Yazar "Uçar, Bekir Yavuz" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bölgemizdeki kırıkçı sekellerinin ortopedik açıdan değerlendirilmesi(Galenos Yayınevi, 2014) Alemdar, Celil; Azboy, İbrahim; Demirtaş, Abdullah; Özkul, Emin; Gem, Mehmet; Bulut, Mehmet; Uçar, Bekir Yavuz; Tutak, YılmazAmaç: Kırıkçı sekellerinin bölgemizde önemli bir sorun olduğunu, kırıkçı müdahalesi nedeniyle gecikmiş tedavi alan hastalardaki ciddi ortopedik problemleri ve kliniğimizde bu tür hastalara uyguladığımız tedavi yaklaşımını sunmayı amaçladık.Yöntemler: Çalışmamızda kırıkçı sekeli olarak kliniğimize başvuran 51 has-tanın (30 erkek, 21 kadın, yaş ortalaması: 14,8) dosyası retrospektif olarak incelendi. Kırığın yeri, hastaların kırıkçıya ve hastaneye başvuru sebepleri, hastaneye başvurma süreleri, fizik muayene ve radyolojik bulguları incelenip uygulanan tedavi yöntemleri değerlendirildi. Bulgular: Sekellerin 42'si (%82) üst, 9'u (%18) alt ekstremitede idi. Kırıkçıların kolay ulaşılabilir olması (20 olguda), kırıkçıların kırık ve çıkık tedavisini doktor-lardan daha iyi yaptığı düşüncesi (10) en sık kırıkçıya başvurma sebepleriydi. Kırıkçı sonrası hastaneye en sık başvuru sebepleri deformite (43), ağrı (38) ve hareket kısıtlılığı (37) idi. Olguların 28'ine cerrahi, 18'ine konservatif tedavi uy-gulandı. Beş olguya ise sadece takip önerildi. Hastaların 20 (%40) sinde sekel kalıcı idi.Sonuç: Gecikmiş ve uygun olmayan tedavi kalıcı sakatlıkların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu problemin ortadan kaldırılması için insanların eğitilme-si ve sağlık politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.Öğe Çocuk Femur Diyafiz Kırıklarının Titanyum Elastik İntrameduller Çivileme ile Tedavisi(2013) Uçar, Bekir Yavuz; Demirtaş, Abdullah; Alemdar, Celil; Şükür, Erhan; Azboy, İbrahim; Bulut, MehmetAmaç: Titanyum intramedüller elastik çivi (TEN) ile tedavi edilen çocuk femur diyafiz kırıklarının klinik ve radyolojik sonuçlarının değerlendirilmesi. Yöntemler: Femur diyafiz kırığı tanısı ile 22 hastaya (15 erkek, 7 kız; Ortalama yaş: 7,6; dağılım 6-12 yaş) retrograd yolla TEN ile tedavi edildi. Kırıkların 15'i femur orta diyafiz, 4'ü proksimal diyafiz, 3'ü distal diyafiz kırığı şeklinde idi. Kapalı redüksiyon elde edilemeyen olgularda kırık hattına lateral insizyonla ulaşılıp açık redüksiyon uygulandı. Hastaların takiplerinde ön arka ve yan femur grafileri kullanıldı. Olgular yürüme şekilleri, diz ve kalça hareketleri, hastanede kalış süreleri, kırıkların kaynama süresi, ekstremitelerde oluşabilecek uzunluk eşitsizliği, komplikasyon gelişip gelişmemesi yönünden değerlendirildi. Olguların değerlendirmesinde Flynn TEN skorlama sistemi kullanıldı. Bulgular: Tüm kırıklarda ortalama 6.8 haftada (dağılım: 5-11 hafta) kaynama elde edildi. Ön arka planda 19 hastada normal dizilim elde edilirken iki hastada 5 derece varus, bir hastada 6 derece valgus görüldü. Lateral planda iki hastada 6 derece anterior angulasyon görüldü. İki hastada ortalama 7 mm uzunluk, üç hastada ortalama 6 mm kısalık görüldü. Bir hasta kalça ve diz hareketlerinde hafif kısıtlıklık gelişti. Bir hasta dışında tüm hastaların yürüyüşü simetrikti. Bir hastada yüzeyel enfeksiyon gelişti. Hiç- bir hastada kaynamama, epizifiz plağı kapanması, TEN çıkarılması sonrasında kırık görülmedi. Flynn kriterlerine göre 15 hastada mükemmel, yedi