH yerine hCG uygulamasının da yapılabileceği kanısına varıldı.Öğe Investigation of possibility of increasing lamb production with flushing plus ram effect or the administration of various pregnant mare serum gonadotropin doses in akkaraman ewes(Ataturk Universitesi, 2016) Köse, Mehmet; Kırbaş, Mesut; Bülbül, Bülent; Dursun, Şükrü; Demirci, UǧurThe effect of ram effect plus flushing or different doses of pregnant mare serum gonadotropin (PMSG) on lamb production in Akkaraman ewes was investigated. For this aim, 124 Akkaraman ewes were randomly divided into five group; The groups were PMSG300 (n=25), PMSG500 (n=24), PMSG700 (n=25), Flushing plus Ram effect (n=25) and Control (n=25) groups. The oestruses in PMSG groups were synchronised using vaginal sponge (for 12 d) containing 20 mg fluorogestone acetate and ewes were im injected 75 ? cloprostenol and 300, 500 and 700 IU PMSG in PMSG300, PMSG500, and PMSG700 groups, respectively, 24 h before sponge removal. Oestrus was checked for 5 d following sponge removal. After four weeks flushing, oestrus was checked for 4 wk in Flushing plus Ram effect group. Control ewes had no extra administration and, were checked for oestrus during August and September. Oestrus was checked for 30 min twice a day with teaser rams in all groups and ewes in oestrus were hand-mated. While pregnancy and survival rates were similar, birth rate in PMSG700 group and fecundity rate in Flushing plus Ram effect and Control groups were lower than that in PMSG500 group (P<0.05). As a result, it is concluded that 500 IU PMSG injection 24 h before sponge removal can synchronise oestrus and increase fecundity rate in Akkaraman ewes synchronised with intravaginal progesterone plus prostaglandin2alpha injection.Öğe Konya Merinosu toklularda aşımla birlikte gonadotropin-releasing hormon veya human chorionic gonadotropin uygulamasının kuzulama performansına etkisi(2012) Kırbaş, Mesut; Aktaş, Ahmet Hamdi; Köse, Mehmet; Bülbül, BülentAmaç: Bu çalışma da Konya Merinosu toklularda aşımla birlikte gonadotropin-releasing hormon (GnRH) veya human chorionic gonadotropin (hCG) uygulamasının senkronizasyon periyodu ve izleyen siklusta yaptırılan aşımlar sonrası kuzulama performansına etkisinin belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Materyal olarak 16-20 aylık 36 baş Konya Merinosu toklu kullanıldı. Tokluların östrüsleri 0. gün 4 ?g GnRH ve 5. gün 150 ?g prostaglandinF2? (PGF2?) uygulanmasıyla senkronize edildi. PGF2? enjeksiyonu sonrası östrüste olduğu tespit edilen toklular fertil oldukları daha önceden bilinen koçlarla bir kez çiftleştirildi. Aşım sonrası toklular sürüden uzaklaştırıldı ve üç gruba ayrıldı. Birinci gruptaki toklulara (n=14) 200 IU hCG, ikinci gruptakilere (n=12) 4 ?g GnRH ve üçüncü gruptakilere (kontrol, n=10) 1 mL serum fizyolojik kas içi enjekte edildi. Gebelik muayeneleri aşım sonrası 30. günde ultrasononografi cihazı kullanılarak transrektal yoldan yapıldı. Bulgular: Sunulan çalışmada gebe kalan, doğum yapan, ikiz doğum yapan koyun oranı ve kuzu verimi sırasıyla hCG grubunda %85.71, %85.71, %33.3 ve 1.14, GnRH grubunda %75.0, %66.67, %12.5 ve 0.75, kontrol grubunda ise %100, %80, %37.5 ve 1.10 olarak belirlendi. Gruplar arasında kuzulama performansı ve incelenen reprodüktif parametreler arasındaki farklar istatistiki açıdan önemli bulunmadı (p>0.05). Öneri: Sonuç olarak östrüsleri senkronize edilen toklularda aşımla birlikte GnRH veya hCG uygulamalarının kuzulama performansı üzerine etkisinin olmadığı kanaatine varıldı.Öğe Yetiştirici Şartlarında Sütçü İneklerde Embriyo Transferinin Uygulanabilirliğinin Araştırılması*(Erciyes Üniversitesi, 2017) Dursun, Şükrü; Bülbül, Bülent; Kırbaş, Mesut; Köse, Mehmet; Karaşahin, Tahir; Satılmış, Muharrem; Akbulut, Neffel KürşatBu çalışmada sütçü ineklerde Türkiye’de henüz rutin olarak uygulanamayan embriyo transferinin yetiştirici şartlarında uygulanabilirliği araştırıldı. Çalışma, Konya’nın dört farklı ilçesindeki toplam beş işletmede yürütüldü. Çalışmada 30 baş Holştayn ırkı inek donör olarak kullanıldı ve tüm donörlere aynı süperovulasyon protokolü uygulandı. Progesteron salıveren araç östrüs siklusunun rastgele bir gününde donörlerin vaginalarına yerleştirildi (0. gün). FSH uygulamasına yedinci günde başlandı ve 400 mg NIH-FSH-P1 azalan dozlarda 12 saat arayla dört günde uygulandı. PGF2?, 9. gün sabah (5. FSH enjeksiyonuyla eş zamanlı) enjekte edildi ve bu enjeksiyondan 12 saat sonra vaginal araç uzaklaştırıldı. Östrüs gösteren donörler 12 saat arayla iki kez tohumlandı. Taşıyıcı inek (n=45) ve düvelerin (n=49) östrüs siklusu ise çift doz PGF2? protokolüyle (-3 ve 8. günlerde) senkronize edildi. Embriyo toplama işlemi; 30 donör-den 23’ünde, birinci tohumlama sonrası 7. günde, non-şirurjikal yolla yapıldı ve bu donörlerin ovaryumlarında toplam 158 adet korpus luteum tespit edildi. Uterus yıkamalarında toplam 85 embriyo elde edildi ve mikroskobik inceleme son-rasında 24 tanesi taşıyıcılara transfer edildi. Taşıyıcılarda gebelik muayenesi, embriyoların transferinden 35 gün sonra ultrasonografi ile yapıldı ve gebelik oranı %62.5 oldu. Sonuç olarak; Konya İlinde yetiştirici şartlarında embriyo transfe-rinin uygulanabilir olduğu kanısına varıldı.