Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Soydinç, Hatice Ender" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Adenomyomatous polyp causing acute urinary retention in a postmenopausal woman
    (Modestum Publishing Ltd., 2011) Evsen, Mehmet Sıddık; Sak, Muhammet Erdal; Soydinç, Hatice Ender; Gümüş, Hatice; Özekinci, Selver; Gül, Talip
    A case of adenomyomatous polyp (AP) causig acute urinary retention in postmenopausal period is presented. A 65-year-old, G8P8 women admitted to our clinic with the complaint of vaginal bleeding and vaginal mass was identified. During preoperative hospitalization she complained about not able to urinate. Serum urea and creatinine levels increased [66 mg/dL (range= 10-45) and 2,49 mg/dL (range= 0. 6-1.3) respectively]. Emergent abdominopelvic tomography showed vaginal mass and overdistended bladder. Mass was removed by vaginal route and abdominal hysterectomy was also performed. Pathologic examination revealed non-malignant AP with massive necrosis. A variety of female reproductive tract diseases can cause urinary obstruction. Treatment choice depends on reproductive expectance of the patient. J Clin Exp Invest 2011; 2 (3): 312-314.
  • [ X ]
    Öğe
    Diagnostic Dilemma in Rudimentary Horn Pregnancies: Report of the Eight Cases and a Literature Review
    (2013) Özler, Ali; Görük, Neval Yaman; Turgut, Abdulkadir; Evsen, Mehmet Sıddık; Soydinç, Hatice Ender; Sak, Muhammet Erdal; Yalınkaya, Ahmet
    AMAÇ: Rudimenter horn gebelikleri (RHP) son derece nadir olmasına rağmen, tehlikeli olabilirler. Bu çalışmanın amacı, literatür incelemesi eşliğinde RHP olan 8 hasta ile ilgili klinik deneyimimizi sunmaktır. GEREÇ VE YÖNTEM: Türkiye'nin Güneydoğu bölgesinde tersiyer referans bir hastanede Ocak 2008 ve Aralık 2011 tarihleri arasında tedavi edilen RHP hastaların kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Çalışma süresi boyunca RHP'li sekiz olgu tespit edildi. BULGULAR: Hastaların ortalama yaşı 23±3,9 yıldı ve ortalama gebelik haftası 14,8±4,8 hafta idi.Rudimenter horn 8 hastanın 6'sında (%75) sol tarafta lokalize idi. Dört (%50) olgu horn rüptür sonrası diğer hastanelerden kliniğimize sevk edilmişti. İlginç olarak iki olguda malprezentasyon nedeniyle sezaryen öyküsü olmasına rağmen Müllerian anomali varlığı konusunda herhangi bir bilgileri yoktu. Dört olgu masif intra-abdominal kanama ile şok tablosunda dış merkezlerden kliniğimize refere edildi. Maternal mortalite görülmedi. SONUÇ: Unicornuat uterus olgularına, rudimenter horn gebelikleri ve rüptür riski nedeni ile kadın hastalıkları ve doğum eğitiminde daha fazla önem verilmelidir.
  • [ X ]
    Öğe
    Emergent gynecological operations: A report of 105 cases
    (2010) Soydinç, Hatice Ender; Evsen, Mehmet Sıddık
    Amaç: Kadın Doğum Kliniğinde akut abdominopelvik ağrı nedeniyle acil olarak opere edilen hastaların klinik özelliklerini değerlendirilmesi.Yöntemler: Bu retrospektif çalışma Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Obstetrik ve Jinekoloji Kliniğinde yapılmıştır. Akut abdominopelvik ağrı nedeniyle Haziran 2006-Mayıs 2009 tarihleri arasında opere edilen 105 hasta geriye dönüşlü olarak değerlendirilmiştir. Hastalar operasyon tanısı, yaş, gravida, parite, son adet tarihi, geliş şikayeti, fizik muayene bulguları, operasyon öncesi ve sonrası hematokrit seviyeleri, transfüze edilen kan ürünleri miktarı ve yapılan operasyon şekli açısından değerlendirildi. Hasta bilgileri hastane kayıtlarından elde edildi.Bulgular: Belirtilen süre içerisinde 105 hastanın akut jinekolojik nedenlerle opere edildiği saptandı. Geliş şikayeti 62 (59.0%) hastada abdominopelvik ağrı iken, 43 (41.0%). hastada ağrıya eşlik eden vaginal kanama şikayeti mevcuttu. Altmış (57.1%) hasta rüptüre ektopik gebelik nedeniyle ve 29 (27.6%) hastanın rüptüre over kisti nedeniyle opere edildiği saptandı. Acil koşullar nedeniyle 68 (64.8%) hastada laparatomi ile 37 (35.2%)’sinde ise laparaskopi ile opere edildiği saptandı. Elli beş (52.4%) hastaya kan transfüzyonu yapılmış olduğu görüldü.Sonuç: Jinekolojik nedenli akut abdominopelvik ağrının başlangıç değerlendirilmesi; dikkatli alınmış anamnez, abdominopelvik fizik muayene bulguları, gebelik testi, laboratuvar bulguları ve renkli Doppler ultrasonografi ile incelemeyi içermelidir. Hastalar konservatif olarak takip edilmekle birlikte, hayat kurtarıcı acil cerrahi girişim gerekebilir.
  • [ X ]
    Öğe
    Ender görülen fetal ekstremite tümörü: Hemanjiolenfanjioma
    (2012) Taner, Mehmet Zeki; Soydinç, Hatice Ender; Sak, Muhammed Erdal; Vural, Sezin; Özler, Ali; Evsen, Mehmet Sıddık
    Hemanjiolenfanjioma (HL) oldukça ender görülen vasküler malformasyondur. Otuz iki yaşında 38 haftalık gebeliği olan kadın hasta fetal kolda kitle nedeniyle polikliniğimize refere edildi. Yapılan ultrasonografide, fetal sağ üst ekstremitede solid ve kistik komponentleri bulunan ve ön tanı olarak HL olduğu düşünülen kitle saptandı. Postnatal yapılan doppler ultrasonografi (USG) ve Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) tetkiklerinde kitlenin HL ile uyumlu olduğu saptandı. Çocuk hastalıkları, çocuk cerrahisi ve ortopedi konsültasyonları sonrasında eksizyonel biopsi önerilmedi. Neonatal dönemde hemanjiom komponenti nedeniyle propranolol tedavisi başlanıldı. Propranolol ile tedavinin üçüncü ayında kitle boyutlarında küçülme saptanması üzerine bu tedavinin devamına karar verildi. Prenatal dönemde tanısı konulan ve oldukça ender rastlanan HL olgusuna ait prenatal tanı, perinatal sonuç ve postnatal dönemde tedavisi ile ilgili deneyimimizi sunmayı amaçladık.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Erken doğum eyleminin tedavisinde Magnezyum Sülfat ve Ritodrin Hidroklorürün karşılaştırılması
    (Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2012) Soydinç, Hatice Ender; Yıldırım, Gonca; Nurluoğlu, Metin
    Amaç: Erken doğum eylemi tedavisinde kullanılan magnezyum sülfat ve ritodrinin etkinlik, maternal ve fetal sonuçlarının karşılaştırılmasını amaçladık. Gereç ve yöntem: Erken doğum eylemi tanısı ile yatırılan 28-36. gebelik haftaları arasında 80 gebe kadın rastgele iki gruba ayrıldı. Bir gruba magnezyum sülfat, ikinci gruba ritodrin hidroklorür tedavisi uygulandı. Erken doğum eylemi, servikal değişikliklerle birlikte 10 dakikada en az iki kontraksiyon olması şeklinde tanımlandı. Magnezyum sülfat 4,5 gr/saat bolus verildi ve 1-2gr/saat infüzyon hızında devam edildi. Ritodrin hidroklorür, 50 mcg/dakika infüzyon şeklinde başlanıldı ve kontraksiyonlar duruncaya veya ciddi yan etkiler oluşana kadar 15-20 dakikada bir 50 mcg/dakika arttırıldı. Tokolitik etki ve maternal-fetal sonuçlar istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Bulgular: Her iki tokolitik tedavi grubu arasında doğumun ≥48 saat ve ≥7 gün uzatılması, gebeliğin 36. gebelik haftasından sonra sonlanması, kazanılan gün sayısı ve doğumdaki gebelik haftası açısından anlamlı fark bulunamadı. Her iki grupta yaşamı tehdit edici ciddi yan etki saptanmadı. Yan etkiler magnezyum sülfat grubunda ritodrin grubuna göre daha az gözlendi. Her iki grubun ortalama yenidoğan ağırlık ve apgar skorları arasında anlamlı fark saptanmadı. Sonuç: Magnezyum sülfat ve ritodrin hidroklorür, tedavilerinin etkinlik, fetal ve yenidoğan sonuçları arasında fark bulunmadı. Ancak maternal yan etkiler dikkate alındığında magnezyum sülfat tedavisi ritodrin hidroklorüre göre daha üstün bulundu.
