Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Yükselmiş, Özkan" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • [ X ]
    Öğe
    COVID-19 ENFEKSİYONUNDA MİYALJİ ŞİDDETİNİN PROGNOZ ÜZERİNE ETKİSİ
    (Abdülkadir IŞIK, 2022) Yükselmiş, Özkan
    Çin'de ilk kez Aralık 2019'da bildirilen şiddetli akut solunum sendromu yenit tip koronavirüsün (SARS-CoV-2) neden olduğu koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19) salgını, küresel halk sağlığı için kritik bir tehdit oluşturmuştur. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 11 Mart 2020 tarihi itibariyle hızla yayılan COVID-19 enfeksiyonunu uluslararası bir halk sağlığı acil durumu ilan etti. Akciğer, COVID-19 enfeksiyonunun ana tutulum organı olarak kabul edilmektedir ve COVID-19'lu hastaların bir çoğunda tipik solunum sıkıntısı semptomları ve bulguları görülür. Bununla birlikte, hastalığın seyri sırasında ateş, öksürük, miyalji veya halsizlik, balgam çıkarma ve nefes darlığı da görülebilir. Minör semptomlar baş ağrısı veya baş dönmesi, diyare, bulantı ve kusmayı içerir. Bu derlemede, COVID-19’a bağlı gelişen miyaljinin oluşum mekanizmalarının bugüne kadar mevcut kanıtları nasıl etkilediğini değerlendiriyoruz. Bu makaleyi derlememizde ki amaç COVID-19 enfeksiyonunda artan laktat seviyelerinin hastalığın klinik gidişatı üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesidir. Aynı zamanda COVID-19 enfeksiyonun sebep olduğu metabolit ve elektrolit denge bozukluklarının miyalji üzerine etkisi ve miyaljinin klinik prognoza etkilerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktayız.
  • [ X ]
    Öğe
    HİDROKSİKLOROKİN İLE UZUN SÜRELİ TEDAVİ ALTINDA OLAN SİSTEMİK LUPUS ERİTEMATOZUSLU HASTALARDA COVID-19’UN PREVELANSI VE KLİNİK SEYRİ
    (Abdülkadir IŞIK, 2021) Yükselmiş, Özkan
    COVID-19 enfeksiyonu bir anda ortaya çıkan ve dünyanın tamamını etkileyen bir halk sağlığı sorunu olmuştur. Henüz tanıştığımız bir sağlık sorunu olduğundan ve tedavi protokolü ile ilgili fikir birliğine varılamadığından birçok çalışmaya konu olmuştur. Hastalığın semptomlarının gerilemesi için en etkili tedavinin viral yükün azaltılması olduğu bilinmektedir. Halihazırda viral yükü kesin olarak azaltan bir ilaç bulunamamıştır. Ancak ribavirin, pensiklovir, nitazoksanit, nafamostat, klorokin ve iki iyi bilinen geniş spektrumlu antiviral ilaç remdesivir (GS-5734) ve favipiravir (T-705) tedavide ilk seçenek olarak güncel protokolde var olmuştur. Sistemik lupus eritematöz hastaların tedavi protokollerinde ise immun sistemi baskılayan ve antimalaryal ilaç ve ilaç gruplarının kullanıldığı bilinmektedir. Biz de çalışmamızda sistemik lupus eritematozuslu hastalarda COVID-19 enfeksiyonunun prevelansını ve bu enfeksiyona yakalanmaları halinde oluşabilecek klinik tabloyu araştırmayı amaçladık. Aynı zamanda uzun süreli hidrosiklorokin kullanan sistemik lupus eritematozuslu hastaların COVID-19 enfeksiyonundan daha az etkilenip etkilenmeyeceğini ve profilaktik olarak hidroksiklorokin kullanımının nasıl bir klinik seyir ve hasta prevelansı oluşturacağını araştırmayı amaçladık. Yaptığımız çalışma sonuç olarak lupus hastalarının doğal olarak viral enfeksiyonlara daha duyarlı olduklarını gösteren kanıtlar olduğunu ortaya koymuştur. Aynı zamanda COVID-19 prevelansının SLE hasta grubuyla ilişkisi saptanamamış ve daha büyük hasta gruplarıyla bu tip takip ile SARS-CoV-2 enfeksiyonunun serolojik olarak belirlenmesi, SLE'li hastalarda COVID-19'un etkisini daha iyi anlamak için değerli olacağı vurgusu yapılmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Non-radyografik spondilartrit ve ankilozan spondilit hastalarında serum oksitosin düzeylerinin ölçülmesi ve bu düzeylerin hastalık klinik parametreleriyle ilişkilerinin araştırılması
    (Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2018) Yükselmiş, Özkan; Çağlayan, Mehmet
    Amaç: Tümör nekrozis faktör alfa (TNF-alfa); pek çok romatizmal hastalığın patogenezinde rol oynayan bir sitokindir. Ankilozan spondilit ve non-radyografik aksiyal spondiloartrit patogenezinde de rol alan TNF-alfa' yı hedef alan ilaçlar bu hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır. Son zamanlarda oksitosinin TNF-alfayı inhibe ettiğine yönelik çalışmaların yayınlanması ile birlikte biz de AS ve aktif SpA hastalarında serum oksitosin düzeylerini araştırmayı amaçladık. Hastalar ve yöntemler: Romatoloji polikliniğine Mart 2017 ve Ekim 2017aralığında başvuran kişiler onam alınarak çalışmaya dahil edildi. Çalışmaya ankilozan spondilitli(AS) ve non radyografik akciyal spondiloartitli(SpA) hasta grupları ve dışlama kriterlerine uyan kişiler kontrol grubu olarak alındı. Hasta gruplarının oksitosin düzeyleri ölçüldü. Hastalık aktivitelerini belirlemek için Bath Ankilozan Spondilit Hastalık Aktivite İndeksi (BASDAİ), Bath Ankilozan Spondilit Metroloji İndeksi (BASMİ), eritrosit sedimantasyon hızı (ESH) ve C- reaktif protein (CRP) bakıldı. Hastaların beden kitle indeksleri ve HLA-B27'leri not edildi. Sigara alışkanlığı, ilaç kullanımı gibi parametereler sorgulandı Bulgular: Hasta gruplarının kontrol grubu ile karşılaştırılması yapıldı. Yaş ve cinsiyet açısndan anlamlı farkılıklar saptandı. Her 3 grup arasında serum oksitosin düzeyleri arasında anlamlı fark bulunmadı ancak hasta gruplarının kendi içinde yapılan incelemelerinde hastalık aktivitesi ile oksitosin düzeyi arasında negatif korelasyon saptandı Sonuçlar: Serum oksitosin düzeyleri ve hastalık aktivitesi arasında negatif korelasyon tespit edilmesi bu preparatların aktif hastalıkta kullanımını gündeme getirebilir. Non radyografik SpA ve ankilozan spondilit hastalarında, aktif hastalıkta kullanımına ilişkin yeni çalışmaların yapılmasına zemin hazırlayabilir.
  • [ X ]
    Öğe
    Periferik Fasiyal Paralizi Olan Hastalarda Anksiyete, Depresyon, Cinsel Fonksiyon Bozukluğu ve Hastalık Aktivitesi ile Olan İlişkisi
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Yükselmiş, Özkan
    Periferik fasiyal paralizi, ağırlıklı olarak ana işlevi yüz ifadesi kaslarını kontrol etmek olan hem motor hem de duyusal liflerle karışık bir sinir olan fasiyal sinirin (VII. kraniyal sinir) tek taraflı bir bozukluğudur. Periferik fasiyal Paraliz oluşturduğu klinik bulgular sonucu hastalarda kaygı artışı ve depresif ruh hali oluşturabilmektedir. Bu çalışmanın amacı periferik fasiyal paralizli hastalarda anksiyete, depresyon ve cinsel fonksiyon arasındaki ilişkinin değerlendirilmesidir. Hastanemizde 60 katılımcı ile hastaların paralizisi House-Brackmann skalası ile derecelendirildi. Duygu Durumu Hastane Anksiyete ve Depresyon ölçeği ile belirlendi. Cinsel fonksiyonları, Arizona Cinsel Yaşam Ölçeği ile değerlendirildi. Çalışmamız için yola çıkarken ileri evre fasial paralizili hastalarda depresyon ve anksiyetenin daha fazla olacağını umuyorduk ancak korelasyon testlerinde belirgin bir fark saptanmadı. Yine de vaka grubumuzda kontrol grubuna göre depresyon ve anksiyete skorlarında bozulma gördük. Hastalığın evresine göre korelasyon göstermemesi vaka sayımızın azlığı ile açıklanabilir. Öneri olarak daha yüksek vaka serileri ile yeniden yapılacak cinsel fonksiyon değerlendirmeleri ilerde bu hastalığın psikolojik temellerine de ışık tutabilir.
  • [ X ]
    Öğe
    Piriformis Syndrome and Sleep Quality Relationship between Sexual Life
    (Harran Üniversitesi, 2022) Yükselmiş, Özkan; Dönmezdil, Süleyman
    Background: In this study, it was aimed to emphasize the importance of Piriformis Syndrome which is often overlooked in the differential diagnosis of sciatica in clinical practice and also investigated how it affects sleep quality and sexual life in individuals.Materials and Methods: Fifty patients aged 25-55 completed the study. Fifty healthy individuals had similar demographic characteristics who applied on the same dates were taken as the control group. PMS diagnostic criteria, Pittsburgh Sleep Quality Index and Arizona Sexual Experience Scale were applied to the participants. Participants were examined after signing the informed consent form performed by medical specialists to confirm the presence of pain related to Piriformis Syndrome. Electromyographic and radiological examinations were used during the examination. Demographic characteristics of the participants such as age, gender, marital status, occupation, education level, height and weight were recorded.Results: PSQI score of sleep quality in patients with Piriformis Syndrome was significantly higher than the control group. It was observed that there was no significant difference between the groups regardless of gender, level of education and marital status.There was a weak correlation between sexual satisfaction and sleep quality.Conclusions: ep quality deteriorates in patients with Piriformis Syndrome. There is a weak relationship between sleep quality and sexual satisfaction.Keywords: Piriformis Syndrome, Sleep quality, Sexual life
  • [ X ]
    Öğe
    ROMATİZMAL HASTALIĞI OLUP COVID19 ENFEKSİYONU GEÇİREN HASTALARDA STEROİD KULLANIMININ YERİ
    (Abdülkadir IŞIK, 2021) Yükselmiş, Özkan
    COVID-19 enfeksiyonu bir anda patlak veren ve dünyanın tamamını etkileyen bir halk sağlığı sorunu olmuştur. Henüz tanışılan ve hazırlıksız yakalanan olağandışı bir salgın olduğundan tedavi protokolü ile ilgili fikir birliğine varılamamıştır. Bu sebeple bir çok bilimsel makaleye konu olmuştur. Hastalığın semptomlarının gerilemesi için en etkili tedavinin viral yükün azaltılması olduğu düşünülmektedir. Halihazırda viral yükü kesin olarak azaltan bir antiviral etken ilaç bulunamadığından hastaların hastalık süreçlerini daha koaly geçirmeleri için semptomatik tedavi prosedürleri uygulanmaktadır. COVID-19 enfeksiyonunun en önemli semptomlarından biri dispnedir. Romatizmal hastalığı olan bireylerde kortikosteroid tedavi protokolü uzun yıllardır kullanılmaktadır. Biz bu çalışmayı yaparken romatizmal hastalığı olup kortikosteroid kullanan hastaların COVID-19 enfeksiyonu geçirmesi durumunda kortikosteroid kullanımının morbdite ve mortaliteye olan etkisini araştırmayı amaçladık. Yapılan literatür çalışmalarında romatolojik hastalığı olan bireylerin halihazırda kullandıkları steroid tedavilerinin devamının sonuçları hakkında kesin kanıtlar bulunamamıştır. Sonuç olarak romatolojik hastalığı olan ve kortikosteroid kullanan hastaların COVID-19 ile enfekte olmasının morbidite ve mortalitesini araştıran daha fazla çalışma fazla literatür taraması ve çalışması yapılmasına acilen ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim