Yazar "Uzuner, Nurullah" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Acinetobacter baumannii’nin bazı antibiyotiklere karşı direnç oranları: 2018 ve 2006 yılları sonuçlarının karşılaştırılması(Antibiyotik ve Kemoterapi Derneği, 2020) Uzuner, Nurullah; Atmaca, Selahattin; Çelik, Muhammet; Kangül, HandanAcinetobacter baumannii yoğun bakım ünitelerinde (YBÜ) ve immün sistemi baskılanmış hastalarda ciddi hastane enfeksiyonlarına neden olan bakteri türüdür. Bu çalışmada özellikle yoğun bakım hastalarında ciddi enfeksiyon etkeni olan A.baumannii suşlarının 2018 yılına ait bir yıllık kümülatif antibiyogram sonuçları retrospektif olarak incelenmiş, 2006 yılında hastanemizde yapılan benzer bir çalışmadaki duyarlılık sonuçları ile karşılaştırılmıştır.Çalışmaya alınan 388 izolatın 208’i erkek (% 53,6), 180’i kadın (% 46,4) hastalardan; % 87’si erişkinlerden, % 13’ü çocuklardan (yenidoğanlar dahil) izole edilmiştir. Etkenlerin % 46,4’ü solunum yolu, % 26,8’i kan kültürü, % 11,8’i idrar, % 9,5’i yara örneklerinden üretilmiştir. Örneklerin % 78’i yoğun bakım ünitelerinden, % 15’i servislerden (% 9,4 dahili servis, % 5,6 cerrahi servis), % 7’i yanık ünitesinden gönderilmiştir. İzole edilen A.baumannii suşlarının istatistiki olarak büyük çoğunluğunun erişkinlerden izole edildiği görülmüştür (p>0,005). Yapılan antibiyogram sonucunda en yüksek direnç % 94,8 ile imipeneme, en düşük direnç % 20 ile kolistine karşı tespit edilmiştir.Hastanemizde 2006 yılında yapılan benzer çalışma sonuçları ile elde ettiğimiz sonuçların istatistiki olarak karşılaştırılmasında amikasin, siprofloksasin, imipenem ve meropenem direnç oranlarında anlamlı artış (p<0.005), trimetoprim/sülfametoksazol direnç oranında ise azalma (p>0.005) tespit edilmiştir. Bu çalışmada A.baumannii suşlarına karşı zamanla artan direnç oranlarını ve buna bağlı tedavi seçeneklerinin artık çok kısıtlı olduğunu gösterdik. Her hastanenin sık görülen enfeksiyon etkenlerinin direnç oranlarını belli periyotlarla belirlemesi özellikle duyarlı antibiyotik seçeneği kısıtlı hale gelmiş olan suşlara bağlı gelişen enfeksiyonların etkin tedavisinde yol gösterici olacaktır.Öğe Bir Tıp Fakültesi intern hekimlerinin sağlıklı yaşam biçimi davranışları ve ilişkili etmenler(Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı, 2021) Acımış, Nurhan Meydan; Özcan, Betül; Uzuner, NurullahAmaç: Sağlıklı yaşam biçimi önemli bir kavramdır. Bu çalışma internlerdeağlıklı yaşam biçimi davranışları ve ilişkili etmenleri değerlendirmekamacı ile planlandı. Yöntem: Araştırmaya 126 internhekim katıldı. Sosyodemografik özellikleri, ile diğer ilişkili faktörlerisorgulayan 21 soru ve 52 sorudan oluşan, Sağlıklı Yaşam BiçimiDavranışları Ölçeği II (SYBDÖ II) içeren anket yüz yüze uygulandı.Veriler SPSS 17.0 ile analiz edildi. Bulgular: Öğrencilerin %56,7’sierkekti. %47,6’sı sağlığını oldukça iyi algılamakta %17,5’i düzenlifiziksel egzersiz yapmakta, %13,6’sı düzenli sigara içmekteydi SYBDÖII toplam puan ortalaması 124,6±17,1 idi. Alt ölçek puanlarındaen yüksek ortalama(±StandartSapma) 24,6(±4,2) manevi gelişimde,en düşük ortalama 16,6(±3,6) fiziksel aktiviteydi. Çoklu modelanalizinde; düzenli egzersiz yapmak, ana öğünü atlamamak pozitifyönde, sağlık algısının “iyinin altında” olması, düzenli sigara içiciolma negatif yönde (p<0,05) anlamlı bulundu. Sonuç: İnternlerdeSYBDÖ puan ortalamaları orta düzeydedir. Sağlıklı yaşam biçimidavranışı geliştirmeleri desteklenmelidir.Öğe Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yatan hastalardan 2018, 2019 ve 2020 yıllarında izole edilen metisiline dirençli staphylococcus aureus suşlarının çeşitli antibiyotiklere karşı direnç oranları(Antibiyotik ve Kemoterapi Derneği, 2021) Kangül, Handan; Atmaca, Selahattin; Uzuner, Nurullah; Çelik, MuhammetStaphylococcus aureus, bakteriyemi ve enfektif endokarditin yanı sıra kemik, eklem, deri, yumuşak doku ve solunum yolu enfeksiyonlarının başlıca nedenlerindendir. Bu çalışmada hastanemizde 2018, 2019 ve 2020 yılları içerisinde yatan hastalardan alınan farklı klinik örneklerden izole ettiğimiz metisilin dirençli S.aureus (MRSA) suşlarının çeşitli antibiyotiklere karşı direnç oranlarının sunulması ve ülkemizde farklı dönemlerde yapılan benzer çalışmalardan elde edilen sonuçlarla birlikte incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmamıza üç yıllık zaman aralığında izole ettiğimiz toplam 322 MRSA suşu dahil edilmiştir. Bunların 135’i (% 42) yoğun bakım ünitelerinden, 187’si (% 58) kliniklerde yatan hastalardan gönderilmiştir. Suşların % 32’si kan, % 20,8’i yara, % 19,2’si solunum yolu, % 6,5’i idrar, % 6,2’si steril sıvılar ve % 13,9’u diğer örneklerden izole edilmiştir.Yapılan antibiyogram sonucunda üç yıllık zaman aralığı içerisinde MRSA izolatlarının tamamı her üç dönem için vankomisin ve daptomisine karşı duyarlı bulunmuştur. Diğer antimikrobiyallerde en düşük direnç oranları ise 2018’de % 1 ve % 2 ile sırayla linezolid ve kinopristin/dalfopristine, 2019’da % 1, 2020’de ise % 2 ile teikoplanine karşı belirlenmiştir. MRSA suşlarının eritromisin ve klindamisin direnci 2019 yılında 2018 yılına göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde (p: 0,002 ve p: 0,004) artmıştır. Ancak, eritromisin direnci 2020 yılında 2019 yılına göre (p: 0,015) düşüş göstermiştir. Rifampin direnci 2020 yılında 2018 yılına göre artmış (p: 0,003), tobramisin direnci 2019 yılında 2018 yılına göre azalmıştır (p: 0,009). MRSA suşlarının gentamisin direnci 2019 yılında 2018 yılına göre azalmış (p: 0,023) ve levofloksasin direnci 2020 yılında 2018 yılına göre azalmıştır (p: 0,044).MRSA suşları 2018 yılında en sık kan (% 27) ve yara (% 27) kültürlerinden izole edilmiştir. Kan kültürlerinden izole edilen suşlar (% 39), yara kültürlerine (% 15) göre 2019 yılında 2018 yılına göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde artmıştır (p: 0,09).Çalışmada merkezimizde MRSA suşlarının hâlâ glikopeptidler ile yeni antibiyotikler olarak tanımlanan linezolid, kinopristin/dalfopristin ve daptomisine karşı duyarlılık oranlarının yüksek olduğu görülmüştür. Aynı zamanda fusidik asit, fosfomisin ve trimetoprim/sülfametoksazole karşı düşük direnç oranları saptanmıştır. Ülke genelinde farklı zaman aralığında değişik bölgelerden izole edilen MRSA suşlarına ait antibiyotik direnç profillerinin sunulması, tedavide antimikrobiyal seçimine yön verecek ve aynı zamanda direnç oranlarının azalmasına yardımcı olacaktır.Öğe Gastroözefageal darlığı ve gelişme geriliği olan çocuk hastada pantoea agglomerans bakteriyemisi: Olgu sunumu(Bilimsel Tıp Yayınevi, 2021) Çelik, Muhammet; Özbek, Erdal; Uzuner, Nurullah; Kangül, Handan; Özalp, Hande GizemPantoea agglomerans, Enterobacterales ailesi içinde yer alan gram-negatif bir basildir. Pantoea cinsi içerisindeki 20 türden en öne çıkanı olan ve başlangıçta bitki patojeni olarak bilinen P. agglomerans’ın nadiren insanları da infekte edebildiği görülmüştür. Literatürde P. agglomerans'ın bağışıklığı zayıf yetişkinlerde ve özellikle çocuklarda düşük virülanslı bir patojen olduğu gösterilmiştir. Hastalarda fırsatçı bir patojen olarak yara, kan ve idrar yolu infeksiyonlarına neden olabildiği bildirilmiştir. Farklı ülkelerden münferit olguların yanı sıra ilk salgın raporu 1970-1971 yılları arasında ABD’den bildirilmiştir ve daha yakın bir tarihte 2005 yılında Malezya'da bir yenidoğan yoğun bakımından salgın raporu bildirilmiştir. Bazı çalışmalarda gastroözefageal bir hastalığı bulunan kişilerle P. agglomerans bakte riyemisinin arasında güçlü bir ilişki bulunduğu gösterilmiştir. Literatürde ülkemizde gastroözefageal hastalığa bağlı olarak bildirilen P. agglomerans vakasına rastlanmamıştır. Bu yazıda gastroözefageal darlığı ve gelişim geriliği bulunan çocuk hastada P. agglomerans’ın neden olduğu nadir bir bakteriyemi olgusu sunulacaktır.Öğe Klebsiella pneumoniae klinik izolatlarında agar dilüsyon yöntemi ile intravenöz fosfomisin direncinin saptanması ve meropenem, imipenem, amikasin antibiyotikleri ile sinerjist etkisinin araştırılması(Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2022) Uzuner, Nurullah; Akpolat, NezahatBu çalışmada yoğun bakım ve klinikte yatan hastaların çeşitli numunelerinde üremiş karbapenem dirençli K. pneumoniae izolatlarının agar dilüsyon yöntemi ile fosfomisin disodyum direnç durumu ve amikasin, meropenem, imipenem antibiyotikleriyle sinerjist etkisi araştırılmıştır. Böylece karbapenem dirençli K. pneumoniae suşlarının etken olduğu invaziv enfeksiyonlarda en etkin ampirik tedavi modellerinin oluşturulması amaçlanmıştır. Çalışmaya Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Bakteriyoloji Laboratuvarı Birimi'ne 20.03.2021-31.12.2021 tarihleri arasında yoğun bakım ve kliniklerden gönderilen çeşitli hasta örneklerinde üreyen 71 adet K. pneumoniae izolatı dahil edilmiştir. Suşlar MALDI-TOF MS (bioMerieux, Fransa) ile tanımlandı. İzolatların antimikrobiyal duyarlılık testleri, Phoenix NMİC-400/ID paneli kullanılarak BD Phoenix 100 (Becton Dickinson, A.B.D) otomatize sistemi sistemi ile çalışılmıştır. Otomatize sistemde karbapenem dirençli olarak tespit edilen izolatların karbapenem direnci; ertapenem, meropenem ve imipenem antibiyotik diskleri ile disk difüzyon yöntemi kullanılarak teyit edilmiştir. Disk difüzyon yönteminde de karbapenem direnci saptanan suşlar çalışmaya dahil edilmiştir. Karbapenem dirençli K. pneumoniae izolatlarının fosfomisin disodyum direnç durumu ve fosfomisinin amikasin, meropenem, imipenem antibiyotikleriyle sinerjist etkisi agar dilüsyon yöntemi ile araştırılmıştır. Agar dilüsyon yöntemi sonucunda izolatların %97,2'si fosfomisine, %69'u amikasine, %84,5'i meropeneme ve %94,4'ü imipeneme dirençli bulunmuştur. İzolatların %25,35'inde fosfomisin-amikasin, %45,07'sinde fosfomisin-meropenem ve %21,12'sinde fosfomisin-imipenem kombinasyonu sinerjist etki gösterdi. Tüm izolatlar ve tüm kombinasyonlar içerisinde sadece tek bir suşta fosfomisin-amikasin kombinasyonunda antagonist etki tespit edilmiştir. Fosfomisin disodium, Multi Drug Rezistans (Çoklu İlaç Dirençli) MDR ve karbapenem dirençli K. pneumoniae suşlarının etken olduğu invaziv enfeksiyonlara karşı amikasin, meropenem ve imipenem ile kombine olarak kullanılabilir.Öğe Rhodococcus equi Related Bacteremia and Cavitary Lung Lesion in a Patient Receiving Renal Transplant: A Rare Case Report(2022) Kangül, Furkan; Şen, Hadice Selimoğlu; Uzuner, Nurullah; Kangül, Handan; Yılmaz, SüreyyaRhodococcus equi is a rare cause of cavitary lung infection that is often mistaken for tuberculosis in immunosuppressed patients who are HIV positive and in organ transplant recipients. A 69-year-old male kidney transplant patient was admitted to an external healthcare center with complaints of weight loss, cough and hemoptysis that had started 6 months earlier. A computed tomography revealed a cavity in the upper segment of the left lung lower lobe, and a PET-CT revealed a high SUV-max uptake. Upon application to our hospital, the same symptoms were identified, along with R. equi growth observed in Bronchoalveolar Lavage and blood cultures. The patient was followed up with mechanical ventilator as intubated. Acinetobacter baumannii grew in the con trol ETA (endotracheal aspirate) culture on the 6th day of hospitalization, and he died subsequently on the 23rd day of hospitalization from colistin-induced nephrotoxicity. To the best of our knowledge this is the first case in which R. equi cavitary pneumonia has been seen together with R. equi bacteremia in our country.Öğe The Role of Corynebacterium in The Etiology of Granulomatous Mastitis(Merthan TUNAY, 2023) Yaman, Gizem; Girgin, Sadullah; Akpolat, Nezahat; Uzuner, Nurullah; Yildizhan, EdaIntroduction: Granulomatous mastitis (GM) is a rare, benign, chronic inflammatory illness of the breast. It is characterized by necrotizing granulomatous lobulitis of the breast that clinically mimics breast cancer. The aim of this study was to examine the existence of Corynebacterium strains thought to be covered in the etiology of idiopathic granulomatous mastitis. Material and Methods: In this study, we retrospectively analyzed the results of 201 breast tru-cut biopsies carry out for diagnostic purposes in the Department of General Surgery. The tissue samples of 41 patients with histopathologically diagnosed GM were examined by Gram staining. The existence of Corynebacterium kinds was investigated microscopically by adding appropriate medium. Results: The mean age of 41 female patients with GM was 35. 7 years and the age range was 20-58 years. At the end of the study, Corynebacterium amycolatum was defined as the causative microorganism as a consequence of microbiologic examination of the tissue sample of one patient (2.4%). Conclusion: We consider that Corynebacterium is not the etiologic agent of GM. Additionally studies with large case series are needed to explain the etiology.