Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Uslu, Ahmet" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    1980 - 2000 yılları arası Türk hikâyeciliğinde yapı
    (2016) Uslu, Ahmet; Timur, Kemal
    Edebi türler içerisinde üzerinde en çok tartışan hikâye, Türk edebiyatında Batılı formuyla yaklaşık yüz sene önce tanışır. Her ne kadar sözlü edebiyat döneminden itibaren farklı adlandırmalarla bir hikâye geleneğinden bahsetsek bile ilk örneğini Samipaşazâde Sezai ile gördüğümüz bu türün, yeni bir form olduğu açıktır. Uzun süre diğer türler karşısında var olma ve yer edinme mücadelesi veren hikâye, ancak Ömer Seyfettin ile birlikte yerini sağlamlaştırır. Türk edebiyatında bağımsız bir tür olarak kendi kimliği ile boy gösteren hikâye, hızla kendini geliştirmeye başlar. Maupassant etkisinde olay hikâyeciliği, Çehov etkisinde durum hikâyeciliği, hikâyecilerimiz arasında yaygınlık kazanır. Bu ilk deneyimlerden sonra ise 1950 kuşağı hikâyeciliğimizde yeni bir dönem başlatır. Bu dönemin getirdiği yenilikler 80 sonrası hikâyeciliğimiz üzerinde de oldukça etkilidir. 1980 sonrası ise yüz yıllık hikâye birikiminin tüm imkânlarının kullanıldığı yıllardır. Gerek modernizmin getirdiklerine yapılan eleştiriler gerekse 12 Eylül darbesi sonrası oluşan sosyal ve siyasi yapı, hikâyeciliğimizde çok sesli bir görünüm oluşturur. Modern insanın, gittikçe büyüyen kentlerdeki küçülen yapısı, zamansızlık ve mekânsızlık hikâyeyi yakından ilgilendirir. Bunalan insanın başkaldırısı, hikâyede farklı biçim anlayışlarının doğmasına neden olur. 12 Eylül darbesi ile birlikte toplumcu gerçekçiler, hikâyelerini kent merkezli kurgularlar. Biçimci hikâyeciler, yazınsal sapmalarla yaygın anlayışı eleştiren deneysel uygulamalar peşindedir. Yeni gelenekçiler ise modern insana, unuttuğu, terk ettiği geleneği ve dini hatırlatan bir kurgu ile hikâyeciliğimizin yükselen değeri olurlar. Hikâyeciliğimizin bu dönemdeki en farklı görünümü ise postmodern eserlerde görülür. Yerleşik bütün anlayışı reddeden postmodernizm, bu dönemin en dikkat çeken yeniliğidir. Modern bireyin zaman darlığına uygun olarak geliştirilen küçürek öykü, hikâye türünün en yoğun, en net çığlığı olarak bu dönemde filizlenir. Hikâye-şiir yakınlaşmasından doğan öykü, yeni bir tür olarak teklif edilmektedir. Bu çalışmada, Türk hikâyeciliğinin yüz yıllık birikiminin bu dönemdeki kullanım şekilleri ile birlikte yeni anlayışların oluşturduğu yapı özelliklerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Nicelik olarak en büyük artışın görüldüğü bu dönemde, hikâyemizin nitelik özelliklerinin incelenmesi bu alanda yapılacak çalışmalar için de ışık tutacaktır. Anahtar Sözcükler: hikâye, hikâyede yapı, modern hikâye, postmodern hikâye, toplumcu gerçekçilik.

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim