Yazar "Çelik, Murat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe BABA TAHIRÊ HEMEDANÎ Û WERGERÊN DUBEYTIYAN YÊN BI KURMANCÎ(Osman ASLANOĞLU, 2022) Çelik, MuratBaba Tahir-i Hamadani who is considered to be one of the pioneers of Kurdish literature, is a poet known for his dubeytis (double couplets). Although Baba Tahir is not well known throughout world and especially in the west, he has drawn attention and come into prominence thorugh his dubeytis since the 19th century. Studies on Baba Tahir have consequently increased to a great extent in recent years, and his poems have been translated and interpreted into various languages and have been the subject of scientific studies. Simultaneously, studies have been made about this ancient source in all dialects of Kurdish and different translations have been published. In this article, three different Kurmanji translations of Baba Tahir's dubeytis have been evaluated and the sources used in the translations, the language used and the number of translated poems have been compared.Öğe DI KILAMÊN DENGBÊJAN DE RENGVEDANA AFATÊN SIRUŞTÎ Û NEXWEŞIYAN(Osman ASLANOĞLU, 2022) Çelik, MuratKurte Bîra çandî ya kurdan piranî xwe dispêre wêjeya devkî û bêguman cureyeke girîng ya edebiyata devkî jî kilamên dengbêjan in. Loma bûyerên civakî û siruştî bi kilamên dengbêjan hatine vegotin û bi bal nifşên nû ve hatine veguheztin. Bi vî awayî kilam bûne navgîneke girîng ya pêkanîn û parastina bîra civakî. Di vê nivîsê de hat nirxandin ku erdhej, xela û nexweşî di kilaman de bi çi awayî bûne mijar, bi kîjan ziman û hestê hatine gotin, dengbêjan çawa qala bûyerên siruştî kirine. Di encamê de derket holê ku kilamên li ser êş, afat û bobelatan tevî cih û dîroka wê hatine qalkirin û vegotineke edebî û bi piranî jî zimanekî jinane serdest e. Abstract The cultural memory of the Kurds is largely based on oral literature. One of the most important genres of oral literature is the kilams of dengbêjs. Therefore, in addition to social events; natural disasters have also been the subject of dengbêj kilams and handed down to the next generations. In this way, kilams have become an important tool for keeping and protecting collective memory. This article focused on how and with what feelings the subjects such as earthquake, famine, and disease were issued in kilams and the way dengbêjs featured the events. As a result, it was determined that a literary language was used as well as information about time and place was given while conveying natural disasters and diseases in kilams. Meanwhile, it was also seen that a female-specific expression was dominant.Öğe Gluten enteropatisi sıklığı(2007) Kaplan, Abdurrahman; Göral, Vedat; Çelik, Murat; Yıldırım, Nurhan; Şit, DedeGiriş ve Amaç: Çölyak hastalığı tüm dünyada yaygın olarak görülen ve sebep oluğu siddetli enteropati glutensiz diyetle düzelebilen bir hastalıktır. Toplumdaki tarama çalışmalarında en yaygın yöntem, ilk adımda hasta serumunda antigliadin antikorlarını araştırmak, daha sonrasında ise anti endomisyum antikorların varlığını belirlemektir. Çalışmamızın amacı, bölgemizdeki çölyak hastalığı sıklığını tespit etmektir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya yaşları 7 ile 14 arasında değişen 194 çocuk (104 kız, 90 erkek, ort. yaş 9.8 yıl) katıldı. IgA ve IgG tipinde antigliadin antikorları ELISA yöntemiyle, antigliadin antikoru pozitif olanlarda da anti endomisyum antikoru ise, Euroimmun titerplane technique (Medizinische Laboradiagnostika) yöntemiyle bakıldı. Bulgular: 43 öğrencinin antigliadin antikoru IgA?sı pozitif, 21 öğrencinin antigliadin antikoru IgG?si pozitif ve sadece bir öğrencinin anti endomisyum antikoru antikorları pozitif bulundu. Antigliadin antikorlarının hassasiyet ve özgüllüğü sırasıyla %100, %87, anti endomisyum antikoru hassasiyet ve özgüllüğü ise %100 olarak bulundu. Sonuç: Yöremizde çölyak hastalığı sıklığı %0.51 olup, dünyadaki oranlardan oldukça düşüktü. Bulgularımız ilerde yapılacak çölyak hastalığı taramalarında antikor tespitinin yararları- nı göstermiştir. Örnekleme sayımızda belirlediğimiz oranları, tüm popülasyona genelleyebilmek için yeterli olmadığı halde, bu tür bir çalışma, bölgede yapılacak diğer araştırmalara yol göstermesi açı-sından önem taşımaktadır.Öğe Heparin induced thrombocytopenia-thrombosis in orthopaedic patients(2003) Ayyıldız, Orhan; Subaşı, Mehmet; Işıkdoǧan, Abdurrahman; Çelik, MuratHeparin is used widely in primary prophylaxis or in the treatment of thrombosis in surgical clinics. Thrombocytopenia can occur as a complication of heparin therapy and known as heparin induced thrombocytopenia (HIT). A fall in platelet count in the 5-10 days after first exposure to heparin (or 1-3 days after reexposure) should alert the physician to the possibility of HIT.Öğe Kronik HCV'li hemodiyaliz hastalarında occult HBV infeksiyonu sıklığı(2005) Atmaca, Selahattin; Çelik, Murat; Özkul, Hamza; Şit, Dede; Göral, VedatGiriş ve amaç: Occult HBV infeksiyonu, HBsAg'nin tespit edilemediği HBV infeksiyonun varlığı ile tanımlanır. Kronik hepatitis C, HCC ve hemodiyaliz hastalarında, kriptojenik karaciğer hastalığı olanlarda, ilaç injeksiyon kullanıcıları ve HlV'lilerde, ayrıca sık kan transfüzyonu yapılanlar ve kan donörlerinde occult HBV infeksiyonunun prevalansının yüksek olduğu belirtilmektedir. Biz bu çalışmada, kronik HCV'li hemodiyaliz hastalarındaki occult HBV infeksiyonun prevalansını ve klinik etkilerini araştırmayı hedefledik. Gereç ve yöntem: HBsAg'si negatif, anti-HCV'si pozitif olan 50 kronik hemodiyaliz hastası çalışmaya alındı. Bu hastalar HCV-RNA PCR sonuçlarına göre HCV-RNA pozitif ve HCV-RNA negatif olarak iki gruba ayrıldı. Her iki hasta grubunda HBV-DNA duyarlı PCR yöntemi ile araştırıldı. Bulgular: HCV-RNA pozitif 22 hasta ve HCV-RNA negatif 28 hasta gruplarının hiçbirinde serumda PCR yöntemi ile HBV-DNA tespit edilemedi. Hastaların ortalama yaşları HCV-RNA pozitif grupta 47.2±17 ve HCV-RNA negatif grupta 39.6±15.6 idi. Sonuç: Bölgemizde, kronik HCV'li hemodiyaliz hastalarında occult HBV infeksiyonu prevalansı yüksek değildir. Çalışmamızdaki bu sonucu, bölgemizdeki HBsAg pozitiflik oram (%8-10) ile HBV mutantlarınm görülme sıklığının etkileşimini dikkate alarak değerlendirmek gerekir. Ayrıca, halen standardize edilmemiş HBV-DNA PCR yöntemlerinin sensitivite ve spesifitelerini de gözden geçirmenin ve buna göre ortak bir tanı yöntemi tanımlamanın gerekliliği ortaya çıkmaktadırÖğe Kronik hepatit-C virüsü enfeksiyonunda ekstrahepatik bulguların prevalansının değerlendirilmesi(2005) Göral, Vedat; Yılmaz, M. Emin; Kadiroğlu, Ali Kemal; Şit, Dede; Çelik, MuratAmaç: Kronik HCV enfeksiyonunun klinik ve biyolojik ekstrahepatik bulgularının prevalansını değerlendirmektir.Gereç ve Yöntemler: Kırk anti-HCV (+) hasta ve 40 HBsAg (+) hasta değerlendirildi. Anti-HCV (+) grupta 40 hastanın 35 (%87.5)’i kronik karaciğer parankim hastası ve 5 (%12.5)’i karaciğer sirozlu idi. HbsAg (+) grubunda ise 40 hastanın 33 (%82.5)’ü kronik karaciğer parankim hastası ve 7 (%17.5)’si karaciğer sirozlu idi. HCV ve HBV enfeksiyonları ELISA ve polimeraz zincir reaksiyonu (PCR)’yla teyit edildi. Biyokimyasal, hematolojik ve immünolojik testler hem anti-HCV (+) grubunda hem de HbsAg (+) grubunda çalışıldı. Hastalar romatolojik, dermatolojik, nörolojik ve psikiyatrik klinik bulgular yönünden değerlendirildi.Bulgular: Anti-HCV (+) grubunun yaş ortalaması 49.0 ± 15.7 yıl, ortalama hastalık süresi 38.1± 51.8 ay ve HbsAg (+) grubun yaş ortalaması 36.4 ± 13.2 yıl, ortalama hastalık süresi 35.3 ± 42.1 ay olarak saptandı. Anti-HCV (+) grubuna karşılık HbsAg (+) grubunda ekstrahepatik klinik bulguların dağılımı şu şekilde idi. %25 artralji ve %5 artritise karşılık %5 artralji (p= 0.031). %10 parestezi ve %12.5 periferik nöropatiye karşılık %5 parestezi (p= 0.041). %10 pruritus ve %5 liken planusa karşılık %5 pruritus (p= 0.045). %50 depresyon ve %2.5 anksiyeteye karşılık %7.5 depresyon (p= 0.000). %25 ANA (+), %2.5 ASMA (+) ve %7.5 oranında [ANA + ASMA + AMA] (+)’lığına karşılık %5 oranında ANA (+)’lığı saptandı (p= 0.006). Anti-HCV (+) grubu ile HbsAg (+) grubunda klinik durum ile yaş arasında sırasıyla (r= 0.429, p= 0.006, r= 0.461, p= 0.003), klinik durum ile hastalık süresi arasında sırasıyla (r= 0.516, p= 0.001, r= 0.517, p= 0.001) ve albumin ile Htc arasında sırasıyla (r= 0.561, p= 0.000, r= 0.649, p= 0.000) pozitif korelasyon gözlendi. Her 2 grupta tespit edilen her bir ekstrahepatik klinik bulgu için rölatif risk değeri hesaplandı. Sonuç: Romatolojik, nörolojik, psikiyatrik ve dermatolojik ekstrahepatik bulgular ile otoantikor pozitifliğini anti-HCV (+) grubunda daha sıklıkla saptadık. HCV kronik enfeksiyonu bu klinik dallardaki her bir bulguyu normal bireylere göre görülme sıklığını çeşitli oranlarda arttırdığı gözlendi.Öğe Mela Niyaziyê Boşatî ve 'Menzûme We Gotinê Jîr û Kalan' Isimli Eseri(Osman ASLANOĞLU, 2024) Çelik, MuratTarih boyunca medrese Kürtlerin en önemli ilim ve eğitim kurumu olmuştur. Medreselerin varlığı sayesinde insanlar bilgiye ulaşma imkânı bulmuş, böylece yeni nesilleri okutup eğitmek kolay hale gelmiştir. Bu amaçla birçok bölge, şehir ve köyde medreseler açılmış, çocuklar bu eğitim kurumunun müfredatına göre yetiştirilmiştir. Medresede eğitimini başarı ile tamamlayıp icazet alanlar daha sonra hoca ve müderrislik gibi görevler üstlendiler. Medreselerden mezun olup araştırma ve eser yazmaya ilgi duyan bazı kişiler kitap telif etmiş, şiirler yazmış ya da Arapça ve Farsçadan temel kaynakları tercüme ederek Kürtçeye kazandırmışlardır. Medrese eğitiminden sonra çeşitli yerlerde hoca olarak vazife yapmış ve bu arada eser vermiş şahsiyetlerden biri de Mela Niyazî Boşatî’dir. Bugün elimizde Mela Niyazî’nin Menzûme we Gotinê Jîr û Kalan adlı çalışması var. Biz bu çalışmamızda müellifi tanıtıp, pek tanınmayan eseri hakkında bilgi verip içeriğine dair değerlendirmelerde bulunacağız, diğer taraf taraftan eserin nüshalarını tanıttıktan sonra Kürtçe olan el yazmayı Arap alfabesinden Latin alfabesine transkripsiyonunu yapıp edisyon-kritiğini yapacağız.