  • [ X ]
    Öğe
    Gebelikte asitin nadir sebebi: Spontan ovaryan hiperstimülasyon sendromu
    (2012) Gül, Talip; Sak, Muhammet Erdal; Soydinç, Hatice Ender; Evsen, Mehmet Sıdık
    Ovaryan hiperstimülasyon sendromu (OHSS), ovulasyon indüksiyonu yapılan hastalarda sık rastlanan bir komplikasyondur. Spontan gebeliklerde oldukça nadir olmakla birlikte ortaya çıkabilir. Makalemizde 13 haftalık gebe olan ve spontan OHSS tespit edilen olgunun yönetimini sunmayı amaçladık. 35 yaşında hasta karın şişliği, nefes darlığı, bulantı, kusma ve el-ayakta şişme şikayetleriyle polikliniğimize başvurdu. Daha önce invitro fertilizasyonla (İVF) gebe kaldığı ve o gebelikte OHSS geliştiği öğrenildi. Muayene, laboratuar ve ultrasonografik incelemeler sonrası spontan OHSS tanısı konuldu. Konservatif tedavi yapıldı. 38 haftanın bitiminde sağlıklı kız bebek doğurtuldu. Daha önce İVF ile oluşan gebeliğinde OHSS geçiren hastaların, daha sonraki gebelikleri spontan olsa dahi OHSS gelişme riski akılda tutulmalıdır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Heterotopically located Bartholin's cyst
    (TIP ARASTIRMALARI DERNEGI, 2012) Soydinç, Hatice Ender; Sak, Muhammet Erdal; Evsen, Mehmet Sıddık; Çaça, Fatma Nur
    Bartholin's gland is about 1 cm in size located in vulvar vestibule adjacent to the hymen. It opens into the introitus with an almost 2,5 cm length duct. The Bartholin's duct obstruction can occur as a result of non-infectious occlusion of the ostium or from infection and edema compressing the duct. In this paper we present a patient admitted to our clinic with severe vulvar pain. Her gynecological examination revealed a painful firm necrotized mass which was 4 cm in diameter on the outer side of left minor labium. The mass was excised completely and the material was send to pathology for definitive diagnosis. Histopathological examination revealed Bartholin gland cyst. To our knowledge, there isn't any case of heterotopically located bartholin cyst when the previous literature is reviewed up to now.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Jinekolojik kanserli olguların retrospektif analizi: 11 yıllık deneyim
    (Modestum Publishing Ltd., 2012) Turgut, Abdulkadir; Özler, Ali; Sak, Muhammet Erdal; Evsen, Mehmet Sıddık; Soydinç, Hatice Ender; Alabalık, Ulaş; Gül, Talip
    Amaç: Hastanemizde izlenen jinekolojik kanserlerinin epidemiyolojik özellikleri hakkında fikir vermek amacıyla bu çalışmamızı planladık. Gereç ve yöntem: Çalışmamızda Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde Ocak 2001 ile Kasım 2011 tarihleri arasında jinekolojik kanser ön tanısı ile ameliyat edilen 231 hasta geçmişe yönelik incelendi. Bulgular: 2001-2006 yılı ilk yarısı arası dönemi kapsa- yan ilk grup jinekolojik kanserler arasında en sık tanı ko- nan over kanserleridir. 2006 yılı ikinci yarısından 2011 yılı sonuna kadar olan dönemi kapsayan ikinci grupta ise en sık jinekolojik kanser yine over kanserleridir. Ancak en- dometrium kanseri oranında artış olduğu bulundu. Over kanserli hastaların büyük bölümünü ileri evreli olgular oluştururken, endometrium kanserli olguların büyük bö- lümünün ise evre 1 olgulardan oluştuğu bulundu. Ağrı şikâyeti ile başvuran Endemetrium kanserli 6 olgunun 4’ ünde hastalık ileri evrede tanınmıştır. Tüm dünyada ve özellikle de sosyoekonomik düzeyi düşük toplumlarda en sık jinekolojik kanser olan serviks kanseri bölgemizde sık- lık bakımından endometrium kanserinden sonra 3. sırada yer almıştır. Sonuç: Sonuç olarak, bölgemizde son yıllarda en sık ar- tış gösteren jinekolojik kanser endometrium kanseridir. Kötü beslenme, sosyoekonomik düzeyin yükselmesi gibi nedenlerle artan obezite sıklığı ile endometirum kanseri sıklığı artışı ilişkili olabilir. Özellikle over kanserli olguların erken evre de tanı konulabilmesi için sağlık çalışanları ve halk bilgilendirilmelidir.
  • [ X ]
    Öğe
    Mitral balon valvüloplastiye bağlı ciddi mitral perforasyon ve ileri mitral yetmezlik gelişen hastanın geç dönem takip ve gebelik sonucu
    (2012) Soydinç, Hatice Ender; Ercan, Süleyman; Davutoğlu, Vedat; Oylumlu, Muhammed; Büyükaslan, Hasan
    Ciddi mitral yetmezlik (MY), mitral balon valvüloplastinin (MBV) önemli komplikasyonlarındandır. Özellikle kapak perforasyonu sonu- cu gelişen MY’de prognozun daha kötü olduğu sanılmakla beraber paylaştığımız vakada ciddi mitral yaprakçık perforasyonu sonucu gelişen ileri MY’ye rağmen klinik ve ekokardiyografik olarak stabil seyreden hastayı ve bu hastadaki olumlu prognozun olası nedenlerini tartışmayı amaçladık. Bununla beraber hastadaki başarılı bir gebelik sürecini de bildirerek konservatif takibin bu tür hastalarda belirli durumlar gözetilerek önemli bir seçenek olabileceğini düşünmekteyiz. Valvüloplasti sonrası gelişen mitral kapak perforasyonuna bağlı ileri MY hastalarında, kimlere nasıl yaklaşılması gerektiği ile ilgili takip şeması sunmayı ve ona göre konservatif veya cerrahi seçeneklerin değerlendirilmesini amaçladık.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Nekrotizan fasiitte yaşam kurtarıcı yaklaşım: Erken tanı ve agresif debridman: Olgu sunumu
    (Logos Yayıncılık, 2011) Evsen, Mehmet Sıddık; Sak, Muhammet Erdal; Soydinç, Hatice Ender; Girgin, Sadullah; Taner, Mehmet Zeki
    Nekrotizan fasiit cilt, ciltaltı yumuşak doku ve fasyasının, ilerleyeci nekrozu ile karakterize invaziv bir enfeksiyonudur. Yetmiş yaşında diyabeti olan hasta, vulvar bölgede gelişen şişlik ve ağrı nedeniyle kliniğimize başvurdu. Fizik muayenede sağ vulvar kısımda şişlik, kızarıklık, hemorajik bül formasyonu ve nekroz izlendi. Klinik olarak nekrotizan fasiit tanısı konulan hastada acil agresif cerrahi debritman ve geniş spektrumlu antibiyotik tedavisi uygulandı. Yatışından 6 hafta sonra şifa ile taburcu edildi. Bu makalede erken tanı ve acil cerrahi müdahale ile düzelen vulvar nekrotizan fasiit olgusunu sunmayı amaçladık.
  • [ X ]
    Öğe
    Sinüs ritmindeki mitral darlıklı gebe bir kadında sol atriyal trombüs ve ilişik literatür taraması
    (2012) Soydinç, Hatice Ender; Ercan, Süleyman; Alıcı, Mehmet Hayri; Davutoğlu, Vedat
    Mitral darlık gebelerde en sık görülen kalp kapak hastalığıdır ve hem maternal hem fetal önemli olumsuz etkilere sebep olabilir. Bu hastalarda sistemik emboli riski % 10-20 arasındadır ve risk ritmin atriyal fibrilasyon (AF) olmasıyla artar. Bu konuyla ilgili tedavi kılavuzları mitral darlıklı AF hastasında antikoagülasyon önermektedir ama sinüs ritmindeki mitral darlık hastalarının antikoagülasyon kullanımını belirsizdir. Gebelik koagülasyon faktörlerinin artışının olduğu hiperkoagülabilite durumu ve artmış tromboembolik olay insidansıyla ilşikilidir. Burada sinüs ritmindeki mitral darlıklı bir gebede görülen sol atriyal trombüs olgusunu ve ilişik literatür taramasını paylaşacağız.
  • [ X ]
    Öğe
    Spontaneous Ovarian Pregnancy and Over Protective Management: A Case Report
    (2013) Soydinç, Hatice Ender; Evsen, Mehmet Sıddık; Sak, Muhammet Erdal; Çaça, Fatmanur; Özler, Ali
    Otuzbir yaşında, akut abdomen semptom ve bulgularıyla acil kliniğimize başvuran ve beta HCG sonucu pozitif olan primer ovaryan ektopik gebeliği mevcut olguyu sunmayı amaçladık. Transvajinal ultrasonografi ile sağ overde 6 haftalık gestasyonel sak ile uyumlu görüntü izlendi. Acil laparotomi ve ektopik gebelik kitlesi çıkarıldı.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Tekrarlayan gebelik kayıplarında etiyolojik nedenlerin değerlendirilmesi
    (Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği, 2013) Obut, Mehmet; Evsen, Mehmet Sıddık; Soydinç, Hatice Ender; Sak, Muhammet Erdal; Özler, Ali; Fidanboy, Mehmet; Balkan, Mahmut; Türkyılmaz, Ayşegül; Gül, Talip
    Öz:Amaç: Bu çalışmanın amacı tekrarlayan gebelik kaybı (TGK) olan hastalarda etiyolojik nedenlerin değerlendirilmesidir. Gereç ve yöntemler: Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi kadın hastalıkları ve doğum kliniğine, 2008'den 2011 tarihine kadar başvuran hastaların verileri incelendi. Tanıya yönelik tüm testleri hastanemizde yapılmış olan 114 hasta çalışmaya alındı. Etiyolojiye yönelik ebeveyn kromozom analizi, annede antifosfolipid antikor pozitişiği, kongenital uterin anomaliler için histerosalfingografi, trombofilik bozukluklar (faktör V leiden mutasyonu, protrombin gen mutasyonu) ve endokrinolojik (diabetes mellitus, tiroit endokrinopatisi) yönden tetkikleri değerlendirildi. Bulgular: Hastaların ortalama yaşı ve abortus sayıları sırasıyla 29.7±6.6, 3.2±1.3 idi. Elli (%43.9) hastada en az bir etiyolojik neden saptanırken, 64(%56.1) hasta idiopatik olarak değerlendirildi. Majör kromozom anomalisi olarak; dört ebeveynde dokuzuncu kromozomda inversiyon saptandı. Diğer patolojilerin oranı; kongenital uterus anomalisi:14 (%12.3), faktör V Leiden mutasyonu:7 (%6.1), protrombin gen mutasyonu: 6 (%5.3) ve 10 (%8.8) hastada antifosfolipid antikor pozitişiği idi. Ebeveynlerin %34,2'sinde karyotip analizinde 9qh+ izlendi. Sonuç: Major kromozomal anomali, kongenital uterus anomalileri, trombofilik bozukluklar ve çalışmada değerlendirilen diğer patolojik durumlarının oranı daha önce yayınlanmış veriler ile benzer olduğu saptandı. Ebeveynlerin 39'unda (%34,2) 9. kromozomda qh+ (sentromer bölgesinde heterokromazi) polimorfizmi izlendi. Bu sonucun çalışılan toplumun genetik polimorfizmimi? yoksa TGK ile ilişkilimi? olduğunu anlamak için daha ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Tubo-ovaryan abseler: Risk faktörleri, klinik özellikler ve tedavilerinin retrospektif analizi
    (Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2013) Soydinç, Hatice Ender; Evsen, Mehmet Sıddık; Özler, Ali; Sak, Muhammet Erdal; Turgut, Abdulkadir; Görük, Neval Yaman; Gül, Talip
    Tubo-ovaryan abse (TOA), tuba, over ve çevre dokuları içine alan ciddi bir inflamatuar hastalıktır. Bu çalışmada TOAli olguların risk faktörleri, klinik bulguları ve tedavi yaklaşımlarını sunmayı amaçladık. Ocak 2007 Haziran 2012 tarihleri arasında TOA tanısı ile takip edilen 31 hastaya ait dosyalar retrospektif olarak incelendi. Hastalara ait risk faktörleri, klinik ve laboratuar sonuçları, uygulanan tedavi yöntemleri ve gelişen komplikasyonlar kaydedildi. Medikal tedavi alan hastalar, başarılı ve başarısız tedavi grubu olarak iki gruba bölündü. Gruplar, demografik veriler, risk faktörleri ve kitle özelliklerine göre karşılaştırıldı. Hastaların ortalama yaşı 33.12±10.43 idi. Yirmisekizi (%90.3) evli ve 27si (%87) multipardı. Kontraseptif yöntem olarak evli olan 28 hastanın 11inde rahim içi araç (RİA) (%35.5) kullanımı mevcuttu. Son 6 ay içinde geçirilmiş intrauterin veya intraabdominal girişim veya operasyon 9 (%29) ve pelvik inflamatuar hastalık (PİH) 15 hastada (%48.4) mevcuttu. Hastaların başvuru sırasında, tümünde pelvik ağrı (%100), 24ünde vajinal akıntı (%77.4), 17sinde ateş (%54.8), 14ünde düzensiz menstrüel kanama (%45.2) mevcut idi. TOAlı hastalarda klinik bulgular olarak; %54.8 ateş, %61.3 lökositoz, %71 yüksek sedimentasyon hızı, %71 C-reaktif protein yüksekliği tespit edildi. Olguların hospitalize edildiklerindeki ilk tanıları; 14ünde (%45.2) TOA, 5inde rüptüre TOA, 7sinde RİA translokasyonu ve TOA, 1inde perfore apandisit komplikasyonu şüphesi, 4ünde pelvik kitle (teratom, myom dejenerasyonu, over kanseri, endometrioma) idi. Medikal tedavinin 13 hastaya uygulandığı ve başarı oranının %46.2 olduğu bulundu. Başarılı ve başarısız tedavi grupları arasında, demografik veriler, risk faktörleri ve kitle özellikleri açısından anlamlı fark saptanmadı. Yapılan cerrahi girişimler; %22.6 laparoskopik abse drenajı, %32.3 laparotomi ile abse drenajı, %12.9 unilateral salpingoooferektomi ve %12.9 total abdominal histerektomi-bilateral salpingooferektomi idi. Postoperatif komplikasyon olarak %6.5 barsak hasarı ve sepsis, %6.5 dehisens ve %3.25 yara yeri enfeksiyonu geliştiği izlendi. TOAde, PİH ve RİA kullanımı yanında pelvik kitleler de risk faktörü olabilir. TOA, klasik enfeksiyon semptomları olmaksızın pelvik kitle ve ağrı ile başvurabilir. Bu nedenle, pelvik kitle ayırıcı tanısında akla getirilmelidir. Tanısı TOA olan hastalarda ilk tedavi tercihi medikal; şüpheli olgularda ve rüptüre abselerde cerrahi olmalıdır.

| Dicle Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Dicle Üniversitesi, Diyarbakır, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim