Yazar "Söğüt, Özgür" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Epidemiological, clinical characteristics and outcome of scorpion envenomation in Batman, Turkey: A analysis of 12O cases(2009) Üstündağ, Mehmet; Al, Behçet; Orak, Murat; Söğüt, Özgür; Yılmaz, Demet Arı; Bozkurt, SelimAMAÇ: Akrep sokması Batman ve çevresinde yaygındır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin güneydoğusunda Batman’daki akrep sokmalarının durumlarını ve klinik etkilerini tanımlamaktır. Materyal ve metot: Mart 2007’den ve Ekim 2007’ye kadar Batman Devlet Hastanesi acil servisine olan başvurulardan akrep sokması olan 120 hasta ileriye dönük olarak derlendi. Aşağıdaki bilgiler ileriye dönük olarak kayıt edildi: Demografik, akrep sokmansın durumu, sokma bölgesi, lokal ve sistemik etkiler, vital bulgular, tıbbi özgeçmiş ve şok varlığı. BULGULAR: Çalışmaya yaş ortalması 33,6 ±15,1 olan 120 hasta (75 kadın ve 45 erkek) dâhil edildi. Akrep sokmaların çoğunluğu (%36,7) 0600 ve 1200 saatleri arasında meydana geldi. Sokmaların %61,7’si evin içinde meydana geldi. Vakaların %41,6’sı elbise giyerken sokuldu. Akrepler tarafından en çok sokulan bölge el parmakları idi. Vakalarda en çok meydana gelen semptom ani localize ağrı (%97,5) idi ve 70 hastada (%58,3) ağrı şiddetli idi. Diğer local etkiler kızarıklık (%65), duyarlılık (%40), uyuşma (%51,7) ve ödem (%25,8) idi. En yaygın minor etkiler hastaların %16,7’sinde meydana gelen terleme idi. Hiçbir hastada, major sistemik zehirlenmeye bağlı kardiyak fonksiyon bozukluğu, miyokard hasarı ve ölüm tespit edilmedi. SONUÇ: Batman ve çevresindeki bölgede oluşan akrep sokmaları ciddi veya hayatı tehdit edici etkilere neden olmamaktadır. Akrep sokmaların çoğu ev içinde ve gündüzde meydana geldi. Vücudun en çok sokulan bölgesi el parmakları idi. Kadınlar erkeklere göre daha çok akrepler tarafından sokuldu.Öğe Geniş Tutulumlu Nekrotizan Yumuşak Doku Enfeksiyonları: Literatürün Gözden Geçirilmesi Ve İki Olgu Sunumu(Harran Üniversitesi, 2008) Köse, Rüştü; Söğüt, Özgür; Kamaz, Atilla; Sayhan, Mustafa BurakNekrotizan yumuşak doku enfeksiyonları NYDE deri ve yüzeyel fasyanın nadir görülen, hızlı ilerleyen ölümcül olabilen hastalıklarıdır. NYDE tedavisi erken teşhis, tüm nekrotik dokuların hızlı debridmanı, geniş spektrumlu antibiyotik kullanımı ve destek tedavisinden oluşur. Hayatı tehdit eden bu enfeksiyonlar genelde yanlışlıkla selilüt ya da masum yara enfeksiyonu olarak değerlendirilirler ve buda teşhisin gecikmesine neden olur. Cerrahi tedavide insizyon ve drenaj uygun tedavi yöntemi değildir, eksizyonel debridman yapılmalıdır. Cerrahi tekniklerdeki gelişmeler ve yeni bulunan ilaçlara rağmen bu enfeksiyonlardan ölüm oranı halen yüksektir. NYDE teşhis ve tedavisi, Genel cerrahi, Plastik ve rekonstrüktif cerrahi, Enfeksiyon hastalıkları, Acil tıp, Anestezi ve reanimasyon uzmanlarından oluşan hekimler tarafından yapıldığında daha başarılı sonuçlar alınabilmektedir. Bu yazıda ilk başvuruda tanı ve tedavisi gecikmiş,acil serviste ve yoğun bakımda takip ettiğimiz iki adet NYDE’ lu olguyu sunmayı ve literatürü gözden geçirerek predizpozan faktörleri,erken teşhis ve tedaviyi tartışmayı amaçladıkÖğe Kafa travmalı hastalarda posttravmatik erken dönemde nöron spesifik enolaz, sitokinler ve Hs-CRP düzeyleri ile travma skorlamalarının mortalite üzerine etkileri : (Klinik çalışması)(2017) Söğüt, Özgür; Güloğlu, CahferHer türlü travmada, travmanın şiddetine bağlı olarak değişik derecelerde metabolık ve endokrin değişiklikler olmaktadır. Bu değişiklikler organizmanın kendini tavmaya karşı koruması homeostazisini idame ettirme gayretidir. Travma sonrası doku hasan olduğu, bunun sonucu olarak karaciğerden salman akut faz reaktanlan (AFR)'nın kana karıştığı eskiden beri bilinmektedir. Bunlar içinde C-reaktif protein (C-RP) iyi bilinen akut faz reaktanlarmdandır. Ayrıca bir glikolitik enzim olan ve sadece nöron hücrelerinde bulunan Nöron Spesifik Enolaz (NSE) travmatik beyin yaralanmasında serumda artmış olarak tespit edilebilmektedir. Trafik kazalarına bağlı ölümlerin %75'inde ve tüm multitravmalı hastalarında %80'inde kafa travması izlenir. Yine ciddi travmatik beyin hasan, gelişmiş ülkelerde 45 yaş üstü mortalite ve morbiditenin en önemli nedenlerinden birisidir. Ciddi kafa travmalı hastaların yalnız %40-50'si fonksiyonel olarak iyileşir. Çalışmamızda acil servise çeşitli nedenlere bağlı (Yüksekten düşme, Araç dışı ve araç içi trafik kazası) kafa travması semptomlarıyla başvuran 100 olgu alındı. Hastalar yaş gruplarına göre; Grup-1: Çocukluk yaş grubu (0-16 yaş, 69 hasta) ve Grup-2: Erişkin yaş grubu (16 yaş üstü, 31 hasta) olarak iki gruba ayrıldı. Hastalar kafa travmasının ciddiyetine göre; Grup-1: Hafif dereceli kafa travması (Glosgow Koma Skoru (GKS)=13-15, 35 hasta) ve Grup-2: Orta dereceli kafa travması (GKS=9-12, 31 hasta) ve Grup-3: Koma yada şiddetli kafa travması (GKS=3-8, 34 hasta) hastalardan oluşmak üzere üç gruba ayrıldı. Her bir hasta için IL-1, IL-2, IL-6, IL-8, TNFa, High-sensitive C reaktive protein (Hs- CRP) ve NSE değerleri elde edildi. Travma skorlamalarından Revize Travma Skoru (RTS) her bir hasta için GKS, Sistolik Kan Basıncı (SKB) ve dakika solunum sayısı verileri eklenerek elde edildi. Çalışmamızda kafa travmasının ciddeyeti arttıkça, grup-1'den grup-3 'e gidildikçe NSE, Hs-CRP ve sitokinlerden IL-6, IL-8 ve TNFa ortalama düzeylerini istatistiksel olarak anlamlı artmış saptadık. IL-1 ve IL-2 ortalama düzeylerini kafa travmasının ciddiyetini yansıtmada istatistiksel olarak anlamlı olmadığını saptadık. Ayrıca ölen olgularda NSE, Hs- CRP ve sitokinlerden IL-6, IL-8 ve TNFa'nm ortalama düzeyleri yaşıyan olgulardan istatistiksel olarak anlamlı yüksek saptadık. Çalışmamızda elde edilen verilere dayanarak kunt kafa travmalı hastalarda posttravmatik erken dönemde mortalitenin bağımsız prediktörleri (belirleyicileri) olarak travma skorlamalarından GKS ve RTS ile NSE, Hs-CRP ve sitokinlerden IL-6, IL-8 ve TNFa gibi biyokimyasal parametrelieri klinisyenlerin kullanımına sunuyoruz.Öğe Türkiye’nin Güneydoğusunda, Şanlıurfa ve Çevresinde Özkıyım Girişimlerinin Değerlendirilmesi(2011) Üstündağ, Mehmet; Al, Behçet; Orak, Murat; Sayhan, Mustafa Burak; Kaya, Halil; Söğüt, Özgür; Gökdemir, Mehmet TahirAmaç: Özkıyım özellikle gençlerde trafik kazalarından sonra önde gelen ölüm nedenlerinden biridir. Bu çalışmada, şehrimizde (Şanlıurfa ili, Türkiye) meydana gelen özkıyımların sıklığının, ölüm oranlarının ve sosyodemografik özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada 01 Haziran 2008-31 Mayıs 2009 tarihleri arasında acil servise özkıyım nedeniyle başvuran olgular geriye dönük olarak araştırıldı. Olguların sosyodemografik özelliklerine, özkıyım girişim yöntemlerine ve nedenlerine ait bilgiler tıbbi dosya kayıtlarının incelenmesiyle elde edildi. Bulgular: Çalışma süresince acil servisimize başvuran 53.678 hasta içinde 499 (%0.9)’unun özkıyım nedeniyle başvurduğu kayıtlardan tespit edildi. Olguların 417 (%83.7)’si kadın, 82 (%16.3)’si erkek idi. Özkıyımlar 20-28 yaş grubunda artış göstermişti (%60.4). Özkıyım yöntemi olarak olguların %96.9 (n=484)’u aşırı ilaç alımı veya toksik madde alımı ve %3.1 (n=15)’i ise ateşli silahla, delicikesici alet ile, yüksekten atlayarak veya kendini asarak özkıyıma teşebbüs etmişlerdi. İlaçlarla olan intihar girişiminde en çok (%45.9) tercih edilen ajan antienfl amatuarlar idi. Ölüm oranı tüm olgularda (%3.8) (n=19) idi ve ölen olguların (%68.4) (n=13)’ü erkekti. Ölümlerin çoğu organik fosfor alınımına (%47.3) (n=9) bağlı gelişti. Sonuç: Çalışmamızda özkıyım girişimlerinin bölgemiz için toplumsal bir sorun olduğu ve 20-28 yaş grubu üretken nüfusta ve kadınlarda daha sık görüldüğü saptanmıştır. Buna karşın erkeklerde ölümle sonuçlanan özkıyım oranlarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. (JAEM 2011; 10: 8-13)