Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Ay, Enver" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Apendektomi operasyonlarında iki farklı intratekal levobupivakain dozunun etkinliğinin karşılaştırılması
    (Modestum Publishing Ltd., 2012) Doğan, Erdal; Kavak, Gönül Ölmez; Çelik, Feyzi; Tüfek, Adnan; Yıldırım, Zeynep Baysal; Tokgöz, Orhan; Karaman, Haktan; Ay, Enver
    Amaç: Spinal anestezi, özellikle yandaş hastalıkların varlığında morbidite ve mortaliteyi azalttığı için birçok cerrahi uygulamada tercih edilmektedir. Bu çalışmada; spinal anestezi altında açık apendektomi operasyonu yapılacak hastalarda iki farklı doz levobupivakainin motor ve duyusal blok özellikleri, hemodinamik parametreler, cerrahi ve hasta konforu ve yan etkiler bakımından karşılaştırılması amaçlandı. Gereç ve yöntem: Bu çalışma Sağlık Bakanlığı Etik kurul izni ve hasta onamı alınarak prospektif olarak planlandı. Çalışmaya yaşları 18-40, ASA I-II grubu, spinal anestezi için kontrendikasyonu bulunmayan ve yapılacak girişimi kabul eden, perfore apandisit düşünülmeyen 50 olgu dâhil edildi. Grup I’e 3 ml (15 mg) %0.5 levobupivakain Grup II’ye 4 ml (20 mg) %0.5 levobupivakain intratekal verildi. Gruplar motor ve duyusal blok özellikleri, hemodinamik parametreler, cerrahi ve hasta konforu ve yan etkiler bakımından karşılaştırıldı. Bulgular: İki grup arasında iki segment regresyon zamanı Grup II’de Grup I’den daha uzun (Grup I: 120 ± 40 dk, Grup II: 158 ± 54 dk) bulundu (p<0.05). Ayrıca Grup II’de hipotansiyon ve bradikardi daha sık görüldü (p<0.05).. Grupların benzer hemodinamik etki, hasta ve cerrah memnuniyetine sahip olduğu gözlendi. Sonuç: Apendektomi operasyonlarında 3 ml (15 mg) %0.5 levobupivakain ile spinal anestezi uygulamalarının etkin, güvenli ve konforlu bir anestezi sağladığı sonucuna varıldı.
  • [ X ]
    Öğe
    Evaluating mean platelet volume as a new indicator for confirming the diagnosis of necrotizing pancreatitis
    (Edizioni Luigi Pozzi, 2015) Erbis, Halil; Aliosmanoglu, Ibrahim; Turkoglu, Mehmet Akif; Ay, Enver; Turkoglu, Ahmet; Ulger, Burak Veil
    BACKGROUND: The aim of the present study is to discuss the possible role of mean platelet volume as a new predictor in the diagnosis of necrotizing pancreatitis. METHODS: Study subjects are arranged in three different groups: Group I; control group (n= 40), Group II; acute pan-creatitis (n= 40), Group III; necrotizing pancreatitis (n= 36). Demographic data and mean platelet volume values are recorded retrospectively. RESULTS: Mean platelet volume of patients in Group II was 7.9 +/- 0.53, while in Group III patients' it was 7.2 +/- 0.52 (p<0.001). When we compared the study groups with ROC analysis, results demonstrated that cut off value of necrotizing pancreatitis patients as 7,8 (area under curve: 0.857), sensitivity as 86.1% and specificity as 72.5%. CONCLUSION: The current study shows that mean platelet volume in necrotizing pancreatitis patients is significantly reduced compared to that of patients in the control and acute pancreatitis group.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hipertiroidizm ile tiroid kanseri birlikteliği
    (Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2014) Taşkesen, Fatih; Uslukaya, Ömer; Oğuz, Abdullah; Ay, Enver; Kuzu, Hekim; Gümüş, Metehan; Girgin, Sadullah; Baç, Bilsel
    Amaç: Tiroid kanseri hipertiroidizmin nedeni olabilen Graves hastalığı, toksik multinodüler guatr veya toksik nodüler guatr ile ilişkili olabilir. Bu çalışmanın amacı endemik guatır bölgesi olarak kabul edilen bölgemizde hipertiroidi tanısı almış, tiroidektomi yapılmış ve tiroid kanseri tespit edilen hastaları retrospektif olarak değerlendirmektir. Yöntemler: 2006 ve 2012 yılları arasında hipertiroidili 69 hasta retrospektif olarak incelendi. Klinik hipertiroidizm Triiyodotironin/Tiroksin (T3/T4) seviyelerinin yüksekliği ve TSH düzeyinin düşüklüğü, klinik bulgular ve semptomlar ile tanı konuldu. Cerrahi operasyon için kriterler; malignitenin sitolojik olarak kanıtlanması, guatırın özafagusa veya trakeaya bası semptomlarına neden olması, antitiroid ilaç tedavisinin yan etkileri veya antitiroid ilaçlara cevapsızlıktı. Bulgular: Hastaların 20 (%28,9)’de toksik multinodüler guatr, 28 (%40,6)’de Graves hastalığı, 21 (%30,5)’de toksik nodüler guatr tanısı almış 69 hasta vardı. Bu hastalardan 12 (%17,4)’de tiroid kanseri tespit edildi. Sonuç: Hipertiroidili hastalarda malignite ihtimali düşük olsa da şüpheli lezyonlar, nodüller ve boyunda saptanan lenf adenopatiler ayrıntılı olarak incelenmelidir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    İdiopatik trombositopenik purpuralı hastalarda splenektomi: 109 olgununun analizi
    (Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2012) Önder, Akın; Kapan, Murat; Gül, Mesut; Aliosmanoğlu, İbrahim; Arıkanoğlu, Zülfü; Taşkesen, Fatih; Taş, İlhan; Ay, Enver; Girgin, Sadullah
    Amaç: Splenektomi, medikal tedaviye dirençli ve şiddetli seyreden İdiopatik trombositopenik purpuralı hastalarda tedavi sağlamak amacıyla yapılmaktadır. Bu çalışmada İdiopatik trombositopenik purpura tanısıyla splenektomi uygulanan hastalarda postoperatif ve uzun dönem sonuçların irdelenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Kliniğinde 2002-2010 tarihleri arasında İdiopatik trombositopenik purpura tanısıyla splenektomi uygulanan 109 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastalarda yaş, cinsiyet, aksesuar dalak varlığı ve yerleşimi, operasyon süresi, preoperatif transfüzyone edilen trombosit ünite sayısı, preoperatif ve postoperatif kan transfüzyon ünite sayısı, hastanede yatış süresi, takip süresi ve sonuçları, morbidite ve mortalite kaydedildi. Bulgular: Hastaların 88’i (%80.7) kadın, 21’i (%19.3) erkek idi. Yaş ortalamaları 37.10±16.62 (16-72) yıl idi. Ortalama ameliyat süresi 44.87 ± 10.32 (30-120) dakika idi. Ortalama kan transfüzyonu ve trombosit süspansiyonu sırasıyla 1.63±0.85(0-3) ve 2.01±0.71(1-3) ünite idi. Preoperatif USG ile 20 (%18.3) hastada aksesuar dalak tanımlandı. Hastalarda laparotomide 23’ünde (%21.1) patoloji tarafından doğrulanan aksesuar dalak tespit edildi. İntraoperatif en sık aksesuar dalak yerleşimi dalak hilusunda saptandı. Hastaların 16’sında (%14.7) postoperatif dönemde komplikasyon gelişti. En sık görülen komplikasyon atelektazi idi. Hastaların ortalama hastanede yatış süresi 4.56±2.45(2-12) gün idi. Hastalar medyan 28 (9-48) ay takip edildi. Hastaların 1’inde (%0.9) mortalite gelişti. Sonuç: Splenektomi İdiopatik trombositopenik purpura tedavisinde medikal tedaviye yanıtsız olgularda güvenle uygulanabilen bir cerrahi girişimdir ve splenektomiyle bu hastalarda uzun süreli yanıt almak mümkündür. Nüksü engellemek için aksesuar dalak gözden kaçırılmamalıdır.
  • [ X ]
    Öğe
    Karın ağrısının nadir bir nedeni: Niemann-Pick tip-B zemininde masif splenomegali ve hipersplenizm
    (2012) Arıkanoğlu, Zülfü; Ay, Enver; Aliosmanoğlu, İbrahim; Fırat, Uğur; Gül, Mesut; Taşkesen, Fatih
    Niemann-Pick hastalığı otozomal resesif herediter lizozomal depo hastalığıdır. Tip A, B, C, D, E ve F olmak üzere 6 tipi vardır. Hastanın kliniği sfingomyelinin biriktiği organa göre farklılık gösterir. Tanı çoğunlukla çocukluk döneminde rutin muayenelerde saptanan hepatosplenomegalinin etiyolojisinin araştırılması sırasında konulur. Genellikle destekleyici tedavi uygulanır. Ancak hipersplenizm ve masif splenomegali gelişmiş ise rüptür gelişme riskinden dolayı splenektomi gerçekleştirilebilir. Bu yazıda çocukluk çağında Niemann-Pick tip-B hastalığı tanısı almış, masif splenomegali ve hipersplenizmli 16 yaşında erkek bir olgu, nadir olarak görülen bir hastalık olması nedeniyle sunulmuştur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Mekanik ince ve kalın barsak tıkanıklıklarında mortaliteyi etkileyen faktörler
    (2016) Ay, Enver; Taşkesen, Fatih
    Amaç: İnce ve kalın barsak tıkanıklığı nedeniyle ameliyat edilen hastalarda mortaliteye etki eden faktörlerin araştırılması bu çalışmada amaçlanmıştır. Materyal- Metod: Dicle Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Kliniğinde Ocak 2010-Temmuz 2012 tarihleri arasında ince ve kalın barsak tıkanıklığı nedeniyle ile ameliyat edilen 171 hastadan oluşan bu retrospektif çalışmada, hastaların mortalite ile ilişkili olabilecek başvuru şikayeti ve süresi, fizik muayene bulguları, yaş, cinsiyet, başvuru anındaki beyaz küre (wbc), kreatinin, potasyum, ortalama platelet volümü (mpv), albümin değerleri, karın ameliyat öyküsü, ameliyat zamanı, eşlik eden hastalıkları, ameliyat tanısı, yapılan ameliyat şekli, komplikasyonları ve mortaliteleri dosyalarından bulunup kaydedildi. Bulguların istatistikleri yapılırken mortalitenin yukarıda saydığımız parametrelerle tek tek ilişkisi analiz edilerek istatistik olarak anlamlı olup olmadığı tespit edilmeye çalışıldı. Bulgular: Ameliyat edilen 114 ince barsak tıkanıklığının (İBT) 61’ i (%53,5) erkek, 53’ ü (%46,5) kadın ; 57 kalın barsak tıkanıklığının (KBT) ise 44’ ü (%77,2) erkek, 13’ü (%22,8) kadından oluşmaktaydı. Ameliyat edilen iBT’ de mortalite oranı % 14,9 iken, KBT’ de %22,8 olarak bulundu. Bununla ilişkili olarak mortalite gelişen grupta yaş ortalaması 62±19,7 (20-85) yıl iken, mortalite gelişmeyenlerde yaş ortalaması 52±19,6 (19-83) yıl olarak bulundu. Ayrıca albümin değeri mortalite gelişen grupta ortalama 2,3 ±0,7(1-4) g/dl iken mortalite gelişmeyen grupta 3,23±0,6 (1-5) g/dl olarak bulundu. İnce barsak tıkanıklığında en sık nedenler sırası ile brid %43,9, inkarsere herni %19,3 iken, kalın barsak tıkanıklığında kolon tümörü %42,1, sigmoid volvulus 26,3% olduğu görüldü. Yine etyolojide mezenterik damarlarda tıkanıklık olanlarda mortalite %40, tümör metastazı olanların mortalitesini %36 oldugunu gördük. İBT olanlarda rezeksiyon + ostomi açılanlarda mortalite %50 iken, kalın barsak grubunda bu oran oldukça düşük izlendi. Barsak sesi alınmayan hastaların mortalitesi %39,1 olduğu görüldü. Barsak sesi alınanlarda mortalite %14,1 olarak izlendi. İstatiksel olarak anlamlı idi ( p < 0.005). Sonuç: İnce ve kalın barsak tıkanıklığında hastalar ameliyata alınmadan sıvı –elektrolit ve albümin replasmanı sağlanmalı, yaş ve sistemik hastalıklar da göz önüne alınıp tedavi ve takibi yapılmalıdır. Anahtar Kelimeler: İnce barsak tıkanıklığı, kalın barsak tıkanıklığı, mortalite, risk faktörleri
  • [ X ]
    Öğe
    A rare cause of abdominal pain: massive splenomegaly and hypersplenism due to Niemann-Pick type-B
    (Aves Press Ltd, 2012) Arikanoglu, Zulfu; Taskesen, Fatih; Aliosmanoglu, Ibrahim; Gul, Mesut; Firat, Ugur; Ay, Enver
    Niemann-Pick disease is a recessive, autosomal hereditary lysosomal storage disease. Six types of the disease have been identified (NPD types A, B, C, D, E, and F). Clinic of the patient varies depending on the organ in which sphingomyelin accumulates. The diagnosis is generally made during routine diagnostic tests performed in childhood while examining the etiology of hepatosplenomegaly. Supportive treatment is the mostly preferred treatment. However, splenectomy can be performed because of the risk of rupture if hypersplenism and massive splenomegaly develops. In the present article, a 16-year-old male patient with massive splenomegaly and hypersplenism diagnosed with Niemann-Pick disease type-B in childhood is presented due to the fact that it is a rare disease.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Sol Amyand herni: Nadir bir olgu
    (Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2015) Ülger, Burak Veli; Oğuz, Abdullah; Öner, Eyüp; Ay, Enver; Girgin, Sadullah
    Amyand hernisi, fıtık kesesinin içinde Appendiks vermiformisin bulunduğu inguinal herni olarak tarif edilmiştir. Amyand hernisi nadir görülür ve tüm inguinal hernilerin yaklaşık %1’ini oluşturur. Kese içeriğinin inflame olup olmamasına veya fıtığın boğulup boğulmamasına göre çok farklı klinik tablolara neden olabilir. Yazımızda, sol inguinal herni tanısıyla ameliyat edilen ve fıtık kesesinde appendiks vermiformis saptanan 74 yaşındaki bir erkek hastayı sunacağız. Appendiks enflame değildi ve hastanın appendiksi redükte edilip, mesh ile fıtık onarımı yapıldı. Ameliyat sonrası seyir sorunsuzdu. Appendiksin enflame olmadığı Amyand hernilerinde appendektomi yapılması tartışmalıdır. Yine, sol amyand hernilerde ilerde apandisit gelişirse tanı koymadaki zorluktan dolayı, enflame olmasa bile apendektomi önerilmektedir. Biz, hasta ileri yaşta olduğu için apandisit gelişme ihtimalinin az olması nedeniyle appendektomi yapmadık. Amyand hernilerinin ameliyat öncesi tanısı zor olduğu için hastalara genelde ameliyat sırasında tanı konulmaktadır. Appendektomiye, appendiksin enflame olup olmadığı, fıtığın tarafı, hastanın yaşı ve hastanın komorbiditelerine göre karar verilmelidir.

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim