Yazar "Orhan, Salim" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Designing ethnocultural identities in divided societies and consociational democracy as a possibility(2023) Orhan, SalimThe management of ethnocultural diversity and design of related identities constitute one of the most fundamental questions of contemporary political science and constitutional law. Many countries in today’s world, albeit in different versions and degrees, are faced with challenges caused by ethnocultural identities that have transformed into political identities. Demands and problems arising in the line of ethnocultural identities occupy the agenda of many developed and developing countries. This article aims to highlight the most realistic and democratic method and strategy for such management and design through researching approaches and methods employed for ethnocultural identities in ethnoculturally deeply divided societies. In this context, following a brief explanation of the concept of a divided society, a macro-political analysis will be used to determine the main approaches and methods. Methods and strategies used by democratic states for ethnocultural diversity will be discussed under two general approaches: Integration, which advocates the policy of single identity in the public sphere, and accommodation, which protects diversity and advocates multiple identity in the public sphere. Following will be an examination as to whether the consociational power-sharing method is best suited as a design for ethnocultural identities in divided societies.Öğe Devlet aklı doktrini ve modern Türkiye'ye geçiş sürecinde bir tezahürü olarak teşkilat-ı mahsusa(Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2018) Orhan, SalimBir zihniyet ve siyasi yaklaşım/tavır olarak devletin tarihsel varlığı kadar eski olan devlet aklı doktrini, devleti en yüce değer ve bizatihi amaç olarak görmektedir. Bu yaklaşıma göre, devletin meşruiyeti kendine içkindir ve kendinden menkuldür. Devlet aklı doktrini, devletin varlığını korumaya ve selametini muhafaza etmeye mutlak öncelik tanımaktadır. Devletin varlığının ve güvenliğinin/bütünlüğünün korunması için başvurulacak her yöntem mubah sayılmakta ve her araç meşru kabul edilmektedir. Daha özel bir anlamıyla devlet aklı; olağanüstü bir durumda ve “kriz” halinde, devletin muhafazası için herhangi bir hukuk ve ahlak ilkesiyle bağlı olmamasına denk gelmektedir. Devlet aklının mihmandarı olan zorunluluk ve olağanüstü durum, yönetim sanatının bir tekniği olarak istihbaratı da ortaya çıkarmış ve şekillendirmiştir. Türkiye’nin geleneksel devlet anlayışının dayandığı “devletçilik” ilkesinin ve buhran dönemlerindeki siyasi tutumunun temelini, devlet aklı doktrini oluşturmaktadır. Osmanlı’nın modernleşme sürecinin rahminde gelişmiş ve ortaya çıkmış olan Türkiye’nin devlet aklı, selefi olan Osmanlı’dan tevarüs etmiştir. Osmanlı’nın son döneminde ve aynı zamanda bir “kriz” döneminde iktidar olmuş İttihat ve Terakki tarafından bir istihbarat ve askeri örgüt olarak gizli bir şekilde kurulan Teşkilat-ı Mahsusa, devlet aklının en çıplak surette tezahür ettiği örneklerden biridir. Bu çalışma, devlet aklı doktrinini birçok cihetiyle araştırmayı ve bu doktrin çerçevesinde modern Türkiye’ye geçiş sürecinde bir örnek olarak Teşkilat-ı Mahsusa’yı incelemeyi amaçlamaktadırÖğe EGEMEN MODERN DEVLET PARADİGMASINA KARŞIT BİR YAKLAŞIM OLARAK JOHANNES ALTHUSIUS’UN SİYASET TEORİSİ(Dicle Üniversitesi, 2022) Orhan, SalimJohannes Althusius’un (1557-1638) siyaset teorisi, uzun bir süre ihmal edildikten sonra yeni bir bilimsel merak konusu haline gelmiş bulunmaktadır. Son yıllarda, hakim modern devlet geleneğine ve paradigmasına yönelik artan eleştiriler ve devlet altı toplulukların tanınma ve hak talepleri, alternatif bir yaklaşım olarak Althusius’un teorisine büyük bir ilgi uyandırmıştır. Köklü ve büyük bir değişim –orta çağdan modern çağa geçiş– sürecine denk gelen Althusius, kendi emsalleri olan diğer düşünürler ile kıyaslandığında günümüzde oldukça az çalışılmış ve incelenmiş bir siyaset ve devlet teorisyenidir. Althusius, birbiriyle ilintili konular olarak başta siyaset terimi olmak üzere topluluk ve toplum, toplumsal sözleşme, devlet, egemenlik, direnme hakkı, federalizm ve din-devlet ilişkisi gibi siyaset teorisinin temel konuları üzerine etraflıca düşünceler geliştirmiştir. Ele alınan bu temalar, devlet ve siyaset teorisinde hala önemini korumayı sürdüren ve tartışılan başat mevzulardır. Bu çalışma, Althusius’un bir bütünlük arz eden siyaset teorisine odaklanmakta ve bu teorinin analizini yapmayı hedeflemektedir. Bu analiz, salt monolitik bir yöntemle değil; düşünceleri modern devletin hakim yaklaşımını şekillendiren diğer bazı düşünürlerle de yer yer karşılaştırmalı bir şekilde yapılmaktadır.Öğe Egemen modern devlet paradigmasına karşıt bir yaklaşım olarak Johannes Althusius’un siyaset teorisi(Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2022) Orhan, SalimJohannes Althusius’un (1557-1638) siyaset teorisi, uzun bir süre ihmal edildikten sonra yeni bir bilimsel merak konusu haline gelmiş bulunmaktadır. Son yıllarda, hakim modern devlet geleneğine ve paradigmasına yönelik artan eleştiriler ve devlet altı toplulukların tanınma ve hak talepleri, alternatif bir yaklaşım olarak Althusius’un teorisine büyük bir ilgi uyandırmıştır. Köklü ve büyük bir değişim –orta çağdan modern çağa geçiş– sürecine denk gelen Althusius, kendi emsalleri olan diğer düşünürler ile kıyaslandığında günümüzde oldukça az çalışılmış ve incelenmiş bir siyaset ve devlet teorisyenidir. Althusius, birbiriyle ilintili konular olarak başta siyaset terimi olmak üzere topluluk ve toplum, toplumsal sözleşme, devlet, egemenlik, direnme hakkı, federalizm ve din-devlet ilişkisi gibi siyaset teorisinin temel konuları üzerine etraflıca düşünceler geliştirmiştir. Ele alınan bu temalar, devlet ve siyaset teorisinde hala önemini korumayı sürdüren ve tartışılan başat mevzulardır. Bu çalışma, Althusius’un bir bütünlük arz eden siyaset teorisine odaklanmakta ve bu teorinin analizini yapmayı hedeflemektedir. Bu analiz, salt monolitik bir yöntemle değil; düşünceleri modern devletin hakim yaklaşımını şekillendiren diğer bazı düşünürlerle de yer yer karşılaştırmalı bir şekilde yapılmaktadır.Öğe Modern Devlet'in Karanlık Yüzü ve Devlet Suçları(Erzincan Binali Yildirim University, 2024) Orhan, SalimModern devlet, siyasal iktidarın kurumsallaşmış ve merkezileşmiş biçimi olarak, meşru şiddet tekelini elinde bulunduran yarı-tanrısal kapasiteye sahip bir yapı olarak ortaya çıkmıştır. Bu tanrısal gücün toplum üzerindeki tecellisi ve tezahürü, uygarlık ile barbarlık sarkacında olabilmektedir. Bu çalışma, modern devletin kavramsal doğuşunu, kuramsal temellerini ve tarihsel pratiklerini derinlemesine inceleyerek modern devletin karanlık yüzüne ve bu yüzün bir yansıması olan devlet suçlarına odaklanmaktadır. Öncelikle, modern devletin kavramsal kökenleri ve kuramsal temelleri ışığında, bu yapının barış ve güvenliği sağlama iddiasıyla ortaya çıktığı, ancak gerçekte şiddet ve korku üzerine inşa edilmiş bir yapı olduğu vurgulanmaktadır. Ardından, modern devletin uygarlık ile barbarlık sarkacındaki konumu detaylı bir şekilde ele alınmakta; özgürlük ve güvenlik/barış vaatlerinin arkasında daha yoğun ve kapsamlı şiddet ile cezalandırma pratiklerinin mevcut olduğu ayrıntılı olarak tartışılmaktadır. Çalışmanın son bölümünde, devlet suçlarının modern devletin karanlık yüzünün bir tezahürü olduğu ve bu suçların devletin yapısal ve işlevsel özelliklerinden kaynaklandığı belirtilmektedir. Bu çalışma, modern devletin hem aydınlık/uygarlık hem de karanlık/barbarlık yüzlerinin birlikte var olduğunu ve bu iki yönün de devletin doğasına içkin olduğunu savunarak, devletin koruyucu olduğu kadar tehdit edici ve yıkıcı bir doğaya sahip olduğunu ortaya koymaktadır. En sonunda ise, devlet suçlarının kontrol altına alınmasının, insan haklarına dayalı çoğulcu bir demokrasi ile mümkün olacağı belirtilmektedir.Öğe Popülizm, liberal demokrasi ve faşizm denklemi(Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2019) Orhan, SalimPopülizm kavramı, günümüzdeki siyasi analizlerin ve tartışmaların egemen kavramlarından biri haline gelmiştir. Coğrafi olarak dünyanın çeşitli bölgelerinde politik ve ideolojik açıdan birbirinden oldukça farklı –hatta karşıt– çizgilerde bulunan birçok siyasi hareketi ve aktörü tanımlama ve niteleme maksadıyla, çağdaş siyaset biliminin temel bir kavramı olan popülizm kavramına başvurulmaktadır. Ancak popülizmin kendisi müphem ve muğlak bir kavram olup henüz net ve evrensel bir tanıma sahip değildir. Belirsiz bir kavram olmasından dolayı popülizm, bir taraftan gerçek demokrasi diğer taraftan faşist diktatörlük şeklinde birbirine tamamen zıt siyasi pozisyonlar üzerinden tanımlanacak kadar geniş bir kullanıma sahiptir. Bu çalışma, popülizm kavramını incelemeyi ve bu kavramın iki zıt siyasi anlayış ve pozisyon olarak liberal demokrasi ve faşizm (faşist diktatörlük) ile ilişkisini tespit etmeyi amaçlamaktadır.