Yazar "Solmaz, İhsan" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 6 / 6
  • [ X ]
    Öğe
    Evaluation Of the Etiological Factors of Atypically Located Thrombosis and Typical Thrombosis İn Adults Under 40 Years of Age
    (Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, 2021) Bingöl, Ferhat; Solmaz, İhsan; Ayyıldız, Orhan
    GİRİŞ VE AMAÇ: Yerleşim yerine göre semptomlar oluşturan, antikoagülan ve prokoagülan dengenin kalıtsal veya edinsel nedenlerle bozulması ile ortaya çıkan trombozlar, önemli morbidite ve mortalite nedenidir. Bu çalışmada atipik yerleşimli ve genç (40 yaş ve altı) tromboz tanılı hastalarda etyolojik risk faktörlerini belirlemeyi amaçladık. MATERYAL–METOD: Retrospektif yapılan çalışmamızda; 40 yaşın altındaki hastalarda görülen tipik yerleşimli trombozlar ve herhangi bir yaşta atipik lokalizasyonlu trombozu bulunan hastalar seçildi. Atipik trombozlu hastalarda öne çıkan etiyolojik risk faktörleri kalıtsal ve edinsel nedenler açısından tarandı. Trombozların lokalizasyonlarına göre öne çıkan risk faktörleri araştırıldı. BULGULAR: Çalışmamıza 32’si kadın (yaş ort:34.78±14.34) 18'i erkek (yaş ort:36±12.41) olmak üzere 50 hasta (yaş ort:35.22±13.56) dahil edildi. Hastaların 12’si (%24) 40 yaş üstü, 38’i (%76) 40 yaş altı idi. Hastaların 7’sinde (%14) oral kontraseptif (OKS) kullanımına bağlı, 6’sında (%12) cerrahi sonrası, 1’inde (%2) gebelik esnasında, 1’inde (%2) immobilzasyon nedeniyle, 2’sinde (%4) hipertansiyona sekonder tromboz saptandı. MTHFR C677T, 8 (%16) hastada homozigot, 4 (%8) hastada heterozigot saptandı. MTHFR A1298C, 8 (%16) hastada homozigot, 12 (%24) hastada heterozigot ve MTHFR A1298C/C677T heterozigot birlikteliği 6 (%12) hastada saptandı. Hastalardan 7’sinde (%14) esansiyel trombositoz ve bu hastaların 4’ünde (%8) JAK2 mutasyonu saptandı. Malignite öyküsü 1 (%2), talasemi majör 1 (%2) ve SLE 1 (%2) hastada saptandı. Fak-V leiden mutasyonu 3 (%6), Protein–S eksikliği 1 (%2), Antitrombin III eksikliği 2 (%4) hastada saptandı. Protrombin gen mutasyonu 2 (%4) hastada heterozigot olarak tespit edildi. Lupus antikoagülanı 2 (%4) hastada, fibrinojen düzeyi 1 (%2) hastada yüksek saptandı. PAI-1 (4G/5G) gen polimorfizmi 5 (%10) hastada saptandı. Tanı alan hastaların 31’inde (%62) kalıtsal ve edinsel risk faktörleri bir arada saptandı. Hastaların 6’sında (%12) herhangi bir kalıtsal veya edinsel risk faktörü saptanmadı. SONUÇ: Atipik yerleşimli trombozlar ve 40 yaş altı erişkin hastalarda görülen tipik trombozlar kalıtsal ve edinsel etyolojik risk faktörlerinin bir arada saptanabildigi kompleks patolojik bir hastalıktır. Abdominal bölge trombozlarında etyolojik faktör olarak myeloproliferatif hastalıkların değerlendirilmesi gerektiği ve kadınlarda OKS kullanımının altta yatan kalıtsal risk faktörlerinin varlığında tromboz riskini arttırdıgı görüldü. Gebelik, lohusalık, OKS kullanımı gibi nedenlerden ötürü kadın cinsiyette daha fazla tromboz görüldügü saptandı.
  • [ X ]
    Öğe
    Kronik hepatit delta hastalarında oksidatif stresin önemi
    (2015) Solmaz, İhsan
    Amaç: Kronik viral hepatit B ve C’ de oksidatif stresin varlığı gösterilmesine rağmen kronik hepatit D’ li hastalarda oksidatif stresle ilgili yeterli çalışma bulunmamaktadır. Amacımız kronik hepatit D’ li hastalarda oksidatif stresi araştırmaktır. Materyal-Metod: Çalışmaya HDV enfeksiyonu tanılı 51’i erkek, 40’ı kadın toplam 91 hasta (yaş ortalaması: 42.2±11.7) ve sağlıklı gönüllü kişilerden 22’si erkek, 18’i kadın toplam 40 kişi (yaş ortalaması: 39.8±6.09) alındı. Hastalar sirotik (n=30) ve non-sirotik (n=61) olarak iki grupta değerlendirildi. Sağlıklı ve hasta grubundan alınan serum örnekleri total oksidan stres (TOS), total antioksidan stres (TAS) ve oksidatif stres indeksi (OSI) açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Total oksidan stres (TOS) hasta grubunda kontrol grubuna kıyasla yüksek saptandı, fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.001). Total oksidan stres (TOS) sirozlu hastalarda siroz olmayanlara kıyasla yüksekti (p=0.006). Total antioksidan stres (TAS) hasta grubunda kontrol grubuna kıyasla düşük saptandı, fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0.003). Oksidatif stres indeksi (OSI) hasta grubunda kontrol grubuna kıyasla yüksek saptandı, fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.001). Oksidatif stres indeksi (OSI) sirozlu hastalarda siroz olmayanlara kıyasla yüksekti (p<0.05). Hasta grubu içinde interferon tedavisi alanlar ve almayanlar kıyaslandığında oksidatif stres parametrelerinde farklılık saptanmadı (TAS, TOS, OSİ için sırasıyla p=0.676, p=0.714, p=0.937) . Sonuç: Hasta grubunda total oksidan stres (TOS) yüksekliği ve total antioksidan stres (TAS) düşüklüğü nedeniyle belirgin oksidatif stres saptanmıştır. Hasta grubu kendi içinde değerlendirildiğinde total oksidan stres (TOS) yüksekliği sirozlu grupta daha belirgin olup total antioksidan stres (TAS) açısında anlamlı farklılık yoktu. Bu bulgular kronik hepatit D hastalarının patogenezinde oksidatif stresin önemli rolü olduğunu desteklemektedir. Tartışma: Kronik hepatit D hastalarında bugünkü tedavi seçenekleri ile başarı şansı diğer kronik viral hepatitlere kıyasla düşüktür. Ayrıca interferon tedavisinin kontrendike olduğu durumlarda alternatif tedavi bulunmamaktadır. Oksidatif stresin varlığını gösterecek çalışmalar neticesinde alternatif tedavi seçenekleri göndeme gelebilir. Anahtar Kelimeler: hepatit, Hepatit D virusü (HDV), oksidatif stres, total oksidan stres, total antioksidan stres.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Monocyte count / HDL cholesterol ratio: A new marker in diabetic retinopathy
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2021) Solmaz, İhsan; Karahan, Mine
    Aim: Diabetic retinopathy (DRP) makes up a significant portion of visual impairments. DRP is divided into proliferative and nonproliferative forms. Monocytes contribute to inflammation, whereas HDL reinforces the reversal of inflammation through promoting anti-inflammatory pathways. The monocyte-to-HDL cholesterol ratio (MHR) is one of the indicators that have been included in recent inflammation studies. This study aims to investigate the diagnostic value of MHR and whether it can be utilized as an indicator of diabetic retinopathy. Materials and Methods: This study includes patients diagnosed at least 5 years ago with type II diabetes mellitus (DM) who are ≥ 18 years old and have an HbA1c value > 6.5. The control group is made up of patients aged ≥ 18 years that presented to the outpatient clinic for other ailments of the eye. The data were prospectively recorded through the hospital information system. The subjects were divided into 3 groups: proliferative retinopathy, non-proliferative retinopathy, and control. Results: The study included a total of 200 subjects: 70 patients with diabetic non-proliferative retinopathy, 87 patients with diabetic proliferative retinopathy, and 43 patients without retinopathy. There were 92 male (46%) and 108 female patients (54%). The mean age was 66.35 ± 11.3 years (19-96). In this prospective observational study, we found that the MHR values of experimental and control groups were significantly different (p = 0.046). The post hoc Tukey's honest significant difference (HSD) test revealed a statistically significant difference between the control and proliferative retinopathy groups (p = 0.040), but not the non-proliferative retinopathy group (p = 0.125). Conclusion: MHR has diagnostic potential for diabetic retinopathy, especially for the proliferative form
  • Küçük Resim
    Öğe
    Risk factors affecting ICU admission in COVID-19 patients; Could air temperature be an effective factor?
    (Wiley, 2021) Solmaz, İhsan; Özçaylak, Süleyman; Alakuş, Ömer Faruk; Kılıç, Jehat; Kalın, Burhan Sami; Güven, Mehmet; Araç, Songül; Akkoç, Hasan
    Aim As the COVID-19 pandemic has been spreading rapidly all over the world, there are plenty of ongoing works to shed on light to unknown factors related to disease. One of the factors questioned is also to be the factors affecting the disease course. In this study, our aim is to determine the factors that affect the course of the disease in the hospitalised patients because of COVID-19 infection and to reveal whether the seasonal change has an effect on the disease course. Methods Our study was conducted on 1950 PCR test positive patients who were hospitalised for COVID-19 disease between March 16 and July 15. Results As the seasonal temperature increases, decrease in WBC, PLT and albumin levels and increase in LDH and AST levels were observed. Risk of need for ICU has been found statistically significant (P < .05) with the increase in the age, LDH levels and CRP levels and with the decrease in the Ca and Albumin levels. Conclusions It is predicted with these results that, seasonal change might have affects on the clinical course of the disease, although it has no affect on the spread of the disease. And it might beneficial to check biochemical parameters such as LDH, CRP, Ca and Albumin to predict the course of the disease.
  • [ X ]
    Öğe
    The relationship between monocyte/HDL cholesterol ratio and chronic kidney disease stages, single center study
    (DAHUDER, 2023) Solmaz, İhsan; Alakuş, Ömer Faruk; Yakut, Yusuf; Tekin, Yunus; Koyun, Sedrettin; Araç, Eşref
    Objectives: Chronic kidney disease (CKD) is an increasing public health problem. It is very important to know the definition of CKD, its risk factors and to predict the progression of its stages. Recently, the monocyte/HDL ratio (MHR) has been thought to be a new marker of inflammation and oxidative stress. In this study, it was aimed to investigate the relationship between stages and MHR in patients with stage 3A, stage 3B and stage 4 CKD. Methods: A total of 632 patients with CKD, aged 18 years and older, with stage 3A, stage 3B and stage 4 (eGFR) according to CKD stage were included in our study. Our study is retrospective and the data of the patients were obtained from the hospital system. Kruskal-Wallis and post hoc Tukey HSD tests were used for statistics. p < 0.05 was considered statistically significant. Results: The mean age of the patients included in the study was 63.4 ± 14.91(min:18max:98), and 305 (48.25%) of these patients were male and 327 (51.75%) were female. According to eGFR, 155 (24.5%) of the patients were stage 3A, 150 (23.8%) were stage 3B, and 327 (51.7%) were stage 4. In the statistical study of the groups divided into CKD stages with MHR, there was no significant difference between the groups (p: 0.245), while there was statistical significance for gender and hypertension (p: 0.004 and p: 0.044, respectively). Conclusion: As a result of this study, we concluded that MHR is not affected by CKD stages.
  • Küçük Resim
    Öğe
    Vitamin D deficiency in patients with chronic hepatitis D viral infection
    (Termedia Publishing House Ltd., 2021) Uçmak, Feyzullah; Yılmaz, Ahmet; Ekin, Nazım; Ekinci, Aysun; Solmaz, İhsan; Şenateş, Ebubekir
    Aim of the study: Vitamin D deficiency is known to be associated with disease severity, unresponsiveness to treatment, and morbidity among patients with chronic viral hepatitis B and C, autoimmune hepatitis, and alcoholic hepatitis. This study aims to research vitamin D levels in patients suffering from cirrhotic and non-cirrhotic phases of hepatitis D. Material and methods: 170 individuals in total were included in the study in the form of two groups: the first group of 100 patients with chronic hepatitis D (CHD), 30 of whom had cirrhosis, and the second control group of 70 individuals with similar characteristics to those of the first group in terms of age, type, and seasonal sampling. Levels of 25-hydroxy vitamin D [25(OH)D] were measured in the serum collected from patients and the control group. Results: The lowest 25(OH)D levels were identified in patients with cirrhotic CHD. When these levels were compared with those of the control group, they were found to be significant (15.30 +/- 6.92 and 18.90 +/- 8.30 ng/ml, respectively, p = 0.04). 25(OH)D deficiency (< 10 ng/ml) was detected at significantly higher rates in patients with both cirrhotic and non-cirrhotic CHD compared to the healthy controls (30%, 25%, and 8.5%, respectively, p = 0.01). A significant correlation was established between 25(OH)D levels and bilirubin in patients with CHD (r = 0.252, p = 0.012). Multivariate analysis showed that chronic hepatitis D (odds ratio [OR] = 3.608, 95% confidence interval [CI]: 1.31-9.89, p = 0.013) and age (OR = 1.04, 95% CI: 1.00-1.08, p = 0.033) were associated with vitamin D deficiency. Conclusions: Frequency of 25(OH)D vitamin deficiency is higher in patients with CHD. The identification of vitamin D levels and the replacement of any deficiency may create a positive effect on disease progression, morbidity, and mortality levels.