hastada başarılı sonuç elde edildi. Hastanede ortalama kalış süresi 4,2 gün (dağılım: 3-9 gün). Ortalama izlem süresi 20,2 ay (dağılım: 14-24 ay) idi. Sonuç: Çocuk femur diyafiz kırıklarının tedavisinde titanyum intramedüller elastik çiviler başarı ile uygulanabilen bir tedavi yöntemidirÖğe Ev hanımlarında kronik bel ağrısı(2011) Uçar, Bekir Yavuz; Azboy, İbrahim; Bulut, Mehmet; Bozkurt, Mehtap; Uçar, DemetAmaç: Bu çalışmanın amacı ev işleri ile uğraşan kadınların bel ağrılarını belirlemek ve ev hanımlarının ruhsal durumları, eğitim düzeyleri ile fiziki sağlıkları arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Gereç ve yöntem: Çalışmaya 33-45 yaş arası 30 kronik bel ağrılı ev hanımı ve kontrol grubu olarak sağlıklı 30 ev hanımı alındı. Fizik muayeneleri yapıldı. Hastaların yaş, boy, kilo, eğitim düzeyi, çocuk sayısı, sigara ve alkol alışkanlıkları kaydedildi. Vücut kitle indeksleri (VKI) hesaplandı. Bel ağrısının şiddeti Oswestry Bel Ağrı Sorgulama İndeksi (OBAS), ağrının hasta psikolojisi üzerine olan etkisi Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) kullanılarak değerlendirildi. Karın ve sırt kasları gücü manuel yöntemle ölçüldü. Bulgular: Hastalar ve kontrol grubu arasında demografik veriler açısından fark yoktu. Kronik bel ağrılı hastalarda BDÖ skorları kontrollere göre anlamlı yüksek bulundu (p<0,01). Kontrol grubunda karın ve sırt kasları güçleri daha yüksek bulundu fakat istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0,05). Hasta grubunda OBAS değerleri, BDÖ ve VKİ değerleri ile pozitif yönde (sırasıyla, r:0,457 p:0,011 ve r:0,583 p:0,001), karın ve sırt kasları güçleri ile negatif yönde (r:-0,591 p:0,006 / r:-0,493 p:0,001) korele bulundu. Hastalarda karın ve sırt kaslarının gücü ile VKİ, OBAS ve BDÖ arasında negatif yönde anlamlı korelasyon tespit edildi (r:-0,726 r:-0,591 r:-0,737 / r:-0,526 r:-0,493 r:-0,615). Yüksek eğitim düzeyi OBAS ve BDÖ skorlarını olumlu yönde etkiledi. Sonuç: Düzenli egzersiz alışkanlığı olmayan kronik bel ağrılı ev hanımları günlük yaşam aktivitelerinde kısıtlamaya gitmektedirler. Bu nedenle bel ve karın kasları zayıflığı görülmektedir. Kronik bel ağrılı hastalarda BDÖ skorları daha yüksek bulunduğu için kronik ağrılı hastalar psikiyatrik yönden de değerlendirilmelidir. Klin Deney Ar Derg 2011; 2 (3): 295-298.Öğe Kalkaneus kırıklarında kırık tipi ve açısal bozulmanın fonksiyonel sonuçlar üzerine etkisi(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) Polat, Atilla; Demirtaş, Abdullah; Azboy, İbrahim; Uçar, Bekir Yavuz; Coşar, Yahya; Gümüşsuyu, Gürkan; Çakır, İdris AhmetAmaç: Bu çalışmanın amacı kalkaneus kırıklarında kırık tipi ve açısal bozulmanın klinik sonuçlar üzerine etkisini belirlemektir. Gereç ve yöntem: Kalkaneus kırığı olan 32 hasta (23 erkek, 9 kadın; ortalama yaş 45 yıl; dağılım 20-85) geriye dönük olarak incelendi. Kırıkların 24’ü kapalı, 8’i açık kırık idi. Hastaların redüksiyon öncesi ve sonrası grafilerinden Böhler ve Gissane açıları ölçüldü ve kırık sınıflamaları yapıldı. Hastaların 5’ine alçı yöntemi (Grup 1), 19’una Kirschner teli ile kapalı redüksiyon yöntemi (Grup 2), 8’ine plak-vida yöntemi (Grup 3) uygulandı. Son kontroller klinik olarak Maryland ayak skorlamasına göre yapıldı. Tüm hastalarda ortalama takip süresi 109 hafta (50-456) idi. Bulgular: Tüm hastalarda, ortalama Böhler açısı; redüksiyon öncesi 7°, redüksiyon sonrası 20°, ortalama Gissane açısı; redüksiyon öncesi 85°, redüksiyon sonrası 100° olarak ölçüldü. Maryland ayak skoru ortalaması; Grup 1’de 62 (55-72) puan, Grup 2’de 68 (40-90) puan, Grup 3’de 66 (58-79) puan olarak bulundu. Essex-Lopresti Tip I kırıkların Maryland ayak skoru, Tip III kırıklardan daha yüksek ve Tip II kırıklardan daha yüksek olma eğiliminde bulundu (p=0.025). Son kontrol filmlerinde Gissane açısı normal sınırlarda olanların Maryland ayak skoru, bu sınırların dışında olanlardan daha yüksek bulundu (p=0.027). Böhler açısı normal sınırlarda olanların Maryland ayak skoru, bu sınırların dışında olanlardan daha yüksek bulundu (p=0.02). Gissane ve Böhler açısındaki ortalama düzelme Grup 3’de, Grup 2 ve Grup 1’den daha fazla idi (p<0.05). Sonuç: Kalkaneus kırıklarında, kırık tipinin şiddetli olmasının fonksiyonel sonuçları kötü yönde etkilediği, plak-vida ile tedavi yönteminin açıları normale daha fazla yaklaştırdığı, ancak uygulanan tedavi yönteminin fonksiyonel sonuçlara etkisinin benzer olduğu sonucuna varıldı.Öğe Ruedi/Allgower tip 1 Pilon kırıklarının tedavisinde konservatif yöntem ile plak yöntemi sonuçlarının karşılaştırılması(Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2011) Polat, Atilla; Demirtaş, Abdullah; Azboy, İbrahim; Uçar, Bekir Yavuz; Canbora, Mehmet Kerem; Coşar, Yahya; Gümüşsuyu, GürkanAmaç: Bu çalışmanın amacı Ruedi/Allgower Tip 1 pilon kırıklı olguların tedavisinde alçılama ile plak yöntemlerinin sonuçlarını karşılaştırmaktır. Gereç ve yöntem: Ruedi/Allgower Tip 1 pilon kırığı nedeniyle tedavi edilen 42 hasta (24 kadın, 18 erkek) geriye dönük olarak incelendi. On altı hasta (10 kadın, 6 erkek; ortalama yaş 43 yıl; dağılım 18-56) alçı (Grup 1) ile 26 hasta (14 kadın, 12 erkek; ortalama yaş 37.7 yıl; dağılım 19-52) açık redüksiyon ve plak (Grup 2) yöntemi ile tedavi edildi. Tüm hastalara direkt radyografi ile tanı konuldu. Hastalar erken dönemde postoperatif grafileri incelenerek Ovadia ve Beals’ın belirlediği kırık redüksiyon kalite skorlarına göre, uzun dönemde de Teeny ve Wiss tarafından geliştirilen ayak ve ayak bileği fonksiyonel sonuçlarına göre (100 puan üzerinden) incelendi. Ortalama takip süresi Grup 1’de 28 ay (12-44 ay) , Grup 2’de 31 ay (16-46 ay) idi. Bulgular: Erken postoperatif dönemde ortalama redüksiyon kalite skoru Grup 1’de 12, Grup 2’de 10 puan olarak bulundu ve her iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.05). Hastaların uzun dönem ayak ve ayak bileği fonksiyonel sonuçları Grup 1’de ortalama 84, Grup 2’de 86 puan olarak bulundu, aralarındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Kırık kaynama süreleri her iki grupta farksız bulundu (p>0.05). Sonuç: Ruedi/Allgower Tip 1 pilon kırıklarının alçı ile tedavi edilmesi sonucunda elde edilen redüksiyon kalitesi, plak yöntemine göre daha yetersiz olsa da, uzun süreli fonksiyonlar bakımından her iki yöntemde de tatminkâr sonuçlar elde edilebilmektedir.Öğe Tibia cisim kırıklarının intramedüller kilitli çivi ile tedavisi sonrası görülen diz önü ağrısının kuadriseps kas gücü ile ilişkisi(2011) Demirtaş, Abdullah; Çakır, İdris Ahmet; Uçar, Bekir Yavuz; Azboy, İbrahim; Durakbaşa, Mehmet Oğuz; Mercan, Ahmet ŞükrüAmaç: Tibia cisim (diyafiz) kırığı nedeniyle kilitli intramedüller çivi uygulanan hastalarda ameliyat sonrası görülen diz önü ağrısı ile kuadriseps kas gücü arasındaki ilişki araştırıldı. Hastalar ve yöntemler: Tibia cisim kırığı nedeniyle kilitli intramedüller çivi uygulanan 38 hasta çalışmaya alındı. Ameliyat öncesi diz önü ağrısı olan hastalar dışlandı. Tüm hastalarda patellar tendon ortadan ikiye ayrılarak geçildi ve çivinin tibiaya giriş noktası olarak superiyor yaklaşım kullanıldı. Tüm çiviler statik olarak kilitlendi. Ameliyat sonrası dönemde hemen izometrik kuadriseps güçlendirme egzersizlerine başlandı. Hastalar diz önü ağrısı olup (grup 1; G1) olmamasına (grup 2; G2) göre iki gruba ayrıldı. G1 18 hastadan (12 erkek, 6 kadın: ort. yaş 36.9 yıl), G2 ise 20 hastadan (14 erkek, 6 kadın: ort. yaş 35.4 yıl) oluştu. Her iki grupta kuadriseps kas güçleri Daniel ve Worthingham’ın manuel derecelendirme kriterleri (0-5) kullanılarak değerlendirildi. Ortalama takip süresi G1’de 27.4 ay (dağılım 11-51 ay), G2’de 30.5 ay (dağılım 12-59 ay) idi. Bulgular: Kuadriseps kas gücündeki azalma G1’deki sekiz hastada ve G2’deki iki hastada tespit edildi. Diz önü ağrısı ve kuadriseps kas gücü azalması arasındaki ilişki anlamlıydı (p=0.02). Sonuç: Tibia cisim kırıklarında intramedüller çivileme sonrası gelişen diz önü ağrısı kuadriseps kas gücü zayıflığı ile ilişkilidir. Ancak kuadriseps kas güçsüzlüğü, ağrının gelişmesinde tek etkili faktör değildir. Diz önü ağrısı, ameliyat sonrası uygun rehabilitasyon programlarının uygulanması ile önemli ölçüde azaltılabilir.Öğe Tibia cisim kırıklarının oymalı kilitli intramedüller çiviler ile tedavisi(2011) Azboy, İbrahim; Uçar, Bekir Yavuz; Çoşar, Yahya; Gümüşsuyu, Gürkan; Polat, Atilla; Durakbaşa, Mehmet Oğuz; Demirtaş, AbdullahAmaç: Bu çalışmanın amacı tibia cisim kırıklarının oymalı kilitli intramedüller çiviler ile tedavi sonuçlarını değerlendirmektir. Gereç ve yöntem: Çalışmaya tibia cisim kırığı nedeniyle oymalı kilitli intramedüller çivi ile tedavi edilen 38 hasta (26 erkek, 12 kadın) alındı. Kırıklar Gustilo-Anderson sınıflamasına göre sınıflandırıldı, fonksiyonel sonuçlar Johner- Wrush değerlendirme kriterlerine göre değerlendirildi. Bulgular: Hastaların yaş ortalama yaşı 36 yıl (18-61 yıl) idi. AO/ASIF sınıflamasına göre kırıkların 21’i (%55.3) Tip A, 16’sı (%42.1) Tip B, 1’i (%2.6) Tip C kırık olarak değerlendirildi. Kırıkların 24’ü (%63.1) kapalı, 14’ü (%36.9) açık idi. Gustilo-Anderson sınıflamasına göre açık kırıkların 9’u (%23.6) Tip 1, dördü (%10.5) Tip 2 ve biri (%2.6) Tip 3A kırık idi. Kırıkların 20’sinde (%52.6) kapalı, 18’inde (%47.3) açık redüksiyon tekniği kullanılarak çivileme yapıldı. Kırık oluşumu ile ameliyat arasında geçen Tüm hastalarda kaynama sağlandı. Ortalama kaynama süresi 17.6 hafta idi. On sekiz hastada (%47.3) diz önü ağrısı gelişti. Hastalarımızın 6’sında (%15.8) enfeksiyon gelişti. On iki hastada (%31.6) 10° ve altında açısal deformite saptandı. Dört hastada (%10.5) vida kırılması görüldü. Johner-Wrush kriterlerine göre 23 hastada (%60.5) mükemmel, 12 hastada (%31.6) iyi ve 3 hastada (%7.9) orta sonuç elde edildi. Sonuç: Tibia cisim kırıklarının tedavisinde oymalı kilitli intramedüller çivileme yönteminin çok iyi sonuçlar verdiği ve bu kırıkların tedavisinde öncelikli olarak düşünülmesi gerektiği sonucuna varıldı. kırıklarının oymalı kilitli intramedüller çiviler ile tedavi sonuçlarını değerlendirmektir. Klin Deney Ar Derg 2011;2(2):168-74