Yazar "Tekin, Muhammet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ani işitme kayıplarında steroid ve urografin tedavisi sonuçlarının karşılaştırılması(1999) Meriç, Faruk; Tekin, Muhammet; Alkaya, Zafer; Osma, Üstün; Topçu, İsmailAmaç: Ani işitme kayıplarında steroid ve diatrizoate meglumine (Urografin®) tedavi sonuçlarını karşılaştırmak.Hastalar ve Yöntemler: Ani işitme kaybı nedeniyle başvuran 32 hasta çalışmaya alındı. Tedavide, 20 hastaya 20 gün süreyle prednizon, 12 hastaya ise beş gün süreyle diatrizoate meglumine verildi. Hastalara tedavi başlangıcında, tedavi sırasında ve tedavi sonunda odyometri yapıldı. Odyogramlar çıkan eğri, düz, inen eğri ve total kayıp şeklinde değerlendirildi. Sonuçlar, tedaviye hiç cevap vermeme, kısmen iyileşme ve tam iyileşme şeklinde sınıflandırıldı. Bulgular: Vertigolu bir hasta dışında esas şikayet işitme kaybı idi. Yirmi beş hastada (%78.12) tek taraflı işitme kaybı görüldü. On dokuz hastada (%59.37) tinnitus ve üç hastada (%9.37) vertigo mevcuttu. Tinnituslu hastaların altısında (%31.58) tam iyileşme, dördünde (%21.05) kısmi iyileşme elde edildi. Dokuz hastada (%47.37) tedaviye yanıt alınamadı. Vertigolu hastaların birinde kısmi düzelme oldu. Her iki grupta işitmede düzelme bakımından, çıkan veya düz eğri tipinde odyogramları olan hastalarda, odyogramları inen eğri veya total kayıp tipinde olanlara göre anlamlı iyileşme görüldü. Sonuç: Çalışmamızda, steroid tedavisiyle daha iyi sonuçlar elde edildi. Odyogramda düşük frekanslarda işitme kaybının olması, erken tedaviye başlanılması prognozu olumlu; yüksek frekanslarda kayıp, total kayıp ve vertigo varlığı ise, prognozu olumsuz olarak etkileyen faktörler olarak ortaya çıkmaktadır.Öğe Facial neuroma in the internal auditory canal(2000) Mutlu, Cemil; Djeric, Dragoslava R.; Tekin, Muhammet; Paparella, Michael Mauro; Schachern, Patricia A.Authors presented two cases of facial neuromas in the internal auditory canal, one without facial palsy and the other with facial palsy. In both cases neuromas were occult and undiagnosed. Although in the first case neuroma was greater than the other, facial palsy was not developed. The mechanism of the facial palsy due to neuromas could not be clearly clarified.Öğe Kolesteatomlu kronik otitis media: Olguların klinik değerlendirilmesi(2002) Meriç, Faruk; Osma, Üstün; Topçu, İsmail; Tekin, MuhammetAmaç: Çalışmada kolesteatomlu kronik otitis media tanısıyla tedavi gören (KOM) hastaların klinik özellikleri ve tedavi sonuçları değerlendirildi. Hastalar ve Yöntemler: Çalışmaya kolesteatomlu KOM tanısı konan 83 hasta (53 erkek, 30 kadın; ort. yaş 27.5; dağılım 7-60) alındı. Olgular, otoskopik muayene, odyometrik inceleme, temporal kemik bilgisayarlı tomografisi; komplikasyon gelişen olgular da beyin bilgisayarlı tomografisi ile değerlendirildi. Kolesteatomun yaygınlığı ve kulağın ameliyat sırasındaki görünümü değerlendirilerek açık veya kapalı teknik mastoidektomi uygulandı. Bulgular: Olguların 64'üne açık, 19'una kapalı teknik mastoidektomi uygulandı. Olguların %90.3'ünde kemikçik zincir defekti saptandı; %9.7'sinde ise kemikçik zincir izlenmedi. Kranyal komplikasyon oranı %28 bulundu. Ameliyat sonrası izlemde, açık kavite mastoidektomi yapılan hastaların %75'inde kuru kulak elde edilirken, %11 'inde tekrarlayan kulak akıntısı gözlendi; %14'ünde nüks nedeniyle revizyon mastoidektomi yapıldı. Kapalı kavite mastoidektomi yapılan olguların %79'unda kuru kulak elde edildi; %21 'inde revizyon mastoidektomi yapıldı. Revizyon mastoidektomi yapılan olguların %85'inde nüks kolesteatom saptandı. Sonuç: Yaygın kolesteatoma, kemik destrüksiyonu bulunan, işitmenin kötü olduğu olgularda açık teknik yaklaşımı tercih ediyoruz. Bunun başlıca nedenlerinden biri, hastaların, bölgemizin sosyoekonomik koşulları nedeniyle kontrollere gelmemesidir.Öğe Kronik maksiller sinüzitli hastalarda antrum ve orta meatus kültürlerinin karşılaştırılması(2000) Taştan, A. Samet; Meriç, Faruk; Tekin, Muhammet; Oktay, M. Faruk; Aktar, Samancı Gülseren; Cüreoğlu, Sebahattin; Topçu, İsmailAmaç: Orta meatus ve maksiller antrumdan elde edilen materyallerin ekimiyle üreyen mikroorganizmalar arasında ilişki olup olmadığı araştırıldı Hastalar ve Yöntemler: Çalışma, kronik sinüzit tanısıyla fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi uygulanan 25 hastada (13 kadın, 12 erkek; ört. yaş 33.4; dağılım 18-61) prospektif olarak yapıldı. Ameliyat sırasında direkt olarak maksiller sinüs içinden ve orta meatustan alınan materyaller aerob ve anaerob bakteri ve mantar açısından değerlendirildi. Bulgular: Yirmi bir hastanın (%84) maksiller antrum kültüründe 31 mikroorganizma izole edildi. Bunların 16'sı (%51.6) anaerob olup, en sık Propionibacterium türleriydi. En sık üreyen aerob bakteri ise Staphylococcus aureus'du. Orta meatus kaynaklı kültürlerin 22'sinden 35 mikroorganizma izole edildi. Bunlardan 22'si (%62.9) aerob olup en sık izole edilen bakteri S. aureus'du. Yapılan karşılaştırmada iki taraftan elde edilen kültür sonuçları arasında %57.1 oranında pozitif korelasyon saptandı. Sonuç: Sonuçlar, orta meatus kültürünün, kronik maksiller sinüzit ajan patojeninin saptanmasında maksiller antral kültüre bir alternatif olmadığını göstermektedir.Öğe Larenks kanserlerinde eozinofilik infiltrasyonun klinikopatolojik önemi ve prognoza etkisi(2002) Topçu, İsmail; Tekin, Muhammet; Osma, Üstün; Büyükbayram, Hüseyin; Cebe, Musa; Meriç, FarukAmaç: Larenks skuamöz hücreli kanser nedeniyle cerrahi tedavi uygulanan olgularda, tümör dokusundaki eozinofil varlığı ve prognoz arasındaki ilişki araştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Altmış hastanın (2 kadın, 58 erkek; ort. yaş 59; dağılım 38-76) cerrahi örnekleri retrospektif olarak incelendi. Tümör dokusundaki eozinofil sayısı ile tümörün histolojik diferansiyasyonu, invazyon tipi, tümör dokusunda lenfosit infiltrasyon, histolojik lenf nodu metastazı, perinöral ve lenfovasküler invazyon varlığı araştırıldı. Hastaların klinik özellikleri, hastalığın evresi, sağkalım bilgileri incelendi. Hastalar ortalama 2 yıl (dağılım 6 ay-48 ay) süreyle takip edildi. Bulgular: Yirmi bir olgunun doku örneğinde (%35) eozinofil infiltrasyonu belirlendi. Eozinofil varlığıyla iki yıllık sağkalım arasında pozitif ilişki saptandı (p=0.008). Orta derecede diferansiye tümörlerde (p<0.001) ve yıldız şeklinde invazyon tipi olanlarda (p=0.009) eozinofil infiltrasyonu anlamlı derecede yüksek bulundu. Vasküler invazyon (p=0.001) ve lenf nodu metastazı varlığında (p=0.006) eozinofil sayısı anlamlı derecede düşük bulundu. Eozinofil varlığı ile perinöral invazyon, hastalığın klinik evresi ve tümör dokusunda lenfosit infiltrasyonu arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Sonuç: Larenks skuamöz hücreli kanserlerde, tümör dokusundaki eozinofil varlığı prognostik faktör olarak kullanılabilir.Öğe Pendred sendromu(1999) Topçu, İsmail; Tekin, Muhammet; Akbulut, Nursel; Cüreoğlu, Sebahattin; Osma, Üstün; Bahceci, MithatPendred sendromu kretenizm ya da mental retardasyon olmaksızın, konjenital sensorinöral işitme kaybı ve guatrın birlikte olması biçiminde tanımlanır. Tanı perklorat boşaltma testi ile konur. Bu makalede doğuştan sağır ve dilsiz olan 14 ve 11 yaşlarında iki kızkardeşi sunduk. Büyük kardeş üç yıl önce guatr nedeniyle ameliyat edilmiş ve ameliyattan bir yıl sonra hipotiroidi ve guatr gelişmişti. Küçük kardeşte de guatr mevcuttu. Her iki hastanın da odyometrisinde, düşük frekanslarda rezidüel işitme ve yüksek frekanslarda total kayıp saptandı. Perklorat boşaltma testi, sırasıyla %51 ve %49 bulundu. Klinik ve laboratuvar bulgulara dayanılarak, olgulara Pendred sendromu tanısı kondu.Öğe Septum deviasyonlu hastalarda postoperatif uygulanan Nazal Packing`in kan gazlarına etkisi(2018) Tekin, Muhammet; Demirel, Mehmetalışma prospektif olarak 1993-1994 yılları arasın da Dicle üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz kli niğinde Deviato septi nasi tanısı ile öpere edilen 60 has tayla ilgili veriler değerlendirilerek yapılmıştır. Bu gruptan rastgele seçilen 30 hastaya postop anterior tampon, diğer 30 hastaya ise nazal packing uygu landı. Bu hastaların preop arteriel kan gazları ölçüldü ve postop 24h sonrada kan gazları tekrar ölçüldü. Çalışma sonunda nasal packing uygulanan gruptaki hastaların kan gazı düzeyleri oranla daha az 2 etkilendiği gözlendi.Öğe Tonsillektominin serum immünglobulinleri üzerine etkisi(1999) Tekin, Muhammet; Meriç, Faruk; Oktay, Faruk; Turgut, Cengiz; Osma, Üstün; Üstel, Melih; Topçu, İsmailAmaç: Tonsillektominin serum immunglobulin düzeylerine etkisi olup olmadığını araştırmak. Çalışma Planı ve Yöntemler: Tonsillektomi uygulanan 5-12 yaşları arasında 40 hastada ameliyat öncesi, erken (tonsillektomiden bir ay sonra) ve geç (tonsillektomiden 12 ay sonra) dönemdeki serum IgG, IgA, IgM ve IgE düzeyleri ölçüldü. Aynı yaş grubundan 30 sağlıklı çocuktan serum örnekleri alınarak immunglobulin düzeylerine bakıldı. Bulgular: Kronik tonsillitli hastalarda serum IgG, IgA ve IgE düzeylerindeki yükseklik kontrol grubuna göre anlamlı bulundu (sırasıyla p<0.01, p<0.05 ve p<0.05). Tonsillektomi sonrası, özellikle geç dönemde IgG, IgA, IgM ve IgE'de anlamlı düşme saptandı (sırasıyla p<0.01, p<0.01, p<0.01 ve p<0.01). Sonuç: Tonsillektominin özellikle geç dönemde immunglobulin düzeylerinde anlamlı düşmeye neden olması endikasyonlarında göz önüne alınmalıdır.