Yazar "Özdemir, Özcan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Clinical and electrocardiographic variables associated with increased risk of complete atrioventricular block in acute inferior myocardial infarction(2009) Özdemir, Özcan; Alyan, Ömer; Keleş, Telat; Bozkurt, Engin; Durmaz, Tahir; Erdoğan, Kemal E.Atriyoventriküler (AV) blok akut inferior miyokard enfarktüsünün (ME) sık komplikasyonrında biridir ve bu nispeten sık görülen kompkasyon yüksek mortaliteye neden olması olayısıyla klinik olarak büyük önem taşır. Bu alışmada akut inferior ME seyrinde görülebilen riyoventrikülertam blok gelişimi ile ilişkili olalecek klinik faktörler ve elektrokardiyografik parametreler araştırılmıştır.AV tam blok gelişen 79 hasta ile AV blok izleneyen randomize 119 akut inferior ME'lü hasta karşılaştırılmıştır. AV tam blok gelişen hastalarda başvurudaki ortalama kan basıncı, trombolitik tedavi oranları ve ejeksiyon oranları düşük, hipernsiyon, senkop, zirve kreatin kinaz (CK-MB) düzeyleri, 3 damar hastalığı, ventriküler aritmi ve hastane içi mortalite oranları daha yüksek olarak bulunmuştur. Akut inferior ME'lü 65 ve üzerindeki hastalarda AV tam blok gelişmini 2.2 kat daha yüksektir. Ayrıca, RV4'de 1 mm'nin üzerinde ST yükselmesi AV tam blok gelişmini 3.7 kat, DIII'de 2.75 mm'nin üzerinde ST yükselmesi 12.3 kat, DIII'deki ST yüksekliğinin DII'dekine oranının 1.5'den fazla olması 3.7 kat artırırken trombolitik tedavi AV tam blok gelişimini 3.2 kat azaltmaktadır.Sonuç olarak, başvurudaki basit elektrokardiyografik ölçümler AV tam blok gelişimi için tarama testi olarak ve yüksek riskli hastaların belirlenmesinde kullanılabilir. Bu hastalar daha kararsız klinik durumlar açısından dikkatle izlenmeli veya profilaktik kalp pili yerleştirilmesi açısından değerlendirilmelidir.Öğe Complete atrioventricular block and syncope during acute pulmonary thromboembolism: A case report(2007) Alyan, Ömer; Özdemir, Özcan; Topaloğlu, Serkan; Kaçmaz, FehmiAkut pulmoner tromboembolizmde sağ dal bloku, T dalga ve ST-segment değişiklikleri en yaygın görülen elektrokardiyografi (EKG) bulgularıdır. Tam atriyoventriküler blok ise sadece bir olguda bildirilmiştir. Altmış üç yaşında kadın hasta tekrarlayan senkop atakları ve ani başlayan dispne ile başvurdu. Yatış EKG’sinde tam atriyoventriküler blok saptandı. Daha önce benzer semptomları olmayan hastanın üç ay önce çekilen EKG’si tamamen normal idi. Hastaya femoral venden geçici pacemaker takıldı. Fizik ve laboratuvar bulguları nedeniyle akut pulmoner emboliden şüphelenilen hastaya yapılan pulmoner arter anjiyografisinde sağ pulmoner arter proksimalinin neredeyse tamamen tıkalı olduğu görüldü. Koroner arterler ise normal bulundu.Streptokinaz infüzyonu ile trombolitik tedavi ve arkasından standart heparin infüzyonu ile klinik düzelme sağlandı ve atriyoventriküler blokun çözüldüğü görüldü. Hasta 15 gün sonra, oral warfarin tedavisi verilerek taburcu edildi.Öğe Diyarbakır merkez ilköğretim okulları öğrencilerinin beslenme davranışlarının incelenmesi(2017) Özdemir, Özcan; Kara, İsmail HamdiAmaç: Diyarbak r l Merkezinde ilkö retim okullar nda okuyan ö rencilerde, beslenme özellikleri, vücut a rl ve boy ölçümlerinden elde edilen beden kitle indeksi (BKI), sosyodemografik özelliklerin belirlenmesi amaçland . Yöntem: Ara t rma, kesitsel tipte epidemiyolojik bir çal mad r. Diyarbak r il merkezindeki ilkö retim okullar nda Tabakal rastgele örnekleme yöntemi kullan larak, ya ve cinsiyet dikkate al narak seçilen 15 okuldaki 32 s n ftan (1.-8. s n f) tarama yap lacak ö renci say s 1148 ki i olarak belirlendi ve 1124 olguya (%97,9) ula ld Ö rencilerin sosyodemografik özellikleri, vücut a rl , boy ölçümleri, BK , ve beslenme özelliklerini içeren sorular n yer ald anket formu uyguland . Bulgular: Çal maya al nan 630 erkek (%56,0), 494 k z (%44,0) toplam 1124 ö rencinin ya ortalamas 11,1±2,4 y l idi. Evlerde bulunan ki i ve çocuk say s ortalamas , s ras yla 7,5±2,8 ve 4,5±2,1 dir. Erkeklerin %43,3 ü, k zlar n ise %43,4 ü evdeki ki i say s n n 7 10 ki i oldu u gruptad r. Ö rencilerin annelerinin %54.8 i okur-yazar de ildir ve %75 i ev han m iken babalar n n %17.0 okur yazar de ildir ve %26,2 si i sizdir. CDC-ya a göre BK persentil de erlerine göre erkek ö rencilerin %9,0 u zay f, %11,7 si kilolu ve %3,1 i obezdir. K z ö rencilerin ise %7,7 si zay f, %11,3 ü kilolu, %2,4 ü obez olarak saptanm t r. K zlar ve erkekler aras nda prevalanslar aras nda farkl l k saptanmam t r (p>0.05). CDC s n flamas na göre, hem erkeklerde hem de k zlarda, kilolu ve obez olma aç s ndan 10 ya n alt ndaki çocuklarda prevalans n belirgin olarak yüksek oldu u hesaplanm t r. (p<0.0001 ve p<0.0001) Özellikle, 11 ya grubundaki k z ö rencilerin ayn ya grubundaki erkek ö rencilere göre boy ve kilo ortalamalar n n daha yüksek oldu u görülmektedir (p<0,0001). Erkeklerde zay fl k prevalans özellikle 11 ve 12 ya ta belirgin olarak yüksektir. (%18,6 ve %15,0; p<0.0001). Sonuç: Bölgemizdeki ilkokullarda ö rencilerin büyümeleri üzerinde en önemli belirleyici faktörler; sosyoekonomik durum ile ailelerin e itim düzeyleridir. Özellikle bu noktada, birinci basamak sa l k hizmetleri içinde yer alan okul sa l hizmetlerinin yeniden planlanmas , beslenme e itimine a rl k verilmesi, çocuklar ve ailelerine büyümeyi etkileyen faktörler ve önlemleri hakk nda dan manl k yap lmas gerekmektedir. Anahtar kelimeler: ilköğretim okullar , öğrenci, beslenme, eğitim.Öğe Diyarbakır'da birinci ve ikinci basamakta görevli hemşirelerde kronik yorgunluk sendromu sıklığının değerlendirilmesi(2005) Geter, Yıldız; Eğilmaz, Sevda; Kara, İsmail Hamdi; Özdemir, ÖzcanBu ön çalışmada, birinci ve ikinci basamakta çalışan hemşirelerde kronik yorgunluk sendromu sıklığının ve sosyodemografik ve eğitim ile ilgili değişkenlerle ilişkisinin belirlenmesi için bir anket çalışması planlandı. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği AD tarafından düzenlenen, açık uçlu sorulardan oluşan, iki veya daha fazla seçmeli soruların yer aldığı yarı yapılandırılmış bir anket formu demografik özellikler, çalışma koşulları, alışkanlıklar ve boş zaman uğraşısı ile ilgili 14 soru içermekteydi. Ankete CDC'nin kronik yorgunluk sendromu (KYS) değerlendirme kriterleri de eklendi. Nisan 2004'te, Dicle Üniversitesi Atatürk Sağlık Yüksekokulu (DÜASYO)'ndan iki Öğretim Üyesi tarafından yüzyüze görüşme yöntemiyle yapılan anket çalışmasına, Diyarbakır Devlet Hastanesi (DDH), Diyarbakır Çocuk Hastanesi (DÇH), Diyarbakır Göğüs Hastalıkları Hastanesi (DGHH) ve Batıkent Sağlık Ocağı (BSO)'ndan 33 hemşire katıldı.Hemşirelerin ortalama yaşı 29.2±7.9 yıldır. KYS'nin CDC kriterlerini karşılayan olgu sayısı 4 (4/33, % 12.1) olup, kronik bir hastalıkla ilişkilendirilemedi. Toplam 10 olgu (10/33, % 30.3) KYS + idiyopatik kronik yorgunluk (IKY) + uzamış yorgunluk (UY) başlığı altında toplandı. IKY kriterlerini karşılayan olgu sayısı üçtür (3/33, % 9.1). Bir olgu (1/33, % 3.0) ise uzamış yorgunluk (UY) olarak değerlendirildi. KYS bulunmayan 24 olgunun ikisinde ise ek bulgulardan bazıları bulundu.Hemşireler, iş yerinde stresli iş vardiyası veya diğer olası stres kaynakları nedeniyle KYS, IKY ve UY gibi sağlık problemlerine sahiptir. Ancak, medeni durum ve öğrenim düzeyinin kronik yorgunluk üzerinde etki oluşturmadığı gözlendi.Öğe Heart rate variability in patients with metabolic syndrome(2009) Alyan, Ömer; Durmaz, Tahir; Özdemir, Özcan; Geyik, Bilal; Kaçmaz, FehmiSMetabolik sendrom (MetS) çeşitli metabolik ozuklukların bir arada bulunması ile karakterize rtmış diabetes mellitus ve kardiyovasküler astalık gelişimi ile birliktelik gösteren bir klinik endromdur. Kalp hız değişikliği (KHD) artmış ardiyak mortalite riskini belirlemekte yaygın arak kullanılmaktadır. Bu çalışmada, MetS'lu astalarda KHD ve KHD'i etkileyen faktörleri aştırmak amaçlanmıştır. Çalışmaya 56 hasta (20 erkek, 36 kadın) alınıştır. C-reaktif peptid (CRP) ve açlık kan şekeri AKŞ) MetS'lu hastalarda yüksek bulunmuştur. etS'lu hastalarda, KHD parametrelerinden ortalaa kalp hızı (OKH), LF ve LF/HF oranı yüksek; DNN, RMSSD, PNN50 ve HF değerleri düşük ulunmuştur. Korelasyon analizinde SDNN'nin bel evresi (BÇ) (r=-0.4, p=0.001) ve AKŞ (r=-0.3, =0.03) ile; LF'nin BÇ (r=0.6, p=0.001) ve AKŞ =0.5, p=0.001) ile; HF'nin BÇ (r=-0.4, p=0.003), RP (r=-0.3, p=0.02) ve AKŞ (r=-0.4, p=0.04); F/HF'nin ise BÇ (r=0.6, p=0.001), CRP (r=0.3, p=0.01) ve AKŞ (r=0.6, p=0.001) ile ilişkili olduğu görülmüştür. Regresyon analizinde ide SDNN'yi etkileyen bağımsız değişkenin BÇ (ß=-0.4, p=0.02); LF/HF oranını etkileyen bağımsız değişkenlerin ise BÇ (ß=0.4, p=0.01) ve AKŞ (ß=0.3, p=0.02) olduğu bulunmuştur.Sonuç olarak, MetS'lu hastalarda KHD azalmış, sempatetik aktivite artmış ve sempatovagal denge bozulmuştur. MetS kriterlerinden bir çoğunun KHD parametreleri ile ilişkili olduğu görülmüşse de KHD'ni etkileyen bağımsız değişkenlerin bel çevresi ve açlık kan şekeri olduğu saptanmıştır. Azalmış KHD ve bozulmuş sempatovagal dengenin MetS'lu hastalarda artmış ani ölüm riskiyle ilişkili olabileceği düşünülmüştür.Öğe Polikliniğe hipotiroidiye bağlı bradikardi ve senkop ile başvuran olgunun değerlendirilmesi(2005) Özdemir, Özcan; Acar, Mesut; Kara, İsmail Hamdi[Abstract Not Available]Öğe The prevalence of malnutrition and obesity in choolchildren in the Southeast Anatolia Region of Turkey(2010) Yel, Servet; Kara, İsmail Hamdi; Özdemir, Özcan; Dikici, BünyaminAmaç: Bu çalışmada, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, ilköğretim okullarındaki çocuklarda, vücut kitle indeksi (VKI) ile hesaplanan malnutrisyon, kilolu olma ve obezite sıklığının belirlenmesi sosyodemografik özelliklerin belirlenmesi amaçlandı.Yöntem:Araştırma, kesitsel tipte epidemiyolojik bir çalışma olup, “Tabakalı rasgele örnekleme yöntemi” kullanılarak belirlenen 7-16 yaş grubundaki ilköğretim okul çocuklarını kapsamaktadır. Diyarbakır ve Mardin iI merkezlerinde, toplam 20 okul ve 1912 öğrenci anket formlarını doldurdu. Vücut ağırlığı ve boy ölçümlerinden elde edilen vücut kitle indeksi (VKI), çocukların demografik özellikleri, kardeş sayısı, konut-yaşam koşulları, anne ve baba çalışma ve eğitim durumlarına ilişkin ile ilgili soruların yer aldığı bir anket uygulandı. VKI, International Obesity Task Force (IOTF) ve Center for Disease Control and Prevention (CDC-US) gelişim kartlarının persentil değerlerine göre sınıflandırıldı. Bulgular: 1040 erkek (%52,3) ve 872 kız (%47,7), toplam 1912 öğrencinin yaş ortalaması 10,8±2,4 yıl ve VKI ortalaması 17,6±2,8 kg/m2’dir. CDC sınıflamasına göre, erkek öğrencilerin %7,2’si “düşük kilolu” %12,3’ü “aşırı kilolu ve %3,4’ü “obez” iken; IOTF sınıflamasına gore bunların %5,5’u “aşırı kilolu”, %0,6’sı ise “obez” olarak sınıflandırılmıştı. Kız öğrencilerin, CDC sınıflamasına göre %8,4’ü “düşük kilolu” %11,1’i “aşırı kilolu ve %3,3’ü “obez” iken; IOTF sınıflamasına gore bunların %5,2’si “aşırı kilolu”, %1,2’si ise “obez” olarak sınıflandırılmıştı. Kız ve erkek öğrenciler arasında prevalanslar açısından fark bulunmuyordu (p>0.05).Sonuç: Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, ilköğretim okullarındaki çocuklarda en önemli sağlık problemlerinden birisi malnutrisyondur; ancak aşırı kilo ve obezite prevalansı da ihmal edilmeyecek düzeylerdedir.Öğe Sigara içenlerde artmış yüksek duyarlıklı C-reaktif protein düzeyleri ve bozulmuş otonomik aktivite(2008) Özdemir, Özcan; Karadede, Aziz; Taşkesen, Tuncay; Alyan, Ömer; Karahan, Zülküf; Alan, Sait; İlkay, ErdoğanAmaç: Bu çalışmada, sigara içenlerde yüksek duyarlıklı C-reaktif protein (hs-CRP) düzeylerinin, kalp hızı değişkenliği kullanılarak, otonomik aktivite ile ilişkisi araştırıldı. Çalışma planı: Çalışmaya, 66’sı (35 kadın, 31 erkek; ort. yaş 36) sigara içen, 70’i (43 kadın, 27 erkek; 34) sigara içmeyen toplam 136 sağlıklı kişi alındı. Tüm bireylerden kan örnekleri alındı. Ayrıca, kalp hızı değişkenliğinin değerlendirilmesi için 24 saat süreyle üç kanallı Holter izlemesi yapılarak, ortalama kalp hızı, bütün NN intervallerinin standart sapması (SDNN), 5 dakika ortalama NN intervallerinin standart sapması (SDANN), ardışık NN aralıkları farklılıklarının kareleri toplamının karekökü (RMSSD), yüksek frekans (HF), düşük frekans (LF) değerleri ölçüldü ve LF/HF oranı hesaplandı. Bulgular: Sigara içen grupta, sigara içme süresi ortalama 13.6±8.2 yıl (dağılım 3-45 yıl), bir günde içilen sigara sayısı ortalama 16.3±7.1 (dağılım 5-40 adet) idi. Sigara içenlerde, ortalama kalp hızı, hs-CRP ve fibrinojen düzeyleri, ortalama trombosit hacmi, beyaz küre sayısı, LF ve LF/HF oranı anlamlı derecede daha yüksek; SDNN, SDANN, RMSSD ve HF anlamlı derecede daha düşük bulundu. Sigara içen grupta hs-CRP ile bir günde içilen sigara sayısı, sigara içme süresi, fibrinojen düzeyi, ortalama trombosit hacmi, beyaz küre sayısı, LF ve LF/HF oranı arasında anlamlı pozitif ilişki; HF, SDNN ve SDANN ile ise anlamlı negatif ilişki bulundu. Bir adet sigara içme bile hs-CRP düzeyini akut olarak 0.07 kat artırmaktaydı (p<0.0001). Lineer regresyon analizinde, bir günde içilen sigara sayısı (=0.52, p=0.011) ve sigara kullanım süresinin (=0.073, p<0.0001) hs-CRP düzeyini bağımsız olarak etkilediği görüldü. Sonuç: Sigara sağlıklı bireylerde, hem sempatovagal dengeyi bozar, hem de hs-CRP düzeyini artırır. Sigara içenlerde bu iki durum birlikte, daha fazla kardiyovasküler olay gelişimine katkıda bulunabilir.